Elektrikli otobüs fiyaskosu…

Ali Rıza Avcan

İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ona bağlı İzmir Elektrik, Su, Havagazı, Otobüs ve Troleybüs Genel Müdürlüğü… Kısa adıyla ESHOT

ESHOT, 4483 sayılı İzmir Tramvay ve Elektrik Türk Anonim Şirketi İmtiyazıyla Tesisatının Satın Alınmasına Dair Mukavelenin Tasdiki ve Bu Müessesenin İşletilmesi Hakkında Kanun’un 5. maddesi uyarınca, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olmak üzere kurulan mülhak bütçeli bir kamu idaresi olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde 5216 Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile diğer mevzuatın verdiği haklar ve yüklediği görevler çerçevesinde lastik tekerlekli toplu taşımacılık hizmetini yapmakla görevli bir kurum…

İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde toplu ulaşım hizmetlerini yapmakla görevli olan bu kurumun 2019-2023 hizmet dönemindeki yıllık bütçeleri, yıl içinde alınan ek bütçelerle birlikte 2019’da 1.153.820.000.-TL , 2020’de 1.472.576.000.- TL, 2021’de 2.037.146.000.- TL, 2022’de 3.108.225.778,34 TL ve 2023’de 5.321.000.000.- TL. düzeyine yükselmiş, çalıştırdığı personel sayısı ise, ESHOT 2023 Mali Yılı Performans Programı‘na göre 316’sı memur, 99’u sözleşmeli personel, 4.271’i şirket (İZELMAN 3.872 kişi, İZENERJİ 399 kişi) olmak üzere toplam 4.686 kişiye ulaşmış durumda.

ESHOT‘a ait lastik tekerlekli toplu ulaşım araçlarıyla diğer hizmet araçları sayısının 2013-2023 dönemindeki gelişim ve dağılımı ile toplu ulaşım aracı başına düşen nüfusu aşağıdaki tablo ve grafikte görebiliriz:

2019-2022 hizmet döneminde İzmir Büyükşehir Belediyesi kurum ve şirketlerinin lastik tekerlekli ve raylı sistemle denizyolu üzerinden taşıdığı yolcu sayılarını ise bir diğer tabloda görebiliriz:

Bu tablo ve grafiklerde yer alan verilerin değerlendirilmesinden de anlaşılacağı üzere, ESHOT‘un sahip olduğu lastik tekerlekli ulaşım araçlarının sayısında ve yıllar itibariyle araç başına düşen yolcu ortalamalarında, aradan geçen 10 yılda kayda değer bir artış ya da iyileşme olmamış; sadece, 2020 yılında yapılan büyük alımla sahip olunan filonun gençleşmesi sağlanmıştır.

Ayrıca 2020-2021 döneminde yaşanan COVİD 19 salgını nedeniyle taşınan yolcu sayısında belirgin bir düşüş yaşanmakla birlikte; 2022 yılında 2019 düzeyinin -az da olsa- aşıldığı görülmektedir. Ancak burada dikkatimizi çeken diğer önemli bir gelişme, lastik tekerlekli ulaşım sisteminin toplu ulaşımdaki payının % 2 oranında artarken raylı sistemle denizyolu taşımacılığında 2019 yılına göre geriye düşen bir gelişmenin yaşanmasıdır.

Gazete haberleri: “İzmir’de elektrikli otobüs alev alev yandı.“, 28.06.2021

ESHOT ve İzmir’deki toplu ulaşım sistemi ile ilgili bu genel bilgilerden sonra gelelim bugünkü yazımızın konusuna; yani çevreci olduğu söylenen elektrikli otobüsler konusuna…

2016 yılından bu yana yazdıklarımı titizlikle takip eden arkadaşlarımın hatırlayacağı üzere, İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin Ankara‘da üretim yapan Bozankaya Grubu‘na ait TCV Otomotiv Makine San. ve Tic. A.Ş.‘den 8,8 Milyon Euro bedelle 20 adet elektrikli otobüs aldığı günlerde, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi‘nin düzenlediği “İzmir Bölgesi Enerji Forumu“nda, ESHOT yetkilisi Hakan Üzkat‘ın yaptığı sunum üzerine, 11 Nisan 2017 tarihinde yayınlanan “Her yeni, ilk ve güzel olan şey iyi ve yararlı mıdır?” başlıklı yazımda, alımı yapılan elektrikli otobüslerle ilgili kaygılarımı anlatarak bu konuda daha titiz ve dikkatli olunması gerektiğini ifade etmeye çalışmıştım. (1)

