Her yıl 500-600 milyon lira değerindeki suyu israf etmenin faturası, halka çıkarılmamalıdır…

Ali Rıza Avcan

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi, 1 Ocak 2021 tarihinden geçerli olmak üzere suyun metreküpüne % 15 oranında zam yaptı. Böylelikle son olarak 1 Eylül 2020 tarihinde % 11,76 oranında zam yapılan suya, 4 ay sonra % 15 oranında ikinci bir zam daha yapılarak konutlarda 13 metreküpe kadar kullanılan suyun metreküp fiyatı 3,72 liradan 4.27 liraya, 14-20 metreküp arasında kullanılan suyun fiyatı 4,02 liradan 4,62 liraya, 21 metreküpün üstünde kullanılan suyun fiyatı 8,28 liradan 9,52 liraya çıkacak. Eski belde belediyelerinin bulunduğu yerlerdeki aboneler ise suyun 1 metreküpü için 1,86 lira yerine 2,13 lira, eski köylerin ahalisi ise 0,93 lira yerine 1,06 lira ödeyecek.

Bu durumda, geçtiğimiz gün posta kutuma bırakılan 21 Kasım 2020 tarihli son İZSU faturasına göre 36 günlük süre içinde tek başına harcadığım 8 metreküp su için bugünkü koşullarda 29,76 lirası su, 14,80 lirası atık su bedeli olmak üzere toplam 44,56 lira öderken, aynı miktardaki su ve atık su için 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren 6,68 lira fazlasıyla 51,24 lira ödeyeceğim.

Şimdi tutup belediye meclisince alınan bu zammın nedenini hem belediye başkanı ile meclis üyelerine hem de belediye yönetiminin destekçilerine soracak olsam, bana muhtemelen derin su kuyularıyla dağıtım şebekesinde kullanılan elektrik, akaryakıt ve malzeme fiyatlarıyla personel ödemelerini oluşturan memur, işçi ve sözleşmeli memur ücretlerinin iktidar tarafından arttırıldığını, çevreci yatırımlara önem verdiklerini; bu nedenle zam yapmak ya da kendi deyimleriyle “fiyat ayarlaması” yapmak zorunda kaldıklarını söyleyip sık aralıklarla yapılan zamlardaki kendi paylarını; örneğin, bilgisiz, deneyimsiz ve liyakatsız olması nedeniyle kalitesi her geçen gün bozulan yönetimin aldığı yanlış kararları, hatalı plan ve programları, boş yere şişirilen kadroları ve bir türlü önleyemedikleri su kayıplarını dile getirmeyeceklerdir.

Onlar bu zamların altında yatan gerçekleri açık bir şekilde anlatmayıp, her zaman yaptıkları gibi kendi başarısız yönetimlerinin suçunu iktidara ya da başkalarına atsalar da; ben bugün burada dört ay arayla yapılan ve % 28,3 oranına ulaşan bu zammın gerçek nedenlerinden biri olan şebekedeki su kayıplarını anlatarak bu kayıpların İzmir halkı üzerinde nasıl bir yük oluşturduğunu göstermeye çalışacağım.

Böylesi bir araştırma için öncelikle İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü‘ne (İZSU) ait aşağıdaki linke tıklayarak, 2019 yılında merkezdeki 11 ilçe ile merkez çevresindeki 19 ilçedeki baraj ve derin su kuyularından içme suyu şebekesine giren su miktarı ile bunun ne kadarının gelir getirdiğini, ne kadarının gelir getirmediğini görmemiz gerekiyor.

