İzmir Yerel Yönetişim Ağı – 6

Yazımızın bugünkü konusu da İzmir Akdeniz Akademisi (İZMEDA).

2012 yılında kurulan İzmir Akdeniz Akademisi’nin (İZMEDA) üstlendiği görevler, bugüne kadar gerçekleştirdiği işler ve yapamadıkları…

İzmir Akdeniz Akademisi (İZMEDA) bugünkü haliyle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun danışmanı Prof. Dr. İlhan Tekeli’nin okulu ya da şirketi gibi… Hele ki kurucu onursal başkanlardan bir diğeri Prof. Dr. Halil İnalcık’ın ölümünden sonra… Gerçi rahmetli ustanın ‘adı var kendi yok‘ denilebilecek mevcudiyeti döneminde bile asıl ‘bani‘nin, yani kurucunun İlhan Tekeli olduğu da kesin bir olgu… O nedenle bu kurumun aktörleri de kurulduğu günden bu yana İlhan Tekeli tarafından belirleniyor… Bir iki değerli bilim insanı inat edip orada olmaya ve kalmaya devam etmek istese dahi bunu bir türlü beceremiyorlar… Çünkü hoca ve müridleri buna kesinlikle izin vermiyorlar… İzin verseler bile bu durum bir iki toplantıyla, sempozyumla sınırlı kalıyor ve gerisi gelmiyor.. Akademinin bilim ya da danışma kurulunda görev yapmaları ya da yönetici görevler üstlenmeleri mümkün olmuyor… O nedenle de İzmir Akdeniz Akademisi (İZMEDA) 2012-2016 dönemindeki performansı ile ‘sen-ben-bizim oğlan‘ anlayışının hayata geçtiği güzel örneklerden biri olma vasfını -ne yazık ki- koruyor…

izmeda-bina-01

Çünkü asıl işlevi kendi başına etkinlikler, çalışmalar yaparak varlığını gerçekleştirmek değil… Asıl işlevi kenti; yani İzmir’i ‘İzmir Yerel Yönetişim Ağı‘ üzerinden saran büyük belediye projelerine entelektüel altlık sağlamak, onları bilimsel olarak desteklemek… O büyük projelerin kabulü için gerekli olan yerel, ulusal ve uluslararası  akademik desteği oluşturmak… Uluslararası finans dünyasının hibe ve kredilerinin gelişini kolaylaştıracak bir görev üstlenmek… O nedenle de, çatlak sese neden olabilecek farklı isimlere orada yer yok… Orada sadece birbirine güvenen, usta-çırak ilişkisiyle somutlanan elitist bir yaklaşımla bir araya gelip kümelenen birbirini tanıyan, bilen ve güvenen yakınlara, akrabalara, aynı soy ismini taşıyanlara yer var…

Bunun en güzel kanıtını da, İzmir Akdeniz Akademisi’nde (İZMEDA) belediye görevlisi olarak çalışanların yaptıkları işlerle ilgisi olmayan eğitim ve deneyimlerinden yakalamak mümkün… 

İzmir Akdeniz Akademisi’nin (İZMEDA) kuruluş ve çalışmalarında yaşanan diğer bir tuhaflık da, bu kurumun rahmetli Ahmet Piriştina zamanında Tarih Vakfı’nın önerisi ve İzmirli tarihçiler Sabri Yetkin, Fikret Yılmaz ve Erkan Serçe‘nin değerli katkılarıyla kurulan Ahmet Piriştina Kent Arşivi Müzesi (APİKAM) karşısındaki konumudur.

İzmir Kent Arşivi ve Müzesi, dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı rahmetli Ahmet Piriştina’nın 1999 yılındaki seçimlere girerken hazırladığı bildirgede, yapmayı taahhüt ettiği projeler arasında yer almaktaydı. Bildirgenin sunuş bölümünde bu konuyu, ‘Tarihsel ve geleneksel değerleri titizlikle korumak ve değerlendirmek; kent arşivini çağdaş yöntemlerle bir belgelikte derlemek’ sözleriyle dile getirmiştir. Bu kapsamda, arşiv ve müzenin bilimsel kriterlere göre yapılandırılma projesi, 2000 yılında başlatılmış ve yer olarak da, 1932 yılında inşa edilen İzmir İtfaiyesi Merkez Binası seçilmiştir. Böylesi önemli bir projeye duyulan ihtiyaç, rahmetli Başkan Ahmet Piriştina’nın 8 Şubat 2002 tarihinde itfaiye binasının restorasyonunun başlangıç töreninde yaptığı şu konuşmadan anlaşılmaktadır:

