Yeniden İzmir Körfez Geçişi Projesi (5)

Ali Rıza Avcan

İzmir Körfezi aynı zaman aralığında yapılacak iki ayrı büyük proje ile karşı karşıya…

Birinci proje, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU) ile Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanlığı’na bağlı Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü (TCDD) tarafından yürütülecek ‘İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon Projesi’, diğeri de doğrudan doğruya Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanlığı’na bağlı Karayolları Genel Müdürlüğü (TCK) tarafından yürütülecek olan ‘İzmir Körfez Geçişi Projesi‘…

Uzun bir süre ÇED raporu alınamayan ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘Büyük Körfez Projesi‘ olarak adlandırılan ilk proje, İzmir Körfezi’nin içindeki üç ayrı alanın taranması suretiyle mevcut su kalitesinin ve akıntılarının % 40 oranında arttırılmasını hedefliyor…

İzmir Körfez Geçişi Projesi‘ adını taşıyan ikinci proje ise başlangıçta bu ilk projenin getireceği % 40 oranındaki iyileşmeyi, yapılacak köprü ayakları ve beton yapay ada nedeniyle % 10-20 düzeyine indiriyordu. 

Birinci proje olan ‘İzmir Körfez Geçişi Projesi‘nin, ikinci proje olan ‘İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon Projesi‘nin getireceği faydayı azaltması, ‘İzmir Körfez Geçişi Projesi‘nin tanıtımının yapıldığı 2015-2016 döneminde dikkate alınmamakla birlikte; 2017 yılında ÇED raporunda yapılan bir değişiklikle giderilmeye çalışılmış; hatta bu değişim sayesinde mevcut körfez suyunun kalitesi ile akıntılardaki artışın daha fazla olmasının sağlandığı iddia edilmiştir. 

Bu yeni değişikliğe göre, Körfez’in güneyinde yapay beton ada ile İnciraltı doğrultusunda inşa edilecek batırma tüp tünelin altındaki dip malzemesinin çıkarılması amacıyla 265.384 m²’lik bir alanda yapılacak 2.855.136 m³ hacmindeki tarama malzemesi ile Gediz Nehri deltasının tam önündeki 11.559.086 m²’lik oldukça geniş yeni bir alanda, köprü ayaklarının ve yapay beton adanın oluşturduğu olumsuzlukları ortadan kaldırmak amacıyla -4 metre derinliğinde yeni bir tarama yapılarak buradan çıkacak 17.015.406 m³ hacmindeki dip malzemesi; toplam olarak 19.870.542 m³ hacmindeki dip malzemesi ile Orta Körfez’deki Kuş Cenneti’nin önünde, ‘İzmir Körfezi ve Rehabilitasyon Projesi‘ kapsamında yapılacak iki doğal yaşam adasına ek olarak üçüncü bir doğal yaşam adasının daha yapılması öngörülmüştür.

9

Adanın Körfez Akıntı Sistemine Olan Etkisinin Modellenmesi Final Raporu_Sayfa_26

Bu durum, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü T. Beşiktepe tarafından hazırlanan Kasım 2015 tarihli “İzmir Körfez Geçişi Kapsamında Yapılacak Olan Adanın Körfez Akıntı Sistemine Olan Etkisinin Modellenmesi” başlıklı raporda şu şekilde belirtilmektedir:

Mevcut durumda içeriye giren suyun ortalama debisi 0,8×10⁴ m³/s’dir. Kanalların açılması ile içeriye giren suyun debisi ortalama 1,4×10⁴ m³/s’ye çıkmaktadır. Kanalların açıldığı durumda İKG adasının yapılması ile içeriye giren suyun debisi 1×10⁴ m³/s olmaktadır. Buradan kanalların açılması mevcut duruma nazaran Körfeze giren su miktarını yüzde 40’a varan oranlarda artıracağı, ancak kanalla birlikte ada olduğu durumda, bu iyileşme yüzde 20-30 aralığına düşeceği öngörülmektedir.¹

Bu senaryolar model simülasyonları ile denendiğinde iç körfeze giren suların ortalama miktarları ve standart sapmaları Tablo 2’de verilmiştir.

Tablo

Tablo 2’de verilen değerler Şekil 19’da sunulmuştur.

Tablo 2.png

Bu değerlerden de görüleceği üzere Şekilde 17’de gösterilen alanın 4 metrelik taranması, İKG’nin olumsuz etkisini ortadan kaldırmaktadır.²

Model çalışmaları ile elde edilen sonuçlara bakıldığında, Körfezde açılması planlanan kanalların körfeze giren suların debisini artıracağı ve körfez ekosisteminin iyileşmesine katkıda bulunacağı öngörülmektedir. Mevcut topoğrafya ya da kanalların varlığı durumundaki topoğrafya üzerinde İKG adasının yapılması durumunda olası sonuçlar söyle özetlenebilir;

1. Mevcut topoğrafya üzerine İKG adası oturtulduğunda körfeze giren suları fazla değiştirmeyecektir. Bunun nedeni aslında Körfeze giren suların halihazırda iç körfez ile orta körfez arasındaki eşik nedeniyle sınırlı olmasıdır.

