“Meş’um” Geleceğini Bekleyen Bir Mahalle: Turan (2)

Ali Rıza Avcan

Turan, bir zamanlar Karşıyaka’nın, şimdi de Bayraklı’nın ulaşılması zor, o nedenle de unutulmuş ve sakin mahallesi…

Siz orayı unutmuş ya da ihmal etmiş olsanız bile birilerinin unutmadığı kesin… Bu güzel mahalleyi kentsel rantın yeni bir merkezi olarak gören eğlence sektörünün temsilcileriyle Nokta İnşaat ve Rönesans Holding gibi büyük inşaat şirketleri açısından burası büyük kazançların sırasını bekleyen yeni kapısıdır.

İşte o anlamda, geçmişte ve günümüzde kendi kimliğini koruyan bu mahalleyi meş’um bir geleceği beklediğini söylüyoruz…

Yazı dizimizin bu günkü bölümünde size, işte o güzel geçmişten, Turan‘ın gerçekten Turan olduğu dönemlerinden, hemen yanındaki Tepekule (Smyrna) ve İzmir için öneminden, bugüne kadar yaşadıklarından; yani tarihinden söz etmeye çalışacağız.

Tepekule höyüğündeki Eski İzmir yerleşiminin bölgede egemen olduğu dönemlerde Arulca Vadisi’nin üst kısımlarındaki tepelerin kente Yamanlar Dağı üzerinden kuzeyden gelenleri gözetleyip kontrol etmek, gerektiğinde saldırılara karşı koymak için önemli bir tahkimat bölgesi olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu anlamda yerleşimin ortasındaki vadinin üstünde ve Yamanlar Dağı‘nın yamaçlarında inşa edilen Büyükkale ile Küçükkale kuzeyden gelenlerin gözetlenmesi ve bu bilginin kente iletilmesi açısından hayati bir öneme sahip olmalıdır.

harita
Doğançay (Arulca, Tahtalı Köyü), Büyük Kale ve Gözetleme Kulesi (Felswarte)

Nitekim Prof. Dr. Ersin Doğer, “İzmir’in Smyrna’sı; Paleolitik Çağ’dan Türk Fethine Kadar” isimli kitabında bu durumu şöyle açıklamaktadır:

“İzmir’e bakan güney yamaçlarındaki vadileri ve patikaları kontrol eden küçük karakol tahkimatları Kaletepe, Çobanpınarı, Örnekköy Mezarlıkkale, Adatepe-Sancaklıkale ile Bayraklı sırtlarındaki Akropolis Kalesi (Büyükkale), Yamanlar Dağı’nın körfeze bakan sigortaları gibi durmaktadırlar. Günümüzün Bayraklı gecekonduları arasında kaybolmuş Küçükkale ile Laka köyü içindeki Aksertepe kulesi Laka ve Eğridere Vadilerinden gelen patikaları denetlemiş olmalılar.”¹

Şükrü Tül‘ün “Tepekule’den Bayraklı’ya” isimli kitabında verdiği bilgiye göre, eski adı Kastraki olan tepedeki kaleye, Kazım Dirik‘in İzmir valiliği döneminde Helene Miltner ve Johannes Böhleau ile birlikte gidilerek yerinde incelemeler yapılıyor ve kaleye “Küçük Kale” adı veriliyor. ²

