AKP Adayı Hamza Dağ’ın vaat ettikleri ve etmedikleri…

Ali Rıza Avcan

Bugün itibariyle önümüzdeki 31 Mart 2024 tarihli yerel seçimlere tamı tamamına 1 ay 12 gün; yani 42 gün kaldı.

Bu kadar kısa sürenin sonunda ya seçmen sandıklarına giderek oy kullanacağız, ya da sandık başına gitmeyerek veya sandık başına gidip boş oy kullanarak bu ahlaksız, yozlaşmış siyasi oyuna ortak olmak istemediğimiz için farklı bir tepkiyi dile getirmeye çalışacağız.

Şu an itibariyle belediye başkanlığı seçimlerine katılacak siyasi partiler adaylarını açıklayıp tanıtımını yapmaya başladılar. Sırada açıklanmayı bekleyen meclis üyesi adaylıkları var. Açıklanan CHP belediye başkan adaylarının bilinçsiz bir şekilde, adeta “kabul gününe gider gibi” dernek dernek dolaşarak siyasetsiz bir ziyaret turu yaptığı bu süreçte, seçime AKP İzmir büyükşehir belediye başkan adayı olarak katılacak olan Hamza Dağ, geçtiğimiz 13 Şubat 2024 tarihinde 11 ana başlık altında topladığı İzmir projelerini anlattığı bir toplantı düzenleyerek henüz seçim bildirgesini ve projelerini açıklamamış olan CHP‘nin ve onun büyükşehir ve ilçe belediye başkan adaylarının önüne geçti.

CHP’de yaşanan bu gecikmenin en önemli sonucu ise, kirli, pazarlıkçı ve rövanşist duygularla yüklü bir sürecin sonucunda, kazanamayacağı ya da partisine büyük bir oy gerilemesi yaşatarak AKP‘nin İzmir‘de güçlenmesine neden olacak “defolu” adayların ortaya çıkması nedeniyle hem aday adaylarının hem de partililerin ve parti örgütlerinin haklı tepkilerine tanık olduk. Önümüzdeki günlerde ise seçilmeyen belediye meclisi aday adaylarının kabaran tepkilerini izleyeceğiz.

İşte o nedenle, birçok aday adayı seçilemediği için küserek bir köşeye çekildi; hatta istifa ederek partisinden ayrıldı. Seçmenler ise bu süreci adaletli ve becerikli bir şekilde yönetemeyen partilere verilecek en iyi cezanın, seçimlerde oy kullanmamak ya da kendisini daha yakın gördüğü İyi Parti, DEM, TİP ya da TKP gibi alternatif partilere oy vermenin daha doğru olacağını düşünmeye başladı.

Evet, etkili siyasi iletişim ve ikna stratejileri açısından en iyi yöntemin rakibi eleştirmekten çok kendini anlatmak olduğunu bilir ve buna içtenlikle inanırım. Ama bunun yanında, bir adayın kendini anlatıp tanıtırken karşısındaki diğer rakiplerin güçlü ve zayıf yönleriyle karşı karşıya kalabileceği tehdit ve fırsatları değerlendiren bir rakip analizinin de gerekli olduğunu bilir, kabul ederim. İşte bu nedenle, bugünkü yazımda siyasi anlamda bir adım ötede olduğunu düşündüğüm AKP adayı Hamza Dağ‘ın 13 Şubat 2024 tarihinde açıkladığı İzmir projelerini ele alıp değerlendirmeye çalışacağım.

Toplam sayısı 53’ü bulan bu projeleri tek tek incelediğimizde ise dikkatimizi çeken ilk şey, proje sayısının şişirilmesi amacıyla aynı proje başlık ve içeriklerinin birbirini tekrarlaması oluyor. Sayısı fazla gösterilen projeleri ana başlıklar halinde sıralamaya kalktığımızda ise bu 53 projenin 12 ayrı ana başlık altında gruplanabileceği ortaya çıkıyor;

1) Ulaşım (1-18, 31, 40), 2) Sosyal Hizmetler (19-26, 36, 46), 3) Çevre ve Yenilenebilir Enerji (27-28, 30, 32-34), 4) İstihdam (29, 43), 5) Kentsel Dönüşüm (35, 37, 41), 6) Turizm (38, 39), 7) Eğitim (42), 8) Dijital Teknoloji (44, 45), 9) Sağlık (47), 10) Tarım (48, 49), 11) Spor (50), 12) Kültür ve Sanat (51-53).

