İzmir ulaşımı nasıl planlıyor? (3)

Ali Rıza Avcan

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait İzmir Ulaşım Ana Planı‘nın biz sivil toplum kuruluşlarının tanıklığında nasıl revize edildiğini anlatmaya çalıştığımız bu yazı dizimizin birinci bölümünde hazırlanmakta olan yeni planın eski planlardan; özellikle de 2007-2009 döneminde hazırlanan plandan farklılıklarının ortaya konulması suretiyle 2009 tarihli planın niye başarısız olduğu konusunda bir özeleştiri yapılması gerektiğini; ikinci bölümünde ise revize edilen yeni planın merkezi yönetimle İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait diğer planlarla ilişkilendirilerek planlar arasındaki uyumun sağlanması gerektiğini ve bu ilişkiden kaynaklanan destekle planın daha kolay uygulanacağını ifade etmeye çalışmıştık.

Yazı dizimizin bugünkü bölümünde ise “katılım süreci” adı verilen uygulamaların gerçek bir katılım eylemi olmadığını; bu nedenle yakın geçmişte ortaya çıkacak planın bizlerin katkısı alınmadan hazırlandığını göstermeye çalışacağız.

20 Ağustos 2015 tarihi itibariyle çalışmalarına başlanan ve 20 ay içerisinde tamamlanması öngörülen “İzmir Büyükşehir Alanı Kent İçi ve Yakın Çevre Ulaşım Ana Planı Revizyonu” kapsamında katılımcı bir anlayışla 2015 yılı Aralık ayı içinde yapılan dokuz ayrı toplantıya belediyenin ulaşımla ilgili birimleriyle bağlı idare ve iştiraklerinden (11 davetli), kent konseylerinden (25 davetli) ilçe belediyelerinden (30 davetli), üniversitelerden (9 davetli), esnaf odalarından (7 davetli), sanayi ve ticaret odalarıyla dernek ve kuruluşlarından (40 davetli), valiliğe bağlı birimlerden (7 davetli), derneklerden (32 davetli), meslek odalarından (27 davetli) davet edilen kurum temsilcileriyle ilk toplantılar yapıldı. Bu toplantılarda, belediye ve Boğaziçi Planlama Ltd. yetkilileri tarafından yapılan sunumların arkasından katılımcılara İzmir ulaşımı ve İzmir Ulaşım Ana Planı‘nda bulunmasını istedikleri konularla ilgili görüş, düşünce, öneri ve eleştirileri sorularak söylenenler not edildi.

1. Paydaş Toplantısını izleyen Ulaşım Ana Planı Revizyonu 2. Paydaş Toplantısı ise 15 Haziran 2016 tarihinde, ilk toplantıya davet edilenlerin tümünün katılımı ile gerçekleştirildi. Bu toplantıda da belediye ve Boğaziçi Planlama Ltd. yetkilileri tarafından yapılan sunumların arkasından söz alan katılımcıların İzmir ulaşımı ve İzmir Ulaşım Ana Planı‘nda bulunmasını istedikleri konularla ilgili görüş, düşünce, öneri ve eleştirileri sorularak söylenenler not edildi.