eski-izmir-ve-larisa-sehirleri-harabeleriYine Şükrü Tül‘ün, ‘İzmir ve Havalisi Asar-ı Atika Muhipleri Cemiyeti’nin desteği ile gerçekleşen bu gezilerde yer alan Prof. Helene Miltner ile Prof. Dr. Yohannes Böhlau‘nun 1934 yılında birlikte yazdıkları “Eski İzmir (Navluhon ve Tantalis) ve Larisa Şehirleri Harabeleri” isimli yayına dayanarak verdiği bilgilere göre; “Dirik Paşa önderliğindeki inceleme daha da yukarı götürülüyor. İzmir körfezini gören Kaletepesi’ndeki duvarlar ‘tetkik ediliyor’. ‘Kadim duvarlar’ın iri doğal taşlardan yapılma. Bir avluya açılan kapı var, hala kirişi duruyor yerinde. En üstte kesme taşlardan bir yapı var. Yamanlar dağına doğru boyun yapan yerde bir su sarnıcının çöküntüsü var. Buraya ‘Büyük Kale’ deniyor. Büyük Kale her yeri görüyor çünkü. Batı altında Yamanlar’dan inen bir suyolu var. Yamanlar Alurca vadisi yemyeşil yukarı doğru çıkıyor.

Günümüzdeyse kayalık dimdik hala orada. Duvarlar ise eksilmiş durumda. Eski duvarların içindeki kapının üstündeki taş devrilmiş. Altında bir şey aranmış ama boşuna… Kesme, eşit yükseklikli taşlardan oluşan kulenin temel taş sıraları ise çalıların arasında. Üstünde telefon iletişim istasyonu var.

Aşağıda Aya Triada kilisesinin yıkıntıları var uzakta. Birden bir kaya göze ilişiyor, yukarıdan bakınca işte ‘Felswarte’… ‘Felswarte’ ya da ‘Kayalık Nezaret Noktası’. Hemen inip bakıyorlar. Aya Triada’nın yukarısındaki kayalığı inceliyorlar. Üstünde dörtgen bir oyuk var. Kuzeyinden merdivenler üstüne çıkıyor. Üstü kayanın kesilmesiyle düzleştirilmiş. Kuzey yamaçta iri taşlardan duvarlar var. Burada ne yapılabilirdi; ancak aşağıdaki kıyı gözetlenebilir, kırsaldan gelenler sorgulanabilirler! Yukarıdaki Akropolise işaret çakılabilir.”³

2013 yılında sevgili arkadaşımız İbrahim Fidanoğlu ile Mehmet Yavuzcezzar‘ın Arulca Vadisi içindeki ‘Kayalık Nezaret Yeri‘ (Felswarte) ile Doğançay mahallesi (eskinin Arulca ve Tahtacı köyü) yakınındaki Büyükkale‘ye (Akropol) yaptıkları gezi sırasında gördükleri lento parçası, andezit yapı taşları, işlenmiş ve düzleştirilmiş kayalar, basamaklı merdivenlerle çukurlar aşağıdaki fotoğraflarda rahatlıkla izlenebilir:

