Ali Rıza Avcan
İzmir Körfez Geçişi Projesi’nin asıl müşterisi, yerleşime açılmamış kamu mallarını yağmalayacak yandaş sermaye ve inşaat baronlarıdır.
İzmir Körfez Geçişi Projesi‘nden öncelikle bu işin ihale ve işletmesini, Yap-İşlet-Devret yöntemiyle alacak olan iktidar yandaşı inşaat firmaları yararlanacaktır.
İkinci olarak böylesi büyük bir projeyi hayata geçirerek İzmir Körfezi’nin ortasına koskocaman bir AKP damgası vuracak olan AKP iktidarı yararlanacak, kamuoyu nezdinde İzmir’in fethedildiği algısı yaratılacaktır.
Üçüncü olarak da bu proje sayesinde Çiğli, İnciraltı, Menemen, Sasalı ve Ulukent çevresindeki kamu arazilerinin rantını paylaşacak olan inşaat şirketleri kazanacaktır.
İzmir Körfez Geçişi Projesi İzmir Körfezi’yle Gediz Deltası Sulak Alanı’n ve İnciraltı bölgesine zarar verecektir.
İzmir Körfez Geçişi Projesi, öncelikle İzmir Körfezi’ndeki zayıf su akıntılarının daha da azalmasını sağlayarak Körfez’in daha kısa sürede kirlenmesine neden olacaktır.
İzmir Körfezi’ndeki mevcut su akıntılarının % 40 oranında arttırılması suretiyle su kalitesinin iyileştirilmesi hedefleyen İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon (Büyük Körfez) Projesi, ilk yıllarda mevcut su akıntılarını arttırıp suyun kalitesini iyileştirecek olmakla birlikte orta ve uzun vadede bu projenin etkisi ortadan kalkacak ve İzmir Körfezi, İzmir Körfez Geçişi Projesi kapsamında yapılacak 114 adet köprü ayağı ve 800 metre uzunluğundaki beton ada nedeniyle daha fazla kirlenip kokacak, İzmir ikinci bir Efes olmaya başlayacaktır.
İzmir Körfez Geçişi Projesi, proje alanının kuzeyindeki Gediz Deltası Sulak Alanı ile Ramsar Sözleşmesi uyarınca korunan alanlara; ayrıca proje alanının güneyinde bulunan İnciraltı bölgesindeki doğal koruma alanlarına zarar verecek, kuşların, balıkların, bitkilerin ve diğer canlıların burada barınıp üremelerini zorlaştıracaktır.
İzmir’i İzmir yapan bu son derece hassas doğal değerlerin kaybedilmesi ise asıl kaybedenin İzmir ve İzmir halkı olmasını sağlayacaktır.
İzmir Körfez Geçişi Projesi hazırlanırken olası güçlü depremler ve fay hatları dikkate alınmamıştır.
İzmir Körfez Geçişi Projesi için Boğaziçi Üniversitesi tarafından hazırlanan deprem raporu bugüne kadar derlenmiş mevcut verilerin kullanılması suretiyle hazırlandığı; ayrıca bu raporun hazırlanması sonrasında körfezde yeni fay hatlarının keşfedildiği ilişkin medya haberlerini okuduğumuz için projenin yapılacağı alanda hassas sismik araştırmalar yapılması gerekmektedir.
Bu tehlikenin farkına varmamızın en önemli nedeni ise, 1999 Gölcük Depremi sonrasında Gölcük’teki donanma üssünün oradan kalkıp şimdi İzmir Körfezi Geçiş Projesi’nin; özellikle de batırma tüp tünelin yapılacağı Yenikale mevkiine gelmesi fikrinin ortaya atıldığı tarihlerde Yenikale mevkiindeki fay hatlarının mevcudiyeti nedeniyle bu girişimden vazgeçilerek donanma üssünün Marmaris’e taşınmış olmasını hatırlıyor olmamızdır.
O nedenle İzmir Körfezi’nin iç ve orta kesimlerinde ciddi araştırmalar yapılmadan böylesi büyük bir yatırıma izin verilmemesi gerekir.
İzmir Körfez Geçişi Projesi kapsamında körfezin dibinden çıkarılacak milyonlarca metreküp çamurun “tehlikeli” sınıfında olması durumunda bundan tüm İzmir etkilenecek ve projenin maliyeti artacaktır.
