Ali Rıza Avcan
İzmir’in 100. kurtuluş yıldönümünün kutlanacağı 9 Eylül tarihine beş ay kala, tanıtım toplantısı ve imza günü eşliğinde Altay Spor ve Eğitim Vakfı, Konak Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketi İzenerji A.Ş.‘nin katkılarıyla Yakın Kitabevi & Yayınları tarafından yayınlanan George Poulimenos‘un “İzmir 1922, Bir Seyahat Rehberi” isimli kitabı hakkındaki ilk düşüncelerimi, 18 Mayıs 2022 tarihinde yayınladığım “İzmir 1922: Cennet mi; yoksa cehennem mi?” isimli yazımda dile getirmeye çalışmış, 1922 yılında Yunan işgali altındaki İzmir’e gelmek isteyecek bir gezgin için hazırlandığı söylenen rehberdeki bilgilerin, kentteki gerçek durumun anlatılmaması nedeniyle yanlış, en iyimser ifadeyle eksik olduğunu iki ayrı yabancı tarih kitabındaki bilgilere dayanarak göstermeye çalışmıştım.

İlk yazıma bir “ek“, eski Türkçe’nin diliyle bir “zeyl” niyetine yazdığım bugünkü yazımda ise 1921 yılındaki İzmir’in ‘Cennet gibi‘ olmayan; yani, yabancı bir ziyaretçi açısından sıkıntılı ve sorunlu olabilecek ahvalini, aynı yıl Buca‘nın Paradiso (Cennet) denilen mevkiinde faaliyet gösteren Uluslararası Amerikan Koleji öğretmenlerinden oluşan araştırma komitesinin kaleme aldığı rapordaki bilgilere dayanarak ortaya koymaya çalışacağım. Üstüne üstlük bu konu muhataplarımca daha iyi anlaşılsın diye, bugünkü yazımın Türkçe başlığı olan “Ek: İzmir, 1922, Cennet mi; yoksa cehennem mi?” sorusunu, Yunanca tercümesiyle, “Προσθήκη: Σμύρνη 1922, Παράδεισος ή Κόλαση?” şeklinde sorarak…
Tuhaf bir tesadüfün eseri olarak, Yunan işgal altındaki İzmir’de görevli olan Amerikalı öğretmenlerden oluşan araştırma komitesi İzmir’le ilgili bu raporu yazarken, aynı tarihlerde yine İngiliz işgali altındaki İstanbul’daki Robert Koleji’n sosyoloji profesörü Clarence R. Johnson editörlüğündeki 15 Amerikalı akademisyen de, Türkçesi Tarih Vakfı Yurt Yayınları tarafından 1995’de “İstanbul 1920” ismiyle yayınlanan başka bir belgeyi, “Constantinople To-day or The Pathfinder Survey of Constantinople – A Survey in Oriental Social Life” isimli raporu yayınlamışlardır. Anlaşılan o ki, İzmir ya da İstanbul’da görevli olan Amerikalılar, Sevr Antlaşması sonrasında daha rahat ticaret yapacaklarını umdukları işgal altındaki İzmir ve İstanbul‘u Amerika’ya ve Amerikan sermaye çevrelerine kentlerin olumlu özelliklerini ön plana çıkararak daha iyi tanıtma çabasındadırlar. Onlara göre İzmir’in raporda vurgulanan eksiklikleri, yapılan öneriler çerçevesinde giderilirse, örneğin İzmir’de bir şehir kulübü açılırsa bu topraklara gelecek Amerikan sermayesinin yatırımları daha da kolay yapılacaktır.

