Hazin bir danışmanlık öyküsü

Ali Rıza Avcan

1937, İzmir doğumlu Prof. Dr. İlhan Tekeli’nin İzmir macerası 2009 yılında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun danışmanı olmasıyla başlar. Çünkü ilk ve orta öğretiminden sonra İzmir’den ayrılmış ve uzun yıllar Ankara’da yaşamıştır. Aslında 2009 sonrasındaki İzmir’deki varlığı da hep Ankara merkezli olmuş, İzmir’e yerleşmeyi tercih etmemiştir.

Belediye başkan danışmanlığını üstlendiği 2009 yılındaki ilk danışmanlık icraatı ise, çoğu Ankara ve İstanbul’dan gelen akademisyen ve kültür pazarlamacısıyla birlikte Tarihi Havagazı Kültür Merkezi’nde yaptığı 24 Ekim 2009 tarihli Kültür Çalıştayı’dır.

Bu çalıştay öyle bir çalıştaydır ki; adı bizde saklı birçok İzmirli kültür ve sanat emekçisi çalıştaya ya katılamamış ya da zorlama ile girmenin yolunu bulmuştur. Bu çalıştayla ilgili olarak değerli akademisyen ve tiyatro adamı Semih Çelenk’in Milliyet gazetesinde yazdıkları halen akıllardadır..

aztr232

Prof. Dr. İlhan Tekeli, o çalıştay sonrasında ortaya attığı “İzmir-Deniz, İzmirlilerin Denizle İlişkisini Güçlendirme Projesi“, “İzmir-Tarih, İzmirlilerin Tarih İle İlişkisini Geliştirme Projesi” ve “Yeni Kültürpark Projesi” gibi tartışmalı birçok büyük projenin kaynağı olarak hep bu Kültür Çalıştayı’nı gösterir.

Oysa yeni imiş gibi sunulan bütün bu büyük projeler, 1999-2004 yılları arasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yapan Ahmet Piriştina’nın hizmet döneminde, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başta Mimarlar Odası olmak üzere çeşitli meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışıp geliştirdiği düşünce ve projelerin isim değiştirmiş halinden başka bir şey değildi.

Öte yandan, Tekeli’nin 2009 yılından bu yana gerçekleştirdiği bütün çalıştay, forum ve sempozyum gibi organizasyonlarda uyguladığı temel yöntem, “küreselleşme” ve “yönetişim” gibi neoliberal kavramlar üzerinden geliştirdiği ve “genel düşünceler” olarak adlandırdığı şablon özelliğindeki kuramsal bir çerçeveyi önceden katılımcılara dağıtarak ya da düzenlediği toplantıdaki inisiyatifini ortaya koyan ilk konuşmayı yaparak bu toplantıların “katılımcısı” olmaya layık bulduğu davetlileri kendi hedefi çevresinde toplama çabasından başka bir şey değildir. O nedenle, ortaya attığı tüm projeler düşünsel olarak hem Piriştina döneminde geliştirilen projelerin bir sonucu hem de kendi kontrolünde birbiri ile ilişkisi olan projelerdir. Böylelikle kendince bir “İzmir Yönetişim Modeli” oluşturduğuna inanır.

Geçen zaman içinde kendisi gibi düşünmeyenleri ya da kendi görüşlerine karşı çıkanları pek sevmediği, onlara genellikle “ayrık otu” muamelesi yaptığı görülmüştür. Şayet bu “ayrık otları” kazara bu tür toplantılara katılıp farklı bir görüş ifade edecek olsalar, onları toplum içinde azarlamaya kadar giden tepkiler verir. Bu durum, tanıklıklarla kanıtlanmış sıradan olaylardandır.

Çünkü başının üstünde şehir ve bölge plancısı olmanın dışında, her şeyle ilgilenmiş olmaktan kaynaklanan akademik bir hâle vardır. O nedenle, her şeyi bilen ve yanılmayan, yanılması mümkün olmayan, bu nedenle de kutsanan bir “hoca“dır.

