Kim bağışlayacak beni

Birhan Keskin‘in “Kim Bağışlayacak Beni” isimli şiir kitabından…

ZÜMRÜDÜANKA

Serin bir rüyanın hatırınadır

çektiğim dünya ağrısı

Bir hayalden geldim ben,

bir hayal verdim sana,

mavi-yeşil bir hatıra; işte dünya

ruhum! ovada sert es, yamaçta sus

ırmakta ağla.

İşte dünya kapısı, işte dünya kederi

ister dağının gölgesinde dur, ister

incirin neşesine vur

ağrı kendini ve tamamla.

455321623

KARINCA

Ruhumdaki sabır, kalbimdeki aşkla kurdum

kor dantellerden bu yolu, ormanın altına

yeter ki oku onu

senin gördüğün ağzımın kenarında duran dua

ben ayaklarımın altındaki toprağa, döktüğüm

gözyaşlarına inandım. Öyle uzun ki dünya;

katlanmaya, kıvrılmaya, açılıp çarşaf olmaya.

Mümkündür yol yapmaya bir ömür, yol almaya.

Ah! yine de yolumdaki kederi kimse bilmesin,

büyüsün, genişlesin, dolansın ömrümü;

kapısı kapalı çoktandır, penceresi dargın.

Kim anlayacak bu kor işaretleri?

Kimsenin dilinden okunmasın içimde ufalan.

Ovada ve dağda saklı bir mavi için

düştümdü yola. Benim de yaban bir çığlığım vardı,

çok zaman oldu, teslim ettim onu rüzgara.

Kışsa girdik kıştan çıktık

ama değişmiyor insan

karınca duası diyorlar ördüğüm yola.

ants-royalty-free-stock-image-image-12022086-e1498836155816

ZEYTİN AĞACI

Madem geldin, uğradın yanıma

yaslan, kavruk gövdem bu.

Yaşım kaç mı? Saymadım ki,

ya da unuttum, bağışla.

Bu: bir boşluk: içimde

Yaşamak izi de denir,

Sanki, nice kelebek tozu, içinde.

Çok durdum, hiç gitmedim ben, bu dağ başında

Rüzgara ağladım bazen,

Bazen derdimin dibini saydım ıssıza.

Yaşlı, durgun bir zeytin oluşuma bakma

Şuramda bir su vardı ve şuramdan

Neşeyle akardı aşağıya.

Ela bir kızı sevdim ben de zamanında.

Kalkıyor musun? Kalk, ama

Kaderinin sesini unutma, gönül gözünün yanına.

Ve sözünün içine çektin madem,

Madem aldın beni de rüyana

Bu da benden, dalımdan bir hatıra:

Ayrılığın gümüş bilgisidir o, al

Helalü hoş olsun sana.

Git ve unutma

Ha vardır benim dallarım şimdi

Ha hatıra.

Zeytin 001

KAPI

Geç benden, ben dururum, ben beklerim, geç benden,

ama nereye geçersin benden ben bilemem

Dediler ki, olgun bir meyve var sabır perdesinin ardında,

dünya sana sabrı öğretecek, olgun meyvenin tadını da.

Dediler ki, şu ağaçlar gibi bekledin, şu ağaçlar gibi hayal,

şu ağaçlar gibi kederli.

Açıldım, kapandım, açıldım, kapandım, gördüm

gelenler kadar gidenleri de,

hani sabrın sonu, nerede gamlı eşek, pervasız nar nerde,

hani bahçe?

Biri gelse.. bir görse.. biri gelmişti.. açmıştı.. durmuştu..

duruyor hala bende.

Kaç zamandır çınlıyor içimde bu boşluk, kim

kıydı, bahçenin şen duluydu, karşımda duran dut?

en çok onunla bakıştımdı, bir kere olsun dilegelsindi,

çok istedimdi.

Bana kalsa susardım daha, ama dilimdeki paslı kilit çözülür belki

sapaya kaçmış cümlem uğuldar, içimin kurtları kıpırdar diye

gıcırdandım takatsız.

Gördüm hepsini, gördüm hepsini, sabrın sonunu!

biri gelse, biri görse, bir görse, şimdi,

rüzgar sallıyor beni.

Kapı 001

YOLCU

“Şimdi” ve “Burada” olmanın kederine karşı çıkmadım.

Dünyada iki kapılı bir han gibi durmanın,

buraya böyle gelmiş olmanın,

geçene yol açmanın, ki içinden rüzgar geçirmenin

ne büyük güç istediğini anladım. Durmanın ne büyük sabır…

İçimde yeryüzü konuştukça anlıyorum ki,

bölünmüş bir hatırayım ben

dünyaya dağılan.

Ve şimdi biliyorum, neden,

yaş akıyor

atımın sol gözünden.

img25

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s