Şeffaflık ve İzmir belediyeleri (3)

Ali Rıza Avcan

Bugün, İzmir’deki 30 ilçe belediyesinin İnternet sayfası ile sosyal medya kanalları düzeyindeki şeffaflılığı ile ilgili yazı dizimizin sonuncusunu yayınlıyorum. Bugünkü bölümde şeffaflık olgusu açısından çok önemli olan ‘mali şeffaflık’ ile yapılan ya da yapılacak faaliyet ve projeleri gösterip bilgi veren ‘uygulamaya yönelik şeffaflık‘ konularında tespitler yapıp, 30 ilçe belediyesinden hangilerinin bu konuda iyi ya da kötü olduğunu belirlemeye çalışacağız.

Bugün ele alacağımız ilk konu, mali konularla ilgili bilgi ve belgelerin belediyelerin İnternet sayfalarıyla sosyal medya kanallarında yurttaşları bilgilendirmek amacıyla paylaşılıp paylaşılmadığına ilişkin olup bu durumu önceden belirlediğimiz 9 ayrı alt kriter çerçevesinde değerlendireceğiz.

Ancak bu değerlendirmeden önce yapmamız gereken ilk açıklama, Bayındır, Beydağ, Çeşme, Dikili, Foça, Güzelbahçe, Karaburun, Kınık, Kiraz ve Seferihisar gibi nüfusu 50.000’i aşmamış belediyelerde stratejik plan ile performans programlarının düzenlenmesi yasal bir zorunluluk olmadığı için onların mali şeffaflıkla ilgili değerlendirmelerinde bu hususu özel olarak dikkate almamız gerekliliğidir.

Bütün bu açıklamalar çerçevesinde, İzmir’deki ilçe belediyeleri arasında mali yönden en şeffaf belediyenin, kendi ölçeğinde sadece iç ve dış denetim raporlarını yayınlamadığı için bir not eksiği olan Narlıdere Belediyesi olduğunu söyleyebiliriz.

Karabağlar Belediyesi ise yıllık gelir ve gider bütçesi ile 1 aylık bütçe gerçekleşmelerini gösteren raporu ve yıllık kesin hesapları yayınlamadığı için 5 puanla ikinci sıradadır.

Üçüncü gruptaki Balçova, Bayraklı, Konak, Menderes, Ödemiş ve Urla belediyelerinin hepsinde stratejik plan, performans programı ve faaliyet raporları yayınlandığı halde Balçova, Bayraklı, Konak ve Urla belediyelerinde bütçe, Menderes ve Ödemiş belediyelerinde kurumsal mali durum ve beklentiler raporu yayınlanmamıştır. Bu grupta bulunan tüm belediyelerde yayınlanmayan belgeler ise aylık bütçe gerçekleşmesi raporu, kesin hesap ve iç/dış denetim raporlarıdır.

Sekiz mali şeffaflık kriteri açısından 3 olumlu puanı olan gruptaki Buca, Çiğli, Gaziemir, Karşıyaka, Kemalpaşa, Menemen, Seferihisar ve Torbalı belediyelerinden sadece Seferihisar‘ın nüfusunun henüz 50.000’i geçmediği dikkate alındığında; hepsinin stratejik planıyla performans programının bulunduğu, tüm belediyelerin faaliyet raporlarının yayınlandığı, Seferihisar Belediyesi hariç tüm belediyelerde bütçenin ve kesin hesabın yayınlanmadığı; ayrıca hiçbir belediyenin aylık bütçe gerçekleşme raporları ile kurumsal mali durum ve beklentiler raporunu ve iç/dış denetim raporlarını yayınlamadığı belirlenmiştir. Seferihisar Belediyesi Sayıştay tarafından denetlendiği 2009 denetim raporunu yayınlamakla birlikte her yıl belediye meclisince yapılan denetimlerin raporlarını yayınlamamaktadır.

