Belediye meclis komisyonları ve “huzur hakkı demokrasisi” (2)

Ali Rıza Avcan

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi örneğinde, meclis üyelerinin hem büyükşehir hem de kendi ilçe belediye meclisi üyesi olmaları nedeniyle görev yaptıkları meclis başkan vekilliği, siyasi başkan yardımcılığı, encümen, ihtisas komisyonu ve şirket yönetim kurulu üyeliği nedeniyle ne kadar maaş ve huzur hakkı aldıkları konusunu araştırdığımız iki bölümden oluşan yazı dizimizin geçen haftaki bölümünde İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘ndeki durumu ele almıştık.

Bugünkü ikinci ve son bölümde ise, yine aynı meclis üyelerinin kendi ilçe belediyeleriyle meclislerinde siyasi başkan yardımcılığı, meclis başkan vekilliği, encümen, ihtisas komisyonu ve şirket yönetim kurulu üyeliği görevleriyle ilçe belediyesinin üye olduğu birlik, kurum ve kuruluşlardaki huzur hakkına konu üyeliklerini araştırarak maaş ve huzur hakkı adı altında kendi ilçe belediyelerinden aldıkları ödemelerin sayı ve miktarını belirlemeye çalışacağız.

Tabii ki, hem 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Seçimi Hakkında Kanun‘un antidemokratik düzenlemeleri, hem de üyesi oldukları siyasi partiler tarafından diğer adaylardan farklı bir şekilde öne yerleştirildikleri için seçilip İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘ni oluşturan bu ayrıcalıklı siyasetçilerin, belediyelerin karar ve denetim organının üyesi olmalarına rağmen; hakkında karar verip denetleyecekleri belediyenin uygulama birimlerinin başına getirilerek; ayrıca, ihtisas sahibi olup olmadıklarına bakılmaksızın encümenlerde ve meclis ihtisas komisyonlarında görevlendirilerek kendilerine yapılan birden fazla huzur hakkı ve maaş ödemesi nedeniyle, asıl olarak gönüllü olarak yapılması gereken siyasi faaliyetleri, bir meslek ve kazanç kapısına dönüştürdüklerini net bir şekilde ortaya koymak ve bunun bir adım ötesinin “maaşlı meclis üyeliği” olacağını hatırlatarak…

Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin, büyükşehir ve ilçe belediye başkanları dışında ilçe belediye meclislerinden gelen toplam 153 üyesi bulunuyor ve bunlar kendi ilçe belediyelerinde belediye başkanlarının takdiriyle siyasi başkan yardımcısı ve şirket yönetim kurulu başkanı, başkan vekili ve üye olarak görev yapabildikleri gibi büyükşehir hem de ilçe belediye meclislerindeki 1. ve 2. meclis başkan vekillikleriyle oluşturulması zorunlu olan ya da olmayan ihtisas komisyonlarında, kendi partilerinden gelen meclis üyelerinin oyuyla görev alıyorlar ve bu seçimler yapılırken “plan ve bütçe” ya da “hukuk” komisyonu gibi zorunlu ve temel bazı komisyonlarda, partilerin oy oranlarına göre muhalif parti üyeleri de yer alabiliyor.

Konak Belediye Meclisi

Belediye ve şirketlerin İnternet sayfaları, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi (TTSG) web kayıtları, belediye yayınları ve Google taramalarıyla ilgili belediyelerle yaptığım telefon görüşmeleri çerçevesinde gerçekleştirdiğim uzun, yorucu ve zorlu araştırmalar sonucunda, İzmir Büyükşehir Meclisi üyelerinin aldıkları huzur haklarına esas olan büyükşehir ve ilçe belediye meclislerindeki meclis, meclis başkan vekilliği, encümen ve ihtisas komisyonu üyeliği ile belediyeyi temsilen görev yaptıkları birlik ve benzeri kurum ve kuruluşlardaki görevlerini; ayrıca, büyükşehir ve ilçe belediyesi şirketlerinde huzur hakkı aldıkları şirket yöneticilikleri ile kendi ilçe belediyelerinde belediye başkanlarının takdiri ile üstlenip başkan yardımcısı maaşı aldıkları siyasi başkan yardımcılığı görevlerini aşağıdaki listede bir araya getirmeye çalıştım.

Ancak bu araştırma sırasında bazı ilçe belediyelerine, özellikle de Çiğli, Kınık, Beydağ ve Foça gibi ilçe belediyelerinde siyasi başkan yardımcılığı, 1. ve 2. meclis başkan vekilliği, encümen ve ihtisas komisyonu üyeliğini üstlenenlerin kimliklerini belirlemenin mümkün olmadığını öncelikle belirtmem gerekiyor. O nedenle eksiği gediği ile aşağıdaki tablo bize İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi 153 yerel siyasetçinin, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘ndeki 2 meclis başkan vekilliği, 153 meclis, 8 encümen, 216 ihtisas komisyonu üyeliği ve 5 şirket yöneticiliği dışında kendi ilçe belediyelerinde 7 siyasi başkan yardımcılığı, 18 meclis başkan vekilliği, 153 ilçe belediye meclisi üyeliği, 15 encümen, 230 ihtisas komisyonu ve 8 şirket yöneticiliği olmak üzere toplam 815 görevi üstlendiğini; böylelikle ortaya çıkan bu tablo sayesinde Onur Saatli, Esra Koçdemir, Gökalp Erhan Güzel, Günay Önder, Banu Ayhan, Ayhan Kaya, Ali Bor, Osman Selim Tok, Tamer İmal ve Ufuk Aykol gibi bazı meclis üyelerinin 2024 yılı itibariyle hem büyükşehir hem de ilçe belediyeleri boyutunda 8, 9, 10, 11 ve hatta 12 ayrı yerden siyasi başkan yardımcısı maaşı ya da huzur hakkı aldığını göstermektedir.

Bu ise, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyelerinde siyasi başkan yardımcısı, meclis başkan vekili, meclis, encümen ve ihtisas komisyonu üyesi olarak her birine ne miktarda maaş ya da huzur hakkı ödendiği; ayrıca, büyükşehir ve ilçe belediyelerinin üyesi olduğu birlik, kurum ve kuruluşlarla büyükşehir ve ilçe belediyesi şirketlerinin yönetim kurullarına başkan, başkan vekili ve üye olunması durumunda, bu siyasetçilere ne miktarda huzur hakkı ödendiği konularının adeta devlet sırrı gibi saklanması nedeniyle herkesin aklına gelen oldukça yüksek rakamlar değişik yerlerde, değişik nedenlerle dile getirilmektedir… Aynen eş zamanlı olarak AKP’li siyasetçiler ve yandaşlarının birden fazla görev üstlendiği durumlarda dile getirilen rakamlar gibi…

Karabağlar Belediye Meclisi

Gelelim uzun zamandır merak edip öğrenmek istediğim İzmir ilçe belediyelerinin şirketlerine…

Uzun ve yorucu araştırmalar sonucunda hazırladığım aşağıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere, İzmir‘in 30 ilçe belediyesinde toplam 71 adet belediye şirketi bulunmakta olup; en fazla şirkete sahip ilçe belediyesi 8 şirket ile Çeşme Belediyesi, tek bir şirketi olan belediyeler ise sırasıyla Beydağ, Foça, Güzelbahçe, Kınık, Narlıdere ve Seferihisar belediyeleridir. En fazla şirket sahibi Çeşme Belediyesi‘ni ise 7 şirket ile Çiğli, 4 şirket ile Bergama belediyeleri izlemektedir. Diğer yandan, 30 ilçe belediyesi arasında şirketi bulunmayan herhangi bir belediye bulunmamaktadır.

30 ilçe belediyesinin 42 (% 59,16)’si anonim, 29 (% 40,84)’u limitet olan 71 adet sermaye şirketinin toplam sermayesi ise 3.569.670.293,04 TL olup; bu sermaye içindeki belediye hisselerinin karşılığı ise 1.973.214.814,76 TL.’dır.

Bu rakamlara İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin 27 şirketine ait güncel 11.574.724.676.-TL tutarındaki sermayesini ilave ettiğimizde İzmir‘de belediyeler eliyle kurulan ve sermayesinin yüzde yüzde yüzüne sahip belediyelere ait şirketlerle belediyelerin ortak olduğu toplam 98 şirketin toplam sermayesinin 15.144.394.969,04 TL.’ya ulaştığını görürüz.

