Sezai Göksu
Kentsel toplumsal hareketler, Castells’in (1977) toplumsal yapı olarak okunabilen toplum, kentsel sistem ve toplumsal örgütlenme kavramsallaştırmaları üzerine kurduğu teorik çerçevenin olanaklı kıldığı bir toplumsal örgütlenme kavramsallaştırmasıdır. Bu çerçevede egemen üretim tarzı anahtar kavramdır. Her üretim tarzı, başka bir ifadeyle toplumsal yapı, ekonomik, siyasal ve ideolojik sistemlerin bir birleşimidir. Kentsel sistem kavramsallaştırmasının ise iki temel kaynağı vardır. Bunlardan birincisi toplumsal yapıdır. Buna göre, toplumsal yapıya koşut olarak, aynı zamanda mekansal olarak kurulmuş, üretim, dolaşım ya da değişim ve tüketim bileşenleri ile birlikte ekonomik sistemin, siyasal-yasal sistemin ve ideolojik sistemin mekansal ifadeleri vardır. İkincisi ise, kent üstü ölçeklerle ilişkili olan üretim süreci ve siyasal-ideolojik süreçten ziyade, kentsel birimin sınırlarını tarif eden asıl sürecin tüketim olması itibariyle kentin son analizde emek gücünün yeniden üretimine bağlı toplu tüketim birimi olmasıdır. Bu nedenle, kentsel sistem ya da mekansal yapı kavramsallaştırması, esas olarak, toplu tüketim birimi içerisinde toplumsal yapı elemanlarının, mekansal olarak, eklemlenmesini işaret etmektedir. Toplumsal örgütlenme ile birlikte ele alındığında ise toplumsal hareket, toplumsal yapıda niteliksel olarak yeni bir etkinin üretilmesi biçiminde tanımlanmaktadır. Bu niteliksel etkinin, gerek yapılar düzeyinde egemen sistemin yapısal kanununda (mülkiyet ilişkilerindeki) bir değişime, gerekse pratikler seviyesinde güçler dengesinde (devletin siyasal-yasal aygıtında) bir değişime işaret ettiğini belirten Castells (1976), kentsel toplumsal hareketleri, “kentsel aktörler sistemi konjonktürünün ve diğer toplumsal pratiklerin eklemlenmesinden kaynaklanan pratikler sistemi” olarak tanımlamakta ve bunun gelişmesinin kentsel sistemde yapısal bir dönüşüme ya da bir bütün olarak politik sistemdeki güçler dengesinde özlü bir değişime doğru eğilimli olduğunu vurgulamaktadır.

Kentsel toplumsal hareketlerin belirli bir etki tipi ile tanımlanıyor olması önemlidir. Çünkü diğer elemanlarla ilişkisinde herhangi bir değişiklik olmaksızın, kentsel sistemdeki bir elemanın değişmesi ancak bir reform, kentsel sistemin yeniden üretilmesi ise kontrol ile sonuçlanacaktır, (Pickvance, 1976). Bunlara karşılık gelen örgütlenmeler ise, sırasıyla, protesto ve katılımdır. Sınıf mücadelesinin siyasal ya da ekonomik yönlerine bağlanmamış bir örgütlenme ancak bir reform aracı olabilmektedir. O halde, Pickvance’e (1976) göre, kentsel çelişkiler siyasal ve ekonomik çelişkilerle bağlandığında ancak bir kentsel toplumsal hareket özelliği kazanacaktır. Bu da kentsel toplumsal hareketler yazınında en fazla tartışılan konulardan birisi olacaktır. Nitekim Castells (1977) politik sınıf mücadelesinin kentsel hareketin merkezi elemanı olduğunu, bu nedenle dönüşüm şansının çok yüksek olduğunu belirtmektedir. Ancak, kentsel hareketler, toplumsal düzene meydan okuyan, örneğin emekçilerin mücadeleleri gibi, kimi siyasal hareketlerin bir bileşeni olduğu derecede sosyal hareketler niteliği kazanacaktır. Bu açıdan bakıldığında, kentin şehir planlama faaliyetinin baskısı altında değil, fakat toplumsal grupların çatışma süreci altında nasıl değiştiğini anlamanın çok daha öğretici olacağı belirtilmektedir.
