İzmir Kent Konseyi seçimleri ve karşımıza çıkan hukuksuzluklar…

Ali Rıza Avcan

8 Haziran 2010 tarihinde dönemin büyükşehir belediye başkanı Aziz Kocaoğlu tarafından kurulan İzmir Kent Konseyi‘nin 17. Seçimli Genel Kurulu, 12 Şubat 2022 tarihinde yapılacak.

9 Şubat 2020 tarihinde yapılan 16. Seçimli Genel Kurul öncesi, sonrası ve genel kurul sırasında ortaya çıkan hukuksuz işlemler; ayrıca, 2006 yılında ülke düzleminde başlatılan kent konseyleri projesinin son yıllarda iktidarın güvenlikçi politikaları nedeniyle başarısızlığa uğradığını, uygulamada yerel iktidarın oyuncağı haline geldiğini düşündüğüm için kent konseyleri ile ilgili haber, gelişme ve tartışmalarla bir süre ilgilenmemeye karar vermiştim.

Ta ki, İzmir Kent Konseyi 17. Seçimli Genel Kurulu’nda, yıllardır bu işin içinde olup bu süre içinde hatırda kalan bir başarıya imza atamamış; ancak, yaşını başını almış bir kişinin aday olduğunu duyana kadar. “

STK’lar göreve çağırdı” başlığıyla duyurulan; ancak hangi STK’ların bu işe karıştığı hususunun bir türlü açıklanmadığı bu haberle, yeniden aday olan mevcut İzmir Kent Konseyi Başkanı Senihe Nazik Işık‘ın karşısına, kendilerince “güçlü” bir adayı çıkarak esaslı bir yönetim değişikliğinin arzulandığını anlamam mümkün oldu.

Bunun üzerine Facebook’taki Kent Stratejileri Merkezi grubunda aşağıdaki mesajı yazarak ilk tepkimi dile getirdim. Dile getirdiğim bu ilk tepkiyi kayda geçirmek amacıyla aynen aktarıyorum:

“AYIPTIR BEYLER!

STK’lar çağırdı bahanesiyle bir hikaye yazılıyor şu sıralarda İzmir’de…Bir dönem Karabağlar Kent Konseyi başkanlığı yapmış, Büyük Mason Locası’nın daimi olarak el üstünde tuttuğu ve yolunu açtığı; bu nedenle hem Aziz Kocaoğlu hem de Tunç Soyer dönemlerinde Konak ve İzmir Büyükşehir belediyelerinde kesintisiz şekilde meclis 1. başkan vekilliği, danışmanlık ya da yönetim kurulu üyeliği yapan, son seçimlerde kızını siyasete sokmaya çalışan, kendi kendilerine onursal başkanlık edinen emekli bir akademisyen, bu kez de İzmir Kent Konseyi’nin başkanı olmak istiyor…. Hem de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şirketi İzelman A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı olduğu bir dönemde… Kendisinin doğum tarihi ile ilgili bir bilgiye Google’da rastlamadım ama kendisini bu göreve çağıranlara ya da bizzat kendisine şu soruyu sormam gerekiyor: Madem bu işin onursallığını alıp kabullenecek kadar kıdemli, iyi bir kent konseyi yöneticisisiniz ve kent konseyleri konusunda uzmanlaştınız; o halde bugüne kadar kendi yerinize önereceğiniz ve zaten bitmiş, tükenmiş olan İzmir Kent Konseyi’ni bugünkü yerinden alıp daha iyi yerlere taşıyacak genç, dinamik, heyecan dolu birini bulamadınız mı ya da yetiştirmediniz mi? Lütfen bırakın bu koltuk sevdanızı, İzmir’i gençlere bırakın, gençler biraz soluk alsın!”

Facebook’ta yayınladığım bu mesajla yeni bir adaya itiraz edip diğer aday Senihe Nazik Işık‘a destek vermek istediğim anlaşılmasın lütfen… Çünkü onun da CHP Genel Merkezi, Neptün ve Tunç Soyer referansı üzerinden başkan olma hikayesini ve seçildikten sonra halkı her konu ve sorunda kucaklayan bir kent konseyi başkanı olmak yerine, alışageldiği kadın hakları mücadelesiyle milletvekili olmayı önceleyen başarısız başkanlık hikayesini gayet iyi biliyor ve izlediği yol ve yöntemleri hem hukuki hem de etik anlamda doğru bulmuyorum.

Bu tepkinin hemen arkasından da İzmir Kent Konseyi‘ne ait İnternet sayfasında yayınlanan hazirun cetvelini inceleme fırsatını buldum. Bilmeyenler için söyleyeyim, hazirun cetveli 12 Şubat 2022 tarihinde yapılacak 17. Seçimli Genel Kurul’a katılıp oy kullanabilecekleri gösteriyor.

