Ali Rıza Avcan
Geçtiğimiz haftalarda, hiç de ummadığım bir yoğunluk içinde, usta gazeteci Serdar Öztürk‘ün 30, 31 Ocak ve 3 Şubat 2025 tarihli üç ayrı yazısı (1) ile başlayıp gazeteci Hasan Tahsin Kocabaş ve Dr. Siren Bora‘nın paylaşımları, araştırmacı yazar Yaşar Ürük‘ün Yenigün Gazetesi‘nde yayınlanan 4 Şubat 2025 tarihli yazısı (2), İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi eski başkanı yüksek mimar Mihriban Yanık (3) ile diğer uzmanların gazete ve sosyal medya platformlarında yazdığı yazılar ve yaptıkları programlar sayesinde 100. Yıl Kurtuluş Savaşı Anı Evi‘ndeki elektronik ve dijital sergileme sisteminin sökülüp depolara kaldırılması ve buradaki tarihi eşyaların bağışta bulunanlara geri verilmesi; yani, bu kentte, 1922’den bu yana oluşturulan tek ve özgün Kurtuluş Savaşı Anı Evi‘nin, Konak ve İzmir Büyükşehir belediyelerinin yeni yönetimleri tarafından, şeytana pabucunu ters giydirecek bir kurnazlıkla yok edilme girişimini ele alıp tartıştık ve kamuoyunun bu anı evine sahip çıkışını büyük bir keyif ve mutlulukla izledik…

Her ne kadar henüz olumlu bir sonuca ulaşamasak da, 2022 yılında önce Konak Belediyesi‘ne ait iken deprem nedeniyle hasar görüp yıkılmak zorunda kalınan Konak Belediyesi eski hizmet binasını yeniden yapma vaadi karşılığında, diğer değerli gayrimenkullerle birlikte İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne devredilen, arkasından verilen sözün yerine getirilmemesi nedeniyle Konak Belediye Meclisi‘nin yeni seçilen belediye meclisi üyelerinin itiraz ve homurtuları eşliğinde geri alınmaya çalışılıp; bunun için değişik formüllerin arandığı, en sonunda da tarafların “büyükşehir belediye başkanı bize zorla verdi” ya da “belediye başkanı anı evine gelip dolaştı ve beğendi” söylemleri eşliğinde, 25 yıl süreyle bedelsiz bir şekilde, adeta hülle yaparcasına Konak Belediyesi‘ne kiralanan tarihi yapıyı, tapunun 119 ada, 4 parselinde kayıtlı olup, İzmir ili, Konak ilçesi Tan (eski Natırzade) mahallesi, 838 sokak No.23 adresindeki Yemişçizade Konağı ile bu konakla bütünleşen 100. Yıl Kurtuluş Savaşı Anı Evi Sergisi‘nin hangi düşünce ve kurguyla düzenlendiğini, ardından da 2023-2025 döneminde yaşadığı ilgisizlik ve ihmali, bu ilgisizlik ve ihmalin doğal bir sonucu olarak 2025 yılı başında darma duman edilmesini ve bunun sonrasında ortaya çıkabilecek gelişmeleri ele alıp tartıştık..