12 ayrı grup altında sıraladığımız bu 53 projenin en önde gelenlerinin sırasıyla;

1) İzmir Körfez Geçidi” olarak tanımlanıp 2016-2019 sürecinde mahkeme kararı ile iptal edilen İzmir Körfez Geçişi Projesi,

2) Karşıyaka-Yamanlar hattından geçirilmek istenen Yeni Çevre Yolu ve

3) Şehrin farklı yerlerinde yapılmak istenen bol sayıdaki battı-çıktı geçitler olduğu görülecektir.

Nitekim toplam 53 projeden 20’sinin ulaşımla ilgili olması AKP iktidarının belediyecilikten anladığının daha fazla yol, daha fazla köprü, battı-çıktı geçit, tünel, otopark ve araç olduğunu göstermektedir. Anlaşılan o ki, uzun yıllardır iktidarda olmadıkları bu kentte trafiği rahatlatmak bahanesiyle elde cetvel, pergel yeni ulaşım hatları açarak, yeni yatırım alanları yaratarak yandaş inşaat şirketlerini kayırmayı, hem onları, hem de onlar sayesinde kendilerini daha da zengin etmeyi düşünüyorlar.

AKP‘nin hem İzmir‘de hem de diğer şehirlerde yürüttüğü propaganda çalışmalarına bakıldığında ilk dikkatimizi çeken şey, arkasına merkezi iktidarın gücünü alan AKP‘li belediye başkan adaylarının İzmir Körfez Geçişi Projesi, otoyol ve karayolu yapımı, her yere doğalgaz götürülmesi ve tüm emeklilere yardım yapılması gibi asıl olarak merkezi iktidarın görev alanında bulunan hizmetleri ya da daha önce kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla sonuçlandırılmış kimi eski projeleri sanki belediye olarak yeniden yapacaklarmış gibi vaatlerde bulunmaları, bu tür büyük yatırımları belediye hizmeti olarak takdim etmeye çalışmaları olmaktadır.

Oysa belediyelerin ellerindeki yasal ve finansal olanaklarla bu tür büyük projeleri yapmaları; ayrıca, daha önceki tarihlerde aynı proje için yüksek mahkeme tarafından verilmiş kesinleşmiş kararlar bulunduğu halde aradan bir süre geçtikten sonra aynı projeleri yeniden piyasaya çıkararak hukuk dışı yöntemlerle seçmenin oyuna talip olmaktadırlar.

Evet, AKP adayının en önemli ve öncelikli projesi olarak öne çıkarılan İzmir Körfez Geçiş Projesi bir “Binali Yıldırım Projesi” olarak 2015 yılında vitrine çıkarılmış ve bu projenin kabulü ile ilgili ÇED raporu TMMOB, EGEÇEP, Doğa Derneği ve 81 sivil yurttaşın verdiği mücadele sonucunda mahkeme kararı ile iptal edilmiştir. Hem de o dönemde İzmir büyükşehir belediye başkanı olarak görev yapan Aziz Kocaoğlu ve ilçe belediye başkanlarına rağmen, onların “sükut ikrardan gelir” anlayışıyla ortaya koydukları suç ortaklığına, Aziz Kocaoğlu‘nun “biz bu projeye karşı çıkmadık ama öneri hakkımız da var. Umarın bu gerçekleşir ve İzmir bir eser kazanır” demiş olmasına karşın… (3)

Böylesi büyük bir projenin bir büyükşehir belediyesi tarafından yapılabilecek bir proje değil, tümüyle merkezi yönetimi elinde bulunduranların uygulayabileceği bir iktidar projesi olduğu, bu kadar kapsamlı, büyük ve önemli bir projenin mevcut belediye mevzuatı ve finans kaynakları itibariyle yapılamayacağı hususu dikkate alınmadan proje listesinin başına konulması, aslında “ben aslında keyfimin istediği her şeyi yaparım” diyen AKP zihniyetinin somut bir örneğini oluşturmaktadır. Aynen diğer şehirlerdeki AKP‘li belediye başkan adaylarının seçildikleri takdirde tüm emeklilere yardım yapacaklarını ya da her yere doğalgaz getireceklerini vaat etmelerinde olduğu gibi, İzmir‘deki AKP adayı da asıl olarak iktidar tarafından yapılabilecek büyük bir yatırımı sanki belediye imkan ve kaynakları ile yapacakmış gibi, mevcut hukuk düzenine ve mahkeme kararlarına rağmen bu işi becerebilirmiş gibi kendi hanesine yazdırmayı düşünmektedir. Bu ise içinde bulunduğumuz sistemin, aynen Suriye‘deki BAAS rejimi ve Azerbaycan‘daki totaliter Aliyev yönetim gibi AKP‘li belediyelerle AKP‘li merkezi iktidarın bütünleştiği bir parti devleti sisteminin yürürlükte olduğunu, böylesi bir parti devleti uygulamasının bu beyefendiler tarafından olağan karşılanıp oradan aldıkları güçle kural kaide dinlemeden istediklerini yapabilecekleri gibi beyanlarda bulunmakta, seçildikleri takdirde İzmir‘in seçilen yerel yöneticiler tarafından değil Ankara‘daki tek adam tarafından yönetileceğini açık bir şekilde itiraf etmektedirler.

