İzmir’in genel tuvalet sorunu…

Ali Rıza Avcan

Yenip içilen şeylerin öğütülüp sindirildikten sonra dönüşmüş bir biçimde dışkı olarak bedenin dışına atılması, hayvanların ve insanların; yani, bir kısım canlının temel fonksiyonlarından biridir. Sağlıklı yetişkin bir canlıda çok daha düzenli çalışan bu sistem çocuklarda, yaşlılarda ve hastalarda zamanla bozulup aksayabilir, hastalıklara neden olabilir. Hele ki nüfusu sürekli ve düzenli olarak yaşlanan, 65 yaş üstü nüfusu toplam nüfusun % 10,8’ini bulduğu bir kentte… Bu nüfusa, çocukları ve hastaları da dahil ettiğimiz takdirde o kentte yaşayan ya da çalışanların büyük bir kısmının ev ya da iş dışındaki sosyal yaşamlarında yiyip içtiklerini bedenin dışına atabileceği ve bizlerin “umumi” ya da “genel” demeyi tercih ettiğimiz modern, sağlıklı, hijyenik tuvaletlere ihtiyaç duyacağı ortaya çıkar.

Bu ihtiyaç, içinde yaşayıp çalıştığımız İzmir için uzun yıllardır büyüyen bir sorun olarak varlığını sürdürdüğü için bugünkü yazımı, bu sorunun son durumunu, toplu ulaşım sistemi ve yeme-içme sektörüyle kentin Kemeraltı, Basmane, 1. Kordon, Alsancak ve Karşıyaka gibi iç ve dış turizm açısından önemli cazibe merkezleri itibariyle tespit edip öneriler geliştirmeye ayırdım.

Ancak ondan önce, bu sorunu 28 Mayıs 2018 tarihinde; yani, bundan tam 5 yıl 2 ay 16 gün önce dile getirip linkini aşağıda paylaştığım “Umumi tuvalet sorunu” başlıklı yazıyı yazdığım için, bir girizgâh olarak, önce o eski yazıyı okuyarak aradan geçen süre içinde bu sorunun nasıl büyüyüp arttığını yakından görmenizi diliyorum.

İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin sorumluluğundaki kent içi ve dışı toplu ulaşım hizmetlerinde genel tuvalet konusu halen çözümlenmemiş büyük bir sorundur. Çünkü, İzmir Metrosu ve İZBAN istasyonlarına güvenlik gerekçesiyle tuvalet yapılamayacağı söylenmekte, genel tuvaletlerin güvenlik açısından riskli olduğu anlatılmaya çalışılmaktadır. Ama ESHOT otobüslerinin Halkapınar Aktarma Merkezi‘nde otobüs sürücülerinin kullanması için kapısı kilitli olup anahtarı hareket şefliğinde olan bir tuvalet bulunduğu halde tuvalete gitmek isteyen yurttaşlar yakındaki caminin tuvaletine yönlendirilmektedir.

Ayrıca, şayet İZBAN‘ın Alsancak istasyonundaysanız sizin ihtiyacınızı acilen karşılayacak tek yerin, istasyonun hemen yanındaki TCDD mescidinin tuvaleti olduğunu söyleyebilirim.

İzmir Metrosu ve İZBAN‘la ESHOT otobüslerinin hareket noktalarıyla istasyonlarda güvenlik gerekçesiyle genel tuvalet bulunmamakla birlikte; aynı toplu ulaşım sistemindeki İZDENİZ‘e ait iskelelerde; örneğin, Konak, Karşıyaka, Pasaport ve Bostanlı iskelelerinde genel tuvaletler bulunmakta, feribotlardaki tuvaletler ise girip kullananların sağa sola dokunmaktan çekindiği pis, bakımsız ve hijyen koşullarından uzak bir manzara sergilemektedir. Bu durum insanın aklına “metro, tramvay ve İZBAN için geçerli olan güvenlik tehlikesi İZDENİZ iskeleleri için geçerli değil mi?” sorusunu getirmektedir.

