Kemeraltı’nın çözümlenmeyi bekleyen güncel sorunları…

Ali Rıza Avcan

Geçen hafta kaleme aldığım son yazımda, İzmir‘in tarihi kent merkezindeki Kemeraltı bölgesi ve çarşısının son yıllarda eriyip eski gücünü kaybettiği süreçte, Kemeraltı adına yapılan akademik, resmi, özel ve sivil araştırma ve yayınların yetersizliğini ortaya koyup; bugünkü yazımda bu olumsuz süreç içinde tanık olduğum somut örneklerden söz edeceğimi belirtmiştim.

Yine aynı yazıda, Kemeraltı bölgesiyle ilgili bilgileri derleyen yeterli ve güncel bir envanterin bulunmadığını, bölgedeki mülkiyet dağılımını ortaya koyan, tarihi yapılarla ticari faaliyetteki işyerlerinin ve bu işyerlerinde çalışanların, bu işyerlerine ait mali, ekonomik ve ticari bilgilerin, envantere konu olan konularla ilgili ihtiyaç ve sorunların bugüne kadar derlenip toparlanmadığını ve bu nedenle de bölgedeki değişimi ortaya koyacak gelişmelerin izlenmediğini ve Kemeraltı ile ilgili her işte, her yatırımda bu bilgilerden yararlanılmadığını anlatmaya çalışmıştım.

Envanteri olmayan bir UNESCO alanı: Kemeraltı…

O nedenle, aynı zamanda UNESCO alanı içinde kalan Kemeraltı bölgesi ve çarşısı ile ilgili en önemli sorunun mülkiyet altyapısını, işyeri ve konutlar itibariyle yapı özellikleriyle elektrik, su, doğalgaz ve internet bağlantılarını, işyerleri ile ilgili yönetsel ve insan kaynakları ile ilgili bilgilerle meslek odalarıyla vergi dairelerine bildirilen mali ve finansal bilgileri; kısacası, bu tarihi mekanla ilgili tüm fiziksel ve sözel bilgileri kapsayan bilimsel, bütünsel ve devamlı güncellenen envanterinin ve bunun doğal bir sonucu olarak kent bilgi sisteminin mevcut olmayışı; daha doğrusu, bu bölge konusunda görevli, yetkili ve sorumlu kamu otoritelerinin bölgeyi ve çarşıyı yeterince bilmeyişi nedeniyle bir sorunu çözmek için adeta karanlıkta yürünerek, bu nedenle defalarca yanlış yapılarak sonuca ulaşılmak istendiğini ifade edebilirim…

Kanunlara baktığınızda tapu kayıtlarının aleni; yani, açık olduğuna ilişkin hükümler görmekle birlikte uygulamada ortaya konulan birtakım kurallara göre kişisel ilginizin bulunmadığı taşınmazlarla ilgili tapu kayıtlarının bugününü ve geçmişini öğrenmeniz mümkün değildir… Mülkiyetini merak ettiğiniz taşınmaz kamu malı olsa bile ona ilişkin bilgiler sizden titizlikle, büyük bir itina ile kaçırılır… Çünkü bilinmeyenler aleminde yapılan mülk değişimleri sermaye açısından önemlidir ve o nedenle de gizli olmalıdır…

O nedenle, Kemeraltı bölgesinde ve çarşısında İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü‘ne ait ya da başka kurum ve kişilere ait kaç adet, ne kadar büyüklük ve değerde taşınmaz bulunduğunu bilemezsiniz ve bu gizlilik nedeniyle bu taşınmazların satılması, kiralanması ya da özelleştirilmesi konusunda her türlü yolsuzluk dahil her şey yapılabilir… Çünkü mülkiyet hakkı, acele ya da acelesiz kamulaştırma haricinde kutsaldır…

Yıkılan İzmir Büyükşehir Belediye binası, Fotoğraf: Cem Altıparmak

Kemeraltı bölgesi ve çarşısı İzmir Valiliği ve İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü‘yle Konak ve İzmir Büyükşehir belediyelerinin rahatlıkla at oynattığı bir alandır. Çünkü her biri ayrı ayrı çalışmayı sever, işbirliği yapmayı, birlikte çalışmayı hiçbir zaman düşünmez, zaman zaman bu huyları nedeniyle ters düşseler bile birbirlerine dokunmazlar, engellemezler… O nedenle eski Aram Hamparsum Hanı‘nın yerine İzmir Valiliği tarafından ruhsat alınmadan yapılan yeni İzmir İktisat Kongresi binasına her iki belediye de ses çıkarmayıp iş bittikten sonra Kemeraltı Koruma Amaçlı İmar Planı‘nı değiştirirler, aynı anda Konak ve İzmir Büyükşehir belediyelerine bağlı KUDEB birimleri aynı bölgede ayrı ayrı çalışır, daha doğrusu çalışmaz, birbirlerine haber verip birlikte çalışmadan envanter hazırlamaya kalkarlar… UNESCO Alan Yönetim Başkanlığı ise Pazaryeri mahallesindeki binasından bütün bunları uzaktan seyretmeyi sever…

Bu haliyle her bir kamu otoritesi görev, yetki ve sorumluluklarının birbiriyle çatıştığı bölge ve çarşı için kendince çalışıp ya da çalışmayarak bir şeyler yaptığı iddiasındadır; ama, bu karmaşa sonucunda ortaya çıkan Kemeraltı manzarasının içler acısı hali de ortadadır…