“İzmir’in tarihsel ve kültürel yapısıyla uyum sağlanamadığı takdirde, İzmirli olabilmek de mümkün olamadığından; kentli kimliği ve kentlilik bilinci yaratmak için kurumlar oluşturmak ivedi bir ihtiyaç haline gelmektedir. Kentli bilincinin oluşturulması ile hatırlama ve geçmiş bilgisi arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. İzmir’in yaşadığı tarihsel serüveni canlı tutacak, tarihi yapı ve mekanların tanınılırlığını artıracak, tarih içinde İzmir’deki yaşamın değişim dinamiklerini ortaya koyacak çalışmalar, geçmişle bugün arasında kurulacak tarihsel bir köprü oluşumuna ön ayak olacaktır. Böylelikle değişimin doğal ve sindirilebilir bir seyir izlemesi mümkün olacağından, İzmir’i bağlamından koparan ve geçmişine yabancılaştıran bir dönüşümün tahripkâr etkisinden koruyabilmenin ön koşulu sağlanabilecektir. Tahmin edileceği üzere, söz konusu ön koşul; yaşadığı kenti tanıyan, bilinçli ve aidiyet bağı güçlü olan İzmirlilerdir. İşte kent arşivleri ve müzeleri bu bağlamda anlam kazanmaktadır.”

İzmir Kent Arşivi ve Müzesi’nin (APİKAM) kuruluş amacı başlangıçta “tarihsel ve geleneksel değerleri titizlikle korumak ve değerlendirmek; kent arşivini çağdaş yöntemlerle bir belgelikte derlemek”olarak ifade edilmekle birlikte; bu kurumun aradan geçen süre içinde şimdiki İzmir Akdeniz Akademisi’nin (İZMEDA) amaç ve hedefleriyle donatılarak daha da zenginleştirilip güçlendirilmesi pekala mümkündü. Ama ne yazık ki, büyük emeklerle kurulan bu kurum özellikle Aziz Kocaoğlu’nun hizmet döneminde yılda bir ya da iki sergi düzenleyen, belediyeye ait kitapları yayınlayan bir yapıya dönüştürülmüş ve giderek hem anlam hem de boyut itibariyle küçültülmüş, önemsizleştirilmiştir.

Oysa, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2010-2017 ve 2015-2019 dönemi stratejik planlarına bakıldığında İzmir Kent Müzesi ve Arşivi’nin (APİKAM) her yıl bir uluslararası bir proje yapması öngörüldüğü halde, bu hedef hiçbir yılda gerçekleştirilmemiş, üstüne üstlük son yıllarda profesyonel bir yönetim kadrosu yerine başkan danışmanlarından birine teslim edilen pasif bir konuma getirilmiştir.

İzmir Kent Müzesi ve Arşivi’nin (APİKAM) 2000-2016 dönemindeki ihmali karşılığında onun alternatifi olabilecek bir İzmir Akdeniz Akademisi’nin (İZMEDA) kurulmuş olması bu anlamda yanlış ve gereksiz bir tasarruf olmuştur.  Nitekim bu husus, kentle ilgili her düzeydeki çalışma ve etkinlikte yer aldığını bildiğimiz Doç. Dr. Emel Kayın‘ın Arkitera Dergisi’nde yayınlanan “İzmir Kentinin 21. Yüzyıl Başındaki Dönüşümü ve Yeniden Dönüşümü” başlıklı yazısında; “bu kapsamda her ortamda üretilen bilgiyi bir araya getirmek, arşiv oluşturmak, sergi, sempozyum, çalıştay düzenlemek, kitap-dergi yayımlamak üzere kurulan Kent Arşivi ve Müzesi ile İzmir Kent Kitaplığı’nın yeni dönemde atıl bırakıldığı ve farklı çalışmalar yapmak üzere yeni kurulan ve elitist bir çizgi belirleyen İzmir Akdeniz Akademisi’nin ön planda olduğu görülür.” (*) şeklinde ifade edilmiştir.

0034_restorasyonun-baslamasi-toreni

Evet, İzmir’le ilgili her düzeydeki bilginin derlenmesi, saklanması ve bu bilgiler çerçevesinde oluşan düşüncelerin tartışılarak kentin geleceğine yönelik açılımlarda değerlendirilmesi mümkündür ve doğrudur… Ancak bunun, kentin katılımcı geleneğini dikkate almayan ‘elitist‘ bir anlayışla ve buna uygun mevcut kurumları dikkate almayan bir tutumla yapılması kentin geleceğinin tasavvuru açısından beyhude, gereksiz ve zaman kaybettirici bir savurganlıktır…

Nitekim İzmir Akdeniz Akademisi (İZMEDA) ‘elitist‘lerinin İzmir’deki her şeyi yeniden keşfedercesine yaptıkları eylemlerle dolu geçmiş performansları da bunu kanıtlamaktadır.

