Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi (3)

Ali Rıza Avcan

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanıp uygulamaya konulan Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi ile ilgili bu üçüncü ve son yazımızda, Gediz ve Bakırçay havzalarının İzmir il sınırları içindeki bölümleri için geliştirilen stratejik kalkınma konu, faaliyet ve projeleriyle kalkınma stratejilerinin uygulanması hakkındaki düşüncelerimizi sizlerle paylaşacağız.

I- Havza için önerilen stratejik kalkınma konu, faaliyet ve projeleri havzanın temel özellikleri dikkate alınarak belirlenmemiştir.

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi ile ilgili belgenin ayrıntılı bir şekilde incelenip irdelenmesi sonucunda bu çalışmaya katkıda bulunanların çok fazla sayıda kalkınma fikri/proje belirtmiş olmasına karşın; bu fikirlerin çatısını oluşturan kalkınma konularının bu havzanın temel özellikleri açısından yetersiz kaldığı görülmektedir.

Gediz-Bakırçay Havzası ülkemizin en büyük ve önemli sanayi, ulaşım ve lojistik bölgelerinden biri olmasına karşın sanayinin ve onun temel bileşeni olan ulaşım ve lojistiğin bu çalışma kapsamında ele alınmamış olması bu durumun en somut örneğidir.

Bu durumun ortaya çıkmasında, kalkınma teması olarak dikkate alınmayan “sanayi“, “ulaşım” ve “lojistik” gibi önemli konuların beraberinde gündeme getireceği “çarpık sanayileşme” ve “çevre kirlenmesi” gibi başka sorunların, yapılan tüm bu çalışmanın çocuksu iyimserliğini yok edecek tehlikeli ya da sakıncalı konular olarak görülmüş olması, etkili olmuş olabilir.

Belli ki, “varlık odaklı yaklaşım” yöntemi sayesinde bardağın dolu tarafını görüp göstermekten hoşlanan; böylelikle iktidar sahiplerinin sevdiği pembe dünyalar yaratmayı seven bir kısım akademisyen, ellerindeki bardağı kirletebilecek böylesine tehlikeli konulardan uzak durmayı tercih etmiş, böylelikle Gediz ve Bakırçay havzalarının en önemli, öncelikli ve tehlikeli sorunlarından uzak durarak hem kendilerini hem de İzmir Büyükşehir Belediyesi yöneticilerini rahatlatmışlardır. 

gediz_nehri

II- Sadece katılımcı fikirleri üzerinden kalkınma stratejileri oluşturmak kendi başına yetersiz bir yöntemdir.

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi, bu çalışmayı yapan akademisyenlerin kabullendiği “varlık odaklı yaklaşım” çerçevesinde, bu çalışmaya katılan paydaşlarca önerilen kalkınma fikirleri üzerinden hazırlanmıştır.

Oysa katılımcıların kendi içlerinde temsil yeteneği, anlamlılık ve yeterlilik açısından sorunlu olmasının yanısıra sadece onların aklına gelen bilgiler üzerinden bir varlık coğrafyası oluşturulması, bunun sağlıklı bir envanter bilgisi ile desteklenmemesi bilimsellik adına büyük bir eksiklik olarak kabul edilmelidir.

Oysa katılımcıların fikirlerinin alınması dışında tüm bölgenin tarihi, arkeolojik, ekonomik, toplumsal ve kültürel bir envanterinin hazırlanması; böylelikle o anda akla gelen ya da gelmeyen her bir varlığın ya da değerin dikkate alınması doğru bir çalışma yöntemi olur; böylelikle bu bölge ile ilgili esaslı bir envanter çalışmasının da elde edilmesi fırsatı yaratılmış olurdu.

 

III- İzmir Büyükşehir Belediyesi dışındaki diğer proje paydaşlarının varlık odaklı kalkınma fikirleri üzerinden geliştirilen faaliyet ya da projeleri hangi sürede nasıl yapılacağı belli değildir.

