Aydın Birlikteliği Vakfı‘nın 3. Aydın Köymen Fotoğraf Yarışması‘nın bu yılki teması, “Kentlerde İnsanların Hayvanlarla Birlikte Yaşam Kültürü Nasıl Oluşturulabilinir?” sorusundan oluşuyordu.
Bu durum, Aydın Birlikteliği Vakfı tarafından hazırlanan yarışma şartnamesinde şu şekilde ifade ediliyor:
“Aydın Birlikteliği Vakfı’nın bu yıl üçüncüsünü düzenleyeceği “Aydın Köymen Fotoğraf Yarışması”, bu yıl aynı zamanda “Ülkem Kentim Semtim” Yazı Yarışması’nın sekizincisine de başlık olacak özel konusu ile karşınızdadır: “Kentlerde İnsanların Hayvanlarla Birlikte Yaşam Kültürü Nasıl Oluşturulabilinir?”.
Birliktelik olarak bu sene kuştan, salyangoza kentteki hayvanların günümüzdeki durumu, kent sakinlerine düşen sorumluluklar ve çözümler üzerinde durmak istedik. Asya’dan Avrupa’ya günümüz toplumlarının ortak sorunu ve sorumluluğu olan bu konu hakkında kadrajlayacakları kareler ile bizleri düşündürmeye sevk edecek amatör ve profesyonel fotoğraf sevdalısı katılımcılarıyla tanışmaktan mutluluk duyacaktır.
Günümüzün yalnızlaşan kent insanlarının evlerinde ev hayvanları besleme oranı her geçen gün artmaktadır. Fakat hepsinin de ortak sıkıntısı kent servislerinden yararlanabilmek bir yana dursun, kimi zaman adeta dışlanıyor olmalarıdır.
Kentlerde sokağa bırakılan ya da sokakta kontrolsüz çoğalan, bakımsız sokak hayvanlarının, yaşamsal ihtiyaçları doğrultusunda ve içgüdüsel olarak özellikle kış aylarında sürüler halinde hareket ederek, yakın yerleşim bölgelerindeki kentliler için tehdit oluşturabilir durumlara sebebiyet vermeleri çözülmesi gereken kent problemlerindendir.
Kent toprağı üstünde süregelen mücadele, kent göğünde de süre gitmekte. Kuşların kent yaşamına uyumlanma süreci kentsel evrimin göksel parçası olarak devam ediyor. Kargaların kovduğu martılar çöplüklerde besleniyor, yeni davranışlar yeni alışkanlıklar kazanıyorlar. Evden kaçan yeşil papağanlar sürülerini oluşturuyorlar. Bu örnekler bize kentin kendine özgü bir ekosistem oluşturduğunu ve kentteki canlıların bu sisteme uyumlanmakta olduğunu gösteriyor.
Bu durumda artık yalnızca insan haklarından değil, aynı zamanda hayvan haklarından da söz ediyor ve kurumsallaşmasını sağlıyor olmalıyız. Kentteki yaşamımızı düzenlerken hayvanların varlığını ve haklarını hesaba katmalı, yaşam kültürümüzü bu gerçekliğe göre yeniden şekillendirmeliyiz.
Yarışmacılardan bu konuda yaşadıkları deneyimlerinin öyküsünü, karşılaşılan sorunları, kentteki ekolojik sisteme hayvanların uyum süreçlerini, sürecin sonuçlarını, hayvan haklarını, hayvanlara sağlanması gereken hizmetleri ve benzeri konulara ilişkin çözüm önerilerini kadrajları ile izleyicisine yansıtabilecek nitelikli fotoğraflar beklenmektedir.“






























