Ali Rıza Avcan
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2014 yılından bu yana sürdürülmekte olan tarım hizmetlerinin bir model mi, örnek mi yoksa bir yöntem mi olduğu hususunu tartıştığımız dizi yazımızın bugünkü bölümünde Dünya Bankası (DB), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) gibi küresel örgütlerin gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelere bir kalkınma yöntemi olarak önerdiği “Sürdürülebilir Bölgesel Kalkınma” yaklaşımı ile bu yaklaşım çerçevesinde L. S. Smutko, Collades ve Duane ile Medhurst tarafından geliştirilen üç ayrı tarımsal kalkınma modelini inceleyerek bölgesel kalkınma odaklı tarımsal kalkınma modellerinin hangi özellik ve ilkelere sahip olması gerektiğini ortaya koymaya çalışmıştık.
Hatırlayacağınız gibi, bu özellikleri şu şekilde sıralamıştık:
- Kuramsal bir temel ya da dayanak,
- Modelin gerçekleşeceği bir süreç ve yapılanma önerisi,
- Modelin çalışmasına yönelik bir işletim sistemi ve buna ilişkin politikalar demeti,
- Modelin tasarlanıp uygulanmasını sağlayacak geçerli ve güvenilir bir veri tabanı,
- Modelin etkili bir şekilde izlenip ölçülmesi ve değerlendirilmesi,
- Modelin zaman içinde iyileştirilmesini sağlayacak mekanizmalar,
- Modelin geri bildirimlerle doğrulanması.
Bir tarımsal kalkınma odaklı modelde dikkate alınması gereken ilkeleri ise şu şekilde belirlemiştik:
- Yapılabilirlik / Uygulanabilirlik,
- Sürdürülebilirlik,
- Farklılık / Özgünlük,
- Esneklik,
- Etkinlik,
- Duyarlılık / Dinamik tepki vermek,
- Kullanışlılık / Geçerlilik,
- Yerindelik,
- İktisadi olmak.
Şimdi isterseniz gelin bu özellik ve ilkeleri, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2014-2017 döneminde ortaya koyduğu tarım ve hayvancılık hizmetleri üzerinden tartışmaya başlayalım.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir “model” olarak takdim ettiği tarım ve hayvancılık hizmetlerinin;
1. Kuramsal bir temeli ya da dayanağı var mıdır?
Evet, vardır. Kendine özgü, üzerinde düşünülüp tartışılmış ve şekillendirilmiş özgün bir kuramsal taban ya da çerçevesi olmamakla birlikte; gerçekleştirilen uygulamalar ve kullanılan söylem itibariyle küreselleşmeci neo-liberal ideolojinin öne sürdüğü “Sürdürülebilir Bölgesel Kalkınma” yaklaşımının önerdiği şeylerin büyük bir kısmını yerine getiren iyi bir örnek olduğu söylenebilir.
2. Modelin gerçekleşeceği bir süreç ve yapılanma önerisi var mıdır?
Ne yazık ki, yoktur. 2014-2017 döneminde yapılan her şey, üzerinde düşünülüp tartışılan bir plan ve programa dayanmadığı için, her şey yaşamın akışı içinde gelişip durmaktadır. Yapılanların bir sürece ve yapılanmaya oturtulması amacıyla 2015 yılında uzmanların katılımıyla gerçekleştirilen 12 ayrı çalıştayın sonucu, 2016 yılında başkan danışmanı İlhan Tekeli tarafından “İzmir İli-Kenti İçin Bir Tarımsal Gelişme ve Yerleşme Stratejisi” adında bir raporla belgelenip birtakım politika ve strateji önerileri hazırlanmakla birlikte, bu rapor henüz tartışmaya açılmamış ve resmi bir belge niteliğine kavuşmamıştır.
3. Modelin çalışmasına yönelik bir işletim sistemi ve buna ilişkin politikalar demeti var mıdır?
Yapılan çalışmalara yön verecek politika ve stratejiler belirlenmediği, plan ve programlar hazırlanmadığı için sadece Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nın kuruluşu ile yetinilmiş, bunun dışında veri seti oluşturma, tarım ve hayvancılık hizmetleri veren diğer kamu kurumlarıyla ilişkiler, çiftçi ve üreticilerle onların örgütleriyle ilişkiler, izleme, ölçme ve değerlendirme hizmetleri gibi konu ve alanlarda bir işletim sisteminin tasarlanması ve buna ilişkin politikaların belirlenmesi işlemleri yapılmamıştır.