2. Paydaş Toplantısı’nı izleyen ve değişik uzmanlık alanlarını ilgilendiren tematik uzman çalıştayları ise 2016 yılı Ekim ve Kasım ayları içinde “Ulaşımda Yenilikçi Çözümler” (10 Kasım 2016 – 31 katılımcı), “Bisiklet Ulaşımı” (24 Ekim 2016 – 41 katılımcı), “Otobüs Sistemi” (26 Ekim 2016 – 19) katılımcı), “Yaya Ulaşımı” (4 Kasım 2016 – 23 katılımcı), “Deniz Ulaşımı” (27 Ekim 2016 – 25 katılımcı), “Raylı Sistemler” (26 Ekim 2016 – 27 katılımcı), “Otopark” (3 Kasım 2016 – 12 katılımcı), “Engelsiz Erişim” (2 Kasım 2016 – 16 katılımcı) ve “Ara Toplu Taşıma Sistemleri” (31 Ekim 2016 – 15 katılımcı) adı altında gerçekleştirildi. Diğer iki toplantıdan farklı olarak “çalıştay” adı verilen ve konusunda uzman olduğu kabul edilen 209 kişinin katılımı ile gerçekleşen bu toplantılarda da belediye ve Boğaziçi Planlama Ltd. yetkilileri tarafından yapılan sunumların arkasından katılımcıların İzmir ulaşımı ve İzmir Ulaşım Ana Planı‘nda bulunmasını istedikleri konularla ilgili görüş, düşünce, öneri ve eleştirileri sorularak konuşulanlar not edildi.

16 Kasım 2016 tarihinde yapılan “İzmir Ulaşım Ana Planı Bütüncül Çözüm Arama Toplantısı“nda ise her zaman olduğu gibi önce belediye ve Boğaziçi Planlama Ltd. tarfaından sunumlar yapılıp ardından katılımcıların İzmir ulaşımı ve İzmir Ulaşım Ana Planı‘nda bulunmasını istedikleri konularla ilgili görüş, düşünce, öneri ve eleştirileri sorularak söylenenler not edildi.

Uzun bir aradan sonra 12 Eylül 2017 tarihinde yapılan ve “İzmir Ulaşım Ana Planı – UPİ 3. Paydaş Toplantısı“nda ise Boğaziçi Planlama Genel Müdürü Yücel Erdem Dişli‘nin yaptığı uzun sunumlar sonrasında Proje Danışmanı Prof. Dr. Serhan Tanyel‘in kolaylaştırıcılığında katılımcıların İzmir ulaşımı ve İzmir Ulaşım Ana Planı‘nda bulunmasını istedikleri konularla ilgili görüş, düşünce, öneri ve eleştirileri sorularak söylenenler not edildi.

adapative-action-planning

Görüldüğü gibi adı “paydaş toplantısı“, “arama konferansı” ya da “uzman çalıştayı” gibi farklı şekillerde olsa da her bir toplantının senaryosu aynı olmakta; bu çerçevede önce katılımcılara bir sunum yapılmakta, arkasından da katılımcıların görüş, düşünce, öneri ve eleştirileri alınmakta, zaman zaman sorulan sorular yanıtlanmaktadır. Bu bağlamda bu toplantıların hiçbirinde gerçek bir fikir tartışması yapılmamakta ve net bir sonuca ulaşılmamaktadır.

Oysa bu toplantıları düzenleyen uzman ve akademisyenlerin de bildiği gibi “paydaş toplantısı“, “bütüncül çözüm arama toplantısı” ve “uzman çalıştayı” adı verilen toplantıların amacı, hedefi, hedef kitlesi, yöntem ve programı birbirinden farklı olup her bir toplantı ile o toplantıyı düzenleme amaç ve yöntemi arasında akılcı bir ilişkinin bulunması; arama toplantısı/konferansı ya da çalıştay diye gittiğiniz bir çalışmanın olağan bir toplantı kurgusu ile yapılmaması gerekir. 

Ayrıca toplantıları düzenleyenler diğer toplantılarda yazılı ya da sözlü olarak iletilen görüş, düşünce, öneri ve eleştiriler konusunda bir bilgi vermemekte, yapılan çalışmanın sonucu hakkında katılımcıları bilgilendirmemektedir. Bu anlamda yapılan toplantıların gerçek bir katılım toplantısı değil; sadece ve sadece bilgi verme amaçlı tek yanlı bir çalışma olduğu söylenebilir.