2. Körfeze açılacak kanallar içeriye giren su debisini artıracaktır.

3. Kanalların açılması durumunda İKG adasının yapılması Körfeze giren suları sınırlamakta ve kanalların pozitif etkisini ortadan kaldırmaktadır.

4. İKG adasının negatif etkisini iç körfezde İKG adasının kuzeyinde yer alan bir bölgenin, -4 metreye taranması ile ortadan kaldırabileceği öngörülmektedir.³

Bütün bu anlatımlardan da anlaşılacağı üzere, Prof. Dr. Şükrü Beşiktepe tarafından düzenlenen raporda ‘İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon Projesi’ ile daha da derinleştirilecek olan sirkülasyon kanalı ile yapay ada arasındaki 11,559,086 m²’lik alanda -4 metre kodunda tarama yapılması durumunda standard sapmanın 1,3525×10⁴ m³/s olması koşuluyla İKG adasının getirdiği olumsuz etkinin giderilebileceği belirtilmektedir.

Ancak sözkonusu raporun 24. sayfasında iç körfeze giren suyun ortalama debisinin mevcut durumda 0,8×10m³/s olduğu belirtildiği halde bu değerin 27. sayfadaki Tablo 2’de 0,9780×10 m³/s olarak değiştirilmesi; ayrıca yine aynı tablonun dördüncü satırında belirtilen 1,3625 düzeyindeki standart sapma miktarının 1’den fazla çıkmış olması dikkatlerden uzak tutulmamalıdır.

Çünkü aynı raporda iç körfeze giren suyun ortalama debisi ile ilgili farklı iki sayının verilmesi hem o raporun kalitesinin hem de verilerin aritmetik ortalamaya göre nasıl bir yayılım gösterdiğini anlatan standart sapmanın ilk üç senaryoda küçük çıkması ortalamadan sapmanın ve riskin azlığını, dördüncü senaryoda büyük çıkması ise ortalamadan sapmanın ve riskin fazla olduğunun göstergesidir. Bu nedenle aynı tablonun birinci, ikinci ve üçüncü satırlarında gösterilen senaryolarda standart sapmanın 1’den küçük, çözüm olarak gösterilen dördüncü senaryoya ait standart sapmanın ise 1’den büyük olması bu senaryo ile ilgili risklerin, diğerlerine göre daha fazla olduğunun kanıtı olarak kabul edilmelidir.

İzmir'de Hayat Denizdir. (MAvi)

Ayrıca yapılan tüm hesaplama ve modellemelerde körfeze giren ya da çıkan suyun ortalama değerleri esas alınıp giren-çıkan su miktarının minimum ve maksimum düzeylere ulaşması nedeniyle oluşabilecek olası sonuçlar, -bu sonuçlara “felaket senaryoları” da denilebilir- ve bu sonuçların olası süreleriyle risk planları da belirtilmemiştir. İzmir Körfezi’nin akıntıları ile ilgili bilimsel yayınlarda körfezdeki akıntıların sıcaklık ve buharlaşma farkına göre yaz ve kış koşullarında rüzgara, su seviyesine, suyun tuzluluk oranına ve körfezdeki tabakalaşmalar ya kolonlaşmalar nedeniyle değiştiği ortaya konulduğundan; bu değişimlerin olması durumunda körfeze girecek ya da çıkacak en az ve en çok su miktarlarıyla bu durumun ne kadar süreceğinin bilinmesi, bu durumlar için ayrı bir risk planının hazırlanması; ayrıca köprü ayaklarının ve beton yapay adanın bu durumlarda da nasıl bir etkide bulunacağı açık bir şekilde bilinmeli ve belirtilmelidir. Aksi takdirde iç körfeze giren suyun minimum düzeye girdiği dönemlerde köprü ayaklarının ve beton yapay adanın yaratacağı olumsuz etki, en azından o süre için beklenmeyen zararlara yol açıp yeni riskler, yeni tehlikeler yaratabilecektir.

Madem büyük paralar harcayarak dünyaya örnek olacak büyük ve önemli bir proje hazırlıyoruz; o halde bunları da düşünelim ve yapalım (!)


¹ Beşiktepe, Şükrü T.; “İzmir Körfezi Geçişi Kapsamında Yapılacak Olan Adanın Akıntı Sistemine Olan Etkisinin Modellenmesi“, Kasım 2015, s. 24

² A.g.e. s. 27

³ A.g.e. s. 28

⁴ Eronat, Canan; “İzmir Körfezi’nin Fiziksel Oşinografisine Genel Bakış“, Su ürünleri Dergisi, 34(1), 2017, s. 6

Devam Edecek…

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s