Bu arada, iskelelerdeki tuvaletlerin vapur seferlerinin devam ettiği ve yolcuların iskelere geldiği ya da gittiği bozuk olma ya da temizlik yapılması gerekçesiyle sık sık kilitlenip kapatılmasını ya da bazı iskelelerdeki tuvaletlerin niye Alsancak iskelesinde olmadığını düşünüp sorgulamamanız gerekmektedir…

Tramvay durağında tuvalet olmadığı için yakındaki işyerine gitmek isterken trafik kazasında ölen görevlinin ölümü…

Bu alandaki diğer bir sorun ise, tramvay duraklarındaki görevlilerin tuvalet ihtiyaçlarını nasıl karşılayacakları sorunudur. Yakın zamanda tramvayın Köprü durağında tuvalet olmadığı için yolun karşısındaki bir işyerinin tuvaletine gitmek isterken geçirdiği bir trafik kazası sonucu ölen Hülya Onaylı vesilesiyle basına yansıyan bu sorun, -ne yazık ki- halen çözümlenmemiş, duraklarda uzun sürelerle görev yapan görevliler çözümü en yakındaki işyerinin tuvaletini kullanma şeklinde çözmeye devam etmektedirler.

Bu kentteki yeme-içme mekânlarında; özellikle Kemeraltı, Basmane, 1. Kordon, Alsancak ve Karşıyaka gibi turizm açısından önemli bölgelerdeki lokanta, restoran, bar ve kafelere gittiğiniz takdirde o işyerlerinin tuvaletlerinin genellikle minarelerdeki örneklerine benzeyen dar merdivenlerle çıkılan üst katlarda yer aldığını, çoğunun mekânın küçük olması nedeniyle yetersiz olduğunu, sırf bir tuvalet yapılmış olması için yapıldığını görürsünüz. Ama kabul etmek gerekir ki, bu tuvaletler o işletmenin sorumluluğunda olduğu için diğerlerine göre daha iyi durumdadır: En azından temiz, bakımlı ve daha sağlıklı koşullara sahiptir.

İzmir‘in tarihi kent merkezindeki Kemeraltı Çarşısı‘nın tuvalet sorunu, deyim yerindeyse ezeli ve ebedi bir sorundur ve yakın zamanda, “Kemeraltı’nın 50 yıllık sorununu çözdük” iddiasıyla ortaya çıkıp aynı partinin mensubu eski belediye başkanlarını bir kalemde harcayan belediye başkanlarının kendi hizmet dönemlerinde beceremediği bir konudur. Her gün binlerce turistin ve müşterinin ziyaret ettiği çarşıdaki genel tuvaletler kadın turistlerin çekinerek, cami cemaatinin de bu durumu istemeden kabullendiği cami tuvaletleriyle Kızlarağası ve SSK hanlarındaki tuvaletlerdir: Hisar, Kemeraltı, Kestanepazarı, Hacı Mahmut, Salepçioğlu gibi camilerin tuvaletleriyle Kızlarağası ve SSK işhanlarındaki pis, bakımsız, hijyen koşullarından uzak, denetlenmeyen ve her birinde birbirinden farklı yüksek ücretlerin talep edildiği kötü tuvaletler… Rivayet odur ki, çoğunluğu Vakıflar Bölge Müdürlüğü‘ne ait olan bu tuvaletleri devamlı olarak kiralayan kişinin de bir avukat olduğu söylenir.

Kemeraltı’nda davul zurnayla açılan bir tuvalete dair gazete haberi…

Bu sorun bugün öylesine komik; hatta trajik bir hal almıştır ki, Kemeraltı‘nda yukarıdaki gazete haberine konu olan davullu zurnalı tuvalet açılışlarına tanık olur veya her zaman yaptıkları çay ya da kahve içme davetlerine kanıp TARKEM‘e gitmeye kalktığınızda, genel tuvaletler dışında Kemeraltı, Basmane ve Kadifekale‘yi kurtaracağız diyen bu soylulaştırma şirketinin misafiri olarak gidebileceğiniz tek tuvalet o handaki tüm işyerlerinin ve müşterilerinin kullandığı oldukça kötü koşullar altındaki Abacıoğlu Hanı‘nın tuvaletidir. Ya da biraz daha ileriye gidip eski bir ibadethane olan 926 sokaktaki Portekiz Havrası‘nın hemen karşısında çirkin bir maviyle boyanmış duvarın dibine bırakılmış insan ve köpek dışkılarıyla muhatap olursunuz.