Katılım süreci” adı altında yapılan ama hem amaç hem de hedef, yöntem, içerik ve program açısından birbirinin aynısı olan ve gerçek/aktif bir katılım içermeyen bu toplantıların nasıl bir bileşimle yapıldığını somut bir şekilde ortaya koymak amacıyla 2016 yılı Ekim ve Kasım ayları içinde uzmanların katılımı ile yapıldığı söylenen dokuz ayrı çalıştayın katılımcılarının temsil ettikleri kurumlara göre dağılımı gösteren aşağıdaki grafiği inceleyebiliriz.

Resim1

İzmir Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesi Başkanlığı tarafından resmi olarak açıklanan bu verilere göre 2016 yılının Ekim ve Kasım ayları içindeki değişik tarihlerde yapılmış dokuz ayrı tematik çalıştaya belediye, yüklenici firma, diğer kamu kurumları, yüklenici firma, ilçe belediyeleriyle meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarından toplam 130 kişinin katıldığı görülmektedir.

Katılımcı 130 kişiyi analiz etmeye kalktığımızda 51 kişinin (% 39,23) belediyeyi ve bağlı kuruluşlarını, 7 kişinin (% 5,38) yüklenici firmayı, 12 kişinin (9,23) diğer kamu kuruluşlarını, 1 kişinin (0,76) ilçe belediyeleri, 14 kişinin (% 10,76) üniversiteleri ve 45 kişinin (% 34,61) de değişik meslek örgütleriyle sivil toplum kuruluşlarını temsil ettiği; 2 kişinin dokuz, 1 kişinin sekiz, 2 kişinin yedi, 2 kişinin altı, 1 kişinin beş, 4 kişinin üç, 20 kişinin iki, geriye kalan 100 kişinin de bir kez çalıştaya katıldığı; böylelikle toplam 130 kurum temsilcisinin 209 kez çalıştaya katıldığı  görülecektir.

Hatta bu toplantılar arasında sadece belediye, yüklenici firma, diğer kamu kuruluşları ve üniversite temsilcilerinin katılıp tek bir sivil toplum kuruluşu ya da meslek örgütü temsilcisinin katılmadığı “Raylı Sistemler” ve “Otopark” çalıştayı gibi toplantılara rastlanmıştır.

Bu rakamların da ortaya koyduğu gibi belediye ve bağlı kuruluşlarından gelenlerin gerçek bir katılım sürecinin “dış paydaşı” olarak değil; “iç paydaşı” olarak tanımlanması gerektiğinden; ayrıca 7 yüklenici firma temsilcisini de katılım sürecinin dışarı çıkardığımızda bu sürece asıl olarak 72dış paydaşın” katıldığını kabul etmemiz gerekir.

Bu nedenle daha planlama sürecinin ilk adımlarında “iç” ve “dış” paydaşların yanlış seçildiğini söyleyerek işe başlayabiliriz.

Ardından da bu 72 kişinin kaç adet kurumu temsil ettiğine baktığımızda; 12 kişinin diğer 9 kamu kurumunu, 1 kişinin 1 ilçe belediyesini, 14 kişinin 5 üniversiteyi, 45 kişinin de 30 meslek örgütüyle sivil toplum kuruluşunu temsil ederek bu çalışmalara katıldığı görülmektedir.

Bu nedenle katılım sürecine dahil edilen “dış paydaşlar”ın yeterli sayıda olmadığını söyleyebiliriz.

ruth-han-an-unplanned-road-spring-weekend-Diğer bir ilginç durum ise 45 kişi ile temsil edilen 30 meslek örgütü ve sivil toplum kuruluşu arasında 17 adet bisiklet derneği, platform ve grubunun bulunması; ayrıca bu grubun içinde TMMOB Şehir Plancıları Odası, Peyzaj Mimarları Odası, Çevre Mühendisleri Odası gibi konu ile doğrudan ilgisi olan odaların ve Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) ile Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) gibi önemli sektör derneklerinin bulunmayışıdır.

