İzmir’in unutulan sanatçıları 29 – Dimitris Fotiadis

Ali Rıza Avcan

İzmir’in unutulan sanatçıları” isimli yazı serisi içinde beni en çok heyecanlandıran sanatçılardan biri de Dimitris Fotiadis (1898, Seydiköy-23 Ekim 1988, Atina) oldu. Kendisine, serinin 26. sanatçısı olarak hatırlatmaya çalıştığım John Henry Van Lennep‘le ilgili araştırmaları yaparken, İzmir‘in en zengin Rum ailelerinden Fotiadis ailesinin bir bireyi; daha doğrusu, 1898 yılında Seydiköy‘de Iphigenia Amira ile şair Alekos Fotiadis‘in oğlu olarak rastlayıp tanıdım. Bu ismi çevremdeki tarihçi, tiyatrocu, akademisyen, araştırmacı ve konu ile ilgisi olduğunu düşündüğüm kişilere sorduğumda ya “bir yerlerden hatırlıyorum“, ya da “tanımıyorum” cevabını aldım. Üstüne üstlük “Yunan Ulusunun Doğuşu“, “Geçmişten Bugüne Yunanlılar, Din, Dil ve Kimlikleri” gibi kitapların yazarı Herkül Milas‘ın kitaplarında bile bu sanatçı, yazar, çevirmen ve tarihçiden ve kitaplarından söz edilmiyor, “1821 Devrimi” adıyla yazdığı dört ciltlik kitapla Sakarya savaşını anlattığı “Sakarya: Küçük Asya’da Destan ve Felaket” kitabı bile dikkate alınmıyordu. Anladığım kadarıyla İzmir‘deki çoğu kişinin; özellikle de, konu ile ilgisi olanların bu sanatçı, yazar, çevirmen ve tarihçiden haberi yoktu… Oysa yaşadıkları dönemde hem aile olarak, hem de kişisel olarak çok önemli işler yapmışlar, ülkemiz ve Yunanistan tarihi açısından çok önemli olaylara tanık olup katkıda bulunmuşlardı. O nedenle, Seydiköylü Fotiadis ailesi ile; “dedeDimitris Fotiadis, “babaAlekos Fotiadis ve bizim asıl ilgilendiğimiz “torunDimitris Fotiadis (1898-1988) ile ilgili bilgilerin araştırılarak öğrenilmesi, paylaşılması ve unutulmamak üzere hatırlanması gerekiyordu…

İşin ilginç bir yanı da, eski ve yeni Yunanca metinlerin anlaşılmasındaki zorlukları bir yana bıraktığınızda bile, D. Fotiadis ve ailesi hakkında Yunanca kaynaklarda; özellikle de İnternet ortamında  ayrıntılı ve doğru bilgilere ulaşmamızı sağlayacak fazla bir şeyin bulunmamasıydı. Evet, İnternet ortamında kendisi ile ilgili birkaç cılız bilgi kırıntısı vardı; ama asıl kaynak, önce Azeri, sonra da Rus Wikipediası‘nda bulduğum sayfalar dolusu bilgilerdi. Hem de kaynak gösterilmek suretiyle anlatılan ayrıntılı bilgiler. Bu durumu ilk önce ilginç bulmakla birlikte, bunun nedeninin D. Fotiadis‘in Yunanistan Komünist Partisi (KKE) yöneticisi bir Komünist olmasından kaynaklandığını düşünmeye başladım.

İşte o nedenle sözü, Fotiadis ailesinin macerasını “dedeDimitris Fotiadis (?-1914)’den, sonra “babaAlekos Fotiadis (14 Ağustos 1869, İskenderiye-13 Temmuz 1943, Atina)’le başlatıp “torunDimitris Fotiadis (1898, Seydiköy-23 Ekim 1988, Atina)’e getirmek istiyorum.

Dede Dimitris Fotiadis (?-1914, Seydiköy).

Ailenin kökleri, Rus donanmasının da desteklediği 1770 tarihli Mora İsyanı sonrasında Seydiköy‘e sığınan Moralı Fotis Saratsis‘e, zenginliği ise Mısır‘a kadar uzanmaktadır. Bu konuda farklı anlatı ve rivayetler olmakla birlikte Fotiadis ailesinin zenginleşme öyküsü, F. Saratsis‘in kardeşi Anastasius‘un, onun ölümünden sonra da Dimitris Fotiadis‘in, Mısır valisi Said ile hıdiv İsmail Paşa‘nın sarayında teşrifatçı olup edindiği 200.000 altın liralık servetle eşi Katerina Hadzimarkou ve 8 çocuğu ile birlikte İzmir‘e dönmesi ve Baltazzi ailesine ait Büyük Menderes kıyısındaki 80 kilometrekarelik Haydarlı Çiftliği‘ni satın alarak Kordon‘daki muhteşem ev ile daha sonra yaşayacağı Seydiköy‘deki malikâneyi yaptırması ile başlar. Nikos Kararas, Seydiköy‘deki bu malikâneyi, “40 odalı, geniş bahçesinde ayları temsil eden 12, mevsimleri temsil eden 4 büyük heykelin bulunduğu bir saray” olarak tanımlar. “DedeDimitris Fotiadis bunun dışında Seydiköy‘e bir okul yaptırıp kiliseyi restore ettirir ve İzmir‘de bir düzine ev inşa ettirir. Kordon‘daki kiralık ev ise 1910 yılından itibaren kiracısı Avusturyalı J. Kraemer tarafından Grand Hotel Kraemer Palace adıyla işletilmeye başlanır.

