Toplumsal mücadele, dürüst ve doğru olmamızı gerektirir…

Ali Rıza Avcan

Geçtiğimiz haftanın son günlerinde, A3 Haber sitesinde yazılarını ilgiyle okuduğum gazeteci Serdar Öztürk’ün, “Kent Konseyleri Dosyası” başlıklı birbirini izleyen üç ayrı yazısını okudum.

Söz konusu yazılarda Karşıyaka Belediye Başkanı Şebnem Tabak‘ın hizmet döneminde Karşıyaka Kent Meclisi ve Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan‘ın hizmet döneminde Konak Kent Konseyi’nde görev yapmış Doç. Dr. Metin Erten’in kent konseyleri ile ilgili değerlendirmelerini bir kez daha okuma olanağına kavuşmuş olduk.

Bu söyleşi üzerine Metin Erten tarafından dile getirilen fikirlerin ne ölçüde yanlış, eksik ve yetersiz olduğunu ifade etmenin artık bir zorunluluk haline geldiğini düşünerek, “Ağaçların Yerine Ormanı Görebilmek” başlıklı ilk yazımı, 4 Ağustos 2020 tarihinde sizlerle paylaştım.

Bugün ise, 2 Şubat 2018 tarihinde yazdığım “Karşıyaka Kent Meclisi Hakkında Yazılmayanlar” başlıklı eski bir yazıda dile getirdiklerimi, o zaman yazmadığım bilgileri de ekleyerek hatırlatmak istiyorum.

Çünkü, gazeteci Serdar Öztürk‘le söyleşen Metin Erten, söyleşinin farklı yerlerinde Karşıyaka Kent Meclisi tüzüğünün kendisi tarafından hazırlandığını iddia ederek tüzüğün hazırlanmasında emeği geçen ben dahil birçok arkadaşımıza haksızlık yapmakta ısrar ederek toplumsal mücadele etiğinin en önemli ilkelerinden biri olan dürüstlük ilkesiyle birlikte iş yapma kültürüne aykırı davranıyor.

Üstüne üstlük bunu ilk kez de yapmıyor. 2004 tarihli “Karşıyaka Kent Meclisi, Kent Yönetimine Bir Katılım Deneyimi” isimli kitabıyla başlattığı bu tutumu ısrarlı bir şekilde devam ettirdiği görülüyor. Hem de 2014 tarihli Karşıyaka Belediye Başkanlığı seçim kampanyası sırasında karşılaştığımızda kendisini uyardığım ve 2 Şubat 2018 tarihli “Karşıyaka Kent Meclisi Hakkında Yazılmayanlar” başlıklı yazımda anlattığım halde…

Gelelim bu doğru olmayan beyanların kaynağı olan 2000 yılındaki gelişmelere…

1999 yılında Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi’nin uyguladığı sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde, sevgili Mülkiyeli dostum Mete Hüsünbeyi ile birlikte, 7 mahalleden oluşan Alsancak bölgesinin sorunlarını belirleyip çözümünü kolaylaştırmak amacıyla başlattığımız çalışmalar kapsamında, o bölgede faaliyet gösteren ya da bulunan tüm meslek odası, dernek, vakıf ve sendikalarla sivil yurttaşları bir araya getirerek Alsancak Sivil Katılım Platformu adıyla faaliyet gösterecek bölgesel bir örgütlenmeyi gerçekleştirmiştik.

Alsancak Sivil Katılım Platformu, katılımcısı 76 meslek odası, dernek, vakıf, sendika ve sivil yurttaşla birlikte Alsancak Bölgesi’nin sorunlarını belirleyip çözme konusunda başarılı çalışmalar yapmaya başladığımızda, bu durum bölgede yaşayan ya da çalışan insanlarla belediye yönetimi tarafından fark edilmiş ve Konak Belediye Başkanı Erdal İzgi, belediye olarak bu platformun üyesi olmak istediklerini belirtmişti. Bu isteğin platform katılımcıları tarafından uygun görülmesi üzerine, beraberliğimizi Alsancak Bölge Kurulu adıyla sürdürmeye başlamıştık.

Başlangıçta Alsancak Sivil Katılım Platformu, sonrasında Alsancak Bölge Kurulu adıyla yaptığımız başarılı çalışmaların bir sonucu olarak, platformun kurucu ve sözcüsü kimliğimle İzmir Yerel Gündem 21 Yürütme ve Kolaylaştırıcı Kurulu’nun 21 üyesinden biri olarak çalışmaya başlamış; böylelikle, Alsancak’ta yaptığımız çalışmaları İzmir bütünü ile ilişkilendirme olanağına sahip olmuştuk.