Ancak 13 Şubat 2024 tarihli Birgün gazetesi tarafından “AKP’in İzmir adayı Hamza Dağ, mahkemenin iptal ettiği projeyi vaat olarak duyurdu” (2) şeklinde bir haber yapılmış olmasına karşın aynı proje için muhalefet cephesinde yer alan; hatta bu proje ile ilgili ÇED raporunun iptali mücadelesine katılan Konak ve Karabağlar belediye başkan adayları başta olmak üzere CHP‘nin İzmir büyükşehir belediye başkan adayı Cemil Tugay‘ın, aradan tam bir hafta geçmiş olmasına karşın AKP adayının bu prestij projesi için tek bir görüş açıklamaması, bu yatırımın hukuki yönden İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılamayacağını ifade edip bu proje için yüksek mahkeme tarafından verilen kararı hatırlatmamış olması da oldukça ilginç bir durumu koymaktadır.

Aynı durum, 33 ve 39 numaralı “Çevre Altyapısı-Doğalgaz” ve “Urla Karantina Adası Turizm Merkezi” isimli projeler için de geçerlidir.

Ülke çapında ve İzmir‘deki doğalgaz hizmetleri, belediyelerin genellikle % 10 oranında hissedar olduğu ve iktidar tarafından imtiyaz verilen özel şirketler eliyle yerine getirilmekte olup, belediyelere verilen % 10’luk hissenin hikmet-i sebebi ise, kurulan doğalgaz şirketlerinin büyük maliyetlere neden olan kent içi kazıların bedelini ödememesini sağlamak düşüncesinden kaynaklanmaktadır. O nedenle, doğalgaz hatlarının yapımı ile görevlendirilmiş Botaş ile İzmir‘deki doğalgaz dağıtımı için yetkilendirilmiş yandaş Kolin Holding kapsamındaki İzmirgaz A.Ş.‘ne ait görevlerin, AKP adayının vaat listesinde yer alması, belediye başkanı oldukları takdirde bu şirketlere merkezi iktidar tarafından verilen imtiyaz ve yetkilerin zorlanacağını, bu zorlama neticesinde de İzmirgaz A.Ş.‘ne verilecek yeni imtiyazlar karşılığında gelişip genişleyen doğalgaz şebekesi “başarı” olarak belediye başkanının hanesine yazılacaktır. Tabii ki, merkezi iktidarı elinde bulundurmayan diğer muhalif parti adaylarının böyle bir şeyi vaat etmesi mümkün olmayacağı için, bu vaadi yapan belediye başkan adayları 1-0 öne geçmiş olacak, merkezi iktidarın kendilerine sunduğu imkanlarla seçimlerin galibi olarak ortaya çıkacaklardır.

Diğer yandan mülkiyeti Hazine‘ye ait olup Sağlık Bakanlığı tarafından kullanılan Urla Karantina Adası‘nın tarihi ve arkeolojik değerinin koruma-kullanma dengesini dikkate almaksızın, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından bir turizm merkezi olarak kullanılacağını ilan etmek de, arkasını merkezi iktidara dayamış ve parti devleti zihniyetini benimsemiş bir belediye başkan adayının dayatması olarak kabul edilebilir.

53 ana başlık halinde sunulan projeler arasında hiç mi eksik kalan, özellikle eksik bırakılan, 22 yıllık AKP iktidarına uygun görülmediği için gündeme getirilmeyen sorun ve ihtiyaçlar yok?