Kemeraltı esnafına ait araçların barındığı ruhsatsız kaçak otoparklar…

Bugün Kemeraltı‘ndaki birçok yapı ruhsatsızdır… Çünkü çağdaş mağazacılığın bir üstünlüğü olarak ön plana çıkan AVM‘lerdeki büyük mekanların benzerini yaratmak isteyen her esnaf, her işyeri küçük küçük bölümlerden oluşan eski dükkanları birleştirerek büyük mekanlar yaratmakta ve bunu yaptığında da mevcut imar mevzuatına göre hem imar hem de çalışma ruhsatı alması mümkün olmamaktadır…

Belediyeler bu durumda işyerine, yasal olmamakla birlikte bakanlık onayı ile geçerli hale getirilen “geçici ruhsat“ları daha fazla bir ücretle verip bu işyerlerine göz yumsa da bu sorunun kökünden çözümlenmesi mümkün olmamaktadır…

Bu durumu Tarihi Kemeraltı Esnaf Derneği‘nin genel koordinatörlüğü ve danışmanlığını yaptığım 2004-2007döneminde Kültür ve Turizm Bakanı olan Ertuğrul Günay‘a sunduğumuz bir raporla anlatıp Kemeraltı, Kapalıçarşı ve Bursa Ulu Çarşı gibi özel mekanlar için ayrı bir imar düzeninin hazırlanması önerisinde bulunmuş olsak da bu önerimiz geçen zaman içinde -ne yazık ki- hayata geçirilmemiştir.

Geçtiğimiz günlerde, zaman zaman gündeme getirilip daha sonra pazarlıklara konu edilip gündemden hızla düşen Mezarlıkbaşı‘ndaki katlı otoparkın yıkılması konusu yine gündeme getirilip tartışıldı ve yine hızlı bir şekilde toplumsal hafızadan çıktı gitti…

Evet, yapıldığı dönem itibariyle bir kent suçu olarak temelleri -40 metreye kadar indirilip altındaki bütün arkeolojik değerlerin kazınıp yok edildiği bu otopark yıkılmalıdır; ama, Kemeraltı‘ndaki park sorununu bütüncül bir yaklaşımla ele alıp çözebilmek için tarihi doku içindeki tescilli yapıların siyasi güçle donanmış otopark mafyası tarafından yıkılıp otopark yapılması, kamu otoritelerinin buna karşı çıkmaması sayesinde ortaya çıkan ruhsatsız onlarca otoparkı da bunun dışında bırakmamak, bu tür kaçak otoparklara Kemeraltı bölgesinde izin vermemek koşuluyla…

Ayrıca Havra sokağına bağlı 926 sokakta EGİAD tarafından bir kültür ve sanat merkezi olarak kullanılan Portekiz Sinagogu‘nun hemen yakındaki 11 kapı numaralı tarihi yapıdaki büyük katı atık toplama merkezi, hem olası bir yangında Kemeraltı için büyük bir tehlike oluşturmakta, hem de bu depoyu oradan kaldırmak yerine biriken atıkları alarak onlara yardımcı olduğunu gördüğümüz Konak Belediyesi temizlik kamyonları belediyenin Kemeraltı için tehlike oluşturan bu tehlikeli depoya göz yumduğunu göstermektedir.

Bu deponun Kemeraltı‘nın yangın güvenliği, çalışanlarının da oranın varlığından rahatsız olup fotoğrafını çeken insanlar için nasıl bir tehlike oluşturduğunu daha iyi anlamanız için, -aynen benim de başıma geldiği gibi- o kirli, tehlikeli ve pis deponun fotoğrafını çekip sokakta ilerlemeye başladığınızda sizi takip edip tehdit eden depo çalışanlarının varlığı ile daha iyi anlayabilir, Kemeraltı‘nın nasıl bir bela ile karşı karşıya olduğunu görebilirsiniz….

Bir dönem kaçak otoparkçıların lehine Konak Belediyesi’nin ısrarlı bir şekilde yıkmak istediği tarihi boyoz fırınının bulunduğu tarihi yapı…

Önce büyük tekstil firmalarının ve onların ünlü markalarının, Kemeraltı‘nın başlangıcı olarak kabul edilen Anafartalar Caddesi‘nin Valilik binası hizasından başlayıp Salepçioğlu Hanı‘na kadar uzanan kısmında bir mantar gibi bitip çoğalması, ardından koskoca Küçük Karaosmanoğlu Hanı‘nın otele dönüştürülmesi, Kaplan Mustafa Paşa Hanı‘nın yıkılarak yerine hiç bir şeyin yapılmaması, Kemeraltı‘na ziyaretçi çeken Konak Meydanı‘ndaki belediye hizmet binası ile il emniyet müdürlüğü binalarının yıkılıp yerlerine hiçbir şeyin yapılmaması ve en son ortaya çıkan etrafı diken tellerle çevrilerek kapatılan Salepçioğlu İşhanı, Kemeraltı‘nın ekonomik güç ve cazibesine indirilmiş önemli darbelerdir.

İstanbul‘da Kapalıçarşı, İzmir‘de Kemeraltı ve Bursa‘da Uluçarşı genellikle geleneksel ticaret içinde küçük esnafın bir araya gelip kendi içlerindeki iş kollarına göre kümelendiği küçük işletmelerden oluşur. Bu küçük işletmelerin değişik iş kollarına göre kümelenip bir araya gelmesi onların büyük işletmelere göre önde gelen bir üstünlüğü, bir avantajıdır.

