Bugünkü paylaşımımız, Karşıyaka Atatürk, Annesi ve Kadın Hakları Anıtı’nın mevcut statik durumunu belgelemek amacıyla geçtiğimiz günlerde İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Yapı ve Deprem Mühendisliği Birimi öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Cem Çelik‘in İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Bölge Kurulu’na sunduğu 4 Haziran 2017 tarihli statik raporu.
Konu: İzmir Karşıyaka “Atatürk, Annesi ve Kadın Hakları Anıtı” Yapısal Hasarları
ANIT YAPISAL SİSTEMİNİN BUGÜNKÜ DURUMU VE ONARIM ÖNERİLERİ
HAKKINDA KİŞİSEL GÖRÜŞ
İzmir Karşıyaka Anayasa Meydanı’nda yer alan “Atatürk, Annesi ve Kadın Hakları Anıtı” ulusal bir yarışma sonucunda yapımına 1972 yılında karar verilmiş ve 1973 yılında açılmıştır. Anıt yaklaşık olarak H=27m yüksekliğindedir (Foto 1~9). Anıt
yapısal sistemi yedi adet düşeye yakın konumdaki dikdörtgen kesitli betonarme kolonun dairemsi bir plan şeması üzerinde düşey konsol biçiminde yerleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Kolonlar zemin üst kotundan itibaren değişken kesitli ve eğrisel bir formda başlayıp üst kotlara çıktıkça sabit kesitli ve doğrusal bir şekil almaktadır. Anıt yüksekliğinin yaklaşık 1/3~1/4’ü yükseklikte dairesel betonarme bir kiriş kolonları bu kotta bağlamakta, heykel ve diğer kabartma figürler bu betonarme kirişe mesnetlenmektedir.
Anıtın betonarme uygulama projesine ulaşılamamasına karşın yerinde çekilen pek çok fotoğrafı vardır. Bu fotoğraflar incelendiğinde zamanla oluşan bazı hasarlar göze çarpmaktadır. İzlenen hasarların neredeyse tümü betonarme elemanlar (kiriş ve kolonlar) içindeki çelik donatının korozyonu sonucu ortaya çıkan değişik düzeydeki hasarlardır. Hasar, anıtın zemine yakın bölümlerinde yoğunlaşmakta, üst kotlara çıktıkça azalmaktadır. Kolonlardaki boyuna donatı yoğunluğu dikkati çekmekte, proje olmamasına karşın, bu durum anıtın önemli bir mühendislik hizmeti gördüğünü kanıtlamaktadır. Döneminin pek çok yapısı gibi bu yapı da gerek denize olan yakınlığı gerekse zaman içindeki bakımsızlığı ve gereği gibi dış etkilerdenkorunamaması sonucu korozyon hasarına uğramıştır.
Yapının yapıldığı dönemin yönetmeliklerine uygun olarak özenle projelendirildiği ve
inşa edildiği görülmektedir. Başka bir deyişle, yapı iyi bir mühendislik hizmeti almış
olup mühendislik bakımından döneminin iyi örneklerindendir; korozyon dışında günümüze kadar bölgede oluşan irili ufaklı depremlerden hasar görmemiştir. Gerçekte yapıda deprem hasarı oluşturacak aşırı bir yük de yoktur. Ana sorun bakımsızlıktır.
Mevcut hasarlar Türkiye’deki aynı döneme ait pek çok betonarme binada izlenen korozyon hasarının çok tipik bir benzeridir. Bu tür hasarlar yapının özgün biçimini bozmadan çok rahatlıkla giderilebilmektedir. Örneğin, anıtta heykel ve kabartma figürler askıya alındıktan sonra, betonarme elemanlardaki beton örtü tabakası (pas payı) kaldırılabilir ve hasarlı çelik donatılar belirlenebilir. Bu konuda gelişmiş yapı kimyasalları kullanılarak çelik donatılarda korozyona karşı koruma etkin bir biçimde gerçekleştirilebilir. Yüksek mukavemetli tamir harcı ile de betonarme elemanlarda onarım tamamlanabilir. Bu şekilde onarılmış sayısız betonarme yapı bulunmaktadır. Donatılarda kesit kaybı olması durumunda, donatı eklenerek sistem özgün durumundaki güvenlik düzeyine getirilebilir. Ortaya çıkacak hasar durumuna bağlı olarak yapının onarılarak özgün tasarım taşıma gücüne ulaştırılması ya da gerekli olması durumunda güçlendirilmesi için ileri kompozitlerden de yararlanmak mümkündür (CFRP elemanlar gibi). Bu çalışmaların kapsamlı bir proje kapsamında ele alınması gerekmektedir. Bunun için öncelikle yapısal sistemin rölövesinin hazırlanması gereği açıktır.
Sonuç olarak, İzmir Karşıyaka “Atatürk, Annesi ve Kadın Hakları Anıtı”nda izlenen hasarın türünün betonarme elemanlarda sıkça görülen korozyon hasarı olduğu anlaşılmaktadır. Bu tür hasarlar genelde aşırı bakımsızlıktan ve çevre koşullarından kaynaklanmakta olup deprem yükleri ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Anıt yapısal sisteminin yukarıda açıklanan yöntemlerin uygulanması durumunda (anıtın özgün durumunu koruyarak) çok rahat bir şekilde onarılabilir/iyileştirilebilir olduğu açıktır. Bu çalışma yapıldıktan sonra anıt bu tür yapılardan beklenen güvenlik düzeyinde kullanılabilir durumda olacaktır.