Yağma devam ediyor!

Ali Rıza Avcan

İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin 27 şirketini, eskisi ve yenisiyle CHP‘li bir belediyenin şirketlerindeki koltukların, 31 Mart 2024 tarihli seçimler sonrasında, o koltuklarda oturan eskilerin çöp sepetine atılıp yeni misafirlere de “siz daha önceleri neredeydiniz? Sizi sabırsızlıkla bekliyorduk” dercesine; adeta, fethedilen düşman kalesinden ele geçirilmiş ganimet gibi nasıl yağmalandığını ortaya koyduğum 8 Temmuz 2024 tarihli “Ganimetler galibindir” başlıklı yazımdan bu yana, tamı tamamına 4 ay 10 gün geçmiş…

Yağma, yolsuzluk, hırsızlık, ganimet vb… vb… vb…

Bu kadar kısa bir sürede, yakın zamanda yayınlanıp herkesin merakla okuduğu İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İZFAŞ ve İZDOĞA şirketlerinin 2024 yılı denetim raporları sayesinde hiç bilmediğimiz, haberdar olmadığımız yeni bilgilerle karşılaştık; kıyıda köşede kalmış gizli kuytularda % 49 hisselerle ve özel amaçlarla kurulmuş birtakım hibrit şirketler sayesinde belediye hizmetlerinden başka işlerin “özel” ya da kamuoyunca bilinip tanınmayan kişilerle birlikte nasıl kotarıldığını öğrendik.

AKP iktidarı süresince, o eski bildiğimiz mali denetim kurumu Sayıştay‘ın cemaat örgütlenmeleri nedeniyle Sayıştay olmaktan çıktığını ve yayınlanan denetim raporlarının sansürlenip yayınlandığını bilmekle birlikte; her yıl yayınlanan Sayıştay denetim raporlarını izleyip okumanın bize böyle sürprizler getirdiğini görmek de hoş, güzel bir şey…

İşte o nedenle, bize bir sürpriz gibi gelen bu yeni bilgilerle sayısının 27’den 33’e çıktığını öğrendiğimiz 16 belediye şirketiyle bu şirketlerin hissedarı olduğu 17 şirketi; daha doğrusu, koskocaman bir belediye holdingini yeniden masaya yatırıp incelemeye karar verdim.

Ancak bundan önce, çoğunluk hissesi İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne ait şirketlerle bu şirketlerin ortak olduğu toplam 33 şirketin adını, güncel sermaye miktarını, kayıtlı olduğu ticaret müdürlüğü bilgisiyle sicil numarasını, şirketle ilgili en son ilamın yayınlandığı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi (TTSG) yayın tarihini, yönetim kurulu üyelerini ve genel müdürle yardımcılarını gösteren en yeni listeyi sizlerle paylaşmak isterim.

Tabii ki bu arada, şirketlerden birini alıp yerine başka birini koymaya meraklı ve hevesli, bunu adeta bir oyuna ya da alışkanlığa dönüştüren yeni belediye başkanı Cemil Tugay boş durmayıp yeni görevlendirme yazılarının altına imzalar atmamışsa…

Ayrıca bu listenin, söz konusu şirketlerin İnternet sayfasındaki “Bilgi Toplumu Hizmetleri” bölümündeki bilgi ve belgelerle TTSG‘nde yayınlanan ilamlar dikkate alınarak hazırlandığını, son günlerde gündeme gelen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu‘nun İzmir‘e yolladığı yeni genel sekreter Ramazan Ercan‘ın Cemil Tugay‘ın bu görevden ayrılmasından sonra İZFAŞ yönetim kurulu başkanı olduğuna dair haberlerde olduğu gibi, henüz TTSG‘nde yayınlanmamış olan yeni görevlendirmelerin bu listede yer almadığını ifade etmek isterim.

