Gezdim tüm dünyayı gördüm
Güzel İzmir sana geldim
Benim şirin güzel yurdum
Güzel İzmir sana geldim
Güzelsin asil duruşlu
Medenisin hoşgörülü
Olduğun gibi içli dışlı
Güzel İzmir sana geldim
Gönüllere ışık saçan
Unutamaz görüp geçen
Gariplere kucak açan
Güzel İzmir sana geldim
Kimdir necidir sormayan
Kimseyi hakir görmeyen
İnsanlıktan ödün vermeyen
Güzel İzmir sana geldim
Nice yıllar çok uzağım
Seni seviyor yüreğim
Güzel yurdum, son durağım…
Güzel İzmir sana geldim
Neşet Ertaş
Nasıl ki
kalkar, doğup büyüdüğün şehre
gidersin bir gece
ve bakarsın temelinden yıkılıp yeniden
kurulmuş o şehir
ve yakalamaya çalışırsın geçen yılları
onları yeniden bulmanın umudu içinde.
Yorgo Seferis / Çeviri: Cevat Çapan
Şimdi İzmir’de sabahın sekizi
Karşıyaka’da, Alsancak’ta, Güzelyalı’da
Bir ağ dolusu balık gibi gençliğimizi
Daha yeni çektik denizden, rüyalarımızı da…
Türküler övüyor sevgimizi
Şimdi İzmir’de sabahın sekizi
Şu deniz, şu gemiler, bizim malımız
Altın saçar gibi güneş tembelliğimizi
Karınca gibi çalışıyor adamlarımız
İncir işleyen kızlar sayıklar hikâyemizi
Şimdi İzmir’de sabahın sekizi
Rüzgâr yalnız saçların için
Tanrı öyle birleştirmiş ki sevincimizi
Ne umutsuzluk var, ne korku, ne kin…
Fotoğraflar çekiyor resimlerimizi.
Şimdi İzmir’de sabahın sekizi
Okaliptüs, yosunlar aşkımızla öpüşür
Anneler emzirir hayallerimizi
Bütün kızlar bizim için salınarak yürür
Ama zaman boş koydu hayallerimizi
Şimdi İzmir’de sabahın sekizi
Gözyaşlarım yüzüne döküldü, anlamadı
Aynı yastıkta bitirdik birbirimizi
Altın kemerlerin içi boş kaldı
Hangi zalim eller biçti ekinimizi?
Cahit Külebi
İZMİR
Şimdi kalkıp İzmir’e gitseniz
Kızlar hep şen yüzlüdür
Gündüzleri evlerde
Geceleri inceciktirler
Ve karpuzların ortasında
Ve kavunların ortasında
Ve hepsi de al yanaklı
Ve yaşamın içindedirler.
Şimdi kalkıp İzmir’e gitseniz
Duvarlar canlıdırlar
Sokaklar çıtkırıldım
Evler çapkın gibidirler
Ve çocukların o dokunaklı
Erişilmezliğindedirler
Şimdi kalkıp İzmir’e gitseniz
Aklınız başınızdan uçar
Parklar selam durur
Vapurlar gülüşürler
Şimdi kalkıp İzmir’e gitseniz
Körfezde geçen günler
Yalnızlığın ölmezliğindedirler
SALAH BİRSEL
URLA’DA
Ah Urla, Viran Urla!
Ömrümü yedin bitirdin
Derdim günüm hasretlik
Gözlerim yolda
Dört duvar oldu bana
Bağ, bahçe, tarla
Kalktım İzmir’e gittim
Kalbim darala darala
Güler’im canım ciğerim
Seviştiğimiz günleri hatırla
Sen gittin
Ben kaldım kurtlar kuşlarla
NECATİ CUMALI
İZMİR ÖZLEMİ
Bir uğultudur bu, uzaklardan gelen
Bana denizlerin selamını taşır
Beyaz bulutlarla geçerken üstümüzden
O zengin iklime doğru uzaklaşır
Dumanlı dağlarından çağırır her yönlü
Bir sabah rüzgârı ardından Ege’ye
O büyük deniz, o kahramanlar gölü
Başlar düşüncemin içinde gezmeye
Bir gök gemisinde geniş yelkenlerle
Eski şarkıların havası içinde
Tanrılar ışığı sızan gecelerle
Sefere çıkarım Ege denizinde
Kıyılarda salkım, dağlarda aydınlık
İncir yaprakları altında güzeller
En eski günlere bu kadar yakınlık
Geçmiş zaman yüklü sepetlerden güler
Sonra o, elinde dolu bir testiyle
Özlemler içinde bekler beni her an
Çağırır köpüklü dalgalar sesiyle
Gönlümü, yıllarca dağlar arkasından.
CEYHUN ATUF KANSU