Ali Rıza Avcan
İzmir, tüm bir kent ölçeğindeki ulaşımı planlarken Körfez’deki deniz ulaşımını dikkate almıyor.
Hem de kent merkezi, koskocaman bir Körfez’in etrafında şekillenmiş olmasına karşın…
Hem de ülkemiz koşullarında gerçek bir ulaşım aracına dönüşmesi oldukça zor olan bisikletli ulaşımı ayrı bir ulaşım alternatifi olarak değerlendirip hazırlanmakta olan ulaşım ana planına yerleştirdiği halde…
Hem de eski belediye başkanı Ahmet Piriştina döneminde Körfez’deki deniz ulaşımına önem verildiğini ve bu konuda olumlu gelişmeler olduğunu görmüş olmamıza karşın…
Bu konuyu geçtiğimiz günlerde Yrd. Doç. Dr. Emrah Erginer‘in TRT Kent Radyo’daki “Denizin Kokusu” isimli programında TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi eski başkanı ve mimar Hasan Topal ile birlikte konuşup değerlendirmeye çalıştık.
Bu programa katılmadan önce de hem ülkemizde hem de dünyada deniz kenarında; özellikle de bir körfez çevresinde gelişmiş kentlerin ulaşım ana planlarına baktık. Örneğin iki ayrı kıta ve bir Haliç çevresinde gelişen İstanbul’un ulaşım ana planına baktık. Amacımız ülkemizdeki ve dünyadaki hangi deniz kentinin deniz ulaşımını ulaşım ana planında ele aldığını görmekti.
Evet, öncelikle baktığımız İstanbul’un Japon Kalkınma Ajansı ile birlikte hazırlanmış 2011 tarihli ulaşım ana planında, hem de onca köprü ve denizaltı tünel yatırımı yapılmış olmasına karşın deniz ulaşımının önemine vurgu yapıldığını, deniz ulaşımının ana ulaşım alternatiflerinden biri olarak değerlendirildiğini gördük.
Oysa İzmir Ulaşım Ana Planı‘nın hazırlığı için 2,5 yıldır katıldığımız ya da yapıldığını öğrendiğimiz toplantılarda, bu toplantılarla ilgili basılı belgelerde birçok kurum temsilcisinin ve bireysel katılımcının bu kentte deniz ulaşımına önem verilmesini istediğini görüyor, duyuyor ve okuyorduk.
Örneğin, 27 Ekim 2016 tarihinde 25 kurum temsilcisinin katılımı ile düzenlenen “Deniz Ulaşımı” konulu tematik uzman çalıştayı sonucunda yayınlanan kitapçıktan “deniz ulaşımı ile diğer ulaşım türlerinin zaman ve mekan açısından entegrasyonunun sağlanması“, “gece seferlerinin başlatılması“, “yeni iskele yapım taleplerinin dikkate alınması“, “deniz ulaşımını kullanan yolcu sayısının arttırılması“, “yeni vapurlarının açık alanlarının az olması” şeklindeki şikayet, talep ve önerilerin öne çıktığını öğreniyorduk.
Yine aynı çalıştayda;
- Deniz ulaşımı ile ilgili daha fazla analiz çalışmasının yapılması, sefer sıklıklarının bu çalışmalar neticesinde belirlenmesi,
- İskelelerde fiziksel düzenlemelerin yapılması (otopark, araç, bisiklet, ışıklandırma vb.)
- Sürdürülebilirlik açısından arz-talep dengesinin gözetilmesi,
- Ulaşım amacının yanı sıra gezi amaçlı vapur seferlerinin düzenlenmesi,
- Fayda-maliyet analizlerinin yapılması,
- Gece seferleri için sefer sıklığının düzenlenmesi (saatte bir sefer veya iki saatte bir)
- Gece seferleri için daha az kapasiteli araçlar kullanılması,
- Yolcu emniyeti açısından gece seferlerinde gerekli güvenlik önlemlerinin alınması,
- Deniz ulaşımının diğer toplu taşıma sistemleri ile entegre olarak planlanması,
- Belirli günlerde deneme seferleri planlanması, dinamik tarifeler üretilmesi,
- Birim maliyeti daha düşük ulaşım türleri ile gece ulaşımının sağlanması,
- Vapur-taksi vb. daha düşük kapasiteli ve daha hızlı araçlar ile deniz ulaşımının desteklenmesi,
- Yeni gemilerde daha fazla açık alan yaratılması amacıyla verimlilik gözetilerek düzenleme yapılması,
- Vapurların İzmir kültürüne özel hale getirilmesi,
- Egzoz salımının dikkate alınması,
- Gemi alımlarında vatandaş görüşünün alınması,
- Gemilerin uzun hatlarda çalıştırılarak daha efektif kullanılması,
- Uygun saatlerde eski gemilerle nostaljik turlar yapılması,
- İskelelerin yapımı sırasında güvenlik, park yeri vb. teknik ve fiziksel şartlarının sağlanması,
- Talep tahminleri, analizler (batimetri, taramalar), trafik akımları, anketler doğrultusunda yer seçimi yapılması,