Ardından da bu yeni tablo üzerinden İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin 33 şirketindeki görevlendirmeler konusunda şu an itibariyle gördüğüm, görebildiğim yanlış, eksik ya da ilginç noktaları maddeler halinde özetleyerek sizlere yardımcı olmak isterim:

CHP‘li belediyeler ve belediye başkanları, çoğu kez Cumhuriyet‘in ilk yıllarında inşa edilen tüm fabrika, kurum ve kuruluşların 1980 yıllardaki Turgut Özal iktidarı sonrasında, özellikle de AKP döneminde özelleştirmeler yoluyla yok edildiğini söyleyip kendi yaptıklarını “sosyal belediyecilik” ya da “toplumcu belediyecilik” olarak takdim etseler de; asıl olarak, devraldıkları belediye şirketleriyle ve bunların faaliyet alanlarını zaman içinde genişletip sayılarını arttırarak o özelleştirme rüzgarını başka bir şekilde sürdürmüş, belediye eliyle belediyecilik yapmaktan vazgeçip kapitalizmin sömürü araçlarından biri olan şirketler eliyle belediyecilikle ilgisi olmayan işler yapıp, halkın aleyhine ve sermayenin yararına işler yapıyorlar…

Bunun en güzel örneklerini ise, İzmir büyükşehir belediye başkanlarının eş, dost, akrabalardan oluşan liyakatsiz kişilere terk ettiği, o nedenle kötü yöneticiliğin bir sonucu olarak her yıl artan miktarda zarar eden; buna rağmen, faaliyet alanları belediye hizmetlerini aşacak şekilde devamlı genişleyip sayıları sürekli artan 33 adet belediye şirketinde görebiliriz.

Gelin isterseniz bu belediye hizmetlerinin şirketler eliyle özelleştirip holdingleşme hikayesinin son ayrıntılarını hep birlikte izleyelim:

Evet, yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi belediye şirketlerinin sayısı, 8 Temmuz 2024 tarihinden sonra; daha doğrusu biz o şirketlerden haberdar olmadığımız, o yeni şirketlerin isimleri belediyeye ait hiçbir resmi belgede yazılı olmadığı için bizim cahilliğimiz çerçevesinde 27’den 33’e çıkmış. Neyse ki, İZDOĞA ve İZFAŞ Sayıştay denetim raporları sayesinde bu şirketlerden haberdar olduk… Tabii ki, iş işi geçtikten, atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra…

Tamı tamamına 33 şirket… Nüfusu İzmir‘e göre daha fazla olan İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerindeki şirketlerden daha fazla sayıda şirketimiz, şirket sermayemiz, şirket yöneticimiz ve daha çok şirket yolsuzluğumuz varmış… Bu yolsuzluk, hırsızlık, kamu zararı ve israfın vahim sonuçları ise bunlardan sadece ikisini oluşturan İZFAŞ ve İZDOĞA 2024 yılı Sayıştay denetim raporlarında yazılı… Birisi çıksın da, “biz bunları yapmadık” desin!

İzmir Büyükşehir Belediyesi son zamanlarda İZENERJİ, İZDOĞA ve İZFAŞ gibi şirketleri eliyle % 49 hissesi kendisine, geriye kalan % 51 hissesi birtakım şahıs ya da kişilere ait ilginç, tuhaf şirketler kuruyor. Bizim daha önceden bildiğimiz İZGÜNEŞ A.Ş. ile Sayıştay denetçisinin ortaya çıkardığı İZMAVİ ve İZHABİTAT şirketleri böylesine kurulmuş şirketler. Bu % 49 + % 51’in nedeni şu ana kadar anlaşılmış değil. Muhtemelen belediye hissesinin % 50’yi aşması durumunda Sayıştay denetimine giriliyor olması nedeniyle bu şirketlerin, Sayıştay denetiminden kaçırmak amacıyla bu şekilde kurulduğu anlaşılıyor.

Şirketlerin % 51 payına sahip tek ortaklı şirketler de ya kamuoyunca bilinip tanınmayan ya da kötü şöhretleriyle tanınıp bilinen isimler… Örneğin İZGÜNEŞ‘teki % 51’lik hisseye sahip olan Barteş Enerji Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi‘nin İnternet, sosyal medya ve kamuoyu ölçeğinde bilinmeyen tek ortağı Osman Barlas Kuşçu, İZMAVİ‘nin % 51’lik hissesine sahip olan Atlas Atık Yönetimi ve İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi‘nin tek ortağı Ender Haberdar ile Ber Çevre ve Lojistik Anonim Şirketi‘nin tek ortağı Serdar Göktürk ve onlarla birlikte çalışan Güldenir Kurtar, İZHABİTAT‘ın yine aynı şekilde % 51 ortağı olan Bitkisan Ziraat Peyzaj İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi‘nin pek tanınıp bilinmeyen tek ortağı Ercan Kahveci… Ne hikmetse kurulan şirketlere % 51 oranıyla hissedar yapılan isimler hep tek ortaklı şirketlerin sahibi…