Bu arada söz konusu belediye şirketleri yıllık cirolarıyla kar ve zarar tablolarını kamuoyundan titizlikle sakladıkları için, bu şirketlerin gerçek performansları hakkında bilgi sahibi olmanın mümkün olmadığını da hatırlatmam gerekiyor.

Bugüne kadar Sayıştay tarafından denetlenmeyen bu şirketlerin 46 (% 64,79)’sının sermayesinin yüzde yüzü belediyesine ait olup, 25 (% 35,21)’inin sermayesine de kendi belediyesi ile başka belediye, kuruluş ya da şahısların ortak olduğu anlaşılmaktadır.

30 ilçe belediyesine ait bu 71 sermaye şirketinde bizzat belediye başkanı tarafından belirlenen yönetim kurulu başkanı, üyesi ve “münferiden temsile yetkili” görevlilerin toplam sayısı 2024 yılı itibariyle 197’yi bulmakta olup; bu şirketlerden ücret alan binlerce belediye işçisinin gerçek sayısı -ne yazık ki- bilinememektedir.

Ayrıca şunu belirtmem gerekir ki, belediyelerle ilgili olan İçişleri Bakanlığı ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı‘na CİMER ya da başka kanallarla ilettiğim sorular karşılığında, bakanlıklar ve bağlı genel müdürlükler düzleminde ülkemizdeki belediye şirketleriyle ilgili hiçbir kaydın tutulmadığını, bu şirketlerin sermayesi, faaliyet alanları, yöneticileri, ciroları, kar-zarar tabloları ve çalıştırdıkları işçi sayıları vb. konularda hiçbir bilginin bu kurumlarda olmadığını, bakanlıkların bile şirketler konusundan bihaber olduğunu öğrenmiş durumdayım.

İzmir‘in 30 ilçe belediyesine ya da ortak olduğu şirketlere ait bilgileri daha ayrıntılı olarak incelediğimiz takdirde karşımıza oldukça ilginç bilgiler çıkmakta… Bu bilgileri ise şu şekilde özetleyebilirim:

1. 36 şirket yönetim kurulu başkanı ve üyeleri şeklinde belirli bir üst yönetime sahipken geriye kalan 35 şirket; özellikle de nüfus itibariyle küçük belediyelerin şirketleri, doğrudan doğruya belediye başkanına karşı sorumlu “münferiden temsile yetkili” bir ya da iki kişinin yönetimine bırakılmış durumda.

2. Karabağlar, Karaburun ve Menemen belediyelerine ait şirketlerde belediye başkanlarının doğrudan doğruya yönetim kurulu başkanlığı görevini üstlendiği, diğerlerinde ise aralarında belediye müdürlerinin ya da meclis üyelerinin yer aldığı belediye başkanınca “güvenilir” kişilerin yer aldığı, böylelikle bu kamu görevlilerine ya da siyasetçilere ek bir gelir kapısı yaratıldığı görülmekte.

3. İlçe belediyelerine ait 71 şirketten 15’inin isminde “personel” sözcüğü geçtiği için bu şirketlerin, belediye işçilerinin taşeron eliyle istihdam edilmesi işinde kullanıldığı ve bu durumun emeğin sömürüsü açısından oldukça sakıncalı olan taşeronlaşmanın sürecine katkıda bulunduğu görülmektedir.

4. İlçe belediye şirketleri arasındaki en ilginç özellik, 8 şirket ile en fazla şirkete sahip Çeşme Belediyesi‘nde karşımıza çıkmaktadır. Zira Sayıştay‘ın Çeşme Belediyesi 2022 yılı denetim raporu bilgilerine göre, bu şirketlerin sadece ikisinde belediye sermayenin % 100 ve % 99,98’ine sahipken; diğer 6’sında % 0,004 ila % 5 arasında değişen çok küçük oranlarda hisse sahibi olduğu görülmektedir. (1)

Durum bu şekilde ilginç bir tabloyu sergilemekle birlikte, belediyenin % 99,98 oranında hissedar olduğu Alataş, Alaçatı İmar İnşaat Turizm San. ve Tic. A.Ş.‘nin % 5 oranında hissedar olduğu ve adı Port Alaçatı isimli yatırımı ile gerçekleştirilen kıyı yağması ve vergi yolsuzlukları nedeniyle sıkça anılan Alaçatı Turizm Yatırım ve İşletme A.Ş.‘ndeki yönetim kurulu başkanlığı makamının, Alataş A.Ş.‘ye; yani 2019-2024 ve 2024-2029 hizmet dönemlerinde sırasıyla Çeşme belediye başkanları Muammer Ekrem Oran‘la Lal Denizli‘ye ikram edilmiş olması, bir yandan belediye başkanlarından alınan destekle kıyı yağmasıyla vergi yolsuzluklarını gerçekleştirip bunu sürdürülebilecek dokunulmaz bir güce ulaşmak istendiğini, diğer yandan da Alaçatı eski belediye başkanı Remzi Özen‘in bile sırf bu şirketin projelerindeki usulsüzlük ve yolsuzluklar nedeniyle bir zamanlar hapse düşmesini sağlayan belediye pay ve desteğini; böylelikle, bir belediye şirketinin çok ufak bir payla hissedar olduğu özel bir şirket eliyle suç işlemeyi nasıl kolaylaştırdığını ortaya koymaktadır. (2)

Ayrıca “Alaçatı” ismi kullanılarak nerede kurulduğu belli olmayan; ancak, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi (TTSG)‘nde yayınlanmış ilk ilamının Ankara‘dan alındığı anlaşılan bu şaibeli ve vergi yüzsüzü şirketin, 3 Kasım 1995-21 Nisan 2015 tarihleri arasındaki ilamlara göre Ankara‘da, 14 Haziran 2013-27 Ekim 2020 tarihleri arasındaki ilamlara göre İstanbul‘da, 1 Eylül 2020 tarihi sonrasındaki ilamlara göre de İzmir‘de faaliyet gösterdiği, 29 Aralık 2010-18 Nisan 2019 dönemindeki ilamlara göre Çeşme‘de bir şubesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.

5. İlçe belediye şirketleri ile ilgili bilgilerin şeffaflık ilkesine aykırı olarak yayınlanmaması nedeniyle, bu şirketlerde yönetim kurulu başkanı, üyesi ve “münferiden temsile yetkili” unvanı ile görev yapanların bunun karşılığında ne kadar huzur hakkı aldığı, -kolaylıkla tahmin edeceğiniz gibi- belediyeler ve şirketler açısından devlet sırrı gibi saklanan bilgilerdir.

Çeşme Belediye Meclisi

İki ayrı yazı bütününde yaptığımız araştırma, inceleme ve değerlendirmeler sonucunda ortaya çıkan, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi üyeliğinin meclis, meclis başkan vekilliği, encümen, ihtisas komisyonu, siyasi başkan yardımcılığı, üye olunan birlik ve belediye şirketleri üzerinden alınan maaş ve huzur haklarıyla adeta “ekmek kapısı“na dönüşen bir meslek haline gelmesi karşısında, belediyelerin ve meclislerinin kurumsal saygınlığını korumak amacıyla aynen kamu görevlilerini kapsayan düzenlemeler gibi belediye başkanları ve meclis üyeleri için hazırlanan “Belediye Başkanları ve Meclis Üyeleri İçin Etik İlkeler Bildirgesi” çerçevesinde yaşama geçirilmesini diliyorum: (3)

1. İlçe belediye meclislerinde herhangi bir ihtisas komisyonunda görev yapan bir meclis üyesinin, büyükşehir belediye meclisinde de aynı konu ile ilgili ihtisas komisyonunda görev alamaması,

2. Her yıl yenilenen meclis ihtisas komisyonlarındaki üyelerin üst üste iki yıl aynı komisyonda görev yapmaması,

3. Belediye meclislerinin görevlerinden biri de belediye başkanlarıyla encümen arasındaki anlaşmazlıkları karara bağlamak olduğu için meclisi yönetme yetkisi olan ilçe belediyesi ve büyükşehir belediyesi meclisi birinci başkan vekilinin encümen üyesi olmaması gibi etik normların belirlenmesi,

4. Siyasi başkan yardımcısı olan meclis üyelerinin büyükşehir belediye başkanı tarafından başkan vekili olarak görevlendirilememesi, hiyerarşisi altında olan birimlerle ilgili konuların görüşüldüğü komisyonlara üye olamaması veya toplantılarına katılmaması ya da oy hakkı olmadan katılabilmesi, encümen üyesi olmaması, olması halinde ise başkanın katılmadığı toplantılarda encümene başkanlık yapmaması,

5. İlçe belediye meclis üyesinin, ilçe belediyesinde encümen üyesi olması halinde büyükşehir belediyesinde encümen üyesi seçilmemesi,

6. İlçe belediye meclis üyesinin, hem siyasi başkan yardımcısı hem de ilçe veya büyükşehir encümen üyesi olması halinde denetim komisyonlarında görev almaması,

7. İlçe belediye başkanlarının, büyükşehir belediye meclis üyesi sıfatı ile büyükşehir belediye encümenine üye olamaması.