Kentsel çatışmaların, konut yaşam koşullarının kötüleşmesi, servislerin yokluğu ya da yükselen kiralar gibi, sıklıkla özel ve ani sorunlardan kaynaklanması giderek kapitalist kentin örgütlenme biçimlerine muhalefete ve bir dönüşüm stratejisinin geliştirilmesine doğru eğilimi arttırmıştır. Kentsel çalışmaların genişlemesi, uzun erimli hedefleri ile birlikte yüksek derecede örgütlenmesi ve sınıf kompozisyonu bunların kentsel toplumsal hareketler olarak tanımlanmasını olanaklı kılmıştır, (Lagana, Planta ve Segre, 1982). Bu tanımda kentsel terimi emeğin yeniden üretimi ile ilgili koşullarla, başka bir ifadeyle kentteki yaşam koşulları ile ilgilidir. Bu durumda kent, kapitalist üretimin genel koşullarının bir elemanıdır. 1970’li yılların bu yapısalcı analizleri, bu nedenle, toplumsal çelişkilerin, çatışmaların ve kentsel yapıların temel belirleyici olarak üretim sürecini ve onun dönüşümünü görmektedir, (Lojkine, 1976). Dahası, toplu tüketim araçları (malları) aracılığıyla emek gücünün yeniden üretim süreci, böyle bir boyut göz ardı edildiği takdirde, kısmi kalacaktır.
1980’li yıllarla birlikte kentsel hareketler deneyimi dramatik bir biçimde değişip, kadın, ekoloji, anti-nükleer ve gençlik hareketlerinin öne çıkması ile birlikte farklı tanımlamalar ve tipolojiler geliştirilmiştir. Castells (1983), kentsel hareketlerin özelliklerini, toplu tüketim, topluluk kültürü ve siyasal özyönetim alanlarında gerçekleşmesi, kendisini “kentsel” toplumsal hareket olarak tanımlaması, medyayı, meslek adamlarını ve siyasal partileri örgütsel operatörler olarak kullanması, örgütsel ve ideolojik olarak herhangi bir siyasal partiden özerk olması biçiminde tanımlamaktadır. Buna göre, tüketime devlet müdahalesi talebi anlamında, özellikle hızlı kentleşen toplumlarda, konut ve kentsel servislerin sunumuna, (mali erişim, kiralar, ulaşım ücretleri gibi) erişimine, (katılım talebi olarak) denetim ve yönetimine ve (özellikle yenileme eylemlerine karşı) savunmacı pozisyon almaya yönelik olmak üzere dört tip hareket tarif edilmektedir, (Pickvance, 1985). Eckstein da (1989) üretim ilişkilerinden kaynaklanan çatışmalar, piyasa temelli gerilimler, ırksal ve etnik çatışmalar, cinsiyet temelli direnişler, siyasal temelli muhalefet ve din olmak üzere altı tip toplumsal temelden söz etmektedir. Dolayısıyla, bir kentsel toplumsal hareket, kentsel grupların, toplu eylem aracılığıyla, kurulu kurumlar alanı dışında, ekolojik, kültürel veya siyasal alanda ortak çıkarlarını korumak veya geliştirmek için ortak bir girişimdir, (Hasson, 1997). Böylece, kentsel toplumsal hareketlerin merkezden çeperdeki mevzilere doğru nasıl yeniden kavramsallaştırılmış olduğu açıkça görülmektedir.
Küreselleşme döneminin yeni tipolojisi ise şöyle yapılacaktır; küresel kentsel hiyerarşinin tepesine doğru tırmanma çabasının maliyetleri etrafında cereyan eden hareketler, yeni ekonomik kalkınma programları bağlamında yeni kentsel kötüleşme ve marjinallik olgusu ile ilgili hareketler ve yerel refah devletin erozyonunu yansıtan hareketler, (Hammel, Thaler ve Mayer, 2005). Gerçekte, kentsel hayatın demokratikleşmesini talep eden kentsel toplumsal hareketlerin kentlilerin uygun yaşam standartlarına erişme isteğinden ayrı düşünülemeyeceği bir durumda, elbette, bu hareketlerin neden yerel ekonomik kalkınma meseleleri etrafında mobilize olduğu açıklanabilmektedir. Harvey, (1989) iktidar ilişkilerini yeniden kuran her mücadelenin, o ilişkilerin mekansal temellerini yeniden örgütleme mücadelesi olduğunu belirtmektedir. Bu açıdan, kentsel toplumsal hareketlerin, kentte ayırt edici mekansal siyasetin ajanları olarak düşünülmesi gerekir. Çünkü bir yandan mücadele noktası olarak kentsel mekan hedeflenmektedir, öte yandan siyasal hareketlilik için bir kaynak olarak kentsel mekan kullanılmaktadır.
