Yazan: Hikmet Kuran
Yayınlayan: Nika Yayınevi
1. Baskı: Haziran 2021
Ankara, 294 sayfa.
Kapitalist üretim tarzında sermaye-mekân etkileşiminin işleyişine yönelik çarpıcı çözümlemeleri ve isabetli öngörüleri Henri Lefebvre‘i özgün bir noktaya taşımaktadır. Şehir ve kent arasında tanımladığı ve çözümlediği ayrım, kapitalizmin kent sorunsalına tüm boyutlarıyla temas etmektedir. Kullanım değeri ve sahiplenmeye endeksli, belirlenim, tahakküm ve sömürü süreçlerinden bağımsız bir nitelik arz eden ‘şehir‘ ile söz konusu süreçlerin küresel ölçekte somutlaştığı ve özgün nitelikleri yok ettiği, tüm unsurlarıyla sermayenin yeniden üretiminin bir aracına dönüşen ‘kent‘ arasındaki bu ayrım, bu anlamda dikkat çekicidir. Lefebvre‘in şehir hakkı olarak kavramsallaştırdığı çözüm arayışı da bu ayrım üzerinden somutluk kazanmaktadır.
Şehir hakkı kavramsallaştırması, hem üretim ilişkilerinin ürettiği/yeniden ürettiği ve ekonomik, toplumsal, siyasal ve mekânsal düzlemde gözlemlenen sorunları anlamlandırma hem de bunları ve bir bütün olarak kapitalist üretim ilişkilerini ortadan kaldıracak devrimci dönüşümü formüle etme açısından kilit bir unsur olarak ön plana çıkmaktadır.
Bu kitabın temel iddiası da şehir hakkı kavramının kapitalizmi aşmaya koşullu bir devrimin kuramsal yol haritasına karşılık geldiğine ilişkindir. Bu iddiasını da Lefebvre‘in mekân-sermaye, gündelik hayat ve toplumsal mücadele pratiklerine yönelik öne sürdüğü argüman ve kavramsallaştırmalara dayandırmaktadır. Bunu yaparken, özellikle neoliberal politikalarla daha da görünür hâle gelen, Lefebvre tarafından başarıyla öngörülen ve çözümlenen, şehrin özgün nitelikleri ile kapitalizme içkin temel yasalar arasındaki çatışma noktaları aydınlatılmakta ve şehir hakkının gerçekleşmesinin kapitalist üretim ilişkilerinin ortadan kalkması anlamına geldiğine yönelik iddia kuramsal ve pratik boyutlarıyla gerekçelendirilmektedir.

İçindekiler
Sunuş
Giriş
BİRİNCİ BÖLÜM – ŞEHİR HAKKI KAVRAMININ KURAMSAL ANALİZİ
1.1. Marksizm ve Kent Sorunsalı
1.1.1. Metafelsefe (Metaphilosophy) ve Tümellik
1.1.2. Üretim/Yeniden Üretim
1.1.3. Yabancılaşma
1.2. Gündelik Hayatın Eleştirisi ve Dönüşümü
1.2.1. Gündelik Hayat Kavramının Tanımı
1.2.2. Gündelik Hayat Kavramının İçeriği
1.2.3. Gündelik Hayatın Eleştirel İncelenmesi Projesi
1.2.4. Bir Neoliberal ‘Ürün’ Olarak Gündelik Hayat
1.2.5. Gündelik hayata İçkin Sorun Alanları
1.2.6. Gündelik Hayatın Eleştirisinin Unsurları
1.2.7. Devrimin ve Gündelik Hayatın Dönüşümünün Öznesi: Tümelci İnsan
1.2.8. Devrim ve Gündelik Hayatın Eleştirisi
1.2.9. Kent ve Gündelik Hayatın Eleştirisi
1.3. Kullanım Değerinin Egemenliği
1.4. Mekân ve Mekânın Üretimi
1.4.1. Mekân ve Kapitalist Üretim Tarzı
1.4.1.1. Üretim Tarzının Bir Aygıtı Olarak Mekân
1.4.1.2. Üretim Tarzının Bir Ürünü Olarak Mekân
1.4.1.3. Devrimci Potansiyel
1.4.2. Merkezilik Kavramı ve Merkezilik Hakkı
1.4.3. Kamusal Alan-Özel Alan
1.4.3.1. Kamusal Alanın Temel Nitelikleri
1.4.3.2. Kamusal Alanın Kent Mekânı Açısından Önemi
1.5. Devletin Sönümlenmesi Gerekliliği ve Özyönetim
1.5.1. Yabancılaşma ve Devlet
1.5.2. Devlet ve Mekânın Üretimi
1.5.3. Devlet ve Gündelik Hayat
1.5.4. Devletin Sönümlenmesi Gerekliliği
1.5.5. Özyönetim (Autogestion)
1.5.6. Özyönetim ve Gündelik Hayat
İKİNCİ BÖLÜM – NEOLİBERAL İDELOJİDE SERMAYE-MEKAN İLİŞKİSİ VE TOPLUMSAL MEKANA YANSIMALARI
2.1. Sermaye-Mekân İlişkisi
2.2. Neoliberal Düzende Sermaye-Mekân İlişkisi
2.3. Neoliberal Dönüşüm – Washington Oydaşması
2.4. Neoliberal Dönüşümün Esasları
2.4.1. Sanayisizleştirme-Finansallaşma-Esnekleştirme
2.4.2. Özelleştirme-Serbestleştirme-Düzenleme Dışı Bırakma
2.4.3. Devletin Rolü
2.4.4. Yönetsel Anlayıştaki Değişim
2.4.4.1. Yapısal Uyum Programları