Alsancak bölgesinde yaptığımız çalışmalardan ve elde ettiğimiz sonuçlardan haberdar olan diğer bir ilçe belediye başkanı ise Karşıyaka Belediye Başkanı Şebnem Tabak‘tı. İşte tam da bu aşamada, Karşıyaka Belediye Başkanı Şebnem Tabak‘tan, kendisine tanınan kontenjan çerçevesinde Karşıyaka Kent Meclisi üyesi olarak görevlendirildiğimi ve bu oluşumla ilgili tüzüğün hazırlık çalışmalarına katkıda bulunmamı rica eden bir davet aldım. Bu davete olumlu cevap vermem sonrasında yeni tanıştığım Metin Erten ve avukat Ayten Tekeli (Ünal) ile birçok kez bir araya gelerek yeni oluşturulacak Karşıyaka Kent Meclisi tüzük taslağını hep birlikte hazırladık. Bu çalışmalara zaman zaman eski Konya senatörü sevgili büyüğümüz Erdoğan Bakkalbaşı da  katılarak bizlere yardımcı olmuştu.

Bu tüzük taslağı çalışmaları sırasında, önümüze konulan metindeki bazı bölümlere karşı çıkmış ve bunlar yerine daha demokratik düzenlemeler yapılmasını talep etmiştim. Karşı çıkıp yeniden düzenlenmesini talep ettiğim konular şu şekildeydi:

1. Kent meclisinin sürdürülebilirliği ve kurumsallaşması açısından, belediye başkanının kent meclisi başkanı olmamasını; şayet böyle bir tercih yapıldığı takdirde belediye başkanının ilk mahalli idareler seçiminde yeniden seçilememesi durumunda kent meclisinin yeni belediye başkanı tarafından kolaylıkla kapatılabileceğini,

2. Kent meclisine katılabilme konusunda, “Karşıyaka’da yaşıyor olma” koşulunun getirilmesi nedeniyle, Karşıyaka’da iş yeri sahibi olan ya da çalışanların dışarıda bırakılmasının antidemokratik bir uygulama olacağını,

3. Karşıyaka Kent Meclisi‘ne katılacak olanların, söz konusu söyleşide de itiraf edildiği gibi antidemokratik bir şekilde belediye başkanı ile konsey sekreteri tarafından ya da Karşıyaka Kent Meclisi üye sayısının % 25,93’ünü oluşturan 70 üyesinin mahalle muhtarları tarafından belirlenmeyip demokratik çoğulculuk ilkesi uyarınca, katılımcıların özgür tercihlerine bırakılmasını ve katılımcılar arasında ayrım yapılmaması gerektiğini,

4. Kent meclisinin belediye yönetimine gerçek anlamda yardımcı olabilmesi için, kent meclisi ile belediye arasındaki ilişkinin, merkezi yönetimle yerel yönetimler arasındaki vesayet ilişkisine benzer hiyerarşik bir düzlemde değil, yerel özerkliğe vurgu yapacak şekilde belediye başkanı, belediye meclisi ve yönetiminin yer almadığı özerk bir yapıya sahip olmasının daha doğru olacağını savunarak sert tartışmalar yaptığımızı hatırlıyorum.

Hatta bu tartışmalar sırasında, Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin (ÖDP) 18 Nisan 1999 tarihli yerel seçimleri için hazırladığı seçim bildirgesinden alıntılar yaparak, ÖDP’li olduğunu bildiğim Ayten Tekeli (Ünal)‘yi ikna etmeye çalıştığımı bile hatırlıyorum.

Ancak belediye başkanının kent meclisi başkanı olması ve belediye meclisi üyeleriyle il genel meclisi üyelerinin kent meclisine dahil edilmesi konusunda Karşıyaka Belediye Başkanı Şebnem Tabak ile Metin Erten arasında önceden oluşmuş bir görüş birliğinin olduğunu fark etmem üzerine, muhalefet şerhimi kayıt altına alarak hazırlanan tüzük taslağının 6 Şubat 2000 tarihinde yapılacak ilk toplantıda katılımcıların görüşüne sunulması konusunda görüş belirttim.