Gördüklerimi daha yakından çekmek istemedim…

İşte bu anlamda, Kemeraltı Çarşısı‘nın ezeli ve ebedi genel tuvalet sorunu, adres olarak gösterilen cami ve işhanı tuvaletleri dışında yıllardır çözümlenmemiş, İzmir’in güzel bir özeti olan Kemeraltı bir türlü çağdaş, temiz, bakımlı, hijyenik ve ucuz genel tuvaletlerine kavuşamamıştır.

https://www.hurriyet.com.tr/yerel-haberler/izmir/kemeralti-carsisina-modern-tuvalet-40448006

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi‘ne alınan İzmir Tarihi Liman Kenti alanında yer alan Basmane‘de de tuvalet ihtiyacınızı gene çok kötü koşullardaki cami tuvaletleri ile çözebilirsiniz. O nedenle Basmane ve Kadifekale‘deki gezilere katılan birçok turist temiz, bakımlı ve hijyen koşullarına sahip tuvalet bulmakta zorluk çekmektedir. Bu konudaki tek istisna ise, İzmir Agora Örenyeri girişindeki turistik tuvalettir ki, ona da 130 lira gibi oldukça yüksek giriş ücretini ödedikten sonra ulaşabilirsiniz.

İzmir Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Ahmet Piriştina döneminde tasarlanıp düzenlenen 1. Kordon‘da 75 santimetreden yüksek yapı yapmak ilk yıllarda mümkün olmamakla birlikte; bu yasağı ilk delen bizzat İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin kendisi olmuş, Alsancak İskelesi‘nin hemen önüne bozuk para ile girilen, bozuk paranız olmadığı takdirde en yakındaki işyerinin tuvaletine yönelip reddedilme riskini göze alacağınız bir ortamda, yüksekliği 3 metreyi geçen bir tuvalet yapılmış, ardından bu prefabrik yapının hacmi ve yüksekliği daha da arttırılmıştı. Bugün iskelenin önündeki o heyûla portatif tuvalet, 1. Kordon’daki tek genel tuvalet olma vasfını sürdürmektedir.

Alsancak‘taki genel tuvalet sorunu ise işyerlerinin yasakladığı ya da para karşılığında kullandırdığı yeme-içme mekânlarına ait tuvaletlerle çözülmekte, İtalyan Kültür Merkezi‘nin yanındaki hastalık kapabileceğiniz perişan haldeki tuvalet ise kapatıldığı için büyük bir kamusal tuvalet açığı varlığını sürdürmektedir.

Evet, bugün itibariyle İzmir‘in genelinde hepimizin; özellikle çocukların, çocuklu annelerin, yaşlıların ve hastaların kullanabileceği modern, sağlıklı ve hijyen koşullarına sahip genel tuvalet yokluğu her geçen gün boyutunu arttırarak sürdürmektedir. Bu anlamda;

2. Mevcut olan tuvaletler düzenli olarak denetlenmediği için tümü hijyen koşullarından uzak, kötü, pis ve bakımsız vaziyettedir.

3. Bu büyük eksikliği gidermek ve mevcut olanları iyileştirmek için ufukta bir planlama, uygulama ve denetleme çabası da gözükmemektedir.

Tabii ki kendi görev alanındaki genel tuvalet sorununu çözemeyen bir belediyenin Akbelen mücadele alanına seyyar tuvalet gönderen İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin durumu, o tuvaletleri oraya sokmak istemeyen iktidar ve onun zor gücü kadar acınacak bir durumu ortaya koymaktadır.