4. Modelin tasarlanıp uygulanmasını sağlayacak geçerli ve güvenilir bir veri tabanı var mıdır?
Belediyenin elinde tarım ve hayvancılıkla ilgili çalışmaları destekleyecek Dünya, Türkiye, Ege Bölgesi ve İzmir için geçerli ve güvenilir bir veri tabanı ve kadrosu bulunmadığı gibi; yapılan tarım ve hayvancılık hizmetlerinin tanıtımında bile yanlış, eksik ya da çarpıtılmış veri ya da bilgilerin kullanıldığı görülmektedir.
Örneğin, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile İzmir Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü verilerine göre, 2007-2016 dönemindeki 10 yıllık sürede Türkiye’deki süt üretimi % 49,95, İzmir’deki süt üretimi de % 57,82 oranında arttığı halde İlhan Tekeli tarafından hazırlanan “İzmir İli-Kenti İçin Bir Tarımsal Gelişme ve Yerleşme Stratejisi” isimli raporda, “Son 10 yılda Türkiye’de süt üretimi yüzde 70 artarken, Tire ve çevresinde bu proje ile birlikte süt üretimi yüzde 410 artmıştır.” gibi abartılı, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sırf Tire’den değil, tüm İzmir’den sorumlu bir yerel yönetim olduğunu unutan ifadelere yer verilmiştir. ¹
5. Modelin etkili bir şekilde izlenip ölçülmesi ve değerlendirmesi yapılmakta mıdır?
2014 yılından bu yana yapılan hizmetler, bu konuda ayrı bir sistem oluşturulmadığı için izlenip ölçülmemekte ve değerlendirilmemektedir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı yönetici ve çalışanlarından sözlü olarak aldığımız bilgilere göre, yapılan hizmetlerle ilgili sonuçlar dönemsel olarak Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı’na iletilmekte; bunun ötesinde dağıtılan fidan ve hayvanlarla yapılan eğitimlerin sonuçları izlenip ölçülmemekte ve oluşturulması gereken geri bildirimler itibariyle değerlendirilmemektedir.
6. Modelin zaman içindeki iyileştirmesini sağlayacak mekanizmalar mevcut mudur?
2014 yılından bu yana gerçekleştirilmekte olan çalışmaların plansızlığı, başkan danışmanı İlhan Tekeli tarafından yazılan “İzmir İli-Kenti İçin Bir Tarımsal Gelişme ve Yerleşme Stratejisi” isimli raporda, “İzmir Büyükşehir Belediyesi tarım alanındaki programını büyük ölçüde pratik içinde geliştirilen uygulamalarla geliştirirken…” ya da “Tarımsal Hizmetler Dairesinin, geliştirdiği ve uyguladığı projelerle pratik içinde oluşturduğu programını…” ifadeleriyle ortaya konulmuşken², modelin en iyi hale getirilmesinden söz etmenin mümkün olmadığı sanırım ortadadır. Çünkü çalışmalar her yıl ya da dönem itibariyle hiçbir gerekçe gösterilmeksizin değişmekte, farklı bir içerik kazanmaktadır. Örneğin ilk yıllar “doğal tarım” esas alınmışken daha sonraki yıllar buna “iyi tarım” eklenmiş, bir sonraki yıl birden ortaya çıkan kestane hastalıkları nedeniyle yeni bir çalışma alanı açılmıştır. Bir anlamda, plansız, programsız bu çalışmalar yol üstünde karşımıza çıkan yeni sorunlar, yeni ilgi alanları ya da talepler nedeniyle her an değişebilmekte, bu nedenle de belli bir istikrar göstermemektedir.
İşte o nedenle, zaman içinde en iyi hale getirilemeyen, bütünden kopuk bir girişim olarak başka bölgelerde, başka coğrafyalarda uygulama bulacak bir “model” olma özelliğine sahip olamayacaktır.