Şimdi geriye doğru bakıp Karşıyaka Kent Meclisi‘nin üç yıllık öyküsünü değerlendirmeye kalktığımızda, muhalefet şerhimin gerekçelerini oluşturan kaygılarımda haklı olduğumu, söz konusu tüzüğün “Genel İlkeler” başlığını taşıyan 2. maddesinin 14. fıkrasında “kurum olarak tarafsız, özerk bir yapı oluşturmak, toplumun genel ortak çıkarlarını korumak” bir ilke olarak kabul edilmiş olmakla birlikte; belediye başkanı ile belediye meclisi üyelerinin kent meclisinin “doğal üyeleri” olarak kabul görmesi, meclis katılımcılarının belediye başkanı, meclis sekreteri ve mahalle muhtarları tarafından belirlenmesi, ayrıca kent meclisi sekreterinin doğrudan doğruya belediye başkanı tarafından atanması gibi antidemokratik düzenlemeler nedeniyle kent meclisinin sürdürülebilirliğini sağlayacak önlemleri almayıp gerekli düzenlemeleri yapmayan; böylelikle varlığı, kurucusu olduğu belediye başkanının hizmet süresiyle sınırlı Karşıyaka Kent Meclisi‘ni belediyenin bir birimine dönüştüren tüzük düzenlemeleri ve uygulamaları nedeniyle meclisin varlığını sürdüremediğini anlıyorum.

6 Şubat 2000, Pazar günü saat 13.00’de Karşıyaka Nikah Sarayı’nda yapılan ilk toplantıda tüzüğün, üyeleri seçimle belirlenecek bir komisyon tarafından son kez değerlendirilmesi istendiğinden, katılımcılar arasında bu kurula katılacaklar için bir seçim yapılmış ve bu seçim sonucunda ortaya şöyle bir tablo çıkmıştı:

Yılmaz Yılmaz (Belediye meclisi üyesi) 70 oy, Erdoğan Bakkalbaşı (Konya eski senatörü) 61 oy, Metin Erten 60 oy, Ayten Tekeli (Avukat) 57 oy, Ali Rıza Avcan 55 oy, Seher Bülbül (KESK Eğitim Sen temsilcisi) 52 oy, Gürbüz Özler 52 oy, Sevim Çeliker (Tuna Mahallesi Muhtarı) 48 oy, Sedat Demirer 40 oy, Sadiye Ateş (ÖDP temsilcisi) 40 oy ve  Atakan Kıryaşaroğlu (Avukat, LDP Belediye Başkan Adayı) 21 oy. 

Aday olan Rafet Aksoy ve Kerem Ali Sürekli ise seçim öncesi adaylıktan  çekildiklerini belirtmişlerdi.

7-16 Şubat 2000 tarihleri arasında bu kurul tarafından son şekli verilen tüzük, Karşıyaka Kent Meclisi‘nin 17 Şubat 2000 tarihli ikinci toplantısında katılımcıların görüşüne sunularak kabul edilmişti.

Ancak kabul edilen tüzükte gerek hazırlanış aşamasında, gerekse kabulü sonrasında bütün uyarılarıma karşın anti demokratik hükümlere yer verilmiş olması ve böylesi antidemokratik bir yapılanmanın içinde yer almak istemeyişim nedeniyle bir süre sonra Karşıyaka Belediye Başkanı Şebnem Tabak‘a bilgi vererek meclis üyeliği görevimden ayrıldığımı hatırlıyorum. 

Ayrıca bu ayrılışla birlikte, Karşıyaka’da yaşayan ya da Karşıyaka’yı sevip kendini Karşıyakalı hissedenlere, Karşıyaka Kent Meclisi üyeliğinden ayrılış gerekçemi belirten mesajlar gönderdiğimi de hatırlıyorum. Örneğin, elimdeki 6 Temmuz 2000 tarihli faks metninden Hürriyet Gazetesi Ege Bölge Temsilci Yardımcısı gazeteci Deniz Sipahi’ye gönderdiğim tüzük metni ile, Karşıyaka’da ikamet ediyor olma koşulu dikkate alınarak hazırlanan 270 kişilik Karşıyaka Kent Meclisi üye listesine Karşıyaka’da iş yeri olan ya da çalışanların üye olamaması hususu ile tüzükte “geçici üye” olarak tanımlanan ve toplam üye sayısının % 25,93’ünü oluşturan 70 üyenin mahalle muhtarları tarafından belirlenecek olmasının antidemokratik olduğunu; ayrıca, Karşıyaka Kent Meclisi‘nin görev süresinin belediye başkanının görev süresiyle eş tutulmasının bu meclisin devamı ve kurumsallaşması açısından sakıncalı bulduğumu belirterek kurulan meclisin daha demokratik, katılımcı ve çoğulcu olması için çaba gösterdiğimi ve bunu sağlamak amacıyla Karşıyakalılar düzleminde bir kamuoyu oluşturmaya çalıştığımı hatırlıyorum.

Şimdi geçmişe dair bütün bu bilgilere rağmen, “Karşıyaka Kent Meclisi Tüzüğünü ben hazırladım” demek, bunu yazdığımız kitaplarda dile getirmek, yaptığımız söyleşilerde ifade etmek ne ölçüde doğrudur, ne ölçüde gerçeklere uymaktadır?

