Bir kenti avuçlarının içinde hissetmek…

Ali Rıza Avcan

Bir kenti avuçlarının içinde hissetmek… Yani onu bilip tanımak, avucunun içinde kavradığın herhangi bir nesne gibi ona dokunmak, ondaki gerilim ve canlılığı hissedip onun kalp atışlarını duymak… İstanbul gibi günün her anında yaşadığını, Ankara ya da İzmir gibi geceleri ya da yaz aylarında gevşeyip uykuya çekildiğini bilmek…

Ben bunu eski zamanlarda ya görerek ya da duyarak, hatta dokunarak yapardım… Ardından da görüp duyduklarımı unutmamaya, içime çektiğim kentin kokusunu hatırlamaya çalışarak onu zihnimde yaşatmaya ve yeniden yaratmaya çalışırdım… Hatta bir yere, bir mekâna ait en iyi görüntünün hafızamda kalanı olduğuna inanıp onun fotoğrafını çekmezdim…

Safranbolu…

İşte o nedenle 1989’da belediyesini denetlediğim Safranbolu‘da dedemin 1930’lu yıllarda posta müdürü olarak görev yaptığı, annem, anneannem ve 2 dayımdan oluşan ailesinin barındığı lojmanı ve alt katında da çevre köylere gidip gelen posta katırlarının ikamet ettiği 3 katlı tarihi yapıyı onca yaşlı Safranbolulu amcanın işe yaramayan sonuçsuz hafızalarına rağmen, aile albümünde defalarca bakıp hafızama kazıdığım fotoğraf sayesinde keşfetmiş, yıllar içinde edindiğim bu görsel hafıza becerisi nedeniyle kendimi kutlayıp övünmüştüm… Çünkü o kent, o fotoğrafı gördüğümden bu yana, oraya daha önce hiç gitmemiş olsam da içimde, en azından avucumun içinde yaşıyordu…

1990’lı yılların Bahçelievler’i…
Bahçelievler…

Bu durum 1994-1997 döneminde İstanbul‘un Bahçelievler Belediyesi‘nde kısa adı KEBİM olan Kent Bilgi İşlem Merkezi projesinin yöneticiliğini yaptığım tarihe kadar devam etmişti. O tarihlerde Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) ve ODTÜ‘de çalışan arkadaşlar sayesinde bir kentin, o kente dair her türlü mekânsal  ve sözel bilginin yeni yeni gelişmeye başlayıp öğrenmeye çalıştığım küçücük bir bilgisayar ortamına aktarılabileceğini öğrenmeye başlamıştım. Avrupa‘da, özellikle ABD‘nde oldukça yaygın olan kent bilgi sistemleri henüz ülkemizde bilinmiyor, sadece DİE‘nün Ankara‘daki Devlet mahallesinde uzaydan çekilmiş hava fotoğraflarıyla deneme çalışmaları yaptığını duyuyorduk.

Ayrıca ülkemizdeki tapu kayıtlarıyla imar planları ve gerçek durumu gösteren halihazır haritalar birbiriyle çakışmadığı için bu sorun giderilmediği sürece kent bilgi sistemlerinin hayata geçirilmesi mümkün görülmüyordu. Neyse ki bu büyük engeli, o tarihlerde Bahçelievler belediye başkanlığı görevinde bulunan mimar Saffet Bulut, adeta İskender‘in kördüğümü elindeki kılıçla kesip soruna kökten çözüm bulmasında olduğu gibi, 1990 nüfusu 322.234 olan 16,7 km2 büyüklüğündeki ilçedeki tüm imar planlarını halihazır haritalara göre yeniden hazırlattığında; ayrıca, ilçede faaliyette bulunan 4 ayrı tapu müdürlüğüne bilgisayar sistemi kurup bütün tapu kütüklerini bilgisayar ortamına aktarılmasını sağladığında ve tapudaki bilgisayar sistemi ile belediyedeki bilgisayar sistemi arasında bağlantı (network) kurduğunda tüm Türkiye‘ye örnek olabilecek yeni bir kent bilgi sisteminin altyapısını hazır hale getirmişti.

