İyi yönetim / kötü yönetim

Ali Rıza Avcan

whoever fights monsters should see to it that in the process he does not become a monster. and when you look long into the abyss, the abyss looks into you” Friedrich Nietzche, İyinin ve Kötünün Ötesinde, Bir Gelecek Felsefesini Açış, Say Yayınları, 2015, Sh.90, 146. Aforizma.

Türkçesi: “canavarlarla savaşan kişi, bu süreçte bir canavara dönüşmediğinden emin olmalıdır. ve uçuruma uzun uzun baktığında, uçurum da sana bakar.

Son iki üç gündür yerel gazetelerde çıkan yeni haberlerle karşı karşıyayız: İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ndeki birçok daire başkanı ve şube müdürünün yeri, genel sekreter yardımcısı Barış Karcı‘nın önce genel sekreter vekili, yakın zamanda da genel sekreter olarak atanması nedeniyle yıl başında değiştirilip 9 Ocak 2023 tarihinde; yani bugün yapılacak belediye meclisi toplantısında meclisin onayına sunulacakmış.

Her ne kadar bu tür değişikliklerle ilgili belediye meclis kararlarında, “5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 21’inci maddesinde “Büyükşehir Belediyesi Teşkilatı; norm kadro esaslarına uygun olarak Genel Sekreterlik, Daire Başkanlıkları ve Müdürlüklerden oluşur. Birimlerin kurulması, kaldırılması veya birleştirilmesi Büyükşehir Belediyesi Meclisinin kararı ile olur.” hükmü yer almaktadır. Bu nedenle; birimlerimiz arasında yeni bir düzenlemeye gereksinim duyulduğundan, yukarıda bahsi geçen Kanunun 21’inci maddesi gereğince Sayın Meclisimizce karar alınması hususunu onayınıza arz ederim.” şeklindeki kalıp bir ifade ile meclise sunulup karar alınmakla birlikte; böyle bir önerinin gerekliliği, geçerliliği ve doğruluğu görüşülüp tartışılmadan alınan bu kararlarda belediye içinde hangi birimlerin kurulduğu, kaldırıldığı veya birleştirildiği, bu operasyonların kapsamına hangi dairelerin ve görevlilerin girdiği ile bunun gerekçeleri -ne yazık ki- belirtilmemektedir.

Diğer yandan bir büyükşehir belediye başkanının hangi danışman, daire başkanı ve şube müdürü ile çalışacağını, kendisine ait “takdir hakkı” çerçevesinde kendi özgür iradesi ile belirlemesi doğru ve geçerli bir tutum olmakla birlikte, bu hakkın belirli bir süre içinde defalarca kullanılması da orada, o örgütte sağlıksız bir durumun var olduğuna, en azından elinden malzemeyi ne yapacağını bilemeyen kararsız bir yöneticinin varlığına işaret etmektedir. 

Hele ki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tunç Soyer‘in göreve başladığı 1 Nisan 2019 tarihinden bu yana geçen 1.370 günlük sürenin sonunda 24. kez yapmaya kalktığı böylesi bir operasyon gündeme gelince….

Anlaşılan o ki, bu seferki operasyonla birlikte birçok daire başkanı görevlerinden alınıp alakasız başka dairelere atanacak, herhangi bir disiplin cezası almadıkları halde adeta cezalandırılırcasına kazanılmış haklarının altındaki kadrolarda görevlendirilecek; hatta emekliliğe zorlanacak, böylesi bir hukuk sisteminde “Hak-Hukuk-Adalet” diyerek mahkemelerin ve avukatların kapısını aşındıracak ve bazı daireler kaldırılacak.

Ama bunun karşılığında bütün bu operasyonların mimarlığını yapan İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanı, yine aynı gazete haberlerine göre adeta ödüllendirilircesine genel sekreter yardımcısı yapılıp bilgili olmadığı konularda kendisine bağlı daire başkanlıklarına amirlik yapacak…

Bu haberleri analiz edip örnekleri vermeden önce resmi belgelere göre İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde hangi adlarla kaç hizmet birimi olduğunu ve birimlerde toplam olarak kaç kişinin çalıştığını hatırlatmakta yarar var: İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin İnternet sayfasındaki “Birimlerimiz” başlıklı bölümdeki bilgilere göre 1 Ocak 2023 tarihli göre belediyede 1 başkan, 1 özel kalem müdürü, 4 genel sekreter yardımcısı, 36 daire başkanı, 173 şube müdürü, 1 Eşrefpaşa Hastanesi Başhekimliği, 1 Teftiş Kurulu Başkanlığı, 1 İç Denetim Birimi Başkanlığı ve 1. Hukuk Müşavirliği bulunuyor ve 2021 Mali Sayıştay Denetim Raporu verilerine göre 3.683’ü memur, 434’ü sözleşmeli personel, 447’si kadrolu işçi ve 9.074’ü 696 saylı KHK uyarınca çalıştırılan personel olmak üzere toplam olarak 13.638 kişi çalışmaktadır.