Seeydiköy’deki Fotiadis Malikhanesi.
Kordon’daki ev… Daha sonraları Grand Hotel Kraemer Palace olarak kullanılacak…
Alekos (Aleksios) Fotiadis (14 Ağustos 1869, İskenderiye-13 Temmuz 1943, Atina).

BabaAlekos Fotiadis ise, “dedeDimitris Fotiadis‘in 8 çocuğundan 7ncisi olarak Mısır‘ın İskenderiye kentine doğmuştur. Aynı zamanda, “İzmir’in en ünlü dört şair ve yazarı“ndan biri olarak tanınan A. Fotiadis, İzmir‘deki Orfeas kültür ve spor kulübünü kuran, 1890 yılında kurulan Panionios spor kulübünün 1898-1909 tarihleri arasındaki başkanlık görevi ile G. N. Mihail‘in 1920 tarihli Yunanistan Rehberi‘ne göre Yunan-Fransız Derneği‘nin başkanlığını yapan, İzmir‘e ilk motosikleti ve röntgen cihazını getiren, Halkapınar suyundan ürettiği elektriği evine bağlatan, evi ile yazı yazdığı inziva köşeleri arasında telefon hattı çektiren, İzmir-Aydın demiryolu hattını yapan İngiliz şirketine ortak olup Seydiköy‘deki evinin önüne kadar demiryolu hattı döşeten, Panionion sporcularını alıp 1906 olimpiyatlarına götürerek kendisi de atıcılık dalında yarışan, İzmir‘deki Panionion yarışlarının baş denetçiliğini yapan, 17-21 Mayıs 1915 tarihli XVII. Panionion Oyunları‘nda Apollon takımı adına yarışıp 1 metre 62,5 cm yükseklikten atlayıp birinci olan, İzmir’deki izcilik faaliyetlerini destekleyen, affedilip düze inmesi ile birlikte çiftliğini ziyaret eden Çakıcı Efe ile sohbeti sonrasında yaptıkları atış yarışmasında kaybeden olmayı göze alıp silahlarını birbirlerine armağan eden ilginç bir kişilikti.

BabaAlekos Fotiadis aynı zamanda iyi bir şairdir ve 30 Eylül akşamı serdümen Rauf Efendi’nin yönetimindeki son İzmir-Karşıyaka seferini yapan Şirket-i Hamidiye’ye ait körfez vapuru “İstanbul“, Selanik’ten gelen Şirket-i Hayriye-i Hamidiye’nin “Kassandra” gemisiyle liman içerisinde çarpışır ve “İstanbul” batar. Kazada çoğu Rum ve Karşıyakalı 200’e yakın insan boğulur. İzmir’de genel yas ilan edilir. Kazanın etkileri uzun süre devam eder. Büyük mağazalar ve dükkanlar kapanır, tiyatro ve sinema gösterilerine ara verilerek kiliselerde ve Musevi yetimhanesinde ölenlerin ruhuna ayinler düzenlenir. Rumların başlattığı olaylar ve şirkete yönelik tepkilerle körfez seferlerinin durdurulur. Rumlar ayaklanıp şirketin iskelesini yakarlar. Boğulanlar arasında önemli kişiler de vardır. Alekos Fotiadis‘in bu olayın üzüntüsüyle yazdığı “Lanet” isimli şiir, hem Amalthea gazetesinin 23 Eylül (6 Ekim) 1908 tarihli nüshasının ana sayfasında, hem de Nikos Kararas‘ın “To Kordelio, To Kamari tis Smirnisİstoria“, Laografia (Karşıyaka, İzmir’in Gururu, Tarih-Folklor) kitabında yayınlanır. (1)

LANET (KASSANDRA)

Sana vuran demire lanet olsun
Seni çalıştıran alevleri, şeytan alıp götürdü
Böyle bir gemi, yüce İsa, asla limana girmemeli.
Ve o kadar çok ruhu sanki Hades’e (*) atmıştı.
Kanlı bir tahta, yavaş yavaş karanlıkta yok oldu

Karanlıkta elinde tırpan tutan bir büyücü gibi
Bekleyerek geldi ve eğlenceli limanı kurdu
Ve sessiz bir darbeyle kara bir mezar açtı
Mavi dalgamızda
Aziz Nicholas, bırak sadece çürüsün
Ve körfez dalgaları izin vermedi

Gemi, bizim lanetimiz sadece senin
Bırak serin hava okşamasın yanını
Ve çölünde duymak için ölülerin çığlıklarını
Geceleri sütünün içinde
Dar, sonsuz dalgalarla dolu bir denizde
Ve tabutlarınızın ağırlığıyla geminiz batacak
. (2)

(*) Hades: Eski Yunan mitolojisinde yer altı tanrısı.

