İzmir Körfez Geçişi Projesi – 3

Ali Rıza Avcan

AKP iktidarı tarafından İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de onayı alınarak İzmir Körfezi’ne yapılmak istenen köprü, tünel ve otoyollarla ilgili bilgilendirmemizin bugün üçüncü günündeyiz.

Bugün sizlere bu projenin körfezin iki yakası arasındaki bağlantı noktaları hakkında bilgi vereceğiz:

Bugünkü açıklamaya eklediğimiz aşağıdaki ilk slayttan da göreceğiniz gibi 12 kilometrelik İzmir Körfez Geçişi, körfezin kuzeyindeki İZSU Arıtma Tesisi ile Atatürk Organize Sanayi Bölgesi arasındaki İzmir-İstanbul otoyolunun bitiminden başlayıp Sahilevleri ile İnciraltı arasındaki bölgede Çeşme otoyolu ile birleşerek sonuçlanıyor.

14

 

İkinci slaytta ise 12 kilometrelik İzmir Körfez Geçişi Projesi’ne ilave edilen raylı sistemin ise halen yapılmakta olan Karşıyaka ve Konak tramvay hatlarını esas aldığını gösteriyor. Bu durumda körfezin kuzeyinde şu an döşenmekte olan tramvay hattının Mavişehir’deki son noktası ile otoyolun Çiğli kesimindeki birleşim noktasına, güneyinde ise Üçkuyular’daki nokta ile otoyolun İnciraltı kesimindeki birleşim noktasına toplam 16 kilometre uzunluğunda yeni bir tramvay hattının döşenmesi öngörülüyor. Böylelikle Alaybey-Karşıyaka – Bostanlı – Mavişehir – Körfez Geçişi – Üçkuyular – Göztepe – Konak – Alsancak şeklinde, Alaybey-Alsancak uçları birleştirilmemiş; böylelikle İzmir Büyükşehir Belediye başkan adayı Binali Yıldırım’ın seçim beyannamesinde belirtildiği gibi körfezi çevreleyen bir gerdanlığın yaratılması mümkün oluyor.

15

Ancak bu projenin tanıtımı ile ilgili 24 Mayıs 2016 tarihli toplantıda, internette bulunan sunum slaytlarından farklı olarak bu projenin tasarımı aşamasında körfez geçiş hatları için dört (4) alternatifin düşünüldüğünü belirtilmiş ve buna ilişkin aşağıdaki fotoğrafta yer alan “Güzergah Alternatifleri” başlıklı bir slayt bizlerle paylaşılmıştır.

Bu slayta göre projenin tasarımı aşamasında gündeme gelen alternatiflerden biri geniş bir kavis çizerek doğrudan doğruya Gediz Deltası ile İzmir Kuş Cenneti üzerinden, diğeri İnciraltı’ndaki Çakalburnu altından, bir üçüncüsü de Mavişehir-Atakent kavşağı üzerinden gelip İnciraltı Çakalburnu Dalyanı altından geçip Çeşme otoyolu ile buluşmaktadır.

Sunumu yapan Yüksel Proje Yol Grup Müdürü İnşaat Mühendisi Özgür Uğurlu’nun verdiği bilgilere göre, bu dört alternatif arasından bugün gündeme gelen en kısa güzergah, doğal çevreye verilebilecek olası zararlar, ekonomik fayda ve maliyet hesapları ile zemin değerleri açısından tercih edilmiş ve tüm hesaplar bu alternatif üzerinden yapılmıştır.

dsc_0345

Aşağıdaki slyattan da anlaşılacağı üzere İzmir Körfez Geçişi Projesinin Çiğli-Narlıdere arasında beş (5) ayrı etabı bulunmaktadır. Bu etaplar sırasıyla şu şekildedir:

Birinci etap: İzmir-İstanbul otoyolunun bitiş noktasının bulunduğu Çiğli ile yapılacak köprünün başlangıcına kadar devam eden ve bağlantı yolları nedeniyle viyadükler, köprülü kavşaklar ve kavşaklarla donatılmış bir yol ağını kapsamaktadır.

İkinci etap: 4,2 uzunluğundaki asma körfez köprüsünden oluşmaktadır.

Üçüncü etap: Körfezden çıkarılacak malzeme ile oluşturulup betonla sabitlenecek 800 metre uzunluğundaki bir adadan oluşmaktadır. Bu ada, körfez köprüsünden gelenlerin deniz altındaki batırma tüp tünele girişini ya da Narlıdere tarafındaki batırma tüp tünelden gelenlerin körfez köprüsüne girişini sağlayacaktır.

Dördüncü etap: İzmir Körfezi’ne giriş yapan gemilerin kullandığı derin kanalın altına yerleştirilecek batırma tüp tünel ise 1,8 kilometre uzunluğunda olup; kuzeyden yapay ada marifetiyle körfez köprüsüne, güneyden ise çıkış yaptığı yolu Sahilevleri-İnciraltı bölgesinde Çeşme otoyoluna bağlayan beşinci etaba bağlanacaktır.