Diğer yandan bu isimler arasında yer alan Erzincan, Refahiyeli Ender Haberdar ismi diğerlerinden farklı olarak kamuoyu tarafından fazlasıyla bilinip tanınıyor; ama o da hiç ummadığınız bir şekilde… Bunu en iyi şekilde sevgili dostum gazeteci Serdar Öztürk‘ün henüz dumanı üstünde tüten 16 Kasım 2024 tarihli en son yazısından öğrenebilirsiniz…

Aşağıya eklediğim tablodan göreceğiniz gibi, devamlı zarar eden İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinin sermayesi, belediye bütçesinden; yani, kamu kaynaklarından yapılan aktarmalarla devamlı büyümekte ve bu büyük sermaye tutarları bir israf konusu olarak hepimizin cebini, cüzdanını, hepimizin bütçesini olumsuz yönde etkiliyor… Bu büyüklük gördüğünüz gibi, 30 Temmuz 2023 tarihinde 7,5 milyar düzeyinde iken 22 Ocak 2024 tarihinde 8,8 milyara, 7 Ekim 2024 tarihinde 11,5 milyara ve son olarak 18 Kasım 2024 tarihi; bugün itibariyle 12 milyar liraya yükselmiş durumda… Tablodaki yeşille boyanmış hücreler sermayenin azaltıldığı şirketleri, kırmızıyla boyanmış hücreler ise arttırılan şirketleri gösteriyor.

Sermayesi bugünkü tarih itibariyle 1.836.550.000.- lira olan İZBETON‘un, geçmiş yıllar zararı bağımsız denetim şirketinin raporuna göre 31 Aralık 2023 tarihi itibariyle 5.595.361.681.- lira, 2023 yılına ait faaliyet ve net dönem zararı 482.140.311.- lira olduğu ve bu rakamlar toplam dönen varlıklarını 984.637.457.- lira düzeyinde aşmış olmasına karşın; bugün itibariyle iflas etmiş olan bu şirketin yönetim kurulu koltuklarını işgal edenlere herhangi bir şekilde hesap sorulmaksızın halen belediye bütçesinden kaynak aktarılıyor olması, bu şirketlerin İzmir’in ve bizlerin refahını nasıl bir sülük ya da kene gibi nasıl sömürdüğünün en iyi örneğidir. (1)

31 Mart 2024 tarihli seçimlerin kazananı Cemil Tugay, başkanlık koltuğuna oturduğu günlerde bazı belediye şirketlerini kapatıp yönetim kurulu üyelerinin sayısını azaltacağını belirtmekle birlikte; aradan geçen 7 ayın sonunda hiçbir şirket kapatılmamış, yönetim kurullarındaki üye sayısı ise vaat edileni doğrulayacak düzeyde azalmamıştır.

Bunun en iyi kanıtı ise, Tunç Soyer döneminin son aylarına isabet eden 22 Ocak 2024 tarihinde tüm şirketlerde belediye başkanınca görevlendirilmiş 132 adet yönetim kurulu üyesi bulunduğu halde 18 Kasım 2024 tarihinde % 15,91 oranındaki bir azalmayla 111 adet yönetim kurulu üyesinin bulunmuş olmasıdır.

Karşımızda ilginç bir belediye başkanı var… Adeta okullardaki sınıf mümessilleri gibi bir zamanlar yanaştığı Özgür Özel ya da şimdilerde yanaştığı yeni limanı Ekrem İmamoğlu adına sınıfta konuşanı yazıp tek ayak üstünde cezalandırır gibi şirket yöneticisi yaptıklarını büyük bir dikkatle izliyor, herhangi bir yanlış hareketini gördüklerini cezalandırmak amacıyla anında görevden alıyor, kendisine biat edenleri ise koruyup kolluyor… Bir anlamda Karşıyaka‘dayken yaptıklarını aynen devam ettiriyor… Bunu da daha çok kendisinin güvenip seçtiği, özellikle de belediyede danışman, daire başkanı ve şube müdürü olarak çalışırken verdiği payeyle şirket yöneticisi olarak görevlendirdikleri için yapıyor… Bu tür liyakatsiz insanları şirket yöneticisi yapıp daha sonra beğenmediği bir davranışları olduğunda; örneğin kendisine muhalif bir hareketin içinde girdiklerinde ya da adları Sayıştay denetim raporunda geçtiğinde isimlerinin üstünü çizip hemen görevden alıyor…