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi belgesinde, katılımcıların önerdiği varlık-odaklı kalkınma fikirleri üzerinden geliştirilen toplam 215 adet faaliyet ya da projenin hayata geçirilmesi görevi, “proje paydaşları” adı altında birden fazla resmi, sivil ve özel kurum ve kuruluş arasında paylaştırılmış; böylelikle İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin görev, yetki ve sorumluluk alanına girmeyen çoğu  faaliyet ya da projenin gelecekte ne olacağı sorusunun ucu açık bırakılmıştır. 

Ayrıca, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin görev alanına giren faaliyet ya da projelerin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2015-2019 dönemi ile ilgili Stratejik Planı ile ilişkisi kurulmadığı için stratejik planın kapsamı dışında kalan birçok faaliyet ya da projenin bütçe ve finans desteğine kavuşması mümkün olmamıştır.  

Gediz Nehri Islahı İzmir 1

IV- Stratejik konu ve faaliyetlerin belirlenmesinde büyük ölçekli işletmeler dikkate alınmamıştır.

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi belgesinin 280-307. sayfaları arasında yer alan “Tematik Strateji Belgelerinde Gediz Strateji Ağacı Hedeflerinin Konumlandırılması: Çok Katmanlı Gelişme Perspektifi” bölümünde İzmir Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri, üniversiteler ve İzmir Ticaret Odası gibi kurumların stratejik planları dikkate alındığı halde; ülke ve bölge açısından büyük öneme sahip olan PETKİM, TÜPRAŞ ve ENKA gibi büyük sanayi kuruluşlarının strateji belgelerinin ya da gelişme hedeflerinin dikkate alınmadığı görülmektedir.

Şayet hazırlanan strateji belgesi devlet, özel sektör ve sivil toplum beraberliğini hedefleyen iyi yönetişim zihniyeti çerçevesinde düzenlemişse; bunun, özel sektör ayağının da; özellikle sermaye, bilanço ve insan kaynağı büyüklüğü ile ekonomik ve toplumsal etki açısından Dünya, Türkiye, Ege Bölgesi ve İzmir bölgesi ölçeğinde önemli olan özel kurum, kuruluş ve işletmelerle birlikte yapılması, bu sürece Gediz-Bakırçay Havzası’nın ekonomik, toplumsal ve kültürel yapısıyla doğasını büyük ölçüde etkileyen bu kurum, kuruluş ve işletmelerin de dahil edilmesi gerekirdi.

V- Stratejilerin uygulaması aşamasında proje paydaşları arasındaki dikey ve yatay ilişkiler dikkate alınmadığı görülmektedir.

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi’ çalışmasında 34 adet üst düzey ulusal planlama belgesi, 3 adet yerel fiziki plan ve 15 yerel tematik plan; toplam olarak 51 adet plan ve program belgesi ile ilişki ve uyum sağlanmasına çalışılmış; böylelikle İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kendi görev, yetki ve sorumluluk alanında ‘iyi yönetişim’ ilkesi çerçevesinde 10 merkezi kuruluş ve 5 yerel kuruluşla işbirliği ve entegrasyonu öngörülmüştür.

aliaga-limanlariyla-buyuyor_1272_dhaphoto3

Öngörülen proje paydaşları merkezi yönetim düzeyinde Kalkınma, Ulaştırma, Kültür ve Turizm, Çevre ve Şehircilik, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Milli Eğitim, Bilim, Sanayi ve Teknoloji, Orman ve Su İşleri, Gıda Tarım ve Hayvancılık bakanlıkları ile Yüksek Öğretim Kurulu’dur. Yerel düzeyde ise İzmir Ticaret Odası, Menemen ve Bergama belediyeleri ile Ege ve İzmir Kâtip Çelebi üniversiteleridir.

Ancak işbirliği ve entegrasyonla ilgili bu süreçte önerilen stratejilerin başarısı adına uygulayıcılar düzeyinde yatay, mekânsal ölçek düzeyinde de dikey entegrasyonun nasıl sağlanacağı hususu ayrıntılı olarak belirlenmemiş ve bir işletim modeli geliştirilmemiştir.

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi (2)

Ali Rıza Avcan

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, Aliağa, Bergama, Dikili, Foça, Kemalpaşa, Kınık ve Menemen ilçeleriyle Çiğli ilçesinin Gediz Deltası Sulak Alanı‘nı kapsayan bölümü için hazırlanan Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi belgesinin incelenip değerlendirilmesine ayırdığımız bugünkü yazımızda hazırlanan belge ile ortaya çıkan hedeflerin paydaşları, mevcut durum analizi ve katılımdan kaynaklanan sorunları hakkındaki görüş ve düşüncelerimizi paylaşmaya çalışacağız.