Belediyeler ellerindeki kamu mallarını doğru, yerinde ve etkin bir şekilde yönetmek zorundadır…
Tartışmasına tartıştık; ama, bir yandan da mülkiyeti Konak Belediyesi‘ne ait Basmane, Patlıcanlı Yokuşu‘ndaki Roma Su Kanalı‘nın bulunduğu binayı, Nebahat Tabak Semt Merkezi‘ni ve Tepecik‘de şimdilerde Konak Belediyesi Gençlik Destek Merkezi tabelasının asılı olduğu tarihi Kemer İstasyonu ile hemen yakınındaki genelevin girişinde yer alan ve eski belediye başkanı Abdül Batur döneminden bu yana mimarlık müzesi yapılacağı söylenen TCDD Deposu (322 pafta, 2123 da, 1parsel) gibi tarihi mekânları kullanmayıp kilit altına alması ya da yüksek mermer ve ahşap merdivenleri nedeniyle koşup oynayan küçük çocukların sağlığı ve güvenliği açısından tehlikeli olan; hatta, yaşanacak ilk ciddi kazada tartışmaya açılabilecek Kemeraltı, 442 (Arap Fırını) sokaktaki eski Ayla Ökmen Kadın Danışma Merkezi‘nin kapatılarak yerine hiçbir restorasyon ya da düzenlemeye gerek duyulmaksızın “Mutlu Çocuklar Oyun Evi” adıyla açılması ya da İzmir Milli Kütüphane Karataş Şubesi giriş katının, “Mutluluk Kahvesi” olarak kullanılmak niyetiyle boşalttırıp, söz konusu kahvenin Adile Naşit Parkı‘nda restore edilerek çocuk kütüphanesine dönüştürülen Aya Pareskevi Kilisesi papaza evinde açılması üzerine yeniden kütüphaneye dönüştürülüyor olması veya Alsancak, Yüzbaşı Şerafettin Bey sokağındayken Türkan Saylan Kültür Merkezi‘nin bir katına taşınıp hem işlevinden hem de ziyaretçisinden uzaklaşan İzmir Neş’e ve Karikatür Müzesi isminden “neş’e” sözcüğünün kaldırılması suretiyle (muhtemelen yakın bir zamanda oraya da bir “mutlu” sıfatı eklenecektir.) İzmir Karikatür Müzesi‘ne dönüştürülmesi örneğinde olduğu gibi, tarihi yapıları hangi amaçlarla nasıl kullanacağı konusunda züccaciye dükkanındaki fil gibi hesapsız kitapsız, isabetsiz kararlar aldığını; hatta, “Mutluluk Kahvesi” ya da “Mutlu Çocuklar Oyun Evi” gibi adlandırmalarda gördüğümüz gibi, açıkken başka bir fonksiyon verilip yeniden açılan her yere, belediye başkanının soyadındaki “mutlu” sıfatını koyma saplantısıyla malûl Konak Belediye başkanının ne yapmak istediğini,
Diğer yandan, Tunç Soyer döneminde Konak Belediyesi‘nden alınan Yemişçizade Konağı‘nda büyük harcamalar yaparak 100. Yıl Kurtuluş Savaşı Anı Evi‘ni açan İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin 2025 yılının Ocak ayında buradaki tarihi malzemeleri bağışçılarına geri vermesinin ya da anı evindeki daimi serginin özgünlüğünü oluşturan elektronik ve dijital sergileme sistemlerini cahil cesaretiyle depolara kaldırmasının nedenini başlangıçta pek de anlayamadık.

Belediyeler kamuoyunu yanıltmak yerine doğru bilgilerle aydınlatmalıdır…
Gazeteci dostum Serdar Öztürk‘ün 30 Ocak 2025 tarihinde yazdığı “Atatürk ve İzmir mi yoksa “kreş” mi? Tercih CHP’li başkanların” başlıklı ilk yazısı üzerine, Konak Belediyesi‘nin aynı gün yaptığı açıklama ve bu açıklamaya eklenen gerçeğin kıyısından geçen fotoğraflarla İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Arşivi ve Müzeler Şube Müdürlüğü‘nün 31 Ocak 2025 tarihinde gazeteci Serdar Öztürk‘e gönderdiği özel açıklamaya; ayrıca, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin bu yapının Konak Belediyesi‘ne kiralanmasına dair 9 Eylül 2024 tarih, 838 sayılı kararına baktığımızda;

Konak Belediyesi 30 Ocak 2025 tarihli bildirisinin ikinci paragrafında, “Ocak ayı içerisinde devir teslimi tarafımıza gerçekleşen ve tarihe tanıklık eden bu değerli yapı, aslına uygun olarak kullanılmaya devam edecek ve fonksiyonunda hiçbir değişiklik yapılmayacaktır” denmektedir.