Bu küçük işletmelerin arasında sermayesi büyük, şubesi ve çalışanı fazla markalaşmış işletmelerin girmesi ise küçük işletmeler arasındaki yatay hiyerarşiyi bozan, zaman içinde onları yutup yok eden bir gelişmenin başlangıcı olarak kabul edilebilir. Bu anlamda bugün DeFacto, Flo, Tudors, Lee Wrangler, Teknosa, Pierre Cardin ve Koton gibi büyük firma ve markaların Anafartalar Caddesi üzerinde arz-ı endam etmesi ucuzluğu ile tanınıp bilinen Kemeraltı çarşısının temel özelliğini bozup küçük işletmeleri yutup yok eden bir gelişme olarak kabul edilmelidir.

Başkanlar değişmesine rağmen her yağmur sonrasında karşımıza çıkan aynı manzara…

Tunç Soyer döneminde adeta Kemeraltı Esnaf Derneği başkanı Semih Girgin ile yönetim kurulu üyesi ve Konak mahallesi muhtarı Tamer Yıldırım‘ın gözetiminde yapılan altyapı çalışmalarının önümüzdeki 50 yılda Kemeraltı‘nı kurtaracağı söylenmekle birlikte; hesapsız kitapsız bir şekilde kalitesiz malzeme ve işçilikle yapılan bu çalışmaların ne ölçüde kötü olduğu her yağmurlu havada su basan işyeri manzaralarıyla yeniden ve yeniden kanıtlanmakta, Kemeraltı bölgesi ve çarşısındaki içme suyu, kanalizasyon, doğalgaz, elektrik, atık su ve yağmur suyu sistemlerinin ne ölçüde yetersiz olduğunu defalarca göstermektedir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Tunç Soyer, 2019 seçimleri öncesinde İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri‘nin İzmir Mimarlık Merkezi‘nde yaptığı bir toplantıda TARKEM‘in Kemeraltı çarşısındaki esnafların katılımı ile bir kooperatife dönüştürüleceği sözünü vermekle birlikte yönetim döneminde bu sözünü tutmayıp TARKEM A.Ş.‘nin yönetim kurulu başkanlığını üstlenmiştir.

Kemeraltı, Basmane ve Kadifekale bölgelerinin soylulaştırılmasını amaçlayan İzmir-Tarih, İzmirlilerin Tarihle İlişkisini Geliştirme Projesi ve bu proje doğrultusunda oluşturulan TARKEM A.Ş. isimli şirketin ortakları arasında sadece üç Kemeraltı esnafı bulunmakta olup; bu ortaklardan yönetim kurulu üyesi yapılan Kemeraltı Esnaf Derneği başkanı Semih Girgin‘e Kemeraltı esnafı ile ilgilenip oyalaması görevi verilmiş, İzmir Büyükşehir ve Konak belediyeleriyle İzmir Valiliği ve TARKEM A.Ş.‘nin hiçbir karar ve uygulamasında Kemeraltı esnafının görüş, düşünce, öneri ve eleştirileri sorulmamış, esnaf açık bir şekilde yok sayılmıştır…

2017-2018 yıllarında uygulamaya konulan Kemeraltı Yayalaştırma Projesi, sonrasında hazırlanıp uygulanmayan Kemeraltı Lojistik Planı nedeniyle yetersiz kalmakta, yaya bölgesi dışında kalan alanlardaki yoğun araç parklanması ulaşımı önemli ölçüde aksatmaktadır…

Yıkılan ve yıkanların cezalandırılmadığı Şadırvanaltı (Niflizade) Camii şadırvanı…

Tescilli ya da tescilsiz yapıların geçen zamana dayanamayıp ya da bilinçli bir şekilde yıkılması, tescilli şadırvanların esnaf tarafından yıkılıp cezalandırılmaması, özellikle İzmir Vakıflar Müdürlüğü‘nün yaptığı yanlış cami restorasyonları, zamanında yapılmayan restorasyonlar nedeniyle yıkılıp yok olan yapılar, tescilli tarihi binaların ön yüzlerinin satılan mallarla kapatılıp görünmez hale gelmesi, tarihi yapıların renovasyon adı altında kimlik değiştirmesi, inşaatlar sırasında ortaya çıkan tarihi, arkeolojik eserlerin inşaat sahiplerince yok edilmesi gibi nedenlerle Kemeraltı‘ndaki arkeolojik, tarihi ve kültürel değerler her geçen gün azalmakta, kalitesini kaybetmektedir. Kemeraltı Camii restorasyonlarındaki yanlışlar, Şadırvanaltı Camii olarak bilinen Niflizade Camii‘nin yanındaki şadırvanın dükkanı arkasında olan esnaflar tarafından bilinçli bir şekilde yıktırılması ve bu işi yapanların cezalandırılmaması bu durumun en somut örnekleridir.

İçinde bulunduğumuz ağır ekonomik kriz nedeniyle mali sorunlar yaşayan, kirasını, kredi faizlerini, vergilerini ve SGK primlerini ödeyemeyen esnafın bu kötü gidişine hiçbir belediye, meslek odasının ve sivil toplum örgütünün yardımcı olmaması; böylelikle, birçok köklü firmanın Kemeraltı‘ndan yok olması bölgeyi ve çarşıyı en fazla etkileyen nedenlerden biridir.

Uzunca bir süredir, özellikle de 2012 yılından bu yana İzmirli bir grup sermayedarın bölgeden aldıkları taşınmazlar üzerinden rant elde edebilmek amacıyla ya bireysel düzeyde ya da bir araya gelip bölgenin soylulaşması için girişimlerde bulunduğuna, bunun en son örneğinin ise şu günlerde gelişme ivmesi aşağıya doğru inen TARKEM A.Ş. olduğunu görürüz. Bu kesimlerin ya da şahısların gözünde bu bölge ve bu bölgede bulunan her taşınmaz arkeolojik, tarihi ve kültürel değer bir kültürel miras olmaktan çok alınıp satılacak bir meta, zaman içinde değer kazanacak bir yatırım aracıdır.