Umumi tuvalet sorunu: https://kentstratejileri.com/2018/5/28/umumi-tuvalet-sorunu/

(1) https://acikveri.bizizmir.com/en/dataset/akilli-tuvaletler/resource/d87de3c1-9bc0-4a8c-842a-90cd2a30d03a

(2) https://acikveri.bizizmir.com/tr/dataset/moduler-tuvaletler/resource/8f6e905d-3f76-45e5-b52a-b89be7d4631b

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan birinin birinci dereceden akrabası olmak istiyorum… (1)

Ali Rıza Avcan

Evet, bu kadar uzun ve ilk okunduğunda anlaşılmayacak bir başlıkla başladım yeni yazı dizisine. Çünkü bugün ve yarın sizlere, iflası Sayıştay raporu ve belediye meclisi kararı ile belgelenmiş bir belediye şirketinin; kısa adı İZDENİZ olan İzmir Deniz İşletmeciliği Nakliye ve Turizm Ticaret Anonim Şirketi‘nin kötü yönetiminden kaynaklanan ilginç hikayesini anlatarak gelinen son noktada kamu kaynaklarının nasıl savrulup israf edildiğini göstermek istiyorum.

Bilmeyenler için söyleyelim ki; kısa adı İZDENİZ A.Ş. olan şirket, 18 Kasım 1992 tarihinde İZBAK A.Ş. İzmir Büyükşehir Belediyesi Bakım Onarım Makine Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adıyla kurulup 1999 yılında bugünkü adını alan, 2000 yılında da Türkiye Denizcilik İşletmeleri‘ne bağlı gemi ve iskelelerin özelleştirilmesi projesi kapsamında Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 04 Nisan 2000 tarih, 2000/06 sayılı kararı ile İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne devredilen İzmir Körfezi hattında deniz yolu ile yolcu ve araç taşımacılığı yapan 30 yıllık bir şirket.

Şirketin kendi ağzından…

Şirketin İnternet sayfasındaki bilgilere göre, “8 Mart 2000 tarihinde Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. den devralınan 104 personel, 8 yolcu gemisi ve 3 Araba Vapuru ile İzmir Körfez Hattında Deniz Yolu ile Yolcu ve Araç Taşımacılığına başlayan İZDENİZ A.Ş, bugün 400 personeli, 8 adet iskelesi, 15 adet Hafif Yolcu Gemisi, 1 adet Nostaljik Yolcu Gemisi,  5 adet Araba Vapuru ve 4 Yolcu Motoru ile hizmet vermeye devam etmektedir.

2000 yılında sadece 4 hat ve günde 60 sefer ile başlanılan Körfez Taşımacılığı; İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Körfez’de toplu ulaşım imkânlarını artırma yolunda yaptığı yatırımlar sayesinde her gün 9 farklı hatta toplam 274 sefer ile devam etmektedir. Yaz sezonunda ise programlı seferlere ilave olarak Urla / Mordoğan / Foça İskelelerine seferler düzenlenmektedir.

20 yılı aşkın süredir yolcularımızın, yoğun şehir içi trafiğinden uzakta, hızlı, ekonomik ve İzmir Körfezinin tadını çıkararak seyahat etme imkânı buldukları konforlu, çevreci ve modern gemileri ile İZDENİZ A.Ş, , yıllık ortalama 12 milyon yolcu ve ortalama 750.000 araç taşımaktadır.

Yolcu sayısı azalırken taşınan araç sayısı artıyor

Şirketin İnternet sayfasında artan nüfus dikkate alınmadan yılda ortalama 12 milyon yolcu taşındığı belirtilmekle birlikte, 2021 yılında taşınan yolcu sayısı 10.741.263 olmuş ve 2019 yılında 18.018.826 olan rekor yolcu sayısına henüz ulaşılamamıştır. Deniz yolculuğu, Covit19 Pandemisinin geçerli olduğu dönemde en sağlıklı ve doğru seçim olmakla birlikte; 2020 ve 2021 yıllarında yolcu sayısında büyük bir düşüş yaşanmıştır.

Ayrıca taşınan yolcu sayısını kentte yaşayan insan sayısı ile karşılaştırdığımızda her bir İzmirlinin yılda 2-3 kez vapura bindiğini, İzmir trafiğine kayıtlı her bir taşıt aracının da en fazla 1 kez arabalı vapurdan yararlandığını görürüz.

