Ali Rıza Avcan
Geçtiğimiz günlerde Tahtalı Barajı isale hattındaki ciddi bir arıza nedeniyle İzmir’in büyük bir bölümü 3 gün süreyle susuz kaldı.
Bu süre içinde yaşanan sıkıntıyı en iyi şekilde bugüne kadar karşı karşıya gelip tanışmış olmasak da Facebook üzerinden arkadaş olduğum değerli gazeteci Gönül Soyoğul‘un mesajları üzerinden izledim.
Musluklardan suyun akışını sabırsızlıkla beklediğini ifade eden mesajları üzerine suyun bir an önce akması için dilekte bulundum.
Ayrıca, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu ile sık sık bir araya gelerek uzun söyleşiler yapan bir gazeteci olarak, bundan sonraki ilk görüşmesinde 3 gün ya da daha fazla süreyle suların gelmediği bir durumda önceden hazırlanmış bir kriz planlarının bulunup bulunmadığını sormasını ve aldığı cevapla bizleri bilgilendirmesini diledim.
Evet işte şimdi tam da bu noktada, sayın Gönül Soyoğul‘un sormasını istediğim bu önemli soruyu sorup alabileceğimiz cevapları tahmin etmeye çalışmak isterim. Ama bunu yapmadan önce bu tür büyük boyutlu su kesintilerini tanımlarken kullandığımız “kriz” sözcüğü ile olası krizlerin iyi yönetilebilmesi için geliştirilen “kriz planı” kavramını açıklamaya çalışayım.
“Kriz” sözcüğü, Türk Dil Kurumu’na göre “bir ülkede veya ülkeler arasında, toplum veya bir kuruluşun yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran” olarak tanımlanıyor.
Şu an itibariyle VPN kullanmayanlar için kapalı olan Vikipedi kaynaklarına göre ise kurum, kuruluş ve işletmelerin olası bir kriz karşısında nasıl davranacaklarını, neyi göze alıp neyi almayacaklarını, krizi nasıl aşabileceklerini, bir kriz olduğunda kimlerin neler yapacağını gösteren birbirinden farklı kriz senaryolarının krizler ortaya çıkmadan önce hazırlanarak bu konuda görevlendirilenlerle son tüketicilere anlatılması, onların bu amaçla eğitilmesi gerekiyor.
Konumuz olan “kriz” ve “kriz planları“nı büyük kentlere içmesuyu sağlayan işletmeler düzeyinde ele aldığımızda ise, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarıyla dağıtım şebekesinin kuraklık, deprem, sel, yangın gibi doğal yıkımlarla özelleştirme, terör, sabotaj ve savaş gibi özel durumlarda halka verilen suyun azalması, kirlenmesi ya da dağıtılamaması gibi durumların yaşanabileceğini önceden bilmemiz ve buna göre planlar yapmamız gerekiyor.
Örneğin, 1995-96 yıllarında York Shire, 1998 yılında Sydney kentlerinin yaşadığı kuraklıklarda olduğu gibi suyun yönetiminden sorumlu olan otoritenin depolama, arıtma, dağıtım, izleme ve iletişim gibi alanlarda tüm olasılıkları dikkate alarak hangi risklerin hangi önlemlerle nasıl karşılanacağını, karşılanamayan risklerle ilgili zararların nasıl telafi edileceğini gösteren, Dünya Sağlık (WHO) Örgütü tarafından İçmesuyu Güvenlik Planı olarak tanımlanan kriz planlarını bu konularla görevli merkezi yönetim birimleriyle işbirliği ve eşgüdüm içinde önceden hazırlaması, yaşanan olumlu ya da olumsuz deneyimlerden elde edilen geri bildirimleri kullanarak bu planları devamlı güncellemesi, bu konuda görev alacak personeli belirleyerek eğitmesi ve zaman zaman yapılacak tatbikatlarla bu önlemlerin geçerliliğini test etmesi ve halkı da sürekli bilgilendirmesi gerekmektedir.