I – Hedef projelerle o projeleri uygulayacak paydaşlar arasındaki ilişkiler görev, yetki ve sorumluluk bağlamında yeterince incelenip tartışılmamıştır.

Yeraltı sularında yapay besleme barajlarının yapılması” ya da “yeraltı sularının yenilenebilir enerji kaynakları ile bütünleştirilerek kullanılmasının sağlanması” gibi projelerde yerel yönetimlerle üniversitelerin ve özel sektörün proje paydaşı olarak gösterilmesine karşın yeraltı sularının bulunup kullanılması konusunda görevli, yetkili ve sorumlu olan Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın ve ona bağlı birimlerin ya da “Çamaltı Tuzlası sınırları içinde yer alan kültürel değere sahip mevcut yapıların koruma altına alınması, tuz müzesinin oluşturulması ve Sasalı-Tuzla arasında bisiklet yolu oluşturulması” projesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Çamaltı Tuzlası İşletmesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Devlet Demiryolları İşletmesi’nin proje ortağı olarak sayılıp sulak alanlardan sorumlu Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın; ayrıca tuzlanın işletme hakkını 2010 yılında satın alarak işletmekte olan Binbir Gıda Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin proje paydaşları arasında sayılmamış olması bu durumun en somut örnekleridir.

O nedenle, Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi belgesinde hedef olarak gösterilen projelerin paydaşları belirlenirken, o paydaşlarla projeler arasındaki kurumsal ilişkilerin, o tarihte geçerli hukuki düzenlemelere göre görev, yetki ve sorumluluk analizlerinin yapılması; böylelikle hukuki anlamda görevli, yetkili ve sorumlu olan tüm kurumların dikkate alınması mümkün olur diye düşünüyorum.

 

Termik_Santral1483609702

II – Mevcut durum analizindeki yetersizlikler…

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi belgesinin hazırlanmasına esas olan mevcut durum analizi çalışmasında, ortaya konulan hedefler/projeler e esas olan bilgilerin ortaya konulmasını sağlayacak olan araştırmaların yapılmadığı görülmektedir.

Çalışmanın temel iddiası olan varlık-odaklı fikirlerden hareketle ulaşım, lojistik, sağlık, spor, eğitim gibi birçok alanda hedefler/projeler geliştirildiği halde bu hedef/projelerin altlığını ya da gerekçesini oluşturan toplumsal duyarlılık, gönüllülük ve sivil örgütlenme düzeyi, ticari yaşam ve örgütlenme düzeyi, bölge için yaşamsal önemde olan sanayi, yatırım ve altyapı hizmetleri, ulaşım ve lojistik, mevcut gelir yapısı ve dağılımı, göç ve işgücü, işsizlik, yoksulluk ve sosyal hizmetler, eğitim, kültür ve sanat, sağlık ve spor, iletişim ve bilişim, tüketici eğilimleri ve bölgede ağırlıklı olarak faaliyet gösterip varlık-odaklı kalkınma fikirleri üzerinde etkili olan sektör ve alt sektörlerle ilgili bilgi ve değerlendirmelerin bulunmayışı bu eksikliğin en belirgin örnekleridir.

Ele alınan bölgedeki mevcut durumun yeterince incelenip ortaya konulmadığı durumlarda hem önerilen hedeflerin/projelerin gerek ve geçerliliğinin hem de bu hedeflerin/projelerin mevcut durumu nasıl bir sonuca götürdüğünün ölçülmesi açısından mevcut durum bilgileri ile hedefler/projeler arasındaki doğrusal ilişkinin net bir şekilde ortaya konulması uygun ve doğru olacaktır.

III – Katılımdaki sorunlar…

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi’ hazırlık çalışmalarına, söz konusu belgede iddia edildiği gibi 572 kişi değil; bazı çalıştay ve panellere aynı kişilerin katılması nedeniyle toplam 431 katılımcının katkıda bulunduğu belirlenmiştir.