2.4.4.2. Kamu-Özel Ortaklığı (KÖO)
2.4.5. Kent Yönetiminin Neoliberalizasyonu
2.4.6. Kültürel Dönüşüm
2.4.7. Kent Mekânının Neoliberalizasyonu
2.4.7.1. Kentsel Dönüşüm
2.4.7.1.1. Kentsel Dönüşümün Tarihsel Gelişimi
2.4.7.1.2. Kentsel Dönüşümün Değişen Kapsamı
2.4.7.2. Soylulaştırma (Mutenalaştırma)
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM – ÖRNEK OLAY İNCELEMELERİ
3.1. Brezilya Örneği
3.1.1. Toplumsal Mücadele Pratikleri
3.1.2. Kentsel Reform İçin Ulusal Hareket (KRUH) (Movimento Nacional para Reforma Urbana)
3.1.3. 1988 Brezilya Anayasası
3.1.4. Şehir Yasası
3..1.4.1. Yasanın Çıkış Süreci
3.1.4.2. Şehir Yasasının Hükümleri
3.1.4.3. Şehir Yasası ve Şehir Hakkı
3.1.6. Yasanın Uygulama Aşaması/Değerlendirme
3.2. Barselona Örneği
3.2.1. Neoliberalizm Öncesi Barselona’da Kentsel Yönetim Anlayışı
3.2.2. Neoliberalizm ve Barseolona’da Kentsel Yönetim Anlayışı
3.2.3. Toplumsal Hareketlerin Tekrar Yükselişe Geçmesi
3.2.4. 2008 Krizi ve Toplumsal Hareketler
3.2.4.1. Öfkeliler (İndignados) Hareketi
3.2.4.2. PAH (Konut Ödenci Mağdurları Platformu)
3.2.4.3. Barselona Ortaklaşımı (Barcelona En Comu)
3.3. Gezi Parkı Direnişi
3.3.1. Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi
3.3.2. Direnişin Başlaması
3.3.3. Katılım Gerekçeleri
3.3.4. Gezi Direnişi ve Sınıfsal Boyutu
3.3.5. Gezi Direnişi ve Praksis
3.3.6. Gezi Direnişi ve Şehir Hakkı
3.3.7. Forum Deneyimleri
3.4. Sulukule Örneği
3.4.1. Proje Öncesi Sulukule
3.4.2. 5366 Sayılı Yıpranan Kent Dokularının Yenilenerek Korunması ve Kullanılarak Yaşatılması Hakkında Kanun
3.4.3. Hatice Sultan ve Neslişah Mahalleleri Kentsel Yenileme Projesi (Sulukule Projesi)
3.4.4. Sulukule Platformu
SONUÇ
KAYNAKÇA




David Harvey‘in “küreselleşmenin mekânsal biçimlenmesi (spatial organizastion of capitalism)” olarak tanımladığı (aslında “kapitalizmin mekânsal biçilenmesi” demek daha doğru olacaktır – Ali Rıza Avcan) yeni-liberal kentleşme politikaları, kentlerin küresel ve yerel ölçekte yeniden yapılandırılması kapsamında özelleştirme ve serbest pazarı teşvik eden; idari ve ekonomik verimlilik için devletin rolünün azaltıldığı ekonomik kalkınma yönelimli ulusal devlet politikaları bütünüdür. Neoliberalleşme süreci ile birlikte devlet odaklı yönetim modellerinden girişimci odaklı yönetim modeline geçiş yaşanmaktadır. Bu süreçte devletin, uluslararası politikalara bağlı hale gelerek kendi sahip olduğu gücü kontrol edemez duruma gelmesi ile birlikte yönetişim için kapasitesi değişmekte; pazar, yaşam kalitesini arttırmak için en güçlü kurum haline gelmektedir. Ancak, bu süreçte pazarın devlete gereksinim olduğu kadar, yeni-liberal politikaların girişimci ve rekabetçi ortamı yaratmak için sorumluluk verdiği devletin de pazara ihtiyacı vardır. BU nedenle, meoliberal kentleşme politikalarının özünde devlet ve pazar arasında işbirliği ilkesi bulunmaktadır. Bu işbirliği ilkesi çerçevesinde ortaya çıkan ve özelleştirmenin hızla yayılması, kamu mallarının satımı, kamu-özel ortaklıkları gibi unsurları barındıran kentsel girişimcilik, mekânın, küresel kapitalizm mantığı ile işlevsellikten uzaklaştırılarak ekonomik faaliyetleri barındıran pasif bir yer anlayışına doğru dönüşümüdür. David Harvey de girişimciliği yerellik, mekân ve toplumun uluslararası rekabet ortamı içinde kentsel yönetişiminin odağında yer aldığı sosyal kontrol mekanizması olarak tanımlamaktadır. Bop Jessop‘a göre “sembolik politika” olarak tanımlanan bu yapı, 1992 tarihli Gündem 21 Birleşmiş Milletler toplantısı ile planlama sürecinde yerel girişimlerin rolünü vurgulayan “Yerel Gündem” gibi oluşumlarla rolleri vurgulanmış olsa da özellikle yerel yönetimlerin etkisinin azalması anlamına gelebilmektedir.