Bahçelievler saha çalışmasından bir an…

Bunun üzerinde aralarında şehir plancısı sevgili Işık Kutlayan‘ın da bulunduğu 200’e yaklaşık genç insan, her biri ayrı bir belediye büyüklüğündeki 11 mahalledeki bütün cadde ve sokakları dolaşarak kentte yaşayan ya da çalışanlarla ilgili tüm sözel bilgileri toplamış ve bu bilgileri, belediyenin imar müdürlüğündeki dosya bilgileri ile eşleştirerek mekânsal fiziki verilerle sahadan toplanan sözel verileri aynı ortamda birbiri ile ilişkilendirip mukayese ederek doğrulamış, daha sonra bu bilgileri tapu ve muhtarlıklarla kurulan networkler sayesinde devamlı olarak doğrulayıp güncellemeye başlamıştık.

Böylelikle belediye başkanının “kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” mantığıyla yaptığı büyük harcamaların karşılığını hem tüm vergi mükelleflerinin sayısını 2’ye, 3’e; hatta 4’e katlayarak fazlasıyla çıkarmış, hem de bu sistemin açılış törenine gelen dönemin başbakanı Mesut Yılmaz‘ın Şirinevler mahallesinde oturan akrabalarıyla ilgili sorularını doğru ve eksiksiz bir şekilde yanıtlayarak ondan aldığımız övgülerle projenin ne ölçüde yerinde ve sürdürülebilir olduğunu ortaya koymuştuk.

Bu anlamda çoğu kez karanlıkta yürüyüp binlerde hata yaparak öğrendiğim ya da bilişim teknolojisinin o zamanki kısıtları nedeniyle çaresiz kaldığım bu proje sayesinde bir kenti avuçlarımın içinde hissetmenin rasyonel, mantıki yönlerini keşfetmiş, bu sayede kentin nasıl capcanlı bir varlık olduğunu daha iyi öğrenmiştim.

Daha sonraki İzmirli yıllarımda ise bu çalışmaya çok benzeyen; ama ondan çok daha geride kalan bir çalışmanın saha çalışmalarını yürüttüm. 2007 yılında Avrupa Birliği‘nden sağlanan yardımlar çerçevesinde İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İzmir Bölge Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen “İzmir Adrese Dayalı Coğrafi Bilgi Sistemi Projesi” çalışmalarının ilk adımı olan Bornova ilçesi pilot projesinde, Ankaralı sahtekâr bir şirket adına saha koordinatörü olarak çalışarak 2007 yılı Ocak-Nisan ayları arasında Bornova‘nın 36 mahallesi ve 12 köyündeki yapı adreslerinin doğrulanarak sokak mobilyalarıyla birlikte bilgisayar ortamına aktarılması gibi basit bir işte sahada çalışan yüzlerce genç insanı koordine etmiştim. Ancak söz konusu şirket yetkililerin imzaladıkları sözleşmeye aykırı davranıp bazı işleri taşeron şirketlere yaptırması, üstüne üstlük İzmir Büyükşehir Belediyesi adına topladığımız verilerin, Bornova Belediyesi‘nin aynı konuda aynı nitelikte ikinci bir ihale açarak işi verdiği İzmirli firmaya ücreti karşılığında aktarıldığını görünce alacaklarımı içeride bırakarak sırf adımı korumak kaygısıyla o işi bırakmak zorunda kalmıştım.

İzmir‘in diğer 29 ilçesinde de yapılacak aynı işe örnek olmak üzere gerçekleştirdiğimiz bu çalışmada her bir mahalledeki yapıların adreslerini Numaralama Yönetmeliği‘ne uygun olarak kontrol edip varsa yanlışlıkları düzeltiyor, bu arada bu iş için hiç de uygun olmayan basit fotoğraf makineleri ile yapıların önüne, binanın boyutlarını belirlemek üzere “karelaj” ismi verilen görselleri koyarak fotoğraflarını çekiyor ve bulvar, cadde, sokak ve meydanlardaki sokak mobilyalarının fotoğraflarıyla birlikte bilgisayar programlarına aktarılmasını sağlıyorduk. O nedenle, İzmir‘de yaptığım bu işin o yerleşimin tapu kayıtları, imar planı ve halihazır haritalarıyla herhangi bir derdi, özellikle de bu verilerin birbirleriyle çakışıp çakışmaması gibi bir sorunu olmadığı için İstanbul‘da yaptığım işin kalitesi yanında oldukça basit olduğu ortaya çıkıyordu.