Çünkü o tarihlerde elektrikli otobüsler çevre kirliliğini çözecek iyi bir formül olarak kabul ediliyor ve bu nedenle İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne bağlı ESHOT Genel Müdürlüğü‘ne ait faaliyet raporlarında, “mevcutta 20 adet olan elektrikli otobüs sayısının 2024 yılına kadar toplam 400 adete çıkarılması amaçlanmaktadır” deniliyordu. Nitekim ESHOT‘un 2019-2023 döneminde neleri hedeflediğini gösteren performans programlarına baktığımızda, 2019 yılı için 20.160.00.-TL. harcama karşılığında 28 adet otobüs, 2020 yılı için 142.800.000.-TL harcama karşılığında 100 adet, 2021 yılı için 457.716.000.-TL harcama karşılığında 464 adet, 2022 yılı için 108.380.000.-TL harcama karşılığında 133 adet, 2023 yılı için 201.373.000.-TL harcama karşılığında 158 adet olmak üzere 930.429.000.-TL’lık toplam harcama karşılığında toplam 883 adet “elektrikli otobüs” ya da “çevreci otobüs” alınması ve bu otobüslerin şarj edeceği tesislerin acilen yapılması hedeflendiği halde; izleyen yıllarda hem de 2017 yılında alınan 20 adet elektrikli otobüsün sayısında bir artış olmamış, hem de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer‘in 5 Mart 2019’da Hürriyet gazetesinden Ertuğrul Özkök‘e verdiği röportajda dile getirdiği “Benim çok büyük bir rüyam var. Bu rüya Koç Holding’in genel merkezini İzmir’e taşıtmak. Tabii Koç Holding bir sembol, Eczacıbaşı zaten İzmirliydi İzmir’e dönecek. Vodafone, Turkcell, Sabancı, aklınıza ne gelirse o şirketlerin yönetim merkezlerini İzmir’e taşıtacak bir şehir hayal ediyorum ben. Bu öyle bir ütopya falan değil. Bu olay 20’nci yüzyılın başında Amerika’da olmuş. Birçok şirket yönetim merkezlerini New York’tan başka şehirlere taşımış. Starbucks’ın, Boeing’in, Coca-Cola’nın merkezleri New York dışındaysa, Türkiye’nin büyük şirketlerininki neden İzmir’de olmasın?” söylemini doğrularcasına, sözünü ettiği holdinglerin merkezi İzmir‘e gelmemiş olsa bile Koç Holding‘e bağlı Otokar şirketi tarafından “çevreci” etiketiyle üretilen mazotlu otobüslerin İzmir‘e getirilmesine ağırlık verilmeye başlanmış, alınacağı söylenen toplam 400 adet elektrikli otobüsün yerine konulan 364 mazotlu otobüs kentin meydanlarına dizilerek gövde gösterileri yapılmaya başlanmıştı. (2)

2020 yılında yapılan büyük bir ihale ile 102 solo ve 164 körüklü otobüsle 10 adet midibüs alınmış, başlangıçta hedeflenen sayıya ulaşılamamıştır. Böylelikle, 2019-2023 hizmet döneminde alımı hedeflenen 883 otobüsle alınan 266 otobüs arasındaki 617 adet otobüsün bedeli, İzmir halkına verdiği sözü tutmayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer adına borç yazılmıştır. (3)

İzmir Büyükşehir Belediyesi bir yandan kendisine ait İzmir Açık Veri Portalinde (www.acikveri.bizizmir.com) İzmir Elektrikli Otobüs Projesinin Ürettiği Çevresel Değerler adı altında halen kullanılmakta olan 20 elektrikli otobüse ait toplum yolcu sayısını, kullanımı engellenen akaryakıt miktarını, salımı engellenen CO2 miktarını ve tüm bu salımı filtreleyebilmek için gerekli ağaç sayısını hesaplamakla birlikte 2017 yılında alınan 20 otobüsün sayısı, aradan geçen 5 yıl içinde bırakın 400’ü, 21’i bile bulmamıştır. (4)