Sayıştay Başkanlığı’nın 2012, 2016, 2018, 2020 ve 2021 yılları denetim raporlarındaki bilgilere göre daire başkanlığı ile şube müdürlüğü sayılarındaki artışlar ise şu şekilde ortaya konulabilir:

2012 yılında 22 daire başkanlığı, 91 şube müdürlüğü,

2016 yılında 38 daire başkanlığı, 162 şube müdürlüğü,

2018 yılında 38 daire başkanlığı, 163 şube müdürlüğü,

2020 yılında 36 daire başkanlığı, 162 şube müdürlüğü,

2021 yılında 35 daire başkanlığı, (şube müdürlüğü sayısı yazılmamış).

31 Aralık 2022 tarihi itibariyle 36 daire başkanlığı, 173 şube müdürlüğü.

Bu rakamların gelişimden de görüleceği gibi 16 Eylül 2020-31 Aralık 2022 tarihleri arasındaki dönemde daire başkanlıklarının sayısı aşağı yukarı aynı kalırken, şube müdürlükleri sayısında belirgin bir artışın ortaya çıktığı, genellikle eskiden tek bir şube müdürlüğü tarafından yapılan işlerin artan personel sayısına paralel olarak ikiye üçe bölündüğü görülmektedir.

Gazetelere yansıyan bilgilerle geçtiğimiz aylarda tanık olduğumuz bazı atama örneklerine göre;

1) Bütün büyükşehir belediyelerinde kültür ve sanat daire başkanlıklarına bağlı olduğunu gördüğümüz Kütüphaneler Müdürlüğü‘nün, yeni yeni birçok kütüphane açma sözü ortada iken kaldırılarak, belediyelere ait genel kütüphanelerle ilgisi olmayan ve olmaması gereken Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi (APİKAM) Şube Müdürlüğü‘nün kütüphanecilik hizmetleriyle görevlendirilmesi ve ilgili şube müdürlüğünün o tarihten bu yana kütüphanecilik hizmetleriyle ilgilidir düşüncesiyle, aslen kent arşivi ve müzesi olduğunu unutarak şiir akşamları, karikatür yarışması ve edebiyat günleri gibi aslında kendisiyle ilgisi olmayan birtakım etkinlikleri yapması,

2) Kent Tanıtımı ve Dairesi Başkanlığı‘na bağlı Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi (APİKAM) Şube Müdürlüğü‘nün bu daire başkanlığından alınıp doğrudan doğruya Genel Sekreter Yardımcılığına bağlanması ya da yeni kurulan Şehir Tiyatroları Şube Müdürlüğü‘nün işin doğası gereği Kültür ve Sanat Dairesi Başkanlığı‘na bağlanması gerektiği halde, hiçbir alakası olmayan Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı‘na bağlanması,

3) Daha önce Makine İkmal, Bakım ve Onarım Dairesi Başkanı iken hiçbir mesleki ve uzmanlık kariyeri aranmaksızın Kültür ve Sanat Dairesi Başkanı yapılan ve görev yaptığı süre içinde canını dişine katarak Tunç Soyer‘in renkli gösteri dünyasına hizmet eden; bu arada “Türkiye’nin En İyi Kültür-Sanat Dairesi Başkanı” gibi garip bir ödüle sahip olan Kadir Efe Oruç‘un Kültür ve Sanat Daire Başkanlığı‘ndan alınarak yine mesleği ve uzmanlığı ile hiç bir ilgisinin bulunmadığı Ulaşım Dairesi Başkanlığı‘na atanıyor olması,

4) İzmir‘in UNESCO‘nun daimi listesine girmesinin gündemde olduğu ve İzmir‘i Akdeniz‘in öncü kent yapacağı iddiasıyla kurulan İzmir Akdeniz Akademisi‘nin yeniden yapılanmasının tartışıldığı şu günlerde, İzmir‘in kültürel mirasının korunması ve tanıtılması amacıyla 2021 yılının Ocak ayında kurulup çalışma esas ve usulleri yönetmeliği bir ay önce kabul edilen Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığı‘nın aradan iki yıl bile geçmeden hiçbir gerekçe göstermeksizin kaldırılıp bağlı şube müdürlüklerinin, kültürel mirasın korunması konusunda geçmişteki başarısızlıklarıyla anılan daire başkanlıklarına bağlanıyor olması,