akropol-002-lento-parcalari-ibrahim-fidanoglu
Büyükkale (Akropolis) – Lento parçaları
akropol-003-lento-parcalari-ibrahim-fidanoglu
Büyükkale (Akropolis) – Lento parçaları
akropol-004-andezit-yapi-taslari-ibrahim-fidanoglu
Büyükkale (Akropolis) – Andezit yapı taşları
akropol-005-basamak-temelleri-ibrahim-fidanoglu
Büyükkale (Akropolis) – Basamak temelleri
akropol-006-sarnic-ibrahim-fidanoglu
Büyükkale (Akropolis) – Tahrip olmuş sarnıç yapısı
akropol-007-kesme-yapi-taslari-ibrahim-fidanoglu
Büyükkale (Akropolis) – Andezit yapı taşları
akropol-008-dogu-yonunde-duvar-izleri-ibrahim-fidanoglu
Büyükkale (Akropolis) – Doğu yönünde duvar izleri
akropol-009-mehmet-yavuzcezzar
Büyükkale (Akropol)
akropol-010-mehmet-yavuzcezzar
Uzaktan Büyükkale (Akropol)
kayalik-nezaret-yeri-felswarte-001-kayaya-oyulmus-basamaklar-ikinci-basamak-sirasi-bozulmus-ibrahim-fidanoglu
Kayalık Gözetleme Yeri (Felswarte) – Kayaya oyulmuş basamaklar (Yeni hali)
kayalik-nezaret-yeri-felswarte-002-kayaya-oyulmus-basamaklar-ibrahim-fidanoglu
Kayalık Gözetleme Yeri (Felswarte) – Kayaya oyulmuş basamaklar (soldaki basamakların eski hali)
kayalik-nezaret-yeri-felswarte-003-turana-ve-arulca-vadisine-bakis-ibrahim-fidanoglu
Kayalık Gözetleme Noktası (Felswarte) – Turan’a ve Arulca Vadisi’ne bakış
kayalik-nezaret-yeri-felswarte-004-ibrahim-fidanoglu
Kayalık Gözetleme Yeri (Felswarte) – Aşağıdan doğru
kayalik-nezaret-yeri-felswarte-005-kayaya-oyulmus-duzlem-ya-da-sunak-ibrahim-fidanoglu
Kayalık Gözetleme Yeri (Felswarte) – Düzleştirilmiş kaya yüzeyi ve çukur (sunak?)
kayalik-nezaret-yeri-felswarte-006-defineci-cukuru-ibrahim-fidanoglu
Kayalık Gözetleme Yeri (Felswarte) – Defineci çukuru
kayalik-nezaret-yeri-felswarte-007-sag-uzun-kenari-bozulmus-dikdortgen-cukur-ibrahim-fidanoglu
Kayalık Gözetleme Yeri (Felswarte) – Dikdörtgen Çukuru (Yeni durumu)
kayalik-nezaret-yeri-felswarte-008-sag-uzun-kenari-bozulmamis-haliyle-dikdortgen-cukur-ibrahim-fidanoglu
Kayalık Gözetleme Yeri (Felswarte) – Dikdörtgen Çukur (eski hali)
kayalik-nezaret-yeri-felswarte-009-mehmet-yavuzcezzar
Kayalık Gözetleme Yeri (Felsfarte) – Alttan bakış
kayalik-nezaret-yeri-felswarte-010-mehmet-yavuzcezzar
Kayalık Gözetleme Yeri (Felswarte) – Düzlenmiş kaya yüzeyi

Roma, Erken ve Geç Bizans dönemlerinde Turan mahallesini kapsayan Yamanlar Dağı yamaçlarıyla Alurca Vadisi‘nde ve sahilde bu tür gözetleme ve istihkam yapılarından başka bir yapının ya da yerleşimin olup olmadığı yapılan yüzey araştırmaları ile henüz ortaya çıkmış değil. Olsa bile tek tük yapılardan ya da küçük çiftliklerden oluşması mümkün.

Osmanlı Dönemine gelince, yerleşimin Turan’dan çok şimdiki Karşıyaka’nın Küçük Yamanlar Tepesi’nin güney eteklerinde ve Soğukkuyu bölgesinde ortaya çıktığı söylenebilir. Nitekim, yine Prof. Dr. Ersin Doğer, “İzmir’in Smyrna’sı” isimli aynı kitabında “16. yüzyıl tapu tahrir defterlerinde Kürdelen olarak kayıtlı, 19. yüzyılın yerli Rumları tarafından Kordelio, Türkler tarafından ise Karşıyaka olarak adlandırılan körfezin kıyısı, 13. yüzyıl kaynaklarında her zaman Kordeleon (Κορδολέων), bir kez de “Peran enoria” (Karşıdaki nahiye) olarak geçmektedir. Tren yolu ile deniz kıyısı arasındaki arazinin son yüzyıl içinde denizden kazanıldığı göz önüne alındığında Kordoleon’un çekirdek arazisi Küçük Yamanlar Tepesi’nin güney eteklerinde ve Soğukkuyu mevkiinde aranmalıdır. Bu nahiye Kordoleon köyü ile birlikte Oksus köyü ve Kordoleon ile Baris (Bayraklı) arasında olması gereken Teganion (muhtemelen Turan) banliyösünden oluşmaktaydı ve günümüzde Turan ile Serinkuyu arasındaki kıyı şeridini kapsamaktaydı.” demektedir.