Kendisi öylesine bir “hoca“dır ki, bir toplantıda ya da görüşmede fikirlerine karşı çıkıp “bir de şöyle olabilir mi?” diye soracak olsanız; kendisinden çok çevresindekiler size karşı çıkıp, “hocamızdan daha iyi mi biliyorsun?” ya da “o hocadır, onu dinleyip saygı göstermek gerekir” gibi itirazlarla sizi dışlamaya kalkarlar.

Oysa bilim, tek bir doğruyu desteklemez ve önermez. Bilim; özellikle de sosyal bilimler farklı fikirlerin varlık ve önemini, farklı koşullardaki geçerliliğini ve bu fikirler üzerinden gerçekleştirilecek tartışma ve değerlendirmelerle o koşullarda geçerli olan doğrunun bulunmasını savunur.

O nedenle camideki, mescitteki “hoca” ile üniversitedeki ya da başka bir yerdeki bilim emekçisi “hoca“yı birbirine karıştırmamak gerekir.  

İzmir Büyükşehir Belediyesi de onun bu başının üstündeki hâlenin ne gibi işlere yarayabileceğinin -elbette ki- farkındadır ve çoğu kez ona bile sormadan adını başka başka yerlerde yazıp çizerek onun itibarını kullanmaya çalışır. Bu konu da, yine kendi ağzından doğrulanmış hazin bir durumdur.

Bazen danışman olmakla uygulayıcı olmayı birbirine karıştırdığı da olur ve Kültürpark Projesi gibi önemli ve tartışmalı projelerde belediye başkanından daha fazla öne çıkarak ve meslek odalarına ayar vermeye çalışarak kibirli bir dille projeyi savunmaya kalkar.

Evet, ne yazık ki, doğup büyüdüğü bu kent, sevgili hocamızın yıllardır başka diyarlarda yazıp çizip biriktirdiği akademik itibarı çok kısa bir süre içinde kaybettiği, bütün umutlarını bağladığı “küreselleşme” ve “yönetişim” gibi kavramların dünya çapında hızla gözden düştüğü bir dönemde onu umutsuzluğa düşüren bir kent olmuştur.

Kapak

Kısacası akademik bilgi ve birikim, İzmir düzlemindeki büyük proje uygulamalarıyla iflas etmiş, kurguladığı hiçbir proje sonuca ulaşamamıştır.

Sevgili Hocamız şimdi de bütün bu yaptıklarını ya da yapamadıklarını, sonuçlandırdıklarını ya da sonuçlandıramadıklarını “İzmir Modeli” adı verilen beş ciltlik serinin ikinci cildinde bir araya getirerek kendini ve düşüncelerini yeniden ve yeniden pazarlamaya çalışmaktadır. Sanki belediye başkanının başarısızlığı altında kendi projeleri, kendi çalışmaları yokmuş gibi….

Hem de aday olmayacağını açıklayarak kendini “topal ördek” konumuna düşüren sevgili başkanı adına kendi ekibi ile birlikte beş ciltlik yeni bir methiye yazmayı göze alarak…

Hazin bir danışmanlık öyküsü’ için 2 yanıt

  1. Tamamen katiliyorum.Buyuksehir Belediyesi “Akademik Semsiye” altinda olmayi,hizmet ve eylemlerini bu koruyucu baslik altinda yapmayi hep tercih ederek elestirilmekten kurtulmayi amacliyorlardi.”Hazin bir danismanlik oykusu” Baskanliga aday olacaklarin dkkatlice okumalari,ornek almalari gereken bir inceleme-elestirme yazisi olacaktir. Sayin Ali Riza Avcan’a tesekkurlerimle.