Esnafın ranta dayalı ekonominin etkisiyle, ayrıca her zaman içinde taşıdığı sınıf atlama gayretiyle kendini esnaf olarak görmekten vazgeçerek bir girişimci ya da yatırımcı olduğunu iddia etmesi çarşıdaki esnaf kültürünü hırpalayıp zayıflatan en önemli unsurlardan biridir.

Kemeraltı bölgesinde; özellikle Kemeraltı çarşısı esnafları arasındaki sivil toplum ilişkileri ve örgütleri oldukça zayıf ve etkisizdir. 2004 yılında kurulan Semih Girgin başkanlığındaki Kemeraltı Esnaf Derneği 2004-2007 dönemindeki güç ve etkinliğinden uzaktır. TARKEM A.Ş. kontrolündeki bu dernek bugünkü koşullar itibariyle Kemeraltı esnafını temsil etme iddiasındaysa da Kemeraltı bölgesi ile çarşısına ait bütün bu sorunları yönetmekten uzaktır. Geriye kalan Kemeraltı Hayat Platformu ve Salepçioğlu Çarşısı direnişi için kurulan Salepçioğlu Çarşı Esnaf Koruma Derneği ise Kemeraltı‘nın ihtiyaç ve sorunlarını alıp yönetme konusunda yeterli bir örgüt gücüne sahip değildir.

“Ecdad yadigarı” olarak anlatılan hayır kurumu vakıf binasına dikenli tel çekmek…

Peki o halde, Kemeraltı‘nın kurtarılması, başka bir deyimle yeniden, -tabii ki bu arada ortaya çıkan yeni gelişme ve değişimleri de dikkate almak suretiyle- gün geçtikçe bütün bir kenti sarıp işgal eden AVM‘lere karşı eski günlerindeki yerine ve önemine kavuşması için neler yapılması gerekmekte, hangi projeler uygulamaya konulmalıdır?

Yaptığımız tespit, analiz, değerlendirmeler sonucunda ilk elden ortaya çıkan önerileri şu şekilde özetleyebilirim:

1. Kemeraltı bölgesi ve çarşısı ile ilgili konularda görevli, yetkili ve sorumlu olan İzmir Valiliği ile İzmir Büyükşehir ve Konak belediyelerinin, belediyelerin ortak olduğu şirketlerin; ayrıca, UNESCO Alan Başkanlığı ile bölge halkının ve esnafların örgütlü olduğu meslek odalarıyla sivil toplum örgütlerinin ayrı ayrı çalışıp birbiriyle ilgisi olan ya da olmayan işleri yapmak yerine, bu resmi, özel ve sivil kurum ve kuruluşlarla bölgede ve İzmir‘de yaşayan ya da çalışan yurttaşların katılımı ile oluşacak ve bütün bu paydaşların birlikte çalışıp üreteceği projeler çerçevesinde ortak çalışmasını sağlayacak bağımsız bir Kemeraltı Meclisi‘nin oluşturulması,

2. Kemeraltı Meclisi tarafından yapılacak ya da yaptırılacak Kemeraltı bölgesi ve çarşısı ile ilgili tüm bilimsel araştırmaların, bölge halkı, esnaflar ve esnaf örgütleri ile buradan yararlanan İzmirliler tarafından dile getirilen talep, düşünce, öneri, şikayet ve mevcut sorunlar dikkate alınarak disiplinlerarası bir anlayışla gerçekleştirilmesi ve bu araştırmaların ücretsiz olarak yayınlanması,

3. Kemeraltı bölgesi ve çarşısına ait ticari ve kültürel envanterin, bilimsel araştırmalar çerçevesinde düzenlenerek çağdaş bir kent bilgi sistemi içinde güncelliğinin sağlanması,

4. Kemeraltı bölgesindeki kentsel rantı özel ortakların menfaatleri çerçevesinde yönetip bölgenin soylulaşması için kurulan TARKEM A.Ş., şirketteki özel şahıslara ait hisselerin İzmir Büyükşehir ve Konak belediyelerince alınıp esnaflara devredilmesi suretiyle bu bölgedeki hizmetlerin kamu yararı doğrultusunda yürütülmesi,

5. Kemeraltı bölgesinin, dolayısıyla Kemeraltı çarşısının mevcut imar mevzuatı dışında kendine özgü yapılaşma ve imar kuralları olan özel bir bölge olarak düzenlenmesi ve bu bölge/çarşıda bu özel kuralların uygulanması, arkeolojik, tarihi ve kültürel açıdan tescillenmesi gereken tüm somut ve somut olmayan kültürel mirasının tescillenmesi, kamuoyunun tescillenen kültürel miras konusunda bilgilendirilmesi, tescilli yapıların yapı üzerine yerleştirilecek bir plaka ile tanıtılması, bu çerçevede tescilli ya da tescilsiz tarihi yapıların o bölgedeki esnaflara zimmetlenmesini öngören bir sistemin geliştirilmesi,

6. Bölge ve çarşıda yaşayan ya da çalışan tüm canlıların yaşam kalitesini geliştirip zenginleştirmek için yasalarla verilmiş yetkiler çerçevesinde altyapı, sağlık, emniyet ve esenlikle ilgili görevlerin/yatırımların/hizmetlerin eksiksiz yerine getirilmesi; bu çerçevede, tüm kaçak otoparkların kaldırılması, kaçak, ruhsatsız yapılaşmaya izin verilmemesi, yapılanların cezalandırılıp yıkılması, İzmir Büyükşehir ve Konak belediyelerine bağlı KUDEB birimlerinin yasa ile belirlenmiş görev, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde etkin bir şekilde çalıştırılması, Kemeraltı‘nın geceleri aydınlatılarak güvenli bir yere dönüştürülmesi, güvenliğin gece ve gündüz eksiksiz olarak sağlanması, tüm işyerlerine ve yapılara iskan ve çalışma ruhsatlarının verilmesi,