1888 tarihli İzmir Ticaret Rehberi kayıtlarına göre İzmir‘de ticari faaliyette bulunan Fotiadis ailesi mensuplarından P. Fotiadis ile Keresteciler Caddesi‘ndeki sabun üreticisi Fotiadis & Co. şirketinin, 1920 tarihli Yunanistan Rehberi‘nde de Belavista ve Kordon Geçidi‘nde faaliyette bulunan Fotiadis‘lere ek olarak Mahmudiye Caddesi‘ndeki Coya Hanı‘ndaki avukat P. Fotiadis ile Spondi Pasajı No.15 adresindeki sinema filmi temsilcisi Aleksandros Fotiadis‘in adları geçmektedir.(3, 4)

Kızkardeşi Penolope ise, Yunanistan Başbakanı A. Koumoundouros (1815-1883)’un oğlu olup Ön Asya’nın işgali sırasında Yunan ordusunda bulunan General S. Koumoundouros (1858-1924) ile evliydi.

Dimitris Fotiadis (1898, Seydiköy-1988, Atina).

D. Fotiadis İzmir‘deki Rum-Alman Yannikis Lisesi‘nde okudu. Okulda Türkçe zorunlu ders olmakla birlikte Dimitris Türkçe eğitim almadıklarını yazmaktadır. Fotiadis okulda “ortalama” ve “son derece dindar” bir öğrenci olarak tanınmakla birlikte; 13 yaşında babasının kütüphanesini keşfettikten sonra değişmeye başladı. Babası müzik eğitimi alması için Panionios Spor Kulübü‘nün marşını yazan D. Milanakis (1876-1972)’i görevlendirmekle birlikte bir süre sonra hocasının müzik yeteneğinin olmadığını söylemesi üzerine derslerine son verilmişti.

Dimitris‘in en yakın çocukluk arkadaşı Y. Seferis ve onun daha sonra Yunanistan Cumhurbaşkanı K. Tsatsos‘un eşi olan kız kardeşi Ioanna idi. Dimitris, 1911 yılı yaz tatilini Seferis‘in Urla İskeledeki evinde geçirmiş, Moschonisia (Cunda, Alibey) adası yakınlarında birlikte bindikleri teknenin fırtınada batması nedeniyle unutulmayacak bir anıya sahip olmuşlardı.

Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 yılında hem “dede Fotiadis‘i kaybeden hem de çetelerin tacizlerinden yılan Alekos Fotiadis, ailesini Atina‘ya götürerek sırasıyla Atina, Kalamata, Messini ve tekrar Atina‘da yaşamaya çalışır. Oğul Dimitris ise henüz 18 yaşındayken Venizelos taraftarlarının örgütlediği Teselya‘ya giden trenlerin kontrolü işinde çalışmaya başlar. Ancak baba A. Fotiadis, kralcı monarşistlerle Venizelos taraftarları arasındaki çatışmaların artması üzerine ailesi ile birlikte Girit‘in Hanya kentine giderek arkadaşı Giritli tümgeneral E. Manousoyannakis‘in evine yerleşir ve Giritli siyasetçi E. Kouloumvakis‘le birlikte Therisos gazetesini çıkarmaya başlar.

Fotiadis ailesi, 1917 Nisanı’nda kral Konstantin‘in tahttan indirilmesi üzerine Atina‘ya dönerek bir işçi mahallesinde yaşamaya başlar. Dimitris ise bir postanede sansür elemanı olarak çalışmaya başlar. Bu arada 20 yaşını girdiği için 25 Mart 1918’de orduya katılarak Atina 1. Alayı‘nda eğitim görmeye başlar ve Fransız generallerine tercümanlık yaparak ordunun o yıllardaki içler acısı haline tanık olur.

15 Mayıs 1919 sonrasında Dimitris Fotiadis‘in İzmir‘e gelişi Yunan Kızılhaçı‘na ait Amphitriti gemisiyle olur ve gelir gelmez Agios Haralampos hastanesinde çalışmaya başlar. Bu arada ailenin Seydiköy‘deki arazisi ise “babaAlekos Fotiadis‘in isteğiyle korgeneral K. Nider (1865-1942) komutasındaki I. Kolordu’nun karargahı olarak kullanılmaktaydı. Babanın bu jesti nedeniyle, Dimitris‘in kız kardeşi Ekaterina Fotiadis (1899-1986), savaşın son aşamasında evleneceği XII. Tümenin komutanı albay P. Kallidopoulos (1878-1950) ile tanışmış oldu.

D. Fotiadis savaşta fiziki olarak herhangi bir çatışmaya katılmamakla birlikte savaşı yakından izlemiş ve yaptığı değerlendirmeleri daha sonraki yıllarda yazdığı “Sakarya: Küçük Asya’da Destan ve Felaket” isimli kitapta dile getirmiş, bu arada genç İzmirli şair Tsitseklis ile arkadaş olup kız kardeşi Paty‘ye ilgi göstermiş, Efes‘te kazılar yapan Yunan arkeolog G. Sotiriou (1880-1965)’yu ziyaret etmişti.

İşgalin son günlerinde hepatite yakalanıp geçici bir hastaneye nakledilen D. Fotiadis, Yunan parlamentosunun Ön Asya yenilgisinin ortaya çıkmaya başladığı günlerde Anadolu‘dan gelecek göçmenleri engellemek amacıyla insanların ve grupların Yunanistan limanlarına taşınmasını yasaklayan bir yasayı kabul etmesi üzerine, kız kardeşini ve Effie adındaki evlilik dışı kızını gemiye bindirerek, annesi ve kendisi için İzmir‘e Türk ordusunun girdiği günlerde Fransız pasaportu alarak ve “Kemal’le savaşı bitirerek” Karşıyaka’dan kalkan küçük bir tekneyle İzmir‘i terk etti.

