Kaybolma Kılavuzu*

Kitabın Adı: Kaybolma Kılavuzu (A Field to Getting Lost)

Yazarı: Rebecca Solnit

Çeviren: Gökçe Gündüç

Yayınlayan: Encore Yayınları

Birinci Basım, Nisan 2015, İstanbul

192 sayfa, 

JFIWRO6TZFCYFFO2TZPB3IZPCI

Tanıtım Yazısından

Yolunu değiştirmek, sınırların dışına çıkmak, eve farklı yollardan dönmek, kısacası kaybolmak keşfetme imkanı sunar. Rebecca Solnit edebiyatta, sinemada, haritalarda, doğada, renklerde, resimde, fotoğrafta, şarkılarda, yollarda ve hatıralarında dolanıyor. Kişisel tarihini büyü hikayelerle ilişkilendirirken ailesinin göçmen coğrafyasında kayboluyor; kaplumbağalarla, vaşaklarla, yılanlarla göz göze geliyor; papazlarla, punkçılarla karşılaşıyor; dağlarla, çöllerle yüzleşiyor, Hitchcock’un Vertigo filminden, Keats’in şiirinden, Woolf’un günlüklerinden, Dinesen’in hikayelerinden, Yves Klein’ın mavisinden, Benjamin’in denemelerinden izleri takip ediyor.

O halde soru, nasıl kaybolunacağı. Hiç kaybolmamak, aslında yaşamamaktır ; nasıl kaybolunacağını bilmemek sizi felakete sürükler… Önemli olan bütün dünyayı kaybetmek, onun içinde kaybolmak ve bütün bu aşamalardan ruhunu bulmaktır.” 


Sizi siz yapan kaybolduğunuzda bulduklarınızdır

“Kaybolmanın çeşitlerine, evrelerine, yaşlarına ve mekânlarına ayrı ayrı değinen Rebecca Solnit’in Kaybolma Kılavuzu bir kaybolma, bulma ve tekrar kaybolma döngüsü.”

Adalet Çavdar

Rebecca Solnit, Kaybolma Kılavuzu adlı kitabında bütün bu kavramların, arayışların ya da kabul edişlerin kelime kökenleriyle anlatmaya başlıyor kaybolma becerisinin hikâyelerini. Kelimeleri keşfetme arzusu, onu dilin köklerinde bir şeyler aramaya başladığında bulmanın ve her bulduğunda tekrar kaybetmenin yolculuğuna çıkarıyor. Kaybolmanın çeşitlerine, evrelerine, yaşlarına ve mekânlarına ayrı ayrı değinen Solnit’in yapıtı bir kaybolma, bulma ve tekrar kaybolma döngüsü. Öyle ki kitabın içerisinde de yazarın anlattığı tarihi, coğrafi, kültürel ve felsefi hikâyelerin arasında gezinirken daima başka açık kapılar buluyor ve oralarda kaybolmayı arzuluyorsunuz. Solnit kaybolmayı öğretmiyor, bildiği kaybolma yöntemlerini ve kaybolma hikâyelerini, kaybolmanın bir arzu olduğunu dair fikirlerini anlatıyor. Hiç kaybolamamanın bir çaresizlik olduğuna değiniyor ve adeta sizi siz yapan şey kaybolduğunuzda bulduklarınızdır diyor.

Kendi ailesinin köklerini araştırma merakıyla tarihçi olduğundan bahsediyor Solnit, ailesinin hikâyesini anlatırken hikâyenin uzandığı coğrafyaları, kültürleri, dilleri de anlatıyor. Kitabın içerisinde yer alan kabilelerin, kişilerin, kültürlerin ve dillerin kaybolma hikâyeleri size sizi de merak ettiriyor. Nereden geldiğinin ve nerede kaybolduğunun elbette önemli olduğunu ve insanın bilmediği tek şeyin kendisi olduğunu dile getiriyor. Bir yerden sürgün edilen insanların yerleşmek zorunda kaldıkları coğrafyanın kültürünü orada yaşayanlardan daha çok benimsediklerine, tekrar sürgün edilme korkularına ve bir ömre birden çok sürgün sığdırmak zorunda kalan insanların hafızalarının kendi kendilerini nasıl yok ettiklerini anlatıyor. Bir yere ait hissetmek için anılara duyulan ihtiyacın ve iğretiliğin çaresizliğine ve o çaresizlikle insanın kendini anlatamadığını anlatıyor. Kendi yolculuk merakıyla atalarının durmadan sürgün edilişleri arasında bağlar kuran yazar, adeta bir aile diziminden kendine düşenleri okurla paylaşıyor.

