Zamanında gelmeyen bilgi…

Ali Rıza Avcan

14 Nisan ve 26 Nisan 2017 tarihlerinde birbirini izleyen iki ayrı bölüm olarak paylaştığım “İzmir bir turizm kenti midir?” başlıklı yazıda, turizm sektöründeki krizin başlangıcı olan 2016 yılında İzmir’e gelen yerli ve yabancı konukların giriş yaptıkları yerlere göre sayıları bilinmekle birlikte; konaklama tesislerine giriş ve ortalama geceleme sayılarıyla konaklama tesislerinin doluluk oranlarını gösteren istatistiklerin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca henüz yayınlanmadığını ifade ederek bakanlıkla yaptığım yazışmalar sonucunda bu verilerin ancak Temmuz ayı ortalarında yayınlanacağını belirtmiştim. 

Kültür ve Turizm Bakanlığı bu istatistikleri söylediği gibi 2017 yılının Temmuz ayında yayınladı. Tabii ki, 2016 yılından devralınan krizin halen devam ettiği 2017 yılı koşullarında oldukça geç kalınmış bir çalışma olarak…

d89ddaf519c6a32c82c35ec8023e08c7--turkey-travel-turkey-tourismGerçi bizler işlerin kötüye gittiğini sektörün temsilcileriyle görüşerek ya da konaklama tesislerinin durumuna bakarak; deyim yerindeyse “havayı koklayarak” biliyor ama yine de turizmle ilgili analiz ve değerlendirmeler yapmak için güvenilir ve geçerli bilgilere ihtiyaç duyduğumuzu söylüyorduk. Çünkü böylesine bir kriz ortamında sorunları aşacak yeni alternatifler önerilebilmesi için gerçeğin tüm noktalarıyla bilinmesi ve gerçekleşenlerin hem eskiyle hem de diğer turizm bölge ve kentleriyle mukayese edilmesi gerekiyordu. Daha doğrusu doğru politikalar, alternatif stratejiler üretebilmemiz için doğru bilgilere ihtiyaç duyuyorduk. Ama bu şekilde olduğu gibi aradan altı ay geçtikten sonra değil; çarenin uygulamaya konulabileceği doğru zamanlarda bu bilgilerin kısa bir süre içinde derlenerek duyurulmasını istiyorduk…

Turizme destek veren bakanlıklar, genel müdürlükler şayet bu sektöre yardımcı olmak, krizin çözümünü kolaylaştırmak istiyorlarsa en azından krizi doğru resmeden verileri en kısa sürede hazırlayarak turizmcilerle turizm sektörü hakkında araştırmalar yapan, politika, strateji ve hedefler öneren araştırmacı, uzman ve plancılara teslim edebilmelidir. 

***

Gelelim, bu istatistiklerin İzmir’le ilgili olan yanlarına….

İzmir bir Turizm kenti midir?” başlıklı yazımda da belirttiğim gibi, 2013-2017 döneminde İzmir’e hava ve denizyolu ile gelen yabancı ziyaretçi sayısı yıldan yıla devamlı azalmakta. Bu durumla ilgili rakamları verecek olursak, 2013 yılında 1.407.240 kişi olan yabancı ziyaretçi sayısının 2014 yılında 1.294.461’e, 2015 yılında 1.201.921’e ve 2016 yılında da 672.299’a indiğini görüyoruz.

Görüldüğü gibi 2013-2016 döneminde İzmir’i ziyaret eden yabancı konuk sayısı, % 52,23 oranında ciddi bir azalma göstermiştir. 

Ayrıca yine aynı dönemde denizyoluyla gelenlerin sayısında çok ciddi boyutlarda azalma olduğu görülmektedir. Bu durumu rakamlarla açıklamaya kalktığımızda ise 2013 yılında denizyoluyla gelen yabancı ziyaretçi sayısı 533.015 iken, bu sayının 2014 yılında 394.346’ya, 2015 yılında 274.578’e, 2016 yılında da trajik bir azalışla 44.020’ye düştüğü görülmektedir.