Sınıf mümessilinin marifetleri: Tek ayak üstünde ceza almak… 🙂

Bunun en yeni örneği ise, İZBETON‘un iflas aşamasına geldiği ilk günlerde, “ben size yurtdışından finansman kaynağı bulurum” diyerek yerini korumaya çalışan ve Tunç Soyer‘in “dışişleri bakanı” olarak tanınan Onur Kadir Eryüce‘yi İZDOĞA‘nın başına getirip yine aynı şekilde dış ilişkilerden sorumlu başkan danışmanı olarak görevlendirmesine; böylelikle Tunç Soyer‘in sağ kolu olarak tanınan bu şahsın “kral öldü, yaşasın kral” şeklinde ortaya çıkan tercihine rağmen onu Sayıştay‘ın son İZFAŞ denetim raporunda adının geçmiş olması ya da yine aynı gerekçeyle İZFAŞ genel müdürü Canan Karaosmanoğlu‘nu hemen görevden alması olarak gösterilebilir.

Sanırım bu nedenle, şirket yönetimlerinde yer alan bu şahısların tümü sabah akşam Cemil Tugay‘ın ya da İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin sosyal medya paylaşımlarını ❤️ işareti koyarak beğenmek, hitap ederken de mutlak bir itaatle onun gözlerine minnetle bakıp “başkanım” ya da “başkanım öyle uygun gördü” demeyi vazife biliyorlar… Adeta büyük usta Nazım Hikmet‘in “Davet” isimli şiirinde söylediği şu sözleri hatırlatırcasına;

Tunç Soyer‘in İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde belediye ve şirketlerin yönetiminde Bornova Anadolu Lisesi (BAL) mezunlarının oluşturduğu bir grubun ağırlığı vardı ve bu durum çoğu kez eleştiri konusu oluyordu. Şimdi de, yeni belediye başkanı Cemil Tugay‘ın belediyeye beraberinde getireceği kadro konusunda büyük sıkıntıları olduğu için el attığı ilk grup Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi‘nde birlikte okuduğu sınıf arkadaşları ve onların oluşturduğu “Sınıf arkadaşları grubu” olmaya başladı. Daha önce hiçbir belediye tecrübesi olmayan genel sekreter yardımcısı hekim Pınar Okyay, Grand Plaza yönetim kurulu üyesi yapıp eşiyle birlikte APİKAM‘ı teslim ettiği Nejat Yentürk ve Eşrefpaşa Hastanesi‘nde yönetici olmadığı halde şirket yönetim kurullarına yerleştirilen hekimler bu grubun oluşmaya başladığının en önemli işaretleri… Belli olmaz, belki bu gruptakiler Cemil Tugay‘ın Karşıyaka belediye başkan adayı olduğunda onunla birlikte Karşıyaka Spor Kulübü formalarını giyerek Cemil Tugay lehine propaganda çalışması yapan hekimler arasındaki şahıslar bile olabilir…. (2)

Cemil Tugay’ın sınıf arkadaşı hekimler propaganda çalışmasında; “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmezmiş…” 🙂

İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nde yönetici konumunda çalışan bazı şube müdürü ve daire başkanları; özellikle de ESHOT ve İZSU‘daki yöneticiler ağırlıklı olarak şirket yönetim kurulu üyesi yapılırken bu yeni dönemde bazı daire başkanlarının bu imkandan yararlanamadığı görülmekte… Tunç Soyer döneminde bu şekilde yönetim kurulu üyesi olan Kültür ve Sosyal İşler, İtfaiye, Mezarlıklar, Kent Tarihi ve Tanıtımı, Strateji Geliştirme, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler, Sosyal Hizmetler, Sağlık İşleri, Kentsel Dönüşüm, Muhtarlık İşleri, Emlak Yönetimi ve Afet İşleri dairesi başkanlarının şirket yöneticisi yapılmaması, şube müdürü ve daire başkanları arasında ayrımcılık yapıldığını gösteren oldukça dikkat çekici bir durum…

