İyi yönetici olabilmek…

Ali Rıza Avcan

Çevremizdeki belediye başkanlarına, o başkanların geçmişlerine baktığımızda çoğunun kendi kişisel geçmişinde yüzlerce, binlerce kişinin çalıştığı bir yerde yöneticilik yapmadığını, yöneticilik konusunda eğitim almadığını ve yapsa bile en fazla 2-3 kişilik ofis ya da dükkanlarda kendi elemanlarını yönettiklerini veya aile şirketlerinde anne, baba ve kardeşleriyle birlikte iş yaptıklarını görürüz.

Ama buna rağmen, bu deneyimsiz hallerini dikkate almadan büyük bir cesaretle binlerce yönetici ve çalışanın görev yaptığı belediyelerde üst yönetici olmaya niyetlendiklerini görüyor ve en kısa sürede başarısız olduklarına tanık oluyoruz.

Daha önce ofislerinde, dükkanlarında birkaç kişiyi yöneten, çoğu kez belediyeciliği ve yöneticiliği bilmeyen bu kişilerin belediye başkanı olur olmaz önce kendilerine seçim döneminde açık ya da kapalı bir şekilde hizmet eden belediye görevlilerini yeni yeni makamlarla ödüllendirdiklerine, güvendikleri bu kişileri kilit noktalara yerleştirdiklerine tanık oluyoruz. Hatta onları başka belediyelere kaptırmamak adına pazarlıklar yapıp başka belediyelerdeki kendi zihniyetindeki yöneticileri transfer etmeye çalıştıklarını bile izliyoruz.

Tabii bu arada olan, o belediyede o güne kadar başarıyla çalışan, başarılı olmak adına gerektiğinde belediye başkanı ya da diğer yöneticilere bile karşı çıkıp doğruyu söyleyen bilgili, deneyimli, uzman, dürüst ve tarafsız yönetici ya da çalışanlara olmakta; onlar ivedilikle gözden uzak etkisiz görevlere atanmaktadırlar. Bu değerli personeller bir anlamda büyük bir değer bilmezlikle “harcanıp” gitmekte; böylelikle belediye yönetimleri işi bilmeyenlerle deneyimsiz acemilerin eline kalmaktadır.

Yönetişim 001

Belediye başkanlarının bu bilgili, deneyimli, uzman, dürüst ve tarafsız yönetici ve çalışanların yerine getirdiği kişiler ise çoğu kez bir belediye başkanının gözden çıkarıp kendisinden uzaklaştırmaya çalıştığı biri ya da ilgisiz bir sektörde çalışan yakın bir akraba ya da aynı siyasi davanın temsilcilerinden biri de olabilmektedir. 

Hiç unutmam, yakın bir zamanda İzmir’in büyük bir belediyesinde bana belediye başkanının danışmanı olarak tanıtılan ama daha sonra belediye başkanının akrabası olması nedeniyle atandığını öğrendiğim öğrendiğim birine bir proje fikrini bir türlü anlatamayınca dayanamayıp “siz nasıl bir danışmanlık yapıyorsunuz ve daha önce ne yapıyordunuz?” diye sorduğumda, karşımdaki “danışman“, sakin sakin yakın zamana kadar Ege’nin büyük bir ilçesinde kuyumculuk yaptığını, danışmanlığının ise belediye başkanının kendisine havale ettiği konularda görüşünü beyan etmekten ibaret olduğunu söylemişti…

Bir belediye başkanı, hem de daha önce bakanlık yapmış bir belediye başkanı akrabası olan bir kuyumcudan nasıl bir danışman çıkarmıştı bilmiyorum; ama, asıl önemlisi o belediye başkanının danışmanlık gibi çok önemli bir görevin anlamını dahi fark etmediğini ya da gerçek danışmanlardan iş beklemeyecek kadar kendini beğendiğini anlamış ve o belediye başkanı görevde olduğu sürece bir daha o belediyeye uğramamak üzere o proje fikrinin peşini bırakmıştım.  