İzmir’e Adnan Menderes Hava Limanı’ndan ya da Alsancak, Çeşme ve Dikili gibi limanlardan giriş yapan yabancı ziyaretçilerin ne kadarının; ayrıca yurt içinden gelen yerli ziyaretçilerin İzmir’deki konaklama tesislerine giriş ile geceleme sayıları ile ortalama kalış sürelerini ve tesislerin doluluk oranlarını gösteren aşağıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere;

2013 yılında İzmir’e 1.407.240 yabancı ziyaretçi gelmiş olmasına karşın, turizm işletme ve belediye belgeli konaklama tesislerine giriş yapanların sayısının 782.223 düzeyinde kaldığı; bu durumun 2014 yılında 1.294.461 yabancı ziyaretçi ve 834.000 giriş, 2015 yılında 1.201.921 yabancı ziyaretçi ve 1.033.706 giriş, 2016 yılında da 672.299 yabancı ziyaretçi ve 542.187 giriş olarak gerçekleştiği görülecektir.

Çıkış Yapan Ziyaretçilerin Geceleme ve Ortalama Geceleme Sayıları 2003-2016

Yabancı ziyaretçilerin konaklama tesisine girişindeki bu azalmaya paralel olarak geceleme sayılarıyla doluluk oranlarında da ciddi bir azalışın yaşandığı net bir şekilde görülmektedir. Buna göre 2013 yılında 2.749.252 iken 2014 yılında 2.940.363’e yükselip 2015 yılında 2.895.128’e inen geceleme sayısı, 2016 yılında en yüksek gecelemenin yapıldığı 2014 yılına göre % 36,76 oranında bir azalma göstermiştir. Bunun yanında doluluk oranlarında, belediye belgeli tesislerde pek bir sıkıntı yaşanmazken turizm işletme belgeli tesislerde % 24,76’dan % 14,70’lere inen % 10’luk bir azalışın gerçekleştiği görülmektedir.

***

Yabancı turistin gelmekten vazgeçtiği her krizde turizmcinin aklına gelen ilk alternatif bu boşluğu yerli turist ile doldurmak olmuştur. Çünkü hiç kimse, bir zamanlar “yerli turist istemiyoruz, gelmesin” diyen Marmaris eski belediye başkanının yaptığı hatayı tekrarlamayı istememekte, en azından “koyunun olmadığı yerde Abdurrahman Çelebi” örneği kucağını yabancı turistlere göre daha az harcama yapan yerli turistlere açmaktadır.

Nitekim istatistiki veriler de bunu kanıtlamakta, İzmir’deki turizm işletme ve belediye belgeli konaklama tesislerinde geceleyen yerli turist sayısı 2014 düzeyine göre azalmakla birlikte; bu azalışın yabancı misafirler kadar olmadığını, yerli turist sayısının en azından eski düzeyine yakın kaldığı görülmektedir.

Bu durumda haliyle her iki kurumun da başında Aziz Kocaoğlu’nun bulunduğu İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İzmir Tanıtım Vakfı’nın (İZTAV) geçen seneden bu yana İzmir’i öne çıkararak yurt içinde yaptıkları tanıtım kampanyalarının etkisi bulunmakta; böylelikle konaklama tesislerinde geceleyen yerli turist sayılarında belirgin bir azalma gerçekleşmemektedir.

Ancak şurası kesindir ki, bu durum turizm sektörünün sürdürülebilirliği açısından orta ve uzun vadede gerçekçi bir çözüm değildir. Bir takım tanıtım kampanyalarıyla ya da hükümetin bayram tatillerini uzatması gibi yerli turisti zorlayan ve yoran uygulamalarla ortaya çıkan bu hormonlu canlanmanın hem yaratılan artı değerin anlam ve büyüklüğü hem de turizm işletme belgeli tesislerin geleceği açısından riskli olduğu bilinmelidir.

n_78784_1

Ülkemizin dış politikasındaki yanlış tercihlerden kaynaklanıp siyasi gerilimlerle beslenen olağanüstü bir ortamda, diğer ülkelerle barışı ve karşılıklı saygıyı esas alan bir ilişki kurulmadığı sürece ülkemize ve İzmir’e gelen yabancı turist sayısını arttırmak mümkün olmayacaktır.