İzmir Körfezi’nden, aynı dönemde uygulanacak iki ayrı proje kapsamında (İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon Projesi çerçevesinde 46.990.000 metreküp, İzmir Körfez Geçişi Projesi çerçevesinde 19.870.542 metreküp) toplam 66.860.542 metreküp dip çamuru çıkarılacak ve bu kadar büyük miktardaki çamur hem Alsancak Limanı’nın yapımında, hem İzmir Kuş Cenneti önünde yapılacak üç ayrı yapay adanın imalatında hem de kent içindeki yeşil alan ve park yapımlarında kullanılacaktır.
Bu iki proje ile ilgili ÇED raporlarındaki yazılı bilgilere göre Gediz Nehri’nin kimyasal, bakteriyolojik ve ağır metal varlığı açısından kirli bir olduğu bilinmekle birlikte; bu nehrin getirip deniz dibine yığdığı çamurun “tehlikeli” mi yoksa “tehlikesiz” mi olduğu henüz araştırılıp analiz edilmemiştir. Ancak ÇED raporu sanki analiz raporları olumlu olacakmış gibi hazırlanmıştır.
İzmir Körfezi’nin dibinden çıkarılacak çamurun tehlikeli olup olmadığını ortaya koyacak analizler, her ne kadar TUBİTAK gibi devletten; yani proje sahibi kuruluştan yana resmi kuruluşlar tarafından yapılacak olmakla birlikte; “tehlikeli” çıkması durumunda bu “tehlikeli” malzemenin nasıl ve hangi maliyetlerle bertaraf edileceği düşünülmemiştir.
İzmir Körfez Geçişi Projesi kapsamında İzmir Körfezi’nin ortasına yapılacak beton ada AKP’nin sembolünü çağrıştıran ampul şeklinde olacaktır.
İzmir Körfezi Geçişi Projesi kapsamında İzmir Körfezi’nin ortasına yapılacak beton adanın örnek alınan yurt dışındaki uygulamaları çok değişik biçimlerde olduğu halde bu proje için tasarlanan adanın biçimi ampul şeklindedir.
Proje ile ilgili ÇED raporunun anlatımından anlaşılacağı üzere, bu adanın tam ortasına ay-yıldız şeklinde bir düzenleme yapılarak bu düzenlemenin geceleri aydınlatılması; böylelikle AKP’nin ampulünü çağrıştıran bir figürünün tam ortasına Türk bayrağını simgeleyen bir ay-yıldızın yerleştirilmesi sağlanacaktır.
İzmir Körfez Geçişi Projesi, yeni bir Deli Dumrul Köprüsü olacaktır.
İzmir Körfez Geçişi Projesi ile yapılmak istenen şey, İzmit Körfezi’ndeki Osmangazi, İstanbul Boğazı’ndaki Yavuz Sultan Selim ve Çanakkale Boğazı’ndaki 1915 Çanakkale Köprüsü gibi yeni bir Deli Dumrul Köprüsü yapmaktır. Böylelikle köprüden ister geçin ister geçmeyin Karayolları Genel Müdürlüğü ile yapımcı/işletmeci firma arasında imzalanan sözleşmeye göre taahhüt edilen tüm araçların geçiş parası devlet hazinesinden ödenecek, böylelikle devlet imkânları ile yandaş müteahhitlerin daha da zengin edilmesi sağlanacaktır.
İzmir Körfez Geçişi Projesi ile ilgili ÇED raporuyla sulak alanların değiştirilmesine ilişkin karar dava konusu olmuştur.
İzmir Körfez Geçişi Projesi ile ilgili ÇED raporunun iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle Doğa Derneği, Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği (EGEÇEP) ve Ankara’daki Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Genel Merkezi ile 85 İzmirli sivil yurttaşın girişimi ile 4 Mayıs 2017 tarihinde İzmir İdare Mahkemesi’nde iki ayrı dava açılmıştır.
Ayrıca proje alanındaki sulak alanların sınırlarıyla kullanım özelliklerini değiştiren Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı Ulusal Sulak Alan Komisyonu’nun (USAK) 30.03.2017 tarih, 28-2017/1 numaralı kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle 25.08.2017 tarihinde Doğa Derneği, Cem Altıparmak ve Ali Rıza Avcan tarafından İzmir Nöbetçi İdare Mahkemesi’nde ikinci bir dava açılmıştır.