Beşinci etap: Batırma tüp tünelden çıkan yolu Çeşme otoyoluna bağlayan yine köprülü kavşak ve kavşaklarla donanmış son bölümü oluşturmaktadır.

16

Projenin kesitini gösteren aşağıdaki slaytta ise körfez köprüsünün 4.158 metre, batırma tüp tünelin de 1.797 metre uzunluğunda olduğu görülüyor.

17

 

18

İzmir Körfezi atlında yerleştirilecek batırma tüp tünelden gelen yolun Çeşme Otoyolu ile bağlantı yapacağı mekanı gösteren aşağıdaki slayt ise Sahilevleri ve İnciraltı bölgelerinde nasıl bir tahribatın yapılacağını açık bir şekilde gösteriyor. Geniş otoyollar, köprülü kavşaklar, viyadükler ve de kavşaklar….

19

Tabii ki kentin tam ortasından geçen bir otoyolun yerleşimin iki tarafında yarattığı kopukluğu da sergiliyor…

20

 

21

Şimdi yeşile boyanmış çizimlerle, güzel ve etkileyici maketlerle göze hoş görünüyor ama yarın öbür gün buranın binlerce aracın vızır vızır geçtiği bir hale geldiğinde orada kibrit kutusu gibi gözüken evlerde yaşayanların nasıl bir hava soluyacağını, nasıl bir gürültü ile karşı karşıya kalacağını da düşünmek koşuluyla…

22

 

23

 

24

 

25

 

26

 

27

 

28

 

29

 

30

Toplantıda sunumu yapan Yüksel Proje Yol Grup Müdürü İnşaat Mühendisi Özgür Uğur’un verdiği bilgiye göre İzmir Körfezi’nde gemilerin geçiş yaptığı kanalın altına yerleştirilecek 1.797 metre uzunluğundaki batırma tüp tünelin 43,40 metre boyutundaki genişliği, dünyada örnekleri arasında ilk olma özelliğini taşıyor. Bunun nedeni de tünelden üç geliş, üç gidiş araç yolunun yanında buna ilave edilen bir gidiş, bir geliş tramvay hattının mevcudiyeti.

Yine yukarıdaki slaytın verdiği bilgiye göre navigasyon kanalı tarama kotunun derinliği 17, batırma tünelin en düşük yol kırmızı kotunun derinliği 30, en düşük taban kazı kotunun derinliği de 32 metre olacak.

31

 

32

 

33

Devam Edecek…

 

 

 

 

İzmir Ulaşımında Yenilikçi Çözümler – 4

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılacak ‘Ulaşımda Yenilikçi Çözümler‘ temalı uzman çalıştayı önümüzdeki hafta, 10 Kasım 2016 Perşembe günü 15.00-17.30 saatleri arasında yapılıyor.

Biz bugün yine bu çalıştay öncesindeki hazırlık anlamındaki değerlendirmelerimize, bu çalıştayda ifade edeceğimiz görüş, düşünce, öneri ve eleştirileri somutlaştırmaya devam edeceğiz.

Hepimizin sıklıkla kullandığı Vikipedi inovasyon (yenilikçilik) kavramını, “yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün (mal ya da hizmet) veya sürecin; yeni bir pazarlama yönteminin; ya da iş uygulamalarında, iş yeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanmasıdır” olarak tanımlıyor.

streetcarlateearly

Konumuz kent için ulaşım olduğuna göre bu alandaki inovasyonu (yenilikçiliği) ise yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş kent içi ulaşım aracı ve hizmetlerinin ya da bununla ilgili süreçlerin, belediyeler tarafından üretilen ulaşım hizmetleri eliyle hemşehrilere sunulması olarak kabul edebiliriz.

Bu tanımı biraz daha açtığımızda ise İzmir kent içi ulaşım hizmeti olarak karşımıza çıkan

  • Bu hizmeti üreten mevcut örgütsel yapının,
  • Ulaşım hizmeti üretilirken bu yapı içinde gelişen kurumsal ilişki ve süreçlerin,
  • Üretilen kent içi  ulaşım hizmetinin sunumunda ortaya çıkan uygulama süreçlerinin ve
  • Kent içi ulaşımda kullanılan araçların,

İnovasyonun (yenilikçiliğin) konusunu oluşturduğunu söyleyebiliriz. 

Yine Vikipedi’nin inovasyonu açıklayan maddesine dönersek şayet, orada inovasyon (yenilikçilik) döngüsü olarak tanımlanan sürecin, “yeni fikirleri (ürün, metot veya hizmet gibi) değer yaratan çıktılara dönüştürme sürecidir. Bu süreç iki temel basamaktan oluşur. İnovasyon sürecini başlatması bakımından önem arz eden ilk basamak, yeni ve yaratıcı fikirlerin ortaya çıkmasıdır. Emek ve yatırım gerektiren ikinci basamak ise ortaya çıkartılan yeni ve yaratıcı fikirlerin ticarileştirilmesi, başka bir deyişle katma değer yaratan ürün, metot veya hizmetlere dönüştürülmesidir.” şeklinde tanımlandığını görürüz.