Dediğim gibi, benim genç arkadaşlarla birlikte yaptığım iş sonucunda derlenip bilgisayar ortamına aktarılan verilerin Bornova Belediyesi‘nin bilgisi dahilinde gizli bir şekilde aynı işi yapan İzmirli firmaya satıldığını öğrenmem üzerine görevimi bırakmak zorunda kalmıştım. Hatta bizzat gidip bu işi örgütleyen Bornova Belediyesi başkan yardımcısını sözlü olarak uyarmama karşın…

İzmir Büyükşehir Belediyesi ilk kez Bornova‘nın 36 mahallesi ile 12 köyünde gerçekleştirdiği bu model çalışmayı daha sonra diğer ilçelere yaymış ve böylelikle uzun zamandır kullandığımız 2 ve 3 Boyutlu İzmir Rehberi isimli uygulamalar karşımıza çıkmış; hatta zaman zaman bu uygulamalardaki eksiklik ve yanlışlıkları İzmir Büyükşehir Belediyesi Coğrafi Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı‘ndaki tanıdıklara aktararak yardımcı olmaya çalışmış, konu ile ilgisi olan birçok arkadaş ve dostuma bu uygulamaları tavsiye etmiş, uzun süreler çalışmayan 3 Boyutlu İzmir Rehberi uygulaması için değişik tarihlerde uyarılar yaparak işler hale gelmelerini sağlamaya çalışmıştım.

Bugünlerde ise Tarihi Mekanlar Kişisel Ansiklopedisi‘nin yaratıcısı sevgili dostum Erol Şaşmaz ile birlikte Alsancak Limanı ve İstasyonu arkasındaki Umurbey mahallesinin cadde ve sokaklarını tek tek dolaşarak ve her bir yapıyı fotoğraflayarak envanterini hazırlamaya, bu çalışmada sırasında kültür mirası olarak tescillenmiş olan yapılarla henüz tescillenmemiş olanları belirlemeye; böylelikle, eskilerin “Cerenage” (Kalafat Yeri), “Daragatch (νταραγάτς)”, “Daragatsi (Δαραγάτσι)”, “Darağaç“, İngilizlerin de “Peg’s Hole” (Takoz/Çivi Deliği” adlarıyla andığı ve bugünlerde Umurbey mahallesi adı verilen ve 2023 yılı ADNKS verilerine göre 308 kişilik nüfusa sahip ufak sakin yerleşimin tarihi açıdan oldukça zengin hikayesini yazmaya kadar gidecek uzun bir yolculuğun ilk adımlarını atıyor, daha sonra not ettiğimiz bilgilerle çektiğimiz fotoğrafları bilgisayarımızdaki 2 ve 3 Boyutlu İzmir Rehberleri, Tapu Kadastro Parsel Sorgulama, Google Earth ve Konak Belediyesi E-İmar uygulamalarındaki bilgilerle; ayrıca, Konak ve İzmir Büyükşehir belediyelerinin internet ortamında yayınladıkları imar planı değişikliği raporlarındaki bilgilerle mukayese etmeye, 1905 tarihli Wagner ve Debes, Jacques Pervititch gibi eski haritacı ve kartografların hazırladığı haritalardaki bilgileri bu işe dahil etmeye çalışıyoruz.

Orhan Beşikçi ve Turgay Gülpınar ile Stamatiadis’in un değirmeni önündeyiz…

Bu çalışma sırasında, özellikle de 2 ve 3 Boyutlu İzmir Rehberi uygulamalarını incelerken haliyle bu uygulamalarla ilgili hazırlık çalışmalarının yapıldığı 2007, 2013, 2015, 2016, 2018 ve 2020 yıllarında İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nce yanlış ya da eksik yapılmış veya hiç yapılmamış şeylerle karşılaşıyoruz… Ama bu konuda karşılaştığımız tek ve en önemli şey tabii ki, bu harita uygulamalarının hiç birinde İzmir metropolündeki ilçeler dışındaki diğer ilçelerde; örneğin Ödemiş, Bergama, Bayındır ya da Tire‘de bu çalışmalardan tek bir şeyin bulunmayışı, olanlarda ise 2013 sonrasında tek bir gelişmenin olmayışıdır!

Kısacası, İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin İnternet sayfasında yer alan bu 2 ve 3 Boyutlu İzmir Rehber uygulamaları aradan 18 yıl geçmiş olmasına karşın bugün itibariyle tüm İzmir‘i kapsamamakta ve kapsayanlarda da 2013 yılından bu yana, yani 12 yıldır tek bir değişikliğin yapılmamış olmasıdır!