Bu inceleme sonrasında gördüğüm ilk vahim hatalar üzerine Facebook’da 2. mesajımı paylaşmak zorunda kaldım:

AÇIK DUYURU VE UYARI!

İzmir’de, İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü siciline kayıtlı sivil toplum kuruluşları….12 Şubat 2022 tarihinde yapılacak olan İzmir Kent Konseyi seçimlerinde oy kullanacak olan sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili bir hazirun listesi yayınlanmış ve bu listede yazılı bilgilere göre;1. İzmir İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü siciline kayıtlı olan bazı derneklerin, İzmir il sınırları içinde faaliyette bulunmadığı gerekçesiyle üyelikten düşürüldüğü ya da 2. Derneklerin amaç ve faaliyetleri ile ilgili maddelerinin talep edilip incelendiği görülmüştür.

Örneğin, İzmir İl Sivil Toplumla İlişkiler Derneği kayıtlarında gözüken ve bu kayda göre faaliyet adresi Onur Mahallesi Böğürtlen Sokak Dış Kapı No: 2A, Balçova-İzmir olan Balçova Manisalılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin, İzmir il sınırları içinde faaliyet göstermediği gerekçesiyle İzmir Kent Konseyi Yürütme Kurulu’nun 26 Ocak 2022 tarihli toplantısında aldığı kararla üyelikten düşürülmesi örnektir.

5393 sayılı Belediye Kanunu ve İçişleri Bakanlığı’nca çıkarılmış Kent Konseyi Yönetmeliği’ne göre, kent konseylerinin, -hazırladıkları kent konseyi yönergelerinde yazılı olsa bile- bu konuda inceleme ve araştırma yapıp karar verme yetkileri yoktur, mevzuat bu konuda kent konseylerine bir görev vermemiştir. O nedenle bu şekilde bir işlem yapmaları açık bir şekilde hukuka aykırı ve muhtemelen bazı dernekleri seçimden uzak tutma çabasının ürünüdür. Açıkçası İzmir İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü’ndeki dernekler siciline kayıtlı olan her türlü dernek talep ettiği takdirde, kabulüne bile gerek olmaksızın seçimler dahil kent konseylerinin faaliyetlerine katılabilirler. Çünkü demokrasi, bu tür bir vesayete izin vermez…Uyanık olunması ve olası hukuksuzluklara izin verilmemesi; şayet bu konuda ısrar edilip işlem yapılması durumunda ise, aynen Çanakkale, Seferihisar ve Buca Kent Konseyi seçimlerinde yapıldığı gibi Genel Kurul ile sonuçlarının iptal edilmesi için mahkemeye gidilmesi ve delil olarak kullanılabilmesi için şu an yayınlanmakta olan Hazirun Listesi’nin imajının alınması tavsiye edilir.”

Evet, sözünü ettiğim hususlar, yapılacak Genel Kurul’la seçilecek başkan ve yürütme kurulu açısından vahim sonuçlara yol açabilir… Aynen Çanakkale, Seferihisar, Buca ve Gaziemir kent konseylerinin başına geldiği gibi…

Her şeyden önce tüm kent konseyi yönetimleri bilmeli ki; hem 5393 sayılı Belediye Kanunu‘nun 76. maddesi ile İçişleri Bakanlığı’nca düzenlenmiş Kent Konseyi Yönetmeliği hem de bu alanda alınmış örnek mahkeme kararlarına göre kent konseyi genel kurullarına katılacak derneklerin il içinde mi yoksa dışında mı ya da ilçe düzeyinde mi yoksa il düzeyinde mi faaliyette bulunduğunu araştırıp soruşturarak; ayrıca, dernek tüzüklerini inceleyerek hangi dernek, vakıf, kent konseyi, sendika, meslek odası ya da benzerinin genel kurula katılıp katılamayacağı konusunda karar verme yetkisi yoktur. Çünkü idare hukukuyla özel hukukun temel ilkeleri uyarınca tüzel kişiliği olmayan ve sadece belirli konularda karar verme yetkisi olan bir heyet, tüzel kişiliği olan bu kurumlar hakkında karar alamaz, onlar hakkında uygulamalar yapamaz; hatta onlarla resmi yazışma bile yapamaz. Bu heyetin herhangi bir konuda endişesi ya da bilgi ihtiyacı olursa, tüzel kişilik sahibi bağlı belediye başkanlığı üzerinden ilgili olan kurumlara (İzmir Valiliği İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü, Vakıflar Bölge Müdürlüğü, meslek odaları vb) yazı yazarak bilgi edinebilir.

