Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, 15 Ekim 1985 tarihinde İsveç’in başkenti Stockholm’de Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Sürekli Konferansı’nda hazırlanarak Yerel Yönetimlerden Sorumlu Avrupa Bakanlar Konferansı’nda kabul edilerek aynı tarihte sadece Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin imzasına açılmıştır. Yürürlüğe girebilmesi için en az 4 üye ülke tarafından onaylanması koşulu bulunan Şart 1 Eylül 1988 tarihinde bu sayıya ulaşılmasıyla resmen yürürlüğe girmiş olup Eylül 2011 itibariyle Avrupa Konseyi üyesi 47 ülkeden 45’i tarafından onaylanmıştır. Şart, akit tarafları, yerel yönetimlerin siyasi, idari ve mali bağımsızlığını güvence altına alan temel kuralları uygulama taahhüdü altına sokmakta, yerel özerklik ilkesinin ulusal mevzuatta ve uygulanabilir olduğu hallerde, Anayasa’da tanınması hükmünü getirmektedir.
Kanunun koyduğu sınırlar içinde hareket eden yerel yönetimler, kendi sorumlulukları altında, yerel halkın çıkarlarına uygun olarak, kamu işlerini düzenleyip yönetebilecektir. Buna göre, Şart, kamu sorumluluklarının tercihen vatandaşlara en yakın makamlar tarafından yerine getirilmesi gerektiğini, daha üst yönetim seviyelerinin yalnızca koordinasyon amacıyla veya görevlerin yerine getirilmesinin daha alt düzeylerde mümkün olmadığı veya daha az verimli olduğu hallerde düşünülmesi gerektiğini kabul etmektedir. Bu amaçla, yerel yönetim sınırlarının korunması, yerel yönetimlerin görevleri için yeterli idari yapılar ve kaynaklar bulunması, yerel düzeyde sorumlulukların yerine getirildiği koşullar, yerel yönetimlerin faaliyetlerinin idari denetimi, yerel yönetimlerin mali kaynakları ve yerel özerkliğin yasal korunmasına ilişkin ilkeleri ortaya koymaktadır.
Şart’ta bulunan yerel özerklik ilkeleri, yerel yönetimlerin tüm kategorileri için geçerlidir. Şartın 12. maddesine göre her akit taraf, asgari on adedi aynı maddenin 1.paragrafında belirtilenler arasından seçilmek üzere, Şart’ın asgari yirmi paragraf ile kendisini bağlı saymayı taahhüt etmekle yükümlüdür.
Özerklik Şartı 3 ana bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde, özerk yerel yönetim kurumu için var olması gereken anayasal ve yasal zeminden bahsedilmektedir. Böyle bir zemin içerisinde devletin rolünün azaltılması, devletin yerel yönetimler üzerindeki denetiminin en az seviyeye indirilmesi, yerel yönetimlerin görev ve yetki alanındaki kriterlerin belirlenerek görevin önemiyle orantılı gelir kaynakları sağlanmasının önemi vurgulanmaktadır.
İkinci bölümde, Şart’ı onaylayan ülkelerin yükümlülükleri ve sorumluluklarının neler olduğu açıklanmaktadır. Bu yükümlülük ve sorumluluklar, Şart’ı imzalayan devletlerin Şart’ın ilkelerini yaşama geçirmek için yaptıkları anayasal ve yasal düzenlemeleri Avrupa Konseyi’ne bildirilmelerini de zorunlu kılmaktadır.
Üçüncü bölümde ise, uygulama ve yürürlükle ilgili hususlar yer almaktadır.
Şart’ın önsözünde, yerel makamların demokratik rejimin temellerinden birisi olduğundan bahisle, halkın kamu hizmetlerine katılımı konusunda tüm üye devletlerin hemfikir olduğu düşüncesi hâkimdir. Özerklik bir toplumun veya kuruluşun ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme hakkıdır. Özerklik kesinlikle keyfi karar alma anlamına gelmemektedir. Hizmetlerdeki etkinlik ve kaliteyi sağlamak ve daha iyi bir denetimi gerçekleştirmek için verilen bir yetkidir.
