Yeni yıla dair…

Senaryosunu insanoğlunun yazdığı, zamanla ilgili bir oyunun malzemesi olduğumu anlayalı çok yıllar oldu…  

Bir başlangıç, bir bitiş ve ikisinin arasına yerleştirdiğimiz mevsim, ay, hafta, gün, saat, dakika, saniye, salise ve anlarla yaşama anlam vermeye çalıştığımız, iyi kurgulanmış bir oyun… Oyunun kuralına göre elimizdeki Noel Baba ve çam ağacı gibi oyuncaklarla her başlangıçta seviniyor, bitişinde de biteni düşünmekten çok yeni gelenin neler getireceğini düşünüyoruz… Şayet yılbaşı ya da yılsonu denilen o dönüm noktalarında doğmamışsak ya da bir yakınımız ölmemişse veya doğmamışsa zamanın o anıyla kişisel bir ilişki kurmuyor, yılbaşlarında ve sonlarında herkes gibi o anı hatırlayıp seviniyoruz…

Oysa o bitiş ve başlangıcın bir an öncesi ya da sonrasının birbirinden hiç farkı yok… Zamanı istediği şekilde bölüp parçalayan bizleriz ve kendi yarattığımız değerlerle o anlara anlam vermeye çalışıyoruz…  

Şimdi yine o anlardan birinin eşiğindeyiz. Bu gece saatlerin 24.00’ü göstermesini sabırsızlıkla bekleyip yeni bir yılı karşıladığımızı düşünerek sevineceğiz… Eskisinden de kurtulduğumuzu var sayarak kendimizi yenilenmiş hissedeceğiz… Oysa eskisi de, yenisi de, umutlar da, umutsuzluklar da, sevinçler de, üzüntüler de, barış da, savaş da kendi içimizde olacak ve her oyunda olduğu gibi oyun tecrübemize, şansımıza ve rakiplerimizin yapacağı hatalara göre oyunda başarılı olup, ödülleri olan mutluluk, sağlık, başarı anlamında olumlu, iyi ve güzel olan ne varsa hepsini kazanmaya çalışacağız…

Herkese, oyunda kazandığı yeni bir yıl dileğiyle…