İşte bu düşünceden hareketle aklımıza gelen ilk konu ve noktaları şu şekilde sıralayabiliriz. Tabii ki daha sonra aklımıza gelecek olanları da bunlara eklemek koşuluyla…

📌 2019 tarihli İzmir Ulaşım Master Planı‘nda yer aldığı halde verilen süre içinde yapılmayan İzmir-Kemalpaşa İZBAN hattının yapımı açıklanan proje demetinde yer almamaktadır.

📌 Etkili bir çözümmüş gibi sunulan battı-çıktı geçitlerin her sel felaketinde bir ölüm tuzağına dönüşmesi ihtimalinin göz ardı edildiği görülmektedir.

📌Karayolları sorumluluk alanına giren yolların yapım, bakım, onarım ve genişletmelerinin “inisiyatif alınarakİzmir Büyükşehir Belediyesi‘nce yapılacağının belirtilmesi parti devleti anlayışının diğer bir örneğidir.

📌 İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin hissedarı olduğu “Basmane Çukuru” ve “Hilton Oteli” ile yapımı yarıda kalan Mavişehir Opera Binası, ticari anlamda cazibesini kaybeden Konak Pier, yağmalanmak istenen İnciraltı ile her yağmur yağdığında sular altında kalan Mavişehir‘de ne yapılacağının belirtilmemesi bu proje demetinin en önemli eksikliğidir.

📌İstihdam denilince ilk akla gelmesi gereken işsizler için yeni iş alanları yaratmak yerine işsizlerle işverenleri bir araya getiren düzenlemelerin önerilmesi ciddi şekilde işsizlik sorununun ciddiye alınmaması anlamına gelmektedir.

📌Sunumu yapılan 53 proje arasında deprem, sel, yangın, kuraklık, salgın ve kimyasal kirlenme gibi olası doğal afetler karşısında ne yapılacağının açıklanmamış olması büyük bir eksikliktir.

📌Merkezi iktidarın özelleştirme programında olan Alsancak Limanı‘nın teknoloji ve inovasyon merkezi haline dönüştürülmesi ile aynı yerde bir kruvaziyer limanı yapım ve geliştirilmesi vaadi de asıl olarak merkezi iktidara ait görev olması nedeniyle AKP’li adayın suya yazdığı bir vaat olarak değerlendirilmelidir.

📌 Katı atıkların toplanıp değerlendirilmesi; özellikle de kentin önemli bir sorunu olan Harmandalı Düzenli Atık Depolama Tesisi için hiçbir olumlu vaatte bulunulmamaktadır.

📌 İzmir denilince ilk akla gelen şeylerden biri olan Uluslararası İzmir Fuarı ve İZFAŞ tarafından yürütülen fuarcılık hizmetleri konusunda hiçbir vaatte bulunmamaktadır.

📌 İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir halkı için büyük bir yük oluşturan belediye şirketleri konusunda halkı rahatlatacak hiçbir proje sözü verilmemektedir.

📌 Seçmenin asıl gündemini oluşturan yoksulluk, açlık ve hayat pahalılığı konusunda tek bir söz edilmemektedir.

📌 AKP adayı Hamza Dağ, daha önceki belediye başkanları gibi Körfez‘de yüzme iddiasına girmese de; kullandığı yanlış Türkçe nedeniyle bizlere masmavi bir körfezde -yüzmek yerine- yürümeyi önermektedir: “.. İzmirlilerin masmavi bir körfezde yürüyüş yapabilmesini amaçlıyor” Bkz. 27 numaralı Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi Projesi. Tabii ki bu vaat, su üstüne yazı yazıp yürüme yeteneğine sahip olanlar için geçerli…

📌 20, 21, 23 ve 24 numaralı proje açıklamalarında dört kez tekrarlanan “yaşlı ve emeklilere yönelik akıllı saat uygulaması” ifadesi, 65 yaş üstü yaşlı ve emeklilere ait ücretsiz ulaşım hakkının “akıllı saat uygulaması” adı altında kısıtlanması ihtimalini akla getirdiği için, bu anlatımla neyin ifade edilmek istendiği bir an önce açıklanmalıdır.

📌 İzmir’de çoğu insanın belirli bölge ve mahalleler düzeyinde şikayetçi olduğu esenlik ve güvenlik sorunlarının nasıl çözümleneceği, bu sorunların çözümü için nasıl bir yöntem uygulanacağı belirtilmemektedir.

📌 İzmir‘in içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla yapıldığı söylenip yapımındaki teknik hatalar nedeniyle kullanılamayan; ama buna rağmen, İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin her yıl ödeme yaptığı Gördes Barajı ile ilgili sorunun bu projeler içinde gündeme getirilmediği, tümüyle bir merkezi iktidar projesi olan bu başarısız yatırımın hatırlanmadığı görülmektedir.

