Ali Rıza Avcan
Geçtiğimiz günlerde İzmir Büyükşehir ve Konak belediyeleri ile Swissôtel Büyük Efes Oteli’nin birlikte düzenlediği Büyük Efes Sanat Günleri‘nin konuğu olduk. Organizasyon kapsamında düzenlenen panelleri izledik, sanat galerilerinin, müzelerin, üniversitelerin ve sanatçıların açtığı küçük sergileri, standları dolaştık. Organizasyonu düzenleyenlerle konuşarak hoşumuza giden şeylerle gördüğümüz eksiklikler konusundaki görüşlerimizi ileterek bu güzel organizasyon için kendilerini kutladık.
Bence bu organizasyonun en önemli etkinliklerinden biri, İzmir Kültür Platformu Girişimi adına Sarp Keskiner‘in, Konak Belediyesi adına Başkan Yardımcısı Eser Atak‘ın ve İzmir Büyükşehir Belediyesi adına Kültür ve Sanat Daire Başkanı Funda Erkal‘ın konuşmacı olarak katıldığı “Yerel Yönetimler ve Kültür/Sanat Politikaları” paneliydi.
Yeterince duyuru yapılmayışı nedeniyle oldukça az sayıdaki katılımcı tarafından izlenen bu panelin konusu, başta İzmir ve Konak belediyeleri olmak üzere tüm belediyeler için oldukça önemli olmasına karşın katılımcılar arasında gerek İzmir ve Konak belediyelerinden gerekse diğer belediyelerden tanıdık, bildik yüzlere rastlayamadığımız için onların bu panelden haberdar olmadıklarını ya da önemsemediklerini düşündük. Oysa bu panel, verdiği süre itibariyle belediyelerde, özellikle İzmir’deki belediyelerde kültür ve sanat adına sürdürülen etkinlikleri tartışıp ortak bir akıl yaratma konusunda oldukça uygun bir ortam sağlıyabilirdi. O anlamda, panelde sadece İzmir Büyükşehir ve Konak belediyesi yetkililerinin var olup konuşmuş olması, geriye kalan diğer 28 belediyenin bu konuşmanın yapıldığı ortamda olmaması, aslında kültür ve sanata duydukları ilgiyi gösteriyordu diye de düşünebiliriz.
Çünkü, panelde ve özellikle de panelin soru-cevap kısmında belirtildiği gibi, başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm belediyelerin kültür-sanat konusunda önceden belirlenmiş temel bir politika, strateji ve eylem planları bulunmamaktadır. O nedenle kültür ve sanatla ilgili her şeyi anın akışına göre, plansız, programsız yapıyorlar ve o nedenle de aynı anda birbirlerinden habersiz birbirine benzer etkinlikler düzenliyorlar. Çünkü çoğu kez de birbirlerini izlemedikleri için birbirlerinden haberleri olmuyor.
İkincisi, “kültür“, “sanat“, “zanaatkarlık“, “el sanatı“, “halk sanatı/folklor“, “sosyal işler“, “halkla ilişkiler“, “boş zaman/rekreasyon“, “sosyal etkinlik” ve “tanıtım” gibi kavram ve sözcükler konusunda kafaları fazlasıyla karışık olduğu ve çoğu kez bunları birbirlerine karıştırdıkları için belirli insan gruplarıyla yaptıkları tüm etkinliklerde bir şarkı ya da türkünün söylenmesini, bir oyunun oynanmasını, bir grafiğin çizilmesini bile kültür-sanat etkinliği olarak niteliyorlar. Nitekim Konak Belediye Başkan Yardımcısı Eser Atak‘ın yaptığı konuşma ve sunumda belediyenin düzenlediği kurslarda, etkinliklerde yaptıklarını bu kategori altında anlatması bile bunun en iyi örneğiydi.
Üçüncüsü, çoğu belediye “kültür-sanat etkinliği “olarak gerçekleştirdiği; aslında her biri bir “sosyal etkinlik” olan bu çalışmalarda kültür ve sanatın alanına giren birçok konuyu unutmakta ya da ihmal etmektedir. Bunun en iyi örneği ise kültürel değerlerin yönetimi ile ilgili faaliyetler; özellikle de müzecilik ve sergileme etkinlikleridir. Konak Belediye Başkan Yardımcısı Eser Atak‘ın gerçekleştirdikleri kültür-sanat etkinlikleriyle ilgili sunumda belediyeye ait müzelerin, belediyenin restore ettiği, koruyup kolladığı kültürel değerlerin gündeme getirilmemesi, bunlarla ilgili çalışmaların anlatılmamış olması bu anlamda büyük bir eksikliktir.
Dördüncü bir husus ise, büyükşehir belediyesi ile ilçe belediyeleri arasında kültür ve sanat alanında birlikte çalışma düşünce ve kültürünün olmayışıdır. İşte o anlamda, bugüne kadar hiçbir belediyenin bir kültür ya da sanat hizmetini diğerleriyle birlikte yaptığını bilmez, her birinin diğerinden farklı aynı şeyleri tekrarladığına tanık olur dururuz. Oysa her bir belediyenin bu konularda birbirinden habersiz bir gayretkeşlikle harcadığı bütçelerin büyüklüğünü ve bunların bir araya gelişlerinde yaratacağı o müthiş sinerjiyi düşündüğümüzde; “işbirliği“, “stratejik ortaklık“, “stratejik işbirliği” ve “iş ortaklığı” (workshare) gibi beraberliklerle hem birbiriyle uyumlu ve birbirini tamamlayıp bütünleyen hem de daha kalıcı, sürdürülebilir ve kurumsallaşan kültür ve sanat hizmetleri üretebilecekleri düşünülmeli, tasarlanmalı ve hayata geçirilmelidir.
Sonuç olarak,
- Başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak tüm ilçe belediyelerinin kişisel ve kurumsal egoları aşarak ve birlikte iş yapmak niyetiyle kültür ve sanat alanında bir araya gelerek,
- İzmir ve ilçelerinde uygulayacakları kültür-sanat politika ve stratejilerini belirleyerek, ortak eylem planlarını hazırlayarak daha kalıcı, sürdürülebilir bir hizmet üretmelerini,
- Kültür ve sanat alanındaki hizmetlerde birlikte iş yapma düşüncesini “stratejik ortaklık“, “stratejik işbirliği“, “işbirliği” ve “iş ortaklığı” (workshare) gibi yöntemlerle yaşama geçirmelerini;
- Böylelikle kurumsallaşan hizmetlerle Türkiye ve Dünya ölçeğinde ses getirebileceklerini düşünüyor ve bütün bunları büyük bir samimiyetle kendilerine öneriyorum.