YAŞAMAYI GÖZE ALMAK
bir yaralı kızıl kuş gibi düşerdi güneş
karanlıklar başlardı sıkıntılı ve uzun
ondan kaçarcasına dönerlerdi adamlar
yenılmiş değil ama biraz utanmış gibi
kını le savaşırlardı kimse bilmezdi onu
şimdi sen her şeyden uzak büyüyen bir çocuksun
ananın ak sütu gibi kınlerle beslenen
yumruk gibi bir şey düşün ellerini
yoksa bu çaresiz adamlar seni de yoksul eder
il)’ yoksa mavi sularda karanlık korkunç olur
{ ılk bir yara gibi yayılır içine bozgun
lwr yıl en güzel çocukları alır gider
tl:ılgalar ki senin de rengine vurulcluğun
sonra yine başlar yine bitmez tukenmez gibi günler
çeker seni sevdiğin türkülerle bir tutku
yıllar önce bir başkasının gönül verdiği suya
ya kaçmaktır kurtuluşun çaresi
ya yumruk gibi bir şey düşün ellerini
UZAK
geceleri üç beş evden de uzak
bir yapının dört duvarına gizliyor kendini
tedirgin uykularım gündüzlere bırakarak
çocuklarla bölüşüyor sevincini
çoğu cılız ve çoğu yalınayak
bilmiyor neden – alıştığı ınsanlardan korkarak
bir kadın toprağa adıyor kendini
kimsesiz umarsız yılgın
bir adam avutuyor derdini
saçının akını çoğaltarak
caddelerden ağaçlardan ve denizlerden
unuttuğu yuzlerden çizgiler çiziyor boşluklara
sevgiler mi huzunler mi kavuşmalar mı
hepsi gidip dönemediği kentler gibi uzakta
uzak
KUYTUSUNDA BİR DAĞIN
ya da eksik bir yorumla aldanırlar
bulutlanmayı unutmuş bir gök altında
çunkü kar değildir yağan
bir ince soğuktur olsa olsa
ozlerler onlar ki bir şehirde
bir başka şehri yaşamaktan
çünkü eski yerlerinde değiller aslında
yanılıp da göğe baktıkları zaman
düşürüler değişen yalnızca dışta
içlerine işleyen ne var
soğuk ve hüzün bir yana
bir de erken basan karahklar
kar yağsa erimese bir daha
bu şehri yaşamaya alışmak için
donmuş suları dumanları
ve çekilmiş bir dağın kuytusuna
bir de kimsenin anlamadığı
l’Ski ve unutulmuş bir şarkı söylenince
yureğine gurbet diye oturtmuş Kars’ı
bir kadın alışırken kadınlığına.
ŞAİR-İ ÂZAM
ben ünlü bir şairim büyük
sakal tıraşıyla falan uğraşamam
bazı umursamam insanları
ama insanlığa saygım tam
ben ünlü bir şairim büyük
uğraşamam evcil işlerle falan
ev kadın çocuk geçim sıkıntısı
devrimle hepsi kalkacak ortadan
ben ünlu bir şairim büyük
kafa yoramam öyle her şeye
benim sorunlarım çapraşık
işçi sınıfı artıdeğer tekelci sermaye
kuytu sularda zaman
ESKİ BİR TÜRKÜ
sen bana unuttuğum şeyleri hatırlat
yeniden söyleyeceğiz o eski türküyü bir gün
zalimce ve hunharca yok edilse de hayat
biz hiç ölmeyeceğiz busbütün
beni götür bu kötü şehirden uzak
evleri kırlara bakan senin oraya
hani ince yüzlü çocuklar varmış yalınayak
umudum kırık değil güzel günler üzre
sana anlattıklarımı bir bir herkese anlatmak
geçiyor içimden
söz gelişi yüreği kuş gibi çırpınan çocuklarıma
elbette umudum kırık değil güzel günler üzre
AYRILIK TÜRKÜLERİ – I
dağlar ses vermedi silah sesine
ve şehirler kapatmış kapılarını
evlerin içinde bir kin büyüyor
inceden inceye ve günden güne
bir haber sal sağ mısın umutlu mu
yiğidim can kardeşim delikanlım
geçtin mi kırları aştın mı suyu
güvercinim balacam gönül yoldaşım
ilkyaz geçti sıcak sardı her yanı
bir göç var dağlardan dağlara
ya umudunla katılsan kervanlara
ya tanıyanlarla gördersen selamını
bir haber sal sağ mısın umutlu mu
yiğidim can kardeşim delikanlım
geçtın mi kırları aştın mı suyu
güvercinim balacam gönül yoldaşım
ince bir kız tutuyor yasını
belki saçları san belki saçları kara
resmin bile sarardı duvarlarda
ve örselendi kenarları
bir haber sal sağ mısın umutlu mu
yiğidim can kardeşim delikanlım
geçtin mi dağları aştın mı suyu
güvercinim balacam gönül yoldaşım
oğlunun iri damlaları andıran gözlerinde
babasız çocukların kırgın sevinci
yaşından önce büyüyecek belki
senin dingin ve düşünceli resmini gördükçe
bir haber sal sağ mısın umutlu mu
yiğidim can kardeşim delikanlım
geçtin mi dağları aştın mı suyu
güvercinim balacam gönül yoldaşım