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ilgili 2024 yılı Sayıştay denetim raporunda da belirtildiği üzere, belediyede yönetici pozisyonunda olmayan danışman, hekim gibi kişilerin belediye şirketlerinde yönetici olarak görevlendirildiği görülmekte…

Başkan danışmanları Elif Demirci İşleyen‘in İZDOĞA‘da, Ali Suha Sabuktay‘ın İZTARIM‘da yönetim kurulu üyesi, APİKAM‘da “kurum danışmanı” adıyla adeta APİKAM‘ın asıl yöneticisiymiş gibi istihdam edilen Aybala Yentürk‘ün buna ek olarak İZELMAN yönetim kurulu başkanı, Eşrefpaşa Hastanesi başhekim yardımcılarından Filiz Dağ‘ın İzmir İnovasyon‘da, Bayram Köse‘nin İZELMAN‘da, doktor Gaffar Karadoğan‘ın İzmir İnovasyon‘da ve Yavuz Uçar‘ın Grand Plaza‘da yönetim kurulu üyesi yapılması bu hukuksuzluk ve yağma düzeninin en iyi örnekleridir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin 2024 yılı Sayıştay denetim raporunda da belirtildiği gibi, asıl görevi karar ve uygulama birimlerinden bağımsız bir şekilde belediye içi faaliyetleri denetlemek olan İç Denetim Birim Başkanı Cahit Kurtalan‘ın kurulduğu günden bu yana yaptığı faaliyetlerle tartışmalara konu olup; işte bu nedenle, yeni belediye başkanı Cemil Tugay tarafından temkinle yaklaşılan İZTARIM A.Ş.‘nde yönetim kurulu üyesi yapılması ve kendisinin bunu kabul etmiş olması, belediyenin iç yapısındaki karar, yürütme ve denetim birimlerinin ayrılığı ilkesine ve kamu etik değerlerine, daha doğrusu ülke düzlemindeki dengeler bozulduğu için CHP ve diğer muhalefet partileri tarafından sık sık gündeme getirilen yasama, yürütme ve yargı güçleri arasındaki “Güçler Ayrılığı İlkesi” uyarınca doğru ve hukuki değildir.

Yine aynı şekilde, asıl görevi belediye şirketleri hakkında karar verip bunların faaliyetlerini denetlemek olan İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin bazı ayrıcalıklı üyeleri şirketlerin yönetim kurullarında görevlendirilmiştir.

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin CHP‘li üyeleri Zafer Levent Yıldır‘ın İZBETON‘da, Saadet Çağlın‘ın ÇEŞTAŞ, İZENERJİ ve İZETAŞ‘ta, Nilüfer Bakoğlu Aşık‘ın EGEŞEHİR‘de, Mustafa Özuslu‘nun İZFAŞ ve İZMİR DOĞALGAZ‘da yönetim kurulu üyesi olarak görevlendirilmiş olması bu durumun en iyi örneğidir.

Cumhuriyet Halk Partisi ve hatta adı geçen belediye meclisi üyeleri, şayet ülkemizdeki yasama, yürütme ve yargı arasındaki Güçler Ayrılığı İlkesiyle bu güçler arasındaki karşılıklı dengeyi gerçekten samimi bir şekilde savunuyorsa; bunu önce kendi belediyelerinde uygulamalı ve Kamu Etik Değerleri’ne de aykırı bu durumdan bir an önce vazgeçmelidir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketleri ile bu şirketlerin hissedar olduğu toplam 33 şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan isimleri gösteren aşağıdaki listeye baktığımız takdirde, bu şirketlerde doğrudan doğruya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay tarafından görevlendirilen 112 yönetim kurulu üyesi arasından bazılarının aile ölçeğinde ya da başka nedenlerle diğer üyelerden daha ayrıcalıklı olduğu görülmektedir.

(Tabloda sarıyla renklendirilen isimlerin şirketlerle ilgili görevlendirilmeleri bizzat İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay tarafından yapılıyor.)

