Cumhurbaşkanlığı manifestolarına göre kent ve yerel yönetimler (2)

Ali Rıza Avcan

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılan adayların cumhurbaşkanı oldukları takdirde neler yapacaklarını gösteren manifestolarda kente ve yerel yönetimlere dair neler vaat ettiklerini araştırıp incelediğimiz yazı dizimizin bugünkü bölümünde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) adayı olarak seçime katılan Recep Tayyip Erdoğan‘ın manifestousunu ele alacağız.

Recep Tayyip Erdoğan 15 Mart 2003 – 10 Ağustos 2014 tarihleri arasında 9 yıl 4 ay 25 gün süreyle başbakanlık, 10 Ağustos 2014 – 24 Haziran 2018 tarihleri arasında 3 yıl 10 ay 14 gün süreyle cumhurbaşkanlığı; toplam olarak 15 yıl 3 ay 9 ay başbakan ya da cumhurbaşkanı olarak ülkeyi en üst düzeyde yönetmiş; bu anlamda şimdiye kadar defalarca seçim bildirisi ya da hükümet programı hazırlamış bir siyasetçi.

Daha önceki seçim bildirilerini anımsadığımızda daha içerikli olduğunu, birçok konuya değindiğini, asıl önemlisi her bildiriyi büyük, abartılı projelerle doldurduğunu anımsıyoruz.

Ama bu kez adeta fazla hazırlık yapılamadığı için bir gecede hazırlanmış gibi bir manifesto ile karşı karşıya kalıyoruz.

Hem de bol bol “biz“, “bize” ve “bizdik” sözcükleri kullanmanın dışında öznesi “biz” olan hamaset dolu bir metinle karşılaşıyoruz.

Bütün bu “biz” söylemiyle yazılmış metnin bir partinin lideri ve adayı için hazırlandığını hatırladığınızda “biz“den kastedilenin o partiye ya da liderine oy verip destekleyenlerle sınırlı olduğunu, oy vermeyip desteklemeyenlerin ise “onlar” olduğunu kolaylıkla anlayabiliyorsunuz.

Biz” olanın “millet” olduğu iddia edilse bile…

Cumhurbaskani-Erdogan-AK-Parti-secim-manifestosunu-acikladi-5468

12 punto ile yazılan toplam 22 sayfalık mmanifestoda kullanılan 4.695 sözcükten 72’sinin “biz“, 8’nin “bize“, 11’inin de “bizdik” olduğunu, hamaset diliyle adeta bir “kahramanlık menkıbesi” gibi yazılmış bu metinde 1071 Malazgirt savaşının, Söğüt’ün, Osman Gazi’nin, Fatih’in, Süleymaniye’nin, Yavuz’un, Selahaddin Eyyubi’nin, Abdülhamit’in, Kut-ül Amare’nin, Seyit Onbaşı’nın, Çanakkale’nin, Sütçü İmam’ın, Hasan Tahsin’in, Nene Hatun’un, Şahin Bey’in, Gazze’nin, Somali’nin, Arakan’ın, “One minute“ın, Fırat Kalkanı’nın, Zeytin Dalı’nın ve tabii ki 15 Temmuz’un unutulmadığını görüyor ve 15 asırdır Okçular Tepesi’ni beklediklerini öğreniyoruz.

Dünyanın dört bir köşesindeki isimlerin teker teker sayıldığı bu metinde tek bir “kent” sözcüğüne rastlamayıp onun yerine kullanıldığını anladığınız “şehir” sözcüğünün 4 kez kullanıldığını, “yerel” ya da “mahalli” sözcüklerinin ise hiç kullanılmadığını görüyorsunuz.

Gezi kalkışmasıyla istikrarımıza kastettiler, şehirlerimizi talan ettiler, demokrasimizi hedef aldılar.

Mamur kılınacak şehirlerimiz, işlenecek bereketli topraklarımız, yetiştirilecek yavrularımız var.

Şehirlerimiz kültür sanat üreten kimlikli şehirler haline gelecek.

Kent sözcüğü yerine tercih ettikleri “şehir” sözcüğü ile ifade ettikleri topu topu bu üç tümce… Bunun dışında “kent” ya da “şehir”le ilgili başka bir şey yok!