(*) İzmir Kentinin 21. Yüzyıl Başındaki Dönüşümü ve Yeniden Dönüşümü 

Devam Edecek… 

 

İzmir Yerel Yönetişim Ağı – 5

Yazı dizimizin bu bölümünde, ‘İzmir Yerel Yönetişim Ağı‘nın önemli bir odağı olarak kurulan İzmir Akdeniz Akademisi’ni (İZMEDA) ele alarak kurulduğu tarihten bu yana yaptıklarını, ‘İzmir Yerel Yönetişim Ağı‘ içindeki işlevini ve bugüne kadar yaptıklarını inceleyip değerlendirmeye çalışacağız.

İzmir Akdeniz Akademisi (İZMEDA) ile ilgili web sayfasında bu kurumun kuruluş nedenişu şekilde anlatılmakta:

İzmirli ve İzmir’e gönül vermiş bilim, sanat ve kültür insanlarının katılımıyla 24 Ekim 2009 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde gerçekleştirilen İzmir Kültür Çalıştayı’nda, İzmir için yeni bir gelişme vizyonu saptandı. Bu vizyonun üçayağı bulunmaktaydı. Bunlardan birincisi İzmir’in geleceğinde daha ileri bir noktaya gidebilmesi için yenilik ve tasarım kenti haline getirilmesi, ikincisi bu vizyonu yurt dışına açık ve Akdeniz kentleri ile kurduğu ağ ilişkilerinden yararlanarak geliştirmesi, üçüncüsü ise bu vizyonun demokratik ve katılımcı pratikler içinde sağlamasıydı. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kültür Çalıştayı’nda belirlenen bu vizyonun ve ‘Akdeniz’in Kültür, Sanat ve Tasarım Kenti İzmir’ hedefinin yaşama geçmesini sağlayacak birim olarak, 12 Mart 2012 tarihinde İzmir Akdeniz Akademisi’ni oluşturmuştur.

Akademi, İzmir vizyonunu yaşama geçirmek için paydaşlarıyla birlikte çalışırken, İzmir’in dünyaya açılma stratejisinin geliştirilmesine de katkıda bulunarak kente ve ülkeye yeni ufuklar açacaktır.

İzmir tarihinin bir Akdeniz kenti olması perspektifiyle yeniden ele alınması;  İzmir’in tasarım ve yenilikçilik kenti olmasına ilişkin strateji, organik tarım ve ekolojik bir yerleşme tasarımı ile İzmir’in Akdeniz’in kültürel hareketliliğine katkıda bulunan kentler ve kültürel girişimlerle etkileşim içinde bir ‘Akdeniz Kültür Ağı’nın oluşmasında öncü bir rol oynaması Akdeniz Akademisi’nin temel öncelikleridir.

İzmir Akdeniz Akademisi’nin (İZMEDA) tanıtımıyla ilgili bu açıklamada da belirtildiği gibi temel vizyon, İzmir kentinin ‘Akdeniz Kültür Ağı‘nın önemli ve öncü bir aktörü olmasıdır.

Bu düşünce, esasen kurumun fikir babası olan Prof. Dr. İlhan Tekeli’nin 2000’li yıllardan bu yana ifade ettiği temel bir düşüncenin sonucudur. Prof. Dr. İlhan Tekeli, 2000 yılında İzmir’in kuruluşunun 5000. yılı nedeniyle düzenlediğimiz toplantılar dizisinde yaptığı bir konuşmada İzmir’in ufkunu Batı’ya döndürdüğü, Batı ile ilişkilerini geliştirdiği her çağ ve koşulda gelişip büyüdüğünü, geriye, art alanı olan Anadolu’ya, Doğu’ya döndürdüğünde de küçülüp önemsizleştiğini ifade etmiş; o nedenle, kentin gelişmesinin ancak Batı ile, Akdeniz Dünyası ile ilişkilerini geliştirdiği takdirde mümkün olabileceğini savunmuştur.

Nitekim, İzmir Akdeniz Akademisi’nin (İZMEDA) 27-28 Kasım 2014 tarihleri arasında düzenlediği ‘Akdeniz Tarihi, Kültürü ve Siyaseti’ (Çoğulluğu ve Farklılığı İçeren Bir Birlik Özlemi) Sempozyumunda temel olarak bu konu üzerinde durulmuş; Prof. İlhan Tekeli’nin ‘İzmir Tarihinin İçine Yerleştirebileceği Bir Akdeniz Üst Anlatısı Üzerine’ başlıklı final bildirisi ile İzmir’e böyle bir misyon yüklenmeye çalışılmıştır.

İzmir’e Akdeniz üzerinden bir vizyon çizme işinin, hem Avrupa uygarlığının bir alt bölge hegemonya tasarımı olan ‘Akdeniz İçin Birlik Projesi’ ile olası ilişkisini, hem de Antik Dönem’den bu yana İzmir’i İzmir yapan temel olgunun Akdeniz’den çok, ardındaki Ege Bölgesi’yle önündeki Ege Denizi’nin merkezi olduğu gerçeğinin gözardı edilmesine dayandığı; böylelikle Ege Bölgesi’nin iç dinamiklerinden çok dış dinamiklerine bağlı bir ilişkilendirme, eklemlenme siyasetinin kurgulanmak istendiği söylenebilir.