Pusulasız ve rota belli olmayan bir deniz yolculuğu…

2000-2021 dönemindeki yolcu ve araç sayılarını gösteren verileri, İzmir‘deki günlük ya da yıllık toplu ulaşım rakamlarıyla mukayese ettiğimizde ise, 2017 yılı itibariyle günlük yolcu taşıma kapasitesi 36.933 kişi/gün⁽¹⁾ olan denizyoluyla ulaşım düzeyinin bugün hangi noktaya geldiği ya da 2025 ve 2030 gibi hedef yıllar itibariyle hangi düzeye çıkacağı -ne yazık ki- bilinmemektedir. Çünkü 2015-2019 döneminde hazırlanıp 2030 yılını hedefleyen İzmir Ulaşım Ana Planı ile 2020-2024 dönemine ait İzmir Büyükşehir Belediyesi Stratejik Planı‘nda deniz kıyısında ve bir körfezin içinde bulunan İzmir‘deki denizyoluyla ulaşıma gereken değer verilmemiş, buna ilişkin stratejik bir hedef ve amaç belirlenmemiş, denizyolu ulaşımının hangi noktadan alınıp hangi noktaya taşınacağını gösteren herhangi bir performans hedefi gösterilmediği için İZDENİZ‘in önümüzdeki yıllarda hangi miktardaki yolcu ve araç sayısıyla hangi düzeyde bir hizmeti hedeflediği bilinmemektedir.

Zayıf mali yapı ve yanlışlıklar sonucunda harcamaların İzmir Büyükşehir Belediye bütçesinden yapılmasına karar verilmesi…

Şirketin bugün itibariyle taahhüt edilmiş nominal sermayesi 331.250.000.-TL. ödenmiş sermayesi de 273.923.235,87 TL’dır.

Kasım 2021 tarihli 2020 Yılı Sayıştay Denetim Raporu verilerine göre sermayenin % 92,9’u İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne, % 5’i ESHOT‘a, % 1,0517’sini İZULAŞ‘a, % 1,0475’i İzbeton’a, % 0,0008’i de Grand Plaza A.Ş.‘ne ait olup İZDENİZ‘in İzban‘da ve Kent A.Ş.‘de % 1’er, İzulaş A.Ş.‘nde de % 0,00171 oranında hissesi bulunmaktadır.

Şirketin 2018 yılı zararı 38.097.957,59, 2019 yılı 59.761.139,92 iken 2020 yılı zararı 80.996.322,64 TL olarak gerçekleşmiştir. 2020 yılı zarar rakamı 2018 yılına göre % 112 artış, 2019 yılına göre % 35 artış göstermiştir. Bu durum, pandemi koşullarında yolcu taşımacılığı faaliyetinin düşmesi nedeniyle şirket brüt hasılatının % 28 oranında düşerek 25.550.853,81 TL olarak gerçekleşmesine karşın, şirketin personel maliyeti ve hizmet maliyetlerinde yaşanan sürekli artıştan kaynaklanmaktadır.

Bunun dışında, Sayıştay Başkanlığı‘nın 2021 yılı denetimi sonrasında, şirketin personel giderlerinin şirketin satış hasılatından fazla olduğu; 2018 yılı hasılatı 34.221.190,54 TL iken personel giderinin 29.766.216,09 TL, 2019 yılı hasılatı 35.412.689,40 TL iken personel giderinin 40.470.101,01 TL, 2020 yılında salgın koşullarının etkisiyle şirketin personel giderinin hasılatın % 180 oranında gerçekleştiği belirlenmiştir. Bu veriler çerçevesinde şirketin tüm faaliyetleri sonucu oluşan hasılatın personel giderini dahi karşılamadığı, personel maliyetinin salgın döneminde hasılatın iki katına yaklaştığı görülmüştür.

