Hınzır sorular… (2)

Ali Rıza Avcan

Kent konseyleri ile ilgili yasal düzenlemeleri ve uygulamaları, aklımıza gelen ters köşe hınzır sorularla sorgulamaya bugün de devam ediyoruz…

Böylelikle, 2005 yılından bu yana uygulamada olan hukuki düzenlemelerin yasa koyucu tarafından değiştirilmediği ya da uygulama bile bile yapılan hukuksuzluklar giderilmediği sürece nasıl daha büyük sorunlara yol açacağını göstermeye çalışacağız.

Tabii ki yetersizliklerin, yanlışlıkların sadece yasa koyucudan; yasayı ya da yönetmeliği düzenleyenlerin suçu olmadığını; aynı zamanda yeterince izleme ve değerlendirme yapmayan, kent konseyleri özendirip teşvik etmeyen program ortakları -İçişleri Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Kalkınma Örgütü (UNDP)- ile gerçek bir sivil kamuoyu denetimi oluşturulamadığı sürece meydanı boş bulan uygulamacılardan; yani kent konseyi yönetici ve katılımcılarından da kaynaklandığını ifade etmek istiyoruz.

Bu çerçevede işe ilk sorumuzu sorarak başlayalım isterseniz…

Topluluk 22

Kent konseyleri kapsamındaki meclislere, kent konseyi katılımcısı olmadan katılmak mümkün müdür?

Ne yazık ki, yasal olmayan bu duruma uygulamada sıkça karşılaşıyoruz. Bir bakıyoruz, kent konseyine üye olması mümkün olmayan kurumlar ya da kent konseyi genel kuruluna üye olması yasal olarak mümkün olduğu halde üye olmayan kurumlar doğrudan doğruya meclislere üye olabiliyorlar. Bunun en somut kanıtını ise genel kurullar için hazırlanıp duyurulan hazirun listelerinden görebiliyoruz. Aynen İzmir Kent Konseyi örneğinde gördüğümüz gibi, Kadın Meclisi genel kurulunun kurumsal katılımcı listesiyle İzmir Kent Konseyi genel kurulunun kurumsal katılımcı listelerini karşılaştırdığımızda karşımıza çıkan durum gibi…

Oysa, İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan Kent Konseyi Yönetmeliği‘nin 9 ve 12. maddelerine göre, kent konseylerinin oluşturacağı meclisler yönetsel anlamda doğrudan doğruya genel kurula bağlı olduğundan; bir anlamda düzenlemeyi yapan bakanlık tarafından genel kurulun altında ayrı bir uzmanlık konseyi olarak işlev görmeleri uygun görüldüğünden kent konseyine katılmak isteyen her kurumun öncelikle kent konseyi genel kurulunun üyesi olması, ardından da tercih ettiği meclisin üyesi olarak çalışması, kent konseyi genel kurulunun kendisine bağlı meclisler üzerinde adeta bir şemsiye gibi yer alması öngörüldüğünden, kent konseyi genel kurulu üyesi olmayan kurumların doğrudan doğruya meclislerin üyesi olması mümkün değildir. O nedenle meclislerde çalışmak isteyen tüm kurumların önce kent konseyi genel kuruluna, ardından da tercih ettiği meclislerin genel kurullarına üye olması gerekir.

Ancak uygulamada bu düzenlemeyi geçersiz kılacak şeyler de yapılmakta; daha doğrusu bu yasal düzenlemelerin öngörmediği, düzenlemeyi unuttuğu ya da görmezlikten geldiği, ihmal ettiği bazı gerçeklikler yaşanmaktadır. 

Bu gerçekliklerin en önde geleni ise gençlik ve çocuk meclisi örgütlenmeleridir. O nedenle isterseniz şimdi birinci soru ile bağlantılı ikinci sorumuzu soralım.

Gençlik ve çocuk meclisleri örgütlenmelerinin, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 76. maddesi çerçevesinde İçişleri Bakanlığı’nca düzenlenmiş Kent Konseyi Yönetmeliği’nin 8. maddesindeki modele göre örgütlenmesi mümkün müdür?

Hayır; hem de koskocaman bir Hayır (!)

Çünkü ülkemizdeki gençlik ve çocuk örgütlenmelerinin altyapısı bu tür bir yapılanmaya uygun değildir. Daha doğrusu ülkemizde gençlik ve çocuk meclislerinin yapılanmasını mümkün kılan bir örgütlenme altyapısı yoktur. Gençlik ve çocuklar, Kent Konseyi Yönetmeliği’nin 8. maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlar düzleminde örgütlü değildir, örgütlü olması da mümkün değildir. İşte o nedenle, çoğu kent konseyinin gençlik ve çocuk meclislerinde, okullar, üniversiteler ve fakülteler; hatta o okul, üniversite ve fakültelerdeki öğrenci kulüpleri meclislere üye kabul edilmekte, böylelikle ortaya Kent Konseyi Yönetmeliği’nin 8. maddesine aykırı bir örgütlenme yapısı çıkmaktadır.

Topluluk 26

Ayrıca çocuk ve gençlik meclislerinin yapılanması ile ilgili olarak herkesin kabul edeceği herhangi bir düzenleme ya da standart mevcut olmadığı, bu işin ilkeleri belirlenmediği için her kent konseyi kendi meşrebine göre; daha doğrusu kendi yapabildiğince ya da işine geldiğince bir örgütlenmeye gitmekte; böylelikle ülke genelinde yapılanması birbirinden farklı onlarca çocuk ve gençlik meclisi ortaya çıkmaktadır.

Tabii ki, yeterli sayı ve kalitede çocuk bulunamadığı için çocukların velileri ya da çocukluktan çıkmak üzere olan “teenage” grubu çocuk-gençlerle kurulan o yapay, garip çocuk meclislerini dikkate almamak koşuluyla…

Son söz yerine…

Yönelttiğimiz sorulara aldığımız hukuki yanıtlarla ve verdiğimiz örneklerden hareketle, kent konseyleri ile ilgili yasal düzenleme ve uygulamalara bir an önce, bu işin uluslararası örnekleriyle uygulamadan kaynaklanan geri bildirimleri de dikkate almak suretiyle daha demokratik, daha katılımcı, daha bağımsız ve çoğulcu, bürokrasi ve katı hiyerarşiden uzak çözümler doğrultusunda son verilmesi, yereldeki demokrasinin anahtarı olarak gösterilen bu kurumların merkezi ve yerel yönetimin müdahalelerinden uzak bir yapıya kavuşturulması sağlanmalıdır. 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s