Şair Metin Demirtaş, 1938’da Antalya’nın Elmalı İlçesine bağlı Akçay köyünde doğdu. İlkokulu köyünde okudu. Antalya Erkek Sanat Enstitüsü Torna Tesviye Bölümü’nden sonra Ankara Akşam Teknikerlik Okulu Makine Bölümü’nü bitirdi. Ankara Etlik’te, Ana Tamir Fabrikası’nda tornacı olarak çalışma yaşamına başladı. 12 Mart’ta ve 1988 yılında tutuklandı, Adana ve Ankara’da kısa süreli gözaltında tutuldu, bırakıldı ve yargılandı. Sırasıyla, Makine Kimya Endüstrisi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Fizik Atölyesi ve Ankara Fen Fakültesi Atom Araştırma Labaratuarı’nda teknisyen olarak çalıştı. Bir rahatsızlık sonucu sol bacağı üstten ameliyatla alındı. Yaşadığı bunalım sonucu bir süre doğduğu yörelere, kırlara çekildi. Bir ara demir atolyesi açtı. Daha sonra Antalya Köy-Koop Demir Sera Yapım Atölyesi, Antalya Belediyesi Hurma Şantiyesi’inde Teknisyen teknisyenlik yaptı. SSK’dan emekli oldu. 27 Eylül 2014 tarihinde yaşamını yitirdi.
İlk şiirleri Varlık Dergisi‘nde yayımlandı. İmece, Türk Solu, Yeni Adımlar, Militan, Sanat Emeği, Yansıma dergilerinde yayınlanan şiirleriyle tanındı.
1960’lı yıllarda devrimci şiir yazanlardan oldu. 1968’de Ulusal Kurtuluş Savaşı’na göndermeleri de olan, Che Guavera için yazdığı, aynı adı taşıyan şiirle tanındı. Bu şiiri için bir süre tutuklu kaldı. 12 Mart 1971’de de iki kez tutuklandı, aklanıp serbest kaldı.
Yugoslavya – Struga’da her yıl gerçekleştirilen Struga Şiir Akşamları Şenliği‘nde Hasan İzzet Dinamo, Arif Damar‘la birlikte Türkiye’yi temsil etti. Avustralya Kültür Bakanlığı ve Sidney Türk Halkevi’nin çağrılısı olarak, Nazım’ın 25. Ölüm Yıldönümü Anma Etkinliklerine katıldı. Sydney ve Melbourne’de Nazım’ın son eşi Vera ve Abazha yazar Fazıl İskender ile değişik toplantılarda Nazım ve şiiri üstüne konuşmalar yaptı. Şiirleri değişik dillere çevrildi.
Eserleri
1) Görüşme Yeri (1969)
2) Hazırol Kalbim (ilk kitabına yeni şiirlerle, 1978)
3) Hançer ve Lirik (eski kitaplarından seçmeler ve yeni şiirler, 1983)
4) Bir Mendil Gökyüzü (şiir, 1988)
5) Hoca Nasreddin Öyküleri (şiirimsi Nasreddin Hoca öyküleri, 1995)
6) Çocuklar, Kediler, Uskumrular (şiir, 1996)
7) Tersinden Okunan Masallar (1996)
8) Erenler Böyle Dedi (1996)
9) Şiirin Kanadında Mektuplar (Ataol Behramoğlu’yla mektuplaşmaları, 1998)
10) Dağınık Satırlar: İçinden Şiir Geçen Yazılar (2000).
HADİ KALKIN
Hadi kalkın
Bir şeyler yapalım bu savaşa!
Bir şeyler yapalım hadi kalkın!
Önce şu pankartları atalım
Sopaları kalsın.
Gerçi güzel şey toplanmak
Yeryüzü kardeşliğiyle alanlarda.
Lanetlemek Emperyalizmi güzel şey.
Fakat böyle şeyler kar etmiyor o canavara.
Hadi kalkın bir şeyler yapalım bu savaşa!
Bir şeyler yapalım hadi kalkın!
Kuyruğuna basılınca bağıran
Ekmeğine değilince havlayanlar gibi olmadan
Kavrulmadan bizim de çocuklarımız napalmlarla
Kurşunlarla delik deşik olmadan
Hadi kalkın bir şeyler yapalım bu savaşa
Bir şeyler yapalım hadi kalkın!..
Ankara, 1967
İÇERDEKİ OZANA
Bir çiçek dal ucunda
Halkıyla yuğurmuş mavisini
Tam savuracakken havalara
Tutup onu kilitlediniz
Paslı kapı, taş duvarlara.
NAZIM’A
Çınarlanmızda kolon vurdu
Mapusanelerimizde yattı
İnsanlığın ve barışın dostuydu
Yurdumun gurbette ölen oğlu.
O bizimdi, bizdendi.
Kavgamızın en ön sırasında bulundu.
Hasretlerin türlüsü
Ayrılıkların kurşunuyla vuruldu.