Gerçek durum bu olmakla birlikte, en azından bu sorunun, İzmir’deki turizmle ilgili tüm tarafları kapsayan katılımcı bir süreçte ele alınarak birlikte değerlendirilmesi, tanıtım kampanyalarını yapan bir kısım kişi ve kurumları belediye kaynakları ile gereksiz yere finanse etmek yerine daha etkin, kalıcı ve sürdürülebilir bir turizmin nasıl gerçekleşeceği konusunda kafa yorulması, bunu yaparken sadece İzmir’i değil; İzmir’in tarihi bileşeni olan tüm Ege Bölgesi’yle bölgedeki bütün turizm destinasyonlarınının işbirliği amacıyla bir araya getirilmesi, bu konuda temel politika ve stratejileri belirleyip planların yapılması, en aklı başında iş olacaktır.

En azından, uluslararası ilişki ve siyasette gerçekleşen ve gerçekleşmesi olası her türlü riske rağmen bu işbirliğinin gerçekleştirilmesi ve başarılması dileğiyle…

İzmir bir turizm kenti midir? (2)

Ali Rıza Avcan

Geçen yazımızda duyurusunu yaptığımız İzmir Kent Zirveleri kapsamındaki “İzmir Kenti Turizmi ve İzmir Kentinin Tanıtım ve Pazarlama Zirvesi” geçtiğimiz Cuma günü İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu’nda yapıldı.

Bu toplantı öncesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde gönderdiğim bir dilekçe ile 2016 yılı içinde İzmir’e gelen yerli ve yabancı konukların konaklama yaptıkları tesisler arasındaki dağılımını ve ortalama geceleme sayılarını sormuştum.

Amacım hem sözünü ettiğim toplantıya giderken güncel turizm istatistiklerini öğrenmek hem de yazımızın birinci bölümünün yayınlanmasından sonra sevgili Başak Yasemin Kumaş’ın sorusuna doğru bir şekilde yanıt verebilmekti.

Çünkü İzmir İlk Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün web sayfasında, 2009 yılı başından 2017 yılı Şubat ayına kadar İzmir’e hava ve deniz yolu ile gelen yerli ve yabancı konukların sayıları, geldikleri ülkelere göre aylık periyotta veriliyor; ancak yerli ve yabancı konukların İzmir’deki konaklama tesisleri arasındaki dağılımı ile ortalama geceleme sayıları hakkında tek bir bilgi verilmiyordu. Ayrıca yazımızın ilk bölümünde İzmir’e hava ve kara yolu ile gelen yabancı konukların sayıları verilip bu konukların İzmir’de konaklama yapıp yapmadıkları, şayet konaklama yapmışlarsa hangi tür tesislerde ortalama kaç geceleme yaptıkları bilgisiyle ilişkilendirilmemiş; böylelikle hava ya da deniz yoluyla gelip başka turizm merkezlerine geçen konuklar hakkında bilgi sahibi olamamıştık.

alsancak-limani-2
Alsancak Limanı

BİMER aracılığıyla sorduğum soruya önce Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan telefonla arayan bir bayan görevli yanıt vererek, 2016 yılına ait istatistiklerin henüz hazırlanmadığını, bu konu ile ilgili istatistik bülteninin ancak 31 Temmuz 2017 tarihinden sonra yayınlanacağını bildirerek özür diledi. Ardından da verdiğim e-posta adresine gönderilen ve altında Kültür ve Turizm Uzmanı Serpil Güney Akkoyun ile Daire Başkanı Nilgün Akşit’in elektronik imzasının bulunduğu yazılı bir cevapla telefonla iletilen bilgiler doğrulandı.

Şimdi bu durumda, konuyla ilgisi olan ya da olmayan herkese şu soruyu sormak istiyorum: Turizmin krizde olduğu bir yılda önünüzü görmenize yararlı olacak 2016 ve 2017 yılıyla ilgili istatistikler niye 2016 yılının bitiminden 7 ay sonra; daha doğrusu 2017-2018 turizm sezonunun tam ortasında yayınlanır?