8. Belediye meclisi üyelerine verilen görevlerle bunun karşılığında ödenecek huzur haklarının, belediye meclisindeki tüm üyeleri kapsayacak şekilde üye olabilecekleri komisyon sayıları itibariyle sınırlanıp yapılan tüm ödemelerin şeffaflık ilkesi doğrultusunda kamuoyuna açıklanması,

9. Belediye meclisleriyle ihtisas komisyonlarının bir yıl içinde yaptıkları çalışmalarla ilgili faaliyet raporlarının, aynen belediye başkanının faaliyet raporu gibi düzenlenerek kamuoyuna açıklanması,

10. Merkezi ve yerel yönetimlerde tasarruf uygulamasının gerçekleştiği ya da belediyelerin büyük miktarlarda borçlu olduğu dönemlerde belediye çalışanlarından istenen fedakarlık çerçevesinde meclis, encümen ve ihtisas komisyonu üyelerinin de gönüllü olarak fedakarlık yapıp huzur hakkı talep etmemesi,

11. Belediyelerin karar ve denetleme organı olan belediye meclisi üyelerinin, belediyelerde siyasi başkan yardımcısı, şirketlerde de yönetim kurulu başkanı, başkan vekili ve üyesi gibi görevler almaması ve bu üyelere bu şekilde görevler verilmesi durumunda herhangi bir şekilde ödeme yapılmaması,

12. Belediyelere ait tüm kamu hizmetlerinin, belediye şirketlerinin tek başına ya da başka şirketlerle birlikte “ticari sır” perdesi arkasına saklanarak kolaylıkla suç işlemesini sağlayan, bu nedenle de kamu yararı açısından suç mahalli olarak nitelediğim şirketler eliyle özelleştirilmesinden vazgeçilerek, belediyelerin Toplumcu Belediyeciliğin temel ilkelerinden biri olan Anti-Kapitalist Belediyecilik anlayışı çerçevesinde “yeniden belediyeleşme” hareketiyle birlikte belediyeler tarafından yürütülmesi sağlanmalıdır.

……………………………………………………………………………………………..

(1) Çeşme Belediyesi 2022 Yılı Denetim Raporu, sh. 7-8, https://www.sayistay.gov.tr/reports/download/47o8yvLgy6-izmir-cesme-belediyesi (Erişim Tarihi: 25.10.2024)

(2) https://www.evrensel.net/haber/529571/cesme-alacati-portta-vergi-usulsuzlukleri-bitmiyor, https://www.evrensel.net/haber/524696/cesme-alacati-portta-buharlasan-milyon-avrolar-meclis-gundeminde, https://www.evrensel.net/haber/505159/alacati-port-davasina-buharlasan-milyon-eurolar-damga-vurdu, https://www.evrensel.net/haber/519481/cesme-alacati-portta-milyonlarca-avro-vergi-usulsuzlugu

(3) Keleş, R., Gençkaya, Ö. F., Yerel Yönetimlerde Etik Mevzuatı ve Uygulaması, Marmara Belediyeler Birliği Kültür Yayınları, İstanbul, 2022, s.383-386.

Yararlanılan Kaynaklar

Alıcı, O. V., Kızılboğa Özaslan, R., “Büyükşehir Belediye Meclislerinde Temsil Sorunu ve Meclis Üyelerinin Üstlenebilecekleri Görevlerdeki Orantısızlık, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt 29, Sayı 1, Ocak 2020, s.95-115. https://library.dogus.edu.tr/mvt/pdf.php

Demir, M. A., “Türkiye’de Belediye Meclis Üyelerinin Temsilde Adalet Bakımından Değerlendirilmesi, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 78, No.2, 2023, s.311-332. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2297330

Dikyol, Z., Açıklamalı ve İçtihatlı Belediye Meclisinin Görevleri, Türkiye Belediyeler Birliği, Ankara-2024.

Güler, F., “Büyükşehir Belediye Meclisi Üyeliği Seçim Sisteminin Sebep Olduğu Sorunlar“, Akademik İzdüşüm Dergisi, Yıl: 2023, Cilt 8, Sayı 1, S.155-184. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2888506

Belediye Meclisi Toplantı ve Çalışmasına Dair Yönetmelik

Belediye meclis komisyonları ve “huzur hakkı demokrasisi” (1)

Ali Rıza Avcan

Türkçe Sözlük, kullanım açısından biraz eskimiş olmakla birlikte “ihtisas” sözcüğünü “uzmanlık“, “ihtisas yapmak” deyişini ise, “belli bir konuda özel eğitim görerek uzmanlaşmak” olarak tanımlıyor. Bu anlamda, “ihtisas sahibi” kişi denilince, belirli bir alanda eğitim alarak bilgi, birikim ve deneyim kazanan uzmanları, “ihtisas komisyonu ” denilince de bu tür uzmanlardan oluşan çalışma gruplarını anlamamız gerekiyor.

Örneğin hukuk eğitimi alarak hukuk, mimarlık ya da şehir planlama eğitimi alarak yapı, yapılaşma ve imar, kültür ve sanat alanında eğitim alarak bu konuyla ilgili yaratıcılık, üretim ve tasarım, halkla ilişkiler alanında eğitim alarak iletişim ve tanıtım alanlarında bilgi sahibi olup uzmanlaşmak ya da “hukuk komisyonu” ya da “imar ve bayındırlık komisyonu” denilince sadece bu konularda uzmanlaşmış insanların bir araya geldiğini, bunların dışında kalanların ise orada yer almaması gerektiğini düşünüyoruz.

Türkçe’nin bize kazandırdığı diğer bir deyim ise, bir işin gerçekleşmesini zorlaştırmak istediğinizde ya da yapılacak bir işten kısa zamanda sonuç alınamayacağını ifade etmek için kullandığımız “işi komisyona havale etmek” deyişidir. Böylelikle ele alınan bir işin kısa sürede yapılamayacağını, başka bir deyimle ne zaman sonuçlanacağının bilinmediğini anlatmak isteriz.

İşte bugünkü yazımız da, anlamlarını açıklamaya çalıştığımız bu “ihtisas“, “ihtisas komisyonları” ve “işi komisyona havale etmek” sözcükleri ile ilgili olacak.

Çünkü belediye meclisi üyeliğinin adeta bir mesleğe dönüştüğü bugünlerde, iğneyle kuyu kazarcasına yaptığımız araştırma sonucunda, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi üyelerinin, temsil ettikleri ilçe belediyesi ile büyükşehir belediyesinin encümen, denetim ve ihtisas komisyonlarında; ayrıca, büyükşehir ve ilçe belediyesi şirketlerinde görev yapıp yapmadığını, görev yapıyorsa ya da yapmışsa kaç adet ve ne miktarda huzur hakkı aldığı ile ilgili olacak…

Ancak İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi üyelerinin hem İzmir Büyükşehir Belediyesi, hem de ilçe belediyesinin temsilcisi olarak görev yaptığı Ege Belediyeler Birliği, Kıyı Ege Belediyeler Birliği, Tarihi Kentler Birliği, Türkiye Belediyeler Birliği, İzmir Kuş Cennetini Koruma ve Geliştirme Birliği ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği gibi birlik ve kurumlarda genel kurul delegesi ya da yönetim ve denetim kurulu üyesi olarak görev yapan meclis üyelerine, bu birlik ve kurumların ne miktarda huzur hakkı ödediğini belirleyemediğimiz için, bu konuyu zorunlu olarak bu araştırmanın dışında bırakmak zorunda kaldık.

