İzmir Yerel Yönetişim Ağı – 7

İzmir Yerel Yönetişim Ağı‘ başlıklı yazı dizimizin bugünkü konusu, 8 Haziran 2010 tarihinde kurulup o günden bu yana faaliyette olan İzmir Kent Konseyi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin web sayfasında yayınlanan “İzmir Kent Konseyi Kuruluş Çalışmaları Devam Ediyor” başlıklı ve 29 Mayıs 2010 tarihli haberi şu şekilde: 

Yerel seçimler öncesinde, 2009-2014 dönemini “katılımcı demokrasiye dönüşüm dönemi” olarak planlayan ve bunun ilk adımını İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu’nu oluşturarak atan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 8 Haziran 2010 tarihinde de Kent Konseyi’nin çalışmalarına başlayacağını açıkladı.

İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde yapılan Kent Konseyi 1. Olağan Genel Kurul hazırlık toplantısında konuşan Başkan Aziz Kocaoğlu, “Bu meclisler yönetime seçtiği kişiye sahip çıkarak ona pozitif enerji verecek, doğru yönlendirerek ve eleştirerek yöneticinin çizgisini hiç bozmadan yürümesini sağlayacak. Denetleyecek; başarılı olması, kaynakları doğru kullanması, projelerin öncelik sıralamasını doğru belirlemesi için yönlendirecek. Hep  birlikte kenti daha yaşanılası hale getireceğiz” diye konuştu.

izmir-kent-konseyinin-kurulusu-8-6-2010

Evet, gördüğünüz gibi bu konuşmanın yapıldığı tarihlerde İzmir yerelinde yönetişim odaklı bir ağ ilişkisinin kurulması aşamasının daha henüz başındayız. Çünkü,

6 Temmuz 2009 tarihinde İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu (İEKKK) oluşturuluyor.

14 Eylül 2009 tarihinde Prof. Dr. İlhan Tekeli, başkan danışmanı olarak atanıyor.

24 Ekim 2009 tarihinde Prof. Dr. İlhan Tekeli ile Serhan Ada’nın moderatörlüğündeki İzmir Kültür Çalıştayı toplanıyor ve

8 Haziran 2010 tarihinde de, 2001 yılından bu yana faaliyette olan İzmir Yerel Gündem 21, İzmir Kent Konseyi olarak kabuk değiştiriyor.

Bütün bu atama, toplanma ve kuruluş işlemleri aslında birbiriyle ilgili ve içiçe…  

Bu oluşumun mimarı da, ‘yönetişim‘ zihniyetini 1989 tarihli Dünya Bankası raporundan bu yana savunup hararetle öneren ve oluşumu için değişik kurum ve ortamlarda girişimlerde bulunan Prof. Dr. İlhan Tekeli…

Prof. Dr. İlhan Tekeli, 1999 tarihinde yazdığı ‘Modernite Aşılırken Siyaset‘ (*) isimli kitabının ‘Yönetim Kavramı Yanısıra Yönetişim Kavramının Gelişmesinin Nedenleri Üzerine‘ başlıklı son bölümünde; yönetişim anlayışının post-modern toplumdaki yerini ve işlevini anlatarak ‘yönetim‘den ‘yönetişim‘e geçişin kolay ve kısa sürede gerçekleştirilecek bir olgu olmadığını, uzun bir toplumsal öğrenme sürecinin gerekli olduğunu ve bunun için sosyal öğrenmeye elverişli yapıların oluşturulması gerekliliğinin altını çiziyor.

izmir-kent-konseyi-005

İşte tam da bu gereklilik çerçevesinde ve kendisinin görevlendirilmesinin hemen sonrasında İzmir yerelindeki sosyal öğrenmeyi sağlayacak yapılar teker teker oluşturulmaya başlanıyor: Önce ‘İzmir Yerel Yönetişim Ağı‘nın merkezi olan İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu (İEKKK) oluşturuluyor. Ardından ‘yönetişim’ mekanizmasının diğer bir kurulu; İzmir Kent Konseyi oluşturularak sistemin sermaye ve sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkisi kurulmaya çalışılıyor. Bunun ardından da bu sistemi harekete geçirip çalıştıracak büyük projelerin tartışıldığı İzmir Kültür Çalıştayı yapılıyor.