Çünkü Karşıyaka Kent Meclisi Tüzüğü anlattığım gerçeklerde birlikte olduğumuz kişilerin tanıklığı ile doğrulanacak ölçüde, tek bir kişi tarafından değil;, aralarında benim de bulunduğum, Yılmaz YılmazErdoğan BakkalbaşıMetin ErtenAyten Tekeli (Ünal)Seher Bülbül, Gürbüz ÖzlerSevim ÇelikerSedat DemirerSadiye Ateş ile  Atakan Kıryaşaroğlu‘ndan oluşan 11 kişilik bir ekip tarafından hazırlanıp, Karşıyaka Kent Konseyi‘nin 17 Şubat 2000 tarihli ikinci toplantısında hazır bulunanların oy birliği ile kabul edilmiştir.

Şimdi aradan 20 yıl geçtikten sonra bu konuyu yeniden niye gündeme getiriyorsun diye bir soru sorduğunuzda da; bu soruyu, benim bu haklı tepkime neden olan “Karşıyaka Kent Meclisi Tüzüğünü ben yazdım” şeklindeki gerçeklikle ilgisi olmayan ifadenin, ilk kez Metin Erten‘in 2004 tarihli “Karşıyaka Kent Meclisi, Kent Yönetimine Bir Katılım Deneyimi” isimli kitabında yazılması ve 31 Temmuz-2 Ağustos 2020 tarihleri arasında üç gün süreyle A3Haber‘de yayınlanan “Kent Konseyleri Dosyası” başlıklı söyleşide yeniden dile getirilmiş olmasıdır diye yanıtlayabilirim.

Bu nedenle ilk kez 2004 yılında yazılıp bütün uyarılarıma karşın halen söylenmekte olan bu yanlış beyanın kent konseylerinin geçmişi ile ilgili tarihi kayıtlara girmemesi için yaptığımız bu itirazın ilk nedeni, kent konseyleri gibi kentin halkın talepleri doğrultusunda daha iyi, daha demokratik, daha katılımcı ve çoğulcu bir anlayışla yönetilmesi için yapılan çalışmalarda yer alanların hangi ahlaki ilke ve kurallara uyması gerektiğini yeniden hatırlatıp, bunların en başında yer alanın ‘doğruluk‘ ve ‘dürüstlük‘ olduğunu bir kez daha ifade etme isteğimdir.

Diğer bir nedeni ise, kent konseyleri de dahil olmak üzere; ülkeyi ya da kentleri ilgilendiren bu tür gönüllü çalışma alanındaki faliyetin ‘bireysel‘ değil; bir ekip ya da takım çalışması olarak yapılması gerektiğini hatırlatmış olma isteğimdir.

O nedenle, Karşıyaka Kent Meclisi tüzüğünü hazırlayan ve isimleri yukarıda belirtilen 11 kişilik ekipte yer alan herkesi, sade bir ekip üyesi olarak hatırlayıp onlara teşekkür etmemiz gerekmektedir.

Ayrıca, eğrisiyle doğrusuyla o günün koşullarında böyle bir çalışmayı gerekli görüp bizleri özendiren Karşıyaka Belediyesi eski başkanı Şebnem Tabak‘a, ona destek veren meclis üyelerine ve -bugün var olmasa da- Karşıyaka Kent Meclisi çalışmalarına katılan herkese, bir Karşıyakalı olarak teşekkür etmemiz gerekmektedir.

Çağımız artık bu tür “ben yaptım” söylemleri yerine, birlikte iş yapmayı öne çıkaran “biz yaptık” diyen dayanışmacı kültürü önemsiyor ve öne çıkarıyor…

İnsanlar artık, aynen 2013 tarihli Gezi Parkı Direnişi‘nde görüp yaşadıklarımız gibi; anti-kapitalist kent mücadelesinin, merkezi ya da yerel iktidar tarafından şekillendirilen ve kimin katılacağına güç sahiplerinin karar verdiği ‘fikir kulüpleri‘ üzerinden değil; dürüst, tutarlı insanların yer aldığı, somut ihtiyaç ve sorunların konuşulup tartışıldığı, kendisinin nasıl düşünüp yaşayacağı, ne giyip ne söyleyeceği gibi şeylerin dikte edilmediği, dayanışma ile büyüyüp özgürleşeceği bir ortamda yapılmasını istiyor, talep ediyor…

Önemli Not: A3Haber tarafından Metin Erten’le yapılan söyleşiye dair değerlendirmelerimiz değişik yazı başlıkları altında devam edecektir…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s