5) Linkedin isimli insan kaynakları portaline yazdığı bilgilere göre, Bornova Anadolu Lisesi (BAL) ve Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü‘nden mezun olup 2 ay süreyle Madrid Büyükelçiliği‘nde stajyer, 4 yıl 11 ay süreyle Ticaret Bakanlığı‘nda gümrük memuru ve AB uzman Yardımcısı, 4 yıl 7 ay süreyle Basketbol Federasyonu‘nda yarı zamanlı masa görevlisi, 2019 seçimler sonrasında Bornova Anadolu Lisesi (BAL) Vakfı‘ndaki eski yönetici abilerinin, ablalarının elini tutması nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne girip başlayıp 2 yıl 2 ay süreyle veri hazırlama ve kontrol yönetmeni, 1 yıl 8 ay süreyle Kent Ekonomisi ve Yenilikçi Endüstriler Şube Müdürü olarak görev yapan; ayrıca DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi‘nde 2018 Eylül ayında başladığı “Film Tasarımı” eğitimini 2024 yılının Haziran ayında bitirecek olması nedeniyle “halen öğrenci” olan Ceren Umay‘ın; yani bütün meslek hayatı boyunca adeta daldan dala uçup ne yapacağını bilememiş, gelecekle ilgili kariyer planını önüne çıkan fırsatlara göre çizmeye kalkmış birinin Kültür ve Sanat Dairesi Başkanlığı‘na atanması… Bu bilgilerin dışında diğer önemli bir bilgi de Ceren Umay‘ın eski soyadının -muhtemelen aileden gelen soyadı- Ünsever olduğu ve bu soyadı ile birlikte kısa adıyla SODEM diye bilinen Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği‘nde halen koordinatör olarak çalışıyor olması…

İşte örnek olarak aldığımız bütün bu atama ve işlemler, kamu görevlilerinin hiçbir geçerli gerekçeye dayanmaksızın, sahip oldukları mesleki bilgi, birikim, deneyim, yetenek ve becerileri; yani liyakatleri dikkate alınmadan atandığını, dün kurulan daire başkanlıklarının hiçbir gerekçeye dayanılmaksızın bugün kaldırıldığını ve atamalarda “şahsi yakınlık“, “zevceye yakınlık“, “TARKEM’e yakın olma“, “Başkan Danışmanı Güven Eken’e yakın olma” ve arkalarında proje peşinde koşan bir takım akademisyenin sıraya girdiği belediye içi “iktidar odaklarına yakın olma” olma gibi birtakım nedenlerin yattığı anlaşılmaktadır.

Aynen büyük insan kaynağı ve emeği ile kurulan ‘iskambil evlerin‘ en ufacık bir rüzgarda tesadüfen yıkılmasında ya da yaptığını beğenmeyenlerin veya yanlış yaptığını deneye deneye öğrenenlerin bilerek ve isteyerek yıkmasında olduğu gibi… 

Belediyedeki daire başkanları ile şube müdürlerinin yer değiştirmesi, bir kısmının göreve yeni atanması ya da görevden alınması nedeniyle teşkilat şemasındaki değişimleri belediye meclisi kararları incelediğimiz takdirde bunun için 15 Nisan 2019 tarih, 268 sayılı, 14 Haziran 2019 tarih, 491 sayılı, 15 Ağustos 2019 tarih, 629 sayılı, 14 Ekim 2019 tarih, 818 sayılı, 27 Kasım 2019 tarih, 1055 sayılı, 15 Ocak 2020 tarih, 62 sayılı, 10 Şubat 2020 tarih, 109 sayılı, 11 Mart 2020 tarih, 298 sayılı, 17 Temmuz 2020 tarih, 460 sayılı, 10 Ağustos 2020 tarih, 503 sayılı, 14 Eylül 2020 tarih, 680 sayılı, 16 Ekim 2020 tarih, 867 sayılı, 15 Ocak 2021 tarih, 73 sayılı, 24 Mayıs 2021 tarih, 481 sayılı, 18 Haziran 2020 tarih, 697 sayılı, 9 Ağustos 2021 tarih, 850 sayılı, 13 Eylül 2021 tarih, 956 sayılı, 14 Ekim 2021 tarih, 1156 sayılı 10.01.2022 tarih, 5 sayılı, 13 Haziran 2022 tarih, 641 sayılı, 8 Ağustos 2022 tarih, 749 sayılı, 12 Eylül 2022 tarih, 972 sayılı ve 14 Eylül 2022 tarih, 1040 sayılı toplam 23 toplam karar alındığını ve aynı işlemin 2023 yılının Ocak ayında 24. kez tekrarlanacağını görürüz. 2019’da 5, 2020’da 7, 2021’de 6 ve 2022’de 5 kez olmak üzere… Hem de 2020 yılında Covit-19 Pandemisi nedeniyle kamu kurumları uzun süreler kapalı kaldığı ya da çalışmalarını en az düzeye indirdiği halde…