7. Kemeraltı esnafının zor günlerinde ona yardımcı olmak üzere esnaflarla birlikte belediyelerin ve şirketlerinin de katıldığı dayanışma sandıkları ve kooperatifleri kurulması, TARKEM A.Ş. tarafından kurulan Tarihi Kemeraltı Gayrimenkul Yatırım Fonu‘nun esnafa kredi verip destek olan bir banka dışı finans kuruluşuna dönüştürülmesi; ayrıca, belediye ve şirketlerinin tüm mal ve hizmet alımlarında Kemeraltı esnafına öncelik vermesi,

7. Yeni açılacak işyerlerinin belirli bir düzen, bağlantı ve gereksinimler çerçevesinde hangi cadde, sokak ve adreste açılacağını belirlemek amacıyla esnafların üye olduğu meslek odaları ve esnaf dernekleri tarafından bir Kemeraltı Yerleşim Planı‘nın hazırlanıp uygulanması; ayrıca, bölge ve çarşı içindeki mal dağıtım ağı ile ilgili lojistiğin ilke ve uygulamalarını belirleyen bir lojistik planının hazırlanarak uygulanması,

Bu yazının kaleme alındığı hafta sonu günlerinde, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay‘ın kendisine bağlı olup Kemeraltı, Basmane ve Kadifekale bölgelerinde görevli, yetkili ve sorumlu Kent Tarihi ve Tanıtımı Daire Başkanlığı‘nın son 1,5 yıldır yürüttüğü çalışmaları yetersiz bulduğu için belediyedeki tüm daire başkanlarıyla TARKEM yönetim kurulu üyelerini, UNESCO alan başkanını ve Kemeraltı Esnaf Derneği başkanını bir araya getirerek; ancak, toplantıya kendisine bağlı olmayan UNESCO alan başkanı ile Kemeraltı Esnaf Derneği başkanı gibi başka resmi ve sivil kurumların yöneticilerini davet ederek yaptığı toplantıya aynı bölgede aynı konularda faaliyet gösteren Konak Belediyesi yetkililerini; ayrıca, toplantının temel tartışma konularından birini oluşturan İzmir Tarih Projesi‘nin müellifi olup halen İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne bağlı İzmir Akdeniz Akademisi Onursal Başkanı ve Akademi Kurulu üyesi olan Prof. Dr. İlhan Tekeli ile söz konusu bölgede son 13-14 yılında -iyisiyle kötüsüyle- üstün bir enerji ile çalışıp emek veren ve bu nedenle o toplantıya katılanlardan daha fazla bilgi, birikim ve deneyime sahip TARKEM A.Ş. eski genel müdürü Sergenç İneler‘i sahip oldukları bilgi, birikim ve deneyimi paylaşması için nezaketen davet etmediği toplantıda,

İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin Kemeraltı‘nda yaptığı çalışmalarla Prof. Dr. İlhan Tekeli‘nin hazırladığı İzmir Tarih Projesi ile onun bir sonucu olarak kurulan TARKEM A.Ş.‘ni masaya yatırarak yeni bir çalışma düzeni oluşturmaya çalıştığını öğrendiğim için (1); onlardan habersiz bir şekilde iki haftadır yazıp özetlemeye çalıştığım bu önerilerin söz konusu toplantıya katılan tüm belediye yöneticileri tarafından dikkate alınarak onlara yeni bir yol, yeni bir ufuk açmasını, bunu sağlamak amacıyla “her şeyi en iyi ben bilir, ben uygularım” anlayışından vazgeçerek diğer kurum ve kuruluşların yanı sıra bölgede yaşayan ya da çalışan esnaflar başta olmak üzere tüm İzmirlilerle birlikte, onların katkılarını alarak çalışmayı kabullenmelerini ve suya yazı yazdıkları için çöpe atılan plan, programlar yerine somut işler yapmalarını ve yaptıkları iş konusunda bilgi, birikim ve deneyim sahibi olmayan başarısız yöneticilerin tez elden değiştirilmesini diliyorum.

Çünkü başka bir Kemeraltı, başka bir İzmir yok!

(1) “Başkan Tugay: Kemeraltı yakın gelecekte herkes için çekici bir yer olacak“, https://www.izmir.bel.tr/tr/Haberler/baskan-tugay-kemeralti-yakin-gelecekte-herkes-icin-cekici-bir-yer-olacak/57162/156

“Kamuoyunu ilgilendirmeyen…”

Ali Rıza Avcan

Zorlu günlerin içinden geçiyoruz… Hepimiz kendimizce önlemler alıp bu beladan uzak durmaya çalışıyoruz… Dışarıdaki işlerimize son verip, dükkanlarımızı kapatıp, yakınlarımızdan uzak durup hem virüsün ilerlemesine hem de ona yenilmemeye çalışıyoruz…

Kamusal düzeydeki bu seferberliğe katılıp destek verenlerden biri de, İzmir’in tarihi kent merkezindeki Kemeraltı Çarşısı’nı uzun yıllardır kapitalizmin yeni Kabe’si AVM’lere karşı ayakta tutmaya çalışan iş yeri sahipleri ve o iş yerlerinde çalışanlar…