Bir kaybolma sözlüğü de denebilir kitaba. Kaybolmanın uçsuz bucaksız çölünde gördüğünüz mavi ufukta bir sürü kelime ve kavram getiriyor zihninize. Aileden aşka, aşktan doğaya, doğadan varoluşa, varoluştan ölüme kadar her biri ayrı ayrı incelenen kavramların ve anlatılan hikâyelerin her biri içinizde hiç bilmediğiniz bir yere hiç bilmediğiniz bir hisle çarpıyor. Hüzünlü bir kitap Kaybolma Kılavuzu, şiir tadında. Yazarın anlatma üslubu ve çevirisi ayrıca etkiliyor.

kaybolma

Kaybolma Kılavuzu Rebecca Solnit’in ne kadar iyi bir anlatıcı olduğunun adeta göstergesi. Bilgisinin, birikiminin yanı sıra anlattığı hikâyelere kattığı duygu ve oradan yaptığı çıkarımlar ile kitap bir yol gösterici. Önce zihninizde birçok kelimeyi kaybetmenizi ve yeniden bulmanızı sağlıyor Solnit algınızla bakış açınızla oynuyor ve sonunda eve dönüyor. Galiba insan kaybolduğunu ancak eve dönünce anlıyor…

Kaybolma Kılavuzu‘nun dışında Yakındaki Uzak ve Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar aynı yayınevi tarafından yazarın Türkçe olarak yayımlanan diğer kitapları olarak meraklı okurun ilgisini bekliyor…

http://t24.com.tr/k24/kitap/kaybolma-kilavuzu,43

 

“Yol, dolaşır…”

Yine, yeniden ve kaldığımız yerden Aruç Aruoba ve “Yürüme” dizeleri…

Yol, belirli bir yerden kalkar,

belirli başka bir yere varır

– ama yolun yönü hiçbir zaman

bu iki yer (iki ‘nokta’) arasındaki

düz çizgü (bir ‘doğru’) değildir:-

Yol, dolaşır…

38059721906_727aba44d3_o (1).jpg

Bir yerden bıkıp, yeni bir yola çıkan kişi,

çıktığı yolun hiç de yepyeni bir yol

olmayabileceğini; daha önce zaten yürünmüş

bir yol olabileceğini de hesaba katmak

zorundadır: Mutlak yeni bir yol yoktur:

Ama, yola çıkacak kişi açısından, yeni yol

– çoktur…

Kişi, başından beri, tutturduğu her yolla,

daha ilerinde tutabileceği yolların

kaldırım taşlarını, ve, giderek, haritasını,

yontar, çizer, belirler…

Her bir yola çıkış,

çıkılacak yeni yolların

sorumluluğunu da getirir.

– Tabii, ters taraftan da, çıkılabilecek

her yol, daha önce çıkılmış ve yürünmüş

yolların belirlemelerini ve olanaklarını

taşır – gerçekler…

Dünyasını kendi çevresinde kendisi kurmuş,

kendine varan her yolun sonuna yalnızca

kendisinde bulunan bir yer koymuş bir kişi

– kendi yerinden dışarıya çıkan yolu

nasıl bulsun ki?…

Nereye giderse gitsin,

hangi yerden hangi yola çıkarsa çıksın,

kendine egemen olabilen kişi

(“bir kral gibi”)

terkedeceği yerden yola çıkacağı zaman da,

çıkacağı yeni yolun yönünü de,

kendisi belirleyebilen kişidir.

Yeri yalnız kendi yeri

yolu yalnız kendi yolu

olan kişi, ne yerinde ne yolunda,

başka kişilere rastlamayacaktır.

– rastladıkları da, hep, onun

ne yerini ne yolunu anlayanlar

olacaktır.

25412116057_cd72c7deda_o

Bir yeri terkederek bir yola çıkmanın gereği,

kökten bir kararlılıktır – yerde de yolda da

ne olursa olsun, yılmama; hep sürekli,

ilerleme kararlılığı…

Yerleşik olmaya dayanamayan kişinin yolu,

hiçbir yere varmayacak bir yol olacaktır.

Bir yere ulaşmak isteyen kişinin tutabileceği tek yol,

hep yolcu olma yoludur.

14760969704_40dd084fa2_o

Bir yerde durmak ile bir yola çıkmak

hep karşıt işlerdir: Her yer, bir yola

çıkmak bakımından bir inertia* taşır

– kolay kolay çıkamaz yola, bir yerde

yerleşmiş kişi; öte yandan da, her yol,

bir yere yerleşmek bakımından bir momentum‘a

sahiptir – bu kez de durması, yerleşmesi

kolay değildir, yola çıkmış, yürüyen kişinin

– temelde aynı şeydir belki

bu inertia ile bu momentum


* İnertia: Süredurum

* * Momentum: Devinirlik

Yol 008