İki bölümden oluşacak yazı dizimizin ilk bölümünde örnek olarak ele aldığımız İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi üyelerinin, 2009-2024 yılları arasındaki üç hizmet dönemi ile 2024-2029 döneminin ilk yılı olan 2024’de huzur hakkı aldıkları encümen, denetim ve ihtisas komisyonları üyeliğiyle 2024 yılı itibariyle İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinde, yazımızın ikinci bölümünde ise yine aynı meclis üyelerinin 2024 yılı itibariyle temsil ettikleri ilçe belediye meclisleriyle şirketlerindeki ve üyesi oldukları birlik ve kurumlarda huzur hakkı aldıkları görevleri inceleyip değerlendireceğiz.

Tabii ki, belediye meclisi üyelerinin üye oldukları ihtisas komisyonlarını düzenleyen Belediye Meclisi Çalışma Yönetmeliği hükümlerini dikkate alıp gerektiğinde buna ilişkin açıklamalar yapmak suretiyle…

Belediye meclisi hiyerarşisi…

5393 sayılı Belediye Kanunu‘nun 24. maddesine göre belediye meclisi, üyeleri arasından en az 3, en fazla 5 kişiden oluşan ihtisas komisyonları kurabilir ve komisyonların bir yılı geçmemek üzere ne kadar süre için kurulacağı aynı meclis kararında belirtilir. Komisyon üyesi sayıları, büyükşehir belediyelerinde 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu‘nun 15. maddesi uyarınca en az 5, en fazla 9 kişi olarak düzenlenmiştir.

İhtisas komisyonları, her siyasi parti grubunun ve bağımsız üyelerin meclisteki üye sayısının meclis üye tam sayısına oranlanması suretiyle oluşturulur. Büyükşehir belediyelerinde imar ve bayındırlık, plan ve bütçe, denetim, çevre ve sağlık, eğitim, kültür, gençlik ve spor ve ulaşım; yani 6 komisyonun kurulması, ilçe belediyelerinde ise imar ve bayındırlık, plan ve bütçe ve denetim; yani, 3 komisyonun kurulması zorunlu, diğerlerinin kurulması ise meclisin tercihine bağlıdır.

İhtisas komisyonlarının görev alanına giren işler bu komisyonlarda görüşüldükten sonra belediye meclisinde karara bağlanır. Meclis toplantısı sonrasında imar komisyonu en fazla 10 iş günü, diğer komisyonlar ise 5 iş günü içinde kendilerine havale edilen işleri sonuçlandırmak zorundadır.

Komisyonlar, kendilerine havale edilen işlerle ilgili raporlarını bu sürenin sonunda meclise sunmadıkları takdirde, konu meclis başkanı tarafından doğrudan gündeme alınır. Yönetmeliğin 21. maddesinin beşinci fıkrasına göre, imar ve bütçe konularında gündeme gelen konular bu komisyonlara gönderilmeden karara bağlanamaz.

Ancak geçtiğimiz günlerde Kurtuluş Savaşı 100. Yıl Anı Evi ile ilgili yazımızda da belirttiğimiz gibi, bu anı evinin Konak Belediyesi‘ne kiralanması ile ilgili başkanlık önergesi 12 Ağustos 2024 tarihinde komisyonlara havale edildiği ve bu konu meclis başkanı tarafından doğrudan gündeme alınmadığı halde plan ve bütçe komisyonunun 20 gün sonraya isabet eden 02 Eylül 2024 tarihinde karar vermesi gibi durumların yaşanması da mümkün olabilir.

5393 sayılı Belediye Kanunu‘nun 24. maddesine göre; “ihtisas komisyonları, her siyasi parti grubunun ve bağımsız üyelerin meclisteki üye sayısının meclis üye tam sayısına oranlanması suretiyle oluşturulur.” Belirtilen hüküm ve bu konuda alınmış mahkeme kararlarına göre ihtisas komisyonlarına üye seçiminde basit orantı yöntemi kullanılır.

Söz konusu ihtisas komisyonlarındaki üyelere, katıldıkları her bir komisyon toplantısı için bugünkü yazımızın konularından biri olan huzur hakkı ödemesi yapılır. Ödenecek huzur hakkı miktarı ise her yılın ilk ve ikinci altı aylık sürelerine göre değişip; 2024 yılının ikinci dilimine isabet eden 01 Temmuz-31 Aralık 2024 tarihleri arasındaki dönem itibariyle göre şu şekildedir: (1)

Bu miktarlar tabii ki üye olunan komisyon ve toplantı sayılarının artması durumunda daha da çoğalacak ve bunun doğal bir sonucu olarak ihtisas komisyonu üyelerinin aldığı huzur hakkı miktarı bazen asgari ücretli işçilerin ya da memurların maaşlarını bile geçebilecek, böylelikle gönüllü yapılması gereken belediye meclis üyeliği, toplantıya katılıp oy verme karşılığında alınan paralarla bir ticaret ya da meslek konusuna dönüşebilecektir.

Şimdi isterseniz belediye meclislerindeki ihtisas komisyonlarını ve bu komisyonlarda görev alan belediye meclisi üyelerine ödenen huzur haklarını İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi örneğinde ele alarak bu meclisin 2009-2024 döneminde nasıl bir değişim geçirdiğini incelemeye başlayabiliriz.

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi üyeleri, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkındaki Kanun‘un 10. maddesinin (c) fıkrası hükmü ile Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından duyurulan 31 Mart 2024 tarihli yerel seçimlerin sonuçlarına göre, yereldeki seçmenler yerine üyesi oldukları siyasi partilerce belirlenen 153 ilçe belediye meclisi üyesiyle 1’i büyükşehir belediye başkanı, 30’u ilçe belediye başkanı olmak üzere 31 ilçe belediye başkanından, toplam olarak 184 meclis üyesinden oluşmaktadır. İlçeler adına seçilen ve ilçe belediye meclislerinin diğer üyelerine göre daha ayrıcalıklı konumda olan belediye meclisi üyeleri, hem ilçe ve büyükşehir belediye meclisinde görev üstlenerek; hatta seçildikleri ilçe ile büyükşehir belediyesi şirketlerinde yönetim kurulu başkanı ya da üyesi sıfatıyla görev yapan 153 adet “Creme de la creme meclis üyesi“, sayısı toplamda 786’yı bulan meclis üyesinin “kaymak tabakası” olarak ayrıcalıklı olma halinin mükafatını fazlasıyla almaktadır.

Örneğin bu meclis üyelerine, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi olarak her ay üç kez yapılan olağan meclis toplantısına katıldıkları takdirde, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin 08 Ocak 2024 tarih, 2 sayılı kararı uyarınca büyükşehir belediye başkanına yapılan brüt 210.862,80 TL. tutarındaki aylık ödemenin günlük tutarının üçte biri miktarında; yani, geldikleri ilçelerde geçerli huzur hakkı miktarları dikkate alınmaksızın 2.342,92 TL X 3 toplantı = 7.028,76 TL., bir ayda üç kez yapılan belediye meclisi toplantılarına 184 adet üyenin tümünün katılması durumunda, 2024 yılının ikinci altı ayında geçerli olan tarifeye göre her ay toplam olarak 1.293.291,84 TL, bir yıl içinde de 15.519.502,08 TL tutarında huzur hakkı ödenmesi mümkündür.

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi üye sayısı, aşağıdaki tablodan da görüleceği gibi il nüfusunun yıllar içindeki artışına bağlı olarak 2009-2014 döneminde 24’ü belediye başkanı, 104’ü meclis üyesi olmak üzere 128’e, 2014-2019 döneminde 31’i belediye başkanı, 168’i meclis üyesi olmak üzere 168’e, 2019-2024 döneminde 31’i belediye başkanı, 176’sı meclis üyesi olmak üzere 176’ya ve son olarak 2024-2029 döneminde 31’i belediye başkanı, 153’ü meclis üyesi olmak üzere 184’e yükselmiştir.

Belediye ve meclis başkanlarının belediye, ESHOT ve hal encümenleriyle ihtisas komisyonlarında yer almadığı durumda;

1) 2009-2014 döneminde toplam 104 meclis üyesi için oluşturulan 157-160 encümen ve komisyon üyeliğinin yıllara göre % 59-61 (93-96 üye) aralığında değişen üye,

2) 20014-2019 döneminde toplam 137 meclis üyesi için oluşturulan 126-139 encümen ve komisyon üyeliğinin yıllara göre % 80-89 (124-139) aralığında değişen üye,

3) 2019-2024 döneminde toplam 145 meclis üyesi için oluşturulan 127-137 emcümen ve komisyon üyeliğinin yıllara göre % 56-76 (127-137) aralığında üye,

4) 2024-2029 döneminin ilk yılı olan 2024 yılında da toplam 153 meclis üyesi için oluşturulan 225 adet encümen ve komisyon üyeliğinin % 67 (150 üye) oranında ki üye tarafından doldurulduğunu görürüz.