Kemeraltı’nı Kemeraltı yapan o iş yeri sahipleri ve çalışanları şimdi salgın nedeniyle ekmek kapılarını açamıyor, kazandıklarını evlerine götüremiyor ve bu olumsuz durumun nereye kadar devam edeceğini hesaplamaya çalışıyor… Ama bu arada çalışıp kazanamadıkları halde kiralarıyla elektrik ve su faturaları gelmeye devam ediyor… Zaten borç içindeler, zaten ödemelerini zamanında yapamıyorlar… Şimdi ise asıl büyük tehlike gelip dayatmış durumda… Durum daha da kötüye giderse iş yerlerini ya satacaklar ya da şayet bulurlarsa birilerine devredecekler…

Düne kadar herkesin; özellikle de Kemeraltı, Basmane ve Kadifekale bölgesinin gelecekteki toplumsal, ekonomik ve kültürel rantları nedeniyle ortalarda dolaşan, medyada boy boy gözüken valiler, vali yardımcıları, kaymakamlar, bakanlar, milletvekilleri, yerel siyasetçiler, belediye başkanları, onların genel sekreterleri, İzmir sermayesinin yağmacı temsilcileri, o temsilcilerin şirketi TARKEM‘ciler -ne yazık ki- şimdi ortada yoklar… Hiç biri “kötü gün dostu” olarak esnafın içinde bulunduğu durumla ilgilenmiyor, halini hatırını sormuyor, neye ihtiyacın var diye yakınlık göstermiyor…

Bu durum öyle bir hale geliyor ki; seçildiğinin hemen ertesinde bütün bu kurum ve çevrelerin ilgisine mazhar olan İzmir Tarihi Kemeraltı Esnaf Derneği Başkanı Semih Girgin bile isyan ediyor… Facebook’ta yazdığı kişisel mesajında dükkanlarını kapattıkları tarihten bu yana aranmadıklarını, kendileri ile ilgilenilmediğini, sorunlarına çare bulunmadığını söyleyip haykırıyor, adeta isyan ediyor…

İzmir Tarihi Kemeraltı Esnaf Derneği Başkanı Semih Girgin bu duruma isyan ederken Kemeraltı Hayat Platformu sözcüsü Cem Ceylan ise “Kemeraltı’nda Birlik ve Dayanışma Günleri“, “Biz Bize Yeteriz” ve “Kemeraltı Esnafı Kimsenin Umurunda Değil” sloganları ile yola çıkıp Kemeraltı Çarşısı’nın asıl sahibi ve  dostunun yine Kemeraltı esnafının kendisi olduğunu hatırlatıyor…

Kemeraltı’nda çalışan ve yaşayanlar böylesi tepkiler ortaya koyarken, Kemeraltı Çarşısı’ndan sorumlu olan kamu görevlileri; İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir ve Konak belediyeleri, İzmir Ticaret Odası, İzmir Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği ve bu birliğe bağlı onlarca meslek odası neredeler ve ne yapıyorlar? Esnafın kendi içinde bir dayanışma ağı, bir yardımlaşma çabası başlatmayı düşünüyorlar mı? Belli değil…

780x411-1584913971266

Bu sorumluluktan aslan payını alması gereken İzmir Büyükşehir Belediyesi ise garip işlerle uğraşıyor…

Bu durumun en son örneğini sizlerle paylaşmak isterim: 

2012 yılında Prof. Dr. İlhan Tekeli tarafından hazırlanan “İzmir Tarih – İzmirlilerin Tarihle İlişkisini Güçlendirme Projesi“ni 8 uzun yıldır sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi, tüm İzmir’i, bu ülkeyi seven herkesi ve tüm dünyayı ilgilendiren Kemeraltı gibi tarihi, ekonomik ve kültürel bir zenginlikle ilgili çalışmalarının, “kamuoyunu ilgilendirmediğini” belirten resmi bir yazının altına imza atıyor. 

2012 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından uygulamaya konulan “İzmir Tarih – İzmirlilerin Tarihle İlişkisinin Güçlendirilmesi Projesi, 2012 öncesindeki son 30 yılda İzmir Büyükşehir ve Konak belediyelerinin Kemeraltı, Basmane ve Kadifekale bölgelerinde yürüttüğü çalışmalarının bölgesel gelişme bütünlüğü ve canlılık açısından yetersiz olduğu iddia etmekte ve bundan böyle TARKEM‘le işbirliği yapıldığı takdirde bunun başarılabileceğini söylemektedir.

Söz konusu projenin iddia ve hedefi bu olmakla birlikte; 2012 yılından sonraki 8 yıllık sürede İzmir Büyükşehir ve Konak belediyeleriyle İzmir Valiliği ve TARKEM gibi kurumların yaptığı; daha doğrusu yapabildikleri ortada… Çıplak gözle görülen ve belgelere yansıyan gerçeklere göre 2012-2020 döneminde başta TARKEM olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşları tarafından Kemeraltı, Basmane ve Kadifekale bölgelerinde yapılan işlerin sayısı ve bütçesi, 2004-2012 döneminde yapılanların çok çok gerisinde… Yani bu verilere göre TARKEM odaklı proje, vaat ettiği bölgesel gelişme bütünlüğü ve canlılık açısından iddia ettiğinin aksine başarısız bir durumda…

Bizler bu 8 yıllık sürede bir arpa boyu bile yol alınamadığını bilmekle birlikte; İzmir Tarih Projesi‘nin uygulama alanı içinde 2004-2012 dönemindeki 8 yıllık sürede kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılanlarla 2012-2020 döneminde yine aynı alanda aynı kurumlara ilave olarak TARKEM tarafından yapılan işleri mukayese eden bir tablo hazırlayarak bu tablodaki verileri İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir ve Konak belediyeleri, İzmir Ticaret Odası ile Vakıflar Bölge Müdürlüğü‘ne teyit ettirmek amacıyla CİMER, Açık Kapı ve HİM gibi değişik iletişim kanalları üzerinden sorular sorduk.