Böylelikle, 1/100 ölçekli Kemeraltı Koruma Amaçlı Revizyon İmar Planı ile 1/500 ölçekli Yerleşim Planına göre “sergi salonu“, “müze“, “sinema“, “tiyatro“, “kütüphane“, “kreş“, “anaokulu“, “kurs“, “yurt“, “çocuk yuvası“, “yetiştirme yurdu“, “bakım evi“, “sığınma evi” ve “rehabilitasyon merkezi” gibi birbirinden farklı sosyal-kültürel tesislerin yapılabileceği parseldeki tarihi yapı, Kurtuluş Savaşı‘nı anımsatan daimi bir sergi ile onurlandırılırken ve bu yapının halihazır fonksiyonunda hiçbir değişikliğe gidilmeyeceği özel bir şekilde belirtirken; açıklamanın bunu izleyen üçüncü paragrafında bu tarihi yapıdaki geçici sergi sürecinin bittiği, Kurtuluş Savaşı döneminden günümüze kalan şartlı bağış kapsamındaki bazı belge ve objelerin binanın kendilerine tahsis edilmesinden sonra bağışçılar tarafından geri alındığı belirtmektedir.
Oysa Yemişçizade Konağı‘ndaki serginin hem hazırlık sürecinde, hem de sonrasında hiçbir belediye başkanı ya da kamu görevlisi bu serginin geçici olduğunu, süresi geldiğinde kaldırılacağını ifade etmemiş; aksine, serginin her yıl güncellenerek zenginleştirileceğini dile getirmiştir. Nitekim İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi eski başkanı Mihriban Yanık‘ın kendi Facebook hesabında dile getirdiği açıklamalar da bunu doğrulamaktadır. (3)
Ayrıca bu yapının sergi salonu olma fonksiyonunda hiçbir değişiklik yapılmayacağı belirtilirken bazı bağışçıların verdikleri malzemeleri geri almasının gerçek nedeni, serginin süresinin bitmiş olması değil; İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Arşivi ve Müzesi Şube Müdürlüğü yetkililerinin kendilerini arayarak binanın Konak Belediyesi‘ne kiralanması nedeniyle, İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne ait serginin kaldırılacağını bildirmiş olmasıdır. Nitekim, malzemelerini bu şekilde geri alan bazı bağışçıların tarafıma iletilen ifadeleriyle bağışlarını geri almak istemeyenlere ait malzemelerin halen sergide teşhir ediliyor olması da bu tespitimi doğrulamaktadır.
Konak Belediyesi‘nin yaptığı açıklamada böylesine gerçek olmayan bir iddiada bulunulması ise, bu binadaki sergiyi aslında pek de sahiplenmediklerini, bu sergiyi geliştirip zenginleştirme fikrinde olmadıklarını, ellerinden gelse bu sergiyi kaldırarak binayı istediği şekilde kullanma niyetinde olduklarını göstermektedir.
Nitekim, benim 7 Ekim 2024 tarihinde Konak Belediyesi‘ne sorduğum soruya, 30 Ocak 2025 tarihine kadar geçen süre içinde net bir şekilde cevap vermeyişleri de, bu binayı ne şekilde kullanacakları konusunda kafalarının net olmadığını göstermektedir.