Karı-koca kategorisinden yönetim kurulu üyesi ve yönetim kurulu başkanı yapılarak ayrı bir aile saadetinin konusu yapılan Grand Plaza yönetim kurulu üyesi Nejat Yentürk ile İZELMAN yönetim kurulu başkanı yapılan Aybala Yentürk,

a) 3 ayrı şirkette (İZARITMA, İZENEJİ, İZETAŞ) yönetim kurulu başkanı, 1 şirkette de (İZMİR JEOTERMAL) yönetim kurulu üyesi yapılan Erhan Uzunoğlu,

b) 1 şirkette (İZDOĞA) yönetim kurulu başkanı, 1 ayrı şirkette (İZARITMA) yönetim kurulu başkan vekili, 2 ayrı şirkette (İZHABİTAT, İZMAVİ) yönetim kurulu üyesi yapılan başkan danışmanı Onur Kadir Eryüce,

a) 1 şirkette (İZENERJİ) yönetim kurulu başkan vekili, 2 ayrı şirkette (ÇEŞTAŞ, İZETAŞ) yönetim kurulu üyesi yapılan İBB meclis üyesi Saadet Çağlın

a) 2 ayrı şirkette (İZMİR İNOVASYON, İZULAŞ) yönetim kurulu üyesi yapılan İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanı Ahsen Düşenkalkan,

b) 2 ayrı şirkette (İZBETON, İZQ) yönetim kurulu başkan vekili yapılan İBB eski genel sekreter Barış Karcı,

c) 2 ayrı şirkette (İZFAŞ, İZMİR DOĞALGAZ) yönetim kurulu üyesi yapılan İBB belediye meclisi üyesi Mustafa Özuslu,

d) 2 ayrı şirkette (İZMİR METRO, İZBAN) yönetim kurulu başkan vekili yapılan Raif Canbek,

e) 1 şirkette (TETUSA) yönetim kurulu başkanı, 1 şirkette (İZMAVİ) yönetim kurulu üyesi yapılan Konak Belediyesi eski başkanı ve Kemeraltı Koordinatörü Erdal İzgi,

f) 1 şirkette (İZMİR METRO) yönetim kurulu üyesi, 1 şirkette (İZBAN) yönetim kurulu üyesi yapılan İBB Raylı Sistemler Daire Başkanı Alpaslan Kara,

g) 1 şirkette (İZFAŞ) yönetim kurulu başkan vekili, 1 şirkette (İZKÜLTÜR) yönetim kurulu üyesi yapılan Canan Karaosmanoğlu Alıcı,

h) 1 şirkette (İZTARIM) yönetim kurulu başkan vekili, 1 şirkette (İZDENİZ) yönetim kurulu üyesi yapılan İBB Mali Hizmetler Dairesi Başkanı Pınar Çalışkan,

bu ayrıcalıklı olma halinin prens ve prenseslerini göstermek açısından en iyi örneklerdir.

Adeta, İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinin daha iyi yönetilip hizmet üretmek ve kâra geçmek için sabırsızlıkla beklediği bu isimlerin, belediye başkanı tarafından “ayrıcalıklılar” kategorisinden birden fazla görevlendirilmiş olması, sık sık iktidar cenahı itibariyle gündeme getirilen kirlenme ve çürüyüp kokma halinin bir CHP belediyesi itibariyle hayat bulan ve utanılması gereken örnekleridir.

Hele ki, bu yazının 14. maddesinde gündeme getireceğimiz yüksek huzur haklarıyla murahhas üye ücretlerini dikkate aldığımızda…

Evet, bu konuda iktidar belediyeleri de, muhalefet belediyeleri de aynı noktada… Hiç kimse, hiçbir belediye başkanı görevlendirdiği şahısların kariyeri ile görevlendirdiği şirketin ne yaptığına, faaliyet alanı ve konularına bakmıyor…

Hep söylemişimdir; belediye şirketlerini kendilerine ait İnternet sayfalarında yöneticilerinin özgeçmişlerini, bugüne kadar görevlendirildikleri şirketle aralarındaki bağlantıyı kurabilmek için o şirketin faaliyet alanı ve konusu ile ilgili olarak hangi bilgiye, tecrübeye, deneyime, birikim ve beceriye sahip olduklarını göstermek için bunu kendileri ile ilgili bölümde açıklasınlar diye… Aynen büyük kurumsal holding ve şirket İnternet sayfalarında olduğu gibi…