Strateji belgesinin hazırlığına katkıda bulunanlar arasında ilgi, bilgi ve deneyim açısından bir denge yaratılmamıştır.

Hazırlanan strateji belgesinin ‘iyi yönetişim’ anlayışı çerçevesinde kamu sektörü-özel sektör-sivil toplum kuruluşları işbirliği içinde hazırlandığı iddia edilmesine karşın, ‘özel sektör’ olarak tanımlanan kesimin belgenin hazırlanışında etkin bir şekilde yer almadığı; ayrıca ilçe düzeyinde yapılan halk çalıştaylarıyla uzman çalıştayına davet edilen katılımcıların bilgi, ilgi ve deneyimlerinin hem araştırma teknikleri hem de katılımların temsiliyeti açısından test edilmediği ve bunlar arasında bir dengenin gözetilmediği görülmüştür.

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi’ belgesinin hazırlık aşamasında gerçekleştirilen 7 ayrı ilçe halk ve 1 ufuk tarama çalıştayı ile uzman paneline ve 4 ayrı odak grup toplantısına davet edilen üniversite, kamu kesimi, STK temsilcileri ve özel sektör kuruluşlarının kendi aralarındaki dağılımları aşağıdaki tablolarda ayrıntılı olarak gösterilmiştir:

Halk Çalıştayları AnaliziUfuk Tarama ÇalıştayıOdak Grup Toplantısı AnaliziKatılımcıların Oransal Dağılımı

 

Yukarıdaki tablolardan da görüleceği gibi, strateji belgesinin hazırlık çalışmaları için yapılan tüm çalıştay, panel, ufuk tarama ve odak grup toplantılarında üniversiteler, kamu kesimi, STK’lar ve özel sektör arasında adil, dengeli ve anlamlı bir dağılımın sağlanması mümkün olmamış, her toplantıda kamu kesimi temsilcilerinin sayısal olarak ezici bir çoğunluğa sahip olduğu görülmüştür.

Oysa incelememize konu olan strateji belgesinin temel ilkelerinden biri olan ‘iyi yönetişim’ anlayışı, üniversiteler, kamu kesimi, STK’lar ve özel sektör olarak belirlenen dört temel toplumsal paydaşın planın yapılması sürecine adil, dengeli ve anlamlı bir şekilde katılmasını öngörmektedir. Mevcut durum ise, bunun tam aksine merkezi yönetimin taşra kuruluşları, kaymakamlıklar ve belediyeler düzeyinde gelen temsilciler eliyle bir ağırlık oluşturduğu ve böylelikle kamu ağırlıklı varlık-odaklı fikirlerin öne çıktığı anlaşılmaktadır.

Aliağa 10
Aliağa – Fotoğraf: Kudret Karakulak

Planın Hazırlık Sürecinde Düzenlenen Toplantılara Çağrılanların Tanımları Belli Değildir.

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi’ belgesinin hazırlık süresinde gerçekleştirilen her bir toplantıya davet edilen katılımcılarda aranan temel özelliklerin baştan belli olmayışı nedeniyle bazı katılımcıların toplantılara neden davet edildiği ya da bazı katılımcıların neden iki ya da üç toplantıya katıldığı kesin olarak belirlenememiştir. Bunun başlıca örnekleri şunlardır:

* İlçe çalıştaylarına katılan 69 davetlinin ‘Ufuk Tarama Çalıştayı’na katılırken geriye kalan 215 davetlinin bu çalıştaya katılmamış olması ve bunun nedeninin belli olmaması,

* Düzenlenen uzman paneline İzmir dışındaki üniversitelerden davet edilen altı akademisyenin daha önce bu bölgeyle ilgili çalışmalar yapmamış olmalarına karşın toplantılara katılmasının nedeniyle bu akademisyenlerin seçimi ile ilgili kriterlerin açıklanmaması.

* Bölgede faaliyette bulunan ve planın hedef olarak belirlediği varlık-odaklı fikirler kapsamında birçok toplumsal sorumluluk projesi gerçekleştiren ya da bunların finansmanı için katkıda bulunan PETKİM, TÜPRAŞ ve ENKA gibi büyük sanayi ve enerji kuruluşlarının bu toplantılara neden davet edilmediğinin bilinmemesi.