turan-001
Agia Traida Manastırı ve Turan

Böylelikle bölgeye ilk kez bir ad verildiğini, bunun da “Teganion” olduğunu, daha sonra Hakan Kazım Taşkıran‘ın verdiği bilgiye göre 29 Ağustos 1868’de bugünkü Atatürk Ormanı yamaçlarında yapılıp açılan “Agia Triada Manastırı” nedeniyle bölgenin “Agia Triada” olarak anılmaya başladığını öğreniyoruz.

Yine rahmetli hocamız Şükrü Tül‘ün anlattığına göre, Birinci Dünya Savaşı’nın karanlığının henüz çökmediği günlerde Puntalı çocuklar Darağacı’nı ve Aya Markella’yı geçip, Panionios futbol sahasını arkada bırakarak “dağdan inen yemyeşil bir vadinin kıyısına ulaşırlardı. Aya Triada kilisesi burada, yolun üstünde, vadinin doğu yamacında, küçümen bir şeydi. Önünden yol yukarıya, Alurca vadisine doğru giderdi. O yolun günümüzde birazcık parçası nasılsa saklı kalmış durumda. Ama Aya Triada’nın ünü büyüktü. Kayıkla gelenler için kolaydı gitmesi, gelmesi.

turan-009
Henüz fabrikaların ve iskelelerin tek tük görüldüğü bir dönemde Turan

O günlerde “Aya Triada demiryolunun geçtiği ıssız bir kıyıydı ama baharda şenleniyordu. Punta’dan herkes akın ediyordu buraya. Burada beliren petrol depoları daha kimseyi ürkütmemişti. Kıyıdaki birkaç eve petrolcülerin kuleli köşkü de eklendi ama yine ıssız bir yerdi Aya Triada. Devecilerin geçişiyle kimi kez hareketlenirdi. Taş ocaklarını aşan, çoğu kez de taş çekmekte olan develer İzmir yönüne doğru giderken Aya Triada kıyısında yolun verdiği rahatlıkla coşarlardı. 

Karşıyaka’daki yerleşimin gün gittikçe büyümesi ve 1860’lı yıllarda inşa edilen İzmir-Karşıyaka-Çiğli demiryolunun Turan sahilinden geçişi sırasında buradaki yağ, sabun ve palamut fabrikaları nedeniyle bir istasyonun yapılması ile birlikte 1922 yılında Karşıyaka’nın 12 köyünden biri olarak [diğerleri Soğukkuyu, Derebaşı, Papaksala (Papazköyü), Tomazo (Bostanlı), Ahırkuyu, Şemikler, Çiğli, Yamanlar, Yörükköy, Bosnaköy ve Tahtacıköy (eskinin Arulca köyü, şimdinin Doğançay mahallesi)] kabul edildiği bilinmektedir.

Levantine Heritage” sitesindeki bilgilere göre Osmanlı Döneminde İzmir’in Frank Caddesi’nde büyük mağazaları bulunan Pierre Ksenopoulos ile Iokimoglu, Diamantidi, Karvounopoulo, Giorgio Raoul Stano, Zimari ve Nauplioti ailelerinin sahilde yazlık evleri bulunmaktadır. Giorgio Raoul Stano‘nun sahildeki 250 dekar büyüklüğündeki çiftliğinde zeytinliği, bağı ve bir fırını bulunmaktaydı. 

