Ali Rıza Avcan
Şayet 2023 Haziran seçimleri öncesindeki İzmir gündemini düşünürsek, ilk aklımıza gelen olaylardan birinin, İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin, ilki 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de toplanan Türkiye (İzmir) İktisat Kongresi‘nin 100. yılı nedeniyle, 15-21 Mart 2023 tarihleri arasında Türkiye’nin geleceğine damga vurmak gibi büyük iddialarla düzenlediği İkinci Yüzyılın İzmir İktisat Kongresi olduğunu hatırlarız.
1922 yılının Ağustos ayından başlayan bir süreç içinde ve sekiz aylık bir sürede binlerce insanın katılımı ile adeta AKP iktidarının İzmir‘de düzenlemek isteyip de 11 ildeki büyük deprem felaketi nedeniyle erteleyip yapamadığı kongreye alternatif olarak gerçekleştirilen bu toplantıda, bir büyükşehir belediyesinin uygulama kabiliyeti olmayan Türkiye‘nin önümüzdeki 100 yıllık süreçte uygulanması için birtakım kararlar alınıp bir sonuç bildiri yayınlandığını hatırlamamız zor olmayacaktır.
Ancak gerek Cumhurbaşkanlığı, gerekse milletvekilliği seçimlerinde CHP‘nin büyük bir hezimeti uğraması üzerine, adeta CHP iktidarı için hazırlandığı izlenimini veren bu kararların ve programın uygulanma kabiliyetini bir kez daha kaybettiğini; böylelikle bir bardak suda koparılan fırtınanın sonuçsuz, akim kalmış bir hareket olduğunu hep birlikte gördük.
Bu kongrede alınan kararlar ve düzenlenen program Türkiye adına alındığı için, kongre sonrasında resmi olarak kongreye katılanların kimler olduğunu, alınan kararların hangi temsilciler tarafından oylandığını, oylama sonuçlarının “evet“, “hayır” ya da “çekimser” düzeyde nasıl bir dağılım gösterdiğini merak ettim. Zira, o dönem yazdığım yazılardan da hatırlayacağınız gibi, 100 yıl önce 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir‘de yapılan Türkiye (İzmir) İktisat Kongresi tutanaklarının bir tomar halinde Ankara‘ya gönderilmiş olmasına karşın bugün bu tutanaklara ulaşılamadığını, o nedenle söz konusu kongreye katılan … adet temsilcinin kimlerden oluştuğuna dair kesin bir listeye sahip olamadığımızı, bu önemli tarihi belgelerin kaybolması konusunda bazı tarihçilerin Kongre Heyeti Başkanlığını yapan Kazım Karabekir‘i üstü kapalı bir şekilde suçladığını biliyor ve bu nedenle bu kongreden 100 yıl sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan kongreye, 100 yıl öncesine göre gelişen teknolojik olanaklar çerçevesinde yapılacak tespitlere göre kurum ya da bireysel katılım düzeyinde kimlerin katıldığını, temsilcilerle izleyicilerin karışık oturduğu oturumlarda kimlerin ne şekilde oy verdiklerini öğrenip bunu kamuoyu ile paylaşmak istiyordum. Aynen TBMM oturumlarındaki oylamalarda hangi milletvekillerinin ne şekilde oy kullandıklarını yayınlanan tutanaklarla bildiğimiz gibi…
Ama bu bilgiye, -ne yazık ki, şimdilik- ulaşmamız mümkün olmuyor, olamıyor.
Neden derseniz, bu konu ile ilgili olarak bugüne kadar yürüttüğüm mücadelenin aşamalarını gelin sizlere ayrıntılarıyla anlatayım:
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen kongreye resmi olarak kimlerin katıldığı ve oylamaların ne şekilde gerçekleştiğine ilişkin sorularımı kongreyi düzenleyenlere sorup cevap alamadığım için, bu soruları CİMER üzerinden 11 Nisan 2023 tarihli dilekçemle İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne sordum ve tahmin ettiğim gibi sorularıma yasal olarak belirlenmiş 1 aylık süre içinde cevap alamadım. Bunun üzerine durumu 18 Mayıs 2023 tarihli itiraz dilekçesi ile, bu konulardaki itirazları inceleyip karara bağlaması gerekip üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu‘na ilettim.