Diğer bir anlatımla 1 Nisan 2019 ile 31 Aralık 2022 arasındaki toplam 1.370 günlük sürede 59-60 günde bir daire başkanlıkları ve şube müdürlükleriyle ilgili bu tür personel operasyonları yaparak…. Aynen aklına geldikçe çocuk oyuncağı ile oynamak gibi…

Oysa 25 Kasım 2022 tarihinde 155. yaşını dolduran İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nde kurumsallaşmış olmanın bir gereği olarak örgütlenme biçimi ve insan kaynağının kullanımı ile ilgili temel politikaların önceden belirlenmesi ve bu politikaların başta çalışanlar olmak üzere tüm kamuoyu tarafından bilinmesi, yapılacak tüm işlemlerde bu politikalar doğrultusunda belirlenen strateji, ilke ve değerlere uyulması; hatta örgütsel değişimlerle insan kaynağının yeniden belirlenmesi çalışmalarında “iç paydaş” olarak nitelenen çalışanlarla onların örgütsel gücü olan sendikaların da karar sürecine ortak edilmesi gerekir. Bu tür konularda atadan, babadan görme yöntemler değil; bu tür demokratik, katılımcı, çoğulcu ve yenilikçi yöntemlerin uygulanması gerekir diye düşünüyorum…

Ayrıca belediye teşkilatı içinde kaç adet daire başkanlığı ve şube müdürlüğü bulunacağı, bunlardan hangilerinin kaldırılıp hangilerinin birleştirileceği ve hangi dairelerin kurulması gerektiği konularıyla bunların gerekçelerinin, sadece belediye başkanı ile bürokratlarını değil, belediye meclisini de ilgilendirdiğini düşünüyor ve belediye yapılanması bakımından oldukça önemli olan bu konuların, bir değişiklik talebi geldiğinde görüşülerek tartışılması gerektiğini düşünüyorum…

Öte yandan daire başkanlıklarının kaldırılması, birleştirilmesi ve yenilerinin kurulması dışında bu dairelerle daire başkanlıklarına bağlı şube müdürlüklerine kimlerin atanacağı konusunda performans programlarıyla belirlenen performans göstergelerine bakılması, başarının ya da başarısızlığın önceden belirlenmiş bu göstergelere göre belirlenmesi, performans göstergesi belirlenmemiş daire başkanlığı ya da daire başkanı hakkında karar verilmemesi, başarısız bulunduğu söylenen daire başkanlarıyla şube müdürlerine ayrıca bir disiplin cezası verilmediği sürece diğer bir daire başkanlığında ya da şube müdürlüğünde aynı düzeyde ikinci bir şans verilmesi çağdaş yönetim anlayışının gerekleridir…

Bu bağlamda daire başkanlıklarıyla şube müdürlüklerinin bu kadar sık kurulup kaldırılması, birleştirilmesi ya da bağlantılarının akılcı gerekçeler bir köşeye bırakılarak değiştirilmesi; ayrıca bu makamlara yapılan atamaların liyakat ilkesi dikkate alınmaksızın yapılması nedeniyle ‘örgüt iklimi‘ dediğimiz ortamda çalışanların moralleri, çalışma hevesleri üzerinde ne ölçüde tahribat yaratıldığının, bu tür olumsuz müdahalelerin kurum kültürüne ne ölçüde zarar verdiğinin bilinmesi gerekir. Kendisinin ya da çalışma arkadaşının haksız bir şekilde ya da hiçbir gerekçe gösterilmeksizin işinden alınarak onun yerine o işi bilmeyen, o konuda hiçbir deneyimi bulunmayanların atanmasının belediye çalışanlarında yarattığı travmaların, oluşan güvensizlik duygusunun; ama asıl önemlisi tükenmişlik sendromunun nasıl giderileceği de düşünülmeli, örgütün üstünden bir silindir gibi geçen bu darbelerin yarattığı olumsuz etkilerin hangi yöntemlerle nasıl giderileceği de hesaplanmalıdır.

Ama tabii ki, her şeyin başı olan İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ndeki kurumsal, kalıcı ve sürdürülebilir personel politikalarının bu tür zorbalıklara fırsat vermeden, en kısa sürede ‘katılımcı‘, ‘demokratik‘, ‘çoğulcu‘ ve ‘yenilikçi‘ yöntemlerle nasıl değiştirilebileceği, anadan babadan görülen bu tür geleneksel “yetki bende değil mi; o halde alırım, getiririm, değiştiririm” anlayışının, “yaparım, bozarım, tekrar yaparım” yaklaşımının yetkili memur ve işçi sendikalarının demokratik mücadelesiyle nasıl gerçekleştirileceği konuşulup tartışılmalı ve çalışanların bir talebi olarak belediye yönetiminden talep edilmelidir.

Hangi işler için, hangi yüzle yeniden oy isteniyor?