Kent” ya da “şehir“lerle ilgili dolaylı iki sözcük ise, seçimlere az bir zaman kala bir seçim rüşveti olarak yasalaştırdıkları imar affıyla ilgili olarak, Ülkemizdeki bağımsız binaların yarısını oluşturan imarsız veya imara aykırı yapıların durumuna hukuki çözüm getirdik. Böylece kentsel dönüşüm ve planlı yapılaşma çalışmalarının önündeki engelleri kaldırmış olduk.” dediklerini görüyoruz.

Yaptıkları, yapacakları ve vaat ettikleri topu topu bu kadar!

Kentler ve yerel yönetimler üzerine başkaca bir şey söyledikleri yok!

Tabii ki 15 yıldır yaptıkları, yapmak istemedikleri, yapamadıkları hepimizin gözü önünde ya da hafızalarımızda…

O nedenle “Ahdim olsun ki” diye başlayan vaatlere aklı başında olan kimse inanmıyor, inandırıcı bulmuyor.

Çünkü “Ahdim olsun ki” diye başlayıp söylediklerinin nasıl yapılacağına ilişkin hiçbir açıklamaya gerek duyulmuyor. Bütün bunların yapılacağının tek garantisi, “Ahdim olsun ki” diyen kişinin kendisi.

dvye7zww4ag74e6

Aynı kişi eskiden, hepsi de çok anlamlı olmasa bile, bir takım gösterişli projeleri sıralamayı severdi. Bu kez Kanal İstanbul ve 1915 Çanakkale Köprüsü, bir de son mitinglerde ortaya attığı “Zihni Sinir Projesi” niteliğindeki “Millet Kıraathanesi Projesi” dışında bir proje sayamıyor.

Ele alıp incelemeye çalıştığımız manifestonun en iyi yanı da bu galiba.

Devam edecek

 

Cumhurbaşkanlığı manifestolarına göre kent ve yerel yönetimler (1)

Ali Rıza Avcan

Bugünden itibaren, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmak için partileri tarafından aday gösterilen Muharrem İnce, Recep Tayyip Erdoğan ve Selahattin Demirtaş ile 100.000’den fazla yurttaşın aday gösterdiği Meral Akşener‘in cumhurbaşkanı oldukları takdirde yapacaklarını gösteren seçim manifestolarında kentlerle yerel yönetimlere ilişkin vaatlerini ortaya koyup değerlendirmeye çalışacağız.

Muharrem İnce 002İlk ele alıp inceleyeceğimiz manifesto, Cumhuriyet Halk Partisi’nin aday gösterdiği aday Muharrem İnce‘ye ait olacak.

19 Mayıs 2018 tarihinde Samsun’da açıklanan manifesto toplam 3.398 sözcükten oluşuyor. 

Manifestonun ilk bölümünde Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durum ayrıntılı bir şekilde anlatılıp AKP iktidarının ülkeyi ne durumu getirdiği kısa, öz ve çarpıcı sözcüklerle ortaya konuluyor. 

12 punto ile yazılmış 14 sayfalık metnin dört sayfası sırf bu durumu anlatmaya ayrılmış.

Ülkenin içinde bulunduğu olumsuz koşulların anlatıldığı bu ilk bölümün arkasından gelen son kısımda ise, Muharrem İnce‘nin cumhurbaşkanı olarak seçilmesi durumunda neler yapacağı ve hedeflerinin ne olduğu anlatılıyor.

Cumhurbaşkanlığı görevinin üstlenilmesi durumunda yapılacak işler “Hukuk“, “Demokrasi“, “Kamu Yönetimi“, “Ekonomi“, “Dış Politika“, “Eğitim“, “Sağlık“, “Çevre“, “Tarım“, “Çalışma Hayatı“, “Kadın“, “Kültür ve Sanat“, “Spor” ve “Turizm” olmak üzere 14 bölümde ele alınıp her bir konuda yapılacak işlerin dökümü yapılmış.

Ülkenin içinde bulunduğu kötü koşulların anlatıldığı ilk bölümde kentlerle ve yerel yönetimlerle ilgili olumsuzluklar şu şekilde ifade edilmiş: 

Kendilerine ve yandaşlarına rant elde etmek için, her gün yapılan imar düzenlemeleri ile şehirlerimizi, kültürel mirasımızı ve doğal çevremizi tahrip etmekteler.”

