İzmir şiirleri (6)

HEYBE

Doğumu Antalya’dan getirdim,

Yenikapı’nın bilmediğim bir evinden..

Binbaşım yeni gelmiş cepheden,

Anam en güzel yaşında.

 

Çocukluğu Topkapı’dan getirdim,

Tarhana çorbası kokar.

Bir gecesini görsem yetimliğin aynasında

Anıları durdurmak gelir içimden.

 

İlk gençliği İzmir’den getirdim,

Özgürlük sözcüğü yetmez anlatmaya…

Nasıl sığmış avuçlarıma koca dünya,

Kitabın biri insan, biri ben.

 

Denizli’den getirdiğim

Mahpushane işi bir fotoğraf..

Kayar gider belleğimden,

Ne kadar yattım, ne zaman çıktım, ne zaman girdim?

 

Balıkesir’den yüz köyün adamını getirdim

Gözleri hüzün çiçekleridir

Kimi kuşkuyla bakar yüzüme,

Kimi kardeş bilir beni.

 

Kadıköy’den kimi getirdim bilirsiniz,

Yılların eskimeyen şiiri..

Yeni çağlara birlikte yürüdüğüm,

Bilmediğim çağlardan gelen.

ŞÜKRAN KURDAKUL

Şükran Kurdakul

SUNU

Küçüğüm, sen şimdi on sekizindesin

Güzelliğin gün günden dillere destan

Hatırımda her biri seninle canlanan

İzmir’in günlerinde gecelerindesin

Sönmüş yanardağlar, kaleler eteğinde

Yüzyıllardır uyuyan şu bizim İzmir

O aşık kadınları, levent erkekleri nerde?

Sahiden yaşayıp göçtüler mi kim bilir?

Balkonlara, yalılara dalar düşünürüm

O günler uzaklaşan yelkenlerin peşi sıra

Akan bulutlar gibi geçmişine izine hatıra

Sır şimdi bunca güzel hayat, güzel ölüm

Sır şimdi gözyaşları, saadet dilekleri

Bize gelen yüzyılların hikâyesi sır

Eski İzmir diye ne varsa şunun bunun bildiği

Yaşlıların kırık dökük anlattığıdır

Aşkı şehirler yaratır, şehirler yaşatır diyorum

Gün gelir aşklarıyla anılır şehirler, anılırsa

Niyetim sevdalı sözler etmek de olmasa

İzmir için ne yazarsam sana sunuyorum

NECATİ CUMALI

Necati_Cumali_by_Gurdal_Duyar

BASMANE

Deniz üç adım ilerinde

-Gidebilirsen git.

Bir rüzgâr esti hayal meyal

-Tutabilirsen tut.

 

Bir kamyon geldi tozlu, yorgun

Dörtyol ağzına yığıldı kaldı

İşte iki elin, işte kolların

-İşletebilirsen işlet.

 

Duvarda bir küçük yüz, şavkı vurur

Sinema gibi, ama haber yok

Anılar durmadan bir şey söyler

-İşitebilirsen işit.

 

Buranın adı Basmane

Yosmaları deli divane

Türküleri saçlarından beter

-Avutabilirsen avut.

 

Bir yanda gece bekler

Bir yanda yorgan döşek

Saatler deli gibi işler

-Yatabilirsen yat.

CAHİT KÜLEBİ

372241800_6a828fa05b_o

EXODUS

her kentte şu aşılmaz yalnızlık duygusu

işte kaç yıl sonra İzmir’deyim yine

kim demişti: “geberiyorum kederden”

kuş motiflerinin ölümü çağırdığı

karanlığın ufku nasıl da geniş

tuğrul, namık, ünal ve arkadaşlar

soruyorlar,-abi neyin var?

nasıl anlatsam menekşelerin intiharını

ne mektuplar ne de kar

aşklar da bir bir bitiyorlar

işte kaç yıl sonra İzmir’deyim yine

sevda bile kar etmiyor

gökyüzünün unuttuğu uçurumlar

terkedilmiş bir aşiretin şarkısı gibi

ne mektuplar ne de kar

içimde bir exodus’un gezdirdiği

BEHÇET AYSAN, 5.12.1989, İzmir

Behçet Aysan

KOSTAS’A DÜŞ GAZELİ

Bir düş fotoğrafı çektirdik hüzünlere eklenir

Atina 1938,puslu günler yağmurlarla çiçeklenir

 

Marika yoktu o gün onu yitirdik bir sokak dalaşında

Atina’nın çılgın gürültüsünde bile sesi hala menevişlenir

 

O gün yeni bir resim çektirdik Rita, Roza, Dalgas, Semsis

Gün şuradan batıyordu Kostas, kuşlar ki eksiklenir

 

O gün Roza’yla dans ettik, kuşyemi aradık çarşılarda

Zarfları kuşlayıp yolladık İzmir’e çiçek tozlarıyla seslenir

 

Meyhanelerde, salaş kahvelerde sahi biz yaşadık mı Kostas

Bir düş fotoğrafı mıydı yoksa hiç durmadan yenilenir

AHMET ADA

Ahmet Ada 1

YORGO SEFERİS’E İSKELE IŞIKLARI

Aya Nikola’nın damındaki

Marsilya kiremitleri yerlerde zor tanınıyor

Korkma kimse alamaz

kilisenin enkazı tel örgüyle çevrili

Okula giderken

sandalyelerden köprü yapıp geçtiğimiz

dere

şimdi cadde

Hiçbir şeyi karşılaştırmak

hesaba kitaba vurmak istemiyorum

Bugünü ve geleceği hiç

geçmişi asla

Denizin ve gökyüzünün

ne kadarı senin

ne kadarı benim

Söyle

Gergios Stylianou Seferiades

Söylersen gider bulurum

Kokaryalı’daki amcanın evini

bahçesinde koruk suyu içtiğin yerde

kahve içerim

Değişmeyenin düş olduğunu

lodosun sana günlük tutturduğunu

martıların sıkıntılarına iyi geldiğini

anlarım belki

SÜREYYA BERFE, Yorgo Seferis’e İskele Işıkları

2919

İzmir şiirleri (4)