Bu durumun doğal bir sonucu olarak İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin 16.03.2022 tarih, 318 sayılı kararı ile İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İZDENİZ A.Ş. arasındaki 2014 tarihli “Deniz Yoluyla Yolcu ve Araç Taşımacılığı Devir Sözleşmesi” işletme giderlerin artması ve hasılatın düşmesi gerekçe gösterilerek İZDENİZ masraflarının doğrudan doğruya İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nce üstlenilmesi sağlanmış; ancak, bu sözleşme metni kamuoyu ile paylaşılmamıştır.⁽²⁾

Ayrıca Aziz Kocaoğlu döneminde alınan 15 adet geminin hız, boyut ve işletme maliyeti gibi faktörler itibariyle yanlış seçimi, bu gemilerdeki büyük maliyetli pervane şaft arızaları, ilk önce bakım ve onarım merkezi olarak yüksek rakamla kiralanan Üçkuyular İskelesi yakınındaki Levent Marina‘nın bu işe uygun olmadığının anlaşılması üzerine, lüks bir restorana dönüştürülmesi, sözü verilen Mavişehir, Bayraklı gibi iskele ve hatların bugüne kadar açılamaması, şirket yönetim kurulu üyelerine sağlanan menfaatlerin genel kurul yerine aynı üyelerden oluşan şirket yönetim kurulu tarafından belirlenmesi gibi nedenlerle şirketin zararı daha da büyümüştür. ⁽³⁾

Çalışanların durumu…

Bilgi edinme hakkı ve mevzuatı çerçevesinde sorduğumuz takdirde “şirket sırrıdır, veremeyiz” gerekçesiyle öğrenemeyeceğimiz personel bilgileri, yine aynı Sayıştay denetim raporu verilerine göre şu şekildedir: Şirketin idari birimleri; Muhasebe ve Mali İşler Müdürlüğü, Satın alma Müdürlüğü, Malzeme İkmal Müdürlüğü, İdari İşler Müdürlüğü, Basın Halkla İlişkiler Müdürlüğü, İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü, Operasyon Müdürlüğü, Teknik Müdürlüğü ve Marina İşletme Müdürlüğü’nden oluşmaktadır. Şirkette çalışan personel sayısı 1 genel müdür, 1 genel müdür yardımcısı, 8 müdür olmak üzere 31.12.2020 tarihi itibariyle 397’dir.

Yönetici kalitesi mi dediniz?

Hatırlayacağınız gibi İZDENİZ, yönetim kurulu üyeliklerine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer tarafından atanan ilginç isimlerle biliniyor. Örneğin CHP İzmir 1. Bölge milletvekili adayı maliyeci Turgay Bozoğlu‘nun bir dönem yönetim kurulu başkanı olarak görevlendirilip sonrasında geri alınması, Tunç Soyer‘in özel şoförü Hüseyin Sezer‘in bir dönem yönetim kurulu üyesi olarak görevlendirilip konunun Sayıştay raporuna girip uyarılması üzerine görevden alınması, “Sokak Ekonomisi” çalışmalarıyla öne çıkan Kamuran Elbeyoğlu ve Osman Sirkeci‘nin, özel vakıf üniversitesi Yaşar‘dan gelen Mehmet Ufuk Tutan‘ın, yönetim kurulu üyesi yapılması ve bir süre sonra yönetim kurulu üyeliğinden alınmaları ilk akla gelen örneklerdir.,