Ali Rıza Avcan

Yaklaşan İzmir Kent Konseyi seçimleri nedeniyle yazdığım ilk yazının üzerinden üç gün geçti. Bu süre içinde genel kurula katılımı, getirecekleri belgelere bağlı Buca Kent Konseyi ile 85 adet derneğe ait başvuru süresi bitti ve bu sürenin bitimi sonrasında daha doğrusu genel kurula kimlerin katılıp kimlerin katılmayacağını bizzat belirleme işinin bitiminde halen İzmir Kent Konseyi Başkanlığı görevini sürdüren Seniye Nazik Işık ile bir zamanlar avukat Ayten (Tekeli) Ünal ve CHP eski Konya Senatörü Erdoğan Bakkalbaşı ile birlikte tüzüğünü birlikte hazırladığımız Karşıyaka Kent Meclisi ile Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan zamanında Konak Kent Konseyi‘nin başkanlığını yapan Doç. Dr. Metin Erten 2. ve 3. aday olarak adaylıklarını açıkladılar.

Bense öncelikle katılımı reddedilen 47 dernek ile 1 kooperatifin analizini yaparak, olası bir hukuki itiraz için gerekli olabilecek İzmir Valiliği İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü sicil bilgilerini, yöneticilerini, faaliyette bulundukları adres ve iletişim bilgilerini derleyerek bunların arasında yer alan İnciraltı Gelişim Derneği başkanı avukat Tayfun Karabulut ile yazışma fırsatını yakaladım. Sayın Karabulut bana verdiği cevapta aynen şunları söyledi:

… Gerçekten öğrendiğimde çok şaşırdım dün de telefonla Kent Konseyi‘ni aradım, konuyla ilgili itirazı da e-mail yoluyla ilettim. süreci Pazartesi de takip edip ona göre bir tavır almayı düşünüyorum. Ayrıca bu durumu tarafımıza bildirimle de duyurmadılar, 3.kişiler tarafından öğrendim. Bunu söylediğimde de bir hata olmuş olabilir dendi. İzmir’i bilen kişi veya kurum bunu yapmaz diye düşünüyorum. Gerçekten pes.

Evet, İnciraltı Gelişim Derneği Başkanı avukat Tayfun Karabulut‘un da dediği gibi İzmir’i bilen kişi ya da kurumların bunu yapmaz diyoruz; ama bu yetkiyi ellerinde bulunduranların gözlerini öyle bir hırs bürüyor ki, bizim yapamazlar dediğimiz birçok hukuksuz, akıl almaz işlemi yapıyorlar, yapabiliyorlar….

Avukat Tayfun Karabulut‘un da dediği gibi, hazırlanan hazirun listesine itiraz ve bilgilendirmelerle ilgili süre geçtiğimiz hafta sonunda bittiği için kesinleşmiş listesinin, İzmir Kent Konseyi Çalışma Usul ve Esasları Hakkındaki Yönerge‘nin 9. maddesinin 1/e fıkrası hükmüne göre genel kuruldan en geç 3 gün önce; yani 9 Şubat 2022 tarihine kadar değişik yöntemlerle katılımcılara ve kamuoyuna duyurulması gerekiyor.

Hazirun listesinin kesinleşmesi sonrasında ayrı bir değerlendirme yapmak üzere; şimdi Seniye Nazik Işık başkanlığındaki İzmir Kent Konseyi‘nin 9 Şubat 2020-12 Şubat 2022 döneminde neler yaptığını ya da yapmadığını tek tek gözden geçirerek bu ekibin performansını değerlendirmek istiyorum.

Ama ondan önce bütün bu çalışmaları yapan ya da yapmayan ekibi tek tek hatırlayarak tarihe not düşmek gerekir diye düşünüyorum:

Seniye Nazik Işık, İzmir Kent Konseyi Başkanı

Yusuf Can Gökmen, İzmir Kent Konseyi Genel Sekreteri (Ayrıldı)

Ç. Emre Saygılı, İzmir Kent Konseyi Genel Sekreteri

Yürütme Kurulu: Seçilen Asil Üyeler: 1) Fikret Ekici, 2) Fatih Sürenkök, 3) Hüseyin Han, 4) Evrim Bal Başaran, 5) Harun Düşenkalkan, 6) Taylan Özgür Üstün, 7) Özge İyiiş, 8) Hüseyin Kuzu, 9) Mahmut Açıkkar, 10) Niyazi Soytürk,

Seçilen Yedek Üyeler: 1) Mustafa Yıldız, 2) Metin Çınar, 3) Emine Gümüş, 4) Lütfiye Kader, 5) Ali Cem Kaya, 6) Mine Pakkaner, 7) E. Olcay Işın, 8) Hatice Güleç, 9) Fatma Aytül Çağlar, 10) Habip Akşahin,