Hele ki, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer‘in 7 Ağustos 2023 tarihli gazetelere yansıyan “100 elektrikli otobüs daha alacağız” vaadini okuduktan sonra 2019 yılından bu yana devamlı bizlere vaat edilen bu sözün ne zaman hayata geçeceğini ve aradan geçen süre içinde elektrikli otobüslerin neden ve nasıl mazotlu otobüslere dönüştürüldüğünü, Koç Holding‘in merkezi yerine otobüslerinin neden İzmir‘e getirildiğini merak edip duracağız. (5)

Sahi, 2017 yılında alınan 20 elektrik otobüsün sayısı aradan geçen 6 yıl içinde 100’e ya da söz verildiği gibi neden 400’e çıkarılmadı ve onun yerine 2020/235085 numaralı açık ihale sonucunda satın alınan 204 solo, 164 körüklü otobüsün % 20 iş artışlı bedeli olan 571.345.351.-TL’nın ödendiği Koç Holding‘in şirketi Otokar Otomotiv ve Savunma Sanayi Anonim Şirketi tarafından üretilen mazotlu otobüsleri niye tercih edildi?

Hele ki, 2021 yılında İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin 3’ü CHP‘den, 1’i de AKP‘den seçilen 4 kişilik denetim komisyonunun AKP‘li üyesi olan Fikret Mısırlı‘nın, ESHOT ve İZSU denetimlerini yaparken CHP‘li eski bir belediye başkanı ile başkan yardımcısının yetki belgesi olmayan OTOKAR bayii üzerinden hem OTOKAR‘a, hem de BMC‘ye ait oto yedek parçalarıyla 10 numara madeni yağ satıldığını gördüğünde yazdığı rapordan bunu yapanların isimlerinin çıkarılması ya da isimlerinin İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘ndeki görüşmede okunmaması için kendisine CHP üzerinden nasıl baskı yapıldığını, partisi üzerinden de nasıl rüşvet teklif edildiğini, İzmir Valiliği ile İçişleri Bakanlığı‘na yaptığı şikayetlerin nasıl sonuçsuz kaldığını anlattığı videoyu izleyip bu haberin yazıldığı Ege Postası gazetesini okuduğumuzda, bu kapının nasıl yağlı bir kapı olduğunu daha fazla anlamaya başlarız… (6)

Elektrikli otobüsler yerine fosil yakıt yakan otobüslerin neden tercih edildiğini bir bilen ve bütün bunlara itiraz edecek biri varsa, lütfen bir adım öne çıksın….

…………………………………………………………………………………….

(1) https://kentstratejileri.com/2017/04/11/her-yeni-ve-guzel-olan-sey-iyi-midir/

(2) https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ertugrul-ozkok/tunc-soyer-en-buyuk-ruyam-kocun-merkezini-izmire-tasitmak-41137930

(3) https://www.izmir.bel.tr/tr/Haberler/izmir-in-ulasim-filosuna-364-otobus-birden-katildi/45187/156

(4) https://acikveri.bizizmir.com/tr/dataset/izmir-elektrikli-otobus-projesinin-urettigi-cevresel-degerler

(5) https://yeniizmir.com/soyer-acikladi-100-elektrikli-otobus-daha-alacagiz/

(6) https://www.egepostasi.com/haber/CHP-li-belediye-icin-rusvet-teklif-eden-AK-Partili-isimler-kim/319154

Her yeni, ilk ve güzel olan şey iyi ve yararlı mıdır?

Ali Rıza Avcan

Geçtiğimiz hafta TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin düzenlediği “İzmir Bölgesi Enerji Forumu“nda ESHOT yetkilisi Hakan Üzkat‘ın “İzmir Elektrikli Otobüs Filosu Projesi” sunumunu izlerken aklıma eski bir anım ve o anıdan çıkardığım kişisel bir ders geldi.