Sırasıyla Midilli, Atina ve Selanik‘e giden Dimitris ve ailesi tekrar Atina‘ya dönerek “babaA. Fotiadis‘in kız kardeşi Penelope ile evli olan S. Koumoundouros‘un Pire, Kastella‘daki evine yerleşirler.

D. Fotiadis, bir ajansın yazışmalarını yürüttüğü bu dönemde Katina Lascari ile evlenip bir kız çocuğuna (Efi Photiadou) sahip olmakla birlikte, yaşadığı bu altı yılın hayatının en kötü yılları olduğunu söyler. Çünkü işinden memnun değildir ve oturdukları evin sahibi S. Koumoundouros‘un ölümü üzerine evin varisi şair ve politikacı A. Empirikos aileyi evden çıkarıp evde kaldıkları süre için kira istemiştir. Aile bunun üzerine Atina‘ya taşınır ve uzun bir süredir bozuk olan mali durumları, “babaA. Dimitris‘in Fransız vatandaşı olması nedeniyle İzmir‘deki malları karşılığında aldığı yetersiz düzeydeki tazminatla bir ölçüde düzelir. D. Fotiadis, alınan tazminatla evde düzenlediği edebiyat partilerinde şair A. Tarsouli, folklorcu yazar A. Hadzimihali, tiyatro yazarı ve eleştirmen N. Laskaris, siyasetçi ve yazar G. A. Novas, tiyatro yazarı D. Bogris, şair ve tiyatro yazarı A. Simiriotis ile tanışma imkanına sahip olur.

Bu arada yazdığı “Çılgın Vitrova” isimli tiyatro oyunu, Parnassos Filoloji Derneği‘nin düzenlediği yarışmada birinci olur ve ertesi yıl kitap olarak yayınlanır. 1934’de de Atina Halk Tiyatrosu‘nun kurucusu V. Rotas tarafından sahnelenir. D. Fotiadis, “Çılgın Vitrova” ile eş zamanlı olarak Atelier Sanatçılar Kulübü‘nün düzenlediği yarışmada tek perdelik oyunu “Büyülü Keman” ile ödül alır. 1935 yılında da Ulusal Tiyatro‘ya “Theodora” isimli oyununu gönderir ve yönetmen Y. Griparis‘in daveti üzerine G. Ksenopoulos, P. Nirvanas ve S. Melas‘dan oluşan jürinin karşısına çıkar. Çünkü jüri üyeleri bu oyunda kutsal gördükleri Bizans imparatorları ile alay edildiğine inanıyorlardı. Bu arada 1935 tarihli darbe girişimi sonrasında Venizelos taraftarı Y. Griparis görevden alınınca yerine getirilen A. Vlachos, D. Fotiadis‘e “Üzgünüm ama artık monarşi yeniden kurulduğuna göre krallarla dalga geçen bir oyunu sahneleyemem” diyerek oyunun oynanmayacağını bildirir ve işte bu nedenle oyun ancak 1945’de sahnelenebilir. Bu dönemde yazdığı tiyatro oyunları ise genellikle Marika Kotopoulis ve United Artists toplulukları tarafından sahnelenir.

D. Fotiadis, 4 Ağustos 1936 tarihinde gerçekleştirilen darbe ile başlayıp 1941’e kadar devam eden faşist Metaksas döneminde babası ile birlikte Atina‘nın güneyindeki Elliniko‘ya yerleşerek S. Karandinos ve P. Katselis ile birlikte Tiyatro Dostları Birliği‘ni kurar ve derneğin genel sekreterliğini üstlenir. Diğer kurucular arasında ünlü yazarlar İ. Venezis, A. Terzakis, tiyatro yönetmeni K. Kuhn, sanatçı S. Papaloukas bulunmaktadır. Derneğin dergi çıkarma sorunu “babaA. Fotiadis‘in cömertliği sayesinde çözümlenir ve haftalık Neohellinike Grammata dergisi 100 bin drahmi karşılığında satın alınarak yayın hayatına başlar. İlk sayısı 5 Aralık 1936’da yayınlanan dergi 1941 yılına kadar devam eden beş yıllık sürede 228 sayı ile yayın hayatını sürdürür. Fotiadis‘in dost olduğu onlarca tanınmış yazar ve sanatçının yazıları bu dergide yayınlanır. Dergide Y. Skaribas, N. Kavvadias, T. Kastanakis, G. Theotokas, L. Iakovidou, F. Kondoğlu, T. Anthias, S. Mirivilis, G. Kodziulas, D. Glinos, Octavius ve Melpo Merlier, K. Politis, D. Sotiriou, L. Naku ve Y. Kordatos gibi birçok sanatçının yazı ve şiiri yayınlanmıştır. Metaksas rejiminin ikinci yılında yetkililer tüm yayıncılardan rejime bağlı olduklarını gösteren bir methiye yazmalarını isteyince de Dimitris Fotiadis, faşist diktatörlükle alay etmek amacıyla “Kafarevus” denilen Eski Yunanca ile gösterişli ve anlaşılmaz bir methiye yayınlar. D. Fotiadis 1939 yılında, Platon‘un “Sempozyum” isimli yapıtını kendi çevirisiyle yayınlaması nedeniyle Sorbonne Üniversitesi Yunan Çalışmaları Topluluğu‘nun gümüş madalyası ile onurlandırılır.  