Bornova, Dikili, Güzelbahçe, Selçuk ve Tire belediyelerinden oluşan grupta her bir belediyenin sekizde bir oranında olumlu şeffaflık puanına sahip olduğu, nüfusu 50.000’den fazla olan Bornova ve Tire‘de stratejik planla performans programlarının yayınlanmasına rağmen faaliyet raporlarının yayınlanmadığı, nüfusu 50.000’i aşmadığı için stratejik planla yıllık performans programı hazırlamayan Dikili, Güzelbahçe ve Selçuk belediyelerinde ise faaliyet raporlarının yayınlandığı, sadece Selçuk Belediyesi‘nde aylık bütçe gerçekleşme raporunun yayınlanıp diğerlerinde yayınlanmadığı, yine aynı şekilde sadece Dikili ve Güzelbahçe belediyelerinde kurumsal mali durum ve beklentiler raporunun yayınlanıp diğer belediyelerin hiçbirinde yayınlanmadığı; ayrıca bu grupta bulunan tüm belediyelerin İnternet sayfalarında bütçe, kesin hesap ve iç/dış denetim raporlarının yayınlanmadığı görülmüştür.

Nüfusları 50.000’nin altında kaldığı için stratejik planla yıllık performans programına sahip olmayan Beydağ, Çeşme, Foça ve Karaburun belediyelerinin bütçeleriyle aylık gelir-gider gerçekleşme raporlarını, kurumsal mali durum ve beklentiler raporlarını, kesin hesaplarını ve iç/dış denetim raporlarını İnternet sayfalarında yayınlamadığı, bu grupta bulunan Aliağa Belediyesi‘nin ise sadece faaliyet raporunu yayınlayıp geriye kalan 7 mali belgenin yayınlamadığı belirlenmiştir.

Bayındır, Bergama, Kınık ve Kiraz belediyeleri ise hiçbir mali belgesini İnternet sayfasında yayınlamamaktadır.

Belediyelerin yapacakları ya da yaptıkları projelerle ilgili bilgilerin verilmesi eskiden çok daha yaygınken son yıllarda bunun yerini zabıta, sağlık, evlenme, imar gibi rutin hizmetlerin aldığı, faaliyet ya da proje gibi büyük boyutlu yatırımlar hakkında bilgi vermekten kaçınıldığı görülmektedir.

Nitekim ‘uygulama ile ilgili saydamlık‘ kriterlerini kullanarak yaptığımız araştırmada sırasında Aliağa, Bayraklı, Bornova, Gaziemir, Karabağlar, Konak, Menderes, Menemen ve Narlıdere belediyelerinin hem gerçekleştirilen hem de devam etmekte olan faaliyet ve projeler hakkında bilgi verdiği, Balçova ve Seferihisar belediyelerinin sadece gerçekleştirilen faaliyet ve projeler hakkında bilgi verdiği, geriye kalan 19 belediyenin (Bayındır, Bergama, Beydağ, Buca, Çeşme, Çiğli, Dikili, Foça, Güzelbahçe, Karaburun, Karşıyaka, Kemalpaşa, Kınık, Kiraz, Ödemiş, Selçuk, Tire, Torbalı, Urla) hem gerçekleştirilen hem de devam eden faaliyet ve projeler hakkında bilgi vermekten kaçındığı belirlenmiştir.

Bu tutumda bu tür faaliyetlerin genellikle uzun sürmesi ya da yapılan işin genellikle öngörülen sürenin çok üstündeki bir sürede bitirilmesi ya da bitirilememesi durumunda bu sorunun kamuoyu ile paylaşılmasının tehlikeli olacağı konusundaki yaklaşımın etkili olduğu düşünülebilir.

SONUÇ OLARAK

Üç gündür bölüm bölüm yayınladığımız 4 ana kriterle 26 alt kriteri tek bir tabloda bir arada göstermeye kalktığımızda ise,

26 kriterden 17’sine olumlu yanıt veren Konak ve Karabağlar belediyelerinin ilk sıraları işgal ettiği,

26 kriterden 15’ine olumlu yanıt veren Narlıdere Belediyesi‘nin üçüncü sırayı işgal edip onu 14 olumlu puan alan Seferihisar ve Bayraklı belediyelerinin takip ettiği,

Diğer belediyelerin ise, 26 tam puan üzerinden Menderes ve Balçova belediyelerinin 12, Karşıyaka ve Ödemiş belediyelerinin 11, Bornova, Buca, Çiğli, Gaziemir ve Menemen belediyelerinin 10, Tire Belediyesi‘nin 9, Selçuk Belediyesi‘nin 8, Urla, Dikili ve Kemalpaşa belediyelerinin 7, Aliağa, Çeşme, Güzelbahçe ve Torbalı belediyelerinin 6, Foça Belediyesi‘nin 4, Bayındır ve Kiraz belediyelerinin 3, Bergama, Beydağ ve Karaburun belediyelerinin 2, Kınık Belediyesi‘nin ise 1 puan alarak sıralandığı görülmektedir.