Ama ondan önce İzmir Büyükşehir Belediyesi kültür yayını olarak, Aykut Candemir‘in çevirisiyle Aralık 2000’de yayınlanan “İzmir’deki Bazı Sosyal Koşullar Hakkında Bir Araştırma, İzmir 1921” (A Survey of Some Social Conditions in Smyrna, Asia Minor-May 1921) isimli raporu bana hatırlatıp öneren araştırmacı dostum Aybala Yentürk‘e ve bende bulunmayan bu kitabı temin etmemi sağlayan tarihçi genç arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum.
Gelelim Buca’nın o zamanki adıyla Paradiso (Cennet) denilen bölgesindeki Uluslararası Amerikan Koleji‘nde görevli 13 öğretmenin 1921 yılının Mayıs ayında hazırladığı 200 sayfadan oluşan, kısa adıyla İzmir, 1921 tarihli raporun, bu raporda verilen bilgi ve önerilerin incelemesine:
Rapor kısa bir “Önsöz“den sonra İzmir hakkındaki genel bilgileri (nüfus, konuşulan diller, yaşam standardı, Avrupa ve Amerikan mallarının kullanımı, iklim, İzmir çevresinin fiziki özellikleri, kaynaklarına ve miktarlarına göre başlıca ithalat malları, ABD’ye yönelik ihracat, Okyanus ötesiyle ülkenin iç kısımlarına yönelik ulaşım, bankacılık faaliyetleri ve mevcut bankalar), 1668 ve 1778 depremleri dahil şehir tarihi, belediye ve vilayet yönetimi (Osmanlı sistemi içinde vilayet yönetimin yeri, vilayetin idari yapısı, memurlar, belediye gelirleri, mahalle örgütlenmesi, belediye örgütlenmesindeki aksaklıklar, cemaat örgütlenmeleri), sanayi (İzmir’in ideal durumu, İzmir’deki sanayi, ücretler ve ücretliler, çalışanların sağlık ve güvenlik koşulları, üretim yapmanın avantajları, modern donanımlı fabrikalar, enerji maliyeti, kadın ve çocuk işçiler, dinlenme ve yemek salonları, sendikalar, iş bulma kurumları), sağlık (kentin sağlık açısından avantajları, doğumlar, ölümler, bağırsak, kalp, böbrek hastalıkları, zatürree, verem, sıtma, gıda yetersizliği, çocukların bünye zayıflığı, hastaneler, akıl hastaları, zührevi hastalıklar, tıbbi ve diş sağlığı ile ilgili uygulamalar, eczaneler, berber dükkanları) yiyecek satışları (ekmek, süt, dondurma, etler, yumurta, tarım ürünleri, bakkallar, alkollü içki satıcıları), otel ve restoranlar, su kaynakları ve kuyular, yol döşemesi ve temizlik, çöplerin imhası, kanalizasyon, konut sorunu, eğlence (oyun alanları, sokakların ve açık alanların çocuklar tarafından kullanılması), parklar (gezinti ve piknik alanları), deniz banyoları ve Türk hamamları, kahvehaneler, sosyal kulüpler, meyhaneler, birahaneler, sinemalar (sayıları ve mülkiyetleri, iç ve dış düzenlemeleri, seanslar, filmler, diğer eğlenceler), dans (halk, salon, hayır amaçlı, halka açık danslar), atletizm (kulüpler, okullardaki, YMCA ve YWCA’daki faaliyetler, izciler), zarar verici eğlence türü olarak kumar ve fahişelik, adalet sistemi (bilginin temin edilme yolları, suç ve suçlarla ilgili uygulamalar, mahkemeler, Yunan mahkemeleri, polis sistemi, hapishaneler, Yunan yönetimi, karakollar), Rum, Ermeni, Musevi ve Türk hayır kurumları, eğitim (Ermeni, Yahudi, Türk, Rum, Katolik, Amerikan okulları) ile bilgileri ve bu konularla ilgili önerileri kapsamakta.

Araştırma Komitesi adıyla yazılan önsözde, 1921 İzmir’inde yaşanmakta olan siyasi geçiş dönemiyle iktisadi belirsizliğin yarattığı talihsiz koşulların günden güne şaşmaz bir süreklilikle değişmesi nedeniyle olan biteni bir bütünlük içinde açıklama zorunluluğunun ortaya çıktığı belirtilip; eğer gelecekteki koşullar bilgiye dayanılarak değiştirilecekse ve kentin kendisinde, yaşadığı değişimlerden daha fazla değişim ve gelişim olanağı varsa mevcut durumun en iyi şekilde tanımlanması gerektiği ifade edilmektedir.
Bu ifadeden de anlaşılmaktadır ki, 10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanan Sevr Antlaşması uyarınca İzmir’in ve işgal edilen diğer bölgelerin kimin elinde kalacağına ilişkin 5 yıllık sürenin bitiminde yapılması öngörülen halk oylaması sonrasındaki değişim ve gelişim, 1921 yılında yapılan bu tespit ve önerilere göre planlanması, Uluslararası Amerikan Koleji Araştırma Komitesi‘nin önerilerine uyulması tavsiye edilmektedir.
Şimdi gelelim, İzmir’i Amerikalı yatırımcılara tanıtmaya odaklanan bu araştırma raporunda ya da kent monografisinde, 1921 İzmir’inin öne çıkarılıp methedilen özellikleri dışında içinde bulunduğu savaş ortamı nedeniyle ortaya çıkan ekonomik, toplumsal ve kültürel sorun ve sıkıntıları ortaya koymaya…