3 Ocak 2020 tarihinden bu yana sürdürdüğümüz bu çalışmaların bugünkü aşamasında İzmir Valiliği, özellikle de İzmir Valiliği İl Yatırımları İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı, İzmir Büyükşehir ve Konak belediyeleri, Vakıflar Genel Müdürlüğü ısrarlı bir şekilde bilgi vermekten kaçındı, bu konuda yapılanların kamuoyu tarafından bilinmesini istemedi.

Bu çerçevede 20 Şubat 2020 tarihinde CİMER kanalıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarihsel Çevre ve Kültür Varlıkları Şube Müdürlüğü‘ne gönderdiğimiz bilgi talebine 7 Nisan 2020 tarihinde gelen cevabi yazıyı kelimesi kelimesine sizinle paylaşmak isterim:

Belediyemizce yürütülmekte olan İzmir Tarih Projesi kapsamında gerçekleştirilen her bir iş kalemi adına detaylı bilgilerin talep edildiği ilgi dilekçeniz incelenmiştir. Resmi Gazete’de 24.10.2003 tarihinde yayınlanan 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanununun 25. maddesinde “Kurum ve Kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır. Anacak, söz konusu düzenlemeden etkilenen kurum çalışanlarının bilgi edinme hakkı saklıdır” ifadeleri yer almaktadır.

Söz konusu maddeye istinaden ilgi dilekçenizde talep edilen ve erişebileceğiniz hususlara İzmir Tarih Projesinin Facebook, Instagram ve Twitter sosyal medya hesaplarından @ibbizmirtarih kullanıcı adını takip ederek ve izmirtarih.com.tr web sitesinden ulaşılabilmektedir. Konu hakkında bilgi edinilmesini rica ederim.

Evet, aynen aktardığım cevap yazısından da gördüğünüz gibi, 2004-2012 döneminde İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Kemeraltı, Basmane ve Kadifekale bölgelerinde yapılan işlerle 2012-2020 döneminde İzmir Tarih Projesi kapsamında aynı bölgede yapılan işlerin adını, başlama ve bitiş tarihlerini, finansman kaynaklarını, yapılış yöntemlerini ve harcama tutarlarını sormak, İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkililerine göre “kamuoyunu ilgilendirmeyen” işler olarak nitelenip bu konuda bilgi verilmesinden kaçınılmaktadır.

Ayrıca uzun zamandır güncellemedikleri için bugün itibariyle eskiyen, bu nedenle de güvenilir olmayan; ayrıca bilgi vermekten çok göz boyamayı hedefleyen web sitesi ve sosyal medya bilgilerine yönlendiren bir çarpıtma marifetiyle…

91652609_836571523487183_5200228453604917248_o

Evet, herkesin açık ve net bir şekilde gördüğü gibi hizmet binası Kemeraltı, 2. Beyler Sokak’ta olan İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarihsel Çevre ve Kültür Varlıkları Şube Müdürlüğü‘nün yeni müdiresi ile personeli, Kemeraltı, Basmane ve Kadifekale’de yaptıkları hizmetlerle ilgili bilgilerin “kamuoyunu ilgilendirmediği” fikrindedir…

Şimdi bu çerçevede sormak gerekir, Kemeraltı, Basmane ve Kadifekale bölgeleri ile ilgili kendi çalışmalarının kamuoyunu ilgilendirmediği söyleyen İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, niye Kemeraltı Çarşısı ile onun esnaf ve çalışanlarının içinde bulunduğu sıkıntı ve gelecek kaygıları ile ilgilensin ki?

Kemeraltı üzerine… (1)

Ali Rıza Avcan

İzmir’e geldiğimden ilk günlerde, çözülecek yeni bir düğüm gözüyle baktığım ve daha sonrasında bu düğümü çözerek yaşamımın tamı tamama dört yılını verdiğim tarihi Kemeraltı Çarşısı’na şu sıralarda gereken önemi vermediğimi, adeta onu ihla etmeye başladığımı hissediyorum.

Oysa daha ilk günlerde cadde, sokak, çıkmaz ve merdivenlerini, sokak geçişlerini, gözden ırak kalmış kuytularını keşfederek, hangi meslek grubu ya da esnafın nerede yoğunlaştığını araştırıp öğrenerek, sonrasında da her dükkanı, sahip ve çalışanlarını neredeyse ismiyle, her sokağı numarasıyla ezberlediğim, gerginlik üzerine oturmuş toplumsal coğrafyasını aklıma yazdığım Kemeraltı, son zamanlardaki sosyal medya paylaşımlarında pek yer bulamasa da aklımdan hiç çıkmadı, yüreğimin en hassas bölgesindeki varlığını hep korudu.

Bu ihmalkarlık ya da vefasızlığı fazlasıyla hissettiğim için bayram sonrasında ilk yaptığım şey, Kemeraltı’na giderek kulaktan duyduğum bazı yeni gelişmeleri, bir türlü bitmek bilmeyen belediye yatırımlarını görmeye, pazarda ya da markette bulamadığım yiyecekleri arayarak ihtiyaçlarımı gidermeye ve sahaf dostum Hakan Kazım Taşkıran’ı ziyaret edip derin bir İzmir ve Kemeraltı sohbeti yapmaya ayırdım.

