“Öğrenmenin övgüsü” – Bertolt Brecht

ERiK AGACI
Bir erik ağacı durur avluda
Öyle cılız, inanmak zor.
Çevresinde bir çit var da
Kimse ezmiyor neyse.
Bizim küçük boy atamaz.
Oysa gönülden ister bunu.
Ama nerde, sözü olmaz
Güneş gördüğü yok ki.
Erik ağacı olduğuna inanmak zor
Hiç erik vermez çünkü
Ama yine de erik ağacı işte
Yapraklarından belli.

plumgarden

ÖĞRENMENlN ÖVGÜSÜ
En basil olanı öğren! Hani şu
Vakti saati gelenler için
Hiçbir zaman geç değildir bu!
Abc’yi öğren, yeterli değilse de, yine
Öğren sen! Şevkin kırılmasın!
Giriş işe! Her şeyi bilmek zorundasın!
Yönetimi kendi eline almak zorundasın.
Yoksullar yurdundaki adam, öğren!
Hapishanedeki adam, öğren!
Mutfaktaki kadın, öğren!
Babalık, öğren!
Yönetimi kendi eline almak zorundasın.
Yersiz yurtsuz avare, ara bul okulu!
Soğuktan buz kesen, bilgi edin kendine!
At pençeni kitaba, açlıktan ölen: Bir silahtır o.
Yönetimi kendi eline almak zorundasın.
Sormaktan utanma, yoldaş!
Etki altında kalma
Kendin araştır!
Sen kendin bilmiyorsan bir şeyi
Bitti bilmiyorsun demektir.
Güzden geçir hesabı
Kendin ödeyeceksin.
Her kaleme parmak bas
Sor bakalım: Nasıl çıkmış?. ,
Yönetimi kendi eline almak zorundasın.

Mücadele 001

OKUYAN BİR İŞÇİNİN SORULARI
Yedi kapılı Teb şehrini kim kurdu?
Kitaplarda kralların adı yazılı.
Krallar mı sürükledi kaya parçalarını?
Ya kaç kere yıkılan Babil –
Kim yaptı onu boyuna yeni baştan? Hangi evlerinde
Altın pırıltılı Li.ma’nın otururdu yapı işçileri?
Nereye gittiler Çin Duvarı bittiği gece
Duvarcılar? Ulu Roma’da
Geçilmez zafer anıtından. Kim dikti hunları? Kimleri
yenerek
Zaferler kazandı Sezar’lar? O üstüne türküler yakılmış
Bizans’da
Yalnız saraylar mı vardı oturacak? Masal ülkesi
Atlantis’de bile
Haykırarak gece yarısı, deniz her şeyi yutarken,
Kölelerine seslendi boğulanlar.

Genç İskender Hindistan’ı aldı.
Bir başına mı?
Sezar Galyalılar’ı yendi.
Hiç olmadı bir ahçı da mı yoktu yanında?
İspanyalı Filip ağladı, filosu
Battığında. Başka ağlıyan olmadı mı?
II. Frederik Yedi Yıl Savaşı’nı kazandı. Kim
Kazandı ondan başka.
Her sayfada bir zafer.
Zafer yemeğini kim pişirdi?
Her on yılda bir büyük adam.
Masrafları kim yüklendi?
Bunca olay.
Bunca soru.

Protesto 200

YENİ KUŞAGA
I
Gerçekten, karanlık günlerde yaşıyorum!
Saflık sayılıyor dürüst söz. Kırışıksız bir alın
Duygusuzluğa yomluyor. Gülen
Korkunç haberi
Almamış daha.
Ne biçim günler bunlar, şöyle
Ağaçlar üstüne iki söz etmek nerdeyse cinayet
        sayılmada
Çünkü sayısız yolsuzluğun üstü bir susuşla örtülü!
Şurda kendi halinde yolunda yürüyene
Yaklaşamıyacak .mı dostları artık
Başları darda kaldı mı?
Doğru: Hayatımı kazanıyorum daha.
Ama inanın bana: Sırf bir raslantı bu. Hiçbiri
Yaptıklarunın tıka basa doymamı haklı gösteremez.
Zarar görmemiş olmam bir raslantı. (Şansım bir ters
         gitti mi işim tamam demektir.)
Diyorlar ki: Yemene içmene bak sen! Dua et
         bulduğuna!
Ama nasıl yiyebilir, içebilirim,
Açların önünden çekip alarak yiyeceğimi, ya
İçtiğim bir bardak suyu susuzlar bulamazken?
Yine de yiyorum işte, içiyorum.
İsterdim ben de bilge olayım.
Bilgelik nedir yazar eski kitaplarda:
Yeryüzünün kavgasından uzak durmak, bu kısa zamanı
Gün etmek korkusuzca
Hem de güc kullanmadan başarmak bir işi
Kötülüğe iyilikle karşılık vermek
Kendi isteklerini yapmamak, hepten unutmak,
Bunlar bilgelik sayılıyor.
Ama yapamıyorum ben:
Gerçekten, karanlık günlerde yaşıyorum!
II
Kargaşalık günlerinde geldim şehirleri
Açlık kol gezerken.
Ayaklanma günlerinde katıldım arasına insanların
Onlarla birlikte karşı koydum.
Böylece geçti günlerim
Yeryüzünde bana verilmiş olan.
Boğazlaşmalar arasında yedim yemeğimi
Uykuya katiller arasında yattım
Sevgiyi hiç önemsemedim
Sabırsızca baktım doğaya.
Böylece geçti günlerim
Yeryüzünde bana verilmiş olan.
Yollar bataklığa çıkardı benim zamanımda.
Dilimin belası düştüm kasapların eline.
Öyle güclü biri de değildim. Yine de baştakiler
Bensiz daha güven duyacaklardı yerlerinde sandım;
Böylece geçti günlerim
Yeryüzünde bana verilmiş olan.
Kuvvetler pek sayılıydı. Hedef
Uzaktaydı çok
İyice seçiliyordu, benim için ulaşması
Pek zor da olsa.
Böylece geçti günlerim
Yeryüzünde bana verilmiş olan.
III
Sizler, yüzüne çıkıp da kurtulan
Bizim içinde boğulduğumuz selin
Çıkarmayın aklınızdan
Zayıflıklarımızın sözünü ederken
O karanlık günleri de
İçinden kaçıp kurtulduğunuz.
Durmadan yürüdük ayakkabıdan çok ülke değiştirerek
Sınıf kavgalarının arasından, şaşa kaldık
Ortada hep haksızlık, hiç karşı koyan yok.
Biliyoruz da üstelik:
Alçaklığa karşı duyulsa da nt>fret
Burar yüzünü insanın.
Haksızlığa karşı olsa da öfke
Kabalaştırır sesini insanın. Ah,
Dostluk tohumunu atmıya kalkan bizler
Dost olamadık biz kendimiz.
Ama sizler, her şey düzelince
1 nsan insana yardım edecek kadar
Hoşgörürlükle
Getirin bizi aklınıza.
TH_Alienation Effect_Brecht glasses

BU iYi iŞTE
Kimseyi kötülüğe sürmemek, hem de kendini
Herkesi mutlu yapmak, kendini de, bu
İyi işte.

Öğrenmenin Övgüsü, Bertolt Brecht, Türkçesi: Hasan Kuruyazıcı, Uğrak Kitabevi Yayınları, Şubat 1966

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s