Ancak bu arada, ‘yönetişim‘ zihniyetine aykırı, ‘yönetişim‘ ağının bugün İzmir’de iyi çalışmayışının temel nedeni olan temel, büyük bir yanlışlık yapılıyor:

Çünkü, 1989 tarihli ilk Dünya Bankası raporuyla ortaya atılıp daha sonraki tarihlerde yayınlanan raporlarla gelişip olgunlaşmaya başlayan ‘yönetişim‘ zihniyetine göre, ‘iyi bir yönetişim‘in sağlanması ancak kamunun özel sektör ve sivil toplumla bir araya gelip oluşturacağı bir üçlü sistemin oluşması ile mümkün olduğu halde, incelediğimiz İzmir örneğinde önce özel sektör kurum, kuruluş ve temsilcileri İzmir Kent Konseyi’nin kuruluşu beklenmeden İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu’nda (İEKKK) bir araya getiriliyor ve İzmir Kent Konseyi’nin kuruluşu sonrasında bu konsey içine alınmayarak ayrı bir karar organı olarak yoluna devam ediyor. Hem de tüm sekreterlik ve iletişim hizmetlerinin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce yapılmasına karşın.

Böylelikle İzmir’deki gerçek sivil toplum ortam ve ilişkilerinen uzak; ancak özel sermayenin kendi dernek, vakıf ve federasyonlarının ‘sivil toplum‘ adı altında yer aldığı bir ortamda özel sermaye ile birlikte kent hakkında önemli kararlar verecek, en azından bu konularda konsensus sağlayacak bir ‘patronlar kulübü‘ yaratılıyor ve İzmir Kent Konseyi’nin bu kurul içinde yer almasına bile tahammül edilmiyor.

Bu durum, İzmir Kent Konseyi özelinde kamu/belediye-özel sektör-sivil toplum beraberliğinde oluşturulması beklenen ‘iyi yönetişim‘ fırsatının daha baştan sakatlanarak kaçırılması anlamına da geliyor.

izmir-kent-konseyi-004Yönetişim‘ uygulamasında yaşanan bu vahim kırılmanın diğer önemli bir sonucu ise, kentle ilgili tüm önemli, öncelikli ve büyük proje, yatırım, konu ve sorunların, ağırlığını özel sektör kurum ve temsilcilerinin oluşturduğu İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu’na (İEKKK), bunun dışında kalan ve çoğu toplumsal kimlikle ilgili ikinci, üçüncü dereceden konu ve sorunların ise İzmir Kent Konseyi’nin faaliyet alanına bırakılması, İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu’na (İEKKK) bırakılan önemli, öncelikli ve büyük proje, yatırım, konu ve sorunlar hakkında İzmir Kent Konseyi’nin ayrıca fikir oluşturmasına, bu proje, yatırım, konu ve sorunlara müdahale etmesine daha izin verilmemesi oluyor.

O nedenle, bugün İzmir’le ilgili büyük, önemli, öncelikli yatırım, proje, konu ve sorunlar hakkında İzmir Kent Konseyi değil; çoğunluğunu özel sektör kurum ve temsilcilerinin oluşturduğu İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu (İEKKK) karar vermekte ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Yeni Kültürpark Projesi‘ ya da ‘Tramvay Projeleri‘ gibi İzmir halkı tarafından doğru bulunmayan ya da desteklenmeyen çoğu proje ve yatırımları bu kurul tarafından büyük bir arzu ve hevesle desteklenmektedir.

Bu durum açıkça ‘yönetişim‘ zihniyeti ile ilgili tüm önermelere, onu savunanların söylediklerine aykırı bir kurgu, ‘yönetişim‘ zihniyetinin temelinde olan ‘katılım‘, ‘saydamlık‘, ‘hesap verebilirlik‘, ‘uzlaşma‘ ve ‘yerindenlik‘ gibi ilkelere de uymayan; ayrıca İzmir Kent Konseyi’ne zarar veren, onun çalışmalarını olumsuz etkileyen bir durumdur.