Nüfus tartışmaları
1. 1921 tarihli Uluslararası Amerikan Koleji Raporu, İzmir’in nüfusunu Amerikan Başkonsolosluğu‘nun raporlarına dayandırarak 155.000’i ( % 38,75) Rum (40.000 Yunanlı, 115.000 Osmanlı tebası), 165.000’i (% 41,25) Türk, 35.000’i (% 8,75) Yahudi, 25.000’i (% 6,25) Ermeni, 20.000’i (% 5) yabancı (10.000 İtalyan, 3.000 Fransız, 2.000 İngiliz, 200 Amerikalı ve diğerleri) olmak üzere 400.000 olarak belirtip işgal sonrasında adalardan gelen 100.000 Rum’un kente yerleştiğini belirtmesine karşın, George Poulimenos‘un kitabında İzmir’in 1922 yılındaki toplam nüfusu, 140.000’i (% 50) Rum, 80.000 (28,58) Türk, 25.000 (% 8,93) Yahudi, 15.000 (% 5,36) Ermeni, 15.000 ( % 5,36) Avrupalı, Amerikalı ve Levanten, 5.000 (% 1,79) diğerleri (Sırp, Pers, Arap, Kürt, Çingene vb.) olmak üzere 280.000 olarak verilmekte ve nüfusla ilgili bu verilerin kaynağı belirtilmemektedir. (1)
1921 yılında bir nüfus sayımı yapılmış mıdır?
2. George Poulimenos‘un “Smirna Seyahat Rehberi 1922″ isimli kitabının 3. sayfasında “Yunan yönetimi henüz resmi bir nüfus sayımı yapmadı. Bununla birlikte, yakındaki banliyöler dahil olmak üzere Smirna’nın nüfusunun yaklaşık 280.000 kişi olduğu tahmin edilmekte ve aşağıdaki etnik kökenlerden oluşmaktadır.” denilmiş olmasına karşın (2), aynı kitabın 114. sayfasında Karşıyaka (Kordelyo) nüfusunun, 1921 nüfus sayımına göre 12.500 kişi olduğu, bunun 9.500’ünün Rum, 1.300’ünün Türk, 500’ünün Ermeni, 150’sinin Yahudi, 1.050’sinin de Levanten ve yabancı olduğu belirtilmektedir. (3)
İşgal dönemindeki İzmir nüfusunun sayımının yapılıp yapılmadığı ile ilgili olarak, aynı kitap içinde birbirini yalanlayan iki farklı ifadenin yer alması haliyle bize bu konuda bir yorum yapma imkanını vermemektedir.

Finans dünyası ve bankalar…
3. George Poulimenos tarafından yazılan Smirna Seyahat Rehberi 1922 isimli rehberde İzmir’de 11 banka (Crédit Foncier d’Algérie et de Tunisie, Banco di Roma, Orient Bankası, National Bank of Turkey, Yunan Milli Bankası, Crédit Lyonnais, Osmanlı Bankası, Atina Bankası, Banque Française des Pays d’Orient, Selanik Bankası, Türkiye Ziraat Bankası) şubesinin bulunduğu belirtilirken Uluslararası Amerikan Koleji Araştırma Komitesi tarafından yazılan İzmir 1921 isimli monografide bu sayının 9 (Osmanlı İmparatorluk Bankası, The Orient Bank, Credit Lyonnais, Atina Bankası, Selanik Bankası, Yunan Milli Bankası, Türk İktisat Bankası, Banko di Roma) olduğu ve iki bankanın (Wiener Bank Reisen, Hungarian Bank) da tasfiye sürecinde olduğu belirtilmektedir. (4)