Devam Edecek…

 

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi (1)

Ali Rıza Avcan

Anımsayacağınız gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2014-2017 döneminde hazırladığı Yarımada, Gediz-Bakırçay ve Küçük Menderes havzaları ile ilgili üç ayrı strateji belgesini esas aldığımız yazı dizimizin birinci bölümünde genel olarak sürdürülebilir kalkınma olgusunu, ikinci bölümünde ise bu çalışmanın ilk adımı olan Yarımada Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi 2014-2023 belgesini ele alıp tartışmaya çalışmıştık. 

Bugünkü yazımızda ve bunu izleyecek diğerlerinde ise İzmir kent merkezinin kuzeyinde yer alan Gediz ve Bakırçay havzalarındaki Aliağa, Bergama, Dikili, Foça, Kınık, Kemalpaşa ve Menemen ilçeleri ile Gediz Deltası’nın Çiğli ilçesi sınırları içinde yer alan bölümleri için 2015 yılında hazırlanıp halen uygulanmakta olduğunu varsaydığımız Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi belgesini ele alarak tartışmaya çalışacağız.

C2KH5cHWgAAVnbe

Hazırlanan belge resmi bir plan mı yoksa başka bir şey midir?

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi çalışması, yapımına İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından karar verilip onaylanan bir plan belgesi değildir. O nedenle söz konusu belgede ısrarlı bir şekilde “plan” denilmesinden kaçınılmakta, yapılan tüm işler “çalışma” olarak adlandırılmaktadır.

Tabii ki bütün bunların doğal bir sonucu olarak, hem uygulayıcısı olan belediye başkanı ile yönetici ve çalışanları açısından bir görev, yetki ve sorumluluk doğurmamakta; hem de belgenin “dış paydaşları” olarak nitelenebilecek havzadaki kurumlar, işletmeler, sivil toplum örgütleri ve İzmirliler açısından bir taahhüt niteliği taşımamaktadır.

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Strateji belgesi, belgeyi hazırlayan akademik kadro tarafından ısrarlı bir şekilde bir ‘çalışma’ olarak tanımlanmakla birlikte; bu çalışma kapsamında yapılan işin ulusal düzeydeki üst planlama belgeleri yanında yerel fiziki ve tematik planlarla ilişkisi sorgulandığı için; ayrıca belgenin ‘Gelişme Senaryosu’ bölümünde ortaya konulan varlık-odaklı fikirlerin hazırlanan Gantt şemalarıyla ‘kısa’ ve ‘uzun’ vadede ‘öncelikli’, ‘programlı’, ‘koruma’ ve ‘yatırım’ boyutlarındaki zamanlaması ortaya konulduğundan bu ‘çalışma’nın aslında bir ‘plan’ olarak ya da planlama mantığıyla hazırlandığı söylenebilir.

Ancak bu yeni durum muhtemeldir ki, çalışmayı yapanlar açısından birçok yeni sorunun ortaya çıkmasına neden olacaktır. Çünkü bu çalışmada bir planlama çalışmasında olması gereken birçok şey bulunmakla birlikte; bu çalışmanın bir planlama çalışması, ortaya çıkan belgenin de bir plan kimliğine kavuşması ve uygulanabilmesi için öncelikle belediyenin en üst kararı organı olan belediye meclisi tarafından mevcut stratejik planla ilişkilendirilerek onaylanması gerekir. Aksi takdirde belediyelerin “icra organı” olarak kabul edilen belediye başkanının bilgisi içinde hazırlanıp “karar organı” olan belediye meclisinin önüne gelmediği için belediye başkanının görevde olduğu sürece uygulanma şansına sahip olan bir belge hiçbir zaman resmi bir plan olma niteliğine sahip olmayacaktır.

Oysa bu tür büyük iddialar taşıyan bölge ya da havza ölçeğindeki stratejik kalkınma belgelerindeki sonuçların bir “temenni” olmaktan çıkıp bir “amaç” ve ““hedef” haline gelebilmesi için yine aynı belediye meclisinin böylesi bir belgenin hazırlanmasına karar verip bu hazırlık sonrasında ortaya çıkan belgeyi daha önce onayladığı stratejik planlarla ilişkilendirmesi durumunda hem yapılan işin gerçek anlamda “sürdürülebilir” kılınması, hem de sadece bir belediye başkanının çalışma süresi ile sınırlı bir çalışma olmaktan çıkararak “kurumsallaşması” sağlanabilir.