2019 Yılı Su Kayıpları Yıllık Raporu: https://www.izsu.gov.tr/tr/Dokumanlar/Liste/12

Ben bu linkteki 20 ayrı tablodaki verileri daha rahatlıkla görebilesiniz diye her bir tablodaki veriyi tek bir tabloya taşıyarak aşağıda bilginize sundum:

İZSU‘nun toplam 30 ilçedeki su kayıplarını bir kalemde gösteren bu tablodan da görüleceği gibi;

2019 yılında İZSU‘ya ait baraj ve derin su kuyularından içme suyu şebekesine toplam 291.984.950 metreküp su pompalanmış olup bunun 202.362.258 metreküpü; yani % 65,21‘i aboneler tarafından tüketilmiş, geriye kalan 89.622.692 metreküp; yani suyun % 34,81‘i şebeke içinde kaybolup toprağa karışmıştır.

Barajlarda toplanması ya da derin su kuyularından çekilmesi; ayrıca şebekeye verilmesi için büyük paralar harcanan 89.622.692 metreküp su; yani şebekeye basılan suyun aşağı yukarı 1/3‘ü fatura edilmeden, parası tahsil edilmeden kaybolarak yok olmaktadır.

Toprağa karışıp giden 89.622.692 milyon metreküp su aslında İzmir‘e 90.477.995 metreküp su sağlayan Tahtalı Barajı‘nın yıllık üretimine, yılda 4.396.590 metreküp su sağlayan Balçova Barajı ölçeğinde 20 Balçova Barajı’na eşdeğerdir.

Şebekedeki su kaybı kent merkezindeki 11 ilçede % 28,83, Aliağa‘da % 26, Karaburun‘da % 24,80, Menemen‘e % 15,40, Urla‘da % 16,10 gibi nisbeten düşük değerlerde olsa da; Kınık‘ta % 58,80‘e, Foça‘da % 57,60‘a, Bergama‘da % 49,50‘ye, Kiraz‘da % 49,16‘ya çıkmakta; böylelikle şebekeye verilen suyun yarıdan fazlası ya da yarısı kaybolmaktadır (1).

Bu durum açık bir şekilde üretimi için para harcanan suyun israfıdır. Aynı zamanda bu israfın bedelinin, baraj yapımı, derin su kuyusu açılması, elektrik, akaryakıt, personel harcaması adı altında İzmir halkının, İZSU abonesinin sırtına yüklenmesinden başka bir şey değildir…

Evet, İZSU uzun bir süredir bu kayıp oranının azaltılması için çalışmaktadır ama yapılan çalışmalar oldukça yetersizdir…

Çünkü dünya şehirlerine bakıp İzmir’i onlarla mukayese etmeye kalktığımızda; hatta kendi ülkemizdeki kentlerin hangi oranda kayıp su oranına sahip olduğunu soruşturduğumuzda İzmir‘e ait % 34,18‘lik kayıp oranının oldukça yüksek olduğunu görürüz.

Avrupa Birliği‘nin Eurostat verilerine baktığımızda Avrupa ülkelerindeki su kaybı oranının 2017 yılında ortalama % 23 olduğunu, Almanya‘da 2001 yılında % 7,3 olan oranın 2017 yılında % 5,3‘e, Danimarka‘da 2011 yılında % 9,48 olan oranın 2016 yılında % 7,60‘a, Tokyo‘da ise 1956‘da % 20 olan oranın 2006‘da % 3,6‘ya indiğini görürüz (2), (3), (4), (5).

Ülkemizdeki büyükşehir belediyelerine bağlı su ve kanalizasyon idarelerinin 2015 yılındaki kayıp-kaçak oranları ise aşağıdaki tabloda gösterilmiş olup; en fazla oranın % 69 ile Ordu‘ya ait olduğu, Ordu‘yu % 66 ile Aydın‘ın, % 63 ile Mardin‘in, % 60 ile Balıkesir‘in, % 58 ile Hatay‘ın ve % 57 ile Şanlıurfa‘nın takip ettiği görülmektedir (6).