İyi de yapmışım. Böylelikle yolda gördüğüm esnaf arkadaşlarla ayaküstü sohbetler yaparak, unuttuğum mekanları anımsayarak, yeni yapılan ya da açılan yerleri fark ederek, kapanan yerler için üzülerek, kitap, fotoğraf, pul, eski eşya ve müzik üzerinden güzel bir sohbeti koyulaştırarak keyifli bir Kemeraltı günü yaşadım. 

O nedenle bundan böyle ara ara ya da zaman zaman Kemeraltı ile ilgili görüp duyduklarımı ya da hissettiklerimi, yolunda giden ya da gitmeyen şeyleri sizlerle paylaşarak bu tarihi bölge ve çarşının kimliğini koruyarak ayakta durması için çaba göstermeye devam edeceğim. O nedenle bu yazının başlığını, 1’den ötesini getirmek amacıyla numaralamaya dikkat ettim.

***

Bugün size sözünü edeceğim şeylerden ilki, İzmir Ticaret Odası tarafından restore ettirilen Başdurak Camii’nin altındaki yeniden düzenlenip Kemeraltı-Başdurak Turistik El Sanatları Çarşısı olacak.

Başdurak Camii Projesi 001Başdurak Camii Projesi 002Başdurak Camii Projesi 003

Kemeraltı’ndaki Başdurak Cami Altında Yer Alan Dükkanların Turistik Çarşı Olarak Kente Kazandırılması Projesi” ismini taşıyıp 2011 yılında başlayan çalışmada “Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın 24 saat yaşayan bir merkez olabilmesi için bünyesinde cazibe noktalarının yaratılması gerekmektedir. Bu doğrultuda hem tarihi bir yapıyı turizme kazandırmak hem de içerisinde geleneksel el sanatları ile özel tasarım ürünleri yaşatacak bir turistik çarşı kurmak hedeflenmiş.

2011 yılında başlatılan bu çalışmada önce Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü ile yapılan 10 yıllık sözleşme uyarınca Başdurak Camii ile bu caminin altındaki dükkanların ve şadırvanların röleve, restitüsyon ve restorasyon projeleri İzmir Ticaret Odası tarafından hazırlatılmış, ardından da caminin altında yapılan toplam 28 dükkan, restorasyon karşılığı kiralama modeline göre kiralanmaya başlanmış. 

Gördüklerimize ek olarak çarşıda bulunan görevliden aldığımız bilgilere göre 28 dükkanın çoğu 10 yıllığına kiralanmış durumda. Geriye sadece 4-5 dükkan kalmış durumda. Kiralanan dükkanların bir kısmı çalışmaya başlamış durumda, büyük bir kısmının da kepenkleri kapalı durumdaydı. Dükkanlar arasında hediyelik eşya satışı yapanlar dışında Alsancak Dostlar Fırını gibi gıda satış yeri olarak kullanılanlar da bulunmaktaydı. 

Bu durumuyla yapılan Kemeraltı-Başdurak Turistik El Sanatları Çarşısı‘nın Kemeraltı’na yeni bir soluk, yeni bir anlayış getireceği kesin. Hem bu nedenle hem de İzmir Tarih Projesi adını verdikleri bir çalışma çerçevesinde uzun uzun raporlar yazıp toplantılar yapan İzmir Büyükşehir ve Konak belediyeleriyle çok ortaklı TARKEM‘in bugüne kadar yapamadıklarının aksine ortaya somut, güzel, anlamlı ve yararlı bir şey koymuş olmaları nedeniyle İzmir Ticaret Odası‘nı ve bu projeyi oluşturduğuna emin olduğum sevgili arkadaşımız Dr. Hitay Baran‘ı kutlamak, kendisine teşekkür etmek gerekiyor.

20170905_15011720170905_15000120170905_15011220170905_145955

Ancak iki önemli noktayı unutmayıp vurgulamak koşuluyla…

Birincisi, bu yeni yapılan çarşının ve dükkanların çevresindeki diğer işyerlerinden; özellikle de Kızlarağası Hanı’ndaki benzerlerinden farklı olması, hediyelik eşya satan işyerlerinin ucuz Uzakdoğu ve Hindistan kaynaklı ürünleri satmamaları amacıyla ülkemize, özellikle de İzmir’e özgü hediyelik eşya tasarım ve üretimi konusunda İzmir Ticaret Odası‘nın onlara yardımcı olması ve liderlik yapması koşuluyla…

İzmir Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı‘nın geçtiğimiz yıllarda bu tür İzmir’e özgü hediyelik eşya tasarımı ve üretimi konusunda yaptıklarını, açtığı yarışmayı hatırladığım için o tarihlerde yapılmış çalışmaların, bu yeni girişim çerçevesinde sürdürülerek bu yeni çarşının başlangıçtaki hedefler doğrultusunda varlığını ve farklılığını sürdürmesinin  yararlı olacağını düşünüyorum.

İkinci olarak da, bu çarşıdaki 28 ayrı işyerinin en kısa sürede çevrelerindeki diğerlerine benzememesi ve bir bütün olarak algılanıp kabul görmeleri, bir anlamda örnek olabilmeleri için bu dükkanların kiralanması ve işletilmesi ile ilgili bir işletim modelinin çarşının kuruluş amaç ve hedefi doğrultusunda oluşturularak yaşama geçirilmesini öneriyorum. Çünkü bir şeyi yapmak nasıl bir başarıysa, yapılanı koruyup sürdürmenin de başka bir başarı olduğuna ve bu iki başarı birlikte gerçekleşmediği sürece yapılanların beyhude olacağına inanıyorum.

İzmir’e, özellikle de Kemeraltı’na ait yeni güzelliklerde buluşmak, doğru, anlamlı, yararlı ve somut şeyleri gerçekleştiğini görüp keyiflenmek dileğiyle….