Bu anlamda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, büyük bir kriz yaşamakta olan turizm sektörü adına yapabileceği tek şey elini bu kadar ağırdan almak, birçok turizmci ve turizm araştırmacısı için çok önemli olan bu bilgileri kamuoyundan ve ilgililerinden saklamak mıdır?

Bu konuyu ve itirazımı katıldığım “İzmir Kenti Turizmi ve İzmir Kentinin Tanıtım ve Pazarlama Zirvesi“nde söz alarak anlatmaya çalıştım ve bu konularda görevli, yetkili ve sorumlu olan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı görevini zamanında yapmaya, kriz dönemlerinde bu konuda daha hassas davranmaya davet ettim.

O nedenle, aşağıda aktarıp değerlendirmeye çalışacağım istatistikleri -ne yazık ki- 2016 ve 2017 yılı verileriyle ilişkilendirme şansına sahip değilim.

Resim2

Sizlerle paylaştığım ilk tablonun incelenmesinden de anlaşılacağı üzere; ülkemize gelen konukların 2003-2016 dönemindeki geceleme ve ortalama geceleme sayılarını dikkate alıp değerlendirirken daha çok otel, motel ve pansiyon gibi geleneksel konaklama tesislerinde kalanları öncelikle, bunun dışında kalanları ise ikinci elden dikkate almamız  gerekmektedir.

Çünkü kendi evinde ya da kiraladığı veya arkadaşına ait evlerde kalanları, her ne kadar genel anlamda “turist” kategorisinde kabul edilseler bile; otel, motel, pansiyon gibi yerlerde kalanlara göre Türkiye’ye gelmekte daha kararlı olduklarını düşünmemiz, turizmi etkileyen olumsuz koşullar karşısında daha kararsız, endişeli ve başka yere gitmeye hazır olan kategorinin ise otel, motel ve pansiyonlarda kalanlar olduğunu kabul etmemiz daha uygun olacaktır.

Nitekim bu ayrım kendini hemen 2015 ve 2016 yıllarında otel, motel ve pansiyon gibi konaklama tesislerinde kalanlar açısından göstermiş; 2015 yılında yapılan 158 milyon geceleme sayısı 2016 yılının olumsuz koşullarında % 63 oranındaki azalışla birden 99 milyona inivermiştir.

Bu durum, Türkiye ölçeğindeki 2016 yılı istatistiklerinin bilinip gerekli önlemlerin alınması açısından olumlu olmakla birlikte; ülke ölçeğindeki turizmin geldiği nokta açısından son derece olumsuz bir gelişmedir.

Resim3

İzmir’e gelen yerli ve yabancı konukların turizm işletme ve belediye belgeli konaklama tesislerine geliş sayılarıyla geceleme ve ortalama kalış sürelerini; ayrıca tesislerin doluluk oranlarını gösteren ikinci tablo, ne yazık ki Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2016 yılı turizm istatistiklerini hazırlamamış olması nedeniyle değerlendirme yapmayı sağlayamayacak ölçüde eksiktir. O nedenle bir felaket yılı olan 2016’ya ait veriler ortaya çıkmadıkça 2013-2015 döneminde büyüyen rakamların nasıl bir allak bullak olma halini yaşadığını ortaya koymak şimdilik mümkün olmayacaktır.

Ancak ortalama kalış sürelerinde hem ülke hem de İzmir ölçeğinde bir azalış yaşandığı da gözden uzak tutulmamalıdır.

Ayrıca, “İzmir Kenti Turizmi ve İzmir Kentinin Tanıtım ve Pazarlama Zirvesi“nde de ifade ettiğimiz gibi, bu kriz günlerinde sanki bir çözümmüş gibi ortaya konulmaya çalışılan Kültürpark’a bir kültür-sanat merkezi yapma ya da iktidarca yapılacak ‘İzmir Körfez Geçiş Projesi’ni alkışlama gibi girişimlerin de aslında kentin turizm açısından önemli olan değerlerini yok etmekle aynı anlama geldiği bilinmelidir. Beton yığınlarıyla doldurulmuş bir Kültürpark, Ramsar Sözleşmesi ile korunan Gediz Deltası ve Kuş Cenneti’nin yok edildiği bir İzmir sanırım hiçbir yerli ve yabancı konuk için cazip gelmeyecek, beton yapılaşma ile silueti bozulan İzmir Körfezi suyunun yeniden kirlenmesi gündeme gelecektir.