📌 Yapılacağı söylenen topu topu üç kütüphanenin, bu mekanlar sanki sadece bir ders çalışma ya da etüt merkeziymiş gibi sadece gençlere ve öğrencilere tahsis edileceğinin söylenmesi, gençler ve öğrenciler dışında kalanların bunun dışında tutulması aslında bu işin de yeterince bilinmediğini göstermektedir.

📌Sunumu yapılan bu projeler arasında üretimi arttırıp aşırı tüketimi azaltan, refahı ve sosyal adaleti sağlamayı hedefleyen, kültürel, tarihi, arkeolojik ve doğal değerlerin korunmasını amaçlayan düzenlemelere yer verilmemesi bu konulardaki bilinçli bir politikanın sonucuymuş gibi gözükmektedir.

Sonuç olarak anlaşılan o ki, AKP adayı Hamza Dağ‘ın 31 Mart 2024 tarihli İzmir büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinde başarılı olması için hazırlanan ve 12 ayrı ana başlık altında derlediğim toplam 53 projesi, 2009, 2014 ve 2019 seçimlerinde yarışan diğer AKP‘li belediye başkan adayları Taha Aksoy, Binali Yıldırım ve Nihat Zeybekçi‘nin yağmalama projelerine göre hem sayı hem de içerik yönünden oldukça az ve zayıf gözüküyor. Proje olarak sunulan bu ön fikirlerin proje haline dönüştürülmeden önce yeterince araştırılıp analiz edilmediği, bugüne kadar çoğu mevcut belediye tarafından farklı ad ve şekillerde uygulanan ya da uygulanmakta olan projeler olduğu, bu nedenle de mevcut sorun ve ihtiyaçlara cevap vermeyen ve kendi içinde yeni olmayan öneriler olduğu anlaşılıyor. Tabii ki bu durum, yerel iktidarı ele geçirdikleri takdirde bu kadar az ve kalitesiz proje ile bu kenti daha az yağmalayacakları anlamına gelmiyor. Anlaşılan o ki, hem yerel iktidar hem de merkezi iktidar olarak el ele verip İzmir‘i İzmir olmaktan çıkaran yağma uygulamalarına tam gaz devam etme konusunda yine büyük bir iştah gösteriyorlar ve tüm kenti yandaş şirketlere pazarlayacakları bir inşaat alanı olarak görüyorlar.

(1) https://avhamzadag.com/projeler/ Erişim Tarihi: 18.02.2024.

(2) https://www.birgun.net/haber/akp-nin-izmir-adayi-hamza-dag-mahkemenin-iptal-ettigi-projeyi-vaat-olarak-duyurdu-506321 Erişim Tarihi: 18.02.2024.

(3)Kocaoğlu’ndan Kaya’ya Körfez Geçiş Projesi, Zorlu’ya Yatırım Yanıtı“, Erişim Tarihi: 17.02.2024, https://www.egedesonsoz.com/haber/kocaoglu-ndan-kaya-ya-korfez-gecis-projesi-zorlu-ya-yatirim-yaniti/945773

AKP Adayı Hamza Dağ’ın vaat ettikleri ve etmedikleri…” için bir yanıt

  1. Eleştirilerde tümüyle haklısınız. Hamza Dağ’a oy vermeyi aklımın köşesinden geçirmem.
    Lakin bir ilçe belediye başkanı, CHP üyesi iken, iktidar partisinin imtiyazlısı olarak bilinen, milletin a.. sına ettiği küfürle ve vergi affı ödülleriyle ününe ün katmış mütehhite yaptığı kıyakla dillere düşer. Epey zamandır, belediye çalışanlarına maaşlarını zamanında ödememekte, yahut bölük pörçük ödemektedir. Son zamanlar maaş ödemelerini tamamen unutunca, hak aramaya kalkan işçilerden özür dileyeceğine, bir de tehdit eder. Hatta davranışlarıyla iktidar partisi adayının ekmeğine yağ sürdüklerini söyler.
    İktidar partisinin ekmeğine yağ süren, bunca marifetine rağmen, onu ödüllendirerek, büyükşehire aday yapan partisi midir, haklarını arayan işçiler mi?
    Ben bu sayın adaya oy verirsem kendime saygım kalır mı?
    Ne yapmalıyım?

    Beğen

Yorum bırakın