İZMİR’İN İÇİNDE
Ağlamaklı olurum
Bakıp da Kordonboyu’na
Bir çift göz için
Umutlar dolusu yeşil
Balıkçılar oltalarında sessiz
Bu şehir nasıl yaşar sensiz bensiz
Şu koy, azade rüzgârlarından açık denizlerin
Ve bir iklim değişikliği iliklerimde
Ellerimde dost ellerin sıcaklığı
Gene de seni ararım.
Ne olur düşüncelerime dokunmayın
Sevgililer beni çıldırtmayın
Birbirinize böyle sokulmayın.
Kordonboyu palmiye
Kordonboyu sıra sıra meyhane
Barları var aşk evleri misali
Sormayın sormayın bir tuhaf olmuşum
Gözlerim doğduğum şehirdedir
İzmir’in içinde vurmadılar beni
Ben vurulmuş da doğmuşum
MÜCAP OFLUOĞLU
ANDONİS’E UMARSIZ GAZEL
Yakmış nargilesini Andonis, sır olmuş İstanbul düşü
Eksik bıraktığı gecelerden kendine kalan yoksul düşü
1994 İzmir, “Gurbet Acısı”nı dinliyorum koskoca bir yaz
Çılgın hayat, bilgisayar, kanser ve para pul düşü
Kaç bahar geçti Andonis, kaç sonbahar sessiz ve tenha
Sesinden yapraklar uçuşuyor, sanki solgun eylül düşü
Adını yazıyorum Bornova Vapuru’na: Andonis Dalgas
Gece. Yatılmıyor sıcaktan. Balkonların gül düşü
Hiçbir şeyin yok şu dünyada türkülerinden başka
Hüzün yolculuğuna çıkmışsın yapayalnız,1945 Atina.
AHMET ADA
AGORA MEYHANESİ
Sana bu satırları
Bir sonbahar gecesinin
Felç olmuş köşesinden yazıyorum
Beş yüz mumluk ampullerin karanlığında
Saatlerdir boşalan kadehlere
Şarkılarını dolduruyorum
Tabağımdaki her zeytin tanesine
“Simsiyah bakışların”ı koyuyorum
Ve kaldırıp kadehimi
Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum
Burası Agora Meyhanesi
Burada yaşar aşkların en madarası
Ve en şahanesi
Burada saçların her teline bir galon içilir
Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir
Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin
Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir
Burası Agora Meyhanesi
Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası
Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı
Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik
Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam
Elimde değil
Bu da bir nevi namuslu serserilik
Dışarıda hafiften bir yağmur var
Bu gece benim gecem
Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği
Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği bu gece
Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum
Ve sana susuzluğumu
Birazdan şarkılar susar, kadehler boşalır
Umutlar tükenir, mezeler biter
Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden
Bu sarhoş şehrin üstüne
Birazdan bu yağmur da diner
Sen bakma benim böyle delice efkârlandığıma
Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver
Yarın gelir çamaşırcı kadın
Her şeyden habersiz onu da yıkar
Sen mesut ol yeter ki ben olmasam ne çıkar
Dedim ya burası Agora Meyhanesi
Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer
Burası Agora Meyhanesi
Burası kan tüküren mesut insanları dünyası
ONUR ŞENLİ
SOĞUKKUYU MAHALLESİ
Bu mahallenin akşamlarında yaşadım
Uyudum ve uyumadım
Sıkıldım ve sıkılmadım
Şarkı söyledim ve söylemedim
Kapıların önünde oturduğum
Evler oldu
Ve herkesten üstün
Bir derdim.
SALAH BİRSEL
EKSİK
en eksik kızlar izmir’e çizilmiş
dudakları simsiyah akıyor
gözlerini iyice karıştırmışlar
yaşadıkları neyse eksik
korkularının tadı bir tuhaf
geceleri birden yaklaşıyor
karanlıkları az uğultulu
sevdikleri neyse eksik
pencerelerde büyüyorlar
söyledikleri anlaşılmıyor
seyrek ıslandıkları belli
ağladıkları neyse eksik
kirpiklerinde toz mu ne
saçları yalnızlığa çalıyor
durdukları yerde azalıyorlar
öldükleri neyse eksik
ATİLLA İLHAN
KÜLRENGİ
Bakarken külrengine çalan opale
bir çift külrengi göz geldi gözümün önüne
yirmi yıl önce olmalı
Bir aylık aşıklardık
Sonra İzmir’e gitti sanırım, çalışmaya
bir daha göremedik birbirimizi
Hayattaysa hala- güzelliğinden eser kalmamıştır
külrengi gözlerinin
bozulmuştur o güzelim yüz.
Koru onları belleğim, oldukları gibi
Ve getir ne getirebilirsen
geri getir bu gece o aşktan
KONSTANTİN KAVAFİS