Ortaya bu şekilde bir dağılımın çıkması ise, yine aynı tablonun son sütunundaki yüzde oranlarını dikkate aldığımızda 2009-2024 yılları arasındaki 16 yıllık hizmet süresi içinde belediye meclisi üyelerinin en az % 56’sının, en fazla % 89’unun encümenlerle ihtisas komisyonlarında yer bulabildiği, geriye kalanların ise hiç bir şekilde encümen ya da ihtisas komisyon üyesi olamadığı; ayrıca, beş yıllık her hizmet döneminin ilk yılında seçimler sonrasında ortaya çıkan ve daha fazla meclis üyesinin komisyonlarda görev almasını hedefleyen demokratik yaklaşımın yıllar geçtikçe bozulduğu ve seçim öncesine rastlayan beşinci yılda en adaletsiz dağılımın ortaya çıktığı, son bir ya da iki yılda ayrıcalıklı ve “her alanda uzman olan” bazı meclis üyelerinin görev aldığı komisyon sayısında 3’e; hatta, 4’e ulaşan artışlar olduğu görülür.

Yukarıdaki tablo dikkatli bir şekilde incelenecek olursa, ihtisas sahibi olduğu söylenen komisyonların her seçim sonrasında, artan nüfus ve kentsel sorunların çeşitlenip artması nedeniyle; ayrıca, bazı meclis üyelerinin çalışıp huzur hakkı alabilmesi amacıyla yeni ihtisas komisyonlarının yaratıldığı; böylelikle daha fazla meclis üyesinin komisyonlara üye olduğu görülmektedir.

Bu durum bazen o kadar açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır ki, her ne kadar örnek aldığımız belediye meclisi İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi olmakla birlikte; 31 Mart 2024 tarihli seçimler sonrasında herhangi bir ihtisas komisyonunda yer almadığı gerekçesiyle itiraz eden Konak Belediye Meclisi üyelerinin talebi üzerine, acilen yeni ihtisas komisyonları kurularak hoşnutsuz meclis üyelerinin memnun edilmesi sağlanmıştır. Bu durum tabii ki, İzmir Büyükşehir Belediyesi için de geçerlidir ve bunun doğal bir sonucu olarak kadın-erkek eşitliği komisyonunun adının 2019 yılında CHP’lilerin oyuyla toplumsal cinsiyet eşitliği komisyonuna, derin ideolojik ayrılıklar nedeniyle 2019-2023 döneminde ısrarla üye vermeyen AKP, 2024 yılında üye vererek daha fazla komisyon üyesi olmaya başlamıştır.

Bazı ihtisas komisyonları, özellikle de herkesin bildiği üzere imar ve bayındırlık komisyonu ya da plan ve bütçe komisyonu üyeliği bütün belediye meclislerinde fazlasıyla rağbette olup adeta tüm meclis üyeleri bu iki komisyona girebilmek için fırsat kollamakta, sırada olabilmek için can atmaktadır… Çünkü kentteki rantı yönetmek ya da mali anlamda suyun başında olmak önemlidir ve size istediğiniz kapıları açmada oldukça yeni imkânlar sunabilir… Böylelikle kentteki büyük gayrimenkul sahiplerini, inşaat şirketlerini ve toprak ya da arsa rantı ile ilgili lobilerini, kamu kaynaklarını tırtıklamak isteyen grupları tanıyabilir, onlarla özel ilişkiler geliştirebilir; hatta geleceğin belediye başkanları, milletvekilleri bile olabilirsiniz… Bunun en iyi örneği, 2022 ve 2023 yıllarında İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi İmar ve Bayındırlık Komisyonu başkanı olan İrfan Önal‘ın bugün Bayraklı Belediye Başkanı olmasıdır.

Herhangi bir İhtisas komisyonuna girip çalışmak için o komisyonun gerektirdiği ihtisas; yani uzmanlık bilgisine sahip olmanız gerekmemektedir. Bunun en yakın ve somut örneği, önce 2019 yılında encümen üyesi iken 2020 yılında hiçbir encümen ve komisyonda yer almayan, 2021 yılında imar ve bayındırlık komisyonu üyesi, 2022 ve 2023 yıllarında ise aynı komisyonun başkanlığını yapan tekstil mühendisi İrfan Ünal‘ın 2024 seçimleriyle birlikte İzmir‘in rantı en yüksek ve bereketli ilçesi Bayraklı‘ya “yürü kulum” dercesine belediye başkanı olması ya da Yüksek Seçim Kurulu (YSK)‘na yaptığı başvuruda “kişisel gelişim uzmanı” olduğunu bildiren Seyhan Müşerref Kuralı‘nın 2024 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi Turizm ve Fuarcılık Komisyonu başkanı olarak görev yapıyor olması bu liyâkat sorunun en güzel örnekleridir.

İşte bu tespitin diğer bir sonucu olarak, özellikle de 2019-2024 dönemi belediye meclisinde bazı meclis üyelerinin adeta bir tenis topu gibi her yıl değişik bir ihtisas komisyonuna alınarak görevlendirildiği görülmektedir.

Hem de nasıl!!! Değil 1, 2, 3 ve hatta aynı anda 4 komisyonda görev yapmaları mümkün… Tabii ki partisi ve meclisi içinde güçlü ilişkileri varsa ve komisyon üyeliği meclis dışındaki başka birilerinin işine yarıyorsa… Bu konuda 4 ihtisas komisyonu üyeliği ile rekoru elinde bulunduranlar kimler diye sorarsanız; ben de size, 2009-2014 döneminde Günsel Sağlam, Sevin Brav, Halil Serbeş, Semra Arık, 2016 için Göksel Dinçer, 2021 için Fikret Mısırlı, 2022 için Bahar Gürsul, Nilüfer Bakoğlu Aşık, Selahattin Şahin, Sıla İlgi Akkaş, Yeşim Tekoğlu ve 2023 için Sıla İlgi Akkaş isimlerini verebilirim… Tabii ki imar ve bayındırlık ya da plan ve bütçe gibi “baba” komisyonlarda yer alıp veya encümen üyeliği yapıp tek bir komisyonla idare eden “kanaatkârları” da unutmamak koşuluyla…

Gerekmiyor; ama bazı komisyonların toplanıp üyelerin huzur hakkı alması ya da daha fazla huzur hakkı alabilmesi için neredeyse her önergenin komisyonlara havale edilmesi şeklinde bir alışkanlık var. Bunun en iyi örneğini ise, 2024 yılı toplantılarında Cumhur İttifakı üyesi meclis üyelerinin bozkurt işareti yapıp UEFA‘dan ceza alan Merih Demiralp‘in heykelinin yapılması için verdikleri önergenin, CHP’li üyelerin herkesçe bilinen tutumları nedeniyle komisyonlara havale edilmeden doğrudan doğruya görüşülüp karara bağlanması mümkün olmakla birlikte, baştan karşı çıkılması uygun görülmeyen böylesi bir siyasi hamlenin uzun vadede unutulup telafi edilmesi için buna dair önerge hiç gerek yokken ihtisas komisyonlarına sevk edilmiş ve böylelikle, “işi komisyona havale etmek” anlayışı içinde birden fazla ihtisas komisyonuna toplantı yapıp huzur hakkı alma imkânı verilmiş ve sonuç olarak, verilen önerge önce komisyonlardaki, daha sonra da meclisteki CHP‘li üyelerin oylarıyla reddedilmiştir.

Gerek 5393 sayılı Belediye ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi kanunları, gerekse Belediye Meclisi Toplantı ve Çalışmasına Dair Yönetmelik hükümlerine göre hiç de gerekmiyor, söz konusu düzenlemelerde bunu gerektirecek bir zorunluluk yok; ama, çoğu kez hangi önergenin hangi ihtisas komisyonlarına gönderileceğini meclis toplantısı öncesine diğer parti grubu sözcüleriyle belirleyen belirleyen CHP grup sözcüsünün organize ettiği bu uzlaşma trafiği kapsamında bir önerge ne kadar çok ihtisas komisyonuna gönderilip bu komisyonlara ne kadar fazla toplanma imkânı yaratılırsa; işte o ihtisas komisyonu üyeleri de, o kadar fazla huzur hakkı alma hakkına kavuşabiliyor.