1980’li yıllarla birlikte toplumsal ve siyasal analizde giderek artan bir biçimde geçerlilik kazanan yeni toplumsal hareketler teorisi, aktörleri algılamanın yeni yolları ile kurulu ve resmi siyasal kurumların ve geleneksel muhalefet biçimlerinin dışında kalan siyasetin hedef ve tekniklerini araştırmaya koyulmuştur, (Tonkiss, 2005). BU yeni ele alış, sınıf ve ekonomik dağılım siyasetinden kimlik siyasetine ve maddi olmayan çıkarlar ile yaşam biçimlerine kayma üzerinde odaklanmıştır. Sınıf ve eşitsizlik meselesi yerini kimlik ve cinsiyet, ırk, kültür ya da seksüalite gibi eşitsizliklere bırakırken, ekonomik adalet meselesi ise nükleer yayılma, çevresel kötüleşme, sivil haklar ve insan hakları gibi siyasetlerin gerisinde kalmıştır. Böylece, kentsel toplumsal hareketler kavramı, kentsel mekanın karakteri, özgürlüğü ve denetimi ile ilgili olarak, protesto siyasetine ve aktivizm siyasetine işaret etmeye başlamıştır.
Kentsel toplumsal hareketler, geçmişte olduğu gibi günümüzde de kapitalist (yeni-liberal) küreselleşmenin çelişkilerini siyasallaştırmaya katkı yapmaya devam etmektedir. Bunu hem, örneğin kamu mallarının özelleştirilmesini engelleyerek, somut yaşam koşullarının iyileştirilmesi amacıyla maddi düzeyde, hem de bir yandan küreselleşmenin verili ve kaçınılmaz bir süreç olduğuna ilişkin anlatının doğallığını bozarak, öte yandan gündelik hayatın değişimini temsil ederek sembolik düzeyde yapmaktadır, (Kohler ve Wissen, 2003). Kentsel toplumsal hareketler, gelecekte de, diğer toplumsal aktörlerle ittifaklar kurmaya çalışarak ya da toplumsal değişimin arzu edilemeyen tarzlarına direnmek üzere çeşitli direniş stratejileri geliştirerek yerel demokrasilerce sunulan olanaklardan yararlanacaktır.
Kaynaklar
Castells, M. (1976), “Theoretical Propositions for an Experimental Study of Urban Social Movements“, C.G. Pickvance (Ed.), Urban Sociology Critical Essays, Tavistock Publications, London, pp. 147-173
Castells, M. (1977), The Urban Question: A Marxist Approach, Edward Arnold, London.
Castells, M. (1983), The City and the Grassroots, Edward Arnold, London.
Eckstein, S. (1989), “Power and Popular Protest in Latin America“, Susan Eckstein (Ed.), Power and Popular Protest: Latin America Social Movements, University of California Press, Berkeley, pp.1-60
Hammel, P. Thaler, H.L. ve Mayer, M. (2005),”Urban Social Movements Local Thematics, Global Spaces“, Jan Lin ve Christopher Mele (eds.)The Urban Sociology Reader, Routledge, London, pp.336-345
Harvey, D. (1989), The Condition of Post-Modernity, Blacwell, Oxford
Hasson, S. (1997) “Local Cultures and Urban Protests“, Steve Pile ve Michael Keith (Eds.), Geoprahies of Resistance, Rourledge, London, pp. 236-257
KOhler B. ve Wissen, M. (2003), “Glocalization Protest: Urban Conflicts and Global Social Movements“, International Journal of Urban and Regional Research, 27, 4, pp.942-951
Lagano, G., Planta M. ve Serge, A. (1982), “Urban Social Movements and Urban Restructuring in Turizn, 1969-76“, International Journal of Urban and Regional Research, Vol:6, No:2, pp. 223-245
Lojkine, J. (1976), “Conrtibution to a Marxist Theory of Capitalist Urbanization“, C.G. Pickvance (Ed.) Urban Sociology: Critical Essays, Tavistock Publications, London, pp. 119-146
Pickvange, C. G. (1976), “On the Study of Urban Social Critical Movements“, C.G. Pickvance (Ed.), Urban Sociology Crtitical Essays, Tavistock Publications, LOndon, pp.198-218
Pickvance, C. G. (1985), “The Rise and Fall of Urban Movements and the Role of Comparative Analysis“, Enviroment and Planning D: Society and Space, Vol:3, pp. 31-53
Tonkiss, F. (2005), Space, the City and Social Theory, Polity, Cambridge