    Beğen

  2. İzmir’in “her şeyin çok konuşulup da ‘düğümlenen ketsel sorunların hiç çözüme kavuşamama sürecindeki’ makus kaderini dışarıdan gözlemlerle analiz ederken” İBB Yönetiminin “bürokratik işlem ve hizmetler üretimi açısından örgütsel yetersizlikle kilitlenmiş olduğunu” saptayarak, 2016’da “Başkana ‘fabrika ayarlarına dönülmesi uyarısı yapmak gerektiğine’ işaret ederek “KSM’deki Özlü yorumumuzda yapıcı ve aktif muhalafet gereklililiğinin” altını çizmiştik. Fakat “hariçten gazel okuma tepkisi gören bu uyarımıza yapıcı katkılarla devam edebilmek için” İzmir YERELİNDEKİ TOPLUMSAL DİNAMİKLERLE YOĞUN ve FİİLİ ÇALIŞMA ORTAMLARINA GİREBİLMEK ÜZERE “uzmanı olduğumuz bir alanda “Turizmde Bölgesel Hamle UYGULAMA PROJESİ olarak seçtiğimiz EGE BÖLGESİ İÇİN” Analiz-Sentez-Yol*Planı geliştirme ve Eyleme geçme ÇABALARIMIZI DA Yoğunlaşan bir tempoda SÜRDÜRDÜK.

    Yerel seçimlerde Başkan Kocaoğlu adaylıktan çekilince, şikayet edilen ortamları yeniden dizayn edebilme şansı oluşan İzmir’in “bu süreci nasıl değerlendirdiğine genel bir bakış” ise ANKARA ve PARTİ İÇİ POLİTİKALARINDA SÜREGELEN ÇEKİŞMELERDEN Arınamayan ve (niyet edilse bile) Yerel bir “ortak akıl duruşu geliştirip uygulayamayan İzmir Yerelinde, sonuçta iki boyutta süregelen “temel çıkmazlar” aynen devam ediyor:
    (1) İzmir yine kent odaklı sorunlarla çok meşgul olarak “büyük düşünme ve Bölgesel atılım boyutlarına geçemez halde” İBB’de oluşan yeni yönetime “kısır muhalefet çizgisinde kalmaya devam ederek” İzmir İLİ Merkezli ve EGE ÇAPINDA bir bütünleşik “birlik ve bölgesel kalkınma hareketinin gündeme dahi gelemediği” bir ortamda YAPICI ve ATILIMCI DAYANIŞMA ORTAMINDAN ÇOK UZAK KALINMAKTADIR.
    (2) Eski dönemden geriye kalan tek örnek olarak “Bölgesel ve Kentsel Toparlanma” için ortaya çıkan ve 10 yıllık bir yerel çalışma olan “İzmir MODELİ Projesi” ise, seçimler öncesinde ve esnasında hiç devreye sokulamamış olması ötesinde “esas ŞİMDİ Tüm Bölgede göreve gelen yeni Yönetimlere ‘kılavuz rehberlik yapacak bir el kitabı’ olması gerekirken, eski kısır çelişkiler ve tepkilere paralel bir şekilde “YOK SAYILMASI” Ne kadar geçerli ve tutarlı bir yaklaşım olabilir?

    SONUÇTA Özetle: YAPARSA İZMİR YAPAR Sloganı’nın EGE’ye teşmil edilerek “uygulama için sağlam kuramsal ve örgütsel yaklaşımlar geliştirilmesi gerekirken, yapıcı olmayan kısır muhalefet çatışmaları içinde kaybedilen zaman ve sinerjinin “mutlaka geriye kazanılarak Kamusal amaç ve hedeflere uygun Potansiyele dönüştürülmesi” ACİL ihtiyaç olarak devrededir..! Turizm Piyasasına dönük Uyarma ve Uyandırma mesajları veren #TAG*Medya’daki çağrımız: #ÇevreciTurizmdeÇÖZÜM için #UyanTÜRKİYE paralelinde.. YAPICI ve ÖRNEK YEREL YÖNETİM ATILIMI İÇİN.. ARTIK #UyanİZMİR

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s