İzmir’de, İzmir’in tam ortasındaki o güzel yeşil alanda; yani, bizim Kültürpark diye bildiğimiz kent parkında, basamaklı bir yapısı olduğu için “Kaskatlı” denilen uzun bir havuzun başındaki iki genç kız, tamı tamamına 68 yıldır anadan üryan halleriyle yatıp dinlenirler… Onların o tembel, miskin hallerinden şimdiye kadar kimse şikayetçi olmamıştır… Aksine İzmirliler ve yolu İzmir’e düşen herkes yolunu Kültürpark’a düşürdüğünde gider o genç kızları görür ve onlarla birlikte resim çektirir… Hatta, bazılarımız aynen sevgili arkadaşımız Arzu Filiz Güngör‘ün çocukluğunda yaptığı gibi annesi ve kardeşleriyle birlikte gider onların kucağına oturur ve fotoğrafı çeken babasının elindeki fotoğraf makinesinin vizörüne bakar bütün sevimliliğiyle…
Çünkü o genç kızlar, 64 yıldır ailenin bir ferdi gibi bizden biri olmuşlar, bir yakınımız gibi yaşamımızda yer etmişlerdir… Gövdeleri beton bile olsa onlar bize genç olmanın sıcaklığını, heyecanını yansıtırlar onca senedir… O nedenle de biz onları İzmir’in önemli sembollerinden biri olarak olarak algılar, öyle kabul ederiz…
O genç kızlardan birini ünlü bir sanatçı Mehmet Şadi Çalık, diğerini de Turgut Pura yapmıştır. Yanıbaşlarında duran tabela her iki heykelin de Mehmet Şadi Çalık tarafından yapıldığını söylese de heykellerin tarzına, çizgilerine baktığınızda birbirlerinden farklı olduğunu görürsünüz.

Hatta bana göre, Mehmet Şadi Çalık‘ın yaptığı kız, -laf aramızda- diğerinden biraz daha güzeldir… Hatta, yapısı ile incinmeye, kırılıp dökülmeye biraz daha kapanık gibidir… Turgut Pura‘nın yaptığı genç kız ise ayakları, bacakları ile biraz daha serbest, rahattır… Orhan Veli‘nin “uzanıp yatmış, sereserpe” halini yansıtıyor gibidir adeta… Zaten ne olmuşsa olmuş, sırf bu özelliği nedeniyle -yok, aslında böyle demeyelim, asıl gerçek neden vandallıktır, barbarlıktır- bu sene hasara uğramış, kimliği belirsiz kişiler tarafından ayakları kırılmıştır. Bütün bir yaz o kırık ayakları ile uzanıp yatmıştır. Bu kentte Levent Köstem gibi usta ortopedistler olmasına karşın kimse gelip de şu ayaklarını iyi edelim, onaralım dememiştir…

Ta ki, ehliyetsiz, liyakatsiz bazı belediye yöneticileri işten anlamaz kişi ve kuruluşları bulup o zarif ayakları bir kayığın küreğine benzetircesine onarana kadar… Evet, zarif bir ayak işten anlamazların elinde birden ayak olmaktan çıkıp bir kayığın küreği gibi çirkinleşene kadar… Kötü, kalitesiz bir restorasyon sonucunda heykeli, estetikten bütünlüğünden koparılacak şekilde…
Geçtiğimiz günlerde sizlerle paylaştığımız gibi bu tür kötü, kalitesiz işlere son vermek amacıyla hem Kaskatlı Havuz genç kızlarını hem de ünlü sanatçı Mehmet Şadi Çalık‘ın İzmir’deki diğer eserlerini tescilleyip korumak için bir girişimde bulunmaya karar verdik.
Önce geniş bir araştırma yaparak Mehmet Şadi Çalık‘ın İzmir’de yaptığı eserleri ve bu eserlerden kaybolanları, tahrip edilenleri ve arta kalanları belirledik. Ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Dairesi Başkanı Funda Erkal ve İzmir Resim ve Heykel Müzesi yöneticileriyle görüşerek durumu kendileriyle paylaşarak desteklerini aldık.
Bugün ise Mehmet Şadi Çalık‘ın İzmir’de mevcut olan eserlerinin belirlenerek tescillenmesi amacıyla hazırlayıp, o genç kız heykellerinin beton dökümlerini yapan “Şeytan” lakaplı rahmetli usta İsmail Yiğitler‘in oğlu Aziz Yiğitler ve ustadan “el alan” heykeltraş Ayfer Aksüyek Yiğitler ile birlikte imzaladığımız dilekçeyi, İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’ne vereceğiz. Böylelikle en azından İzmir’deki Mehmet Şadi Çalık‘a ait eserlerden artakalanları belirlemeye, tescillemeye çalışacak, o eserlerin bundan sonra yapılacak onarımlarının usulüne uygun gerçekleştirilmesini kolaylaştırmış olacağız.
İşin garip bir tecellisi olarak, bu dilekçeyi hazırlayıp imzaladıktan sonra son bir kez daha heykellerin yanında gidip son durumu görelim dediğimizde heykelde yeni kırıkların ve dökülmelerin olduğunu, yapılan onarımın bile çatladığını görüp heykelleri korumakla görevlendirilen özel güvenlik görevlisinin önce fotoğraf çekmeme ikazına, daha sonra sıcak sohbetimizle gelişen samimi ortamda da güzel dileklerine tanık olduk.



Evet, sahip olduğumuz bu zengin kültürel değerleri bilelim, tanıyalım, koruyalım, onlara gereken özeni gösterelim ve tanıtalım. Örneğin, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Dairesi Başkanı Funda Erkal‘a önerdiğimiz gibi bu genç kız heykellerinin küçük biblolarını yaparak onları İzmir’in tanıtımında kullanalım; böylelikle o heykeller yerinde zarar görmeden sağlam bir vaziyette dururken onların küçük örnekleri olan biblolar bilgisayarlarımızın, televizyonlarımızın önünde, çalışma masalarımızın üstünde bizlerle olsunlar ve o genç kız heykelleriyle aramızdaki sevginin bağını kurabilsinler…