Bu konu, dizi yazımızın dışında kalmakla birlikte, İzmir Akdeniz Akademisi’nin (İZMEDA) kuruluş nedeninin ideolojik, siyasi ve uluslararası ilişkiler bağlamında ayrıca incelenmeye değer olduğunu da belirtmeden geçmememiz gerekir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bir şube müdürlüğü aracılığıyla bağlı olan İzmir Akdeniz Akademisi’nin (İZMEDA) 14 maddeden oluşan bir yönetmeliği bulunmaktadır.

organizasyonsemasi

İzmir Akdeniz Akademisi Yönetmeliği‘ne göre akademi yönetimi Yönetim Kurulu’na bağlı Tasarım, Kültür Sanat, Ekoloji ve Tarih koordinatörlerinden oluşmaktadır. Her bir koordinatörlüğün de ayrı bir danışma kurulu bulunmaktadır. Akdeniz Akademisi Bilim Kurulu ile Kurucu Onursal Başkanlar ise doğrudan doğruya Yönetim Kuruluna bağlıdır. Yönetim Kurulu ile koordinatörlükler arasındaki yönetim ilişkileri Akdeniz Akademisi Şube Müdürü, eşgüdüm ise Genel Koordinatör tarafından sağlanmaktadır.

Akdeniz Akademisi Bilim Kurulu rahmetli Prof. Dr. Halil İnalcık, Prof. Dr. İlhan Tekeli, Prof. Dr. Zeki Arıkan, Prof. Dr. Tevfik Balcıoğlu, Prof. Dr. Ayşe Filibeli, Prof. Dr. Uygur Kocabaşoğlu, Doç. Dr. Alp Yücel Kaya, Doç. Dr. Güzel Yücel Gier, Yrd. Doç. Dr. Can Özcan‘dan oluşuyor.

Yönetim Kurulu ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Prof. Dr. İlhan Tekeli, Prof. Dr. Tevfik Balcıoğlu, Ali Süha Sabuktay, Serpil Baran ve Behiye Fügen Selvitopu‘dan oluşuyor.

Daha geniş bir grubu oluşturan Danışma Kurulu ise bilindik isimlerle karşımıza çıkıyor: Ali Naili Kubalı, Ayhan Baran, Aytül Büyüksaraç, Deniz Taner, Ekrem Demirtaş, Ender Yorgancılar, Ertuğrul Apakan, Filiz Eczacıbaşı, Gülgün Ünal, Işılay Saygın, Işınsu Kestelli, İdil Yiğitbaşı, Muzaffer Tunçağ, Rıfat Serdaroğlu, Samim Sivri, Seda Kaya, Sema Pekdaş, Türkan Miçooğulları, Uğur Yüce, Ülkü Bayındır, Yılmaz Karakoyunlu ve Zeynep Öziş.

Evet, bu isimleri bir yerlerden hatırlıyorsunuz…

Hem de yazı dizimizin ilk bölümlerinde adı geçen İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu’ndan (İEKKK)… İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu’nun (İEKKK) üyeleri olarak…

Böylelikle, İzmir Akdeniz Akademisi’nin (İZMEDA) yönetiminde yer alan hayattaki toplam 34 isimden 17’si, yani % 50’si aynı zamanda İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu’nda (İEKKK) da görev yaptığını anlıyoruz. 1379312121

Bu isimler değişik alanlarda, farklı uzmanlık konularında o kadar iyi yetişmişler ki; hem ekonomik kalkınma ve onu koordinasyonu hem de tarih, tasarım, ekoloji, kültür ve sanat gibi birbirinden farklı alanlarda kendilerine danışılacak kadar bilgililer… Onların dışında danışılacak, fikri alınacak kimseler; uzmanlar, akademisyenler, bilim insanları yok bu İzmir’de… Hep bir arada olan, birbirinden kopamayan, nasıl davranacaklarını önceden bilen, bu anlamda birbirlerine güvenen bir avuç insan… Onlar İzmir’i çok seviyorlar, İzmir için çalışıyorlar ve İzmir için işlerini güçlerini bırakıp her yerde var oluyorlar…. Bunu da sırf İzmir’i çok sevdikleri için yapıyorlar….

Tabii bu arada daha bir ilginç bir sonuç da ortaya çıkıyor: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bu tür organizasyonlarda ne hikmetse hep Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş‘ı kayırıp diğer belediye başkanlarını çağırmayı da hep unutuyor…

Devam Edecek…