Daha doğrusu başında sırasıyla Aziz Kocaoğlu, Tunç Soyer ve Cemil Tugay‘ın bulunduğu İzmir Büyükşehir Belediyesi ile şimdilerde hem belediye encümen üyesi hem de daire başkanı olup “Kıyı Ege Bölgesi’nde Erozyon Risk Modeli Tasarımına Coğrafi Yaklaşım” başlıklı tezi ile doktor unvanını alan ve Cemil Tugay‘ın Karşıyaka belediye başkanı olduğu dönemde aynı belediyenin etüd proje müdürü iken seçimlerin hemen arkasından, 10 Haziran 2024 tarihli meclis kararıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Bilgi Sistemleri Dairesi başkanı olan Gökhan Gündüzoğlu‘ndan ve ekibinden bu eksikliğin giderilmesi suretiyle mevcut adrese dayalı coğrafi bilgi sisteminin, kendi daire başkanlığının adında geçen gerçek bir kent bilgi sistemine dönüştürülmesi konusunda tek bir tık, tek bir gelişme, tek bir proje bulunmamaktadır!

Evet, 1994-1997 döneminde İstanbul Bahçelievler Belediyesi‘nde Türkiye‘nin ilk kent bilgi sistemini yaratan resmi ve kurumsal bir projeyi yöneten, 2007 yılında İzmir’de bunun çok ama çok gerisindeki “Bornova Adrese Dayalı Coğrafi Bilgi Sistemi Projesi“nin saha uygulamasını yöneten biri olarak şimdi arkadaş ve dostlarımdan aldığım desteklerle İzmir İli, Konak ilçesinin 113 mahallesinden biri olan 1.716.585,19 m2 büyüklüğündeki Umurbey mahallesinin 4 (Liman, Şehitler, Tariş, İşçiler) caddesi ile 30 sokağındaki toplam 680 yapı ile ilgili temel bilgileri hem sahayı dolaşıp fotoğraflamaya, hem de değişik kaynaklardaki bilgilerle karşılaştırıp doğrulamaya çalışan sade bir yurttaş olarak bu konuda görevli olan Konak ve İzmir Büyükşehir Belediyeleri‘nden beklenti, talep ve önerilerimi şu şekilde özetleyebilirim:

1) Ülkemizdeki tüm kent ve yerleşimlerde önemli bir sorun olarak karşımıza çıkan tapu kaydına esas kadastral pafta, ada ve parsellerle imar planlarındaki pafta, ada ve parsellerin hem kağıt üstünde, hem de sahada birbirleriyle çakışmasının sağlanması,

2) 2007 yılında bulvar, cadde, sokak ve meydanlardaki binaların numaralama mevzuatına uygunluğunu denetlemek amacıyla kısıtlı imkanlar çerçevesinde gerçekleştirilen envanter çalışmasının gerçek bir kent bilgi sistemine dönüştürülmek suretiyle tüm kenti ve ilçelerini kapsayacak şekilde yeniden yapılması,

3) Belediyeler ölçeğinde yapılacak bu çalışmanın Tapu, İZSU, Gediz Elektrik ve mahalle muhtarlıkları düzeyindeki bilgi kaynaklarıyla ilişkilendirilerek zenginleştirilmesi,

4) Bu şekilde derlenen fiziksel mekâna ait bilgilerle aynı mekâna ait sözel bilgilerin 2, 3 ya da 5 yıllık dönemler itibariyle güncellenmesi,

5) Ayrıca İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne ait 2 ve 3 boyutlu İzmir rehberlerinin, gerektiğinde ilçe belediyeleri ile işbirliği içinde kentteki tüm kamu hizmetleriyle (tapu, elektrik, içme suyu, atık su ve yağmur suyu sistemleri, İnternet, kablolu sistemler, yapı envanteri, kültür mirası envanteri vb.) ilgili bilgi ve verileri kapsayacak şekilde bütünleştirilerek geliştirilmesi gerekmektedir.

Yararlanılan kaynaklar

Ünal, L.İzmir Coğrafi İmar Bilgi Sistemi“, Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi, 2011/2, Özel Sayı, s.77-83.