Aslı Umucu, Kadın Meclisi Başkanı

Abdülsamet Baskak, Engelli Meclisi Başkanı

Emir Duran, Gençlik Meclisi Başkanı

Kuzey Tunay, Çocuk Meclisi Başkanı

Gelelim şimdi bu ekibin 9 Şubat 2020-12 Şubat 2022 döneminde neler yapıp neleri yapmadıkları ya da yapamadıkları konusuna;

“Yürütme kurulunu kafama göre kurar, bazı üyelerini seçtirmeden atamayla belirlerim”

📌 İzmir Kent Konseyi‘nin 9 Şubat 2020 tarihli genel kurulunda üniversite ve baro/noter temsilcilerinden hiç kimse katılmamış ve bu nedenle bu iki grubun kendi içinde herhangi bir seçim yapılmamış olmasına, bu husus Divan Başkanı Engin Önen ile Divan Yazmanları Nuriye Çelik ile İlyas Aydınalp tarafından düzenlenen genel kurul tutanağında “İzmir Valiliği, Üniversiteler ve Baro/Noter temsilcileri oy kullanmamıştır” şeklinde ifade edilmiş olmasına; ayrıca, İzmir Kent Konseyi Yürütme Kurulu‘na belediye temsilcisi unvanıyla herhangi bir görevlinin katılması mümkün olmamasına rağmen; Belediyeyi temsilen Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Tugay‘ın, üniversiteleri temsilen Bakırçay Üniversitesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Arıkan Tarık Saygılı‘nın ve asıl işin garibi, bu yapılan hukuksuzluğa açıkça karşı çıkıp doğrusunu söylemesi gereken İzmir Barosu‘nu temsilen avukat Perihan Çağrışım Kayadelen‘in 9 Şubat 2020-12 Şubat 2022 döneminde yürütme kurulu üyesi olarak görev yapıp tüm kararlara imza attıkları belirlenmiştir. Bu üç şahsın isminin ve resimlerinin İzmir Kent Konseyi‘ne ait İnternet sayfasının yürütme kurulu ile ilgili bölümünde yer alması, bunun en somut kanıtıdır.

Böylelikle ilk kez yürütme kurulu üyelerinden 3’ünün, İzmir Kent Konseyi katılımcılarının seçimi ile değil; belediye başkanının ya da birilerinin atamasıyla görevlendirildiği anti demokratik bir kent konseyi yapısı ile karşılaşmış oluyoruz…

“İşlerimi plansız programsız yaparım…

📌 İzmir Kent Konseyi‘nin 9 Şubat 2020-12 Şubat 2022 tarihleri arasındaki faaliyetleri, İzmir Kent Konseyi Çalışma Usul ve Esasları Hakkındaki Yönerge‘nin 10. maddesinin 2/b fıkrası hükmüne aykırı olarak, İzmir Kent Konseyi‘ne ait herhangi bir stratejik plan ve eylem planı hazırlanıp kamuoyuna duyurulmadan günübirlik yürütülmüştür.

Benim, katılımcılarıma ve İzmir halkına hesap vermek gibi bir niyetim yoktur…

📌Engelli, Çocuk, Kadın ve Gençlik meclisleriyle çalıştığı söylenen kağıt üstündeki 15 ayrı çalışma grubunun 9 Şubat 2020-12 Şubat 2022 tarihleri arasındaki iki yıllık süre içinde yaptıklarıyla bunun sonucunda hedeflerine ulaşıp ulaşmadıklarını gösteren faaliyet raporları hazırlanmamış ve bu raporların İzmir halkını bilgilendirmek amacıyla kamuoyu ile paylaşılması suretiyle İzmir Kent Konseyi‘nin hem katılımcılarına, hem de İzmir halkına hesap vermesi sağlanmamıştır.

“Genel Kurul kararlarını kafama uyarsa yerine getirir, uymazsa getirmem…

📌16. Genel Kurul’ca karar verilmiş olmasına rağmen, çevre meclisi bugüne kadar kurulmamıştır. Bu durum, İzmir Kent Konseyi başkanı ve yürütme kurulunun, kendilerini seçip görevlendiren İzmir Kent Konseyi Genel Kurulunun kararlarına ne ölçüde saygı duyduğunu ve kendilerine verilen görevi ne ölçüde sahiplendiğini çok iyi göstermektedir.