Ama sakın bunu, yakın zamanda İZENERJİ şirketinin yaptığı gibi yapmasınlar… Özellikle de yönetim kurulu üyesi Yusuf İncili‘nin sayfasındaki gibi bizi gereksiz ayrıntılarla uğraştırmasınlar… Zira orada o yöneticinin şirketin iştigal alanıyla ilgili bilgilere rastlamak yerine o şirketle hiç alakası olmayan bilgilere rastlıyoruz… Örneğin Yusuf İncili‘nin polis ya da güvenlik görevlisi olarak nerelerde çalıştığını öğreniyoruz; ama kendisi dışındaki Bornova Anadolu Lisesi (BAL), TMMOB ve Hukuk Fakültesi kökenli diğer üyelerin şirketi temsil etmek anlamında hangi yabancı dilleri konuşabildiğini, İZENERJi şirketinin faaliyet alanına giren hangi yayınları yaptığını, hangi ulusal ve uluslararası toplantıda hangi bildirileri sunduğunu, şirket yönetimi anlamında hangi düzeyde ticari bilgiye sahip olduğunu ve benzeri bilgileri göremiyoruz.

Oysa bu tür kamu şirketlerinin İnternet sayfalarında yer alan yönetici bilgileri ve “Bilgi Toplumu Hizmetleri” bölümüne konulması gereken bilançolar, kâr-zarar tabloları, genel kurul tutanakları o yöneticilerin liyakat düzeyini ortaya koyan, o şirketin hangi düzeyde kurumsal ve güvenilir olduğunu kanıtlayan; ayrıca, o şirketin ne derecede şeffaf olduğunu gösteren kurumsal saygınlık belgeleridir.

2024 yılına ait İzmir Büyükşehir Belediyesi Sayıştay Denetim Raporu‘nu okuduğumuzda, belediye şirketlerinin yönetim kurulu üyelerinin, huzur hakkı yanında ayrıca murahhas üye ücretleri de aldığını ve bu ödemelerle ilgili miktarların genel kurul kararı yerine genel kurulun verdiği yetkiye dayanılarak bizzat yönetim kurulu üyelerince belirlendiğini; yani, yönetim kurulu üyelerinin alacağı huzur hakkı ve murahhas üye ücretlerini bizzat kendilerinin belirlediğini; ayrıca yönetim kurulu toplantılarına katılmayan üyelere de huzur hakkı ödendiğini gördük.

Ardından da İZBETON, İZDENİZ ve İZENERJİ‘ye ait İnternet sayfalarının “Bilgi Toplumu Hizmetleri” bölümlerinde yer alan 8 Mayıs 2024, 26 Mayıs 2024, ve 31 Mayıs 2024 tarihli genel kurul kararlarından her iki şirketin her bir yönetim kurulu üyesine huzur hakkı karşılığı olarak her ay net 20.000 lira ödenmesine; ayrıca, yönetim kurulu içinde atanacak murahhas üyelere aylık net 140.000 liraya kadar ödeme yapılması konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini okuyarak bu soygunun somut kanıtlarını edindik. Hele ki bu kararı verenler arasında 3 ya da 4 ayrı şirkette görevli olanların yer aldığını fark edince bu yağmanın nasıl büyük bir boyuta ulaştığını görerek belediye meclisi üyeliği ile şirket yöneticiliğinin hiç bir ahlaki kaygı duyulmaksızın bir kazanç kapısına, bir mesleğe dönüştürüldüğünü anladık.

Belediyelerin kendi bütçelerinden; yani bizlerin ödediği vergi, resim ve harçlarla oluşan kamu kaynaklarından ayırdıkları mali kaynaklarla kurulan ya da ortak olunan şirketler… İşte tam da bu nedenle bu şirketlerin her biri kamu kaynaklarıyla kurulmuş kamu şirketleri olduğu halde; bunlara 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde kurulmuş diğer piyasa şirketleri gibi davranılıyor ve bunun doğal bir sonucu olarak kendileri ile ilgili her şeyi bu kanunun değişik maddeleriyle düzenlenmiş “ticari sır” perdesinin arkasına saklıyorlar. Oysa yine aynı kanunun gerekçesine göre “ticari sır” şirketlerin piyasadaki rakipleri ile yaşadıkları rekabet açısından önemli olmakla birlikte; İZBAN, İZDENİZ, İZMİR METRO ve İZBETON gibi belediye şirketleri belediye hizmetleri kapsamında faaliyette bulunmak üzere kurulmuş ve piyasa dışında faaliyetleri nedeniyle herhangi bir haksız rekabet durumunu yaşaması mümkün olmayan şirketler.