İçme suyu ve şehir aydınlatmasındaki sorunlar…
4. “Şehrin dışında, Şirinyer yakınlarında bir yerden, şehrin su ihtiyacının bir bölümü karşılanmakta ancak borulardan ve sistemden kaynaklanan hatalar nedeniyle çok büyük miktarlarda su kaybedilmektedir. Eğer bu su kaynağı doğru bir şekilde kullanılırsa bir elektrik üretim tesisinin çalıştırılması yoluyla enerji elde edilerek şehrin aydınlatması sağlanabilir. Zira sokakları kapkaranlık olan bir şehir için bu alternatif iyi bir şekilde incelenmelidir.” (5)

Had safhada yetersiz gıda miktarı…
5. “Şu anda İzmir’de ilgilenilen tüm diğer konular gibi sağlık da olağanüstü bir durum içinde bulunmaktadır. Bu olağanüstü durumun başlıca sebebi elbette ki savaştır. İzmir’in Avrupa ve Asya’daki diğer şehirler kadar zarar görmemesi sevindiricidir, ancak şehir yine de önemli zararlar görmüştür ve zarar görmeye de hala devam etmektedir. Burada insanların sağlığı yüksek fiyatlar, yetersiz tren yolu, denizyolu ulaşımı ve savaş sonucunda büyük bir kısmı kalite açısından normalin altında olan yetersiz gıda miktarı nedeniyle etkilenmektedir. Bu araştırmada görüleceği üzere yönetim değişikliği sebebiyle durum had safhada anormaldir.” (6)

Yüksek fiyatlar…
6. “Ulaşım faaliyetlerindeki yetersizlikler, yiyeceklerin çoğunun oldukça düşük kalitede ve insanların satın alamayacakları kadar yüksek fiyatlarda olmasına yol açmaktadır. Savaşın yarattığı sonuçlar nedeniyle İzmir’in hinderlandındaki gıda maddeleri üretiminde sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. Gıda maddelerinin çoğu İzmir’e deniz yoluyla ithal edilmek suretiyle getirilmektedir, hatta ithalat yapılan bu ülkelerden bazıları tarım açısından Küçük Asya’dan daha yetersiz ülkelerdir. Bu durum yüksek fiyatların ortaya çıkmasındaki en önemli etkendir… İzmir’de yoksulları ilgilendiren ciddi bir yiyecek sıkıntısının yanında besin maddelerinin pahalılığı da insanların pek çoğunun sağlığı üzerinde ciddi etkilerde bulunmaktadır.” (7)

Rum nüfusun miktarı ile ilgili yanıltma çabası…
7. “Metroplithane’ye göre Rumlar toplam nüfusun % 60’ını oluşturmaktadır. Rumlar İzmir’de baskın cemaat olsalar da nüfusun % 60’ını oluşturduklarına dair bir kanıt yoktur.” (8)

Gıda ve barınma sorunları…
8. “Zatürreden ölüm oranı oldukça yüksek olup bu hastalığın özel nedenleri olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. …. Bu ölümlerin çoğu savaşla dolaylı olarak ilgilidir….”
“Doktorların da genelde kabul ettiği üzere, verem vakalarına olması gerekenden fazla rastlanmaktadır. … Ancak hastalığın şu anda İzmir’de yaygın olmasının açıkça görülebilen özel nedenleri vardır. Başlıca neden daha önce belirtilen faktörlerden dolayı bünyenin zayıflaması, özellikle gıda sıkıntısı ve daha sonra da sözü edilecek olan barınma ile ilgili sorunlardır. İzmir’in sakinlerinin çoğu tüm yıl boyunca barınaklarda yaşamaktadır.” (9)

Dikkat edici kıtlık…
9. “… yiyecek temini sorunu şu anda İzmir için çok ciddi bir sorundur. Savaştan önce dünyada az sayıda şehir gıda maddeleri arzı bakımından İzmir’e göre daha iyi koşullarda idi ve bu gıda maddeleri İzmir’de daha düşük fiyatlarla satılmaktaydı. Bu durum ne yazık ki artık geçerli değildir. Gıda maddeleri nispeten kıt sayılabilir. Fiyatlar onbeş ile otuz katına çıkmıştır. Satın alma gücü ise aynı oranda artmamıştır. İzmir’de dikkat çekici bir kıtlık vardır…” (10)