Bizleri dedikoduculukla itham eden bir belediye başkanının özür borcu…
Gazeteci dostum Serdar Öztürk‘ün 30 Ocak 2025 tarihli “Atatürk ve İzmir mi, yoksa “kreş” mi? Tercih CHP’li başkanların” başlıklı yazısını WhatsApp gruplarında paylaşmam üzerine 1 dakika sonra Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu‘dan şu mesajı aldım:
“Neden dedikodu ile iş yapıyorsunuz? Arayıp sormak yerine“
Ben de hemen 7 Ekim 2024 tarihli “Kurtuluş Savaşı 100. Yıl Anı Evi, yok edilmeyip geliştirilmeli ve bir müze haline getirilmelidir!” isimli yazımı yayınlanmadan önce Konak Belediyesi basın danışmanı Çağla Geniş‘e gönderdiğim aşağıdaki mesajın imajını gönderdim. Bugün itibariyle silindiğini gördüğüm bu mesajda aynen şunlar yazılıydı:

Ardından da Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu‘ya şu mesajı gönderdim:
“Aradan 3 ay 6 gün geçmiş ve tek bir bilgilendirme yok… Sanırım ben üzerime düşeni yaptım”
Şimdi ise eski bir arkadaşlığın hukuku içinde geriye dönüp bir “pardon” ya da “özür dilerim, haksızlık yapmışım” cevabının verilmediği bu süreçte, imajını aldığım mesajlaşma -ne yazık ki- benim iradem dışında karşı taraf eliyle silinmiş gözüküyor…

Tarihi Yemişçizade Konağı’nın kullanım koşulları…
Konak Belediyesi 30 Ocak 2025 tarihli açıklamasında önümüzdeki süreçte bu değerli anı mekânını, düzenlenecek tarih söyleşileri, kuruluşa ve kurtuluşa dair farklı sergiler ve özellikle de çocuklara yönelik tarihimiz hakkında bilinçlendirici atölyelerle daha da değerli hale getirmek için çalışmalara başladıkları belirtilmekle birlikte; bu ifadeler binanın bu etkinlikleri kaldıramayacak derecedeki hassas fiziki koşullarıyla Konak Belediyesi‘nin işçilerine maaşlarını ödeyemeyecek kertede yaşadığı mali sıkıntıları ve uzman personel eksikliğini bilmeyen ya da dikkate almayan biri tarafından kaleme alınmış olsa gerektir… Şayet bunun aksi doğru olmuş olsaydı, Konak Belediyesi‘ne ait Karikatür ve Neş’e Müzesi bir binanın tek bir katına sığınmış olmaz, Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi, Maske, Radyo ve Demokrasi ve İzmir Kadın Müzesi yıllardır içinde bulundukları yetersizlikleri aşarak dünya çapında müze olma şansını yakalardı…
Çünkü, değerli araştırmacı ve yazar Yaşar Ürük‘ün de dile getirdiği gibi, bu tarihi bina öylesine tarih söyleşileriyle atölyelerin yapılabileceği fiziki olanaklara sahip değildir. (2) Öncelikle hem binanın önündeki mermer merdivenler, hem de bina içindeki merdiven basamakları, aynen Ayla Öktem Mutlu Çocuklar Oyun Evi‘nde olduğu gibi bırakın çocukları, yetişkinler için bile oldukça tehlikeli ve zorlayıcıdır. Ayrıca engellilerin bu binaya girmesi, girse bile üst katlara çıkması -ne yazık ki- mümkün değildir.
Bu bağlamda, tarih söyleşileri yapılacak tek yer arkadaki üstü açık bahçedir ve bu nedenle de bu tür etkinliklerin sadece havaların iyi olduğu koşullarda yapılması mümkündür.

Bu yok edişin altında yatan asıl neden, eski ve yeni belediye başkanları arasındaki kişisel hırs, rekabet, öfke, öç alma duygusu ve kıskançlıktır…
Yemişçizade Konağı‘nın Konak Belediyesi tarafından kamulaştırıldığı 2013 yılından bu yana izleyip öğrendiğim bilgiler; hatta, tanık ya da müdahil olduğum olaylar çerçevesinde bu konaktaki serginin yok ediliş hikayesinin, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Tunç Soyer‘le bürokratlarının, 100. Yıl Kurtuluş Savaşı Anı Evi‘nin açılışa hazırlandığı süreçte 9 Eylül 1922 ve 29 Ekim 1923 tarihli 100. yıl kutlamaları nedeniyle Karşıyaka Belediyesi tarafından Çatı Bostanlı‘da açılan sergilere ilgi göstermeyip gitmemesi nedeniyle, Karşıyaka cephesinde ortaya çıkan hırs, rekabet, kıskançlık, öfke ve öç alma duygusundan kaynaklandığını söyleyebilirim.