Özerk yerel yönetim için asgari koşulları belirlediği kabul edilen Şart’ın 4. maddesinde özerk yerel yönetimin kapsamı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde belirlenmektedir:
• Yerel yönetimlerin temel yetki ve sorumlulukları anayasa ya da yasa ile belirlenecektir. Bununla beraber, bu hüküm yerel yönetimlere yasaya uygun olarak belirli amaçlar için yetki ve sorumluluklar verilmesine engel teşkil etmeyecektir.• Yerel yönetimler, yasa tarafından belirlenen sınırlar içerisinde, yetki alanlarının dışında bırakılmış olmayan veya başka herhangi bir makamın görevlendirilmemiş olduğu tüm konularda faaliyette bulunmak açısından tam takdir hakkına sahip olacaktır. • Kamu sorumlulukları genellikle ve tercihen vatandaşa en yakın olan makamlar tarafından yerine getirilecektir. Sorumluluğun bir başka makama verilmesinde, görevin kapsam ve niteliği ile kapasite ve mali yük göz önünde bulundurulmalıdır. • Yerel makamlara verilen yetkiler normal olarak tam ve münhasırdır. Yasada öngörülen durumların dışında, bu yetkiler merkezi idare veya bölgesel makamlar tarafından zayıflatılamaz veya sınırlandırılamaz. • Yerel makamların merkezi veya bölgesel bir makam tarafından yetkilendirildiği durumlarda, bu yetkilerin yerel koşullarla uyumlu olarak kullanılabilmesinde yerel makamlara olanaklar ölçüsünde takdir hakkı tanınacaktır. • Yerel makamları doğrudan ilgilendiren tüm konulara ilişkin planlama ve karar alma süreçleri içinde, kendilerine olanaklar ölçüsünde, zamanında ve uygun biçimde danışılacaktır. |
Türkiye tarafından çekince konulan maddelerin değerlendirilmesi
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Türkiye tarafından 21 Kasım 1988 tarihinde imzalanmış, 21 Mayıs 1991 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 3723 sayılı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunla TBMM tarafından onaylanması uygun görülmüş ve 3 Ekim 1992 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 92/3398 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanarak 1 Nisan 1993’den itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe konulmuştur.
Türkiye, Şart’ın 12. maddesinin birinci fıkrasına göre kendini aşağıdaki madde ve fıkralarla bağlı saymıştır:
• Madde 2
• Madde 3, fıkra 1 ve 2
• Madde 4, fıkra 1, 2, 3, 4 ve 5
• Madde 5
• Madde 6, fıkra 2
• Madde 7, fıkra 1 ve 2
• Madde 8, fıkra 1 ve 2
• Madde 9, fıkra 1, 2, 3, 5 ve 8
• Madde 10, fıkra 1
Bir başka ifadeyle ülkemiz Şart’ın:
• Yerel makamları doğrudan ilgilendiren planlama ve karar süreçlerinde kendilerine danışılmasını içeren 4. maddesinin 6. fıkrasına,
• Yerel yönetimlerin iç örgütlenmelerinin kendilerince belirlenmesini içeren 6. maddesinin birinci fıkrasına,
• Yerel olarak seçilmiş kişilerin görevleriyle bağdaşmayacak işlev ve faaliyetlerinin kanun ve temel hukuk ilkelerine göre belirlenmesini içeren 7. maddesinin üçüncü fıkrasına,
• Vesayet denetiminin, denetleyen makamın müdahalesinin korunmak istenen yararın önemiyle orantılı olarak sınırlandırılmasını sağlayacak biçimde yapılmasını içeren 8. maddesinin üçüncü fıkrasına,
• Dokuzuncu maddesinin; yerel yönetimlere kaynak sağlanmasında hizmet maliyetlerindeki artışların mümkün olduğunca hesaba katılmasını içeren dördüncü, yeniden dağıtılacak mali kaynakların yerel makamlara tahsisinin nasıl yapılacağı konusunda yerel yönetimlere önceden danışılmasını içeren altıncı ve yapılacak mali yardımların yerel yönetimlerin kendi politikalarını uygulama konusundaki temel özgürlüklerinin mümkün olduğu ölçüde ortadan kaldırmamasını içeren yedinci fıkrasına,
• 10. maddesinin; yerel yönetimlerin ortak çıkarlarını koruma ve geliştirme için uluslararası yerel yönetim birliklerine üye olma ve diğer devletlerin yerel makamlarıyla işbirliği yapabilmeleri içeren ikinci ve üçüncü fıkralarına,
• Yerel yönetimlerin, iç hukukta kendilerine tanınmış olan yetkilerin serbestçe kullanımı ve özerk yerel yönetim ilkelerine riayetin sağlanması için yargı yoluna başvurabilmelerini içeren 11. maddesine çekince koymuştur.