11 Nisan 2023 tarihinde CİMER eliyle İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne yönelttiğim bilgi talebim aynen şu şekildeydi:
“15-21 Mart 2023 tarihleri arasında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi isimli etkinlikte;
1. “Çiftçi Grubu”, “İşçi Grubu” ve “Sanayici, Tüccar ve Esnaf Grubu” şeklinde belirlenen meslek gruplarına delege olarak davet edilip çalışmalara bizzat katılanların isimleriyle temsil ettikleri kurumların,
2. Bu kongre kapsamında, 21 Mart 2023 tarihinde düzenlenen 3 ayrı deklarasyondaki ilke ve kararların oylanması için özel bir oylama usulünün belirlenip belirlenmediğinin; şayet, böyle bir düzenleme yapılmamışsa, yapılan fiili oylamaların hangi ilke ve hususların dikkate alındığının,
3. “Çiftçi Grubu”, “İşçi Grubu” ve “Sanayici, Tüccar ve Esnaf Grubu” olarak kümelenen delegelerden hangilerinin hangi oylamalara katıldığının,
4. “İşçi”, “Çiftçi” ve “Sanayici, Tüccar ve Esnaf” gruplarındaki her bir oylamada hangi delegelerin ne şekilde (kabul, ret, çekimser) oy verip muhalefet şerhi yazdırdığının bildirilmesini rica ederim.“
Bu sorulara İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yasal süresi içinde cevap verilmemesi nedeniyle bir üst kurul olan Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu‘nun 7 Haziran 2023 tarih, 2023/857 sayılı kararını ise geçtiğimiz günlerde teslim aldım.
Yazıma eklediğim karar örneğinde göreceğiniz gibi, söz konusu kurul İzmir Büyükşehir Belediyesi; yani, bir “kamu kurumu” tarafından “kamu kaynakları” kullanılarak “kamu görevlileri” tarafından düzenlenen bu toplantıyla ilgili olarak talep ettiğim bilgilerin ,”kamuoyunu ilgilendirmeyeceği” ve “özel hayatın gizliliği” ile ilgili olması nedeniyle bana verilemeyeceğine hükmederek bilgi talebimi reddediyor. Bu kararını da, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu‘nun 21. maddesindeki “Kişinin izin verdiği haller saklı kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında, açıklanması halinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, mesleki ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgi ve belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır” hükmü ile yine aynı kanunun 25. maddesindeki “Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi ve belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır” hükmüne dayandırıyor ve şayet bu kararı beğenmemişsem 60 gün içinde idari yargıda dava açabileceğimi söylüyor. Yani, bana oldukça masraflı ve uzun zaman alacak bir yolu önererek aradan sıyrılıyor….
Şimdi bu durumda, hukuka aykırılığı açık olan bu kararın altına imza atıp belediye hizmetlerini, “özel hayatın gizliliği” ve “kamuoyunu ilgilendirmeyeceği” gibi gerekçelerle kapalı kapılar ardında saklamaya çalışan ve “Saray” tarafından seçilen bu beyefendilere şu hatırlatmaları yapmam gerekiyor:
Kamu kurumları tarafından, kamu kaynakları ve personelinin kullanılması suretiyle yapılan hizmetlerin “özel hayatın gizliliği” ile ilgisi yoktur…
1. Yöneticileri halkın oyuyla seçilmiş bir kamu kurumu; daha doğru bir ifadeyle bir büyükşehir belediyesinin elindeki kamu kaynaklarını kullanıp yüzlerce kamu personelini görevlendirerek ve binlerce kişiyi konuşmacı ya da izleyici olarak davet ederek organize ettiği, bütün bu yaptıklarını her türlü medya aracını kullanarak kamuoyu ile paylaştığı bir kongreye kimlerin katıldığı ve bunların ne şekilde davrandığı ile bilgilerin “kamuoyu ile paylaşılamayacak bilgiler” olduğunu iddia etmek, açıkçası ipe un sermek kabilinden bilginin kamuoyundan saklanması çabasından başka bir şey değildir… Ayrıca iktidara muhalif olduğunu söyleyen CHP‘li bir belediyenin, AKP iktidarının hukusuz bir şekilde sağladığı bu imkandan yararlanmış olması da yüz kızartacak bir utançtır. Bu anlamda CHP‘li belediyelerin yapması gereken şey, daha çok bilginin daha geniş kesimlerle hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın paylaşılmasını sağlamak, bilgi edinme hakkının yaşama geçmesi için şimdi yaptığının tam tersini yapmak olmalıdır.