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) eski başkanı ve hocam Prof. Dr. Bilsay Kuruç ile Dr. Serdar Şahinkaya‘nın 28 Ekim 2022 tarihinde Kültürpark‘taki İsmet İnönü Kültür Merkezi‘nde verdikleri konferansta Tunç Soyer‘in yanına giderek –böyle bir konuda üzerime düşen herhangi bir görev olmamakla birlikte, belediyeler arasındaki olası bir rekabet ya da çatışmayı yumuşatmak amacıyla– Karşıyaka Belediyesi‘nce 11 Eylül-11 Aralık 2022 tarihleri arasında Çatı Bostanlı‘da açılan Ateş Çemberinde İzmir, İşgalden Kurtuluşa Sergisi‘ni ziyaret etmesi için bizzat ricada bulunup aynı şeyi bürokratlarından da istemiş olmama karşın; ne kendisi, ne de bürokratları 100. Yıl Kurtuluş Savaşı Anı Evi‘nin hazırlık süreci içinde ve sonrasında Karşıyaka Belediyesi‘nin 11 Eylül-11 Aralık 2022 tarihli Ateş Çemberinde İzmir, İşgalden Kurtuluşa Sergisi ile 16 Ekim 2023-19 Mayıs 2024 tarihli Cumhuriyet, Bir Millet Uyanıyor Sergisi‘ne gitmemiş; böylelikle, 100. Yıl Kurtuluş Savaşı Anı Evi için İzmir Büyükşehir Belediyesi çalışanlarından duydukları dedikodulara, adeta yangına odun taşırcasına destek veren Karşıyaka cephesinde bir hesaplaşma zamanının beklendiğine tanık olmuştum.
Açık söyleyeyim, dedikodu yaparak yıpratma çabalarında 100. Yıl Kurtuluş Savaşı Anı Evi için harcanan bütçenin miktarı dile getirilip bu rakamla Karşıyaka‘daki sergilerin maliyeti birbirleriyle mukayese ediliyor; böylelikle, Karşıyaka‘daki sergilerle mukayese edilemeyecek boyuttaki bir hazırlığın yolsuzlukla itham edilmesi sağlanıyor; hatta, bu itham üzerinden geliştirilen çirkin yolsuzluk dedikoduları, aradan iki Sayıştay denetimi geçmiş olmasına karşın 100. Yıl Kurtuluş Savaşı Anı Evi‘nden sorumlu ve bu yolsuzluk iddialarını araştırıp soruşturmakla görevli APİKAM‘ın yeni şube müdürü tarafından dile getiriliyordu.

İşbirliği yapıp birlikte çalışmayan, çalışamayan belediye başkanları…
Gelelim bence en önemli soruya… 2022 yılında İzmir‘in kurtuluşunun 100. yılı nedeniyle oluşturulan ve kentin Kurtuluş Savaşı ile ilgili hafızasını koruyan tek mekânı 100. Yıl Kurtuluş Savaşı Anı Evi ve o evin ayrılmaz parçası olan sergi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Konak Belediyesi arasındaki bu anlamsız devralma, devretme ve kiralama işlemlerine gerek duyulmaksızın hep birlikte, işbirliği halinde sürdürülemez miydi? Tartışmaya konu olan yapı ve o yapının içindeki daimi sergi, Kurtuluş Savaşı ve İzmir‘in kurtuluşu gibi herkesi bir araya getirmesi gereken bir konuyken, İzmir Büyükşehir Belediyesi, içinde bu kent için önemli bir serginin bulunduğu bu binayı adeta başından savmak istercesine bütçe, mali kaynaklar, uzman personel ve deneyim açısından yetersiz olduğu bilinen; ayrıca, yazımın başlangıcında belirttiğim gibi kendisine ait değerli birçok kamu malını kilitleyerek kullanmayan Konak Belediyesi‘ne neden vermiş, Konak Belediyesi de yaptığı açıklamada dile getirdiği toplantılarla çocuklara yönelik atölyeleri burada yapmak için niye İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte çalışma teklifinde bulunmamış, adeta ortada İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne ait ne kadar kamu malı varsa onların hepsini sahiplenmek için çaba göstermiştir?