Bu veriler ışığında 30 ilçe belediyesi genelinde şu sonuçlar çıkarılabilir:

1. İzmir’deki 30 ilçe belediyesinin İnternet sayfası ve sosyal medya kanalları düzlemindeki şeffaflığıyla ilgili bir yazının başında olmasa bile sonunda belirtilmesi gereken en önemli hususlardan biri, bu 30 ilçe belediyesinin kurduğu ya da ortak olduğu toplam 51 şirketin şeffaflıkla hiçbir ilgisinin bulunmadığı, belediyelerin tümü tam anlamıyla şeffaf olsa bile bilanço, kar-zarar cetveli, hizmet maliyetleri, alımlar ve çalışan personel sayısı gibi en temel bilgilerin bile bir sır gibi saklandığı, şirketlerin belediye başkanlarının her türlü şeyi yapabileceği bir yan cebi vaziyetinde olduğu ve bu nitelikleri nedeniyle bu yazı dizisinin dışında kaldıkları bilinmelidir.

2. Büyükşehir, büyükşehire bağlı ilçe, il, ilçe ve belde belediyeleri; yani tüm belediyeler ellerindeki tüm belge ve bilgileri büyük bir gayretle İnternet siteleri ya da sosyal medya kanalları ile yayınlayıp % 100 şeffaf olsalar bile, yayınlanan bilgi ve belgelerde kullanılan dilin, konunun uzmanları dışındaki kişiler tarafından anlaşılamaması nedeniyle şeffaflık dediğimiz açıklığın sağlanması mümkün olmayacaktır. Bunun nedeni ise, bu belgelerde kullanılan bürokratik yazışma dili ile bilerek ve isteyerek yaratılan jargon ve kodlamalardır. Böylelikle bilgiye sahip olanla bilgiyi talep eden arasında yaratılan parazitli ortam nedeniyle bilgi ya da belge paylaşılsa bile şeffaflık sağlanamamaktadır.

Bunun en iyi örneği, geçtiğimiz yıllarda Kültürpark‘taki İZFAŞ‘a ait binanın bir çırpıda Tınaztepe Üniversitesi‘ne üç yıl süreyle bedelsiz tahsis edilmesi olayında görüştüğümüz gibi, bazı belediye meclisi üyelerinin kendi önlerine gelen gündem maddesinde sadece ada ve parsel numaralarının yazılı olması nedeniyle kabul oyu verdikleri karardaki yerin İZFAŞ binası olduğunun farkında olmadıklarını belirterek kendilerini savunmaya kalkmış olmalarıdır.

3. Yaptığımız araştırma sonucunda şeffaflığı engelleyen diğer bir hususun da, İnternet sayfalarının labirenti andıran tasarımından kaynaklandığını, kullanıcı dostu olmayan bu tasarımlar sayesinde bizim bile bazı bilgi ve belgelere ulaşmakta zorluk yaşadığımızı söyleyebilirim. Bu sorunu aşmak için de her İnternet sitesinde bir ‘site haritası’nın bulunması ya da belediyelere ait İnternet sayfalarının bazı bilgi ve belgeler için standart hale getirilmesi düşünülebilir.

4. Seferihisar Belediyesi 2018 yılında Uluslararası Şeffaflık Derneği ile yaptığı bir çalışma sonucunda Türkiye’de ilk kez “Şeffaf Belediyecilik Ödülü” almış olmakla birlikte; o tarihten bu yana şeffaflık konusundaki performansında düşüş olduğu, bu ortak çalışma sonrasında İnternet sayfasına konulan “Mal Varlığı Bildirimleri” bölümünde belediye başkanına ait mal bildirimi yerine belediye memurlarının mal bildiriminin bulunduğu, Kurumsal Şeffaflık Bülteni‘nin 2018 Kasım-Aralık ayından sonra hazırlanıp yayınlanmadığı, “İş İlanları” bölümünün kullanım dışı olması nedeniyle boş olduğu, 2018 yılında Uluslararası Şeffaflık Derneği tarafından hazırlanıp “Şeffaf Belediyecilik Ödülü“ne temel olan şeffaflık raporunun yayınlanmadığı, “Seferihisar Ortak Akıl Platformu” sayfasının ise çalışmadığı belirlenmiştir.