Liman arkası’nda olup bitenler…

Ali Rıza Avcan

Bugünkü yazım, Alsancak semtinin hemen arkasında, eskiden TARİŞ ya da İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne ait olan arsalarda şimdi bir duvar gibi yükselen ya da yakın bir gelecekte Elektrik Fabrikası, Sümerbank Fabrikası ve Şark Sanayi gibi eski fabrikaların arsalarına ya da hemen yanlarına inşa edilen/edilecek lüks gökdelen, rezidans, otel, ofis, iş ve alışveriş merkezleriyle oluşturulan soylulaştırılmış alanlarla buralarda yaşayan/yaşayacak insanlara bir ayrıcalık olarak sunulan büyük boyutlu belediye yatırımlarıyla ilgili olacak…

Uzaktan bakıldığında…

Ülkemizin ilk endüstriyel yapılarından 1856 tarihli Aydın (Alsancak) tren istasyonu ile İzmir-Aydın demiryolu hattının başlangıcını, demiryolları ile ilgili birçok atölye, tamirhane ve depoyu, çok sayıdaki tabakhane binası ve yel değirmeniyle un, iplik, dokuma, elektrik, havagazı, kağıt ve meyanbalı fabrikasını; ayrıca, 1955 yılında inşa edilip konteyner hacmi bakımından ülkemizin yedinci, kargo tonajı bakımından on üçüncü büyük limanı olan Alsancak Limanı‘nı barındıran eskinin Darağaç, şimdinin Umurbey ve Ege mahallelerinde yapılmakta olan onlarca gökdelen ve İzmir Sümerbank Fabrikası arsasına yakın zamanda yapılacak il emniyet müdürlüğü binasıyla bölgenin gelecekteki yoğun trafiğini rahatlatmak amacıyla mevcut cadde ve sokakları genişleten yeni imar planlarının burada yaratacağı soylulaştırılmış mahalleler ile buralara taşınacak TC vatandaşlarıyla yabancıların beraberlerinde getireceği yeni yaşam biçiminin, tüm İzmir‘e, yakın çevresindeki Alsancak ve Tepecik mahalleleriyle Meles vadisine ve buranın meskun halkına; özellikle de, Ege ve Tepecik mahallelerinde yaşayan Romanlarla buradaki birçoğu tescillenmemiş endüstriyel kültür mirasına vereceği zararlarla ilgili olacak…

Yakına gelindiğinde… Böylelikle 1970’li yıllarda Kordon’a çekilen “Çin Seddi“ne ilave olarak, içerideki kaleyi korumak için 2020’li yıllarda ikinci bir sur duvarı yaparcasına…

Önceleri Darağaç, şimdilerde Umurbey adıyla anılan bu sanayi bölgesi ve hemen yanındaki işçi mahallesi, son yıllarda TARİŞ‘in, şimdilerde de İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin ucuza sattığı arsalarda mantar gibi biten yeni gökdelenlerin yurdu olmaya başladı.

Bu gökdelenlerin arasında benim bilip takip etmeye çalıştıklarım ise;

Yenilenen Alsancak Stadyumu‘nun hemen yanında Teknik Yapı tarafından TARİŞ‘in eski arsasında yapılmakta olan 7 blokta 1.057 adet konut, 35 dükkan, 5 kültür alanı ve 1 oteli kapsayan 24 katlı Evora İzmir Projesi,

hemen yanında yine aynı şekilde TARİŞ‘in arsasında Pekerler & Burakcan İnşaat tarafından yapılmakta olan 7 blokta 1.069 adet konut ve 37 ticari üniteyi kapsayan 24 katlı AllSancak Projesi,

İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nce yapılan ihale sonucunda Teknik Yapı‘ya verilen ve o tarihten bu yana bir türlü bitirilemeyen Ege Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında Teknik Yapı‘nın kendi adına yaptığı 50 katlı (173 m) Divan Residance İzmir Projesi oluşturuyor.

Fotoğrafın sol ön kısmında denize yakın beyaz bloklar “Evora İzmir“, onun hemen arkasındaki gri renkli bloklar ise “AllSancak” projelerine ait…