Hele ki, belediye mali kaynaklarının yetersizliği nedeniyle işçi ve memur maaşlarının zamanında ödenemediği, biriken kıdem tazminatlarıyla emekli ikramiyelerinin ödenebilmesi için İller Bankası‘ndan borç istenmesi üzerine bankanın borç yerine teminat mektubu vermeyi teklif ettiği, belediye şirketlerinin büyük boyutlardaki sigorta borçları karşılığında belediyeye ait mülklerin Maliye Hazinesi ile SGK’ya satılması için meclis kararlarının alındığı bir ortamda Konak Belediye Meclisi‘nin 2025 Şubat ayı toplantı gündeminde, birden fazla mirasçı olması nedeniyle kamulaştırma işlemlerinin oldukça zor olduğu bilinen, işte o nedenle onca bütçeye ve imkana sahip İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin bile böylesi bir işe girişemediği Basmane Çorakkapı Camii yakınındaki Uşakkizade Konağı (eski Sadıkbey Oteli)’nı alıp müze yapmak gibi mevcut koşullar içinde “yapılabilir” ve “sürdürülebilir” olmaktan uzak ve uçuk önerilerin komisyonlarda tartışılıyor olmasını dikkate aldığımızda… Buna ek olarak 2024-2025 döneminde mülkiyeti yine İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne ait Gültepe‘deki 21.269,34 metrekarelik 12 ayrı taşınmazla Mersinli‘deki 460 metrekarelik iki ayrı taşınmazın 25 yıl süreyle bedelsiz olarak Konak Belediyesi‘ne verildiğini de bilerek…
Oysa “stratejik ortaklık” ya da “stratejik işbirliği” dediğimiz çağdaş yönetim stratejileri, hem belediye başkanlarının hem de belediye yönetimlerinin inatla denemesi, başarıyı yakalamak için üzerinde çalışmalar yapması gereken, kendilerine zor gelse de kenti iyi yönetmek adına yaşama geçirmeleri gereken bilimsel ve akılcı stratejilerdir. Hele ki söz konusu olan şey, Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve İzmir’in Kurtuluşu gibi önemli ve öncelikli konularsa…
Çünkü asıl işaret etmek istediğim konu ve hedef, tarihi bir konağın imar planlarına yazılıp her an değiştirilebilecek fonksiyonları bahane ederek mirasyedi zihniyetiyle kimin elinde kalacağını ve nasıl kullanılacağını tartışmak değil; o konaktaki İzmir‘le ilgili önemli bir serginin varlığını, yeterli mali kaynağı, uzman personeli, bilgi, birikim ve tecrübesi olan belediyelerin işbirliğiyle geliştirip zenginleştirerek müzeye dönüştürülmesidir…
(1) https://serdarozturkizmir.wordpress.com/2025/01/30/ataturk-ve-izmir-mi-yoksa-kres-mi-tercih-chpli-baskanlarin/?fbclid=IwY2xjawIQaEJleHRuA2FlbQIxMAABHWLwfXOpinFgvWqL_p3HimmG6v4idyy6Soi4MgNMgclSfVOY1UR3YmkcGA_aem_bx3R-3iWqftV5wqoNQGiSA; https://serdarozturkizmir.wordpress.com/2025/01/31/pr-yapin-ama-halki-kandirmadan/; https:// serdarozturkizmir.wordpress.com/2025/02/03/onca-malzeme-kimde-ya-da-nerede/
(2) https://www.gazeteyenigun.com.tr/makale//23599051/yasar-uruk/yuzuncu-yil-ani-evinde-neler-oluyor
(3) https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=pfbid02en9joVRHH1GBjBB5EEkNHLVkX7Jqxq9bPAHeLb56djrgcFGWnAu5oru1kRcRPkY8l&id=100000542675854; https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=pfbid02xGGzXTtU7cwvk13hLe93nuX4G72mZrdXtZB9XR26k6GVRBFUUKptwQkp7URSkVKTl&id=100000542675854; https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=pfbid02recUSLudZCqbjeygrZdwdLg7jdqXx7ACJenUEisi14C5JTwoAc2VfXUnJAMUF6Vml&id=100000542675854
(4) Sümer, G., (2010) “Stratejik İşbirliği ve Stratejik Ortaklık Kavramlarına Karşılaştırmalı Bir Bakış, Ege Akademik Bakış Dergisi, 10(1), 2010:671-698.




































































Richard Sennett