5. İzmir’deki 30 ilçe belediyesine ait İnternet sayfası ve sosyal medya kanalları üzerinde yaptığımız araştırmanın genel sonuçları olarak;

a) Belediye üst yönetimini oluşturan kamu görevlileriyle belediye meclisi üyelerinin niteliklerini ortaya koyan kişisel bilgilerine; özellikle de yurttaşların o görevlilere ulaşımını sağlayacak iletişim bilgilerine yer verilmediği,

b) Meclis kararlarında ya da karar özetlerinde anlaşılır bir dilin kullanılmadığı, karara esas olan komisyon ya da bilirkişi raporu gibi belgelerin eklenmediği,

c) Çoğunlukla encümen kararlarının paylaşılmadığı,

d) İhale duyuruları yayınlamakla birlikte çoğunlukla ihale kararlarının ya da bazı ihale kararlarının yayınlanmadığı,

e) Çoğu belediyede hazırlanan ya da değiştirilen imar planlarıyla ilgili duyuruların paylaşılmadığı,

f) Çoğu belediyenin yıllık gelir ve gider bütçesi ile bütçenin ayılık gerçekleşmesini gösteren raporları ve kesin hesapları yayınlamadığı,

g) Tüm belediyelerin belediye meclisi tarafından hazırlanıp kabul edilen denetim raporunu yayınlamadığı,

h) Çoğu belediyenin Sayıştay raporlarını yayınlamaktan kaçındığı,

ı) Belediyeler tarafından gerçekleştirilen büyük boyutlu faaliyet ve projelerle ilgili bilgilerin verilmediği, verilse bile işle ilgili bilgiler yerine büyük, gözalıcı fotoğraflara yer verildiği,

i) Çoğu belediye İnternet sitesinde, ‘SSS‘ imi ile gösterilen “Sık Sorulan Sorular” bölümünün bulunmadığı görülmüştür.

Varın artık gerisini siz düşünün…

Yararlanılan kaynaklar:

Avcı, M.; Mali Saydamlık: “Türkiye’de Büyükşehir Belediyeler Uygulaması“, Yayınlanmamış Doktora Tezi, 2015, Zonguldak.

Aydın, A.H.; Çamur, Ö.; Koçar, H.; “Belediyelerde Şeffaflık – Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Örneği“, Kamu Yönetiminde Değişimin Yönü ve Etkileri (Kayfor 13 Bildiri Kitabı), s. 424-437.

Gezici, Z.; “Kent Yönetiminde Şeffaflık“, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Aralık 2017, İstanbul.

Kalkan, A.; Alparslan, A.M.; “Şeffaflık, İletişim ve Hesap Verebilirliğin Yerel Yönetim Başarıların Etkileri“, Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, C.1, S.1, 2009, s. 25-40.

Yavuz, S.; “Türkiye’de Büyükşehir Belediyelerinde Gerçek Zamanlı Mali Saydamlık Endeksi Önerisi ve Uygulama“, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ocak 2020, Ankara.

Yerel Şeffaflık Sistemi Analizi, Uluslararası Şeffaflık Derneği

Yerel Yönetim Şeffaflık Taahhütnamesi, Uluslararası Şeffaflık Derneği

Belediyeler ve şeffaflık

Ali Rıza Avcan

Şeffaflık‘ sözcüğü, başvurduğumuz tüm Türkçe sözlüklere göre ‘aleniyet’, ‘alenilik‘, ‘aşikar‘, ‘açıklık’ ve ‘saydamlık‘, İstanbul merkezli Uluslararası Şeffaflık Derneği’ne göre de, “kararların, kurallar ve düzenlemeler doğrultusunda alınması ve uygulanması, alınan kararlardan etkileneceklerin bilgiye erişiminin sağlanması ve bu bilginin de ulaşılabilir, anlaşılır ve somut olması prensibi” olarak tanımlanıyor.