D. Fotiadis ve ailesi, Yunanistan’ın Nazi ordusu tarafından işgal edileceği anlaşıldığında askeri gemilerin eşliğindeki cephane yüklü Varşova isimli bir kargo gemisiyle önce Port Said‘e gidip trenle aile zenginliğinin kaynağı olan İskenderiye‘ye ulaşır. Bir muhabir olarak gazetelerde ve radyoda Yunan halkına yönelik yayınlar yapmaya başlayan Dimitris ardından Kahire‘ye taşınır ve ilerici yayınlar yapan Kirikas (Haberci) gazetesinde yazılar yazmaya başlar, açlık çeken Yunan halkına yardımcı olacak bir komite kurulmasına çalışır; ancak, bu çalışmaları İngilizler tarafından sabote edilir. Bu dönemde 1912, Kahire doğumlu Katina Laskaris ile evlenir ve bu evlilikten Georgiou ve Florence isimli iki çocuğu olur.

Dimitris Fotiadis, sürgündeki Yunan hükümetinin başbakanı E. Tsouderos‘tan “ulusal propaganda yapmak üzereLondra‘ya davet edilir. Neredeyse 3 aya yaklaşan uzun ve zorlu bir yolculuk neticesinde İngiltere’ye varan Dimitris, BBC‘nin Yunanistan bölümünde radyo istasyonu müdürü ve Ulusal Birlik Komitesi üyesi olarak yayınlar yaparak açlık çeken Yunan halkına moral vermeye, İngiltere’nin Yunan halkı üzerinde egemenlik kurma çabalarına ve monarşiye karşı çıkan günlük yayınlar yapmaya çalışır. Bu yayınlardan biri de 1945’den 1948’e kadar yayınlanan Elefthera Grammata (Özgür Mektuplar) dergisidir. Bu yayınların İngilizleri rahatsız etmesi üzerine ailesi ile birlikte Kahire‘ye gider ve bu sırada savaşın bitmesi ile birlikte eski başbakan E. Tsouderos ve İngiliz kamplarından kurtarılan Yunan askerleriyle birlikte Atina‘ya döner.

İngiltere’nin Yunanistan’ı kendi hegemonyası altına alma çabalarının bir sonucu olarak kralcıların darbeyle yönetimi ele geçirmeye çalışması şiddetli çatışmalara yol açar. Bu büyük ve zorlu mücadeleyi kaldıramayacaklarını anlayan İngilizler ise, bu hegemonya kurma işini Truman doktriniyle şekillenen yardımlar çerçevesinde Amerika Birleşik Devletleri’ne devrederek aradan sıyrılırlar. Bunun üzerine ABD önderliğindeki antikomünist mücadelenin geliştiği bir ortamda ortaya çıkan Yunan İç Savaşı‘nda (1946-1949) Komünist Parti yasadışı ilan edilir ve tüm devrimci, demokrat, sosyalist, komünist liderler, sanatçılar, bilim adamları tutuklanmaya başlar. D. Fotiadis ise tutuklanan diğer Yunanistan Komünist Parti yöneticileriyle birlikte kendini önce hapishanede, sonra da bir sürgün olarak sırasıyla Sisam adasının batısındaki İkarya adasının Kampos köyü ile Makronissos ve Ai-Stratis adalarındaki kamplarda bulur. Dimitris bu kamplarda Yunanistan’ın bilim, kültür, siyaset ve sanat dünyasının önemli isimlerinden şair Y. Ritsos, tiyatro ve sinema oyuncusu M. Katrakis, felsefe ve psikoloji alanında çalışmalar yapan M. Lundemis, G. Yoldasis, müzisyen M. Theodorakis, gazeteci, yazar ve şair N. Papaperiklis, Nazım Hikmet için “Hasta Şaire” isimli şiiri yazan şair L. Menelaos, T. Livaditis, T. Karolos, sinema oyuncusu K. Balamidas, M. Troyanos, oyuncu G. Giolasis, D. Giannopoulos, Papaioannou ve Yunan direniş hareketinin önemli kahramanlarından Stefanos Sarafis ile bir araya gelip daha sonra yapacağı çalışmaların düşünsel zenginliğini oluşturur.

Sürgündeki arkadaşları. Ortadaki sıra, soldan sağa: Manos Katrakis, Yiannis Imbriotis, Karousos, Menelaos Ludemis, Dimitris Fotiadis, Papaperiklis, Baladimas.
Sürgündeki arkadaşları. Soldan sağa: Manos Katrakis, Yiannis Ritsos, Dimitris Fotiadis, Menelaos Ludemis.
Dimitris Fotiadis ve sürgündeyken ziyarete gelen eşi Katina Fotiadou Ai-Stratis sahilinde.
Sürgündeki kulübesinin önündeki Dimitris Fotiadis (1898-1988).