Bu bölgedeki bu üç büyük proje dışında yapılan, yapılmakta olan ya da yapılacak olan daha birçok gökdelen projesi bulunuyor. Vikipedi kayıtlarına göre (4) İzmir kent merkezindeki 100 metre üstündeki yapımı bitmiş toplam 30, yapımı devam eden 30, yapımı planlanan 10 gökdeleni; yani, toplam 70 gökdeleni dikkate aldığımızda; karşımıza, Umurbey ve Ege mahallelerinin hemen yakınındaki Tepecik, Mersinli, Halkapınar gibi yerlerde yapılmakta olan 58 katlı Mahall Bomonti, 30, 37 ve 38 katlı üç ayrı Folkart Vega binası, 72 katlı İnci Mega ve 47 katlı İnci Smyrna, 524 bağımsız birimi kapsayan 51 ve 28 katlı iki ayrı V Yeni Konak A yapısı gibi projeler çıkar ve bu durum hemen yakınlarındaki Alsancak, Kahramanlar, Basmane ve Pasaport gibi “İzmir’i İzmir yapan” tarihi yerleşimlere ait kentsel siluetlerin ve yapısal özelliklerin temelden bozulup yok olmasına yol açar.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ileride burada yeni bir gökdelenin da yükseleceğini bilerek 150 milyon liraya sattığı tapunun Umurbey mahallesi, 7869 ada, 1 parsel kaydındaki 5.963 metrekarelik değerli arsası…

Her ne kadar, İZSU yetkililerinden aldığım yeni bir bilgiye göre, Alsancak mahallesinin kıyı kesimindeki su taşkınlarını önlemek için ayrıca bir proje hazırlandığını ve ihalesinin de önümüzdeki aylarda yapılacağını öğrenmiş olsam da; önceliğin neden asıl su ve deniz baskınlarının yaşandığı Alsancak mahallesinin deniz kıyısı ile sular altında kalan bölümleri yerine gökdelenlerin inşa edildiği bu bölgeye verildiğini anlamış değilim.

Sonuç olarak;

2000’li yıllardan bu yana İzmir‘in yeni iş merkezi (MİA) adıyla Bayraklı, Turan, Halkapınar, Mersinli, Ege ve Umurbey mahallelerinde arka arkaya yapılan çok katlı gökdelenler, adeta İzmir‘in tarihi kent merkezini kuşatan ikinci bir sur duvarı gibi kentin arka cephesini kapatıyor ve yakın çevresindeki Tepecik, Basmane, Pasaport, Çankaya ve Alsancak semtlerindeki kültürle mirasla onun fiziki çevresini ve yaşam biçimini zorlayıp kimliğini değiştiriyor.

Çoğu İzmirlinin siyasi bir körlükle “ama bütün bunlara iktidar; yani AKP izin veriyor” diyerek kendisinin ve partisini bu olumsuz gelişmenin dışında tutma gayretine rağmen bu gökdelenlere çoğu kez İzmir Büyükşehir ve Konak belediyeleri izin veriyor, milyonlarca lira tutarındaki inşaat ve yapı kullanım harçlarını büyük bir memnuniyetle bu iki belediye tahsil ediyor; hatta her iki belediye başkanı neredeyse İzmir‘deki tüm gökdelenlerin uygulama projesini çizen BASİFED‘in yeni başkanı ile kol kola girip fotoğraflar çektiriyor, aynı masanın çevresinde konuşmalar yapıyor, İzmir İktisat Kongresi‘nin 103. yılı nedeniyle yapılan ve sponsorluğunu BASİFED‘in üstlendiği 4. İzmir Kadın ve İktisat Kongresi‘nde, projesi BASİFED başkanının firmasınca çizilen Rönesans Holding (Rönesans Eğitim Vakfı)’e ait Neva Yalı‘nın reklamının yapılmasını görmezlikten geliyor.

AKP iktidarı da 2020 depremi sonrasında yıkılan İzmir il emniyet müdürlüğünü tarihi İzmir Sümerbank Fabrikası bahçesinde yapmaya karar vererek ya da buradaki İzmir Elektrik Fabrikası ve Şark Sanayi gibi tarihi yapıları özelleştirmeye açarak onların yeni gökdelenlerin arsası olması için çabalıyor…

Yerli ya da yabancı fark etmez… İZSU onların daha rahat, daha konforlu ve daha manzaralı def-i haceti için elinden geleni yapıyor…

İzmir Büyükşehir Belediyesi bu arada gökdelenci inşaat firmalarına yeni alanlar açmak için kendisine ait büyük bir arsayı 150 milyon lira gibi düşük bir bedelle satarak adeta ateşe körükle gidiyor… Aynen bir zamanlar, Mavişehir‘deki Karşıyaka Belediyesi‘ne ait arsa payının o tarihlerde Karşıyaka Belediye Başkanı olan Cemil Tugay tarafından oldukça düşük bir fiyatla Mehmet Cengiz‘e satılmasında olduğu gibi…

