Prof. Dr. Ruşen Keleş
Kentleşme Politikası (policy) mı, yoksa Kentleşme Politikaları mı demenin, daha doğru olacağının tartışmasını daha sonraya bırakarak, bu terimlerin ilkinden ne anlamak gerektiğini, Kentbilim Terimleri Sözlüğü’ndeki biçimiyle tanımlamayı deneyelim (Keleş, 1998); “Kırsal alanlardan kentlere akının hızını, biçimini, bölgeler arasındaki dağılışını, uzun dönem için ülkenin kalkınmasına yardım edecek biçimde etkilemeyi ve köylerde, kentlerde yarattığı sorunların çözümünü amaçlayan ilke ve önceliklerle ilgili eşgüdümlü önlemlerin tümü” kentleşme politikası (yöneltisi) olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımın içinde yer alan her öğe ayrı ayrı kentleşme politikalarının (yöneltilerinin) konusu olacak önemdedir. Çünkü örneğin sağlıklı bir kentleşme politikası, kırsal alandaki ve tarım kesimindeki yaşama, çalışma ve verimlilik koşullarından yola çıkmak zorundadır. Öte yandan, çağdaş bir kentleşme politikası kaçınılmaz olarak nüfusun ve ekonomik etkinliklerin ülkenin coğrafyasına dağılış biçimini ilgi alanı içinde tutmadan edemez. Bölgeler arasındaki dengesizliklerin azaltılması ya da giderilmesi her yerde dayanışmacı bir toplum felsefesinin ayrılmaz öğesidir. Kentleşmeyi salt bir nüfus devinimi olarak görmenin yeterli olmadığına daha önce değinmiştik. Kentleşme ile kalkınma, aralarında zorunlu bir ilişki kurulması gereken değişkenlerdir. Kentleşmeyi işleyimleşmeye (sanayileşme) dayanan sağlıklı bir kalkınma politikasının konusu durumuna getirmek de kentleşme politikasının önemli bir öğesidir. Son olarak, konut ve arsa politikaları, bunlara bağlı olarak kamusal kararlarla yaratılan kentsel rantların paylaştırma biçimine yön vermesi istenen kurallar kentleşme politikasının temelini oluşturur. Görüldüğü gibi, kentleşme politikası denildiğinde, tek bir politikadan söz etmeye olanak yoktur. Birden çok kentleşme politikası olduğunun kabulü daha gerçekçi görünmektedir.
Kentleşme politikası nüfusun ve ekonomik etkinliklerin ülke yüzeyindeki dağılış biçimine ve kentlerin sayısının artışına ve alan ve nüfus olarak büyümelerine ilişkin ilke ve amaçları gerçekleştirecek politika almaşıkları birkaç noktada özetlenebilir: Birincisi, kentleşmenin kendiliğinden oluşumuna ve seyrine seyirci kalmak, tüm gelişmeleri istem ve sunum yasalarının etkileşimine terk etmektir. Bırakınız yapsınlar-bırakınız geçsinler (laissez-faire, laissez passer) yaklaşımını yansıtan bu politika tercihi, 21. Yüzyıl başlangıcında yeryüzünde bütün gücüyle esen liberalleşme rüzgarlarına karşın çok az sayıda ülkede resmi bir politika olarak uygulama olanağı bulmaktadır. Yaşadığımız yüzyılın yeni liberal anlayışlarının gereği olarak, devletler kentleşme olgusu karşısında yansız bir tavır almak yerine, sermayeyi temsil eden sınıflardan yana tavır koyarak kentsel gelişmeyi bilinçli olarak sermayenin kısa ve uzun erimdeki çıkarları doğrultusunda etkilemeye katkıda bulunmaktadırlar.
Kentleşme politikasının ikinci türü, köyden kente olan göçleri yavaşlatmak ya da durdurabilmek amacıyla, tarımsal gelişmeyi hızlandırmak, kırsal alanlardaki yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirerek nüfusu köylerden kentlere doğru itmekte olan nedenlerin varlığına son vermektir. Kimi totaliter ülkelerde, köylüyü köyünde tutabilmek amacıyla zorlayıcı önlemlere başvurulduğu görülmüştür. İş güç sahibi olmayanların büyük kentlere akını önlenmek istenmiştir. Büyük kentlerde yerleşmenin “vize” almaya bağlı duruma getirilmek istenmesinde başarı sağlanabilmiş değildir. Türkiye’de 1982 Anayasası’nın 23. maddesinde yer alan yerleşme özgürlüğüne, “düzenli ve sağlıklı kentleşmeyi gerçekleştirmek” amacıyla yasayla sınırlama getirilebilmesinin öngörülmüş olması da böyle bir anlayışın sonucudur. Kimi ülkelerde, toprak reformu ve toplum kalkınması gibi dayanışmacı, toplumsal adaletçi ve katılımcı yöntemlerle kırsal alanlardaki yaşam koşullarını iyileştirme denemeleri yapılmıştır. Bu tür uygulamalara, Hindistan’dan, İsrail’den, Hollanda’dan ve başka ülkelerden örnekler verilebilir. Kentlerin sağladığı olanaklarla kırsal alanların çekici yönlerini birleştirmeyi, bir başka deyişle, kentte arananları köylünün ayağına götürmeyi amaçlayan köy-kent, tarım kenti ve benzeri yerleşim modelleri de aynı amaçlarla tasarlanmış modellerdir.
Kaynak:
Keleş, R. (1998) Kentbilim Terimleri Sözlüğü, İmge Kitabevi, Ankara, (2. Baskı)
* Melih Ersoy (Derleyen), Kentsel Planlama, Ansiklopedik Sözlük, Ninova Yayıncılık, Nisan 2016 (2. Baskı), s. 213