Yönetim bilim kapsamındaki ‘idari açıklık“, ‘yönetimde şeffaflık‘, ‘gün ışığında yönetim‘ ve ‘idari demokrasi‘ gibi terimlerle açıklanan olgu ise, “devletin hedeflerini, bu hedeflere ulaşmak için oluşturduğu politikaları ve bu politikaların yarattığı sonuçları izlemek için gerekli olan bilgiyi düzenli, anlaşılabilir, tutarlı ve güvenilir bir biçimde sunması” olarak açıklanıyor.

Bugünkü koşullarda geçerliliğini kaybeden temsili demokrasi savunucularına göre demokratik sistemin temel özeliklerinden biri, kamusal işlerin şeffaf olması gereğidir. Bununla anlatılmak istenen şey, kamu otoritesince alınan karar ve uygulamaların kapalı kapılar ardında kalmaması, hem işleyiş süreçleri hem etkileri ve sonuçları bakımından vatandaşlar tarafından bilinir kılınmasıdır. Çünkü, kamu otoritesi sahiplerinin bunun sahibi değil emanetçisi olduğunu, her türlü siyasal ve yönetsel yetkiyle otorite sahibinin toplum olduğunu iddia ederler. Onlara göre toplum, kendine ait yetkileri, hukuki yol ve yöntemlerle kamu otoritesini kullanma hakkını kazanmış kişi ya da ekiplere emanet eder. Sadece bu değil, kamu otoritelerinin kendilerine verilmiş görevleri yerine getirmeleri ve sahip oldukları yetki çerçevesinde geliştirdikleri projeleri hayata aktarmaları için gerekli toplumsal, ekonomik ve finansal kaynakları da toplumun sağlayacağını düşünürler. Kısacası,  bu görüşe göre, kamu otoritelerinin kullandığı her türlü yetki ve kaynağın sahibi toplumdur derler. Buna ek olarak şeffaflığı, yozlaşma ve yolsuzluğun önüne geçmede etkili olacak faktörlerden birini olarak görürler. Başka bir deyişle, yozlaşma ve şeffaflık arasında bir bağ kurup şeffaflık arttıkça yozlaşmanın azalacağını, şeffaflık azaldıkça da yozlaşmanın artacağını var sayarlar.

Bu çerçevede kamu yönetiminde yer alanların belirli dönemler itibariyle mal bildirimi vermesi, kamu görevinden ayrıldıktan sonra bir süre o görevin alanına giren işlerin yapmaması, halkın karar alma süreçlerine katılması, dilekçe hakkı, bilgi edinme taleplerinin karşılanması, alınan kararların halka duyurulması ve denetim gibi yöntemlerle sağlanmaya çalışılan sonuçlar, bugün geldiğimiz şu noktada, yönetenler dışında hiç kimseyi memnun etmemekte, halkın ‘şeffaf yönetim’ ilkesi çerçevesinde bilgi edinerek yönetime katılması konusunda bir arpa boyu bile olsun ilerleme sağlanamadığı görülmektedir.

Bu olumsuz durumun ortaya çıkışında, kabul edildiği tarihte bir kazanım olarak kabul edilen 9 Ekim 2003 tarih, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu‘yla 19 Nisan 2004 tarih, 2004/7189 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen ‘Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik‘teki eksiklik, yanlışlık ve yetersizliklerin ve kamu yöneticilerinin sahiplenmeme, fiili engelleme, oyalama, ihmal etme ya da görevi kötüye kullanma gibi bilindik  hukuk dışı yöntemleri kullanarak geliştirdiği engellerin büyük payı vardır.

transparency1

Biz bugün burada, bütün bu mekanizmalar dışında kalan ‘Şeffaf Belediyecilik” kavramından yola çıkılıp bir kısım belediyelere, “Şeffaf Belediyecilik Ödülü’ verilmesi ve belediye başkanı adaylarına ‘Yerel Yönetim Şeffaflık Taahhütnamesi’ imzalatılması üzerinde durup bu iki eylemin olumlu ve olumsuz ya da yeterli ve yetersiz bulduğumuz yönlerini tartışıp tüm adayların dikkatini bu konulara çekmek istiyoruz. 

Ancak işin başında, yerel yönetimlerde şeffaflığın gündeme getirilmesini, bu konuda beklenen iş ve işlemleri yerine getirenlerin ödüllendirilip getirmeyenlerin teşhir edilmesini, belediye başkan adaylarına şeffaflık taahhütnamesi imzalatılması çabalarını doğru bulduğumu belirtmek istiyorum. Ardından da, bir “ama” diyerek, bu konuda yaşanan gerçeklerle unutulan ya da eksik kalan noktaları ortaya koymak istiyorum.