İşte o nedenle şimdi ve tam da bu noktada, ‘yönetişim‘ zihniyetine de aykırı bir şekilde kurgulanan bu sürecin başından bu yana uzun yıllardır ‘yönetişim‘ zihniyetinin savunuculuğunu yapan saygın ve bilgili bir ‘hoca‘ olmasına karşın yapılan uygulamaların ‘yönetişim‘le ilgili olmadığını, yapılanların ya da yapılmak istenenlerin ‘yönetişim‘ zihniyetine de aykırı, klasik bir özel sektörden yana iktidar alanı yaratma, kentin rantını özel sermayeye teslim etme çabası olduğunu söylemek istiyoruz…  

İşte o nedenle, başarılı olmak için sadece birilerinin bu işleri çok bilmesinin değil; aynı zamanda o konularda daha önce çalışıp başarılı olma gibi deneyimli, birikimli ve referans sahibi olma gibi özelliklere sahip olması gerektiğini de düşünüyoruz…

Kısacası, İzmir’e yarardan çok zarar veren bu tür çetrefilli işleri kurgulayan, uygulayan ve savunanlarda teori ve pratiğin birbirini sorgulayan ve bütünleyen diyalektik bütünlüğünü arıyor ve savunuyoruz…

(*) Modernite Aşılırken Siyaset, İlhan Tekeli, İmge Yayınları, 1. Baskı Şubat 1999, Ankara

Devam Edecek…

Halkın Meclisi: Kent Konseyi

Çağrı Gruşçu

Kent Konseyleri, halkın kurumlarıdır.

Merkezi yönetim, yerel yönetim, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, muhtarlarımız ve hemşehrilerimizin ortaklık anlayışıyla, karşılıklı saygı ve hoşgörü çerçevesinde buluştuğu kentin kalkınma önceliklerinin, sorun ve çözümlerinin sürdürülebilir kalkınma ilkeleri temelinde belirlendiği, ekolojik bütünlük, insan hakları, ekonomik adalet, demokrasi ve barış kültürü temelleri üzerinde yükselen bir kamu – sivil bileşenidir.

izmir-kent-konseyi-005

Bu temelde yaklaşıldığında kent için çok önemli bir misyonu olan kent konseylerinin, yerel idareye yardımcı olacak hatta halkın mahalli müşterek ihtiyaçlarının karşılanmasında ve halka yakınlığın sağlanmasında bir “halk meclisi” modeliyle çalışacak anlayışa sahip olması gerekir.

Bu nedenle, İzmir Kent Konseyi’nin bir aktörü olarak “halk meclisi” modelini gerçekleştirmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

***

İzmir Kent Konseyi olarak üyelerimizi; toplumsal sorumluluk anlayışıyla, hiçbir çıkar gözetmeksizin bilgi, zaman, beceri ve deneyimlerini özgür iradesiyle iyiliğe dönüştürmek isteyen, bu niteliklerini İzmir ve geleceğimiz için kullanan 4,5 milyon gönüllü İzmirli oluşturuyor.

Biz, tüm hemşehrilerimizin kent yönetimi ve sosyal hayattaki rollerinin güçlendirilmesi için karar alma süreçlerine katılımını, mevcut sorunların çözümünde aktif rol alarak demokratik platformlarda hoşgörü, saygı ve uzlaşmacı bir çerçevede fikir üretmelerini, politika oluşturmalarını, haklarını koruyan, geliştiren, üreten, girişimci, birlikte çalışma kültürüne sahip bireyler olmalarını amaçlıyoruz.