Onunla başlattık şiirin
Halkçı, devrimci çağını.
Bir şey yapamadık anısına.
Bari koyalım doğacak oğullarımıza
Çoğaltalım onun güzel adını.
Ankara, 1968
CHE GUEVARA
Bizim de dağlarımız vardır Che Guevara
Bakma şimdi durgunsa, bir şahan gibi duruyorsa
Yorgundur, savaşlar görmüştür, çeteciler barındırmıştır
Yani satılmış değillerdir, hiç tüf ek patlamıyorsa.
Alaçamın, mor meşenin ardına, silah çatıp yatmaya
Bizim de dağlarımız vardır Che Guevara.
Bizim de halkımız vardır Che Guevara
Unutulmuş uzak tarlalar yalazında
Sazıyla, türküleriyle kardeşliğe vurgun
Bütün ulusların halkları gibi
Ve yalnız büyük fırtınalarla kımıldayan
Bizim de halkımız vardır Che Guevara.
Bizim de ozanlarımız vardır Che Guevara
Sağ çıkmış güneşsiz taş odalardan
Y üreğiyle barışa, sevgiye yönelmiş
Çelik öfke bir yanı, bir yanı uysal mavi
Eğilmeden dimdik geçmiş demir kapılardan
Bizim de güzel insanlarımız vardır Che Guevara.
Bizim de delikanlılarımız vardır Che Guevara
Yokluklardan biyol kopup gelmiş
Üç zeytin, az ekmek üniversitelerde
Düzen çarpar önce, alkol vurur
Başkaldırırlar akılları suya erende.
Çünkü Vietnam hepimizin Vietnam’ı
Kongo hepimizin Kongo’su
Bir kez özsu yürümüştür dallara
Patlayacaktır ağır sancılarla karanlıklar
Varmak için o güzel yarınlara
Bizim de dağlarımız vardır Che Guevara.
Ankara, Ekim 1967
TÜRKÜ
Dövülmüş acıların örsünde
Gürültüsüz türkü söyleyenleri seviyorum.
Şimdi yurdun herhangi bir yerinde
Kuşatılmış çalılıklar içinde bir gelincik
Çarpışıyor kan içinde.
Saklamamış kavgada yumruğunu.
Sürülmüş buralara bu yüzden.
Kıyıda, kuytuda kalanları
Onuruyla sessizce ölüp gidenleri…
Anılırsa her’hal bir gün
Onların adlarıyla anılır doğum yerleri.
DENİZ’LERE
Bütün silahlar üstünüze çevrildi.
Sürüldü Made in U.S.A. marka kurşun namluya
Başladı faşizmin kanlı sürek avı
Kaldınız kavgada bir başınıza.
Çünkü ne biz balığız, ne halk deniz daha.
Siz yurdumun sevgili çocukları
Verip kurtuluşun kavgasını
Ölecek, öldürüleceksiniz.
Bağlanıp kanlı bir mendil gibi gözlerinize
Bağımsız Türkiye!..
BENİ ÇOCUKLAR KANATIR
Beni çocuklar kanatır.
Babaları götürülmüş evlerde
Asılı salkımlardır
Analarının eteklerinde.
Çocuklar ki
Hapishane önlerinde
Görüş yerlerinde
Bakışırlar kara oğlak gözleriyle.
Ve anımsatırlar bana
Güz ikindi sonlarının
Işığı tozarken anızlarda
İnce esintisinde ikindi kırlarının
Telgraf tellerine dizili
Ötüşen garipliğini arıkuşlarının
ÜÇ KAVAK
Sevgili Nazım
Yıllar önce üç fidan diktim
Oturduğum evin önüne.
Biri senin için
İkisi, anısına iki lirik şairin:
Lermontov, Yesenin.
Yıllar geçti
Boy atıp büyüdü üçü de.
Kimselere söylemedim bugüne değin.
Hiç söyler miyim!
Gelir elinde baltayla biri vandalın …
Kimi geceler yukarıda yıldızların çıngısı
Serin hışırtısı yapraklannızın
Yel estikçe fısıldar bana adlarınızı:
Nazım, Nazım, Nazım …
Lermontov, Yesenin, Yesenin, Nazım ..
UMUTSUZLUK YASAK
Kar dallan örttü.
Kavruldu en yamanı çiçeklerin.
Kalbim katlan bunlara
Çünkü kıştır yaşanılan.
Amansız, limansız bir kış
Ve sarılmışız dört bir yandan.
Ama düşün kalbim!
Düşün kavgayla kazanılacak bahan
Direnen, adressiz yaşayan dostları.
Fışkıracak ekinleri
İlkyazla karlar altından.
Ve doludizgin geçerek
Her acıyı bir sevinçle
Yolu yok kalbim
Sağ çıkacağız bu acılardan.
Çünkü umutsuzluk yasak!
Yılgın türküler söylemek de.
Çünkü yürüyor umudun ordusu
Umutsuzluğu umutla yenerek.
1972