ADB_1
Adnan Menderes Havalimanı

O nedenle, İzmir’in gerçekten bir turizm kenti olması isteniyorsa, dışarıdan gelecek turistler için kendine çeki düzen verip vitrini düzenleme ya da illaki “marka şehir olacağız” şeklindeki esnaf anlayışından vazgeçilerek öncelikle kendimize yabancı bir turist gibi davranmanın zamanı çoktan gelip geçmiştir demek istiyorum. Böylelikle önce kendimiz için yapacağımız her güzel, iyi ve doğru şey, bu kente dışarıdan gelecek her konuk için de iyi, güzel ve doğru olacaktır.

İzmir bir turizm kenti midir? (1)

Ali Rıza Avcan

İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün düzenleyip “İzmir Kenti Turizmi ve İzmir Kentinin Tanıtım ve Pazarlama Zirvesi” adını verdiği “İzmir Kent Zirveleri“nin üçüncüsü, 21 Nisan 2017, Cuma günü 10.00-18.00 saatleri arasında İzmir Ticaret Odası’nda yapılacak.

Sözkonusu toplantının duyurusu ile ilgili İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne ait linkinde¹ toplantının 10.00-18.00 saatleri arasında yapılacağı belirtilmekle birlikte programın ayrıntıları arasında kapanışın 16.45’de yapılacağı belirtiliyor.

Hazırlanıp duyurulan bu programa göre açılış konuşmaları ve üç ayrı oturum olarak gerçekleştirilecek toplam 5 saat 45 dakikalık toplantıda, unvanları isimlerinden daha uzun toplam 23 kişi konuşacak.

Programa göre toplantının sabah yapılacak birinci oturumunda “İzmir Kent Turizmi ve Tanıtımı“, öğleden sonra yapılacak ikinci oturumunda da “İzmir Kentinin Turizm Pazarlaması” konularında sunumlar yapılacak.  

Duyurusunu yaptığımız bu toplantıdaki konuşma ve tartışmaları günü geldiğinde izleyip sizlerle paylaşmayı düşünmekle birlikte, bu toplantıya bir hazırlık olarak düşündüğümüz ve bugünden itibaren yayınlayacağımız bir dizi yazıyla, ilgili ya da ilgisiz birçok insanın konuşmak için sıraya girdiği bu toplantı öncesinde İzmir turizminin son yıllardaki acıklı halini ortaya koyup çözümler önermeye çalışacağız.

O anlamda bugünkü yazımızda turizm denilince ilk akla gelen yabancı ziyaretçi sayılarını gösteren temel göstergeleri ele alarak; yani son beş yılda İzmir’e hava ya da deniz yolu ile gelen yabancı ziyaretçilerin aylar ve yıllar itibariyle sayı ve oranlarını belirleyerek, daha doğrusu yabancı ziyaretçi sayıları üzerinden son yıllardaki İzmir turizmindeki çakılmayı ortaya koyarak başlamak istiyoruz.

Bu amaçla hazırladığımız istatistiki verileri ve grafikleri izlediğimizde 2013 yılında hava ve denizyolu ile İzmir’e gelen yabancı ziyaretçi sayısı 1.407.240 kişi iken, bunun 2014 yılında 1.294.461’e, 2015 yılında 1.201.921’e, 2016 yılında 672.299’a ve 2017 yılının ilk üç ayında da 57.618’e indiğini görürüz. Bu anlamda, 2017 yılının ilk üç ayındaki gerçekleşmeler bile en kötü yıl olan 2016 yılının ilk üç ayına ait verilerin altındadır. (*)

İzmir 2013-2017 Gelen Yabancı İstatistikleri

Bu durum, İzmir turizminin son beş yılda ciddi boyutta kan kaybettiğini, kaybın 2013-2016 döneminde % 52,23 oranındaki bir küçülmeyle karşımıza çıktığını göstermektedir.