Sözünü ettiğim ‘Şeffaf Belediyecilik Ödülü’ 11 Aralık 2018 tarihinde Uluslararası Şeffaflık Derneği tarafından Seferihisar Belediyesi’ne verilmiş olup, 31 Mart 2019 tarihli Mahalli İdareler Genel Seçimi nedeniyle aynı dernek tarafından düzenlenen ‘Yerel Yönetimler Şeffaflık Tahaahütnamesi ise başta Ankara, İstanbul, İzmir olmak üzere çoğu CHP’li büyükşehir belediye başkan adayıyla il ve ilçe belediye başkan adaylarına imzalatılmaya başlanmıştır. Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin verdiği bilgiye göre, 8 Mart 2019 tarihi itibariyle söz konusu taahhütnameyi 6 büyükşehir belediye başkan adayıyla 12 il ve ilçe belediye başkan adayı imzalamış durumdadır. 

2018-ŞEFFAFLIK-ÖDÜLLERİ-AÇIKLANDI-oya-özarslan-Prof.-Dr.-Alpay-Filiztekin-Yalın-Hatipoğlu

Derneğin, 9 Aralık Dünya Yolsuzlukla Mücadele Günü kapsamında Seferihisar Belediyesi’ne, “Hesap Verilebilirlik ve Katılımcılık Anlayışı” nedeniyle “Şeffaf Belediyecilik” plaketini vermesi sonrasında dernek yöneticilerine 21 Aralık 2018 tarihli bir mesaj göndererek, bu ödülün kim tarafından, hangi bilgi, belge ve kriterler dikkate alınarak verildiğini, değerlendirmeye alınan diğer belediyelerin hangileri olduğunu ve o belediyelerin niye ödül alamadığını sordum.

Sorularıma cevaben Uluslararası Şeffaflık Derneği Genel Koordinatörü Yalın Hatipoğlu tarafından gönderilen 20 Şubat 2019 tarihli mesajda;

Yapılan değerlendirme ve ödül verme işleminin Uluslararası Şeffaflık Derneği‘nin Yerel Şeffaflık Sistemi Değerlendirmesi adını verdikleri çalışma kapsamında yerel yönetimlerle dernek arasında imzalanan protokol çerçevesinde gerçekleştirildiğini,

İlk kez Seferihisar Belediyesi ile yapılan bu çalışma sonucunda 47 reform önerisini kapsayan 60 sayfalık özel raporun belediyeye teslim edildiğini ve bu raporun üçüncü kişilerle paylaşılmasının belediyenin vereceği izinle mümkün olduğunu,

Değerlendirmenin, Uluslararası Şeffaflık Derneği‘nin uluslararası şeffaflık ilke ve uygulamalarını dikkate alarak hazırladığı Yerel Şeffaflık Sistemi Analizi boyutunda belediyeler özelinde yapıldığını, söz konusu çalışmanın karşılaştırmalı bir değerlendirme olmadığını,bu çalışma için  jüri ya da değerlendirme komitesi gibi bir yapının oluşturulmadığını, çalışmanın iki kişilik bir ekip eliyle yürütüldüğünü, ödül kararının dernek yönetim kurulu tarafından verildiğini,

Çalışmanın yürütüldüğü süre içinde, ‘Temel Yerel Yönetim Birimleri’ ve ‘Denetim ve Hesap Verebilirlik İşlevleri’ başlığı altında toplanmış 100 adet göstergeyle ilgili sorunun belediyenin tüm birim yöneticileriyle çalışma alanları açısından kilit önemdeki bir kısım birim personeline; ayrıca, yerel dernek, vakıf, meslek kuruluşu, siyasi parti ve medya temsilcisiyle yapılan yüz yüze görüşmelerde sorulduğunu, bunun dışında kamuya açık olan ya da olmayan birçok belge ya da kaynağın masa başında incelendiğini öğrendim.