Anımsadığım olay, yurtdışında çalışan gurbetçi yurttaşlarımızın ülkemizdeki kamu kurumlarına, özellikle de belediyelere araç ya da iş makinesi bağışlamasının mümkün olduğu 1990’lı yıllara aitti. Kendilerine tanınan bu hak çerçevesinde çalıştıkları ülkede edindikleri taşıt araçlarıyla iş makinelerini geldikleri ilin, ilçenin ya da kasabanın belediyesine bağışlayabiliyorlar; böylelikle taşıt aracına ya da iş makinesine sahip olmayan birçok belediyenin bu eski model araç ve iş makineleriyle yeni olanaklara kavuşturmalarını sağlıyorlardı.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

O yıllarda İçişleri Bakanlığı’ndaki denetim görevimden ayrılarak belediye başkanlarına danışmanlık hizmeti verdiğim için, danışmanlığını yaptığım bir belediye başkanını, yurt dışında ekonomik ömrünü doldurularak kullanılamaz hale gelmiş taşıt araçlarını ve iş makinelerini önce anlaşmalı gurbetçiler tarafından belediyelere bağışlanmasını sağlayan, ardından da o araçları onararak haksız kazanç temin eden Adana merkezli bir dolandırıcılık çetesinin elinden kurtarmak için çalışıyordum. Çünkü, danışmanlığını yaptığım belediye başkanı yeni taşıt araçlarıyla iş makinelerine kavuşmak amacıyla bilmeden ya da gözünü karartarak sırf ilçesine yeni taşıt araçlarıyla iş makineleri getirmek uğruna bu suç şebekesinin ağına düşmüş ve teslim aldığı araçların bakım ve onarımını yaptırmaya kalktığında araçların işe yaramaz olduğunu görerek dolandırıldığını anlamış ve kendi seçmeni karşısında zor duruma düşmüştü.

Benim görevim ise eksik olan bazı resmi belgeleri bu işi örgütleyenlerden temin ederek taşıt araçlarıyla iş makinelerini geri vermenin yollarını aramaktı. O nedenle belediye başkanı ile birlikte işin tezgahlandığı Adana’ya giderek çetenin elebaşısı ile görüşmüş ve elde etmek istediğimiz sonuca ulaşmıştık.

Ancak bütün bu işlemleri yaparken muazzam büyüklükteki ofisinde yine büyük bir masanın arkasında oturan çete başına yurdun değişik bölgelerinden telefon eden belediye başkanlarının adeta yalvarırcasına araç ve iş makinesi istediğine tanık olmuş ve bu durumu hayretle karşılaştım.

Evet, yurdumun belediye başkanları yöneticisi olduğu il, ilçe ve kasabalara daha fazla hizmet götürmek amacıyla bu bağış sisteminden yararlanmak istiyor ve bu nedenle de bir dolandırıcılık şebekesinin reisine adeta yalvarıyor, küçük sevimlilikler yapıp daha daha fazlasını temin etmeye çalışıyorlardı. Bu durum onların zayıf halkası ya da yumuşak karınlarıydı. Onların bu zayıflığından yararlanmak isteyenlerin de sahip oldukları büyük bir güç, hedefi tam da 12’den vuran etkili bir silahtı.

1990’lı yıllarda yaşadığım ve kendimce dersler çıkardığım bu anıyı, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ESHOT Genel Müdürlüğü temsilcisi Hakan Üzkat‘ın sunduğu “İzmir Elektrikli Otobüs Filosu” başlıklı bildiriyi dinlerken yeniden hatırladım. 

s593909

Tabii ki belleğimdeki bu anıyla elektrikli otobüslerin satın alınıp hizmete girmesi arasında bir bağlantı kurarken bu yeni işin, yaşadığım olaydaki gibi bir sahtekarlık, bir dolandırıcılık işi olduğunu söylemek istemiyorum. Yapılan satın alma ve hizmete sokma eyleminin yasalara uygun olarak yapıldığını biliyor ve  bu anlamda iki olay arasındaki bağlantının sadece ve sadece yöneticilerin yaklaşımı açısından bir benzerlik taşıdığını düşünüyorum.