Eh yani, bir koltuk daha olsaydı; onu da kabul ederdim…

📌 İzmir Kent Konseyi Başkanı Senihe Nazik Işık, İzmir Kent Konseyi Başkanı olarak seçildiği 9 Şubat 2020 tarihinden Karabağlar Kent Konseyi Başkanlığını bıraktığı 22 Haziran 2021 tarihine kadar; yani tam 1 yıl 4 ay 13 gün süreyle hem Karabağlar, hem de İzmir Kent Konseyi Başkanlığı görevini yürütmüş Türkiye’deki tek kent konseyi başkanıdır. İzmir, bu konuda da bir “ilk olma” önceliğini kazanmış, iktidardaki ya da muhalefetteki aklı başında hiç kimse de çıkıp kendisine “bu kadarı da olmaz” dememiş, onun kafasındaki sürenin dolmasını beklemiştir. Oysa kendisi bu durumu, seçim öncesinde aynı durumun diğer aday Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu için gündeme gelmesi nedeniyle “seçilenin iki konseyi birden yürütmesi hukuken olmasa da uygulama açısından eşit mesafe ilkesine aykırılık oluşturabilir.” şeklinde ifade etmiş olmakla birlikte; seçim sonrasında iki ayrı koltuğa sahip olmak, anlaşıldığı kadarıyla kendisine güzel geldiği gibi benim ileri sürdüğüm ahlaki kurallara, kendisinin ifade ettiği “eşit mesafe ilkesine” aykırı gelmemiştir.

Hak, Hukuk, Adalet anlayışına uygun bir kent konseyi: Başka bir bahara…

📌 İçişleri Bakanlığı’nca çıkarılmış Kent Konseyi Yönetmeliği ile örnek mahkeme kararlarına aykırı olan İzmir Kent Konseyi Çalışma Usul ve Esasları Hakkındaki Yönergesi‘yi değiştirmek için herhangi bir girişimde bulunulmamıştır.

Hangi sorun, hangi ihtiyaç?

📌 Görev süresi içinde konseyin görev alanına giren hiçbir önemli proje yürütülmemiş, kentin tümünü ilgilendiren Kültürpark, Çeşme Turizm Projesi, İnciraltı, Vestel Gökdeleni, Gaziemir’deki radyasyon yüklü atıklar, sonuçlanmayan kentsel dönüşüm projeleri, RES’ler gibi kentin gündemini oluşturan ciddi konulara ya hiç girilmemiş ya da bu konular yarım ağızla geçiştirilmiş, bunun yerine konseyin görev alanına girmeyen işlerle uğraşılmış, İzmir Kent Konseyi Başkanı‘na bir lütufmuş gibi sunulan belediye meclisi ile İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu‘ndaki koltuklar daimi olarak doldurulmamış, bu dönem içinde tek bir genel kurul önerisi İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne sunulmamıştır.

Kurumsal tercih ve politikalar yerine kişisel tercihler ve sonuçsuz çalışmalar…

📌 İzmir Kent Konseyi, konsey başkanının kadın hakları konusundaki geçmiş kariyeri, bu konuda duyduğu ilgi ve heyecan nedeniyle adeta bir kadın hakları örgütü gibi çalışmış; toplumun diğer grup, kesim ve sınıflarını, örneğin işçi, emekçileri, yoksul ve dar gelirlileri, emeklileri ve yaşlıları, çalışan kesimleri, sendikaları, çalışan çocukları ilgilendiren konularda, kadın mücadelesine verilen önem ve ağırlık vermemiş, ağırlık verdiği konularda da sonuç alıcı çalışmalar yapılmamıştır.

Örneğin, ağırlıklı olarak çalışılan kadın hakları alanında, yaptığımız çalışmalar sonucunda İzmir Büyükşehir Belediyesi ile bağlı kuruluşlarında çalışan kadınların oranı uzun yıllardır % 16 ve onun altında kalıp bu oranın arttırılması için herhangi bir çalışma yapılmadığı halde kent konseyinin hemen dibindeki bu sorunun çözümü için bir mücadele verilmemiş, bol bol çalıştay, panel ve kurs gibi toplantılar düzenleyen kent konseyi bu konuda bile somut bir sonuca ulaşamayıp başarısız olmuştur. Son günlerde vatandaşın canını yakan pahalılık, yüksek elektrik, doğalgaz, içme suyu faturaları, düzenli arttırılan ulaşım ücretleri, elektrik kesintileri gibi konuları kendine dert edinmeyip tümüyle seçimlere yoğunlaşması bile bu ilgisizliğin en önemli göstergesidir.

Başkan’ı memnun etmeyecek ve el yakacak sorunlardan uzak durmak…

📌 TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu‘nun, ilk başta İzmir Kent Konseyi ile birlikte yapacağı söylenen 4 Haziran 2021 tarihli Çeşme Turizm Projesi Çalıştay ve Forumu‘nun İzmir Kent Konseyi yerine ismi cismi bilinmeyen İzmir Kent Konseyleri Birliği tarafından yapılması, İzmir Kent Konseyi‘nin bu tür el yakacak ‘tehlikeli‘ konulara girmeme politikasının en belirgin örneği olmuştur.