Ülkemizde yeni yeni başlatılan bütün bu çalışmaların sonuca ulaşması, belediye içinden ve dışından kaynaklanacak olası engelleme, yönlendirme ve çarpıtma çabaları nedeniyle zor olmakla birlikte; her biri kendi ölçeğinde oldukça anlamlı, değerli ve bu nedenle desteklenmesi gereken önemli girişimlerdir. O nedenle, şu an itibariyle üst kamu otoritelerince yeterince izlenip denetlenmeyen belediyelerin sivil toplum örgütleri tarafından izlenip değerlendirilmesi girişimlerinin, bugünkü bu noktadan alınıp daha üst düzeylere taşınmak üzere geliştirilip güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması gerekmektedir.

Ancak, bu tür sivil toplum destekli izleme, denetleme ve değerlendirme çalışmalarının, belediyelerle dernekler arasında oluşturulmuş özel ve gizli ilişkiler boyutundan çıkarılarak; adeta bağımsız bir “yerel ombudsman” kurumuna benzer şekilde, örneğin belediye yönetiminin etkisinden uzak kent konseyleri eliyle ve onun bütçesi içinde yapılması daha uygun olacak; böylelikle, ortaya çıkan sonuçların tüm açıklığıyla şeffaf bir şekilde belde halkıyla paylaşılması mümkün hale gelebilecektir. 

Yerel Yönetim Şeffaflık TaahhütnamesiBazı maddeleri mevcut yasa ve yönetmeliklerle düzenlenmiş, bazı maddeleri de henüz yasal bir düzenlemeye konu olmamış olan ‘Yerel Yönetimler Şeffaflık Taahhütnamesi‘nde ise, Uluslararası Şeffaflık Derneği Genel Koordinatörü Yalın Hatipoğlu‘na da ifade ettiğim gibi üç büyük ve önemli eksiklik bulunmaktadır.

Bu eksikliklerden ilki, neredeyse belediyelerden çok bütçe ya da bilançoya sahip olan ‘kara kuyu‘ niteliğindeki binlerce belediye şirketiyle onların ortak olduğu diğer şirketlerin  bu taahhütnameye dahil edilmemesi,

İkincisi, bu taahhütnamelere belediye başkan adayları yanında belediye meclisi üye adaylarının dahil edilmemiş olması,

Üçüncüsü de, bu taahhütnameleri imzalayan belediye başkan adayları ile taahhütname imzalaması gereken belediye meclisi üye adaylarından seçilebilmek için yaptıkları harcamaların kaynağının sorulmaması; yani, ‘seçimin finansmanı‘ olarak adlandırdığımız ve çoğu kez verilen mal bildirimlerine yazılan rakamların çok çok üstündeki seçim harcamalarının bu taahhütname kapsamına alınmamış olmasıdır.

İşte o nedenle, böylesi bir belgenin imzalatılması iyi, doğru ve yerinde bir davranış olmakla birlikte; bu belgenin etkili olabilmesi için, belediye şirketleriyle belediye meclis üyesi adaylarını kapsamaması ve seçimin finansmanını dışarıda bırakması nedeniyle eksik ve yetersiz olduğunu da ifade etmek gerekir.

Tabii ki, böylesi bir belgenin imzalatılması aşamasında;

Bütün belediye başkan adaylarına, tüm belediye iş ve işlemlerinde şeffaf olacağı konusunda altına imza atarak söz almanın ne ölçüde zor olduğunu…

Taahhütnameyi değişik düşüncelerle imzalayanların ise, adeta grup halinde bisiklete binip şov yaptıklarında ya da yerel bir futbol takımının formasını giyip sahaya çıktıklarında olduğu gibi işi gösteriye dönüştürüp kendisi ile belgeyi imzalamayan diğer adaylar aralarında fark yaratıp öne geçmek istediğini ya da,

Taahhütnameleri imzalasalar bile, önümüzdeki gün ve yıllarda verdikleri bu sözleri unutma ihtimalinin yüksek olduğunu ve kuvvetle muhtemelen sözlerinde durmayacaklarını…

Biliyoruz…

Unutma ve Anımsa

Ama olsun! En azından, bütün bu ihtimalleri bizim dikkate aldığımızı ve işin farkında olduğumuzu bilip rahatsız olmaları ihtimali bile iyidir, güzeldir ve yararlıdır…  

Hep birlikte unutmamak, sürekli anımsamak ve taahhüde bağlanan şeffaflığın garantisi anlamına gelen izleme, denetleme ve değerlendirme mekanizmalarını oluşturmak, bu amaçla örgütlenmek dileğiyle…