Çünkü sunum sırasında konuşmacının sarf edip beni irkilten anlatımı benim geçmişte kalan anım ile şimdiki eylem arasında bağlantı kurmama arttı da yetti bile…

Çünkü sunumu yapan ESHOT yetkilisi Hakan Üzkat, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Ankara’da üretim yapan TCV Otomotiv Makine San. ve Tic. A.Ş’den (Bozankaya) toplam 8,8 milyon Euro‘ya satın alınan E-Karat marka 20 adet elektrik otobüsle (her bir otobüs için 400.000.- Euro ya da yaklaşık 1,750 milyon TL) şarj ekipmanları ve kurulumuyla ilgili süreci anlatırken Avrupa Birliği ülkelerinin henüz bu boyutta bir filoyu hizmete sokmadıklarını, elektrikli otobüslerin bazı kentlerde deneme amaçlı kullanıldığını anlatıyor ve dünyadaki üretici firmalarla kullanıcıların uygulamadan kaynaklanan geri bildirimlerle saha verilerini paylaşmaktan ısrarlı bir şekilde kaçındıklarını ifade ediyordu. (1)

Evet, bu otobüslerin imalatçısı olan firmalarla elektrikli otobüslerin Avrupa Birliği’ndeki kullanımı ile ilgili olarak geleceğe yönelik önemli kararlar alan ülkeler hem bu otobüsleri yaygın bir şekilde kullanmıyorlar hem de kullanımdan kaynaklanan geri bildirim bilgilerini ısrarlı bir şekilde paylaşmaktan kaçınıyorlar, bu konuda işbirliğine yanaşmıyorlardı. 

Haliyle bu alengirli işte bir neden olduğunu, saha verilerini niye sakladıklarını  ve saha verileri saklanmış bir teknolojik ürünün neden satın alındığını düşünmeden edemiyorsunuz…

Nitekim sunumu yapan Hakan Üzkat ile sunum sonrasında yaptığımız sohbette de bu otobüslerin aslında bir filo olarak değil, sırf deneme amacıyla alındığını öğrendiğimde benim aklıma gelen bu şüphenin bu alımı yapan kamu görevlilerinin de aklında olduğunu hissederek bir nebze olsun rahatladım.

Ayrıca, bu sunum sırasında her bir elektrikli otobüsteki enerjiyi sağlayan ve Bozankaya tarafından üretilen LİfePO4 (Lityum Ferrofosfat), kuru bataryaların 2,3 ton ağırlığında olduğunu ve bunların ekonomik ömrünün, aynen akıllı telefonlarımızdaki bataryalar gibi zaman içinde güç kaybına uğradığını, bataryaların her yıl % 50 oranında güç kaybetmesinin beklenen bir şey olduğunu öğrendiğimde ister istemez irkildim. Çünkü bu otobüslerden üç yıl içinde toplam 400 tane alınması düşünülmekteydi ve bu anlatıma göre her otobüsün bataryasının maksimum iki yıl içinde değiştirilmesi, eskisinin yerine yenisinin takılması gerekiyordu. Hem de 2,3 ton ağırlığındaki binlerce bataryanın… Bunların yenilerinin depolanıp takılması ve eskilerinin toplanıp imha edilmesi… Aynen kullanıp attığımız piller gibi…

Görüldüğü kadarıyla elektrikli otobüsler çevreci, güvenilir ve ekonomik olmaları nedeniyle tercih edilmekle birlikte 2,5 tonlara kadar varan devasa büyüklükteki bataryaların kullanım ömrünün bitmesi durumunda ne yapılacağı konusu, bu büyüklük ve sayıdaki bataryaların nasıl imha edileceği, imha edilirken yaratacağı çevre kirliliği gibi sorunlar henüz düşünülmemekte, bunun için bir çözüm bulunmamaktaydı. 