Bu durum günlük yaşamda daha çok esnaf ve sanatkârların kendi meslek odalarında, 20, yıl, 30 yıl oda başkanlığı yapıp yıllananlar şeklinde karşımıza çıkar… İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘nde ise adeta esnaf meslek örgütlerinde görüp alıştığımız bu durumu yine aynı konuyla ilgisi olan Esnaf ve Meslek Odaları İhtisas Komisyonu‘nda görürüz ve “böylesi bir durum acaba esnafların loncalardan bu yana sürdürdüğü mesleki bir alışkanlık mı?” diye sormaktan kendimizi alamayız. Çünkü uzun yıllar İzmir Belediye Meclisi üyesi olarak seçilen Şerif Sürücü, araştırmamıza konu aldığımız 16 yıllık 2009-2024 döneminde Esnaf ve Meslek Odaları İhtisas Komisyonu başkanlığı görevini 2010 yılından 2023 yılına kadar tam 14 yıl süreyle devam ettirmiş, adeta bu komisyon belirtilen tarihler arasında Şerif Sürücü‘ye teslim edilmiştir. Şerif Sürücü Esnaf ve Meslek Odaları Komisyonu‘ndaki bu egemenliğini 2022 ve 2023 yıllarında diğer önemli bir komisyon olan Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliği ile takviye edip güçlendirmiştir.

Karşıyaka ve İzmir Büyükşehir Belediyesi meclislerinin ezeli ve ebedi üyesi avukat Rıfat Özer ise, 2009-2014 döneminde adeta Hukuk Komisyonu başkanlığı ve Ulaşım komisyonu üyeliği ile teslim almış, 2014-2023 döneminde ara verdiği bu görevi 2024 yılında bu kez yine Hukuk Komisyonu başkanlığı ve eskisinden farklı olarak Kent Konseyi Komisyonu üyesi olarak devam ettirmeye başlamıştır.

31 Mart 2024 tarihi sonrasında oluşan yeni İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘nde, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay‘ı yakından etkileyip ondan İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinde ya da İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin ortağı olduğu şirketlerde önemli pozisyonlar koparan bazı isimler bulunmaktadır. Şirket yönetim kurulu başkanlığı, başkan vekilliği ya da yönetim kurulu üyeliği gibi pozisyonlar için bu isimlere ne miktarda huzur hakkı ödendiği “ticari sır” olarak saklanmakla birlikte toplum içinde konuşulan rakamlara göre aylık düzeyde 120, 130 bin liradan az olmayan huzur hakları aldığı söylenmektedir.

Bu şanslı, kayırılan isimler kimlerdir derseniz; ben de size eski başkan Tunç Soyer‘le yollarını ayırıp yeni belediye başkanına yaklaşan Mustafa Özuslu‘nun, bu manevranın mükafatı olarak aldığı İZFAŞ A.Ş. ile İzmir‘in doğalgaz dağıtımını yapan İzmir Doğalgaz A.Ş. isimli şirketteki -muhtemelen dolgun huzur haklaı karşılığında- 2 yönetim kurulu üyeliğini, Cemil Tugay’ın Karşıyaka‘dan getirdiği iki isimden biri olan harita mühendisi Nilüfer Bakoğlu Aşık‘ın Egeşehir Planlama A.Ş.‘ndeki yönetim kurulu üyeliğini, ikinci isim olan TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İzmir Şubesi eski başkanı Saadet Çağlın‘ın İzenerji A.Ş.‘ndeki yönetim kurulu başkan vekilliği ile Çeştaş A.Ş.‘ndeki yönetim kurulu üyeliğini ve son olarak ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü‘nden mezun olduktan sonra Ege Üniversitesi‘nde sosyoloji doktorası yapan Zafer Levent Yıldır‘ın İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin en büyük ve sorunlu şirketi İZBETON‘daki yönetim kurulu başkanlığını dile getirebilirim.

Belediye şirketlerinin yönetiminde yer alan bu dört isme ödenen huzur hakkı ise, diğer şirket yöneticilerde de gördüğümüz gibi “ticari sır” olarak kamuoyunun bilgisinden kaçırıldığı için, belediye başkanı ile adlarını verdiğim bu meclis üyeleri arasındaki özel bağlılık ilişkisiyle sadakatin bedelinin ne olduğu ve ne zamana kadar süreceği -ne yazık ki- bilinmemektedir.

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin 2009-2024 dönemi encümenler, ihtisas komisyonları ve belediye şirketleri düzleminde ortaya koyduğu performansa yönelik tespitlerimizin sonucunda aşağıdaki önerilerin geliştirilmesi uygun görülmüştür:

1. Temsili demokrasinin iflas edip bizim seçtiğimiz milletvekilleriyle belediye başkanı ve meclis üyelerinin “bizim” ve “bizden” olmaktan çıktığı bir süreçte, siyasi parti genel merkezlerindeki kemikleşmiş oligarşik yapılarca belirlenen meclis üyeleriyle bu üyeler arasında en güvenilir parti ajanları anlamına gelen “kontenjan” adaylarının mahalli idareler seçim sisteminin çıkartılarak, mevcut güçlü belediye başkanlığı sisteminin, belediye başkanından ve siyasi parti genel merkezlerinden bağımsız belediye meclisleri ile dengelenmesi, bu şekilde yaratılacak “denge-denetleme mekanizması” ile yerel yönetimlerin daha demokratik bir hale dönüştürülmesi,

2. Öncelikli olarak her bir meclis ihtisas komisyonun bir hizmet yılı içinde hangi konuları görüşüp ne şekilde kararlar aldığını ve her bir komisyon üyesine ne miktarda huzur hakkı ödendiğini gösteren ihtisas komisyonları ile ilgili yıllık faaliyet raporlarının düzenlenerek kamuoyu ile paylaşılması,

3. İhtisas komisyonları için yapılacak seçimlerde, seçilen üyenin sahip olduğu uzmanlık bilgisi ile görev yapacağı komisyonun faaliyet alanı arasında uyum olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin kamuoyu ile paylaşılması,

4. Belediyelerin karar organı olan ve bu nedenle yerel yönetimlerin özerkliği açısından çok önemli olan belediye meclisi üyelerinin tarafsızlığını sağlamak amacıyla, hiçbir şekilde belediye şirketlerinin yönetiminde yer verilmemesi,

5. Belediye meclisinin oluşturduğu çok fazla sayıdaki ihtisas komisyonunun etkinlik, verimlilik ve tasarruf ilkeleri çerçevesinde azaltılması, her önergenin komisyonlara havale edilmemesi, gerektiği takdirde işin uzmanı olmayan belediye meclisi üyeleri yerine işin gerçekten uzmanı olan üniversite, TMMOB, Baro ve konuyla ilgili sivil toplum örgütleri gibi dışarıdan kişi ya da kurumlara danışılması,

Daha sağlıklı, planlı kentlerin gelişmesi ve kentlerdeki yaşam kalitesinin gelişip güçlenmesi açısından doğru ve yerinde olacaktır.

Devam edecek…

(1) Hazine ve Maliye Bakanlığı Kamu Mali Yönetim ve Dönüşüm Genel Müdürlüğü’nün 05 Temmuz 2024 tarih, (5) sıra sayılı genelgesi.

Yararlanılan Kaynaklar

Güler, F., “Büyükşehir Belediye Meclisi Üyeliği Seçim Sisteminin Sebep Olduğu Sorunlar“, Akademik İzdüşüm Dergisi, Yıl: 2023, Cilt 8, Sayı 1, S.155-184.