İZMİR’İN İÇİNDE

Ağlamaklı olurum

Bakıp da Kordonboyu’na

Bir çift göz için

Umutlar dolusu yeşil

 

Balıkçılar oltalarında sessiz

Bu şehir nasıl yaşar sensiz bensiz

Şu koy, azade rüzgârlarından açık denizlerin

Ve bir iklim değişikliği iliklerimde

Ellerimde dost ellerin sıcaklığı

Gene de seni ararım.

 

Ne olur düşüncelerime dokunmayın

Sevgililer beni çıldırtmayın

Birbirinize böyle sokulmayın.

 

Kordonboyu palmiye

Kordonboyu sıra sıra meyhane

Barları var aşk evleri misali

 

Sormayın sormayın bir tuhaf olmuşum

Gözlerim doğduğum şehirdedir

İzmir’in içinde vurmadılar beni

Ben vurulmuş da doğmuşum

MÜCAP OFLUOĞLU

Bulent-Ozgoren-80

ANDONİS’E UMARSIZ GAZEL

Yakmış nargilesini Andonis, sır olmuş İstanbul düşü

Eksik bıraktığı gecelerden kendine kalan yoksul düşü

1994 İzmir, “Gurbet Acısı”nı dinliyorum koskoca bir yaz

Çılgın hayat, bilgisayar, kanser ve para pul düşü

Kaç bahar geçti Andonis, kaç sonbahar sessiz ve tenha

Sesinden yapraklar uçuşuyor, sanki solgun eylül düşü

Adını yazıyorum Bornova Vapuru’na: Andonis Dalgas

Gece. Yatılmıyor sıcaktan. Balkonların gül düşü

Hiçbir şeyin yok şu dünyada türkülerinden başka

Hüzün yolculuğuna çıkmışsın yapayalnız,1945 Atina.

AHMET ADA

ahmet-ada2-1000x1051

AGORA MEYHANESİ

Sana bu satırları

Bir sonbahar gecesinin

Felç olmuş köşesinden yazıyorum

Beş yüz mumluk ampullerin karanlığında

Saatlerdir boşalan kadehlere

Şarkılarını dolduruyorum

Tabağımdaki her zeytin tanesine

“Simsiyah bakışların”ı koyuyorum

Ve kaldırıp kadehimi

Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum

Burası Agora Meyhanesi

Burada yaşar aşkların en madarası

Ve en şahanesi

Burada saçların her teline bir galon içilir

Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir

Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin

Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir

Burası Agora Meyhanesi

Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası

Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı

Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik

Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam

Elimde değil

Bu da bir nevi namuslu serserilik

Dışarıda hafiften bir yağmur var

Bu gece benim gecem

Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği

Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği bu gece

Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum

Ve sana susuzluğumu

Birazdan şarkılar susar, kadehler boşalır

Umutlar tükenir, mezeler biter

Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden

Bu sarhoş şehrin üstüne

Birazdan bu yağmur da diner

Sen bakma benim böyle delice efkârlandığıma

Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver

Yarın gelir çamaşırcı kadın

Her şeyden habersiz onu da yıkar

Sen mesut ol yeter ki ben olmasam ne çıkar

Dedim ya burası Agora Meyhanesi

Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer

Burası Agora Meyhanesi

Burası kan tüküren mesut insanları dünyası

ONUR ŞENLİ

onur

SOĞUKKUYU MAHALLESİ

Bu mahallenin akşamlarında yaşadım

Uyudum ve uyumadım

Sıkıldım ve sıkılmadım

Şarkı söyledim ve söylemedim

Kapıların önünde oturduğum

Evler oldu

Ve herkesten üstün

Bir derdim.

SALAH BİRSEL

Jpeg

EKSİK

en eksik kızlar izmir’e çizilmiş

dudakları simsiyah akıyor

gözlerini iyice karıştırmışlar

yaşadıkları neyse eksik

 

korkularının tadı bir tuhaf

geceleri birden yaklaşıyor

karanlıkları az uğultulu

sevdikleri neyse eksik

 

pencerelerde büyüyorlar

söyledikleri anlaşılmıyor

seyrek ıslandıkları belli

ağladıkları neyse eksik

 

kirpiklerinde toz mu ne

saçları yalnızlığa çalıyor

durdukları yerde azalıyorlar

öldükleri neyse eksik

ATİLLA İLHAN

581c4472ac1fe315c800edf3

KÜLRENGİ

Bakarken külrengine çalan opale

bir çift külrengi göz geldi gözümün önüne

yirmi yıl önce olmalı

Bir aylık aşıklardık

Sonra İzmir’e gitti sanırım, çalışmaya

bir daha göremedik birbirimizi

Hayattaysa hala- güzelliğinden eser kalmamıştır

külrengi gözlerinin

bozulmuştur o güzelim yüz.

Koru onları belleğim, oldukları gibi

Ve getir ne getirebilirsen

geri getir bu gece o aşktan

KONSTANTİN KAVAFİS

Constantine-P.-Cavafy-Konstantinos-P.-Kavafis