Gelecek Yüzyılın İzmir İKtisat Kongresi’nin “özel hayatın gizliliği” ile ne alakası var?
2. Ben, CİMER eliyle İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne ilettiğim bu sorularla İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer‘in, ailesinin ya da bu organizasyona karışan başka bir belediye görevlisinin veya kongreye katılan herhangi birinin vatandaşlık kimlik numarasını, kan grubunu, ne kazanıp ne biriktirdiğini, ne yiyip ne içtiğini, ne zaman yatıp uyuduğunu, karısının ya da sevgilisinin veya çocuklarının adını, doğum günlerini, E-Nabız‘da kayıtlı hastalıklarını sormuyorum ki…. Ben, sadece -üzerine hiç de vazife olmayan- önümüzdeki 100 yıllık sürede Türkiye ekonomisinin nasıl olması gerektiği konusunda, kamu kaynaklarıyla ve kamu görevlilerinin kullanımı suretiyle gerçekleştirilen bir organizasyonda alınan kararların nasıl alındığını soruyorum… Sorduğum soruların neresi özel hayatın gizliliği ile ilgili? Hangisi kişinin sağlığı, özel yaşamı, aile hayatı, şeref ve haysiyeti, mesleki ve ekonomik değerleri ile ilgili? Hangisi bu bilgileri kullanarak haksız müdahalede bulunmamı sağlayacak özellikler taşıyor?
Bütün bu soru ve tespitlerden de anlaşılacağı üzere; İzmir Büyükşehir Belediyesi, Saray iktidarının da koruyup kolladığı bir tavırla sorularıma cevap vermeyerek, ardından itiraz ettiğim üyeleri Saray tarafından seçilen Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu da sorularımın kamuoyunu ilgilendirmediği ve kişisel yaşamın gizliliği ile ilgili olduğunu iddia ederek açık bir şekilde bilgi edinme hakkımı gasp ediyor…
Yoksa, bana gelen bu Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu kararında yazılı isimleri ve kararı sizlerle paylaşarak, kurulda yer alan zevatın kişisel bilgilerini mi açıkladım; açıkçası bundan da emin değilim…
Son olarak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 2019 Mahalli İdareler Seçimi öncesinde Uluslararası Şeffaflık Derneği‘nin talebi üzerine imzaladığı Şeffaflık Taahhütnamesi‘ni sizlerle paylaşıp sözünü tutmayan bir belediye başkanı itibariyle sözün bittiği yerdeyiz demek istiyorum… Evet, gerçekten sözün bittiği yerdeyiz ve bu belediye başkanı, 2024 seçimlerinde de ciddi bir şekilde yeniden CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmayı arzuluyor ve bunu açık açık ifade ediyor…
Başka bir açıdan da, 100 önce yapılan kongrenin tutanakları ve katılımcı listesi nasıl ortaya yoksa, 100 yıl sonra yapılan kongrede de katılımcılara ve onların ne şekilde oy kullandıkları bilinmiyor, bilinse bile kamuoyu ile paylaşılmıyor diye düşünebiliriz…
Seçimlere bir yıldan az bir zamanın kaldığı bu süreçte, birçok konuda olduğu gibi bu konuda da verdiği taahhüdü yerine getirmeyip söz konusu belge ve bilgileri kamuoyu ile paylaşmayan ve bu tutumu Saray’ın adamı konumundaki Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu tarafından desteklenen bu belediye başkanı hakkında bundan böyle ne düşünürsünüz?