İzmir ise 30 büyükşehir belediyesi arasında % 34 oranındaki kayıp kaçak oranı ile 7. sırayı işgal etmekte olup; aynı sırayı aynı oranla Kayseri Büyükşehir Belediyesi de işgal etmektedir. İzmir‘in önünde yer alan büyükşehir belediyeleri ise şu şekildedir:

1) Tekirdağ % 17, 2) Bursa % 23, 3) İstanbul % 24, 4) Konya % 28, 5) Muğla % 29 6) Antalya % 33.

İzmir‘in bu illerin arkasından 7. sırada yer alması, hepimizin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tunç Soyer ile diğer belediye yöneticilerinin ağzından sık sık duyduğu “Dünya kenti”, “Marka kent”, “Akıllı kent”, “Cazibe merkezi” ya da “Sağlıklı kent” olma gibi iddialı vizyon ve misyonlarla örtüşmemektedir.

Peki bu kadar büyük miktardaki su, şebeke içinde kaybolmayıp 5.57 lira şeklindeki su + atık su bedeli fatura edilerek belediye geliri haline dönüşmüş olsaydı, İZSU‘ya ve dolayısıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne getireceği fayda hangi rakamlara ulaşırdı? Ya da başka bir ifadeyle, kayıp suyun en düşük tarife değeri üzerinden hesaplanan miktarı, İZSU ve dolayısıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi hanesine yazılacak zarar olarak ne olurdu?

Bunu da paylaştığımız tablonun son sütununda hem ilçeler hem de İzmir genelinde görebiliyor ve 2019 yılında şebeke içinde kaybolan suyun 1 Eylül 2020 tarihinde yürürlüğe giren tarifeye göre toplam değerinin 499.198.394,11 lira düzeyinde olduğunu, bu rakamın 1 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe girecek yeni tarifeye göre 573.585.228,80 lira düzeyine çıkacağını anlayabiliyoruz.

Tabii ki her içme suyu şebekesinde makul bir düzeyde kayıp-kaçağın olması ve bunun gelişen teknoloji ve yenileme çalışmaları ile yıllar içinde ciddi bir şekilde azalması beklenen bir şeydir. Ancak İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne bağlı İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü‘nün (İZSU), görev alanına toplam 30 ilçe olmasına karşın her yıl açıkladığı kayıp kaçak oranı miktarında, merkez dışındaki 19 ilçenin ayrı dağıtım şebekeleri bulunduğu gerekçesiyle sadece kent merkezindeki 11 ilçeye ait nisbeten daha düşük oranı öne çıkarması; ayrıca, yıldan yıla azalan kayıp kaçak oranlarının büyük rakamlar yerine çok küçük oranlarda gerçekleşmesi bu sorunla ilgili mücadeleye gereken önemin verilmediğini göstermektedir.

Nitekim İZSU‘nun 1998-2019 döneminde faaliyet raporlarında yazılı olan aşağıdaki tabloda yazılı verilere göre 1998-2008 dönemine isabet eden ilk 11 yıllık dönemde % 19-20 düzeyinde ciddi bir iyileşme sağlanmış olmasına karşın, 2009-2019 dönemine isabet eden ikinci ve son dönemde % 39,88% 28,86 aralığında daha yavaş gelişen bir iyileşme gerçekleşmiş; hatta 2019 yılında, 2018 yılına ait % 28,86 oranının 1,72 puan gerisinde % 30,58 oranında bir iyileşme sağlanabilmiştir. Tabii ki bu durumun bile sadece kent merkezindeki 11 ilçe için geçerli olduğunu, kayıp-kaçak oranının daha fazla olduğu diğer 19 ilçenin bu rakamlara dahil edilmediğini unutmamak koşuluyla….