D. Fotiadis, daha sonra yayınladığı anılarında şunları yazar:

Yannis Ritsos’un kaleminden Dimitris Fotiadis.

D. Fotiadis, 1946-1949 yılları arasında devam eden Yunan İç Savaşı‘nın bitmesinden sonra Kasım 1951’de Atina‘ya döner ve yasadışı ilan edilip yer altına çekilen Yunanistan Komünist Partisi‘nin yerine kurulan Birleşik Demokratik Sol Parti (EDA)‘ya katılır ve parti liderlerinden biri olur. Diğer yandan da “1821 Yunan Devrimi” isimli dört ciltlik kitabını yazmaya başlar.

1974’de diktatörlüğün yıkılması ile birlikte 1974-1977 döneminde Yunan Edebiyatçılar Derneği‘nin başkanı olur. Ayrıca Panhelenik Kültür Hareketi‘nin liderlerinden biri haline gelir, 1982’de “Anılar” adlı eseriyle Devlet Edebiyat Biyografi Ödülü‘nü kazanır ve yaşamının sonuna kadar Yunan Oyun Yazarları Derneği, Tarihçiler Derneği, Panhelenik Kültür Hareketi ve diğer birçok derneği üyesi olarak aktif toplumsal çalışmalarını sürdüren Dimitris Fotiadis 1988 yılında 90 yaşındayken Atina‘da vefat eder.

Dimitris Fotiadis‘in yazdığı kitaplarla Eski Yunancadan çevirdiği tiyatro oyunları sırasıyla;

📌 “Çılgın Vitrova” (1931), oyun.

📌 “Büyülü Keman” (1932), oyun.

📌 “Fatihler “(1936), oyun.

📌 “Ters Dünya” (1937), oyun. Marikas Kotopoulis Topluluğu tarafından sahnelendi.

📌 Aristofanes‘den “Süvari” (İppis) (1938), çeviri.

📌 Platon‘dan, “Sempozyum” (1939), çeviri.

📌 Demosthenes‘den “Philip III” (1940), çeviri.

📌 “Theodora” (1945), oyun. Birleşik Sanatçılar Topluluğu tarafından sahnelendi.

📌 “Makrigiannis” (1946). oyun. Birleşik Sanatçılar Topluluğu tarafından sahnelendi.

📌 George Bernard Show “On the Rocks, (çeviri). 1947’de George Pappa yönetimindeki Eimilio Veakis Topluluğu tarafından sergilendi.

📌 “Köle Sahili“, Edebiyat Yayınları Derneği (1952).

📌 “Messolongi, Büyük Kuşatma Destanı” (1953), tarih.

📌”Karaiskakis” (1956), tarih. İlk kez 1957’de Atina’da Gerasimos Stavrou ile birlikte Manos Katrakis‘in Yunan Halk Tiyatrosu tarafından sahnelendi.

Eserin son sözü: “21 Devrimi’nin tek kahramanı halktır. Halk onu kanıyla sulayıp kurbanlarıyla besledi. Dağ ve vadilerdeki isimsiz gençler olmasaydı özgürlüğü göremezdik. Alçakgönüllü bu unutulmuş gençler bize özgürlüğü verdiler. O halde onları ihtişamlı altın taçlarla onurlandırmamıza, isimleri bilinmeyen bu erkek, kadın ve çocuk kahramanların anısına onların en parlak heykellerini dikmemize izin verin!

📌 “Yaşam ve Sanat” (1958).

📌 “Kanaris” (1960), tarih.

📌”Kolokotronis’in Davası” (1962), tarih.

📌 “Othon” (Monarşi) 1963, tarih.

📌”Otto” (Tahliye) 1964, tarih.

📌 Platon‘dan “Phaedrus” (1966), çeviri.

📌 “Ethnegersia” (oratoryo), 1971.

📌 “1821 Devrimi” (4 Cilt) 1971-1972, tarih.

📌”Sakarya: Küçük Asya’da Destan ve Felaket” (1974), tarih.

📌 “3 Eylül 1843” (1975), tarih.

📌 “Errata” (1976).

📌”Anılar” (3 Cilt) 1986, biyografi.

📌”Cevap: Atina” (1988),

📌 “Beyaz Şeytan”.

📌 “Sparta’da Bir Atinalı”.

📌 “Fatihler”.

📌 “Aynı Işık Altında”.

📌 “Politikacı”.

📌 “Roman Voilas”.

📌 “Tzilipouti”.

Dimitris Fotiadis‘e ait 62 kutudan oluşan arşiv halen Helen Edebiyat ve Tarih Arşivi (ELİA)‘nde muhafaza edilmektedir.