Neoliberal yönetişim zihniyetine aykırı bir yapı…

📌 Kentte faaliyet gösterip özel sektörü temsil eden ESİAD, EGİAD, İZSİAD ve MÜSİAD gibi iş dünyası dernekleriyle İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), İZmir Esnaf ve Sanatkarları Odası Birliği (İESOB), Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) ve İzmir Ticaret Borsası (İTB) gibi çok fazla sayıda üyeye sahip önemli ve büyük meslek odalarının 2009 yılında oluşturulan İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu (İEKKK) dışında İzmir Kent Konseyi‘ne de katılması; böylelikle, kent konseylerinin temel prensibi olan ‘iyi yönetişim‘ mekanizmasının sivil toplum + devlet + özel sektör beraberliği içinde hayata geçmesi için çaba harcanmamıştır.

“Birinci vazifem, belediyenin, başkanının ve başkanın eşinin peşinde olmaktır…

📌 Katıldığı etkinliklerde bile İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin peşine takılan, onun yaptıklarına malzeme olan bir görünüm sergilemiştir. Dünya Otomobilsiz Kent Gününde, kentin en sakin, sorunsuz ve trafiksiz caddesinin kapatılması suretiyle ortaya konulan komik etkinliklerin figüranı olarak orada yer almak bence bunun en güzel örneğidir.

Ekolojik dengesi bizzat belediye tarafından bozulan bir mekanda ekoloji buluşması düzenlemek…

📌 Kültürpark‘ın İzmir Büyükşehir Belediyesi hizmet birimleri, araçları ve personeli tarafından işgal edilip hırpalandığı günlerde İzmir Ekoloji Buluşması adıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin koltuğu altında yapılan etkinlik, ülkemizdeki ve dünyadaki çevre mücadelesinin “en terbiyeli” hali olarak tarihe geçmiştir…

Ödenen paraların boşa gittiği kullanılmayan beyhude projeler…

📌 Düzenlenen büyük tanıtım toplantılarıyla kamuoyuna duyurulan “İzmir’in gündemini takip et!” kampanyası büyük bir fiyasko ile neticelenmiş; bu proje ile oluşturulan sisteme, projenin başladığı tarihten önce belediye başkanının önerisiyle belediye meclisinde görüşülen gündem maddeleri sanki halkın önerisiymiş gibi sahte kayıtların yapıldığı görülmüştür. Hele ki, tek bir genel kurul önerisinin İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘ne gönderilmediği bir hizmet döneminde…

Çalışma grupları içinde seçim yapılması konsey uygulama yönergesine aykırıdır…

📌 İzmir Kent Konseyi‘nin hukuka aykırı olduğu bilinen İzmir Kent Konseyi Çalışma Usul ve Esasları Hakkındaki Yönergesi‘nde çalışma grupları ile ilgili herhangi bir seçim yapılması öngörülmediği halde, genel kurul öncesinde bu grupların içinde seçim yapılması sağlanmıştır.

Konsey uygulama yönergesinde olmayan gereksiz işler yapmak…

📌 İzmir Kent Konseyi Çalışma Usul ve Esasları Hakkındaki Yönergesi‘nde ‘Danışma Kurulu‘ adında bir organa yer verilmediği halde, 2021 yılı sonunda İzmir Kent Konseyi Yürütme Kurulu‘nun kararıyla İzmir içinden ve dışından bazı isimlerin katılımı ile bir danışma kurulu oluşturulmuştur.

Evet, onca önemli, vahim hukuksuz, adaletsiz, yanlış ve antidemokratik uygulamadan sonra aynı insanlara ve ekibe oy verip aynı şeylerin tekrarlanmasını ister misiniz; yoksa, yeni yöneticilerin kim olacağından çok hukuksuzluk, eylemsizlik, ilgisizlik ve zaman geçirme merkezine dönüşmüş İzmir Kent Konseyi‘nin evrensel hukuka, katılımcı ve çoğulcu demokrasiye, insan haklarına, özgürlüğe, vatandaşın sorun ve taleplerini dikkate alan yeni bir yapılanmaya, iyi bir yönetime ihtiyacı var, o nedenle yıllardır aynı alanda at koşturan yorulmuş, heyecansız, ne yaptığını ve yapabileceğini baştan bildiğimiz performansı düşük isimler yerine buradaki kötü yönetime müdahale ederek İzmir’e yararlı olmak istiyorum mu dersiniz? O halde çekinmeyin ve ortalığı bu hepimizin yakından bildiği başarısız isimlere bırakmayın… Özellikle de heyecanlı, öğrenme ve bilme isteği ile dolu, dinamik ve kendi ayakları üstünde durup özgür olmak isteyen genç arkadaşlarım….

Hazirun listesinin kesinleşmesinden sonra buluşmak dileğiyle….