Ayrıca Lityum İyon pillerin nano teknoloji ile geliştirilmiş hali olan ve Fosfatların ya da Fosforik asitlerin demir ve lityum tuzlarıyla ısıtılmasıyla üretilen LiFePO4 (Lityum Ferrofosfat) pillerin yanlış kullanılması durumunda yanma, patlama ve batarya süresinin kısalması gibi durumların ortaya çıkması ve uzmanların söylediğine göre bunu önlemek amacıyla toplam batarya grubunun her bir hücresi ile birlikte yönetimini gerçekleştirecek bir ana yönetim sistemiyle hücrelerdeki denetimi sağlayan uydu yönetici birimleriyle ana yönetim birimi arasında kurulacak etkin bir haberleşme sisteminin gerekliliğini dikkate aldığımızda araçların tavanındaki pil gruplarının olası risk ve tehlikeler açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz. (2) 

Sunum sırasında ayrıca bu otobüslerin nerede ne şekilde şarj edileceği konusunun da önemli bir sorun olduğunu ve bu sorunun henüz çözülemediğini öğrenince toplantının soru-cevap bölümünde konuşmacıdan İzmir’de bir zamanlar kullanılan ama daha sonra ortaya çıkan sakıncaları nedeniyle kullanımından vazgeçilen troleybüsleri ya da ekonomik, konforlu ve hızlı olduğu için satın alınan yeni gemilerin yüksek işletme maliyetleri nedeniyle kullanılmayıp bir köşede bekletilmesini hatırlatarak satın alınan 20 otobüsle satın alınması öngörülen 380 elektrikli otobüsün güçlü yanlar/zayıf yanlar, olası fırsatlar/olası tehlike ve riskler analizini; yani İngilizce kısaltması ile SWOT, Türkçe kısaltması ile de GZFT analizi yapmasını rica ettim.

Çünkü bu otobüslerin devamlı olarak iyi ve güçlü yönleri anlatılıyor, zayıf, tehlikeli ve riskli yanları ise hiç anlatılmıyordu. 

DCIM100MEDIADJI_0006.JPG

Konuşmacının cevap olarak elektrikli otobüslerin zayıf, tehlikeli ya da riskli bir yönünün olmadığını belirtmesi üzerine de aklıma gelen ilk zayıflık, risk ya da tehlikenin uluslararası standartlarla Türkiye standartlarının birbirine uymaması olasılığından söz ederek her bir belediyenin farklı kaynaklardan aldığı sistemler nedeniyle ülke ölçeğinde bir standart yaratılamayacağını; ayrıca bu tür otobüslerin bir sır gibi saklanan know-how’u nedeniyle ileride büyük sorunlar yaşanabileceğini hatırlatmakla yetindim. Tabii ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Hollanda’dan aldığı yararlı ama oldukça pahalı metrobüs örneğini hatırlatarak…

Sonuç olarak, hatırladığım anı ile bize anlatılan elektrikli otobüsler arasında alım yöntemi açısından bir benzerlik olmamakla birlikte; daima en yeni ve güzeli gerçekleştirip halka sunmak isteyen, bunu ellerine geçebilecek en güzel fırsat olarak gören belediye başkanlarının bazen halının altına süpürülmüş gerçekleri göz ardı ederek ve sırf o alanda ilk olmayı önemsemeleri nedeniyle yanlış ya da eksik işler yapabileceği ihtimalinin de olabileceğini düşünmemiz gerekebilir diye düşünüyorum.

Aynen anlattığım anıda, taşıt aracı ve iş makinesi almak için sıraya giren belediye başkanlarının onca araç ve gerecin niye ucuz ve kolay temin edildiğini araştırıp soruşturmamalarında olduğu gibi…


(1) İzmir Bölgesi Enerji Forumu Bildiriler Kitabı, 7-8 Nisan 2017, İzmir Mimarlık Merkezi, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, İzmir, Nisan-2017, s. 57-72

(2) Kılıç, Arda; “Batarya Yönetim Sistemlerinde Ana ve Uydu Denetleyici Modül Tasarımı ve Can Protokolü Kullanımı“, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2016 (Bu çalışma 2539,TÜBİTAK (Türkiye)-FWO (Belçika) İşbirliği Programı kapsamında yürürlükte olan 114E023 numaralı ve “Şehir içi Kullanımlar İçin Yüksek Verimli Elektrikli Araç Prototip Tasarımı ve Gerçekleştirilmesi” başlıklı proje kapsamında desteklenmiştir.)