“Sürdürülebilir çevre anlayışı tamamen ortadan kaldırılmış, şehirler beton yığını haline getirilmiş, halkın nefes alabileceği yeşil alanlar talan edilmiştir. Ardından, sanki bir erdemmiş gibi şehirleri yaşanmaz hale getirdiklerini itiraf etmektedirler.

Muharrem İnce‘nin cumhurbaşkanı olarak seçilmesi durumunda yapılacak işler ise “Demokrasi” başlıklı bölümde;

“Katılımcılık, birlikte yönetim ve çoğulcu demokrasi ilkeleri doğrultusunda yükseltilecek olan demokratik toplum yapımızda yerel yönetimler ve sivil toplum ön plana çıkarılacaktır.”

“Yerel yönetimler güçlendirilecektir. Merkezde toplanmış ve verimsizliğe yol açan idari yetkiler bu yönetimlere devredilecektir.”

Çevre” başlıklı bölümde ise;

“Şehirleşmede, imar planlamasında, yerüstü ve yeraltı doğal kaynakların kullanımında, ulaştırma ve enerji projelerinde, çevrenin ve doğal hayatın korunması temel hedefimizdir.”

“Yerel yönetimlerin çevreyi ve doğayı korumalarına ilişkin sorumluluklarını arttıracağız. Yerel halkın çevre konusundaki karar alma süreçlerine gerçekçi ve etkin katılımı sağlanacaktır.”

şeklinde formüle edilmiştir.

Kentlerle ve yerel yönetimlerle ilgili bu vaatleri özetleyecek olursak, Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce bu göreve geldiğinde;

1. Yerel yönetimler, katılımcılık, birlikte yönetim ve çoğulcu demokrasi ilkeleri doğrultusunda yükseltilecek demokratik toplum yapısında ön plana çıkarılacaktır.

2. Yerel yönetimler güçlendirilerek merkezde toplanmış ve verimsizliğe neden olan yönetsel yetkiler yerel yönetimlere devredilecektir.

3. Şehirleşmede ve imar planlamasında çevrenin ve doğal hayatın korunması sağlanacaktır.

4. Yerel yönetimlerin çevre ve doğayı koruma ile ilgili sorumlulukları arttırılacaktır.

Anayasanın cumhurbaşkanlarına verdiği görev ve yetkiler açısından oldukça fazla güce  sahip olan bir cumhurbaşkanı adayının, “katılımcılık“, “birlikte yönetim” ve “çoğulcu demokrasi” ilkelerinden ne anladığı, bu ilkeleri göreve geldiği takdirde nasıl uygulayacağı, bu ilkelerin yaşam bulmasını engelleyecek durum, koşul ve sorunları nasıl çözeceği, yerel yönetimleri hangi sürede nasıl ön plana çıkaracağı, ön plana çıkarılacağı söylenen yerel yönetimlerle merkezi yönetim arasındaki ilişkilerin nasıl düzenleneceği bilinmeden bu vaatlere inanmak oldukça zor görünmektedir.

Muharrem İnce 001

Ayrıca, vaatlerin ikinci sırasında yer alan verimsizliğe neden olduğu için merkezi yönetimden alınıp yerel yönetimlere verilecek yetkilerin neler olduğu, bunların verimsizliğinin neye göre nasıl ölçüleceği, verimsiz bulunmayan diğer yetkiler konusunda nelerin yapılacağı açık bir şekilde belirtilmeden; ayrıca, bir iki satırda ifade edilen bütün bu vaatlerin nasıl hayata geçirileceği açıklanmadan bu vaatlerin de gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini, gerçekleşse bile nasıl bir uygulamaya konu olacağı henüz bilinmemektedir. 

Bu nedenle kentlerle ve yerel yönetimlerle ilgili öneri ve vaatlerin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce tarafından bu konuları iyi çalıştığını göstermek ve daha inandırıcı olmak amacıyla, katıldığı televizyon programlarıyla ya da yayınlayacağı basın bildirileriyle daha net ve anlaşılır bir şekilde açıklanması doğru olacaktır.

Devam edecek…