Belediye Meclisi Toplantı ve Çalışmasına Dair Yönetmelik

İzmir Büyükşehir’in arpalıkları…

Ali Rıza Avcan

Bugün size İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin arpalıklarından; yani, belediyeye ait şirketlerin yönetim kurullarında görev yapmaya layık görülen zevattan bahsedeceğim…

Çünkü söz konusu şirketlerin yönetim kurullarındaki başkanlık ya da üyelik koltuklarında oturan şahıslara hiçbir iş yapmadıkları halde ATM’lerden aldıkları huzur haklarını arpalık olarak niteliyorum. Çünkü, bu sözcüğün Osmanlı tarihine dayanan bir anlamı olduğunu biliyor ve bugün hiçbir emek ya da çaba karşılığı olmadan ödenen paraları Osmanlı dönemindeki arpalıklara benzetiyorum. Sözcüğün tarihi anlamına göre, saraya bağlı olarak çalışan şeyhülislam, kazasker, vezir, yeniçeri ağası, bölük ağası ve ulema gibi görevliler emekli olup saraydan ayrıldıklarında, onların sultana bağlılığını devam ettirmek amacıyla ödenen maaş ya da ödeneğe deniliyor arpalık… Günümüzde ise karşılıksız yarar sağlanan yer ya da kişi anlamına geliyor… Çalışmadan, bir emek harcamadan gidip ATM’lerden alınan para anlamına geliyor… Arpalık bu anlamda yandaşa, korunup kayrılan kişilere sağlanan bir menfaat, günlük konuşma diliyle bir kıyak oluyor. Aynen AKP ya da CHP gibi siyasi partilerin kendi yandaşlarına, eski ya da yeni siyasetçilere devletten ya da belediye şirketlerinden sağladığı menfaat; yani arpalık gibi…

Basından: “CHP’li Gamze Akkuş İlgezdi’den “Arpalık Aile Şirketi” çalışması: Birden fazla maaş alan AKP’liler listelendi” – Halk TV, 30 Ocak 2020

Oysa belediye şirketlerinin o kentte yaşayanlara daha iyi, kaliteli ve sonuç alıcı hizmet verebilmesi için, arpalık alan kişiler yerine nitelikli, o iş için liyakatli kişiler tarafından yönetilmesi gerekiyor. Şirketlerin yönetim kurullarına atanan kişilerin, şirketin faaliyet alanı ile ilgili konularda bilgili, birikimli ve deneyimli insanlar olması gerekiyor.

Şimdi, şu anda gördüğümüz gerçek ise, görevlendirildiği şirketin faaliyet alanında daha önce hiçbir çalışması olmayan bilgisiz, deneyimsiz ve birikimsiz; yani, liyakatsiz kişilerin görevlendirilmesi şeklinde. Çünkü onların, o şirket adına iyi bir şeyler yapması değil, aynen Osmanlı sarayında olduğu gibi iktidar sahibine, belediye başkanına, onun verdiği ulufe/arpalık/huzur hakkı karşılığında ona sadık kalması, ondan yandan olması, o ne isterse onu yapması isteniyor…

Ayrıca Türk Ticaret Kanunu‘nda açık hükümler bulunmasına karşın, yönetim kurulu başkan ve üyelerine ödenecek huzur hakları şirket genel kurulu yerine bizzat yönetim kurulu tarafından belirleniyor ve belirlenen bu rakamlar bir devlet ya da şirket sırrı gibi kamuoyundan saklanıyor. O nedenle de, bu şirketlerde kime ne miktarda huzur hakkı ödendiğini, -ne yazık ki- bilmiyoruz.

Şimdi bu genel değerlendirme ışığında, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan ya da ortak olunan belediye şirketlerine baktığımızda da aynı durumla karşı karşıya kalıyoruz.

Sayıştay‘ın İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ilgili 2021 yılı denetim raporuna göre, belediyenin doğrudan ve/veya dolaylı hissedarı olduğu toplam 25 şirketi bulunmakta. Belediyenin doğrudan hissedarı olduğu şirketler sırasıyla İzmirgaz, İzmir Enternasyonal Otelcilik, İzban, Çeştaş, İzenerji, İztarım, İzbeton, Egeşehir Yapı Planlama Müşavirlik ve Teknoloji, İzulaş, Grand Plaza Turizm, İzelman, Esbaş, İTAŞ Teknopark, İzdeniz ve İzdoğa anonim şirketleri. Belediye şirketlerinin hissedarı olduğu şirketler ise sırasıyla İzenerji, Ege Şehir Yapı Planlama Müşavirlik ve Teknoloji, İzdeniz, İzfaş, İzulaş, İzelman, İzbeton, Çeştaş, İzmir İnovasyon ve Teknoloji isimli anonim şirketler. Bu anlamda İzmir Büyükşehir Belediyesi, kaynağı halkın ödediği vergi, harç ve ücretler oluşan ve İzmir özelinde toplam sermayesi 7.534.906.092.- lirayı, cirosu muhtemelen bunun çok üstünde olan bir tutarı yönetiyor ya da ortak olarak yönetime katılıyor diyebiliriz.

Gelelim bu şirketlerin yönetim kurullarında kimlerin yer aldığı konusuna… Ama bunu yapmadan önce, yaptığımız inceleme ve analizlerde söz konusu şirketlerin İnternet sayfalarındaki “Bilgi Toplumu Hizmeti” bölümüyle Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi‘ndeki duyurulardan, İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne ait İnternet sayfasındaki “Birimlerimiz” bölümünden; ayrıca, Google‘da yaptığımız tarama bilgilerinden, özellikle bazı yönetim kurulu üyelerinin kişisel Linkedin sayfalarından yararlandığımızı ifade etmek isteriz. Tabii ki bu tarama ve inceleme çalışmaları sırasında bazı şirketlerin “Bilgi Toplumu Hizmeti” sayfalarının çalışmadığını, bu sayfalardaki bilgilerin güncel olmadığını, çoğu şirketin İnternet sayfasında şirket yönetim kurullarında görev yapan kişiler hakkında açıklayıcı bilgilere yer vermediğine tanık olduğumuz için isimlerini yazdığımız kişilerin iş yaşamındaki meslekleri konusunda yanlışlıklar yapma ya da eksik bilgiler verme gibi hatalarımızın olabileceğini baştan belirtmemiz gerekiyor. Haliyle bilgi edinmenin bu kadar zor olduğu, bilgiye adeta iğneyle kuyu kazarcasına ulaştığımız bir ülkede bunun hoş karşılanacağını umuyor, gelecek doğru bilgilerle yanlışlıklarımızı düzeltip eksikliklerimizi gidereceğimizi ifade etmek istiyorum. Örneğin mesleklerini, daha önce neler yaptığını, nereden geldiğini bir türlü öğrenemediğimiz Grand Plaza A.Ş. yönetim kurulu üyeleri İsmail Hoca ve Boran Karabağlı ya da İZDEDA – İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği‘nin eski başkanı olup olmadığından emin olamadığımız İzmir Metro A.Ş. yönetim kurulu üyesi Haydar Özkan veya İzmir İnovasyon ve Teknoloji A.Ş. yönetim kurulu üyesi Serap Gül örneğinde olduğu gibi.

Bu arada bize ilginç gelen bir durumu paylaşmadan edemeyeceğim: Yakın zamanda hem İZSU Kurumsal İletişim Dairesi Başkanı hem de bu görevinden dolayı İzbeton yönetim kurulu üyesi olan Birkan Acar, temel görevi kurumsal iletişim olmasına karşın bizimle; yani Kent Stratejileri Merkezi‘nin Twitter‘daki hesabı engelleyerek iletişim işinde hiç de profesyonel olmadığını göstermiş durumda! Zaten kendisinden ve içme suyu fiyatlarını 2023 Ağustos ayından itibaren % 40 oranında arttırarak yoksul ve dar gelirli halkın tepesine daha fazla binen İZSU‘nun kurumsal iletişiminden olumlu anlamda pek bir şey beklemiyorduk… O nedenle de, bugünlerde barajlardaki su oranının % 38’lerde seyrettiği ve bu seviyenin gün geçtikçe azalacağı susuzluk vaat eden gelecek günlerde kendisine bizlerden uzak iyi iletişimler ve başarılar diliyoruz…

Ele aldığımız toplam 23 belediye şirketindeki toplam 234 adet yönetim kurulu başkanlığı ya da üyeliği pozisyonunun yine toplam 217 kişi tarafından doldurulduğunu; bunun 78‘inin Belediye Başkanı Tunç Soyer‘in yetkisi dışında kalan pozisyonlar olduğu, geriye kalan 139‘unun da doğrudan doğruya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer tarafından belirlendiği, bu belirleme işleminin şirket genel kurulu ya da yönetim kurulları tarafından bu karara dönüştürüldüğü görülmüştür. Yapılan incelemeler sonucunda Belediye Başkanı tarafından belirlenen 98 (% 70,51) ismin belediye çalışanı, 41’inin (% 29,49) de belediye dışından isimler olduğu ortaya çıkmıştır.