Durum bu şekilde olmakla birlikte, belediye şirketleri, bir derin ve karanlık yolsuzluk kuyusu olarak kendi içlerinde gerçekleştirdikleri yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlık ve yağmayı gizlemek için sık sık “ticari sır” gerekçesini kullanarak kendileriyle ilgili birçok bilgiyi kamuoyundan gizliyorlar. Hatta şimdilerde CHP‘nin “gölge içişleri bakanı” olarak tanınan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir milletvekili Murat Bakan‘ın, bu gizliliğin, bu usulsüzlüğün daha da artmasını sağlayacak olan bir kanun teklifini, 2016 yılında “Belediye şirketlerinin Kamu İhale Kanunu dışına çıkarılması için hazırladığım kanun teklifini TBMM’ye sundum.” diyerek Twitter’da duyuran bir siyasetçi olduğunu hatırlıyorum… (3)

Bundan öte ne diyeyim bilmiyorum; ama bu durumun iktidar ve muhalefet cephesindeki durumu bu!

Diğer yandan 31 Mayıs 2013 tarih, 28663 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Sermaye Şirketlerinin Açacakları İnternet Sitelerine Dair Yönetmelik” hükümleriyle 30 Kasım 2022 tarih, 6434 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı uyarınca, 2024 yılında aktif toplamı 60 milyon lirayı veya yıllık net satış hasılatı 40 milyon lirayı aşan ya da en az 50 işçi çalıştırma koşullarından birini taşıyan bu şirketlerin (İZELMAN, İZDENİZ, İZULAŞ, İZMİR METRO, İZBAN ve diğerleri) İnternet sayfalarında “Bilgi Toplumu Hizmetleri” bölümü ile bu bölümlerde şirketin mali durumunu ortaya koyan genel kurul tutanakları, bilançoları ve kâr-zarar tablolarının yer alması gerektiği halde; bazı şirketlerin İnternet sayfalarında, “Bilgi Toplumu Hizmetleri” bölümünün bulunmadığı, bulunanlarda ise bu bölüme eklenmesi gereken belgelerin yer almadığı ya da yer alan belgelerin son yılları kapsayacak şekilde güncellenmediği görülmektedir.

Anlaşılan o ki, İZBETON, GRAND PLAZA, İZMİR İNOVASYON, İZELMAN, İZULAŞ, İZFAŞ, İZDENİZ, İZMİR METRO ve İZENERJİ şirketlerinin mali denetimleri, yapılan bağımsız denetim ihale süresinin henüz dolmaması nedeniyle Tunç Soyer‘in yakın dostu ve onun yeniden aday olması için destek veren; ayrıca, Cemil Tugay‘ın göreve başlamasıyla birlikte İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu (İEKKK)’nun dönem sözcülüğünden alınan Sıtkı Şükürer‘in ortağı olduğu PKF İzmir Sun Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş. şirketinin elinde; yani, bu şirketlerin girdisini çıktısını, kamuoyu ya da İzmirliler olarak bizler bilmezken, o tüm ayrıntılarıyla yakından biliyor, belki de Sayıştay denetimindeki uyarılara konu olan birçok uygulamanın hayata geçmesinde onun görüş, öneri ve denetimleri etkili oluyor… Bilinmez… Bilinmeyen diğer bir şey de, bağımsız denetim adına kurulan bu beraberliğin Cemil Tugay döneminde nereye kadar gideceği ve ne zaman biteceği ya da bu ikili arasında “kral öldü, yaşasın yeni kral!” anlayışıyla yeni bir dostluğun başlayıp başlamayacağı…

(1) https://belgex.s3.amazonaws.com/uploads/file_name/372/ff6e742d71d00d5710f35271fd8d7740.pdf

(2) https://www.ntv.com.tr/video/2019-yerel-secim/doktorlar-karsiyakada-baskan-adayi-arkadaslari-icin-bir-araya-geldi,0G2ciL8n30O7pR5fXcYASg

(3) https://kentstratejileri.com/2016/10/16/bir-chp-milletvekili-belediye-sirketlerinin-ihalesiz-is-yapabilmesi-icin-kanun-teklifi-verirse/

Yorum bırakın