Başka bir deneyimim ise, şu an görevde olan bir ilçe belediye başkanının aday olduğu süreçte yaptığım gönüllü danışmanlık süresinde aday olduğu belediye görevlileri hakkında sarf ettiği hırçın sözlerin arka planını fark ettiğimde ortaya çıkmıştı. Bu aday, seçim kampanyası sırasında sık sık çalışmayan, tembellik yapan belediye personelini deyim yerindeyse atıp satacağını söylüyor, böylelikle seçildiği takdirde hırçın bir yönetici olacağının işaretlerini veriyordu. Kendisini sık sık bu tür çalışanlar konusunda farklı yöntemlerin de bulunduğunu, o nedenle böyle hırçın bir tutum sergilememesi konusunda uyarmama karşın işin sadece “atıp satma” konusuna odaklanıyordu. Çünkü işin sadece o bölümünü biliyordu. Edindiğim onca yılın bilgi ve deneyimleri çerçevesinde, bu durumun aslında o adayın yaşamı boyunca hiçbir yerde yöneticilik yapmayışından kaynaklandığını ve iyi bir yöneticinin nasıl olması gerektiği konusunda tek bir fikrinin olmadığını anlıyor, o nedenle o belediyedeki yönetici ve çalışanların nasıl bir yönetici ile muhatap olacaklarını düşünüp onlar adına üzülüyordum. Ayrıca işe bu şekilde başlayan belediye başkanlarının, çoğu kez personelin tutum ve davranışı konusunda bilgi, birikim ve deneyim sahibi olmadıkları için genellikle başarısız olduklarını da tecrübeyle biliyordum. Nitekim aradan iki yıl geçip evimin bulunduğu sokaktaki 2-3 günlük ufak bir yol onarımının tamı tamamına 10 gün sürdüğünü, balkonumdan izlediğim belediye çalışanlarının iş yapmaktan çok çay içip sohbet ettiklerini görünce bu tahminimde haklı çıktığımı, tabii ki belediye başkanının kulaklarını çınlatarak yeniden hatırlama fırsatına kavuştum…

***

Evet, yöneticilik beceri ve yetenek işi olduğu kadar bilgi, birikim ve deneyim işidir. Diğer zeka çeşitlerinin yanında duygusal zeka ve empatinin de ağırlık kazandığı kişisel bir özelliktir. O nedenle bu özelliklere sahip olmayan ya da eğitim, deneyim gibi yöntemlerle bunu edinmemiş olanların büyük kentlerin belediye başkanı olmaları, bunun için aday gösterilmeleri bu kadar kolay olmamalıdır.

Daha doğrusu belediye başkanları yöneticiliği, belediye başkanı oldukları sırada yapıp bozarak ya da sınayıp deneyerek değil; onun çok öncesinde kendi kişisel kariyerleri içinde öğrenmiş olmalıdırlar.

O nedenle, belediye başkanı adaylarının siyasi partilere verdikleri öz geçmiş belgelerinde yöneticilik, hem de profesyonel yöneticilik adına doyurucu kariyer bilgilerinin bulunması ve adayların belirlenmesi aşamasında bu özelliklerin özellikle ve öncelikle dikkate alınması gerekmektedir. 

Belediye

Bu anlamda kendi işletmemize ya da şirketimize eleman alırken başvuranlardan nasıl iş yaşamlarında ne yaptıklarını ve bu işlerdeki başarılarını gösteren özgeçmiş belgeleriyle bonservislerini istiyor ve bu belgelere bakarak bir tercih yapmaya çalışıyorsak; yüzbinlerce ya da milyonlarca kişinin yaşadığı bir kentin yönetimine aday olan bir kişinin de belediye başkanı adayı olmak istediğinde yine aynı nitelikteki bilgi ve belgeleri sunarak yönetme konusundaki bilgi, birikim ve deneyim sahibi olduğunu kanıtlaması ve ondan sonra yapılacak tüm tercihlerin bu bilgilere göre yapılması daha doğru ve uygun olacaktır.

Öte yandan siyasi partilerin de yöneticilik konusunda bilgisiz, deneyimsiz ve birikimsiz olanları aday göstermemesi, en azından aday göstermek istediğinde öncelikleri onları yöneticilik konusunda eğitmesi ve öncesinde belediye meclis üyeliği gibi daha alt kademelerde başarıyla görev yapmış olma gibi ön koşullar koymaları; böylelikle bu makamlara hak etmeyenlerin gelmesini engelleyecek ya da zorlayacak yeni mekanizmalar geliştirmeleri gerekmektedir.

***

Bütün bu tespit, değerlendirme ve yorumlar sonucunda sonuç ve öneri yerine ısrarla şunu söylemek isteriz:

Bizler, kentlerde yaşayan ya da çalışanlar olarak kentimizi yönetecek kişilerin seçiminde bize danışılmasını ve seçilecek kişilerin yönetme konusunda bilgili, birikimli ve deneyimli olmasını, belediyelerin belediye başkanlarının yöneticiliği öğrendikleri bir deneme tahtası olarak kullanılmamasını istiyoruz.

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s