Konut sorunu…
10. Konut sorunu “İzmir’de en keskin şekilde görülmektedir. Son beş yıl içinde şehir nüfusuna önemli eklemeler olmuştur; bu dönemde artış 200.000 kişi olarak tahmin edilmektedir ve yine aynı dönemde mahallelerde hiçbir genişleme de söz konusu olmamıştır. Bu gelişmelerin sonucunda özellikle fakir bölgelerde korkunç bir kalabalıklaşma, büyük rahatsızlık, kira artışları ve insanlarının sağlıklarının bozulması durumu ortaya çıkmıştır.” (11)
Evet, 1921 yılında Buca‘nın Cennet/Paradiso bölgesindeki Uluslararası Amerikan Koleji öğretmenlerinden oluşan J.K. Birge başkanlığındaki araştırma komitesinin, Sevr Antlaşması ile belirlenen beş yıllık sürenin bitiminde işgal edilen bölgenin hangi ülkenin elinde kalacağını belirlemek amacıyla yapılacak halkoylaması sonrasında İzmir’e gelip yatırım yapmak isteyecek Amerikalı sermayedarlara İzmir’i kıyısı köşesiyle anlatmak ve mevcut eksiklik ve sorunlar üzerinden önerilerde bulunmak amacıyla, Amerikalı sermayedarları ürkütüp korkutmayacak kadar iyimser bir dille yazıp çizdiklerinden oluşan “İzmir’deki Bazı Sosyal Koşullar Hakkında Araştırma, İzmir 1921” isimli monografinin ilk 40-50 sayfasının incelenmesiyle ortaya çıkan gerçek, 1921 İzmir’inin önemli sağlık ve barınma sorunları yaşayan, elektrik sıkıntısı nedeniyle geceleri karanlığa gömülen, savaş, yoğun dış göç ve fiyat artışları nedeniyle yiyecek kıtlığının yaşandığı bir kent olduğudur. Ayrıca işgal dönemi öncesinde İzmir Limanı‘na girip çıkan ticaret gemileriyle yapılan yoğun ithalat ve ihracat miktarlarıyla ilgili istatistiklerinin ayrıntılı ve düzenli bir şekilde verilmesine karşın 1919-1922 dönemine ait hiçbir bilginin verilemediği, yaşanmakta olan Yunan işgal yönetimi yerine 15 Mayıs 1919 öncesindeki Osmanlı yönetiminin ayrıntılarıyla anlatıldığı, işgalle ilgili yönetim anlaşmazlıklarının görmemezlikten gelinip halının altına süpürüldüğü; ama yine de kentte yaşanan sorunları anlatmaktan kendini alamayan, yer yer ve zaman zaman bu sıkıntıları ifade eden bir monografidir.
İşte o anlamda, Buca‘nın Cennet/Paradiso bölgesindeki Amerikalı öğretmenlerin ülkelerindeki yatırımcılara beş yıl sonrası için vaat edilmiş kendi yaşadıkları kenti bir Cennet olarak önermeleri de bir o kadar ilginç, bir o kadar tesadüf olmuştur…