Dimitris Fotiadis’in yazdığı bazı kitapların kapakları…

Son söz olarak dileğim, son yıllarda bu kentin tarihini yazıyorum iddiasıyla ortaya çıkan milliyetçi; hatta şovenist bir kısım Yunan yazarlar yerine Ön Asya Felaketi‘nin gerçeklerine tanık olup “Kemal’le işimi bitirdim” diyerek ülkesinin İngiltere ve ABD‘nin hegemonyasından kurtulup bağımsız kalması için mücadele eden bir Komünist sanatçının doğduğu topraklarda bu kadar bilinmemesi gerçeği karşısında; hem uzun yıllardır dilime dolanan ve onun “Seydiköy” ile ilgili kitabını okurken Fotiadis ailesi ile Dimitris Fotiadis‘den haberdar olduğum Nikos Kararas‘ın benim bildiğim “Seydiköy“, “Buca“, “Kemalpaşa“, “Bornova” ve “Karşıyaka” ile ilgili kitaplarının, hem de yeni keşfettiğim bu Komünist yazar, oyun yazarı ve tarihçi Dimitris Fotiadis‘in kitaplarıyla oyunlarının Türkçe’ye kazandırılması, yazdığı ya da çevirdiği tiyatro oyunlarının İzmir sahnelerinde oynanmasıdır. Fazlasıyla gecikmiş bu görevin İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi (APİKAM)‘ne ait bir görev olduğunu düşünüyor ve düşlerimin bir an önce gerçekleşmesi diliyorum…

…………………………………………………………………………………………..

(1) Kararas, N., “To Kordelio, To Kamari tis SmirnisİstoriaLaografia (Karşıyaka, İzmir’in Gururu, Tarih-Folklor), Atina, 1971, sh. 330. Beni bu bilgi ile tanıştırıp Alekos Fotiadis‘in şiirini ileten sevgili dostum Aybala Yentürk‘e teşekkürlerimle…

(2) Aybala Yentürk‘ün araştırmaları sırasında bulunan Alekos Fotiadis‘e ait bu şiirin Türkçe’ye çevrilmesi konusunda yardımcı olan sevgili dostum gazeteci Süleyman Gençel‘e teşekkürlerimle…

(3) https//www.levantineheritage.com/pdf/888_Smyrna_Commercial_Guide_(Greek).pdf (Erişim Tarihi: 29.01.2024)

(4) Mihail, G. N., Yunanistan Rehberi, İzmir 1920, Yunanistan Rehberinden İşgal Altındaki Bir Kentin Öyküsü, Çeviren: Dr. Engin Berber, Akademi Kitabevi, İzmir 1998, s. 22, 32, 61, 69.

(5) Tatiana Gritsis-Milliex, https://www.katiousa.gr/skitsa/15-schedia-tou-gianni-ritsou-apo-tin-eksoria/

Yararlanılan Kaynaklar

Baltas, A., 1890-1922 Arası İzmir’de Faaliyet Gösteren Rum Spor Kulüpleri, Yakın Kitabevi & Yayınları, 2014, İzmir, s.68, 109, 112, 133, 161, 178.

Çokbankir, E., Çokbankir, E., Geçmişten Günümüze Seydiköy Gaziemir, Gaziemir Belediyesi Kültür Müdürlüğü Yayını, Mart 2013, İzmir, sh. 39-42.

Çokbankir, E., Seydiköylü Hollandalılar, Gaziemir Belediyesi Kültür Müdürlüğü Yayını, Mart 2013, İzmir, sh. 18.

Mihail, G. N., Yunanistan Rehberi, İzmir 1920, Yunanistan Rehberinden İşgal Altındaki Bir Kentin Öyküsü, Çeviren: Dr. Engin Berber, Akademi Kitabevi, İzmir 1998, s. 22, 32, 61, 69.

https://www.booksite.gr/dimitris-fotiadis.html

https://www.ianos.gr/persons/view/detail/persons/fotiadis-dimitris-0026077/

https://www.skroutz.cy/a/23447/dimitris-fotiadis.html

https://ru.wikipedia.org/wiki/%D0%A4%D0%BE%D1%82%D0%B8%D0%B0%D0%B4%D0%B8%D1%81,_%D0%94%D0%B8%D0%BC%D0%B8%D1%82%D1%80%D0%B8%D1%81

https://docplayer.gr/219039385_Fotiadis-dimitris-arheio-62-arkheiaka-koytia-2-arheiaka-koytia-fotografika-tekuiria-html

İzmir Ermenileri

Geçtiğimiz günlerde düzenlenen 21. TÜYAP İzmir Kitap Fuarı’nın açılış gününde “İzmir Ermenileri: Ege Kıyılarının Yitip Gitmiş Sakinleri” adlı kitabın yazarı Zakarya Mildanoğlu’nu dinledik.

Zakarya Mildanoğlu konuşmasının başında 1950 yılında Kayseri’nin Ekrek (Köprübaşı) köyünde doğduğunu söyledi. Konuşma sonrasında ise ilkokulu İstanbul Şİşli’deki Karagözyan Yetimhanesi’nde, ortaokul ve liseyi ise Üsküdar Surp Haç Tıbrevank Okulu’nda okuduğunu, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi aldığını, üniversite yıllarında gençlik hareketlerinde ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) faaliyetlerinde aktif olarak yer aldığını, 1976’da Türkiye Komünist Partisi’ne girdiğini, 12 Eylül döneminde TKP İstanbul davasından tutuklanarak üç yıl hapis yattığını öğrendik.

berge_photo_zakarya_mildanoglu_1542

Her görüşten İzmirlinin izlediği ve yönelttiği sorularla zenginleştirdiği bu sunum sırasında  Zakarya Mildanoğlu’ndan Ermeni toplumu açısından eğitimin, kilisenin ve basının nasıl üç önemli şey olarak kabul edildiğini, İzmirli Ermenilerin tarihini, bir zamanlar birlikte yaşadığımız bu insanların bir ulus olarak kötülenip ötelenmesi ve yok sayılması için belgeler ve fotoğraflar üzerinde nasıl tahrifatlar yapıldığını, buna bir örnek olarak İzmirli Ermenilere ait bir avcı kulübüne üye olan avcıları gösteren bir fotoğrafın üst kısmındaki bez afişin olduğu kısmın yok edilerek bu fotoğrafın Ermeni terör örgütlerine ait bir fotoğraf olarak takdim edildiğini öğrenmiş olduk.