- Eski iskelelerin yenilenmesi ve yeni iskele noktalarının önerilmesi,
- Deniz uçaklarının bağlanabileceği iskelelerin planlanması,
- Dere ağızlarında düzenli körfez taraması yapılması,
- İskele yapımı öncesinde ilgili kurumlardan görüşlerin alınması,
- Bütüncül bir bakış açısıyla ulusal projeler ile eşgüdümün sağlanması,
- Yerel yönetim tarafından yürütülen “tekne park, denize iniş rampası” projelerine destek verilmesi vb. çalışmaların yapılması,
- Deniz araçları için denize erişim noktalarının geri sahalarının ulaşım bağlantıları açısından değerlendirilmesi,
- İç yürüme mesafesinin az olduğu iskeleler tasarlanması,
- Aktarmada kaybedilen zamanın en aza indirilmesi (bekleme süresi ve yürüme mesafeleri),
- İskelelere yaya ve bisiklet erişiminin kolaylaştırılması,
- Diğer ulaşım türleri ile koordineli olarak sefer planlarının yapılması,
- Yolculuk öncesi ve sonrası vakit kaybının önlenmesi için gerekli çalışmaların yapılması,
- Fiziksel koşulların iyileştirilmesi (park alanları),
- Kentin gelişme aksına göre yatırım planlaması yapılması,
- Arabalı vapurlarda seferlerin sıklaştırılması,
- Okullarda ve diğer kamusal alanlarda bilinçlendirme çalışmaları yapılması,
- Deniz filosunun çeşitlendirilmesi,
- İzmir Körfezi’nden daha fazla faydalanılması amacıyla bireysel ulaşıma imkan verecek altyapı eksikliklerinin giderilmesi,
- Limanın genişletilmesi.
Görüldüğü gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden 13, diğer kamu kurumlarından 6, üniversitelerden, meslek odalarından ve yüklenici firmadan ikişer temsilcinin katılıp deniz ulaşımının asıl kullanıcısı olan “yolcular” adına kimsenin katılmadığı 27 Ekim 2016 tarihli “Deniz Ulaşımı Temalı Uzman Çalıştayı“nda toplam olarak 39 ayrı görüş, öneri ve talep geliştirildiği halde; 12 Eylül 2017 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde yapılan “İzmir Ulaşım Ana Planı – UPİ 3. Paydaş Toplantısı“nda sunumu yapılan “İzmir Ulaşım Ana Planı Alternatif Senaryo Çalışmaları Bilgilendirme” dosyası ile “İzmir Ulaşım Ana Planı Kısa Vadeli Düzenleme Önerileri” isimli dosyada tek bir “deniz” sözcüğünün bile geçmemiş olması; ayrıca, “Deniz Ulaşımı Temalı Uzman Çalıştayı“nda ortaya çıkan görüş, düşünce, öneri ve talepleri içeren tek bir alternatif senaryonun ya da kısa vadeli düzenleme önerisinin yer almaması, İzmir Ulaşım Ana Planı‘nı hazırlayanların kafasında “deniz ulaşımı” diye bir konu ya da kaygının yer almadığını göstermektedir.
Bu çarpıcı durum, o toplantıya katılan bizler için o kadar şaşırtıcı olmuştur ki, o uzun uzun yapılan sunumlar ve açıklamalar sonrasında sunumu yapan konuşmacıya yöneltilen ilk soru “deniz ulaşımı bu planın neresinde?” sorusu olmuştur.
TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi eski başkanı Hasan Topal tarafından yöneltilen bu soruya verilen yetersiz yanıt diğer dinleyicileri de ikna etmediği için hazırlanmakta olan planın daha başlangıç aşamasında büyük bir eksikliğe sahip olacağı anlaşılmış, planın daha hazırlanırken yetersiz olduğu görülmüştür.
TRT Kent Radyo’daki programda da bu konuyu ele aldık. Bir deniz ve liman kenti olan İzmir’de deniz ulaşımı ve bu ulaşımla ilgili politika, strateji, amaç ve hedefler nerede diye sorduk. Kent yöneticilerini ve İzmir Ulaşım Ana Planı‘nı hazırlayanları deniz ulaşımına önem vermeleri için uyarmaya çalıştık. Körfezdeki iskelelerin, hatların, sefer sayılarının, gemilerin, yolcuların ve taşınan araç sayısının arttırılması gerektiğini ifade etmeye çalıştık.
Ardından da, hazırlanmakta olan İzmir Ulaşım Ana Planı‘nda deniz ulaşımına gereken önem ve önceliğin verilmeyişi nedeniyle, kıyısından köşesinden plana dahil edilen İzmir Körfez Geçişi Projesi‘nin önünü açmak amacıyla ona rakip olacak alternatif bir ulaşım hattının yaratılmasından ya da geliştirilmesinden mi kaçınılıyor acaba diye düşünmeden de edemedik….
Devam Edecek…