***

Şimdi ise, “halk meclisi” fikrinin tohumlarını atıyoruz. Kenti kucaklayacak, bütünleştirecek, kent sorunlarına çözüm önerileri sunacak bu meclisin ilk adımı olan ve en üst yetkili organımız Genel Kurulumuzu 5 Kasım Cumartesi günü Kültürpark Gençlik Tiyatrosu’nda gerçekleştiriyoruz.

izmir-kent-konseyinden-sivil-cagri-1462

İzmir Kent Konseyi’ni Türkiye’nin yeni demokratik çehresi haline getirecek ve 4,5 Milyon İzmirlimizin katılımlarıyla güçlenecek bir halk meclisine dönüştürmek arzusu içindeyiz. Halkımızın karar alma mekanizmasına katılmasına ve kenti birlikte yönetme anlayışına katkı sunmasına olanak tanımak istiyoruz. Bu nedenle, İzmirli hemşehrilerimizi kentinin değerlerine sahip çıkmaya ve kenti için üretmek, kenti birlikte yönetmek için İzmir Kent Konseyi Genel Kurulu’na davet ediyorum.

Ayrıca, bu çalışmaların yerinde sürekliliğinin sağlanabilmesi bakımından dayanışma ve yardımlaşma içinde olduğumuz ilçelerimizin kent konseylerine katılımı da önemsiyorum.

Halkın kurumları olan kent konseylerinin önündeki yasal sorunların da ortadan kalkacağı, daha demokratik, daha özgür ve daha sivil bir yapılanmaya kavuşacağı günler için çalışmaya ve örgütlenmeye devam etmeliyiz.

Her derde deva sihirli bir sözcük: “Yönetişim” – 3

Ali Rıza Avcan

Bir politik iktidar aracı olarak tanımlanan ‘yönetişim’ olgusunun İzmir ve İzmir Büyükşehir Belediyesi örgüt ve hizmetleri düzlemindeki yerel aktörleri;

1) İzmir Kent Konseyi (İKK),

2) İzmir Akdeniz Akademisi (İZMEDA),

3) İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu (İEKKK),

4) İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) ve

5) Başta İzmir olmak üzere değişik sermaye gruplarıyla onların kurduğu dernek, vakıf ve federasyonlardan oluşan sivil toplum örgütleridir.

Yönetişim‘ adı verilen iktidar aracının bu aktörlerini bir araya getiren asıl faaliyet alanı ise 2009 yılından başlayarak tüm İzmir’i kapsamak üzere birbiri ardına tasarlanıp uygulamaya konulan ve yapıları itibariyle birbirini bütünleyen büyük belediye projeleri olmuştur.

Bu projelerin en önemlileri,

1) Kentin İzmir Körfezi çevresindeki ve Karşıyaka, Bayraklı, Konak ilçelerindeki kıyı alanlarını düzenlemeye yönelik ‘İzmir-Deniz, İzmirlilerin Denizle İlişkisini Güçlendirmekte Uygulanacak Tasarım Stratejisi Planı’,

2) Konak ilçesindeki Kemeraltı, Basmane ve Kadifekale bölgelerini kapsayan ‘İzmir-Tarih İzmirliler’in Tarih İle İlişkisini Güçlendirme Projesi’,

3) Kültürpark alanının yeniden düzenlenmesini amaçlayan ‘Yeni Kültürpark Projesi‘,

4) Güzelbahçe, Urla, Seferihisar, Çeşme, Karaburun, Menderes ve Selçuk ilçelerini kapsayan ‘Yarımada Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi

5) Aliağa, Bergama, Dikili, Foça, Menemen, Kemalpaşa ve Kınık ilçelerini kapsayan ‘Gediz Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi’ ve

6) Tasarım çalışmaları halen devam etmekte olan Küçük Menderes Havzası’ndaki Bayındır, Beydağ, Kiraz, Menderes Ödemiş, Selçuk, Tire, Torbalı ilçelerini kapsayan ‘Küçük Menderes Havzası Sürdürülebilir Kalkınma ve Yaşam Stratejisi’

olarak bilinmektedir.

kent-038

Böylelikle adeta tüm İzmir ilini kapsayan birbiri ile ilişkili altı proje eliyle ‘yönetişim’ odaklı bir iktidar yapısının geliştirilip yerleştirilmesine çalışılmaktadır.

İzmir’deki İzmir Büyükşehir Belediyesi odaklı yerel yönetişim alt yapısının oluşumu ile ilgili ilk adımlar Prof. Dr. İlhan Tekeli’nin danışmanlığı altında 2009 yılından itibaren atılmaya başlanmış; böylelikle İlhan Tekeli uzun yıllardır savunduğu düşüncelerini hayata geçireceği yeni bir uygulama alanına kavuşmuştur.