01
Osmanlı Ermeni Avcılar Kulübü, İzmir

02
“Ermeni Çeteleri”

İki bölümden oluşan kitabın “İzmir Ermenilerine bakışlar – Literatürden Katkılar” başlığını taşıyan birinci bölümünde Raymond Kévorkian ile Paul B. Paboudjlan’ın “Aydın Vilayetinde Ermeniler“, Anahide Ter Minassian’ın “İzmir Ermenileri: Küçük Bir Cemaatin Dinamizmi“, Hervé Georgelin’in “Geç Dönem Osmanlı Smyrna’sında Ermenilerin Toplumsal İlişkileri“, Robert H. Hewsen’in “Madteos Mamuryan: Batı ERmeni Rönesansına Katkıda Bulunan Bir İzmirli“, Christina Maranci’nin “İzmir’in Ermeni Yapıları ve Dokumacılık Sanatı“, Barkev Balımyan’ın “İzmir Ermeni Hastanesi’nin Tarihine Bakış (Surp Krikor Lusavoriç Hastanesi) 1801-1922“, Raymond Kévorkian’ın “Aydın Vilayetinde Yapılan Tehcirler ve Katliamlar” isimli makaleleler ile “Bir Tasnif Denemesi” başlığını taşıyan ikinci bölümünde ise Zakarya Mildanoğlu’nun “İzmir ve Çevresindeki Ermeni Cemaatleri, Yerleşimler, Kurumlar, Matbuat, Ticaret, Şahıslar” başlıklı inceleme-makalesi yer alıyor.

Zakarya Mildanoğlu’nun “İzmir Ermenileri: Ege Kıyılarının Yitip Gitmiş Sakinleri” isimli kitabının tanıtım yazısında ise şunlar yazıyor:

İzmir Ermenileri sahiden yaşadılar mı? Ege’nin yeryüzünde bir cenneti andıran bu kıyılarında var oldular, nefes aldılar, yürüdüler, konuştular, doğdular ve öldüler mi? Türkiye’nin en büyük ve en özel şehirlerinden biri olan İzmir’de ve çevresinde yüzyıllarca süren yaşantılarından geriye kalan neredeyse hiç düzeyindeki izlere bakılırsa, bu sorulara “Evet, yaşadılar, vardılar!” cevabını vermek hiç de kolay değil. Bir avuç iyi niyetli araştırmacı hariç, Türkiye’de yazılan İzmir tarihçelerine bakarsak da durum aynı. Pek çok Türkçe kaynağa göre, onlar adeta 1922 İzmir Yangını’nın sorumluları olmaktan başka hiçbir rol oynamadılar kentlerinin tarihinde. Yoklardı, sonra bir gün mahallelerini ateşe verdiler ve gemilere binip gittiler!

İzmir Ermenileri kitabı, bu güzel şehrin ve çevresindeki bazı yerleşim yerlerinin tarihine özellikle Ermenilerin orada nasıl yaşadığı çerçevesinden, yoğunluklu olarak Ermenice kaynaklardan yararlanarak bakan yazıları bir araya getiriyor. Ermenilerin kentteki yerine; kilise, okul, hastane, matbaa, basın gibi kurumlarına; mimarilerine, sanatlarına, ticaretteki rollerine, komşu topluluklarla ilişkilerine ve hatta giyim kuşamlarına, çok sayıda fotoğrafın da yardımıyla bakarak, İzmirli kimliğini taşımanın nasıl bir hal olduğunu tahayyül edebilmemizi kolaylaştırmayı, böylece başta bu kitaba konu olan insanların günümüz İzmir’inde yaşayan hemşerileri olmak üzere, kentin tarihine ilgi duyanlar için bazı temel kaynak ve tartışmaları aşina kılmayı hedefliyor.

SCX-3200_20170430_15045701

Kentler, doğaları gereği, birbirine hem benzeyen hem benzemeyen, ancak her halde ortak yaşam alanlarını ve ortak bir kültürü paylaşan insanları bir araya getiren mekânlardır. Geçmişte bir arada yaşamaya dair fırsatları ıskalamış olabiliriz, ancak bu, geçmişe bakıp kimi sonuçlar çıkarmamıza hiçbir zaman engel değil. İzmir Ermenileri, bu açıdan son derece değerli bir kaynak. İzmir’in dününü ve bugününü daha iyi anlamak için…”

Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermeni toplumunun başına gelenleri tartışmaya başlamadan ve -eğer illa ki olacak diyorsanız- tarafınızı belirlemeden önce bu konudaki doğru bilgilere -tabii ki artık doğru tarihi bilgi kalmışsa- ulaşmak dileğiyle…