Şu an itibariyle kesinleşmemiş olan hazirun listesine baktığımızda ise;

Listede yer alan toplam 456 katılımcı kurumun 333’ünün (% 73,03) dernek, 16’sının (% 3,51) vakıf, 13’ünün (% 2,85) kent konseyi, 10’unun (% 2,20) çalışma grubu başkanı, 7’sinin (% 1,54) siyasi parti, 18’nin (% 3,95) meslek örgütü, 5’inin (% 1,10) üniversite, 10’unun (% 2,20) sendika, 30’unun (% 6,58) muhtar, 9’unun (% 1,98) Valilik görevlisi, 1’nin (% 0,22) Belediye, 1’inin (% 0,22) İzmir Barosu, 1’nin (% 0,22) İzmir Noterler Odası, 1’in (% 0,22) platform, 1’inin (% 0,22) kefalet kooperatifi olduğu,

Bunlardan 47 (% 10,31) derneğin, 1 (% 0,22) platformun, 1 (% 0,22) çalışma grubunun ve 1 (% 0,22) kefalet kooperatifinin; toplam olarak % 10,97 oranındaki kurumun İzmir Kent Konseyi Yürütme Kurulu‘nun hukuk dışı kararlarıyla hazirun listesinden çıkarıldığı,

85 (% 18,64) dernekle 1 (% 0,22) kent konseyinden hazirun listesine alınabilmek için belge istendiği anlaşılmaktadır.

Şimdi şu an itibariyle, belge istenenleri de dahil ettiğimizde genel kurula katılabilecek katılımcı sayısı ile bir önceki genel kurulun kesinleşmiş hazirun listesinde yer alan 384 kurumu dikkate aldığımızda karşımıza şu mukayese tablosu çıkar:

Bu mukayese tablosunun da gösterdiği gibi, ‘iyi yönetişim‘ kavramı çerçevesinde kurulduğu 2010 yılından bu yana Aziz Kocaoğlu, Güman Kızıltan, Çağrı Gruşçu ve Seniye Nazik Işık dönemlerini kapsayan 12 yıl içinde İzmir’deki tüm sivil toplumu, devleti ve özel sektörü kucaklaması gereken İzmir Kent Konseyi, bırakın devleti ve özel sektörü, sivil toplum örgütlerinin bile dün % 5,32’sini, bugün ise % 5,49’unu kapsamakta, adeta halktan uzak yerlerde kendi kendilerine gelin güvey oyununu oynamaktadır. Çünkü;

1. Neoliberal ideolojinin önerdiği ‘bölgesel yönetişim ağı‘ anlayışlıyla ve bir Avrupa Birliği şablonu olarak kurgulanıp merkezi yönetimle yerel iktidarın emrine verilen kent konseyleri projesi, gerçek anlamda demokratik, katılımcı, çoğulcu ve özgürlükçü olmadığı için bu bu coğrafyaya uyum sağlayamamış ve iktidarın son yıllardaki güvenlikçi politikaları nedeniyle başarısız olmuş bir projedir.

2. İzmir Kent Konseyi, ‘iyi yönetişim‘ anlayışına aykırı olarak, özel sektörün 2009 yılında kent konseyinden koparılıp İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu‘na kaydırılmasından sonra teorik ve pratik anlamda sakatlanmış; bu nedenle “üçlü sacayağı” olarak tanımlanan sivil toplum + devlet + özel sektör yerine sivil toplum ve devletten oluşan yapısıyla ağır aksak yürümeye çalışan engelli bir oluşumdur. O nedenle, ‘iyi yönetişim‘ anlayışının gereği yerine getirilmediği müddetçe, kendi mantığı içinde başarıya ulaşması mümkün değildir.

3. İzmir Kent Konseyi‘nin yönergesi ve bu yönergeden kaynaklanan her işlemi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu‘nun savunduğu “Hak, Hukuk, Adalet” anlayışına aykırıdır. Konsey’in hukuki ve fiili yapılanması ile uygulamaları ele alınıp düzeltilmedikçe başarıya ulaşması mümkün değildir.