24 Ekim 2009 tarihinde İstanbul ve Ankara’dan gelen akademisyen, uzman ve kültür profesyonellerine İzmirliler’in katılımı ile birlikte gerçekleştirilen İzmir Kültür Çalıştayı’nda Prof. İlhan Tekeli tarafından hazırlanan ‘İzmir Kültür Çalıştayı Referans Metni’ doğrultusunda öneriler geliştirilmiştir. O nedenle bundan sonraki süreçte ortaya çıkacak birçok proje ve çalışmanın kaynağının bu çalıştay olduğu söylenebilir. Örneğin ‘İzmirlilerin Denizle İlişkisini Güçlendirmekte Uygulanacak Tasarım Stratejisi Planı’ ve bu planın önerileri çerçevesinde şekillenen ‘İzmir-Tarih İzmirliler’in Tarih İle İlişkisini Güçlendirme Projesi‘ hep bu çalıştayın ürünü olarak ortaya çıkmış, bu şekilde tanıtılmışlardır.

İzmir Büyükşehir Belediyesi bu çalıştayla eşzamanlı olarak, esasen İzmir’in kalkınma sorunlarının ele alınıp planlanacağı merkezi yönetime bağlı İzmir Kakınma Ajansı Danışma Kurulu’na alternatif olarak İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu’nu (İEKKK) oluşturmuş, ilke olarak İzmir Kent Konseyi içinde yer alması gereken sermayedarları ve onların örgütlerini İzmir Kent Konseyi’nden kopararak ayrı bir ‘patronlar kulübü’ olarak örgütlemiş, bu kurulun hiçbir yasal dayanağı olmayan çalışma yönergesini hazırlamış ve o tarihten bu yana her ay yapılan düzenli toplantılarla İzmir’in gerçek gündeminin bu kurul eliyle belirlenip kararlaştırılmasını sağlamıştır. Tabii ki her zaman olduğu gibi Prof. Dr. İlhan Tekeli bu kurulun da kurucu entelektüel merkezi görevini devam ettirmiştir.

Sekreterya hizmetleri İzmir Büyükşehir Belediyesi AB ve Dış İlişkiler Şube Müdürlüğü tarafından yürütülen bu kurul, 2009 yılından bu yana –seçim dönemleri ve yaz ayları hariç- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun katılımı ile her ay düzenli olarak toplanmış ve ‘Kültürpark Projesi’, ‘İzmir-Tarih Projesi’, ‘Alsancak Limanı Projesi’, ‘Körfez Geçiş Projesi’ ve ‘İzmir-Fuar Projesi’ gibi İzmir açısından çok önemli olan konuları görüşüp tartışarak kamuoyundaki ön kabulün oluşumuna yardımcı olmuştur.

62. Toplantısını 2016 yılı Eylül ayında yapan ve şu an itibariyle toplam 146 üyeye sahip İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu’nda toplantı yöneticiliği kurulduğu günden bu yana sırasıyla Öner Akgerman, Tufan Ünal, Yılmaz Temizocak, Şerife İnci Eren, İdil Yiğitbaşı, Atilla Sezgin, Mehmet Tiryaki ve Betül Elmasoğlu gibi İzmir’in sermaye sahipleri ya da onların temsilcileri tarafından yapılmış, bu toplantılarla ilgili görüşme tutanakları ve karar metinlerini Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde resmi yazı ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden istemiş olmamıza karşın talebimiz, sözkonusu oluşumun resmi olmadığı gerekçesiyle karşılanmamış, o belgelerde yazılı olan bilgilerin kamuoyu ile paylaşılmasından kaçınılmıştır.

İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu’nun (İEKKK) gündemine baktığımızda ise İzmir’deki ‘yönetişim’ altyapısının yerleşmesine ve gelişmesine aracılık yapan bütün önemli ve büyük projelerin; özellikle de ‘Kültürpark Projesi’nin, ‘İzmir-Tarih‘, ‘İzmir-Deniz’, ‘Yarımada Kalkınma Stratejisi’, ‘Gediz-Bakırçay Havzası Kalkınma Stratejisi’nin öncelikte bu kurulda ele alınıp tartışılması, üyelerden gelen gelen taleplerin karşılanması, böylelikle uygulamaya konulacak projeler için bu kurul üyelerinin menfaatleri doğrultusunda onaylarının alınması sağlanmıştır.

Nitekim geçtiğimiz aylarda sosyal medyada ‘Kültürpark Projesi’ ile ilgili yaptığımız yazışmalarda tartışmalara katılan Uğur Yüce ve Sıtkı Şükürer gibi kurul üyeleri projeyi incelediklerini, tartıştıklarını; hatta taleplerinin büyük bir kısmının dikkate alınarak projenin o talepler doğrultusunda değiştirildiğini ifade etmişler, bir anlamda sözkonusu projenin 2014-2016 dönemindeki katılım sürecine sadece kendilerinin katıldığını itiraf etmişlerdir.

Evet, bütün bu anlatılanlardan da görüldüğü gibi İzmir’de İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Prof. Dr. İlhan Tekeli’nin danışmanlığında oluşturulmaya başlayan ‘yönetişim’ altyapısının temel aktörü, resmi bir kimliği olmamakla birlikte İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından oluşturulan ve ülkemizdeki başka hiçbir kentte mevcut olmayan İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu’dur. Bu kurul sahip olduğu anahtar konum nedeniyle menfaatleri doğrultusunda yerel iktidara destek vermekte, ‘Kültürpark Projesi’ tartışmalarında gördüğümüz gibi önce kendisi tarafından incelenip şekillendirilen projelerin savunuculuğunu yapmakta, kolaylıkla yönlendirebildikleri gazete, televizyon gibi medya kuruluşları eliyle kamuoyunun kendilerinden yana oluşması için çaba göstermektedirler.

resim2

İzmir’deki yerel ‘yönetişim’ iktidarının önemli bir organı olan İzmir Kalkınma Ajansı ve onun danışma kurulu ise oluşumu ve yapılanması nedeniyle daha çok merkezi yönetimin organı olarak kabul edilmekte, o kurulda -yasal olarak bulunması gerekenler dışında- görev yapanların İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu’nda yer alması önlenmektedir.

İzmir’deki yerel ‘yönetişim’ iktidarının diğer bir organı olan İzmir Akdeniz Akademisi ise özellikle üniversiteler eliyle projelerin tasarım ve uygulamasını yapmakta, bir anlamda entelektüel çevrelerin ve kamuoyu önderlerinin ikna süreçlerinde etkili olmaktadır.

Şu an için gözden çıkarılan diğer bir ‘yönetişim’ organı ise yine 2009-2010 döneminde oluşturulan İzmir Kent Konseyi’dir. Son genel kurulunda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun istemediği bir adayın İzmir Kent Konseyi Başkanı seçilmesi nedeniyle şu an itibariyle tüm desteğin kesildiği, bütçesinin yok edildiği haliyle adeta yedekte bekletilmekte; kadınlar, gençler, engelliler ve çocuklar gibi kimlik tabanlı politikalarla çalışmalar yapmalarına –kısıtlı da olsa- izin verilmekte, ısrarlı bir şekilde İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu’nun ilgilendiği büyük, önemli ve güncel konuların dışında tutulmaktadır.

Yerel ‘yönetişim’ iktidarının son aktörü ise İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte, belediye başkanının eşi ve danışmanlarının da ortak yapılarak sırf İzmir-Tarih Projesi için kurulmuş olan TARKEM A.Ş. (Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret A. Ş.) ve onun sivil ayağı olarak kurulan İzmir Kent Değerlerini Koruma ve Geliştirme Derneği’dir. Şirketin kurucusu olan İzmir’in sermaye çevreleri böylelikle şirket içindeki payını kuruluşundaki % 0,86 oranından % 30’a çıkardıkları İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni ve onun şirketlerini arkalarına alarak; hatta onun sahip olduğu planlama, kamulaştırma ve imar düzenlemesi yapma gibi kamusal güçlerini kullanarak kentin tarihi merkezinde kendilerine yol açmaya çalışmakta, Kemeraltı bölgesi için öngördükleri İstanbul’daki Tarlabaşı ya da Sulukule uygulamalara benzer ‘soylulaştırma’ (mutenalaştırma) çabalarında İzmir Büyükşehir ve Konak belediyelerine kendilerine ortak etmeye çalışmaktadırlar.