Şirketin İnternet sayfasındaki “Bilgi Toplumu Hizmetleri” bölümünün verdiği bilgilere göre, toplam 15 kişinin bulunduğu yönetim kurulunda başkan olarak MTS Denizcilik isimli özel bir şirketin ortağı Osman Hakan Erşen, üye olarak Konak Belediyesi meclis üyesi ve Milli Kütüphane Vakfı Başkanı avukat Ulvi Puğ, İZDENİZ Genel Müdürü Ümit Yılmaz, İZSU Su Arıtma Dairesi Başkanı Sezer Hakan Alpsoykan, ESHOT Araç Bakım Onarım Dairesi Başkanı Kadir Yıldız, emekli İZSU Genel Müdürü Aysel Özkan, gazeteci ve CHP eski milletvekili Osman Korutürk‘ün eski danışmanı Muzaffer Ayhan Kara, İzmir Büyükşehir Belediyesi Satınalma Dairesi Başkanı Övünç Özgen, İzmir Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Arif Kudsi Güder, İzmir Büyükşehir Belediyesi Muhtarlıklar Dairesi Başkanı Ali Kılıç, İzmir Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanı Banu Dayangaç, İzmir Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi eski başkanı Şemi Albat, İZSU Makine İkmal ve Tesisler Dairesi Başkanı Aktan Akarsu, İZSU 1. Bölge Su ve Kanal İşletmesi Dairesi Başkanı Ferit Çağlar ve İZSU 1. Bölge İşletmeler ve Bakım Onarım Dairesi Başkanı Necdet Evrim Eryılmazlı bulunmaktadır.

Bu unvan ve isimlerin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, bir denizyolu ile toplu ulaşım şirketi olan İZDENİZ‘i yönetenler arasında çoğunluğunu İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin konu ile ilgisi olmayan daire başkanları, özellikle de İZSU yöneticileri oluşturuyor. Oysa bütün kurumsal büyük şirketlerde, hem yönetim kurulu üyelerinin hem de onun altındaki operasyonel yöneticilerin şirketin iştigal konusu ile ilgili eğitim almış olmaları ve o eğitimlerin süregelen diğer eğitimlerle zenginleştirilmesine, şirketin faaliyet alanında bilgili, birikimli, becerikli ve yetenek sahibi olmalarına, bu özellikleriyle doğru kararlar alarak şirketin başarılı bir şirket olması çalışmalarına dikkat edilir ve İZDENİZ‘de olduğu gibi yöneticiler ve yönetim kurulu üyeleri sık sık değiştirilmez, yönetimdeki istikrara önem verilir.⁽⁴⁾

Sonuç olarak,

1) Deniz ulaşım filosundaki işletme gideri yüksek, kullanıcı alışkanlıkları açısından körfez yolculuklarına uygun olmayan ve talebin çok üstünde bir kapasiteye sahip gemilerin seçimindeki ölümcül hatalar; hatta usulsüzlükler,

2) Yönetici kadroda yetersizliğe yol açan ve liyakati dikkate almayan atamalar,

3) İzmir Körfezindeki denizyolu ile ulaşımın yerini ve payını toplum içinde arttırmaya yönelik temel politika, stratejik öncelik, hedef ve amaçların yokluğu,

4) İzmir Ulaşım Planı 2030 ile belirlenmiş hedeflere henüz ulaşılmamış olması ve plan dışı uygulamalara ağırlık verilmesi,

5) Belediye ve şirket yönetiminin, Levent Marina‘yı çekek ve onarım yeri yapma gibi konularda aldığı yanlış kararlar,

6) Sayıştay denetim raporlarında da belirtildiği gibi, şirket yönetim kurulundaki üyelerin kendi menfaatleriyle ilgili konularda karar alması,

gibi nedenlerle İZDENİZ A.Ş., deniz kıyısında ve geniş bir körfezin çevrelediği İzmir’de, kamu yararını dikkate almayan politika, strateji ve uygulamalarla zarar etmeye mahkum bir şirket haline getirilmiştir.

Devam Edecek…

⁽¹⁾ İzmir Ulaşım Ana Planı Katılım Süreci ve Çalıştay Sonuçları -Deniz Ulaşımı, İzmir Büyükşehir Belediyesi Yayını, 2017, s.3

⁽²⁾ https://www.dokuzeylul.com/guncel/chp-tepkili-mahkeme-bilirkisi-incelemesi-yapmadi-h201688.html

⁽³⁾ https://www.a3haber.com/2021/12/20/gorulmeyen-rapor-igneyi-karsiya-cuvaldizi-kendimize-batirma-zamani/

⁽⁴⁾ https://www.a3haber.com/2020/12/19/sayistay-raporlarinin-ayrintisinda-ortaya-cikan-sonuc-hukuka-uydurmuslar-peki-ya-ahlaka/