İşte bütün bu nedenlerle, bu tür belgelerin öncelikle hem mevcut stratejik planla hem de diğer fiziki planlarla ilişkilendirilerek resmi bir geçerliliğe kavuşturulması daha uygun ve doğru olacaktır.

Çalışmada esas alınan coğrafi havza ve ilçeler böyle bir çalışma için doğru ve yeterli midir?

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi belgesi (Aşağı) Gediz ve  Bakırçay havzaları esas alınarak hazırlanmış olmakla birlikte; çalışma kapsamına bu iki coğrafi havzanın çevresinde ya da arasında yer alan Foça, Aliağa ve Kemalpaşa gibi ilçelerin de dahil edildiği; böylelikle İzmir kent merkezini doğudan ve kuzeyden saran tüm bir kuzey İzmir bölgesi ele alındığı görülmektedir.

İzmir_districts

Düzenlenen strateji belgesinde coğrafi anlamda Gediz ve Bakırçay havzası sınırları içinde bulunmayan Foça, Aliağa ve Kemalpaşa gibi ilçeler yer alırken Çiğli ilçesinde coğrafi olarak tanımlanan Gediz Nehri Sulak Alanı ile ilçenin diğer bölümleri arasında niye kesin bir ayırım yapılarak Çiğli ilçesindeki kentsel yerleşim alanlarının bu çalışma kapsamına alınmadığı anlaşılamamıştır.

Ayrıca İzmir’in kuzeyindeki Aliağa, Bergama, Foça, Kınık ve Menemen’den oluşan bütünle Kemalpaşa ilçesi arasında araya Bayraklı, Bornova ve Karşıyaka ilçelerinin giren kopukluğun nedeni ve bu kopukluk nedeniyle iki ayrı bölge arasındaki ilişki ve iletişimin nasıl formüle edildiği de belli değildir.

Bütün bu nedenlerle, coğrafi havza ve ilçe olarak tanımlanan birimler dikkate alınarak belirlenen alanın çalışma bütünlüğü açısından sorunlu olduğu söylenebilir. 

Gediz-Bakırçay Havzası olarak belirlenen alanın hem kendi içindeki hem de diğer alanlarla etkileşimi ne olacaktır?

Yapılan çalışmada, Gediz ve Bakırçay havzaları içinde ilçe düzeyindeki yönetsel bölümlerin esas alınması nedeniyle seçilen alanın, her iki havzanın geri kalanı ve havza dışı yakın alanlarla ilişkisinin ve karşılıklı etkileşiminin dikkate alınmaması, bu konuların araştırılmamış olması büyük bir eksikliktir.

Ayrıca yapılan çalışma ve düzenlenen stratejik belge kapsamındaki varlık-odaklı fikirlerin/projelerin, havza içinde yer alan ilçeler arasındaki ilişki ve benzeşimleri dikkate alınıp analiz edilmekle birlikte; bunun havza dışında kalan ve havza ile ilişkileri bulunan İzmir’in diğer ilçeleriyle ve İzmir dışında kalan yakın bölgeler, örneğin Manisa ve Balıkesir açısından analiz edilmemesi, bu tür ilişki ve iletişimin düzeyi, yoğunluğu ve içeriği ile ilgili araştırmaların yapılmaması diğer bir büyük eksikliktir.

Gediz-Bakırçay Havzası’nın turizm destinasyonlarıyla (bölgeleriyle) ilişkisi var mıdır?

Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi belgesinde turizm ile ilgili değerlendirme, amaç ve hedefleriyle varlık-odaklı kalkınma fikirlerinin/projelerinin turizm etkinliklerinin ölçeği olan destinasyon ve alt-destinasyonlar ölçeğinde dikkate alınmadığı ve havzadaki turizm faaliyetlerinin İzmir ve Dikili-Bergama destinasyonlarıyla ilişki ve etkileşiminin analiz edilmediği görülmüştür.

Devam Edecek…