Ardından da İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne bağlı İZSU Genel Müdürlüğü‘nün iki yıl önce başlamış görüşmelerin sonucu olarak Dünya Bankası‘ndan aldığı 110 milyon Euro (4 Milyar 182 Milyon 200 Bin liralık)’luk kredi, bu gökdelenlerin yağmur suyu ve atık su sistemlerini yapmak için tahsis edilip bunun tanıtımını yapmak için büyük toplantılar düzenliyor, bu şekilde edinilen kredilerin öncelikle bu bölgedeki gökdelenler için harcamanın adımlarını atmaya başlıyor…

Bizler ise yanlış önceliklere dayanan bütün bu adaletsizlik ve hukuksuzluklar olurken; adeta “cambaza bak!” stratejisiyle CHP‘nin cumhurbaşkanı adayı kim olacak, gidip onunla fotoğraf çektirelim, daha önce çektirdiğimiz fotoğrafları sosyal medyada paylaşalım ya da adayların üniversite diploması var mı gibi sudan konularla uğraşıp duruyoruz?

(1) Yaşar Ürük, Yenigün Gazetesi, (Erişim Tarihi: 21.02.2025), https://www.gazeteyenigun.com.tr/makale/17160233/yasar-uruk/insanlarin-asildigi-semt

(2) Yaşar Ürük, Yenigün Gazetesi), (Erişim Tarihi: 21.02.2025), https://www.gazeteyenigun.com.tr/makale/17165522/yasar-uruk/daragacina-yakindan-bakmak

(3) Yaşar Ürük, Yenigün Gazetesi, (Erişim Tarihi: 21.02.2025), https://www.gazeteyenigun.com.tr/makale/17183279/yasar-uruk/daragacinin-diger-gizemleri

(4) İzmir’deki En Yüksek Binalar Listesi, Vikipedi Özgür Ansiklopedi, Erişim Tarihi: 22.02.2025, https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0zmir%27deki_en_y%C3%BCksek_binalar_listesi

(5) İzmir Büyükşehir Belediyesi, (Erişim Tarihi: 222.02.2025) https://www.izmir.bel.tr/tr/Haberler/alsancak-in-altyapisini-guclendirecek-proje-yurttaslara-tanitildi/53682/156#:~:text=%C4%B0ZSU%20Genel%20M%C3%BCd%C3%BCrl%C3%BC%C4%9F%C3%BC’n%C3%BCn%20Alsancak,terfi%20merkezi%20projesi%20yurtta%C5%9Flara%20tan%C4%B1t%C4%B1ld%C4%B1.

(6) İZSU Genel Müdürlüğü, (Erişim Tarihi: 22.02.2025) https://www.izsu.gov.tr/tr/Haberler/alsancakin-altyapisini-guclendirecek-proje-yurttaslara-tanitildi/16018#:~:text=%C4%B0ZSU%20Genel%20M%C3%BCd%C3%BCrl%C3%BC%C4%9F%C3%BC’n%C3%BCn%20Alsancak,terfi%20merkezi%20projesi%20yurtta%C5%9Flara%20tan%C4%B1t%C4%B1ld%C4%B1.

(7) İZSU Genel Müdürlüğü, https://www.izsu.gov.tr/tr/Haberler/izsu-genel-mudurlugu-110-milyon-euroluk-yatirimla-hayata-gecirecegi-projeyi-vatandaslara-tanitti/15975 (Erişim Tarihi: 22.02.2025)

(8) İZSU Genel Müdürlüğü, İzmir İli Konak İlçesi Ege Mahallesi Atıksu ve Yağmur Su Şebeke Projesi (Alsancak Liman Alanı), (LOT 2), Çevresel ve Sosyal Yönetim Planı (ÇSYP), Ocak 2025, (Erişim Tarihi: 23.02.2025,) https://www.izsu.gov.tr/CKYuklenen/Basin_odasi/tefwer_0cak_2025/IZSU_ESMP_Lot2_tr_rev2_25.01.13_cc.pdf

(9) Konak İlçesi Ege Mahallesi (Alsancak Liman Bölgesi) Yağmur Suyu Şebekesi ve Kanalizasyon İnşaatı Projesi (LOT-2), Ocak-2025, https://www.izsu.gov.tr/CKYuklenen/Basin_odasi/tefwer_0cak_2025/brosur_web3.pdf