Yine bu tanımı esas aldığımızda, inovasyon (yenilikçilik) olarak tanımlanan bir fikrin yeni ve yaratıcı fikir olarak ortaya çıkmasının tek başına yeterli olmadığını; bu yeni ve yaratıcı fikir uygulandığında katma değer yaratacak bir ürüne, bir yönteme ya da hizmete dönüşüp dönüşmediğine bakmamız gerekir.

Şayet bir yeni ve yaratıcı fikrin katma değer yaratması mümkün değilse; o fikir ‘uygulanabilir‘ ve ‘sürdürülülebilir‘ yeni ve yaratıcı bir fikir olmaktan çok; iktisadi değeri olmayan güzel bir hayal, bir düş olarak kalacaktır.

Ancak inovasyonla (yenilikçilik) ilgili tüm bilimsel kaynaklarda yeni ve yaratıcı fikirlerin düşüncenin özgür bir şekilde ifade edildiği demokratik, katılımcı ve çoğulcu bir yönetişim ortamında; yani, tüm tasarlama ve uygulama aşamalarında şeffaflık, açıklık, katılımcılık ve hesap verebilirlik temel ilkelerin önemli olduğuna vurgu yapılıp, bunların yeşerip gerçekleşmediği bir ortamında inovatif (yenilikçi) fikirlerin gelişemeyeceği, uygulamaların yapılamayacağı anlatılmaktadır. Kısacası inovatif (yenilikçi) bir politika ve uygulama, ona uygun bir ortam ve sistem olmadığı sürece yaşama geçemeyecek, geçse bile sürdürülemeyecektir.

İnovasyonla (yenilikçilikle) ilgili bu temel bilgileri ortaya koyduktan sonra bu kavramın belediyelerde, özellikle de belediyeler tarafından üretilen kent içi ulaşım hizmetlerindeki uygulamalarına baktığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır:

metrobus-kazasi-saldirganina-tutuklama-talebi_7ed1010

Çoğu belediye yönetimi, kent içi ulaşım hizmetlerinde inovasyonu (yenilikçiliği) başka bir yerde, başka bir kentte uygulanmamış yeni ve pahalı bir teknolojinin ya da bir araç türünün ilk kez kendisi tarafından uygulanması olarak kabul etmekte, pahalı teknolojiye bağımlılığının daha da arttığı bu süreçte asıl hizmeti üreten örgütleri, yönetici ve çalışanları ve onların çalışma yöntemlerini inovatif (yenilikçi) bir anlayışla gözden geçirmeyi genellikle ihmal etmekte, gözden kaçırmaktadır.

Aynen kent içi ulaşımda taşıdığı yolcu sayısına göre oldukça pahalı bir tercih olan tramvayı ya da teleferiği ilk kez yapıyor olmak ya da inovasyon (yenilikçilik) adına Türkiye’de ilk monoray hattını İzmir’de hayata geçirmek gibi fırsatçı çıkışlar, bunun en güzel ve somut örnekleridir.

Oysa kent içi ulaşımdaki tek inovatif (yenilikçi) yol, yöntem sadece bu son derece pahalı teknolojik oyuncakları alıp getirmek, “ilk kez” kullanıyor olmak değil; bu yeni, yaratıcı ve akılcı teknolojileri yine aynı niteliklere sahip ulaşım örgütleriyle, onun çalışanlarıyla ve onu kullanan hemşehrilerle buluşturan sağlıklı bir ortamı yaratmaktaki beceridir.

Aksi takdirde, dünyadaki en son teknolojilerle donanıp kentlerimize gelmiş olan metrobüslerdeki sürücü hatalarıyla, metro ve hafif raylı sistemlerde sık sık yaşanan sorunlarla daha fazla karşılaşır, ülkemiz ve kentlerimiz en son teknolojilerin çöpe atıldığı bir tüketim cenneti olma niteliğini sürdürür gider.

maxresdefault

Oysa bu hizmetleri üreten kurumlarla onların yönetici ve çalışanlarını; ayrıca uygulanan ‘eski’ çalışma yöntemlerini kendi içlerinde ele alıp geliştirmediğimiz, onlara önce kendi kapasite ve verimlerini ortaya koyacak fırsatlar vermediğimiz, önceliği sadece ve sadece bu son derece pahalı yeni teknolojik oyuncaklara verip bu oyuncakları yeni, yaratıcı ve akılcı fikirlerle yeniden yapılandıracağımız sistemler içinde kullanmadığımız takdirde, bu oyuncaklar bir süre sonra bozulup elimizde kalacak ve hepimiz elektronik oyuncağı bozulan çocuğun yaşadığına benzer bir  hayal kırıklığı yaşayacağız.