İzmir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından 2012 yılında yayınlanan ve bu haliyle birçok yanlışlık ve eksikliği barındırdığını bildiğimiz “İzmir Taşınmaz Kültür Varlıkları Envanteri“nin 2. cildindeki Karşıyaka ve Bayraklı ilçesi kayıtlarına göre;

  • Turan semtindeki “Atatürk Ormanı” 1 ve 2. Derece Doğal Sit Alanı olarak,
  • Turan sırtlarındaki bir “kale” (muhtemelen Felswarte denilen gözetleme yeri) Arkeolojik Sit olarak,
  • Turan semtindeki “Büyük ve Küçük kaleler” 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak,
  • Turan Mah. (1595 Sok. Eski Menemen Caddesi) 1648. Sok. 54 (Giraud Yazlık Evi) adresindeki taşınmazın sivil mimari örneği olarak,
  • Turan Mah. (1595 Sok. Eski Menemen Caddesi) 1649 Sok. No.79 (Saliha Sultan Yalısı) adresindeki taşınmazın sivil mimari örneği olarak,
  • Turan Mah. (1595 Sok. Eski Menemen Caddesi) No.61 adresindeki taşınmazın (muhtemelen Braggiotti Evi) sivil mimari örneği olarak,
  • Turan Mevkii İzmir-Çanakkale Karayolu ile TCDD güzergahı arasında kalan taşınmazın (Muhtemelen İZBAN’ın Turan İstasyonu ile ESHOT’un Turan durağı arasında etrafı çelik teller ve çam ağaçları çevrelenip saklanan oymalı balkon ya da teras korkulukları ile tanınan tarihi ev) sivil mimari örneği olarak,
  • Turan sırtlarındaki bir taşınmazın (Agia Triada Manastırı olabilir mi?) sivil mimari örneği olarak tescilli olduğu belirlenmiştir.

Görüldüğü gibi İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün resmi kayıtlarına göre bugünkü Turan mahallesi içinde tescilli 8 adet taşınmaz kültür varlığı olup bunlardan bir kısmının tescil kayıt bilgilerinin yetersizliği nedeniyle nerede ve ne şekilde olduğu anlaşılamamaktadır. Anlaşılıp bilinenler ise Yamanlar Dağı yamaçlarındaki “Büyükkale“, “Küçükkale“, sahildeki “Saime Sultan Yalısı” olarak adlandırılan bina ile “Levantine Heritage” sitesinin “Giraud Yazlık Evi” olabileceğini ifade ettiği yapıdır. Bunun dışında kalan, yine “Levantine Heritage” sitesi kayıtlarına göre Pierre Ksenopoulos ile Kaleya‘nın evi olması muhtemel yapıların tescilli olup olmadığı ise belli değildir.

giraud-summer-house-001
Giraud Yazlık Evi olması muhtemel yapının bugünkü durumu
kaleya-evi-001
Kaleya’ya (?) ait olması muhtemelen yapının bugünkü durumu
ksenopoulos-evi-002
Pierre Ksenopoulos’a (?) ait olması muhtemelen yapının bugünkü durumu

Neyse ki, bu yapılardan sahilde çok güzel bir manzara sunan Braggiotti Evi, uzun yıllar Petrol Ofisi’nin misafirhanesi olarak kullanıldıktan sonra, burada büyük inşaatlar yapacağı anlaşılan Rönesans Holding tarafından Yüksek Mimar  Restorasyon Uzmanı Tamer Pakben tarafından restore ettirilmiş ve bu başarılı restorasyon, esaslı onarım dalında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2015 yılı Tarihe Saygı Ödülünü almıştır.

braggiotti-evi-001braggiotti-evi-026

¹ Ersin Doğer, İzmir’in Smyrna’sı, Paleolitik Çağ’dan Türk Fethine Kadar, İletişim Yayınları, İstanbul, 2006, s.86

² Şükrü Tül, Tepekule’den Bayraklı’ya, Heyemola Yayınları, İstanbul, Mart 2011, s.63

³ A.g.e., s.65

Hakan Kazım Taşkıran, Bayraklı, Eski İzmir’den Hatıralar, Heyamola Yayınları, İstanbul, Mart 2011, s.123

A.g.e., s.48-51

http://www.levantineheritage.com

Devam Edecek…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s