Belediye içinden yapılan görevlendirmelerde genellikle ve kural olarak genel sekreter ve genel sekreter yardımcıları dışında fiilen çalışan ya da emekli olup ayrılan daire başkanlarının tercih edildiği, bazı şahıslara değişik şirketlerde birden fazla görev verildiği görülmektedir.

İdare mahkemesi kararlarına göre kazanılmış hak kapsamında olmayan daire başkanlığı görevini daha cazip hale getirmek için yüksek maaş, makam arabası ve şöforü, geniş bir çalışma odası ve sekreterlerle donatılan daire başkanlarının bir de şirketlere yönetim kurulu başkanı ya da üyesi yapılmak suretiyle altlarındaki şube müdürleri, şefler ve diğer çalışanlara göre daha ayrıcalıklı bir konuma yerleştirildiği, bu nedenle bazı belediye çalışanlarının sırf daire başkanı olabilmek için kişisel düzeyde ya da örgütledikleri menfaat lobileriyle birlikte belediye içi mücadeleye girerek ya da belediye başkanı ve ailesinden aldığı güçle mevcut daire başkanlarının kuyularını kazdığı anlaşılmakta, daire başkanlarının şirketlerde görevlendirilmesi işinde sahip oldukları bilgi, birikim, deneyim ve yeteneklerle görevlendirildiği şirketin faaliyet konuları arasında bir benzerlik ya da uyum sağlanması gibi bir hassasiyetin dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu anlamda Mezarlıklar Dairesi Başkanı Hülya Şahin‘in uzmanlık alanı ile hiçbir ilgisi olmayan Grand Plaza A.Ş.‘nde, İZSU Su İsale ve Dağıtım Dairesi Başkanı İbrahim Gürbüz‘in İzmir İnovasyon ve Teknoloji A.Ş.‘nde yönetim kurulu üyesi olarak görevlendirilmesi anlattığımız bu kötü yöneticilik olgusunun örneklerini oluşturmaktadır. Ayrıca bazı ayrıcalıklı belediye yöneticilerinin birden fazla şirkette görevlendirilmesi ile ilgili örnekler ise, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer‘e 4 ayrı şirkette yönetim kurulu başkanı ya da vekili, Ali Celal Ergin, Ali Ercan Türkoğlu, Ali İhsan Özgürman, Barış Karcı, Ersan Odaman, Hakan Öztürk, Raif Canbek, Sönmez Alev, Süleyman Sırrı Aydoğan, Türkan Özgür ve Yusuf İncili gibi isimlere iki ayrı şirkette görev verilmiş olmasıdır.

Şu anda geçerli olan güncel bilgilere göre belediye dışından yönetim kurulu başkanı ya da üyesi olarak görevlendirilen isimleri; yani bilgili, birikimli ve deneyimli olmadığı halde liyakat kuralına uyulmaksızın görevlendirilenleri tek tek ele aldığımızda ise televizyonlarda karşımıza sık sık çıkan siyasal iletişim uzmanı Gülfem Saydan Sanver, kısa ismi DİDER olan Dünya Kenti İzmir Derneği başkanı Ahmet Güler, Tunç Soyer‘in Bornova Anadolu Lisesi‘nden arkadaşları Ali Ercan Türkoğlu ve Ersan Odaman, Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği (SODEM)‘den çalışma arkadaşı Canan Karaosmanoğlu Alıcı, TMMOB‘dan Alim Murathan ve Melih Yalçın, eski ya da yeni CHP‘li siyasetçiler Ali Hıdır Uludağ, Azimet Gürbüz, Aytekin Sözen, yönetim kurulu üyesi olduğu şirkete öncelikle kendi kitaplarını bastırtan Burhan Suat Çağlayan, şirketteki yönetim kurulu başkanlığı dışında Kemeraltı Koordinatörü ilan edilen Erdal İzgi, Kemal Özdönmez, İstanbul Kadıköy‘den kalkıp gelen Selami Öztürk, Aziz Kocaoğlu döneminin has adamı Süleyman Sırrı Aydoğan ve belediyedeki her yerden karşımıza çıkan Zeynep Altıok, basın dünyasından Hasan Erel ve Muzaffer Ayhan Kara, Loca‘dan Osman Tayfun Maro ve Ulvi Puğ, sanat ve yayın dünyasının Urla’ya yerleşen emeklileri Vecdi Sayar, Eren Aysan Yığcı, Şahin Beygu, Raşit Çavaş ve Yücel Erten gibi isimleri, akademinden Serhan Ada ve “her daim danışmanKoray Velibeyoğlu ile muhatap oluruz.

Sonuç olarak;

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer‘in özel şöforü Hüseyin Sezer‘in, KHK’lı profesörlerin, CHP eski milletvekili ve genel başkan yardımcısı Eren Erdem’in yönetim kurulu üyesi olarak görevlendirildiği günler Sayıştay uyarısı ya da başka nedenlerle geride kalsa da, şu an itibariyle İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne ait birçok şirkette o şirketin faaliyet alanına giren konularda hiçbir bilgisi, birikimi, deneyimi ve becerisi olmayan belediye bürokratlarının, CHP’li eski ya da yeni siyasetçilerin, BAL’lı olarak adlandırılan Bornova Anadolu Lisesi mezunlarının liyakat ilkesi gözetilmeksizin yönetim kurullarında görevlendirildiği ve bu görevleri fiilen yapmadıkları halde her ay banka ATM’lerinden huzur hakkı adı altında hak etmedikleri paraları aldıkları belirlenmiştir. BU durumun AKP iktidarı tarafından yapılandan hiç bir farkı yoktur ve onların bu tutumu eleştirilirken CHP’li belediye başkanlarının da aynısını yapması aynı adaletsiz, haksız durumun tekrarından başka bir şey değildir.

Bu durumda yapılması gereken ise;

1. Bu konuda zorlayıcı hukuki bir düzenleme olmamakla; ayrıca, CHP‘nin çoğunlukta olduğu bir belediye meclisinde yapılan görevlendirme işleminin tartışılması ve reddedilmesi diye bir ihtimalinin gündeme gelmesi mümkün olmamakla birlikte; belediye şirketleri için yapılan görevlendirmelerde aynen üst düzey yöneticilerin atanmasında olduğu gibi belediye meclisine bilgi verilmesi; hatta, onayının alınması doğru olacaktır.

2. Her bir şirkette yönetim kurulları için yapılacak görevlendirmelerin hukuka, bilime ve liyakate uygun kriterlere göre yapılmasını sağlayacak iç yönergelerin hazırlanması, bu kriterler arasında arkadaşlık, dostluk, aynı partiden ya da mezhepten olma veya menfaate dayalı kriterlere yer verilmemesi, bu yönergelerin 2015 yılında İZFAŞ için yapılan düzenlemede olduğu gibi görevlendirilecek kişilerin özelliklerine göre düzenlenmemesi uygun olacaktır.

3. Şirket yönetim kurullarında belediye bürokratlarının görevlendirilmesi durumunda, şirketin faaliyet konusu ile bürokratın mesleki kariyeri arasında ilgi ve uyum aranmalı, şirketin faaliyet alanı konusunda bilgisi, ilgisi, becerisi, birikimi ve deneyimi olmayan bürokratlar yönetim kurulu başkanı ya da üyesi olarak görevlendirilmemelidir.

4. Şirketlerin yönetim kurulunda görevlendirilen kişilerin mesleki kariyerleri ile ilgili bilgilerin şirketlerin İnternet sayfalarında ayrıntısıyla açıklanarak kamuoyunun bilgilendirilmesi uygun ve doğru olacaktır.

5. Şirketlerin yönetim kurullarında görev yapanlara ödenecek huzur haklarının yönetim kurulunun bizatihi kendisi tarafından değil; Türk Ticaret Kanunu‘na göre şirket genel kurulu tarafından alınması ve bu rakamların kamuoyuna açıklanması şeffaflık ve bilgi edinme haklarının kullanımı açısından uygun ve doğru olacaktır.

6. Huzur hakları, şirket yönetim kurulu toplantılarının fiilen yapılması ve üyenin o toplantılara katılması durumunda ödenmelidir.

Önermesi bizden, uygulanması ise bu konuda görevli, yetkili ve sorumlu olanlarda… Tabii ki, hep birlikte eleştirdiğimiz AKP iktidarına ve onun yandaşlarına benzememek, onların yaptığının aynısını yapmamak koşuluyla…