Ancak, son aylarda ortaya çıkan iktidar, özellikle TMSF destekli yeni bir yatırım grubu olan Folkart / Sancak grubunun bir leke gibi yayılıp kurduğu hegemonya ile birlikte şimdilik İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu üyesi yapmadıkları Mesut Sancak’ın İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yeni ortağı olarak geliştirdiği hamleler karşısında önce ne yapacaklarını şaşırmış, ancak daha sonraki süreçte de dışarıdan gelen bu büyük güçle ittifak yapma, onunla ittifak yaparak, onu destekleyerek pastayı birlikte paylaşma stratejisini uygulama koydukları görülmektedir. Bunun en son örneği ise esasen bir Folkart hamlesi olan Kültürpark projesinde belediyeyi destekler gibi yapıp asıl olarak Folkart’ın önünü açan girişimlerde bulunmaları, bu nedenle belediyeyi ve projeyi desteklemeleridir.

Bütün bu örneklerden hareketle şu içinde bulunduğumuz durumda, ‘yönetişim’ denilen siyasi iktidar aracının aslında İzmir sermayesi ve Folkart gibi farklı sermaye grupları arasındaki menfaatleri esas alan ve bu menfaatler üzerinden yeni dengeler kurmaya yarayan bir işleve de sahip olduğunu söyleyebiliriz.

İzmir’de Kent ve Ulaşım Fotoğraf Yarışması 2015

İnternette kent odaklı fotoğraf yarışmaları ile ilgili taramalar yaparken karşımıza İzmir Kent Konseyi Ulaşım Hizmetleri ve Trafik Çalışma Grubu tarafından 2015 yılında düzenlenen “İzmir’de Kent ve Ulaşım” başlıklı bir fotoğraf yarışmasında birinci, ikinci ve üçüncü olanların fotoğrafları çıkınca, bugüne kadar duymadığımız bu yarışma ile ilgili araştırmalara başladık.

Sonuçta, son katılma tarihi 19 Ocak 2015 olan yarışmaya toplam 69 kişinin 253 fotoğrafla katıldığını, yarışma sonucunda Şeref Artagan’ın birinci, Cemil Akyüz’ün ikinci, Erdinç Yılmaz’ın üçüncü olduğunu, ayrıca toplam 20 yarışmacıya ait 20 fotoğrafının sergilemeye değer bulunduğunu; ancak değişik nedenlerle kazanan ve sergilenmeye değer bulunan bu fotoğrafların bugüne kadar sergilenmediğini öğrendik.

Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nun gözetiminde yapılan ve jürisinde Yusuf Tuvi ve Erdal Merter gibi tanınmış fotoğraf sanatçılarının yer aldığı bu yarışmada kazananlara maddi ödülleri verilmiş olsa da asıl önemli ödülün, bu fotoğrafların İzmir’le, kentle, ulaşımla ve fotoğraf sanatı ile ilgili olanlar ve tüm kamuoyu tarafından görülüp bilinmesi olduğuna inandığımız için bu yarışmada kazanan ve sergilemeye değer bulunan tüm fotoğrafların geç de olsa en kısa sürede İzmir Kent Konseyi tarafından düzenlenecek bir sergide “sanatçıya saygı” çerçevesinde sergilenmesini diliyoruz.

Bugün sizinle paylaşacağımız ödüllü fotoğrafları ise Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nun (TFSF) web sitesinden temin ettik.

1-seref-artagan-izmir
Birincilik Ödülü – Şeref Artagan
2-cemil-akyuz
İkincilik Ödülü – Cemil Akyüz
3-erdinc-yilmaz
Üçüncülük Ödülü – Erdinç Yılmaz