İzmir Kent Konseyi Yürütme Kurulu‘nun, 5393 sayılı Belediye Kanunu‘nun kent konseyleri ile ilgili 76. maddesi ile İçişleri Bakanlığı‘nın çıkardığı Kent Konseyi Yönetmeliği çerçevesinde böyle bir görevi, yetkisi ve sorumluluğu olmadığı; ayrıca kent konseyine ve genel kurula katılmak isteyen dernekleri belirleme, bu dernekler hakkında inceleme, araştırma ve soruşturma yapması, bu amaçla yazışması mümkün olmadığı halde ve 16. Genel Kurul öncesinde yaptığı gibi, belediyenin desteklediği adaylara oy vermeyecek derneklerle hemşehri derneklerinin kent konseyleri dışında tutmak amacıyla genel kurula katılımını yasaklaması hukuki, demokratik, katılımcı, çoğulcu, adil ve ahlaki olmadığı gibi bir heyet eliyle işlenmiş bir bölücülük, bir ayrımcılık suçudur.

4. İzmir Kent Konseyi, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, eşinin ve yakın çevresinin etkisi altındadır ve o nedenle kurumsal bağımsızlığı yoktur. Halen başkanlık görevini yürüten Senihe Nazik Işık‘la bu göreve aday olan Adnan Akyarlı‘nın, CHP Genel Merkezi, Belediye Başkanı, Belediye içinde ayrı bir güç odağı haline gelmiş olan eşi ile İzmir’deki iki ayrı mason locasından icazet ve destek almadan bu göreve gelmeleri mümkün değildir. Bütün bunlara rağmen belediye başkanından herhangi bir destek ya da icazet almadan görev yapmak isteyen Çağrı Gruşçu‘nun başına gelen hazin olaylar ise ortadadır.

5. İzmir Kent Konseyi, Kent Konseyleri Projesi ile amaçlananın dışında CHP’nin siyasetçi fidanlığına dönüşmüştür. Bu konseyde göreve gelenler ya da gelmek isteyenler ya belediye başkanı ya da belediye meclisi veya milletvekili olma, en azından karısını, kızını, oğlunu, yakın akrabasını siyaset dünyasına kazandırma hevesindedirler. Onların bu görevlere gelip tüm halkı kucaklamak, onların sorunları ile ilgilenmek diye bir niyetleri, bir dertleri yoktur.

6. İzmir Kent Konseyi‘nin 17. Seçimli Genel Kurulu’nda şimdilik iki aday varmış gibi gözükmesine rağmen; genel kurul tarihinin yaklaştığı süreçte; hatta genel kurulda bile ortaya yeni adaylar çıkabilir ki, bunlardan en güçlüsü, arkasına birtakım CHP’li grubu ve iktidar güçlerini alarak büyüyen Yalçın Kocabıyık cephesidir.

9 Şubat 2020 tarihli 16. Genel Kurul’da yapılan ikinci tur oylamada Senihe Nazik Işık‘ın 125, Hamit Mumcu‘nun 90, Yalçın Kocabıyık‘ın 80 oy alması ve son turda Tunç Soyer‘in telefonla verdiği talimat çerçevesinde Senihe Nazik Işık‘ı destekleyerek 167 oyla onun kazanmasını sağlaması bu gücün en somut örneğidir. O nedenle, önümüzdeki günlerde bu seçimde CHP’liler arasındaki rekabetten kaynaklanacak fırsatları değerlendirmek ya da olası pazarlıklara taraf olmak için Yalçın Kocabıyık‘ın ya da onun yardımcısı Karabağlar Kent Konseyi eski başkanı Uğur Yelekli‘nin başkanlık için hamle yapması beklenmelidir.

Belli olmaz, belki de yeni adaylardan biri hazirun listesinin kesinleşmesi ile birlikte mahkemeye gidip genel kurulun durdurulmasını ya da kayyum nezaretinde yapılmasını da sağlayabilir. Hiç belli olmaz…

7. Bu kentte solcuyum, devrimciyim, sosyalistim diye dolaşanların ya da birbirlerine “yoldaşım” diye hitap edenlerin ise ilk yapacakları şey; hepimizin bildiği malum insanları “göreve çağıran STK” olarak sergiledikleri CHP kuyrukçuluğundan ya da CHP’de bir yer edinme hevesinden vazgeçerek mazilerindeki Fatsa ya da Gültepe örnekleri üzerinden halkın gerçek ihtiyaç ve sorunlarına cevap verecek demokratik, katılımcı, çoğulcu, adil ve ahlaki değerleri esas alan halk meclislerinin oluşumuna el vermeleridir.

Bütün bu bilgi, belge ve düşünceler çerçevesinde;

17. Seçimli Genel Kurul öncesinde hukuk dışı işlemler yaparak seçilme şansını arttırmak isteyenlerin, genel kurul sonrasında; aynen Çanakkale, Seferihisar, Buca ve Gaziemir kent konseylerinin başına gelenlere benzer olaylara hazırlıklı olması, haksızlığa uğrayan kurum ya da kişilerin açacağı davalar sonucu ellerindekinden de olacaklarını hesap etmesi gerekir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s