7. Modelin geri bildirimlerle ölçümlenip doğrulanması mümkün müdür?
2014 yılından bu yana yapılan tüm tarım ve hayvancılık hizmetleri, İlhan Tekeli’nin anlatımıyla “pratik içinde oluştuğu“; bu nedenle de önceden düşünülmüş bir politika, strateji, amaç ve hedef bütününün parçası olmadığı için bunların bir model içinde doğrulanması –ne yazık ki- mümkün olmayacaktır. Bu nedenle de doğrulanmayan bir deneyim olarak başka iklim, coğrafya ya da bölgelerde uygulanması mümkün olmayacak, bir “model” olarak başkalarına önerilemeyecektir.
Gelelim bir “model”in tasarım ve uygulama ilkelerine…
“Yapılabilirlik” ya da “uygulanabilirlik” olarak adlandırdığımız ilke, “model” olarak önerilen şeyin her ülke, coğrafya ya da bölgede geçerli olup olmadığını sorgulamak anlamına gelir… Bu anlamda yapılan hâlihazırdaki hizmetlerin küreselleşmeci neo-liberal hegemonyanın egemen olduğu her ülkede, coğrafyada ya da bölgede uygulanabilir olduğunu kabul etmek gerekiyor… Çünkü bütün bunları siz isteseniz de, istemeseniz de, değişik yol ve yöntemlerle, özellikle he türlü baskıcı ve zorlayıcı yöntemi; hatta savaşı kullanarak bile yapıyorlar zaten…
Geliştirilip önerilen bir modelin “sürdürülebilir” olması ise onun uygulandığı her iklimde uzun sürelerle uygulanıp uygulanamayacağını noktasına odaklanıyor… Ele alıp tartıştığımız İzmir Büyükşehir Belediyesi tarım ve hayvancılık hizmetlerinin bu anlamdaki sürdürülebilirliğinin ise şüpheli olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü her şeyden önce seçim dönemi yaklaşıyor ve bu projeyi uygulayan belediye başkanı yerine yeni bir belediye başkanının seçilme olasılığı oldukça yüksek… Ayrıca uygulanan hizmetlerin, Dünya Bankası (DB), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve Dünya Gıda Örgütü (FAO) tarafından önerilen “Sürdürülebilir Bölgesel Kalkınma” modelinin bir parçası olarak ilanihaye devam etmesi de mümkün değil… Çünkü kapitalizm yeni yeni krizlerle sarsıldıkça kendine yeni yeni çözümler, modeller bulma konusunda oldukça mahir…
Tasarlanıp önerilen “model”in “farklılığı” ya da “özgünlüğü” ise onun o alandaki diğer modellerden farkını ortaya koyuyor. Bu anlamda hemen çıkıp şu soruyu sorabiliriz: “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin model olarak tanıttığı tarım ve hayvancılık hizmetlerinin bir model olarak diğer tarımsal kalkınma modellerinden farkı, onu bir model yapan ayırt edici özelliği ya da özgünlüğü nedir?” Şayet bu soruya doğru bir şekilde yanıt verebiliyorsa, işte o noktada iddialarımızın doğru olmadığı şeklinde bu tartışma bitmiş demektir…
“Esneklik” ise, o modelin özgün, farklı olmasını sağlayan özelliklerin değişik iklim, coğrafya ya da bölgelerde göstereceği değişimin ne ölçüde gerçekleşeceğini, hangi sınırlar içinde kalabileceğini ya da hangi dereceden sonra o model olmaktan çıkıp başka bir şey olacağını gösteren temel bir ilkedir. Neyse ki, “İzmir modeli” olarak lanse edilen bu çalışmalar henüz başka bir coğrafya, iklim ve bölgede örnek alınıp uygulanmadığı için modelimizin şimdilik o şansa ulaştığı söylenemez. Ama yine de, bu tür çalışmaların Bursa, Adana, Antalya, Konya gibi diğer büyükşehir belediyeleri tarafından da kendi bölgelerinin özellikleri dikkate alınarak gerçekleştirildiğini, İzmir’in bu konuda tek örnek olmadığını söyleyebiliriz.