İzmir kent bütünündeki içmesuyunu temin edip dağıtmak görevi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İzmir Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü’ne, kısa adıyla İZSU’ya ait olduğuna göre İZSU’nun bu durumlarda, örneğin bu kesintinin 10 gün ya da daha fazla süreyle devam etmesi durumunda ellerinde önceden hazırlanmış bir kriz planı var mıdır ve bu plan çerçevesinde temiz içmesuyunun belirtilen süre içinde halka nasıl dağıtılacağı İzmirliler tarafından bilinmekte midir? Bu son olayda gördüğümüz gibi kullanma suyunun tankerlerle halka dağıtılması dışında başka bir önlem, başka bir çözüm paketi düşünülüp bütün bunlar planlanmış mıdır?
Çünkü hem İzmir Büyükşehir Belediyesi hem de İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İzmir Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü (İZSU) 2010 yılından bu yana hazırlanan stratejik planlar çerçevesinde stratejik yönetim anlayışına göre yönetilmektedir
Stratejik planların hazırlanıp kabul edilmesi ve uygulanması ile ilgili mevzuat hükümlerine göre de olası krizlerde nasıl bir planın yaşama geçirileceğinin belirlenerek bir meclis kararı ile kesinleştirilmesi gerekiyor. Örneğin su kesintisinin şu kadar alanda ya da şu kadar nüfusa etkilemesi durumunda ya da suyun kaynağında kirlenmesi durumunda şunlar şunlar yapılacaktır, şu önlemler şu şekilde alınacaktır şeklinde… Bunun en iyi örneğini İzmir Metro sürücüleri için hazırlanan acil yol rehberlerinde görmek mümkündür. Sözünü ettiğimiz bu rehberlerde yazılı kurallara göre sürücüler hangi acil ve riskli durumlarda ne yapacaklarını önceden okuyup öğrenirler ve gerekli durumlarda bu önlemleri almaları kendilerinden beklenir. Hatta belirli aralıklarla girdikleri psiko-teknik test ve sınavlarla bu önlemleri uygulayabilecek dikkat, yetenek ve beceride olup olmadıkları yeniden yeniden ölçülür.
İzmir Metro örneğinde olduğu gibi, uzun süreli ya da yaygın su kesintileri durumunda belediye ve İZSU’daki personelle o hizmetten mahrum kalan halkın bu planlar kapsamında, belediyenin neler yapabilip yapamayacağını önceden bilmesi, ona göre önlem alması gerekir.
O nedenle de nasıl arızanın onarımı ile ilgili ayrıntılı bilgilendirmeler düzenli olarak yapılmışsa belirli bir süre içinde sunulamayan hizmetin karşılığında temiz içme ve kullanma suyunun hangi yöntemlerle, hangi sürede ve nasıl sağlanacağının halk tarafından da bilinmesi gerekir.
Eğer böylesi bir öngörüyle önceden bu gibi durumlar için herhangi bir plan ya da program yapılmamışsa, personele bu konuda bilgi ve eğitim verilmemişse ve halk da sayın Gönül Soyoğul gibi musluğunun başında bekleyip feryat ediyorsa, o halde hazırlanan stratejik plan nasıl bir plandır, uygulandığı söylenen stratejik yönetim anlayışı nasıl bir stratejik yönetim anlayışıdır?
Yazımın sonunu da, şimdi şu an itibariyle suya kavuşmuş olan sayın Gönül Soyoğul‘a geçmiş olsun diyerek ve aynı şeyin yeniden hem onun hem de bizlerin başına gelmemesi için dua ederek bitirmek isterim…
Tabii ki kafamdaki o soruyu ilk görüşmesinde sayın Kocaoğlu’na sorması dileğiyle…
Yararlanılan Kaynaklar
* Water Plan Manual: Step-by-Step Risk Management for Drinking-water Suppliers, World Health Organisation (WHO) & International Water Association (IWA), 2009.
* Onuncu Kalkınma Planı 2014-2018 Su Yönetimi ve Güvenliği Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Kalkınma Bakanlığı, Ankara, 2014.
* Orhon, D.; Sözen, S.; Üstün, B.; Görgün, E.; Karahan-Gül, Ö.; Su Yönetimi ve Sürdürülebilir Kalkınma Ön Raporu, 2002, İstanbul.
* Yayan, Cahit; İçme Suyu Güvenliği Planlarına İlişkin Dünyadaki Uygulamalar ve Türkiye, Uzmanlık Tezi, Ankara, 2015.