Bu daralmayı aylar ölçeğinde incelediğimizde ise Mayıs-Ekim ayları arasındaki geleneksel yoğunlukla ilgili temel eğilimler değişmemekle birlikte; asıl sorunun turizmcilerin “yüksek sezon” olarak tanımladığı Mayıs-Ekim döneminde ortaya çıktığını, bir aylarda % 50, hatta % 60’lara varan oranlarda azalma yaşandığını, diğer aylardaki azalmanın bu dönemde gerçekleşen azalmadan daha az olduğunu görürüz. Bu ise, asıl sorunun İzmirli turizmcilerin asıl iş yapıp para kazandıkları dönem itibariyle ortaya çıktığını; bu nedenle önemseyip öne çıkardıkları bu özelliklerine zarar verildiğini, başka bir deyimle tam da hassas oldukları noktadan vurulduklarını göstermektedir.

Sayı ve oranlarını yukarıda verdiğimiz yabancı ziyaretçilerin havayolu ve denizyolu ile gelişlerini dikkate aldığımızda ise, havayolu ile gelenlerin sayısındaki azalışın toplam yabancı ziyaretçi sayısındaki azalışla paralellik göstermekle birlikte; denizyolu ile gelenlerin sayısındaki azalışın çok ciddi boyutlarda olduğu görülecektir.

İzmir 2013-2017 Havayolu İle Gelen Yabancı İstatistikleri

İzmir 2013-2017 Denizyolu İle Gelen Yabancı İstatistikleri

Denizyolu ile gelen yabancı ziyaretçi sayısındaki bu ciddi azalışın en önemli nedeni, bir dönem İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş tarafından adeta üstlenilen kruvaziyer gemi turizminin son yıllardaki yok oluşunda yatar. O nedenle düzenlenen kent zirvesinde markalaşma, pazarlama gibi genel geçer konuları konuşmaktan çok belki de kruvaziyer turizminin masaya yatırılarak bu konuda yapılan yanlışların ve eksikliklerin tartışılması daha doğru olurdu diye düşünmeden edemiyoruz.

Dünyanın, bölgenin ve ülkemizin içinde bulunduğu bu olumsuz koşullarda turizmin, özellikle de İzmir turizminin eskisi gibi gelişip güçlenmesi kimsenin dünden bugüne beklediği bir şey değildir. O nedenle bu toplantıdan da somut, uygulanabilir, ilaç yerine geçecek bir reçetenin hazırlanması beklenmemelidir.

O anlamda, 28 Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirilecek toplantının ve o toplantıda yapılacak sunum ve tartışmaların da bu ciddi soruna çare olmayacağını, turizmin 2017 yılında da eskisinden daha kötü hale geleceğini hepimiz biliyoruz.

İzmir 012

Bize göre, turizm sektörünün bütün aktörlerinin bir araya geldiği böylesi önemli ve büyük bir toplantıda İzmir turizmi adına konuşan tüm kurum, kişi ve konuşmacılar ülkemizin, bölgemizin ve kentimizin şimdikinden daha çok demokrasiye, barışa ve özgürlüklere ihtiyacı olduğunu haykırıp tüm devletlere, devlet adamlarına ve siyasetçilere savaş, terör ve mülteciler üzerinden birbirlerini tehdit etmemeleri; ayrıca turizmi baltalayan söylemlerden kaçınmaları çağrısı yapsalar; değil İzmir turizmine, belki de tüm ülkenin, hatta bölge ülkelerinin turizmine önemli bir katkıda bulunmuş olurlar.

Çünkü turizmin özü barış, özgürlük ve farklılıklara saygı anlayışında yatar…


¹ http://www.izmirkulturturizm.gov.tr/TR,177886/izmir-kent-zirveleri-3-.html

(*) İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün 2013-2017 dönemine ait aylık istatistik verileri.

Devam Edecek…