4 Mayıs 2017 ve 25.08.2017 tarihlerinde açılan davaların görüşülmesine halen devam edilmektedir.
Doğa Derneği, EGEÇEP ve TMMOB tarafından açılan ÇED raporunun iptali ve yürütmesinin durdurulması ile ilgili davanın mahkeme tarafından belirlenen dokuz bilirkişisi ile 25 Ocak 2017 tarihinde yapılacak keşif çalışması, bilirkişi heyeti başkanının, bir bilirkişinin İzmir Körfez Geçişi Projesi hakkında daha önce yazı yazarak görüş belirtmiş olmasını gerekçe göstererek itiraz etmesi; ayrıca davacı kurumların yeni bilirkişi talepleri nedeniyle yapılamamış ve başka bir tarihe ertelenmiştir.
İzmir Körfezi Geçiş Projesi’ne karşı örgütlenen muhalefet çalışmalarına devam etmektedir.
- Ali Rıza Avcan ve Göker Yarkın Yaraşlı, 29 Mart 2017 tarihinde Tema Vakfı İl Temsilciliği gönüllülerini, 11 Nisan 2017 tarihinde de HDK İzmir Ekoloji Meclisi üyelerini İzmir Körfez Geçişi Projesi hakkında bilgilendirmiştir.
- Doğa Derneği, 26 Nisan 2017 tarihinde İzmir Mimarlık Merkezi’nde “Köprüden Önce Son Çıkış: İzmir’in Kuşları” adını verdiği panel ve forumla İzmir halkını bilgilendirdi.
- Doğa Derneği, Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği (EGEÇEP) ve TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreterliği’nin 20 Eylül 2017 tarihinde İzmir Mimarlık Merkezi’nde ortaklaşa düzenlediği basın toplantısında, ortaklaşa hazırlanan “İzmir ve Bölgemizde Planlanan Rant Projeleri Hakkında Rapor” kamuoyu ile paylaşılmıştır.
- İzmir Körfez Geçişi Projesi ile ilgili ÇED raporunun iptali ve yürütmesinin durdurulması ile ilgili dava açan Doğa Derneği, EGEÇEP ve TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreterliği’nin kent konseyleri ile birlikte düzenlediği toplantılar çerçevesinde Konak (30 Ekim 2017), Buca (30 Kasım 2017), Güzelbahçe (11 Ocak 2018) kent konseylerinin katılımcılarına, İzmir Halkevi üyelerine (14 Aralık 2017), HDP Karşıyaka İlçe Örgütü üyelerine (25 Aralık 2017); ayrıca Karşıyaka ve Güzelyalı Haziran Meclisi üyelerine proje hakkında bilgi verilmiştir.
- 20 Aralık 2017 tarihinde davacı Doğa Derneği, EGEÇEP ve TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreterliği’nin yaptığı çağrı üzerine Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde yapılan geniş katılımlı toplantıda İzmir Körfez Geçişi Projesi üzerinden İzmir genelindeki toplumsal mücadelenin nasıl gerçekleştirileceği tartışılmış ve bu tür çalışmaların devamına karar verilmiştir.
- Doğa Derneği, 23 Eylül 2017 ve 10 Aralık 2018 tarihli kuş gözlemi gezileriyle 14 Ocak 2018 tarihinde Magma Dergisi okurlarıyla birlikte düzenlediği kuş gözlemi gezisiyle kalabalık bir İzmirli grubunun proje alanı olan Gediz Deltası Sulak Alanı ile tanışmasını sağlayarak katılımcılara bu projeden olumsuz etkilenecek flamingolarla diğer kuş ve canlılar hakkında bilgi vermiştir.
- Doğa Derneği 23 Kasım 2017 tarihinde İzmir, 19 Ocak 2018 tarihinde de İstanbul medyası ile uluslararası basın mensupları için Gediz Deltası Sulak Alanı’nda düzenlediği basın toplantıları ile yerel, yerli ve yabancı basın mensuplarına proje ve sakıncaları hakkında bilgi vermiştir.
- Doğa Derneği, 12 Aralık 2017 tarihinde yaptığı basın açıklaması ile Gediz Deltası Sulak Alanı’nın UNESCO Dünya Doğa Mirası Listesi’ne girmesi için ulusal ve uluslararası alanda bir kampanya başlattığını duyurmuş ve bunun için hazırlanan bilimsel bir raporu kamuoyu ile paylaşmıştır.
- Doğa Derneği tarafından hazırlanan haber ve görüntülerin Fox TV Haber Programı sunucusu Fatih Portakal tarafından gündeme getirilmesi üzerine ses sanatçısı Tarkan’ın paylaştığı İnstagram mesajı milyonlarca sosyal medya kullanıcısına ulaşmış; böylelikle ülkemizdeki çok geniş bir kesimin İzmir Körfez Geçişi Projesi hakkında bilgilenmesi sağlanmıştır.