Sonuç olarak;
Bir önceki yazımızda ele aldığımız Giles Milton‘un “Kayıp Cennet Smyrna 1922, Hoşgörü Kentinin Yıkılışı” kitabı ile Marie-Carmen Smyanelis‘in “İzmir 1830-1930 Unutulmuş Bir Kent mi? Bir Osmanlı Limanından Hatıralar” kitabına ek olarak bugün ele alıp incelediğimiz Uluslararası Amerikan Koleji Araştırma Komitesi tarafından yazılmış “İzmir’de Bazı Sosyal Koşullar Hakkında Bir Araştırma, İzmir 1921” isimli raporun da ortaya koyduğu gibi,
1921 ve 1922 yıllarındaki işgal altındaki İzmir bir yabancı ziyaretçinin rahatça ziyaret edemeyeceği kadar kargaşa, kaos, kıtlık ve yokluk içinde, limanındaki yoğun asker ve silah sevkiyatı ve yakın çevresindeki yerleşimlerde işgale karşı direniş hareketinin gelişip kenti etkilemeye başladığı, bırakın Cennet‘i, tam anlamıyla Cehennem‘i hatırlatan, Anadolu’nun iç kısımlarda yaşanan yenilgiler, kente gelen yaralılar ve cenazeler nedeniyle savaşı iliklerine kadar yaşayan bir şehridir. Evet, işgal güçleriyle işbirliği yapan İngiliz, Amerikalı ve Levantenlerle işgal sonrasında kentin en zengini olacak Türk tüccar ve tacirler için vur patlasın çal oynasın eğlence ve balolarla geçen bir şehirdir; ama aynı zamanda da Anadolu’nun içlerinden gelecek umudu bekleyen bir şehirdir. O nedenle de, hiç kimse, özellikle de tarihçi olmayan hiç kimse 1922’deki bir “Yunan şehri” tahayyülü ile seyahat rehberi yazdığı rivayeti ile bizleri aldatmaya ve bu milliyetçi tavrı ile uzun yıllardır bin bir çaba ile oluşturmaya çalışılan barış ve kardeşlik ortamını bozmaya kalkmasın…
Ama bu arada tabii ki, kitabın “ASEV-ATAM Önsözü” olarak adlandırılan ilk bölümünde büyülü olarak niteledikleri 1922 yılı İzmir’inde giysileri, sokakları, şehir ışıkları ve mekanları ile gezerek masal gibi bir yolculuk yapmak istedikleri ifade eden Altay Spor Eğitim Vakfı yöneticilerine; ayrıca yaptıkları katkılarla bu hayale ortak olan Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ile İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketi İzenerji A.Ş. yönetim kurulu başkanı Ali Ercan Türkoğlu‘na 1922 İzmir’inin tarihi gerçekleri üzerinden hayırlı bir selam göndermek de isteriz….
Teşekkür: “İzmir’de Bazı Sosyal Koşullar Hakkında Bir Araştırma, İzmir 1921” isimli raporu Türkçeye çeviren Aykut Candemir‘in, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı serisinden basılan kitapta kullandığı kendi koleksiyonuna ait olan ve yayınlamaktan kendimizi alamadığımız fotoğrafları için teşekkür ederiz….
(1) İzmir’de Bazı Sosyal Koşullar Hakkında Bir Araştırma, İzmir 1921, Çeviri Aykan Candemir, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı, 2008, İzmir, ss. 3
(2) A.g.e. ss.114
(3) A.g.e. ss. 3
(4) A.g.e. ss. 3
(5) A.g.e. ss. 21
(6) A.g.e. ss. 27
(7) A.g.e. ss. 28
(8) A.g.e. ss. 29
(9) A.g.e. ss. 33
(10) A.g.e. ss. 45
(11) A.g.e. ss. 56
(10) A.g.e. ss. 3
(11) A.g.e. ss.114
Yararlanılan Kaynaklar
1. Durgun, B. (1998) 1919-1922 Yılları Arasında İzmir’de İktisadi Durum, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, İzmir-1998.
2. Tağmat, Ç. D. (2020) “İşgal Yıllarında İzmir’de Yunan İdari Sistemi”, 1918-1919 Mütarekeden Mücadeleye, 2020, İstanbul, ss.118-130.
3. Genç, T.(2022) Symrna’dan Izmir’e Finansın ve Bankacılığın Gelişimi, Türkiye Bankalar Birliği Yayını, Yayın No: 344, Şubat 2022, İstanbul.
4. İnceburun, N.; Mehmetefendioğlu, A. (2021) “İşgal Dönemi’nde İzmir ve Çevresinde Gerçekleşen Asayiş Olayları 1919-1922“, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, XXI/43, (2021/Güz), ss. 679-712.
5. Mutlu, M. (2013) İzmir Basınında İzmir’in İşgali ve Kurtuluşu Üzerine Bir İnceleme 1922-1938 – Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kırşehir, Eylül-2013.
6. Tantay, A. (2007) “Milli Mücadele Yıllarında İzmir’de Etkili Olan Başlıca Bulaşıcı Hastalıklar“, ÇTTAD, VI/15, 2007/Güz Sayısı, ss. 39-54
7. Tantay, A. (2008) İşgalden Kurtuluş’a İzmir’de Sağlık Sorunları ve Sağlık Hizmetleri 1919-1922, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, İzmir-2008.