Ali Rıza Avcan
‘Yaya‘ sözcüğünün etimolojik kaynağı
Türk Dil Kurumu’na ait Türkçe Sözlük’te “yürüyerek giden” (1) şeklinde açıklanan ‘yaya’ sözcüğünün etimolojik kaynağı, Türklerin ilk alfabesi olarak bilinen Orhun alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılan Orhun Anıtları’nda yer alan ‘yadağ’ ya da ‘yadag’ sözcüğüne dayanır: “yadag süsin ikinti kün kop ölürtim” (yaya askerini ikinci gün hep öldürdüm).
Bu sözcük, Türkçe üzerine yazılmış ilk eserlerinden biri olan İbn-i Mühenna’nın 1310 tarihli Lügat‘ında ‘yadağ/yatağ’, 1451 tarihli Ferec ba’d eş-şidde isimli hikaye kitaplarında ‘yayak’, Aşıkpaşazade tarafından yazılan Tevarih-i Al-i Osman‘da ‘yadağ – yürüyen/piyade’ şekline dönüşmüş, Eski Türkçe’deki ‘yad-açmak’ sözcüğü ise ‘yaymak’ fiilinden +A sonekiyle türetilmiştir. (2)
‘Yaya’ sözcüğünden zaman içinde türetilen diğer sözcük ve deyimler ise ‘yayalık’, ‘yayan’, ‘yayan yapıldak’, ‘yaya kalmak’, ‘yaya geçidi’, ‘yaya kaldırımı’, “yaya kaldın tatar ağası” ve “şimdi yaya kaldın tatar ağası“dır. (3)
‘Yaya’ sözcüğü ile ‘yürümek’ arasındaki bu anlamlı ve doğrudan ilişkiden ise ‘yürüyüş’, ‘gezme’, ‘gezmek’, ‘gezinme’, ‘yol almak’, ‘gitmek’, ‘yollara düşmek’, ‘emekleme’, ‘emeklemek’, ‘sıralama’, ‘sıralamak’, ‘arşınlamak’, ‘adım atmak’, ‘taban tepmek’, ‘tabanları yağlamak’, ‘tabanları patlamak’, ‘mesafe almak’, ‘adımlarını açmak’, ‘ilerleme’, ‘ilerlemek’, ‘gerileme’, ‘gerilemek’, ‘piyade’, ‘uykuda gezme’, ‘yürüme’, ‘dolaşma’, ‘trafik’, ‘adım’, ‘hatve’, ‘adi adım’, ‘koşar adım’, ‘uygun adım’, ‘sık adım’, ‘seyrek adım’, ‘sallana sallana’, ‘yan yan’, ‘paytak paytak’, ‘düşe kalka’, ‘topal topal’, ‘topallaya topallaya’, ‘seke seke’, ‘adım adım’ ve ‘badi badi’ gibi birçok eş anlamlı sözcük ve kavram türetilmiştir. (4)
‘Yaya‘ sözcüğünün günlük yaşamdan çok askeri alanda kullanımından kaynaklanan ‘piyade‘ ise Farsça kaynaklı bir sözcük olarak ‘yaya‘, ‘yaya askeri‘ ya da satranç oyuundaki ‘piyon‘ anlamında, Pehlevice ya da Partça olarak bilinen Orta Farsça’da ‘pāi / pād = ayak‘ sözcüğünden türetilen ‘payādak‘ veya ‘padātak‘ sözcüğünün evrilmiş şeklidir.

Trafik mevzuatına göre ‘yaya‘
‘Yaya‘ sözcüğünün günlük uygulamadaki hukuki anlamını, “karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek” amacıyla kabul edilen 13.10.1983 tarih, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Tanımlar‘ başlığını taşıyan 3. maddesi kapsamında göremeyiz. Söz konusu madde düzenlemesinde aralarında ‘yaya yolu‘, ‘yaya geçidi‘ olan 88 ayrı kavramın tanımı yapıldığı halde ‘yaya‘ kavramının tanımı yapılmamıştır.

Bu eksiklik, yine aynı maddenin son fıkra hükmü uyarınca 18 Temmuz 1997 tarih, 23053 sayılı Mükerrer Resmi Gazete’de yayınlanan Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin ‘Tanımlar‘ başlığını taşıyan 3. maddesinin 20. sırasında yer alan şekliyle tanımlanarak giderilmiş; ‘yaya‘ kavramı bundan böyle, “araçlarda bulunmayan, karayolunda hareketsiz veya hareket halinde bulunan insan” olarak tanımlanmıştır.
Görüldüğü gibi ‘yaya‘, karayolu trafiğindeki araçların içinde olmamak koşuluyla, hareket eden ya da etmeyen bir canlı olarak tanımlanmış; böylelikle karayolu ve sürücü ilişkisinin dışında bırakılmıştır.
Oysa ‘yaya‘, sadece karayoluyla ve karayolu trafiğindeki araçlarla ilgili bir canlı olmayıp; aynı zamanda, karayolu olsun ya da olmasın kentteki tüm kamusal mekânlarda yürüyüp oturarak, konuşup bağırarak, susup eğlenerek var olan, kısacası kamusal mekânları kullanan insandır.
Devam Edecek…
(1) TDK Türkçe Sözlük, 6. Baskı, Ankara-1981, sayfa 857.
(2) İsmet Zeki Eyüboğlu, Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü, 1. Baskı, Sosyal Yayınları, Haziran-1968, sayfa 384.
(3) Ömer Asım Aksoy, Deyimler Sözlüğü 2, TDK Yayını, Ankara-1978, sayfa 939.
(4) Ş. Recai Cin, Kavramlar Dizini, TDK Yayını, Ankara-1971, sayfa 901.