Oysa kent merkezinde yer alan 11 ilçe dışında kalıp kayıp-kaçak oranının kent merkezine göre daha fazla olduğu 19 ilçedeki dağıtım şebekeleri de İZSU‘nun görev, yetki ve sorumluluk alanına girmekte, o şebekeler de 2012 yılından bu yana İZSU tarafından işletilmektedir. O nedenle, 2020’li yıllarda Dünya kentleri ile yarışmaya kalkıp yönettiği kenti “marka kent“, “Dünya kenti“, “Akıllı kent“, “Sağlıklı kent” ya da “Cazibe merkezi” gibi adlarla tanımlamak isteyen belediye yöneticilerimiz de, 2019 yılına ait % 34,81 düzeyindeki oldukça yüksek kayıp-kaçak oranını, yapacağı büyük yatırımlarla en kısa sürede Tekirdağ gibi % 17‘ye ya da Tokyo gibi % 3,6 düzeyine indirmeli ve bu kayıptan kaynaklanan maliyetleri su zammı olarak bizlerin sırtına yüklemekten vazgeçmelidir…

Bu konuya da el atılmasını bekliyor ve en yakın sürede olumlu sonuçlarını görmek istiyoruz…

(1) İzmir İli Çevre Durum Raporu 2019, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, s. 11

(2) Europe’s Water in Figures, An Overview of the European Drinking Water and Waste Water Sectors, 2017 Edition, Pg.15

(3) German Federal Statistical Office.

(4)http://www.danva.dk/media/4662/water-in-figures_2017.pdf -Erişim Tarihi 24.11.2020

(5)http://www.c40.org/case_studies/tokyo-word-leader-in-stopping-water-leakage-Erişim Tarihi 24.11.2020.

(6) Dilcan, Ç.C., Çapar, G., Korkmaz, A., İritaş, Ö., Karaaslan, Y., Selek, B.; “İçme Suyu Şebekelerinde Görülen Su Kayıplarının Dünyada ve Ülkemizdeki Durumu“, T. C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Aylık Yayın Organı, Anahtar Dergisi, Yıl 30, Sayı 354, Haziran 2018, s. 10-18

Yararlanılan Kaynaklar

1. Armut, Selim; Kentsel Su Yönetimi ve Suyun Fiyatlandırılması: Merzifon İlçesi Örneği, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 11, Sayı 29, Eylül 2019, s. 404-420.

2. Dedebayraktar, Melike; İçmesuyu Temini ve Dağıtımı Sistemlerinde Kayıp-Kaçak Azaltılmasına Yönelik Proje Aşamasında Yapılan Çalışmalar, 7. Kentsel Altyapı Sempozyumu, 13-14 Kasım 2015, Trabzon, s.145-155.

3. Muhammetoğlu, H., Muhammetoğlu, A.; İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü El Kitabı, T. C. Ormana ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Temmuz 2017.

4. Toprak, S., Koç, A.C., Bacanlı, Ü.G., Dikbaş, F., Fırat, M., Dizdar, A.; İçme Suyu Dağıtım Sistemlerindeki Kayıplar, 3. Ulusal Su Mühendisliği Sempozyumu, 10-14 Eylül 2007, Gümüldür, İzmir, s. 601-609.

5. 13 Dünya Metropolünde Su Yönetimi “Benchmarking Çalışması”, İSKİ, İstanbul, 2004.

6. Büyükşehir Su ve Kanalizasyon İdareleri Arasında Mukayeseli Değerlendirme Çalışması, Türkiye Su Enstitüsü, Mart 2019.

7. İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği Teknik Usuller Tebliği, 16 Temmuz 2015 tarih, 29418 sayılı Resmi Gazete.

8. 11. Kalkınma Planı Su Kaynakları Yönetimi ve Güvenliği Özel İhtisas Komisyonu Raporu

9. Europe’s Water in Figures 2017

Bu konularla ilgili olarak, 5 ve 12 Temmuz 2017 tarihlerinde yazdığım yazılar:

https://kentstratejileri.com/2017/07/05/kullanmadan-kaybettigimiz-sular-1/

https://kentstratejileri.com/2017/07/12/kullanmadan-kaybettigimiz-sular-2/

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s