“Etkinlik”, uygulanan modelin uygulandığı alanda ne ölçüde etkili olduğunu, mevcut olanı ne ölçüde değiştirme gücüne sahip olduğunu gösteren bir ilkedir. Bu anlamda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hizmetleri çok yeni olduğu için bununla ilgili olumlu ya da olumsuz sonuçların ortaya çıkmasını beklemenin, her şeyin sabahtan akşama değişmediği tarım ve hayvancılık sektörü açısından erken olduğunu söylememiz gerekir. Belediyenin verdiği abartılı rakamları bu nedenle dikkate almamak gerekir. Çünkü her şeyden önce İzmir’deki tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde tek aktörünün İzmir Büyükşehir Belediyesi olmadığını, İzmir Büyükşehir Belediyesi dışında birçok resmi, özel, sivil kurum, kuruluş ve kişinin de bu konu ve sonuçlarından görevli, yetkili ve sorumlu olduğunu bilmek gerekir.

Ayrıca bir modelin etkili olup olmadığını ölçerken, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı gibi başarıyı tek bir kooperatif ölçeğinde “ortaklar şu kadar, ciro bu kadar, çalışanlar ise şu miktarda arttı” şeklinde ya da sadece bir ilçe özelindeki artıştan söz ederek değil; modelin uygulandığı tüm bölge itibariyle ölçüp ifade etmek en doğrusu olacaktır.
“Duyarlılık” ya da “dinamik tepki vermek” ise, tasarlanan modelin mevcut ve olası gelişmeler karşısında tepki verme yeteneğini gösterir. Örneğin kuraklık, yangın, deprem ya da sel gibi kriz durumlarında veya mevzuatın beklenmedik şekilde değişmesi halinde uygulanan modelin nasıl bir tepki vereceği ya da bundan nasıl etkileneceği bu ilke ile ilgili özel durumlardır. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından uygulanmakta olan tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin şu ana kadar bu tür durumla karşılaşıp karşılaşmadığı bilinmemekle birlikte “model” olarak takdim edilen çalışmaların nasıl bir duyarlılığa sahip olduğu da yazılıp çizilmemiş, en azından ifade edilmemiştir.
“Kullanışlılık” ya da “geçerlilik” ise, o “model”in uygulamasıyla istenilen sonuçlara ulaşılıp ulaşılmadığını ortaya koyan bir ilkedir. Örneğin, tartıştığımız konu yönetimi seçimlerle belirlenen bir belediyenin hizmetleri olduğuna göre, bu hizmetlerin sağ oyların geleneksel olarak ağırlıkta olduğu İzmir kırsalında, özel olarak da çoğu kez AKP oylarının CHP’den fazla ya da ağırlıklı olduğu Ödemiş, Tire, Bayındır ve Kiraz gibi ilçelerde uygulanıyor olması nedeniyle gelecek seçimlerde bunun bir oy tahviline dönüşüp dönüşmeyeceği kafalarımızı kurcalayan ayrı bir sorudur.
“Yerindelik”, tasarlanıp önerilen modelin uygulama alanı ile kurduğu ilgiyi, ilişkiyi doğrulayan temel bir ilkedir. Bu anlamda “model” ile mekân arasındaki olumlu ilişkiyi gösterir. Şayet bu ilişki yanlış kurulursa, “model”in tasarım ve uygulamasında mekânın özellikleri dikkate alınmazsa o “model”in başarıya ulaşması mümkün olmayacaktır.
Bu konuda son olarak “iktisadi olmak”tan söz edebiliriz. Bu, model için gözden çıkardıklarınızla hedefledikleriniz arasındaki farkın iktisat bilimi açısından anlatımını ifade eder. Şayet tasarlayıp uygulayacağınız model size iktisadi anlamda kazançtan çok zarar getirecekse onu ya uygulamaktan vazgeçmeniz ya da o zararları göze alarak yola devam etmeniz gerekebilir. Bunun belediyeci dilindeki anlamı ise, belediyeye bağlı şirket ya da iktisadi işletmelerde ne yapıyorsanız bu alanda da aynısını yapacağınız gerçeğine dayanır.
¹ Tekeli, İlhan; İzmir İli-Kenti İçin Bir Tarımsal Gelişme ve Yerleşme Stratejisi, Haziran 2016, s. 95
² Tekeli, İlhan; İzmir İli-Kenti İçin Bir Tarımsal Gelişme ve Yerleşme Stratejisi, Haziran 2016, s. 94
Devam Edecek…