Son olarak, “dış paydaş” olarak davet edilen kuruluşlar arasında önemli eksiklikler olduğunu ve bunların da kendi aralarında adil bir şekilde dağıtılmadığını ifade edebiliriz.

Tartışmamız gereken diğer bir husus, tematik çalıştaylara katılanların “uzman” olma nitelikleriyle ilgilidir. Çünkü konuya ilgi duyup bilgi sahibi olmanın çok ötesindeki bir durumu temsil eden “uzmanlık” hali belirli bir konuda ileri teknik ya da beceriye sahip olmayı, örneğimiz itibariyle de ulaşım ana planı kapsamına giren konularda ileri teknik ya da beceriye sahip olma halini ifade eder. Bu anlamda şayet yapılan tematik çalıştayların uzmanlık düzeyi konusunda ciddi bir kaygı taşınıyorsa başta bu çalıştaylara katılan akademisyenler olmak üzere tüm katılımcıların ulaşım ana planının kapsamına giren konularda çalışma yapıp yapmadıkları ya da bu alanlarda yayınlarının bulunup bulunmadığına bakmak gerektiğini, bu alanlarla ilgisi bulunmayan katılımcıların plan hazırlıklarına dahil edilmemesi gerektiğini, plan hazırlıklarına dahil edilmek istenenlerin uzmanlık alanı ile ulaşım ana planı na yapacakları katkı arasındaki ilişkinin net bir şekilde açıklanması gerektiğini düşünüyoruz.

Şimdi bu durumda; yani kentteki ulaşımla ilgili tüm dış paydaşları dahil etmeden, onlar arasında dengeli bir dağılım oluşturmadan ve onların ifade ettikleri ya da yazılı olarak ilettikleri görüş, düşünce, öneri ve eleştirileri hazırlanan plana tam anlamıyla yansıtmadan bir belge hazırlamak o belgeye “plan” niteliğini kazandırmayacak ve gerçekleştirilen bütün bu uygulamalara “katılım” denilmesini sağlamayacaktır.

İşte bütün bu nedenlerle ve her zaman yaptığımız gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi örneğinden hareketle katılımcı demokrasi ve yönetime önem verdiğini söyleyen ve bunu uygulamaya çalışan tüm belediyelere şu önerilerimiz olacaktır:

1. Halkın belediyenin karar ve uygulama süreçlerine katılımı, bu işi göstermelik yapmayacak kadar ciddi bir iştir. O nedenle hangi iş, proje ya da yatırımda olursa olsun katılımcı demokrasi anlayışının belediyenin en üst makamından en alt makamına kadar samimi bir şekilde benimsenmesi, her iş ve işlemde katılımcı süreçlerinin işletilmesi sağlanmalıdır.

2. Katılımın etkili, sağlıklı, aktif ve sürdürülebilir olması için o belediyeye ya da işe uygun değişik katılım modellerinin geliştirilerek katılımın ne şekilde olduğu ya da olacağı konusunda hem belediye görevlilerinin hem de katılımcıların önceden bilgilendirilmesi sağlanmalıdır.

3. Katılım sonuçlarının başarılı olması için yapılan işle katılımcılar arasında sağlıklı, anlamlı ve etkili ilişkiler kurulması; bu bağlamda katılımcıların seçiminde katılımcıların gönüllülük, ilgi ve uzmanlık düzeyi dışında herhangi bir kesim, grup ya da topluluğu temsil edip etmediklerine, temsil yeteneklerinin olup olmadığına bakılmalıdır.

4. Katılımcıların kent, ilçe, mahalle, semt, sektör, kurum ve konu ölçeğinde halkın tüm kesimlerini adil bir dağılım içinde temsil etmeleri sağlanmalıdır. 

5. Katılım sonuçlarının net bir şekilde ortaya çıkması ve katılımcıların yaptıkları işten memnun edilip inandırılması için elde edilen sonuçların katılımcılarla paylaşılması sağlanmalıdır.

Devam Edecek…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s